Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Stefan Josh Valery
Muggle
Stefan Josh Valery


Erkek
Ruh hali : Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~ Yeasj3
Mesaj Sayısı : 667
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11643
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 10/06/08

Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~ Empty
MesajKonu: Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~   Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~ Icon_minitimeC.tesi 29 Kas. 2008, 01:28


Karanlığın çökmesinin ardından bir deniz meltemi gibi vurdu yüzüne rüzgar. İçi ürperdi, başta üşüdü. Ama sonra kendini hırçın dalgalara bıraktı, soğuk ve acımasız bir şekilde.. Kayalığın arasına sıkışmış bir inci gibi parıldıyor, bazen de uçurumun kenarında ki en son ağaç gibi eğik yapraklarını döküyordu. Bazen de gök yüzünde ki en büyük yıldız, bulutların arasında yok olup gidiyordu. Gölge gibiydi, karanlıkta ortaya çıkan. Aydınlıkta yok olan.. Hayatında en sevdiği yerlerden biri olan, hogwarts’a tekrar gelmenin sevinciyle yüzünde sinsi bir sırıtış belirdi. Belli belirsiz sırıtış azalıp çoğalıyordu.. Öldüğünü bildiği çoğu kişinin anıları buradaydı.. Yüzünde ki sinsi ifade birkaç saniyeliğine değişse de yine eskisi gibi sırıtmaya başladı. Yaralı kalbinin kapısını çalıyordu, aşk. Ölümün ne olduğu o zaman anlayacaktı, sevdiği zaman. Göz yaşları sel olup aktı günlerce, aylarca.. Soğukkanlılığını koruyamadığı tek şey; aşk.. Kimine göre aşk, hayattır Kimine göre insanın başına gelen en kötü şey, kimine göre de bütün hepsini kapsıyor.. İşte Stefan’ın başına gelen de sonuncusu yani bunların hepsini kapsıyor. Daha küçük yaşındayken aşık olmuştu birine, bütün hayatını bırakmıştı onun için.. Ama ona ne olduğunu bile öğrenemeden ortadan kaybolmuştu. Ona çok ulaşmak istedi ama hepsi boşuna, onu bir gün geri kazanabilmek umuduyla yaşamaktansa ya yaşamayacaktı, ya da onu unutacaktı.. O, unutmayı tercih etti..

Sevgiden yoksun bir adam için böylesine delice sevmek, biraz garip.. Ama sol tarafında duran yaralı organına söz geçiremiyordu işte, sevdikçe seviyordu. Gün geçtikçe, ondan uzaklaşsa bile kalbi bir adım daha yakınına gidiyordu. Bambaşka bir dünya’ya gitmişti şimdi, bütün istediklerinin olduğu bir yere. Hayal dünya’sına.. Hayatında en çok istediği bir yere gelmek; iyi bir iş, saygın bir ölüm yiyen ve aşk.. Belki de yakın zaman da gerçekleşecek bu isteklerinin altında yatan gerçeğe yakınlığın ne kadar olduğunu bilmese de tahmin etmek zor değildi..

Karanlık gökyüzünden inen birkaç damla yağmurun verdiği serinlik kokusunun hissettirdiği ferahlık hissine hasta oluyordu. Sessizlik etrafa hakimken sadece yürürken ayağının altında ezilen çalıların sesi geliyordu kulağına. Çocukluğu tutsak bakışlar arasında. tahta kaplı, siyah beyaz bir kutu; içinde gözlerinin aktığı... yorgan altı korkuları olan, reklam izlerini taşımıyordu. Ama öyle olmasını isterdi, geçmişinin sırlarını kendine bile açmamışken başkasına açmayı düşünmemişti hiç. Belki de böyle içinde tutmak en iyisiydi, kimsenin onun hakkında bir şey bilmemesi en iyisiydi, evet.. Ama kendisi hakkında bir şey bilmeyen biri için fazla emin konuşmuştu.

Yüzleşti gerçeğin kendisiyle... Dile geldi bir demirin sıcaklığında; köpürdü geceye ve gündüze inat! Çekildi kanından, doğradı ihaneti, kuruttu gözlerindeki seli hayat! Yine de içi kan ağlıyordu. Onsuz geçen her saniyesi için üzülüyordu. Ama onu bulduğunda ne yapacağını düşünmek için istemediği kadar zaman kalıyordu, bu yönde ki şansını düşünüp biraz olsun kendini teselli ediyordu. Ortak salona çıktığında eşyalarını bırakmıştı, güneşin ışınlarının altında gözlerini kımıldatıyordu. Unutmanın vakti gelmişti artık, ne olduysa oldu artık unutacaktı.

Gözlerini yumdu ve unutmak için saymaya başladı, birkaç saniye içinde bunun aptalca bir şey olduğunu fark edip hemen derin bir nefes aldı ve daha sonra da üzerine Quidditch cüppesini geçirip ortak salonu terk etti. Birkaç saat içinde antrenmanlarının başlayacağını biliyordu. Ama önceden gidip biraz çalışmak istedi boş boş. Belki de böylesi daha iyi olurdu onun için. Biraz eğlence.. Hızla süpürgesini omzuna alarak sahaya indi. Güneş dağların arkasından batmaya hazırlanıyordu. Bir kısmı girmişti bile korkak gibi dağların arkasına… Ama buna aldırmıyor gibi bir hali vardı. Soyunma odasında ki sandığı sahaya çıkarttığında Güneşin hemen hemen her yeri batmak üzereydi. Bu manzarayı normal bir zaman olsa kaçırmamak için elinden geleni yapardı ama şuanda kafası öyle dalgındı ki kimseye anlatamazdı derdini. Aslında ne olduğunu kendisi bile bilmiyordu ama.. Sandığı yavaşça açtı ve kalın, kahverengi, ahşap sopayı eline alıp sıkıca kavradı. Bludger’ın tutulduğu demirli bölmeyi işaret parmağı ile açtı ve topun serbest kalmasını izledi. Derin bir nefes alarak bir yandan havada ki topu görmeye çalışıyordu, bir yandan da aşağı doğru hızla gelmesini engellemek için ne yapması gerektiğini düşünüyordu ki o sırada elinde sopanın olduğunu unutmuş hızla sahanın ortasına koşmuştu. Sahanın tam ortasında durduğunda gözlerini Bludger’a dikti ona doğru hızla geliyordu. Sağ elinde ki sopayı tam zamanında topa geçirdi. Top yön değiştirerek çemberlere doğru gitti. Aslında sağ taraftan gidiyordu ama topun yön değiştirmesini sağladı, rüzgarın yönünü ve sopanın tutuş ile vuruş şeklini ayarlamıştı. Öğrendikten sonra insana fazla basit geliyordu.

Bludger, hızla çemberlerin ortasındakine girmişti. Hafiften tebessüm ederek sopayı bıraktı yere, topun sahanın etrafında döndüğünü arada yasak ormana doğru gittiğini fark etmişti. Biraz güvende hissetti kendini. Aslında bırakmamak geldi aklına ama fazla umursamayarak Altın topun olduğu yere baktı. Gerçekten harika görünüyordu. Yapımı.. Rengi.. Ve hızı.. Bir insanı etkilemek için gereken her şey vardı. Herkes gibi oda etkileniyordu bundan, kalbinin bir yerinde Arayıcılık gizliydi, herkesin olduğu gibi..

Derin bir nefesin ardından kafasını arkasına çevirdi. Bu sırada sahanın girişinden biri seslenmişti ona; tatlı, yumuşak ve kulağı okşayan türden bir ses. Kimden geldiğine bakmak için gözlerini kıstı ve karşıda ki kişiye biraz yaklaştı. Quidditch cüppesi üzerindeydi ve kızdı. Gözlerini biraz daha kısarak baktığında Hufflepuff’lı biri olduğunu gördü. Ve hafiften tebessüm etti kıza. Hala bir şeyler söylüyordu. Konuşmak için, cümlesini tamamlamasını bekliyordu kızın…


Out:Dalmayınız ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Misafir
Misafir




Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~ Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~   Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~ Icon_minitimeCuma 12 Ara. 2008, 04:25


Bir önceki geceden kalan hasarı şöyle bir eliyle yokladı. Çok fazla zarar görmemiş olan yataktan sonra bir de yerlere dökülen tüylere baktı. Bu odaya hemen şimdi bir profesör ya da bir başka sorumlu girmiş olsa, kendisini başkanlıktan alır, daha sonra da müdireye şikayet ederdi. Bu yüzden asasının hareketlerini hızlandırması gerekiyordu. Odanın en uç kısmına geçip, ortada dolaşacak eşyalara hedef olmamak için uzakta durdu. Şimdiye kadar yaptığı en zarif bilek hareketiyle bir seferde yapması gereken büyüyü tamamladı.
‘’ Akla Pakla! ‘’
Artık her şey yolunda görünüyordu. Bir Repairo büyüsünden sonra her şey tamam olacaktı. Yatağa doğru asasının ucundan çıkan ufak kıvılcım, yatağı yeniden eski haline getirdiğinde, bir önceki gece bu odada yaklaşık on kadar kızın yastık savaşı yaptığına inanmak mümkün değildi. Şaheserinden mutlu olmuş bir şekilde tertemiz olmuş odaya son bir kez göz atıp, ortak salonda bekleyen düşünceli binadaşlarını yatakhaneye çağırdı. Derli toplu olmuş yatakhanede tek bir toz tanesi bile uçuşmuyordu. Doğrusu Paula bile kendisinden bu kadarını beklemiyordu. Kollarını kavuşturup gelen yorumları dinledi. Burnu Kaf Dağı’na vardığında ise aldığı iltifatlara teşekkür etti ve ardından hazırlanmaya başladı. Hazırlığı birkaç saat sonra olan Quidditch antrenmanları içindi. Daha antrenmana uzun saatler olsa da, Paula biraz önceden gidip ısınmak istiyordu. Uzun zamandır süpürgesi ile uçmamıştı ve oldukça hamladığını düşünüyordu. Kollarını da biraz olsun açabilirdi halkaların önünde yapacağı zarif tutuşlar için. Her ne kadar maçlara vakit olsa da, antrenmanda sakatlanıp daha sonra maçta eksik bir kadroyla takımını seyretmek istemiyordu.

Sahaya doğru elinde süpürgesiyle yürürken, havaya girebilmek için giymiş olduğu Quidditch formasının cübbe yakalarını şöyle bir çekiştirdi. Cübbenin içinde kalmış olan sarı saçlarının dalgalarını omuzlarında serbest bıraktı. Rüzgarla özgürce uçuşan saçlarının arasına girecek olan hava ona daha özgür hissettiriyordu. Yürürken arada bir verdiği selamlar sayesinde yüzü gülmeye başlamıştı. Hogwarts’ı seviyordu. Eskisinden daha çok. Unutabildiklerinden sonra, artık dayanmak çok zor olmuyordu. Eskisi kadar acıtmıyordu baş ucundaki resim. Her sabah kalkıp baktığında eskisi kadar zorlamıyordu onu anıların tatlı ve acı dokunuşları. Elinden geldiğince çabuk dönmüştü hayata. Elina’nın ve diğerlerinin çabalarıyla sıyrılmıştı içinde bulunduğu karanlıktan. Dostlarının azımsanamayacak yardımına her zaman minnettardı. Hiç bilmeden, istemeden belki, bitirdiği şeylerin arkasından döktüğü gözyaşlarının yerine, yeni gülümsemeler yerleştirmeye çalışıyordu. Sahaya iyice yaklaştığında yalnız kalma hayallerinin suya düştüğünü gördü. Uzakta görebildiği Ravenclaw cübbeli bir başkasıydı. Kendi antrenmanlarından önce onların antrenmanı olduğunu biliyordu. Yalnız kalabileceği kadar erken geldiğini sanmıştı. Tam dönüp gidiyordu ki sahadaki genç Ravenclawlının yaptığı hamleyi fark etti. Bludger’a vuruşundan sonra yaramaz topun izlediği yol, geliş yönünün tam tersiydi, hatta tam da hedefe isabet etmişti. Yaptığı vuruştan sonra kendisine hakim olamayarak sahaya doğru yürümeye başladı. Hırslarının önüne geçemeyeceğinden, reddedilmek pahasına kendisinden bu vuruşun sırrını açıklamasını isteyecekti.

‘’ Merhaba. Antrenman için gelmiştim. Aslında seni gördüğümde yalnız kalamayacağım için gidecektim; fakat o Bludger’a vuruş tekniğinden sonra kalmam gerektiğine karar verdim. Şeyy, eğer çok gizli değilse, nasıl yaptığını bana da öğretir misin? Söz veriyorum eğer takımlarımız karşı karşıya gelirse bunu sana karşı kullanmayacağım. ‘’

Son cümlesini bitirirken çocuğun yanına iyice yaklaşmıştı. Yeşil gözlerini onunkilere dikmiş sorusunun cevabını bekliyordu. Kabalık edip etmediğinden emin değildi. Fakat her nedense bunu umursayamayacak kadar heyecanlı hissediyordu kendisini.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Geçmişin İzlerinden Kurtulmak İsterken ~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: