Yeni insanlar...

Ann,Sy ve J.D. kütüphanede geçen bir kaç saattten sonra -Sy J.D. ve Ann'i Muggle'lar konusunda bilgilerndirmişti- ortak salona dönmek üzere koridorlardan geçiyorlardı. J.D. kendini çok mutlu ve şanslı hissediyordu.Bir yanında ikizi bir yanında gerçekten iyi bir dost olabileceğine inandığı Sy vardı.koridorda ilerlerken gülşüyorlar. Hufflepuff'lara ve Gryffindor'lara laf atıyorlardı.

Aralarında bir tek Adrâs eksikti fakat o da bir işi olduğu için gelemeyeceğini söylemişti.Kızlar da üzerine gitmemişlerdi.Okulda gitgide ufak çapta bir üne kavuçmaya başlamışlardı. Artık neredeyse tüm 1. Sınıflar LS'i biliyordu

" Eminim böyle bir fikri ortaya atarken planların arasında Hogwarts çapında üne kavuşmak da vardı,değil mi tatlım?"demişti J.D. Ann'e yüzünde halinden memnun bir tebessümle.

O gün de koridorlardan geçerken bazılarının onları parmakla gösterdiklerini fark ettiler. Ann her zamanki gibi lkaf atmaya kalktı fakat Sy ve J.D. onu durdurdu.

"Boşveerr,değmez.Sen yürümene bak..."demişti J.D. tam da Ann cübbesinde asasını çıkartırken ve yürümeye devam ettiler.Bir yandan da aralarında konuşuyorlardı. J.D. kızlara dönüp:

"Bu şekilde 4 kişi mi devam edeceğiz? Belki de yeni birilerini de alabilirz?Bilirsiniz bizim gibileri..."

Koridorda hızla yürürken, bir yandan dişlerinin arasına sıkıştırdığı *M* Malfoy armalı tokasını tutuyor, diğer yandansa saçlarını dağınıkça tepesinde toplamaya uğraşıyordu. Beyaz tenine yansıyan güneşin parlak ışığında gözlerini kısarak ilerliyor, karşıdan gelen üç silüeti seçmeye çalışıyordu. Sonunda, büyük uğraşlar sonucu toplayabildiği saçının dökülen tellerini savurarak, yeşili ışıldayan gözlerini irice açtı;

'Selam Sy..'

Kuzenini Hogwarts'ta sıklıkla görüyor ama pek konuşma fırsatı yakalayamıyordu. Yanında ki iki Slytherin armalı kızlara da tebessüm ederek bedenini duvara yasladı ve dudaklarına küçük bir ısırık kondurarak, kızları gözlemeye koyuldu.

Kızlarla beraberken çok eğleniyordu, adeta birbirlerini tamamlıyorlardı. Okulda zaten gruplaşma vardı, şimdi son olarak isim konumuştu o kadar. Ladies of Slytherin..

Yine birlikte yürüyorlardı; Sy Ann ve JD. Bazı öğrenciler yanlarından geçerken onları işaret etmişti. Sy omuz silkti, hatta bu güzel birşeydi. Gittikçe tanındıklarına işaret ediyordu. Ancak Ann ağızını açmıştı bile, neyseki hemen JD ile onu ikna ettiler. Sy kavga çekecek modda değildi, güzel bir günündeydi.

"Bu şekilde 4 kişi mi devam edeceğiz? Belki de yeni birilerini de alabilirz?Bilirsiniz bizim gibileri..."

Sy hemen durup kızlara döndü. Onun da birkaç gündür söylemek istediği birşey vardı. '' Kuzenim'e ne dersiniz? '' Sonra ne kadar çok kuzeni olduğunu düşündü ve hemen ekledi. '' Elisabéth'den bahsedioyrum.. ''

Tam o sırada tanıdık bir ses arkasından 'Selam Sy..' demişti. Gelen Elisabéth'di. İyi insan lafın üzerine gelirdi. Hemen kuzenine dönüp gülümseyerek '' Selam.. '' dedi.

Ann için ziyadesiyle eğlenceli bir gündü. Adras'ın eklikliği hissediliyordu tabi ama kızlar tam havalarındaydılar. Ann, J.D. ve Sy.

Resmen meşhur olmuşlardı herkes onları gösteriyordu. Bu Ann'in ne kadar hoşuna gitse bile çenesini tutamıyor bir iki laf atıyordu. Ama sonunda J.D. ve Sy onu engelledi. Koridorlarda kıkırdaşıp, gülüşürken J.D. bir fikir attı ortaya

"Bu şekilde 4 kişi mi devam edeceğiz? Belki de yeni birilerini de alabilirz?Bilirsiniz bizim gibileri..."

Ann'e gayet makul ve mantıklı gelmişti. Ardından Sy'in önerisini duydu. Kuzeni Elizabéth'i öneriyordu. Bu öneri de hoşuna gitmişti Ann'in tam o sıra Elizabéeth göründü ufukta. Böyle bir şeyi konuşmak için harika bir gün diye düşündü Ann ve karşılık verdi Elizabéth'e

"Selam"

J.D. 'nin fikrine Sy'ın örnek göstermesi gerçkten çok güzeldi.Hemen ardından bu örneğin çıkagelmesi ise muheteşem bir olaydı. Elizabèth gerçekten havalı duruyordu.Onu daha nce olay çıkan Eski Yazılar derinde de görmüştü. Tam da aradıkları kız olabilecek konumun da bir insandı. Ann ve Sy'dan sonra o da yüzünde hafif bir gülümsemeyle:

"Selam, Elizabèth değil mi? Sy'ın kuzeni...Memnun oldum ben J.D."dedi.Tnaışmak için ilk adımı atan olmak istiyordu...

'Selamlar' dedi Ell, birbirine çok benzeyen hatta ikiz olduğunu düşündüğü iki kızada. Elini nazikçe uzatarak gülümsedi ve gözlerinin grisi ortaya çıkarken, bakışlarını keskinleştirmişti;

'Bende memnun oldum, Elizabéth..' dedi ritmik bir tonla. Kızların ikisi de, Ell'in arkadaş kriterlerine oldukça uyuyor, aklına Eski Yazılar dersliğinde ki tartışma gelince ise bu düşüncesi daha da kuvvetleniyordu. Boşta kalan eliyle cüppesinin eteğini düzeltirken, ikisine de hitap ederek konuştu;

'Sy sizden biraz bahsetmişti ama bugün ki tartışmayı görünce, sizinle tanışmayı daha da çok umuyordum.'

Hitap şekli oldukça nazik, ses tonu ile özenle ayarlanmışçasına okşuyordu insanın kulağını. Yüzüne kondurduğu tebessümü hala mimiklerine hükmederken, diğer kıza uzattı elini bu sefer, tokalaşmak için..

Kızın gözlerinden okunduğu sevinci Ann de hissediyordu. O da elini uzattı ve kızla tokalaştı. Onlarla tanışmayı bu kadar çok istemesi çok güzeldi. Hele tartışmadan sonra daha çok istemesi işte bu mükemmeldi. Ann lafa girmenin sırası olduğunu düşündü.

"Teşekkürler Ell -kısaltmalarda üzerime yoktur- Ben de seninle tanıştığıma sevindim. eminim Sy sana LS'den bahsetmiştir. Aslında biz de tam LS'ye yeni bir üye ayrıyorduk bence sen aradığımız kızsın. Tam bir slytherin leydisi"

dedi gülümseyerek. Bu teklifin kızı da mutlu edeceğini umuyordu. Ama Adras'ı unutmamalıydılar hemen şunları ekledi Ann.

"Bir arkadaşımız daha var ismi Adras. Bugün biraz yoğun ve bizimle değil. Umraım en kısa zamanda tanışırsın. Ee ne diyorsun bu işe artık senin içinde kıskançlıkla "O bir Lady of Slytherin" diyebilecekler mi?

'Memnuniyetle.' dedi Ell, şaşırmış bir halde. Sadece tanışmayı umarken, Ladies Of Slytherin'e alınmak istediğini duyunca, gözlerinde ki parıltı daha da bir artmış, kalbinin ritmi hızlanmıştı. Slytherin lehine düşünülen her projede yer almak, onun için vazgeçilemeyecek bir tutkuydu. Safkan damarı kabarırken, sıklıkla yüzüne yerleştirdiği o sinsi gülümsemesiyle konuştu;

'Okulda Ladies of Slytherin fırtınası esecek diyebilirim.' Elini yavaşça saçına götürürken, zihninde oluşmaya başlayan kareler, iştahlanan duygularını daha da harekete geçiriyor, bir Safkan olarak doğduğu için Merlin'e şükrediyor ve bunun onurunu her saniye yaşıyordu. Zihninde geçirdiği karelerden en çok merak ettiğine odaklanarak, kelimelerin dökülmesine izin verdi dudaklarından;

'Karargah gibi bir yerimiz var mı?' Bu gruba kendini şimdiden kaptırmış, ilerisi için planlar uydurmaya başlamıştı bile aklında..

'' Harika..! '' dedi yapmacık bir ses tonuyla. Elisabéth'i o önermişti ama sanki Ann istemiş gibi bir durum olmuştu. Kollarını kavuşturup ağırlığını sağ ayağına verdi. Sy bu pozisyona sıkılgan mod adını vermişti. Adréstia acaba ondan habersiz Béth'i almalarına kızar mıydı? Sanmıyordu, sevnirdi aksine.. Hem nerdeydi sabahtane beri? JD'ye baktı belki birşeyler söyler diye ama sessizce duruyordu. Bu sırada Béth kendini çoktan LS'e katmış plan bile yapıyordu. Bir karargahlarının olup olmadığını sormuştu.

'' Karargah mı? Benim bilidiğim bir yer var.. '' Acaba onlara söylemekle doğru mu yapmıştı? Arkadaşlarından da saklaması saçma olurdu. Hem zaten kızlar kimseye söylemezdi. Kızlardan cevap beklemeye başladı.

Ann Sy'nin sıkılgan sıkılgan durduğunu görünce hemen ekledi teklifini kabul eden yeni leydiye söylediklerine

"Ehh.. Kuzenine teşekkür et Ell. Seni o tavsiye etti. Ben sadece bir araçtım"

Sonra da ondan çok az görülen bir tavırla sevimli sevimli gülümsedi.

'Karargah gibi bir yerimiz var mı?'

Ann bunu hiç düşünmemişti ama gerçekten iyi bir fikirdi. Ama neresi bir yer bulmalıydılar tam o sırada Sy'nin sesi ilişti kulağına

'' Karargah mı? Benim bilidiğim bir yer var..''

ann buna çok sevinmişti kollarını göğüs hizasında birleştirdi ve

"Evet Sy. Seni dinliyoruz." dedi.

Sy etrafına bakındı, sadece onlar vardı. İyice kızlara sokuldu ve kimsenin duymasını istemiyordu. '' İhtiyaç Odası var, hiç duydunuz mu? Her neye ihtiyacın varsa o anda odanın kapısı karşına çıkıyor ve içeride gereken herşey hazır durumda oluyor. '' Daha önce Eragon ile yalnız kalmak için gitmişlerdi. Hafif bir şekilde öksürdü ve devam etti. '' Ancak odanın varlığı başka öğrencilerce biliniyor ve şatonun içinde odluğu için görülme riskimiz var. '' En azından DO toplantılarını orda yapıyordu. FP'nin üyelerinin DO'da olduğunu düşünülürse kesin İhtiyaç Odası'nı kullanıyorlardı.

Tekrar etrafına bakındı, Ravenclaw'lı son sınıf bir çocuk geçiyordu. Ancak onlara dönüp bakmamıştı bile, yürüyüp geçmişti. Kızlara doğru iyice eğilerek dilinin altındakileri çıkarmaya bağladı. '' Yanlızca benim bildiğim bir yer var, yani belki Müdüre biliyor olabilir o kadar. '' Tek tek Ann, JD ve Ell'in yüzlerine baktı. Hepsi dikkat kesilmişti, istekle devam etti. '' İlk haftalarda canım sıkılıyordu ve ben de şatodan kaçıyordum. Gizli bir geçit var ama Profesör Miller'ın verdiği anatarla açılıyor. '' Kızların yüzünün asıldığını görebiliyordu. Ancak birazdan tekrar gülümseyeceklerdi. '' Neyse bir gün Üç Süpürge'ye gitmiştim ve orda da sıkıldım. Bağıran Baraka'yı bilirsiniz, büyük bir riske girerek içine girdim. '' Kızlardan şaşkınlık nidası yükseldi, Bağıran Baraka hayaletli olduğuna inanılan bir yerdi. Sanki çok sıradan birşey söylüyormuş gibi sözlerini bitirdi. '' Bağıran Baraka, bahçedeki Şamarcı Söğüt'ün dibine çıkıyor. Orayı karagah olarak kullananbiliriz. ''

"Ehh.. Kuzenine teşekkür et Ell. Seni o tavsiye etti. Ben sadece bir araçtım"

Ell gülümseyerek, içtenlikle baktı kuzenine. Şimdiye dek, en yakın arkadaşı hatta tek dostu olmuştu onun için. O ise Sy'ın değerini biliyor, kuzenini üzmemeye çalışıyordu ne olursa olsun.. Güneşin parlayan, efsunlu ışıltısı Ell'in yüzüne yansıyor, tüm hatlarını ortaya çıkarıyordu. Alnına dökülmüş birkaç saç telini el yordamıyla düzeltirken, bir yandan da Karargah için fikrini açıklayan kuzenini dinliyordu. Sy konuşmayı bitirdiğinde, bir anlığına duraksayarak düşündü. Eğer İhtiyaç Odası bu denli bilinen ve kullanılan bir odaysa yakalanma riskleri oldukça fazlaydı. Gözlerini kısarak düşünürken, dudakları söyleyeceği kelimeleri seçercesine büzülüyordu;

'İhtiyaç Odası bence de riskli. Ama Şamarcı Söğüt'ü nasıl atlatabiliriz? Yada Bağıran Barakadan Hogwarts'a kadar nasıl gelebiliriz? Bu oldukça zor bizim için. Evet, en güvenli yer burası olabilir ama sadece Hogsmeade gezilerinde mi buluşacağız? Bilemiyorum..'

Yeşili koyulaşan gözlerinin ardında beliren kareler, Şamarcı Söğüt'le savaşmaya çalışan beş kızı -beş LS üyesini- gösteriyordu. Onu atlatmanın bir yolu olmalıydı ki ancak bu şekilde rahatça orayı kullanabilsinler.. Soran bakışlarla diğer kızlara baktı ama onlarında bir fikri olduğundan emin değildi pek..

'İhtiyaç Odası bence de riskli. Ama Şamarcı Söğüt'ü nasıl atlatabiliriz? Yada Bağıran Barakadan Hogwarts'a kadar nasıl gelebiliriz? Bu oldukça zor bizim için. Evet, en güvenli yer burası olabilir ama sadece Hogsmeade gezilerinde mi buluşacağız? Bilemiyorum..'

Sy başını iki yana sallayarak kuzenine baktı. Anlaşılan tam olarak aklındakileri anlatamamıştı. '' Demek istediğim Bağıran Baraka karargahımız olabilir. Oraya kimse gelmez ve Hogwarts'dan kolayca oraya gidebiliriz. '' Sonra düşündü, Ell bir yerde haklıydı. Şamarcı Söğüt'ü atlatmaları gerekecekti. Ama LS bir yolunu bulabilirdi, yani öyle umuyordu. Ann ve JD acaba ne düşünüyorlardı?

Adrâsteia nefes nefese koridora daldı. Yüzünde keyifli bir ifade vardı. Okulda Ann, Sy, O ve J.D.'yi tanıyan çoktu. Koridora gelmeden önce Gryffindor ve Hufflepuff'tan birkaç kız ona korkmuş gözlerle bakıp aralarında fısıldaşmıştı. Şu Fantastic Penny adlı grubun ne olduğunu daha tam olarak bilmiyordu, ama bir tür ezikler grubu olduğunu anlamıştı.

Sy, Ann ve J.D.'nin yanında tanımadığı bir kız daha vardı. Onu da gruba almaya karar vermişler gibi gözüküyordu. Kızı daha önce birkaç kez görmüş olmasına rağmen hiç konuşmamıştı, fakat onun da onlar gibi olduğunu anlamıştı. Gerek duruşundan, gerekse konuşmalarından. Yanlarına geldiğinde yüzüne düşünceli ve ukalaca bir gülümseme yerleşmişti.

" Nasılsınız kızlar? Umarım önemli birşey kaçırmamışımdır.. "

" Nasılsınız kızlar? Umarım önemli birşey kaçırmamışımdır.. "

Sy sevinçle Adrâsteia'nın yanlarına geldiğini gördü. O olmadan olmuyordu, kimse olmadan olmuyordu. Onlar bir gruptu, beraberken durdurulmaz oluyorlardı. Kıza göz kırptı ve heyecan dolu bir sesle konuçtu.

'' Oho, neler kaçırdığını bir bilsen! Kuzenim Ell de artık LS'nin bir üyesi ve şu anda kendimize bir karagah ayarlamaya çalışıyoruz. '' Adrâs'ın ne diyeceğini, ne yorum yapacağını merak ediyordu. Sırıtarak kıza baktı, onsuz karar verdikleri için kızmamasını umuyordu.

'' Oho, neler kaçırdığını bir bilsen! Kuzenim Ell de artık LS'nin bir üyesi ve şu anda kendimize bir karagah ayarlamaya çalışıyoruz. ''

Adrâsteia'nın yüzündeki ukalaca gülümseme bir an yerini düşünceli bir ifadeye bıraktı. Sonra sevinçle Sy'a ve diğerlerine baktı. Boş sınıf ona göre iyi bir toplanma yeri olurdu, hem de oraya pek kişi gelmezdi. Büyü çalışacağız diye Başkandan izin alınca kimse onları rahatsız etmezdi hem de.

" Boş Sınıf nasıl olur? Orada bizi kimse rahatsız etmez sanırım. Hem de büyük ve rahat bir yer. "

Sonra başını - Sy'dan duyduğu kadarıyla - Ell'e çevirdi, yüzüne o gülümseme tekrar yerleşmişti.

" Ah, hoşgeldin canım. Adım Adrâsteia, ama Adrâs derler çoğunlukla. "

Yanlarına gelen uzun, siyah saçlı ve saçlarına tezat bembeyaz teni ile Ell'in çok hoşuna giden bir havası olan kız, az önce ona bahsettikleri Adrâs olmalıydı ki, kız Karargah hakkında görüşlerini belirttikten sonra kendini tanıtmıştı. Sinsi gülümsemesi tüm yüzünü kaplarken, zarif görünümlü elini nazikçe kıza uzatarak kendini takdim etti;

'Bende Elizabéth, Sy'ın kuzeni.' dedi saçlarının dökülen kısımlarını küçük bir baş hareketiyle dalgalandırırken. Adrâs'ın bahsettiği yer eğer gerçekten az rağbet görüyor ve biliniyorsa, belirttiği yolla izin alıp, rahatlıkla orada çalışabilirlerdi ama Ell'in içinden geçen, tamamen onlara ait olan ve diledikleri gibi donatabilecek, gerekli malzemeleri barındırabilecekleri bir yerdi. Dudaklarını hafifçe kıpırdatarak, bu sefer gizemli bir tonda konuştu;

'Eğer Hogwarts içerisinden tamamen bize ait bir Karargah lüksümüz yoksa, bu dediğin yer bencede iyi ama Profesör'lerin dikkatini çekmeyiz umarım..'

Karargah işi Ann'in kafasını karıştırmıştı. Sy'ın bahsettiği geçite ulaşımın olay olacağına pek amin değildi. ama Hogwarts içindeki hiçbir yer yeterince gücenli olmazdı.

"İhtiyaç odasını birçok kişi kullanıyor orası oldukça tehlikeli. Şu geçite ulaşmanın kolay bir yolunu bulmalıyız bence"

O sırada karşınsında Adras'i gören Ann çok sevinmişti. O olmadan planlar yapmak hoşuna gitmiyordu. O açıklama yapmak için ağzını açmadan Sy her şeyi anlatmıştı.

"Hımm... Bilemiyorum Adras boş sınıf biraz umumi geliyor bana. Daha gizli bir yer olmalı diye düşünüyorum. ell haklı yani Hogwarts içinde bize özel bir Karargah lüksümüz yok!"

J.D. kızların karargah konusundaki tartışmalarını büyük bir dikkatle sükûnet içinden dinlemişti. Aklına Hogwarts içinde gizli bir yer gelmiyordu. Zaten Hogwarts'ı da çok iyi bilmiyordu. Buraya daha yeni gelmişti ve bazen çok iyi bildiği bir yere giderken bile kayboluveriyordu. Adrâs'ın boş sınıf teklifine Ann'in cevabı tam J.D.'nin söylemek istedeği şeydi.

"Hayır boş sınıf ve ihtiyaç odası herkesin kullandığı bir yer. Sürekli gelen giden olur. İhtiyaç odasında yakalanma tehlikemiz daha düşük aslında ama onunda girişi kalabalık oluyor. Çünkü bilirsiniz Oda'dan kimsenin sizi bulmamasını istersiniz o da yapar.Fakat girmek ve çıkmak tehlikeli olabilir. İhtiyaç Odası'na bir kez görünmeden girdik mi belki de yatakhane ve oda arasında gizli bir geçit isteyebilirz Oda'dan fakat bu da büyük bir risk. Ben Bağıran Baraka'ya bir bakalım derim. En azından bir fikrimiz olur. Ama şöyle bir şey de var; Göl kenarının kimsenin uğramadığı kısımlarında ya da daha iyisi Karanlık Orman'Da da birşeyler ayarlayabiliriz. Eee ne diyorsunuz?"dedi ve merakla kızlara baktı.

Ann kardeşinin düşüncesine başlarda katılmış. Aslında tam onun anlatmak istediğini söylemişti. Ama KAranlık Orman fikri İhtiyaç Odası ya da boş sınıftan çok daha tehlikeliydi. Tek kaşı hava dşüphe dolu bir sesle konuşmaya başladı Ann.

"Bilemiyorum JD. Karanlık Orman sürekli kontrol altında. Gerçekten iyi korunduğuna eminim. Hem oraya hiçbir Profesör'e görünmeden gitsek bile bizi orada bekleyen tehlikeler de var. Bence bu çok daha tehlikeli. Ben hala başka bir geçit aramak taraftarıyım ya da bizi kısa süreliğine gizleyecek herhangi bir tılsım mesela..."

Kızların böyle bir şey biliyor olabileceğini düşünüyordu. Ya da bir büyü. Gerçi bir büyüyü yapmaları çok zor olabilirdi.

"Bilemiyorum JD. Karanlık Orman sürekli kontrol altında. Gerçekten iyi korunduğuna eminim. Hem oraya hiçbir Profesör'e görünmeden gitsek bile bizi orada bekleyen tehlikeler de var. Bence bu çok daha tehlikeli. Ben hala başka bir geçit aramak taraftarıyım ya da bizi kısa süreliğine gizleyecek herhangi bir tılsım mesela..."

JD Karanlık Orman fikrini başkasından duyunca tehlikeli ve saçma geldiğini fak etti. Yine de söylerken gayet mantıklı geliyordu. Diğer seçenekleri de düşünmeye başladı. Okuduğu okulu bilmemek oldukça sinir bozucuydu.

"Bence İhtiyaç Odası fikri mantıklı eğer dediğim gibi içeri bir şekilde kimseye görünmeden girmeyi başarırsak ardından yatakhaneye gizli bir geçit isteyebiliriz. Denemekten zarar geleceğini sanmıyorum fakat ortalarda kimse yokken fark ettirmeden yapmalıyız yoksa bir anlamı kalmaz."dedi ve diğer kızların da nasıl cevap verceklerini merak ederek Sy,Adrâs ve Ell'e döndü.

Adrâsteia Göl Kenarındaki fikri uygun bulmuştu. Hem ayrıca orada ondan başka kimsenin bilmediğinden emin olduğu bir klübe vardı. Orda toplanabilirlerdi belki de. Bu fikri açıklamakta yarar vardı ona göre. Bağıran Baraka ona göre tehlikeliydi, bir Profesöre yakalanabilirlerdi. Adrâsteia kesinlikle binasına puan kaybettirmeyi göze alamazdı, ya da cezaya kalmayı.

" Bence Göl kenarı da olabilir. Hem orada benden başka kimsenin bilmediğinden emin olduğum bir kulübe de var. Toplantıları orda yapabiliriz. Zaten başkası bilse de kapıyı sadece beşimizin bildiği bir büyüyle mühürleyebiliriz.

Sonra başını Ell'e doğru çevirdi. İyi bir kıza benziyordu, ondan hoşlanmıştı doğrusu. Tam da LS'ye uygun bir havası vardı, bu yüzden iyi bir arkadaşlık kuracaklarını sezmişti. Diğerlerinin cevabını beklerken göz rengini değiştirmeye çalıştı. Bu konuda küçüklüğünden beri çalışırdı, Metamorfmagus olduğunu bir şekilde öğrenmişti. Fakat şimdi nedense yapamıyordu. Derin bir nefes aldı ve saçının bir tutamıyla oynamaya başladı.

Ell diğer kızların da görüşlerini dinledikten sonra söze girdi, cüppesinin eteklerini çekiştirerek; 'Bağıran Baraka hem uzak, hemde tehlikeli bana göre. Yani iki girişli bir bağlantısı var ve her ikisini de kontrol edebileceğimizi sanmıyorum. Kaldı ki, Şamarcı Söğüt yüzünden yaralanmamız olası bir durum. İhtiyaç Odası ise kulağa mantıklı geliyor fakat bildiğim ve okuduğum kadarıyla, öğrenciler böylesine sıklıkla kullanıyorsa bu odayı, bizim toplantılarımıza veya kararlaştırdığımız zamana denk gelirse, başkalarının kullandığı sırada bu odanın bize görünüp görünmeyeceği meçhul.' Elini nazikçe saçlarına götürürken, son olasılık üzerinde de düşünerek cevap verdi; 'Adrâ, eğer bahsettiğin kulübe Karanlık Ormanın çok içerisinde değilse, benim tılsımım oldukça kuvvetlidir. Başkalarına görünmeyecek şekilde koruyabilir veya kimsenin giremeyeceği biçimde mühürleyebilirim kapıyı.'

Grimsi bir renge dönen gözlerini kısmış, teker teker bakıyordu kızlara. Tılsım ve özellikle de İksir yeteneği için annesine şükredebilirdi ki, yaşına göre bu iki sanat dalı hakkında oldukça şey biliyordu ve küçüklüğünden beri üzerine düştüğü konular olduğu için tecrübeliydi.

'Bağıran Baraka hem uzak, hemde tehlikeli bana göre. Yani iki girişli bir bağlantısı var ve her ikisini de kontrol edebileceğimizi sanmıyorum. Kaldı ki, Şamarcı Söğüt yüzünden yaralanmamız olası bir durum. İhtiyaç Odası ise kulağa mantıklı geliyor fakat bildiğim ve okuduğum kadarıyla, öğrenciler böylesine sıklıkla kullanıyorsa bu odayı, bizim toplantılarımıza veya kararlaştırdığımız zamana denk gelirse, başkalarının kullandığı sırada bu odanın bize görünüp görünmeyeceği meçhul.'

Ell haklıydı. Bağıran Baraka aradıkları yere oldukça uygundu, fakat aynı oranda tehlikeliydi de. Bu yüzden onu elemelerinde yara vardı.

'Adrâ, eğer bahsettiğin kulübe Karanlık Ormanın çok içerisinde değilse, benim tılsımım oldukça kuvvetlidir. Başkalarına görünmeyecek şekilde koruyabilir veya kimsenin giremeyeceği biçimde mühürleyebilirim kapıyı.'

Adrâsteia şimdi normalinden daha koyu bir renk almış olan gözlerini Ell'e dikti. Belki ikisi de kulübeyi bazı meraklı kişilerden koruyabilirdi. Onun İksir, Tılsım ve Karanlık Sanatlar hakkında bildiği herşeyi teyzesine borçluydu. Sonuçta o Beauxbatons'ta Tılsım Profesörüydü. Gözlerini birkaç saniyeliğine kapayıp işlerine yarayabilecek bir büyü düşündü. Teyzesinin ona öğrettiği gizli bir büyü aklına geldi. Gözlerini heyecanla açtı ve sırasıyla Sy, Ell, Ann ve J.D.'e baktı.

" Bildiğim bir büyü var. Kulübeyi seçilmiş kişiler -ki bunlar biz oluyoruz- dışında kimse göremez. Büyüyü de ancak bu kişiler bir araya gelince bozabilir. Sanırım bu büyüyü teyzem keşfetti, bu yüzden o ve benden başka birisinin bildiğini sanmıyorum. Her neyse, bu fikri kabul edenler kimler?

Sabırsız bir şekilde gözlerini kırpıştırdı. Bu büyünün işe yarayacağını umuyordu, bir kere denemişti ve işe yaramamıştı, ama yanlış yaptığını umuyordu şimdi.

J.D. Ell'in Bağıran Baraka hakkındaki görüşlerine harien katılıyordu.Zaten konuşmanın o kısmında kafasını onaylarcasına sallamıştı.İhtiyaç odası hakkındaki fikirleri ise olaya farklı bir bakış açısıyle bakmasını sağlamıştı.Gerçekten de böyle bir durum olasıydı ve acil bir durum odluğunda giremeyebilirlerdi.Ama Ell Adrâs'ı yanlış anlamıştı:

"Evet, Ell gerçekten mantıklı konuştu.Ama Ell'ciğim yanlış anlamışsın. Adrâs'ın bahsettiği kulübe Karanlık Orman'da değil GÖl Kenarı'nda yani tehlikeli olabilecek hiçbir şey yok. Ama evet senin Tılsım'ın iyiyse bu bizim alhimize olur ben de yardım edebilirim. Hatta belki Ann de yardım eder. Bizim büyükannemiz bir Tılsım dahisidir. Ama tabii Adrâs'ın bahsettiği büyü işleri değiştirir o zaman bizim bir şy yapmamaıza gerek kalmaz."dedi yüzünde gururlu bir tebessümle.

» Yeni Heyecanlar
» Yeni biri...