|
| Huzura Akan Gece | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Jessica Spangler Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 157 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11302 Ekspresso Puanı : 18 Kayıt tarihi : 14/07/09
| Konu: Huzura Akan Gece Ptsi 03 Ağus. 2009, 20:57 | |
| Teodor’un heyecanı gözlerine yansıyordu. Anlatacakları kendisi için önemliymiş ki bu kadar heyecanlı ve ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Jess aşağıya indikten sonra, Teodor’dan mantıklı bir öneri gelmişti. Her türlü yakalanmalarına karşın başka bir yere gitmeyi teklif etmişti ve bu Jess içinde çok cazipti. Biraz uyku ve duş onu kendine getirmişti, şimdi de biraz temiz ve soğuk hava ona can katacaktı. Üstelikte göl kenarında. Tamda Jess’in huzur bulduğu mekânda.
Salondaki şömine gümbür gümbür yanıyordu. Yanan odunlar çıkarttığı cızırtı odada dolaşan ve bu iki gencin nefes alışverişlerinden çıkan sesten sonraki tek gürültüydü. Üstelikte anlamlı ve iç ısıtan bir gürültü. Alevin rengi mum ışığıyla birleşip loş odada yansımalar yaratıyordu. Kızıl alev tüm salona hâkimdi. Aslında bu kadar güzel bir anı terk edip soğukta titremek akıl karı gibi durmasa da, Jess işin içine su olan bir mekân girdimi dayanamazdı. Onun içinde teklifi hemen kabul etti. Merdivenlerden inip salondan ayrıldılar. Bina kapısının ardından bahçeye çıktılar. Biraz yürüdükten sonra gölün kenarına vardılar. Bütün ihtişamıyla göl önlerinde uzanıyor, gece uykusuna çekilmiş siyah ve her yere hâkim bir denizanası gibi sessizce parıldıyordu. Burası insana gece bile ilham verirdi. Gündüzü farklı güzellikte, gecesi apayrı bir muhteşemlikteydi. Günün her saati güzeldi tabi ama Jess için gölün akşamüstü görüntüsü ve gece görüntüsü hiçbir şeye değişilmeyecek değerdeydi.
Bu güzelliğe gözlerini dikmiş seyrederken, küçük bir rüzgâr ıslığı ensesini yalamış ve onu kendine getirmişti. Birden orada ne amaçla olduğunu hatırladı ve Teodor’a dönerek, “Evet, seni dinliyorum.” dedi ve gülümseyerek yeşil gözlerini çocuğunkilere dikti. | |
| | | Teodor Amberiotis Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 184 Yaş : 33 Galleon : 11583 Ekspresso Puanı : 21 Kayıt tarihi : 16/03/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Ptsi 03 Ağus. 2009, 21:33 | |
| Onun o mükemmel sesi ve göl kenarının akıl almaz güzelliği bütünleşince ne de hoş oluyordu. İçinde serpilen sular, söyleyeceklerini daha net düşünmesine neden olmuştu. Artık bir yerden kaçmasına bir kişinin gecenin bir yarısı görüp onu yakalama derdi olmadığından cümlelerle istediği gibi oynama yaparak karşısındakine kendini anlatabilirdi. Rüzgar ona doğru esse de kendini ve söyleyeceklerini bırakmadan ve üzerinde ki bu heyecanı kaybetmeden "Dinlemene, gelmene burada olmana, uzun zamandır yaptığım aptallıklara rağmen bana karşı o kadar naziksin ki! Artık kendime engel olmamım bir imkanı yoktu. Bir sevgilin olduğunu bilmeme rağmen onun çok ilgisiz ve seni derinden anlamayacak biri olduğunu düşünüyorum. Bunu kendimi övmek için söylediğimi sanma sakın, ben seni çözmeye çalışmak adına buraya geldi. Senden aşırı derece de hoşlanıyorum Jess, belki de karşında yaptığım onca sakarlık ve aptallıklar bunun bir göstergesi, bilmiyorum. Sanki neyi tam olarak bilebiliyoruz ki! Ama bunu bilmeni isterdim, bir yanıtı olsa da olmasa da her an yanında olabilmek ister arkadaşça ister başka türlü mutluluğunda sarılmak sana bana mutluluk getirirdi. Belki saçmalıyorum, ama gözlerinin içine bakınca böyle oluyor, belki de bu yüzden yüz yüze gece yarısı hariç gelmemeliyiz. Ne biliyim o kadar çok şey var ki içimde bir cümlede biter mi dedim, senin başını şişirdiğini düşündüğüm binlerce cümle oldu, ama beni dinlemen yanında olman bile bir mucize, bunu yapmama izin verdiğin için teşekkür ederim." diyerek cümlesine sonunda bir nokta koymuştu.
Ne kadar zırvaladığı ve saçmaladığı ilk defa umurunda değildi. Onun yanında olması gözlerinin içine baktığını bilmesi bile ona yetiyordu. Belki onun olamazdı, ama karşısında ki bunu bilirse kendinden daha emin hareketler içinde bulunabilirdi. Göl kenarına baktı, bütün güzellikleri ve yanında duran Jess'in kokusunu içine çekti. O kadar narin ve saf bir kokuydu ki dayanamayıp gözlerinin içine baktı. Denizi bırakıp bunu yapması belki de haksızlıktı; ama Jess'in gözleri ona göre deniz kadar anlamlı ve renkliydi. Gözgöze gelir gelmez, bilmediği bir taşa basarak kızın karşısında yerle bir olmuştu, ama oturmuş gibi yapıp durumu kurtarmaya çalışıyordu. Jess'in ne yapacağını beklerken, zaman asır gibiydi ona; fakat düşünmek ve anlamlı anlamsız cümlelerini kafasında düzeltip kendine bildirmek zaman alıyordu. Düşüşünün ardından bile kaybolmayan gülüşü bu sefer daha bir içten bakıyordu Jess'in gözlerine, çünkü bu sefer oturuyordu ve sakarlık yapacak başka hiçbir şey kalmamıştı. Bütün bir gece böyle kalabilrdi, rüzgara inat onu gözlerini vücudunun ahenkle yerde durma isteğini, gece onu hep mest etmişti; fakat bu sefer geceye ortak olan biri daha vardı. O da hiç ulaşamayacağını sandığı Jess'ti. İnanılması güçte olsa yanındaydı. | |
| | | Jessica Spangler Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 157 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11302 Ekspresso Puanı : 18 Kayıt tarihi : 14/07/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Salı 04 Ağus. 2009, 00:37 | |
| “Bir sevgilin olduğunu bilmeme rağmen onun çok ilgisiz ve seni derinden anlamayacak biri olduğunu düşünüyorum.”
Sevgili… Anlayış… Bunlar bir zamanlar Jess’e çok anlamlı gelen sözlerdi. Bir zamanlar… o zamanlar Malachy ile yeni tanışmışlar ve çok kısa bir süre içerisinde arkadaşlıkları önce dostluğa dönüşmüş, ardından da yerine o özel bağa- sevgiye bırakmıştı. İlk başlarda çok güzel gidiyorlardı. İkisi de çok mutluydu. Haftalarını, günlerini, saatlerini hatta dakikalarını bile birlikte geçirmekten büyük zevk alıyorlardı. Ders sonlarını iple çekerlerdi. Bütün hafta sonları birbirlerinden bir dakika bile ayrılmazlardı. Jessica tüm bu hissettiklerinin aynısını onunda hissettiğini bilirdi. Onunda bu kadar heyecan ve sevgi dolu olduğunu. Daha da doğrusu ikisi de birbirine hissettirirdi bunu. Ama şimdi her şey di’li bir geçmiş zamandı. Jess neyin değiştiğini, aralarında hangi duygunun soğumaya yüz tuttuğunu bilmiyordu ama bir şeyler olmuştu. Aniden bütün duygular ters dönmüştü. Bunda nelerin rol oynadığını az çok kestirebiliyordu ama öyle kuvvetli bir ilişkinin bunlarla bozulmayacağının az çokta farkındaydı. Malachy’nin tamamıyla çapkın olması ve Jess’in onun yaptığı her çapkınlığa geri dönüşümlü cevaplar vermesi. Kısacası hiçbir kelime oyununa başvurmadan birbirlerini aldatmaları ve bunu da açıkça birbirlerine belli etmeleri. Aynı şekilde de birbirlerine tekrar geri dönmeleri. “Tanrı’m biz ne yapıyoruz? Ama her şeyi ilk o başlattı.” diye geçirdi içinden göle bakarken. Tüm bu olanlar birbirlerine olan güveni derinden sarsmıştı. Artık elden bir şey gelmezdi. Geriye dönülemezdi. Ne olursa olsun birbirleri için daima en önemli kişi olarak kalacaklardı. Ama sadece o kadar. O kişiliğin karakteri zamanla yitip gidecek, belki de yerini iğrençliğe, kokuşmuşluğa bırakacaktı. Eğer ikisi de birbirini bu denli acıtmaya ya da aldatmaya devam ederlerse.
Tüm bu düşüncelerinden sıyrılması için rüzgârın tekrar ıslık çalması yetti. Onların orada durmasını istemiyormuş gibi geldikleri dakikadan beri yön değiştirmemişti rüzgâr. Pelerinine biraz daha sarıldı Jess. Artık tamamen uyanık ve aklı başındaydı. Karşısındaki çocuk ondan iyi ya da kötü bir cevap bekliyordu. Ne söyleyebilirdi ki? Onu kırmak istemiyordu ama aynı zamanda da söyledikleri şuan için imkânsız gibi görünüyordu. Kendisi de bir çaresizliğin içersinde dalgalanırken, başkalarını da bunun içine sürüklemek bencilce olurdu. Ah, bir başkasını kendi uğruna düşünüyordu ama kendisini bu denli acaba kim düşünüyordu? Malachy bile şuan kafasını başka işlerle dolduruyordu muhakkak. Jess buna emindi. Belki başka bir kızın kolları arasındaydı. Belki de hayattan kaygısız bir şekilde uykusundaydı. Onun içinde yine aynı şeyi yapmaya karar verdi Jess. Onun kendisine yaptığını yine aynı tepside kendisine geri sunacaktı. Madem burada durmuş giden güzel günlerine hayıflanıyordu o zaman biri bunun bedelini farklı şekilde ödemeliydi. Teodor’a döndü ve “Dinle. Ben ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Söylediğin şeyler gerçekten çok güzel. Hatta gururum bile okşandı diyebilirim. Ama şuan senin o ilgisiz dediğin kişiyle birlikteyim. Ama aramızda hala bitmemiş bir şeyler var. Belki bir sarsıntı geçiriyoruz ama hala görünürde bir adı var. Bu sebeple de seninle bir ilişkiye başlayamam. Üzgünüm. Ama,” derken fısıldadığı son kelime rüzgarın o saçma ıslıklarının arasında kayboldu. O bunu duydu mu bilmiyordu ama aklından bir an olsun geçen, belki onun tavırlarının Jess’e göstereceği yönde kelimelere dökülecekti. | |
| | | Teodor Amberiotis Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 184 Yaş : 33 Galleon : 11583 Ekspresso Puanı : 21 Kayıt tarihi : 16/03/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Salı 04 Ağus. 2009, 01:07 | |
| Red yanıtı o bir evet beklemiyordu ki ne diye bu kadar net cevap vererek içine işleyen o güzel manzarayla bütünleşen silüetini dağıtarak kendini mahvediyordu. Gerçi bunu anlayamazdı, çünkü kafasında geçenler apayrıydı. Sevgilisinin ne kadar ahmak ve aciz olduğunu söylemek istese de bunu Jess karşı yapmayacaktı. Çünkü belli ki bunu cevap vermeden önce düşünmüştü. Yıldıramazdı onu bir red cevabı hem tam olarak bir ilanı aşk etmiş miydi? Bunu yapmıştı; fakat kendini oyalanamanın ne sakıncası olabilrdi ki! Kafasında dolaşan şeylerden çok bir ama sesini duyup yok olması onu kahretmişti, buna bile bile lades demek olsa bile rahattı. Gözünde dolan yaşları görmemek adına hızla ayağa kalktı ve göle hınçla taşlar atmaya başladı. Jess'in orada onu izlediğini biliyordu. Belli ki az da olsa endişeleniyordu; ama gerek yoktu.Bunu açıklığa kavuşturmak adına "Senden bir cevap istememiştim Jess, ama gene de bunu hatırlatman benim sene her defasında sadece bir arkadaş olarak yanında olacağımı hatırlattı. Bugünkü olanları unutamaya bilirsin. Benim için gerekliydi. Şimdi istersen biraz daha otururuz. İstersen gideriz. Ya da sana son kez veda ederek sarılmalı mıyım? Gece beni sarhoş ediyor, senle birleşince rüzgar bir ayrı oluyor. Saçmalıyorum, anlam ifade etmiyor, düşüyorum, gülüyorum, hala sessiz ve soğuksun. Bana karşı böyle olmasan ne hoş olurdu. Gitmek istiyorsan sarılayım mı? Buradaysan yok olması gereken kişi ben miyim? Ne yapmalıyım. Reddeliceğimi biliyordum bir ilişkin var ve sanırım senin düşüneceğin son kişiyim" cümlesi soğuk ve hissizdi.Jess paronayalaşan bu cümlelerden korksa bile normaldi aslında, yaşananlardan sonra bu güzellikte çekilen acı hayatını mahvetmişti. Jess de az da olsa bundan etkilenmişti, hayatının hangi yolda ilerlediğini ölçüp biçmek insanı üzüyor ve yoruyordu. Gitmesini istemiyor, sadece yanında kalıp saçma da olsa konuşmasını dilemekten başka çaresi var mıydı? Bir kaç şişe içki içmişten beter etmişti yaşadıkları ayakta zorla duruyor, bir oyana bir buyana dönüyordu. Jess'e bakmamaya onu rahatsız etmemeye çalışıyordu ki! Yanından gitmesin, onu her yerde hissederdi. İzini her yerde sürer ve takip ederdi. Olsa da olmasa da bugünkü aldığı oksijenin içine karışan elmalı parfümünü ölene denk anardı. Gece düşüncelerini abartıyorsa da sorun yoktu, şu an her şey ona bağlıydı. O bir kukla gibiydi. Çünkü sarhoştu. Aşk her şeyi siler bozar ve yeniden yaptırırdı. | |
| | | Jessica Spangler Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 157 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11302 Ekspresso Puanı : 18 Kayıt tarihi : 14/07/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Çarş. 05 Ağus. 2009, 00:27 | |
| Karşısındakinin böyle heyecanlı olması Jess’i az da olsa korkutmuştu. Dışarıdaydılar, yalnızdılar ve karanlıktı. Bir şey olacağından değil ama etrafın sakinliğinde böyle bir hüzünlü tablo onu huzursuz etmişti. Aslında böyle durumlarla daha öncede karşılaşmıştı. Malachy’den öncede olmuştu, sonrada. Ama ilk defa böylesi Jess içinde sürpriz olmuştu. Normalde olsa karşısındakini dinler, sallamaz, gereken cevabı verir ve çekilirdi. Ama ilk defa içinden bir ses burada kalmasını, Teodor’un yanında durmasını söylüyordu. Nedenini bilmiyordu. Ne yapması gerektiğini de. İçi içini yerken, canı sıkılmış bir şekilde usulca onun yanına yürüdü. Elini dostça bir hava vermek adına omzuna koyarken, “Ne diyeceğimi gerçekten bilemiyorum. Daha önce böylesi hiç olmamıştı. Genelde bu tür konuşmalar olur. Ya onları reddederim ya da” diyip sustu. İşin ya da’ları yeni yeni olmaya başlamıştı. Malachy onu aldatmaya başladıktan sonra. Bir iki defa kendiside onu aldatmış, tek gecelik yaşadığı aşklarına yeni adım atmıştı. Ama şimdiki durum bundan farklıydı. Karşısındakini, ne onu reddederek ne de tek gecelik ilişkilerine ekleyebilecek kadar kırabilirdi. “Aslında bu gece güzel bir hava var. Benim için fark etmez. Bir gece yarısı buraya ilk gelişim değil. Yıldızlar çoğu zaman eşlik etmişlerdir bana. Kalmak istiyorsan kalabiliriz.” Bunu neden söylediğini kendiside anlamamıştı ama ağzından çıkmıştı bir kere. Oturarak ne yapacaklardı ki? Daha onu tanımıyordu bile. Sadece birkaç kez konuşmuşlardı. Birde kendi sınıfındaydı. Ama hepsi o kadar. Elinin hala çocuğun omzunda olduğunu fark edince çekti. Bir iki adım gerileyip göle doğru bakmaya koyuldu. Rüzgâr yönünü değiştirmiş, gölden doğru esmeye başlamıştı. Jess soğuk olduğunu fark edip ürperdi. Elleriyle kollarını ısıtmaya çalışırken pelerininin içine biraz daha gömüldü. Yorulmuştu ama oturmadı. Kalıp kalmayacakları belli değildi. Gidebilirlerdi de. Oturarak yanlış anlaşılacak bir mesaj vermek istemiyordu. İçi sıkılmaya devam ederken, Teodor’un arkasından gölü izlemeye, düşüncelerinin arasında kaybolmaya devam etti. çünkü onun gözlerine bakacak cesareti kendinde bulamıyordu. | |
| | | Teodor Amberiotis Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 184 Yaş : 33 Galleon : 11583 Ekspresso Puanı : 21 Kayıt tarihi : 16/03/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Çarş. 05 Ağus. 2009, 01:09 | |
| Teni tenine deydiği an yakıyordu Teodor'u içinde ki bütün buzlar erimiş ve yerde süzülürcesine damlıyordu belki de bu onun da boş olmadığının bir kanıtı olsa da Teodor bunu anlamayacak kadar geceye kaptırmıştı kendini, ayın o denize vuran güzelliği de onlara eşlik ediyor iyice acaip bir duruma sokuyordu belki de; ama Teodor bunu önemsemiyordu. Geceye ve Jess'in yanında olmasına odaklı çocukça bir sevinci ve heyacanı vardı içinde ve yaşıyordu. Jess büyük bir ikilemdeydi, bunu artık anlamıştı. Ama onun bu ikilemine ve gözlerinde ki soru işaretine daha da hayran olmuştu. Söylediği sözcükler cümleye karışırken Teodor nefesini tutmuş her birini içinde saklamayı düşünüyordu; Jess ise gecenin güzelliği içinde kendini koyvermeli miyim vermemeli miyim diye düşünüyordu. Artık her şey netleşiyordu ve Teodor bunu daha bir sevecenlikle içine çekiyordu. Sakarlığını bugün kü aldığı cevaplarla yok etmişt. Üzerine bilmediği güven yeniden doğuyordu. Jess'in üşüdüğünü anladığında ise ona bir adım yaklaşıp yaklaşmamak arasında gitti geldi, fakat üşüyen birine dostça da sarılabileceğinden ona doğru adım atarak "Üşüyorsun sen, bunu biraz geç farkettim, belki de hiç bilmediği bir uykudan uyandırdın beni, artık her şey daha net, sana daha yakınım, beni az da olsa farkettin, koridorda gördüğün o ahmak sakar olmayacağım artık, Jess seni seviyorum, ulaşamasam da bu hep devam edicek. Seni zora sokmak istemem; ama bana arkadaş olarak kalbinde yer verebilirsin değil mi? Her zaman sığınacağın her şeyi paylaşacağın, sarılacağın bir arkadaş. Ben seni arkadaşça severim ve ileri adım atmam. Senden başka da kimse bilmez bu salak duygularımı, ne diyorsun Jess, şaşırmanı ya da üzülmeni istemiyorum. Ben her üzülmenin ardından denize fırlatıyorum dertlerimi sende fırlar beraber atalım ve buradan arkadaşça çıkalım ya da konuşmak istersen hala buradayım. Ama bırakta seni ısıtmak adına dostça sarılayım" onun kokusunu sarılarak hissetmek ayrı methediyordu onu, vücudunda ki hormanlar alev alsada, o bir dost gibi Jess'e kolunu attı ve ısıtabildiği kadar ısıtmaya çalıştı. Bu sıcacık arkadaşlığın içinde sevginin bir yönde fazla olması ya da farklı istenmesi buna engel olmayacaktı. Çünkü Teodor bu konuda deneyimliydi. Ama Jess'in tavırları değişiyor ve şekilleniyor olabilirdi; ama Teodor bunun farkında olmadan arkadaşlık adımı atıp dostça varını yoğunu ortaya koymuştu. Sevgi veya aşk dostluğa dönüşebilir miydi? Bilmiyordu; ama Jess'i nasıl görebilirse o kabın içine girmeye razıydı. Çünkü sevgi her şeyden ön plandaydı. İster iki sevgili olsunlar, ister yakın iki arkadaş. | |
| | | Jessica Spangler Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 157 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11302 Ekspresso Puanı : 18 Kayıt tarihi : 14/07/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Çarş. 05 Ağus. 2009, 01:52 | |
| Teodor’un onu sarması Jess’in ürpertilerine bir yenisini ekledi. Ama bunun rüzgârdan ya da soğuktan olmadığı çok açıktı. Karşısındakine karşı henüz hiçbir şey hissetmese de ona bu kadar içten seni seviyorum diye ikinci kişiydi. İlki tabii ki de Malachy idi. Ama tabi oda ilk başlarda. Şimdi ise karşısında duran bu yabancı Jess’e çok derin duygular beslediğini söylüyor, onun içinden bir şeylerin kopmasına fırsat tanıyordu. O çok kısacık sarılma anında çocuğun kokusunu duydu. Değişik, hoş ve bir o kadar da uzak ama içten kokusu. Daha önce hiç böyle olmamıştı. Kendini hiç bu kadar çabuk teslim edebileceğini düşünmemişti. Onun sarılışına elbette bir karşılık vermemiş, hareketsizce sarılışını izlemişti. Ama yinede sesini çıkarmamıştı. Çocuk sarıldıktan sonra kolunu ona dolamıştı. Sayesinde Jess biraz ısınır olmuştu. Rüzgârda yavaştan dinmeye başlamış, son kez yönüne değiştirerek, onlardan aksi yönde esip oradan uzaklaşmaya başlamıştı. Çocuğun kolu hala dolanmış omzunun üzerinde dururken artık kendisinin de bir şeyler demesinin zamanı gelmişti. Hala karşıya bakmaya devam edip, “İnceliğin için teşekkür ederim. Gerçekten iyi geldi. Arkadaşlık konusuna gelecek olursak,” durdu, nefes alıp devam etti “Tabii ki de arkadaşım olabilirsin. Hem böylece birbirimizi daha iyi tanıma fırsatımız olur. Hem belki her şey daha güzel olur. Belki de birlikte olarak yok edeceğimiz tüm duyguları arkadaş olarak daha da güçlendiririz.” dedi ve yüzünü ona döndü. Teodor kendisinden bir baş mesafesi kadar uzundu. Ona böyle bakınca baştan beri fark edemediği şeyleri gördü. Öncelikle gözleri. Yeşildi ve tanımlayamadığı bir parlaklığı vardı. Sanki sevinçli gibiydi. Az da olsa mutluluğu gözlerine yansıyordu. Oraya geldiklerine buna hiç dikkat etmemiş, şimdi ikisi birbirine bu kadar yakın dururken anca görebilmişti. Çocukta ona net bir ifade ile bakıyordu. Yüzü her şeyi yansıtıyordu. Korkuyu da, heyecanı da, mutluluğu da. Belli ki ona şu ufacık yakınlık bile yetiyordu. Jess, onun gözlerinin içinde kaybolmaya başladığında çoktan düşünmeyi bırakmıştı. Çünkü rahattı. Onun gözleri demek, onun yakınlığı demek ona rahat olmasını söylemek demekti. Aslında şaşırtıcıydı. Kendi sevgilisinde bile bunları anlaması günlerini alırken, Teodor ile o hiç tanımadığı yabancı ile kısacık bir sürede bunları anlamıştı. Peki ya şimdi ne olacaktı? Orada öylece durmaya devam mı edecekti? Bir şeyler yapmalıydı. Biraz daha öyle dururlarsa Jess’ten geriye hiç bir şey kalmayacaktı. Böyle birkaç saniye daha geçti, geçti. Ama Jess hiçbir şey yapmadı. Sadece onun kolunun altında Teodor’a doğru daha net bir şekilde yavaşça dönerek, parmak ucunda havalandı ve onu öptü. Usulca, belki de küçücük. Kendi dudaklarını onun alev gibi yanan dudaklarına bastırdığında ya artık çok geçti ya da bazı şeyler henüz yeni başlıyordu. | |
| | | Teodor Amberiotis Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 184 Yaş : 33 Galleon : 11583 Ekspresso Puanı : 21 Kayıt tarihi : 16/03/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Çarş. 05 Ağus. 2009, 23:30 | |
| Kulağında çınlayan sözler, ruhunun içine işliyordu. Kanı beynine sıçramışcasına titretip onu kendine gelmesine neden olan ilahi vari sözler. Teodor, her defasında Jess'e daha da bağlanıyordu. Zaten bağlanmıştı aslında; ama nasıl oluyorsa aralarınd çekim ve elektrik alışımışın dışındaydi. Elini omzuna koyması onu az da olsa ısıtmıştı belli ki ama Jess bilmediği bir çekime kapılarak Teodor'a doğru sarılacakmışcasına yaklaştı ve ardında dudağına belli belirsiz bir öpücük kondurdu. Teodor, bu öpücüğü hissettiğine şaşırıyordu. Jess'in yaptığı bir işaretti ve o tadı bir daha bırakmak istemiyordu. Kendine bu sefer engel olamayarak onun dudaklarında dudaklarını bir daha buldu. O kadar değişik bir duygu içine girmişti ki! Kendini kaybettiğini anlayıp kendini geri çekmeye çalıştı. Ama rüzgar kuvvetlenerek birbirlerine kenetlenmelerini istiyordu. Ona karşı çıkmalı mıydı? İlk bundan emin olmak istediğinden tadını hiç unutamayacağı öpücüğü yarıda kesti. "Jess, bu yaptığımız, doğru mu bir erkeğe göre çok sorguluyor olabilirim, ama seni pişman etmek ya da bir daha görmemek gibi bir işle karşılaşmak istemiyorum. Kendime engel olmasına olmaya çalışırım. Ama bu ne oluyor. Gecenin verdiği sarhoşluğu sana da mı geçirdim? Çok konuşuyorum, bence susup oturarak konuşmalıyız." dedi. Ne yapmaya çalışırsa çalışsın çenesine engel olamıyordu, her türlü bir şeyleri açıklığa kavuşturma derdindeydi ve bu böyle devam edecekti. Romantik ortamı mahvedip konuşmak, bu her erkeğin yapacağı şey değildi. Ama o da her erkeğe benzemiyordu, benzemeyecekdi de. Gece artık alaca rengini almıştı. Teodor'un en sevdiği zamanlar bu olduğundan yere oturdu ve yavaş yavaş silinen ayla denizin manzarasını izlemeye başladı. Jess'e de "Benden çekinmeni veya korkmanı istemiyorum, her şey ne olursa olsun aramızda kalacak, bunu biliyorsun. Gel de oturup gecenin sabaha dönüşünü izleyelim. Belki bizim için yeni bir gün doğar desem de sen ve sevgilin olucak, biliyorum. Artık sabah mahmurluğunda saçmalıyorum. " şakayla karışık söylediği bu cümleyi dinleyen Jess, kafasında gene ölçüp biçiyordu. Çok karkarışık ve hafif kaçamağımsı yaşanan bu gece Teodor'un içine işlemiş olduğundan pek umursamaz görünüyordu. Hiç ulaşamayacağını sandığı bu kıza bu kadar ulaşmak yeter de artardı. | |
| | | Jessica Spangler Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 157 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11302 Ekspresso Puanı : 18 Kayıt tarihi : 14/07/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Perş. 06 Ağus. 2009, 12:30 | |
| Jess’in öpücüğünün ardından Teodor’un onu tekrar öpmesi kız için pekte şaşılacak bir durum değildi. Genelde böyle oluyordu. Yani sevgilisini aldatmaya başladığından beri. Teodor, Jess’in yüzünü ellerinin arasına alıp kızın öpücüğüne karşılık verdi. İkisinin de anlamlandıramadığı bir kuvvet kendilerini birbirlerine çekiyordu ve sanki onları orada kenetlemek ister gibi birbirine yapıştırıyordu. Ama bu çok uzun sürmedi. Çocuğa, kötü bir şeylerin olmasının ya da kızı kaybetme durumunun verdiği korku ağır gelmeye başlamış olacak ki kendisini çekti ve "Jess, bu yaptığımız, doğru mu bir erkeğe göre çok sorguluyor olabilirim, ama seni pişman etmek ya da bir daha görmemek gibi bir işle karşılaşmak istemiyorum. Kendime engel olmasına olmaya çalışırım. Ama bu ne oluyor. Gecenin verdiği sarhoşluğu sana da mı geçirdim? Çok konuşuyorum, bence susup oturarak konuşmalıyız." dedi. Jess bu durum karşısında şaşkınlıktan gülümseyerek, parmağını çocuğun dudaklarına götürerek, “Şşş, sakin ol. Yaptıkların ya da yapacakların için hiçbir zaman pişman olma. Merak etme, hiçbir şey olmayacak. Beni tekrar göreceksin. Sadece içinden nasıl geliyorsa öyle davran ve kendini akışına bırak.” dedi. Ama belli ki karşısındakini rahatlamamıştı. Teodor yere oturdu ve Jess’i de oturması için çağırdı. Gece yavaş yavaş kendini gündüze bırakıyor, aydınlık ilk ışınlarını yeryüzüne gönderiyordu. Jess, Teodor’un yanına oturdu. Birbirlerine sadece bir bakış mesafesi kadar uzaklıktaydılar. Başını çocuğun omzuna koydu. Bu güzel manzarayı izlemek için kendini rahat hissetmesi gerekiyordu. Ve aradığı bu rahatlığın yanındaki kişide olduğunu biliyordu.
Gökyüzünün rengi göle vurmuş, gölün o zifiri karanlığını alıp götürmüştü. Rüzgâr bir ara onları terk etse de yine dönmüş ama bu sefer yerini tatlı bir melteme bırakmıştı. İkisi de kısa bir süre sessizce manzarayı izlediler. Dakikalar birbirini kovalarken sessizliği bozan Jess oldu, “Bu benim başıma ilk defa gelmiyor. Yani daha öncede Malachy varken başkalarını öptüm. Hatta” dedi ve sanki bundan sonra anlatacaklarından ikisi de rahatsız olacakmış gibi yerlerinde kıpırdadılar ve Jess başını kaldırıp Teodor’un gözlerine bakarak devam etti, “Hatta onlarla birlikte oldum. Bunları sana neden anlatıyorum bende bilmiyorum. Beni kendine göre sorgulayabilirsin, kendi içinde bunun nedenini sorabilirsin. Ama ben kötü bir insan değilim. Sadece bir zamanlar birbirimize o eşsiz sevgiyi beslediğimiz, her şeyi paylaşıp birlikte nefes aldığımız kişinin beni aldatmaya başladığını öğrenince kendime hâkim olamadım. Bana yaşattığının aynısını bende ona vermek istedim. İlk başlarda canımı yakıyordu ama daha sonraları yani bu işe bende başlayınca durum laçkalaşmaya, özelliğini kaybetmeye başladı. O çok çapkın biri. Sadece bir kişiyle yetinmesini bilmiyor. Bir de artık eskisi gibi değildik. Bir şeyler artık doyumuna ulaşmaya başlamıştı. Belki de bu yüzden bende umudumu başkalarında aramaya başladım. Belki de gerçekten onu aldatmak istediğimden değil de artık sevgimi yitirmeye başladığımdan. Bilmiyorum. Olan oldu ve şimdi bu durumdayız.” Karşısındakinin durumu sindirebilmesi için ona biraz zaman tanıdı. Neticede kolay değildi. Belki de ne hayallerle Jess’e âşık olmuştu ve şimdi aslında hiç tanımadığını fark ettiği bu kız, ona aslında hiçte masum olmadığını anlatıyordu. Ama yine de ne olursa olsun o buydu ve bunu yargılamaya da kimsenin hakkı yoktu. İstediği gibi yaşamıştı ve her canlının da buna hakkı vardı. “Bu anlattıklarım seni ürkütmüş olmalı. Ama ben buyum. Artık öğrendin. Onun için demin yaptığımız benim için korkulacak bir şey değildi. Genelde diğerleriyle olduktan sonra hiçbir şekilde görüşmüyorum. Yanlış anlama sakın. Bu seninle de öyle olması gerektiğini göstermiyor. Seninle durum biraz daha farklı. Burada ben daha istekliyim ve şuradan aklında benimle ilgili hayal kırıklığıyla ayrılsan bile görüşmeye devam edeceğimizi biliyorum.” dedi ve artık başka bir söz söylememek üzere sustu. Kendini yeteri kadar ifade etmişti. Hatta sevgilisinin bilmediği şeyleri bile anlatmıştı. Ama artık yeterliydi. Bir gecede tüm bu olanlar karşısındakine fazla gelebilirdi. Onun için sessizce, gözlerini göle dikmeye devam ederek günün ışınlarını ve göldeki harelerde kendini bulma umuduyla izlemeye başladı. | |
| | | Teodor Amberiotis Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 184 Yaş : 33 Galleon : 11583 Ekspresso Puanı : 21 Kayıt tarihi : 16/03/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Perş. 06 Ağus. 2009, 22:46 | |
| Herkes göründüğü gibi olamayabiliyordu. Teodor bir kez daha bunu anlamıştı. Her şeyi açıklamasını derinine inerek yaşatmasını severek daha da yakınlaştırmıştı kendine, bunu yapmayı seviyordu. Kendi de bir kaç ilişki yaşamıştı. Hayatında kimseyi öpmeyen bir erkek değildi; ama Jess'in farklı olduğunu düşündüğünden ve bir de sevgilisi olduğundan durum değişiyordu. İçinde ki çıkmaz sokaklar onun sözleriyle nokta buluyordu. Ama halen bir adım atmak istemiyordu. Ters giden bir şey olmasından korkuyordu. Onu her türlü göreceğini bilmek rahatlasa da değişik bir koku ona bunun bugün olmayacağını söylüyordu. Oturduğu yere Jess'i de çağırdığında başını omzuna koydu kız, o kadar narin bir yapıya sahip olarak görmüştü ki onu söyledikleri bile ondan soğutmamıştı. İlişki de aldatılmanın ne demek olduğunu bilirdi. Bunu sevdiği hatta birlikte olduğu birinde görmüştü. Onun aldatma istediğini ve başka vücutlarda kendini bulma isteğini anlıyordu. Jess bir anda Teodor'a doğru döndü “Bu anlattıklarım seni ürkütmüş olmalı. Ama ben buyum. Artık öğrendin. Onun için demin yaptığımız benim için korkulacak bir şey değildi. Genelde diğerleriyle olduktan sonra hiçbir şekilde görüşmüyorum. Yanlış anlama sakın. Bu seninle de öyle olması gerektiğini göstermiyor. Seninle durum biraz daha farklı. Burada ben daha istekliyim ve şuradan aklında benimle ilgili hayal kırıklığıyla ayrılsan bile görüşmeye devam edeceğimizi biliyorum.” diyerek ona uzun bir açıklamaya devam etti. Ürkmemişti şaşırmamıştı kendini onun yerine koyunca aynı şeyi yapamasa bile anlıyordu ve bu yönden benzediklerine bile karar verdi. Ama bugün kendini söylemenin zamanı değildi. Bugün Jess'in kendini rahatlayıp rehabilite edeceği gündü. Dinlemeye çekilmiş gibi bir adım atmayacaktı. Yolunu açmış olsa da bu öoücükten bir kez daha alıp sonunu başka bir gün saklayacaktı. Jess'teki düşüncelerinin farklılığını kaybetmemek adına bunu yapacaktı. Jess'in izlediği manzarayı o da izliyordu. Kız ona ne kadar aptalça davranmış olsa da şimdi her şey değişmişti. "Jess, bunları anlayabilirim, hatta bende yaşadım böyle ilişkiler, sevgilim de aynısını bana yaptı. Ama seni öyle biri olarak görmüyorum bir yerden diğerlerinden farklısın. İçime seni ayrı bir şekilde kattım ve hep öyle kalıcaksın. Ve bugünde aynen beni ilk öptüğün gibi bitmeli." Bu sefer ki öpücük daha da tatmin edici olsa da Teodor gene yarıda kesti. Tadında bırakıp daha fazla ileri gitmemek belki zordu. Bunu biliyordu. Ama Jess farklıysa bunu ona hissetirip ruhen ve bedenen birbirlerine alıştığı zaman olucaktı. "Olayı mahvediyor gibi görünsemde senin bende ki büyüklüğün ve farklılığını kaybetmek istemiyorum. Benim için kolay görünse de zor, akıl ve mantık oyunları gibi değil bu ilişki ciddi görünmese de sen benim için hep ciddi oldun. Yaşadıklarına aldırış etmiyorum, geçmiş veya gelecek beni içerir ya da içermez. Ama ben ana çok değer veriyorum Jess, sana değer verdiğim kadar onu bozmamaya gizemli kılmaya çalışıyorum." diyerek konuya açıklık getirmeye çalıştı. Ne yaptığını bilmiyordu, bir erkek arkadaşı görse güzelim kızı kaçırdın oğlum derdi; ama o bu yolu seçmişti. Ahmaklık etmek umurunda değildi, doyuma ulaşacağı anı takmıyordu bile, taktığı anlarda olmuştu. Ama şu an karşında duran Jess'ti ve onda her anını bir anda bitirip tüketmek istemiyordu. Gece sabaha dönüyor, yıldızların pili bitiyor; ama Jess ve Teodor hala aynı şekilde oturarak etrafa bakıyor. Güneş doğup apayrı bir güne gelinecek, rüzgarın esintisi çoğalınca Teodor Jess'i sıkı sıkı sardı. Üşüyüp hasta olmasını istemezdi ve ayrıca bu sarılma ona güç veriyordu. | |
| | | Jessica Spangler Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 157 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11302 Ekspresso Puanı : 18 Kayıt tarihi : 14/07/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Perş. 06 Ağus. 2009, 23:40 | |
| "Jess, bunları anlayabilirim, hatta bende yaşadım böyle ilişkiler, sevgilim de aynısını bana yaptı. Ama seni öyle biri olarak görmüyorum bir yerden diğerlerinden farklısın. İçime seni ayrı bir şekilde kattım ve hep öyle kalıcaksın. Ve bugünde aynen beni ilk öptüğün gibi bitmeli."
Teodor bunu söyledikten sonra gecenin son öpücüğünü kondurmuştu Jess’in dudaklarına. Belli ki kafasında Jess’i çok farklı kurmuştu ve şimdi hayallerini süsleyen bu kız dönmüş ona daha farklı şeyler anlatmıştı. Kendisine dahi böyle bir şey anlatılsa kısa süreli bir şaşkınlık yaşar ama o düşünü bozmamak için ilk kurduğu hayali yaşatırdı. Teodor da büyük ihtimal öyle yapacaktı. En azından Jess’in düşündüğü buydu. "Olayı mahvediyor gibi görünsemde senin bende ki büyüklüğün ve farklılığını kaybetmek istemiyorum. Benim için kolay görünse de zor, akıl ve mantık oyunları gibi değil bu ilişki ciddi görünmese de sen benim için hep ciddi oldun. Yaşadıklarına aldırış etmiyorum, geçmiş veya gelecek beni içerir ya da içermez. Ama ben ana çok değer veriyorum Jess, sana değer verdiğim kadar onu bozmamaya gizemli kılmaya çalışıyorum." “Seni anlıyorum ve söylediklerinde kendine göre tabii ki bir haklılık payı var. Nasıl istersen öyle olsun. İkimizde artık bir yola girdik. Sonu belki iyi bitecek, belki de kötü. Sonuçta ikimizin bir paylaşımı olacak ve gelecekte yaşanacağı için geçmişi düşünmemek belki de en mantıklısı olur.” dedi ve Teodor’un onu sarmasıyla gülümseyerek, ona karşılık verdi. Teo’nun kolları ona hem güç, hem de güven veriyordu. Tek bir gecede bu iki duyguyu da Jess’e yaşatmıştı. Sırf bunlar için bile onunla arkadaşlığına devam ederdi.
Artık güneş iyice doğmuştu. Tüm Hogwarts için kahvaltı saati yaklaşıyordu. Biri onları bu şekilde görebilirdi. Birbirlerine kenetlenmiş bir şekilde oturmuş etrafı sessizce seyrederken, bu güzelliği bozmak Jess’in hiç içinden gelmiyordu. Ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bununda olmalıydı. Bu yüzdende Teo’ya bakıp, “Ders vakti yaklaşıyor. Artık kalksak iyi olacak.” dedi gülümseyerek ve ekledi, “Teşekkür ederim. Beni dinlediğin ve yargılamadığın için. Ve benimle bu güzel geceyi paylaştığın için. Umarım bu yeni doğan gün gibi bizim içinde yeni bir umut doğar.” Ayağa kalktı. Gitme vakti gelmişti. “Burada birbirimize veda etsek iyi olacak. Malum birileri görüp yanlış anlayabilir. Onun için kendine iyi bak.” dedi Jess ve arkasını dönüp gitmeden Teo’nun yanağına küçük bir öpücük kondurdu. | |
| | | Teodor Amberiotis Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 184 Yaş : 33 Galleon : 11583 Ekspresso Puanı : 21 Kayıt tarihi : 16/03/09
| Konu: Geri: Huzura Akan Gece Cuma 07 Ağus. 2009, 00:27 | |
| Sonsuza kadar dinleyeceği ve saçma bir gece geçirdiği Jess'e haksızlık ettiğini düşünmeye başlamıştı; ama artık çok geçti gün ağarmaya başlamıştı bile, bu yüzden ayrılık çanları onlar için çalıyordu. Son bir kez veda sözleri çalındı kulağında, Jess'in dudakları da gitmek istemiyordu; ama sabah sona erdirmişti her şeyi. Son nokta olmasa da aralarında ki gece bir anlığına gündüze karışarak yok olmak zorundaydı. Buzlar erimiş, içinde ki katılaşmış korlar alev almıştı. Ama bu alevin sonu gözükmemişti, hepsine sebep olan Teodor ve salak iç güdüleriydi. Jess'in dudaklarında dudaklarını hissetmek ona huzur veriyordu, sevgi ve aşktan öteydi belki de bu duygular. Yaşadıkları gece paha biçilemezdi. Değerli olduğunu düşünüp birini yanında istese bu kadar olurdu. Hayatı boyunca hep eğlence ve şamata adamıyken bu sefer romantik olmuştu. Ayrılmadan önce " Jess, ben teşekkür ediyorum, seni dinlemekten, izlemekten, kokunu az da olsa duyabilmekten, küçük bir öpücüğünden ve daha nicesinden bir parça olabilmek beni değiştirdi. Artık o bildiğin kişi olmayacağım, her zaman sen nasıl istiyorsan senin için öyle olacağım. Hep yanında olurum, hep yanımda olsan da olmasan da" sevgi ve aşk sözcükleri damlamıyordu bu sefer ağzından, çünkü ayrılıkta bunu söylemek sanki hayatına bir nokta koymak gibi oluyordu. Jess'le bir nokta koymak yerine apayrı bir güne merhaba diyerek bilinmedik bir başlangıca merhaba demişlerdi. Nereye gideceğini bilmeden, sessiz veya sesli aşk sözleri söylenip sabahın aydınlanmasıyla biterdi. Gecenin o manzarası aşkın açığa çıkıp yükseldiği andı. Sabah ayrılık ve anlık vedalardan oluşurdu. Hayat hep böyleydi. Gece başladığında aşkı içinde daha rahat ve içten hissederdin; ama sabah yaşama telaşından ve koşuşturmadan bir anlamı kalmazdı. "Görüşürüz Jess, tabi okulda burada ki gibi olmayacak olsun varsın, ben ve sen gecenin en belirgin ama hissiz anında bir olalım" diyerek sevdiği kişiye zor da olsa veda etti. Oldum olası sevmediği ve içini boğan bu veda anlıktı aslında, ne de olsa bir yerden görecekti, onu ama gene de alışamamıştı. Hem ilgi çekmemesi de gerekiyordu, eski alaycılığını korumalı ve karşısında ki yaptığı salaklıkları bir daha yapmalıydı; ama bu bugünden sonra değişmişti, çünkü hayatında ilk defa hiç ulaşamayacağı ve farklı duygular hissettiği kıza ulaşmıştı. | |
| | | | Huzura Akan Gece | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |