Dahlia oradan ayrıldıktan sonra Franciés, kendi kendine bir şarkı mırıldanmaya başladı. Kapının açıldığını duydu ama hiç istifini bozmadan mırıldanmaya devam etti. Ayak sesleri ona doğru yaklaştıkça yakaşıyordu. Franciés, genç bayanı sesinden tanıdı. "Merhaba Dahlia," demişti bayan. Kafasını kaldırıp bebeksi yüzünde ufak bir tebessüm yerleştirdi. Daffodil ise onu farkeder farketmez bir ayna gibi hareket etmişti. Daffodil çok güzel bir kızdı, saçları hergün farklı bir şekle girerdi, ona her kıyafet, saçına taktığı her toka yakışırdı. "Merhaba Franciés, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Nasılsın?" diye sordu Daffodil, Fraciés'e. Franciés, ipeksi bir sesle cevap verdi. "Sana da merhaba Duff. İyiyim. Tek farkım, artık içimdeki Duff boşluğu kapandı," diyerek kıkırdadı Franciés. Ne kadar özlemişti biricik arkadaşını. Onsuz günler, Ay'sız gecelere, Güneş'siz göklere benzerdi. Hiçbir anlamı yoktu.