|
| RP PRATİKLERİ | |
|
+29Zinovia Audrey Tyra Scott Elizabéth Adrianna Malfoy Melinda Shélia Dumbledore Krystal Angelina Delacour Valencia Claudía Ruselló Chester Bennin Aurélie Léa Johnson Alarica Viola Sonnette Mel Heid Willelmina Jane Vandom Christian Dayrnt Black Lily L. Black Vittoria Snape John Synea Tom Prince Scorpius Gregoroviç Samara Y. Laura D'Owen Rocio Sycorax Malfoy Mattéo Bernand Black Æon Amelia U. Warner Allaryce Lena Malfoy Tatyana Johnson Nathalie Emilie Allén Amy Grint Marietta Dennise Black Renny Dawkin Akazukin Konshin Daphne Zoe Launy Marcus Lucas Black 33 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: RP PRATİKLERİ C.tesi 22 Ara. 2007, 01:29 | |
| Tüm yeni üyelerin, RPlerini denemeleri gereken, öneri ve eleştiri alabilecekleri yerdir. Diğer yerlerde RP yapılmadan önce buraya en az bir deneme RPsi yapılmalıdır.
RPler ve yetkililerin yorumları dışında post atmak yasaktır, habersiz atılanlar silinecektir. |
| | | Marcus Lucas Black Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 295 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12560 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/09/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Paz 23 Ara. 2007, 16:09 | |
| Evet Devamı Gelek...
Esrar Dairesi Bölüm -1-
Eragon gürültülü bir asansörde kolları bağlı bir şekilde hareket ediyordu..Kapılar açıldı ve birden asansör dışarıya doğru aktı..Esrar Dairesine bir baktı şöyle,fazla da özenilecek bir yer değildi..Ama buranın nahoş gelen havasını sevmişti nedense..İçerilere doğru atım attı..Her kapıyı geçisinde sayıyordu bir bir kapıların isimlerini:
Uğursuz Bitkiler...!
Uğursuz yaratıklar...! diye mırıldandı..Kafasını onları okumakla geçirmeyi istemez bir şekilde çevirdi..Sonra en yakın kapının yanında durdu ve baktı..
İşte Burası..! dedi ve kendine biraz çeki düzen verdi..İyi bir itibar bırakmak yerine kendini toparlamak gibi birşeydi bu..Staj'da kendini kontrol etmezse belki de bu günden itibaren ilerilere bakamıyacaktı..
Kapıyı çaldı..İçeriden hışımlı bir kadın sesi yükseldi..İnce ve sert...
Girin!! diye bağrındı içeriden..
Eragon kapı kolunu çevirdi ve içeriye doğru adım attı..
Ne istemiştiniz?!! dedi kadın ince tonuyla..Eragon onun daha bi ton işi olduğunu ve acele etmesi gerektiğini bir bakışla çözer gibiydi..Yüzündeki ifade kendini ele veriyordu..
Şeyy,Bayan.. dedi adını sorarmışcasına..
Ahh.. Valérie Lestrange! diye tanıttı kendini Esrar dairesindeki kadın..
Eragon afallamış bir şekilde kadının kendini tanıtmasını izledi..Sonra bekletmeden konuşmaya başladı..
Eragon ..Eragon James Black…! dedi kalın tonuyla..Kadın adını duyunca elini uzatmıştı..Kadının elini sıktı ve oturması için eliyle sandalyeyi işaret etti..Eragon oturması için söylenen yere oturdu..
Demek o sizziniz... dedi kadın gözleri büyümüş bir şekilde..
Kadının üstündeki Siyah Pelerin ve içindeki siyahlıklar belli oluyordu..Gözlerine sürdüğü sert siyah makyaj belli oluyordu..Üstündeki siyah niteliğini bozan kırmızıya dönük rujuydu..
Ne için geldiniz Bay Black? dedi kadın konuşmayı toparlayarak..
Staj..Varmış..Onun için... dedi..Durup durup konuşmuştu..Burası okul eğitimine veya başka yerlere benzemiyor gibiydi..Kendini toparladı ve ağırbaşlılığını geri kazanmaya çalıştı..
Ahhh Evet bende sizi Bekliyordum Bay Black.. dedi ve kadın uzun konuşacağını belirtirmiş gibi nefes verdi ve derin bir nefes aldı..
Bay Black; Ben Valérie Lestrange..Öncelikle Size bu söylediklerimi iletmeden önce sizden bir şey istemek zorundayım.. dedi..
Buyrun.. dedi ağırbaşlı bir şekilde..Kendini ifade etmekde zorlandığını hissedebiliyordu kadının..Nede olsa uzun yıllar burda olan kadının bir bildiği olduğunu varsayarak kadına döndü yeniden..
Öncelikle Bu söylediklerimi söylemeden önce; Sizin bir yemin etmenizi istiyorum..Benden sonra tekrarlayın.. dedi ve yine tip bir bakışla Eragon'a baktı..Onaylarmışcasına kafasını salladı ve kadının konuşmasına devam etmesini istedi..
Esrar Dairesinde olan olaylar,görevler,işler ve çalışanlar hakkında bildiğim hiçbir şeyi dışarıya aktarmayacağıma yemin ediyorum! dedi kadın ve tekrarlaması için eliyle işaret etti..
Eragon kadının söylediklerini birebir tekrar etti ve kadının istediğini yapmış oldu..
Artık burada staj yapıp çalışacağınaza göre size kendimden bahsedeyim ve yapacağınız işi anlatayım.. dedi kadın önemli birşey söylermişcesine etrafına bakındı bi an..
Adım Valérie Lestrange..Aslen Kötü biriyim..Evliyim ve 2 çocuğum var..Çocuklarımın biri Durmstrange son yılına hazırlanıcak..Diğeride yeni başlıyacak..Durmstrang'da okudum.. dedi ve Eragon onun sözünü kesermişcesine elini kaldırdı..Kadın kötü bir bakış atıp onu dinlemeye koyuldu..
Bende Durmstrang'da okudum,Oradan biriyle karşılaşmak benim için iyi bir şans.. dedi ve ellerini birleştirdi..Kendisini sevindiren bir haber gibiydi..
Güzel seninle iyi anlaşıcaz.. dedi..Başından savarmış gibi bir cevap olsada kadın sözüne devam etmeye başladı..
Nerde kalmıştım..EVet!!; Burada şu anda stajdasın..Ve maaş'ın ne olacağını anlatmışlardır..Orayı anlatmama gerek yok..Staj'da olduğundan yapacağın işler seni gönderdiğimiz yerlerden istediğimzi şeyleri bize alıp getirmen..Sana hiçbir bilgi vermiyeceğiz,sen hiçbir bilgi almıyacaksın..Şu an için sadece getirip götürüceksin..Staj olduğu için işi öğrenmeni isteriz..Buraya pek fazla kişi gelmezde.. dedi göz kırpıp..
Eragon ayak işlerini pek sevmezdi..Neyse ki rahat ederek gideceği gitme şekilleri vardı..Kadının işi,kendini tanıtmasından sonra beyninde büyük bir yara hissetti..Kadın yine konuşmaya başladı..
Evet söyleyin bakalım Bay Black,Belirli bi rahatsızlık diyebileceğimiz birşeyler ve özel güçlerinizden varsa bahsedermisiniz? dedi usulca ve ellerini masanın üstünde dayadı kadın..
Eragon ne söyliyeceğini bilemeden konuşmaya başladı..
Bazen rüyalar görebiliyorum,Ailem bir katil tarafından katledildi...Benimde 2 öldürdüğüm kişi var..Bazen garip rüyalar girebiliyor..Yanı sıra Üst seviyede Zihinbend gücüm var..! dedi ve noktaladı..Kadın onu övermişcesine baktı bi an..Sanki anlattıklarından memnun kalmış gibiydi..Ellerini sıkıca birbirine bağladı..
Güzel BayBlack,İleriden sağa dönün ve oradaki masada işiniz gelene kadar bekleyin..Teşekkürler.. dedi ve ayağa kalktı..Eragon kadının kalkmasıyla ayaklandı ve gösterdiği yere doğru ilerlemeye başladı..Ve bu işin sonunun nasıl olacağını hala kavramaya çalışıyordu....
Esrar Dairesi Bölüm -2-
Eragon Üstünde ki pelerinini çıkarmış kadının gösterdiği yerde koltuğa yayılmış uyukluyordu..Çıkardığı siyah pelerin artık okul armalı değildi..Stajlar başladığı gibi çıkartıp yakmıştı..
Kapı tokmağanın çevirilmesiyle Eragon gözlerini açtı..Karşısında ki patronu olan kişi Valérie Lestrange'ydi..
Ahk..Eragon’cuğum rahatsın biliyorum ama senin için bir işim var.. dedi...İstifitini bozmamış bi şekilde..Kadının bu kadar samimi olmasına ilk önce şaşırmıştı..Sonra alışmaya çalışmak için kendini zorladı..Belkide sonradan aynı işde çalışacaklardı..
Nedir Bayan Lestrange..? dedi Eragon uykulu bi şekilde..Gözlerini ovuşturmuştu bi yandan..Çaktırmadan asasıyla gözünde hissettiği çapakları yok etti..
Bu kağıtta ki adrese gidiceksin..Anderson ailesi sana bi şey vericekler..Siyah bir şeye koyulmuş şekilde..Ettirdiğim yemini ve söylediğim şeyleri unutmadın değil mi? dedi elinde ki kağıdı uzatarak..
Söylediklerinizi unutacak kadar bir aklım yok Bayan Lestrange..Size söylediğim gibi Profesyonel Zihinbend!! dedi biraz sinirli bir şekilde..Kadın Eragon’un söylediklerinden sonra biraz suratının ifadesini değiştirdi..Kadına verdiği cevabın çokmu sert olduğunu düşünürken kadın eliyle gitmesini işaret etti..
########################################
ANDERSON AİLESİNİN EVİ
Eragon Kağıttaki adrese gitti..Yolda gördüğü ve ona her an saldıracakmış gibi bakan kimselere fazla aldırmamıştı..İlk verildiği görevinde başarısız olmak istemiyordu..Ki kendini başarısız olacağı bir şeye asla atmazdı..Adrese geldiğinde kapıyı tıklattı..İçeriden ince bir kadın sesi geldi..
Kimsiniz?
Eragon gelen sesi zar zor duyabilmişti..Kapıda koruyucu bir büyü olduğunu tahmin edebiliyordu..Usulca konuşmaya başladı..
Esrar Dairesinden geldim Bayan Anderson.. dedi kalın ses tonuyla..Öne gelmiş sarı saçlarını arkaya doğru attı yeniden..Mavi gözlerinin parlaklığı ortaya çıktı bu sefer..İçerideki konuşmaları duyabilmek için kulağını dikkatle kapıya yönlendirmişti..Az buz duyabildi içeridekileri..
Bu o olmalı Tommy.. dedi kapıdan seslenen ince ses..Denilmesiyle birlikte kapı usulca açıldı..
Eragon karşısında bir çift görüyordu..Bunlar Anderson çifti olmalıydı.. "Gel!" gibisinden bir el hareketi yaptılar ve içeri doğru çektiler..Ne olduğunu anlamayan Eragon hiçbir ters tepki vermemeye çalıştı..Kadın mutfağa doğru ilerledi ve siyah ağzı kapalı bir poşet verdi..
Ne yapacağını biliyorsun! dedi Bay Anderson..Eragon sertçe adama baktı..Adamın gözlerinin içine baktı ve kafasını yavaşça oynattı..Poşeti sıkı sıkı tuttu..Kapıyı açtılar..Eragon kapıdan dışarıya çıktı..Kapıdan çıkarken ensesinde birşey hissetti..Adam onun durması için koluyla ensesinden tutmuştu..
Götürürken cisimlenme..Ve dikkatli ol.. dedi ve kapıyı kapatmak için kapıyı iki eliyle tuttu..Eragon kapının önündeki basamaklardan indi..
Ne garip bir iş bu!! diye söylendi ve yavaş yavaş esrar dairesine doğru yürümeye başladı..Elindeki poşeti normal birşey taşıyormuşcasına tutuyordu..Her an refleksle eli asasına gidecek şekilde elini hazırda tutuyordu..Bakanlığa girdi..Esrar dairesine doğru çıktı..Esrar dairesinin oraya geldi ve adımlarını sıklaştırdı..
ESRAR DAİRESİ
Eragon esrar dairesi bölümünün önüne geldi.. Valérie Lestrange adlı kapının önünde durdu ve yavaşça kapıyı tıklattı..İçeriden onayı aldıktan sonra içeri girdi..Elindekini yavaşça masaya bıraktı..
Tamam! dedi kalın ses tonuyla sertçe..Kadın başını salladı ve yine aynı yere gitmesi için kafasıyla işaret yaptı..Eragon karşıdaki odaya gitti ve yeniden kendini o rahat koltuğa attı..Yanmıyan şömineyi asasıyla bir hareket'ten sonra yaktı..Hava çok sıcak olmasına rağmen soğuk Esrar Dairesi'nin havasından kaçındı..Ve sıcakta mıyışmak istiyordu..Yandaki diğer kapıdan bağırışmalar duyuyordu..
Arka tarafına geçin!!Arka tarafına..Vurun!!VURUN!!Ahk!!Yakaladım!!Yaka....
Gözleri yavaşça kapandı ve yeniden uyumaya başladı..... | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 02:00 | |
| Eragon bunun başına olan yorumumu zaten biliyordun diğer üyeler de (özellikle yeni üyeler) RP pratiklerine başlasa iyi olur. Hele Hele önümüzde Noel Balosu varken RPler çok önemli unutmayalım. |
| | | Daphne Zoe Launy Son Dakika Editörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1162 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12457 Ekspresso Puanı : 7 Kayıt tarihi : 21/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 17:06 | |
| Avril mışıl mışıl uyuyordu.Ancak derslere yetişmek için çalar saat kurmuştu.Saat tam sekizde çalmaya başladı.Hemene elini uzattı ve çalar saatin üst tarafındaki susturuuya bastı.Birkaç dakika daha yataktan kıvrandı ve kalktı.Onun çalar saatiyle uyanıyordu bütün yatakhane.Kalktı ve direk el aynasını aldı. ''Bu gün saçımı ne yapsamki'' diye düşündü.Önce mora boyadı saçlarını,Gözlerinide mavi yaptı. ''Aaaah,hayır burenk beni hiç açmadı'' Bu sefer saçını simsiyah yaptı,Gözlerini ise yeşil yaptı.
''evett sanırım böyle daha güzel oldu''dedi kendi kendine. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 17:22 | |
| - Avril Smith demiş ki:
- Avril mışıl mışıl uyuyordu.Ancak derslere yetişmek için çalar saat kurmuştu.Saat tam sekizde çalmaya başladı.Hemene elini uzattı ve çalar saatin üst tarafındaki susturuuya bastı.Birkaç dakika daha yataktan kıvrandı ve kalktı.Onun çalar saatiyle uyanıyordu bütün yatakhane.Kalktı ve direk el aynasını aldı.
''Bu gün saçımı ne yapsamki'' diye düşündü.Önce mora boyadı saçlarını,Gözlerinide mavi yaptı. ''Aaaah,hayır burenk beni hiç açmadı'' Bu sefer saçını simsiyah yaptı,Gözlerini ise yeşil yaptı.
''evett sanırım böyle daha güzel oldu''dedi kendi kendine. - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
- Avril yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Neyse ki derslere yetişebilmek için çalar saat kurmuştu. Saat tam sekizde çalmaya başladı. Hemen elini uzattı ve çalar saatin üst tarafındaki tuşa basarak, onu susturdu. Birkaç dakika daha yataktan kıvrandı ve kalktı. Bütün yatakhane, onun çalar saatiyle uyanıyordu. Kalktı ve direk el aynasını aldı.
''Bu gün saçımı ne yapsam ki?'' diye düşündü.Önce mora boyadı saçlarını, gözlerini de mavi yaptı.
''Aaaah, hayır bu renk beni hiç açmadı.'' diye homurdandı.
Bu sefer saçını simsiyah yaptı, gözlerini ise yeşil yaptı. Sonunda memnun kalarak ''Evet, sanırım böyle daha güzel oldu.'' dedi kendi kendine. günlük bir RP için oldukça uygun ve güzel olmuş, avril =) birkaç hatanı düzelttim renklendirme ve cümlelerle ilgili, kontrol edersen tamam :cheers: |
| | | Akazukin Konshin Muggle
Mesaj Sayısı : 23 Yaş : 36 Galleon : 12502 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/10/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 19:12 | |
| O Gün Şakır Şakır yağmur yağıyordu.Ama O Yağmura Rağmen İki kişi o uzun yolu yürüyordu ve aralarında bir konşma vardı."Buna Hazır değil Konshin"dedi.Başında şapka olan çocuk yanındaki kıza aldırmıyordu ama cevap vermektende geri kalmıyor."He Biz Çok Büyüğüz sanki"dedi.Kız Olduğu yerde durdu."Ama Konshin 10 yaşındaki çocuğu ölüm yiyenlerin arasına cansus girsin diye göndermeyk istiyorsun bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyormus gibi konuşma lütfen"dedi.Konshin Kızdan biraz daha uzaklaştı."Umrumda Değil Casandra o ya ölecek yada yada avada kedavramı tatar"dedi.Casandra 17 yasında bir Kızdı.Konshin ile 2 sene önce cıkmaya başlamışlardı.Sarı ve uzunsaçlı bir kızdı.Alımlıydı.Konshinin üstünde sapkalı bir sweat t-shört altında düşük bel bir kot vardı.Sweat t-shörtün kapşonu Konshin'in kafasındaydı.Ama Bu Sadece yüzünün ıslanmasını engelliyordu.Üstü Sırılsıklamdı.Casandra'nın üstünde ise Bir Mont vardı onun altında bir uzun kollu kazak altında bir kop pantolon ama pacaları ıslanmasın diye botun içine sokulmustu.Konshin kararlı ve bıkkın bir sesle "Bu Konu bitsin artık Mike Ölüm yiyenlere gidicek yoksa Avada kedavra'mın tadına bakar"dedi.Konshin'de 17 yaşında idi okulun açılmasına artık 1 yada 2 ay vardı.Konshin cebinden bir mp3çıkarmadı.Kablolar ıslanmasın diye sweat t-shörtün içinden geçirdi kabloların şimdi artık ıslanması imkansızdır ama bir kulaklığı Casandra'yı rahat duyabilmesi için açıkta kalmıştı.Yağmur kesilmişti.Güneş Belirmişti.Konshin ve Casandra Tam olarak nerede olduklarını bilmiyorlardı ama Casandra'nın elinde bir çocuk vardı.Konuştukları çocuktu.Konshin onu ağaçların arasında bulmuştu.Ve Aralarına sokmaya çalışmıştı.Çocuk Ağzındaki banttan kurtulmuş ve konuşmaya başlamıştı."Seni veHufflepufflı bu kızla birlikte Lord sizi paramparca edicek"dedi.Konshin bir hışımla döndü.Cok Sinirli Gözüküyordu.Asasını Hızlıca Çekti. "Avada Kedavra"dedi.Yeşil Saydam ışık çocuğu tam karnında vurmuştu."Pis..."diyebildi.Sadece Konshin tıslarcasına "Pislik"dedi.Casandra olduğu yerde kalmıştı.Çocuğa baktı.Ama casandra ortama çabuk uyum sağlardı şoku atlatmıştı.Ama Şaşkınlığı üstündeydi."Neden O Çocuğu öldürdün Konshin"dedi.Şaşkınlığını üstünden atmış bir vaziyette.Konshin istifini hiç bozmadı."Çok Konuştu ve haklısın lord ona yaptığımız büyüyü anlardı"dedi.Casandra Konshin'in konuşması üstüne hiç birşey söylemedi.Bu ara yürüdükleri o uzun yolu bitirmişlerdi herhalde nereye gittiğini bilmeden yürümek bu oluyordu.
Konshin ve Casandra Sağ Tarafa döndüler bu sefer tam ileride bir yol gözüküyordu.Ormandı ama çok az ağaç vardı.Orman olduğunu hayvanlardan anlamışlardı Konshin ve Casandra.Konshin ve Casandra o kısa yolu bitirmelerine çok az bir yol kala bir anda etraf kararmaya başladı.Konshin olduğu yerde durdu.Casandra ise Konshin'in durduğunu görünce Onun yanına geldi.Hava her an biraz daha kararıyord.Casandra da anlamıştı.İkisi aynı anda "Ruh Emiciler"dedi.Burada olamazlardı.Muggle dünyasında olamazlardı.Konshin ve Casandra hemen asalarını çıkardılar.Konshin hemen "Lumos"dedi.Casandra'da hemen Konshin'in Arkasından "Lumos"dedi.4 dakika sonra ortam tamamen kararmıştı.Ruh Emiciler havadan süzülüyordu.Tam 7 tane idiler.Konshin Casandra'ya "Buradan Git Ben İlgilenirim"dedi.Casandra böyle bir teklif beklemiyordu."Hayır Konshin böyle birşey yapmayacağımı biliyorsun"dedi.Konshin bunu bekliyordu.Ama Onu burada bırakamazdı.Ona birşey olursa kendisi inanılmaz bir vicdan azabı çekecekti bunu biliyordu."GİT BURADAN CASANDRA"dedi.Casandra "Peki Konshin ama kendine dikkat et"dedi.Konshin tamam anlamında kafasını salladı.Ne Kadar Dikkat edebilirdi bilmiyordu tam olarak 7 tanelerdi.Konshin yavaşca geri adım attı.Hepsini görebileceği bir alana doğru ama çıktıkca çıkıyorlardı.Arkadan 7 tane daha gelmişti.Tam olarak 14 tane idiler.Konshin Asasını şimdi daha sağlam tutuyordu."Senin için anne senin için"dedi.Ruh Emicilere Doğru Yüksek sesle "Expecto Patronum"dedi.Çok büyük bir Kurt Çıkmıştı.Ama 14 tanesine yetmiyordu.Bu Ara tam 4 tane daha gelmişti.Konshin Büyüyü çekmişti.Bu sefer daha çok Konsantre oldu."Expecto Patronum"dedi.Kurt daha büyümüştü ama onları karşılayamıyordu.Konshin hiç birşey yapamayacağını anlamıştı."Başaramadım anne"dedi sessizce.Ama Tam Ruhlar ona yaklaşırken arkadan 5 keşinin "Expecto Patronum"sesi duyuldu.Konshin onların kim olduğunu anlamadı ama oda tekrar "expecto Patronum"dedi.Tam 6 Tane Patronum vardı.Kurt,Kartal,Geyik,Kedi,Yılan,Bir Kurt daha vardı.Son Olarak da bir Bir Sincap vardı.Patronus çok büyümüştü.Ruhlar'ı def etmeye yeterdi.Konshin Hava açınca hemen "Nox"dedi.Işık Sönmüştü.Hava 6 dakika içinde aydınlanmıştı.Konshin şimdi sadece bu 5 kim diyordu.Aslında düğündüğü ve umduğu kişilerdi "Casandra,Daniel,Renny,Logan,At Adam Rawen" idi.At Adamlar insanları sevmez derler ama Konshin ve Rawen arasında başka bir dostluk vardı.Konshin sırf muziplik olsun diye Rawen'e Bakarak "Birde At Adamlar İnsanları sevmez derler hepsi azkabanlık"dedi.Herkez gülüyordu.Casandra Onu doğru Koştu ve Sarıldı.Konshin "Sana Git demiştim"dedi kulağına.Casandra'da "Bende kendine dikkat et demiştim"dedi.
Konshin Sadece gülmüştü.Yaklaşık 2 dakikadır sarılıyorlardı.Konshin Casandra'nın kulağın tekrar hamle yaptı."Ama Genede Teşekkürler"dedi.Casandra küçük bir gülümseme attı."Sorun değil aşkım sorun değil"dedi.Konshin ve Casandra Artık Sarılmayı bırakmıştı.Konshin elini cebine attığında birşey elini kesmişti.Konshin hemen cebindeki herşeyi çıkardı.Konshin için bugün yas günü olabilirdi.Mp3'ü kırılmıştı."Olamaz Mp3'üm kırılmış"dedi.Konshin mp3'ü bir tarafa fırlattı."Her iyi şeyin bir kötü sonu oluyor"dedi alaycı bir tavırla."Ama Bence Herşeye rağmen iyi ki siz varsınız"dedi.Renny Konshin'den gözünü alamamıştı.Konshin herseye rağmen onu unutamamıştı.Konshin Artık bunu yapmalıydı.Casandra'ya Döndü."Casandra Senden ayrılmak zorundayım çünkü başkasını seviyorum"dedi.Casandra hiç tepki göstermemişti."Biliyorum bugün sana onu söyleyecektim artık ona gitmelisin ayrılmamız en iyisi"dedi göz kırparak.Daha Sonra Casandra Konshin'in Kulağına Eğildi."Renny'de seni seviyor ahmak git yapış"dedi.Konshin "Tamam" Anlamında kafasını salladı.Konshin yavaşca Renny'nin yanına gitti."Şey Beni Affedermisin"dedi Konshin sessizce.Renny çok az kişinin anlayacağı bir şekilde gülümsedi."Ben Sana hiç küsmedim ki serseri"dedi.Konshin Renny'nin dudaklarına o an yapıştı.Belki 4 belki 5 belki 10 dakika öpüşmüşlerdi.Konshin bıraktığında hiç bir utanma yoktu aksine yüzüne yayılan bir gülümseme ifadesi vardı.Casandra muzipce "Yapış dedik kızı yut demedik"dedi.Konshin "Vur dersin öldürürüm"dedi.Tam Ayrılıcakken Konshin durdu."Bi Dakika"dedi.Geriye döndü.Yerde asası vardı.Asasını aldı ve yanlarına döndü "Şimdi Gidebiliriz"dedi ve ilerlemeye başladı.Konshin ve arkadaşları aynı evde yaşıyordu.Sadece Logan ve Rawen onlardan büyüktü.Eve Geldiklerinde Konshin "Ben Yatar"dedi.Herkez ona "İyi Yaparsın"dedi.Çünkü bugün en çok yorulan oydu.Konshin yavaşca odasına giden merdivenlerden çıktı.Odasına girdiğinde odası ılıktı.Üstünü çıkarmaya bile mecali kalmamıştı.Yavaşca Yatağa Uzandı."Güzel bir gündü"dedi ve o an uykuya daldı.
En son tarafından C.tesi 29 Ara. 2007, 19:25 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Renny Dawkin Muggle
Mesaj Sayısı : 11 Yaş : 31 Galleon : 12368 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 19:14 | |
| Renny , derslerin bitmesine , yazın gelmesine ve eve döneceklerine ,diğer çockların aksine çok üzülmüştü..Hogwarts'a gerçekten alışmıştı , asla yalnız kalmıyordu..Yanında ya profesörlerden biri ya da arkadaşları oluyordu..Sürekli gürültü olan bir ortamdaydı..
Ama şimdi dışı güzel olmasına rağmen , içinde babası öldüğünden beri kasvetli bir hava olan 2 katlı o eve geri dönüyordu..Annesini çok özlemişti ;fakat eve dönmeyi istediğinden emin değildi..
Tren , Londra'daki tren istasyonuna gelip durunca isteksizce trenden indi..Etrafına bakınınca teyzesi ile annesinin onu beklediğini gördü..Onlara doğru ilerleyip yüzündeki mutsuzluğu gizlemeye çalışarak gülümsedi ve ikisine de sarıldı..
Kehanet dersini almasına bozulan annesi , hemen bu dersi neden aldığını sordu..Renny , " Evet istemiyorsun ; ama bu dersi istersem alabileceğimi sen söylemiştin anne ve ben de istediğime karar verdim.." dedi.Annesi Renny'nin bu mantıklı cevabına sinirlendi ; fakat bunu belli etmemeye çalışarak gülümsedi..Renny de teyzesine dönerek Hogwarts'da geçirdiği günleri anlatmaya başladı.. | |
| | | Daphne Zoe Launy Son Dakika Editörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1162 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12457 Ekspresso Puanı : 7 Kayıt tarihi : 21/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 20:16 | |
| RP OUT: - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
- Avril Smith demiş ki:
- Avril mışıl mışıl uyuyordu.Ancak derslere yetişmek için çalar saat kurmuştu.Saat tam sekizde çalmaya başladı.Hemene elini uzattı ve çalar saatin üst tarafındaki susturuuya bastı.Birkaç dakika daha yataktan kıvrandı ve kalktı.Onun çalar saatiyle uyanıyordu bütün yatakhane.Kalktı ve direk el aynasını aldı.
''Bu gün saçımı ne yapsamki'' diye düşündü.Önce mora boyadı saçlarını,Gözlerinide mavi yaptı. ''Aaaah,hayır burenk beni hiç açmadı'' Bu sefer saçını simsiyah yaptı,Gözlerini ise yeşil yaptı.
''evett sanırım böyle daha güzel oldu''dedi kendi kendine.
- Elwina Wren Malfoy demiş ki:
- Avril yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Neyse ki derslere yetişebilmek için çalar saat kurmuştu. Saat tam sekizde çalmaya başladı. Hemen elini uzattı ve çalar saatin üst tarafındaki tuşa basarak, onu susturdu. Birkaç dakika daha yataktan kıvrandı ve kalktı. Bütün yatakhane, onun çalar saatiyle uyanıyordu. Kalktı ve direk el aynasını aldı.
''Bu gün saçımı ne yapsam ki?'' diye düşündü.Önce mora boyadı saçlarını, gözlerini de mavi yaptı.
''Aaaah, hayır bu renk beni hiç açmadı.'' diye homurdandı.
Bu sefer saçını simsiyah yaptı, gözlerini ise yeşil yaptı. Sonunda memnun kalarak ''Evet, sanırım böyle daha güzel oldu.'' dedi kendi kendine. günlük bir RP için oldukça uygun ve güzel olmuş, avril =) birkaç hatanı düzelttim renklendirme ve cümlelerle ilgili, kontrol edersen tamam :cheers: saolun evet gerçekten böyle daha güzel olmuş | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 22:01 | |
| senden quote yaptım ama yetmediğinden dolayı sadece böyle atıyorum akazukin. akazukin konshin'in Rpsinin düzenlenmiş hali: - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
O gün şakır şakır yağmur yağıyordu. Ama o yağmura rağmen iki kişi, o uzun yolu yürüyordu ve aralarında bir tartışma vardı.
"Buna hazır değil, Konshin." dedi. Başında şapka olan çocuk yanındaki kıza aldırmıyordu ama cevap vermektende geri kalmıyordu:
"He, biz çok büyüğüz sanki!" dedi. Kız olduğu yerde durdu.
"Ama Konshin 10 yaşındaki çocuğu Ölüm Yiyenlerin arasına casus olarak göndermek istiyorsun, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyormuş gibi konuşma lütfen." dedi.
Konshin kızdan biraz daha uzaklaştı: "Umrumda değil Casandra o ya ölecek ya da Avada Kedavramı tadar." dedi.
Casandra 17 yaşında bir kızdı. Konshin ile 2 sene önce çıkmaya başlamışlardı. Sarı, uzun saçları vardı. Alımlıydı. Konshin'in üstünde kapşonlu bir sweatşört, altında da düşük bel bir kot vardı. Sweatşörtün kapşonu Konshin'in kafasındaydı. Ama bu sadece yüzünün ıslanmasını engelliyordu. Üstü sırılsıklamdı. Casandra'nın üstünde ise bir mont vardı. Montun altına uzun kollu kazak, altında da bir kot pantolon giymişti, ama paçaları ıslanmasın diye botun içine sokulmustu.
Konshin kararlı ve bıkkın bir sesle "Bu konu bitsin, artık Mike Ölüm Yiyenlere gidecek. Yoksa Avada Kedavra'mın tadına bakar." dedi.
Konshin de 17 yaşında idi ve okulun açılmasına artık 1 ya da 2 ay vardı. Konshin, müzik dinlemek için mp3 çalarına uzandı ama onu cebinden çıkarmadı. Kablolar ıslanmasın diye sweatşörtün içinden geçirdi kabloları. Ama yine de bir kulaklığı Casandra'yı rahat duyabilmek için çıkarmıştı.
Yağmur kesilmişti. Güneş belirmişti. Konshin ve Casandra tam olarak nerede olduklarını bilmiyorlardı ama Casandra'nın elinde bir çocuk vardı. Konuştukları çocuktu.Konshin onu ağaçların arasında bulmuştu. Ve aralarına sokmaya çalışmıştı. Çocuk ağzındaki banttan kurtulmuş ve konuşmaya başlamıştı:
"Seni ve Hufflepufflı bu kızı Karanlık Lord paramparça edecek." dedi. Konshin bir hışımla döndü. Çok sinirli gözüküyordu. Asasını hızlıca çekti. "Avada Kedavra!!" dedi. Yeşil saydam ışık çocuğu tam karnından vurmuştu.
"Pis..." diyebildi.Sadece Konshin tıslarcasına "Pislik." dedi. Casandra olduğu yerde kalmıştı. Çocuğa baktı. Ama Casandra ortama çabuk uyum sağlardı, şoku atlatmıştı. Ama şaşkınlığı üstündeydi.
"Neden o çocuğu öldürdün Konshin?"dedi. Şaşkınlığını üstünden atmış bir vaziyette. Konshin istifini hiç bozmadı.
"Çok konuştu ve haklısın, Lord ona yaptığımız büyüyü anlardı." dedi. Casandra Konshin'in konuşması üstüne hiç birşey söylemedi. Bu arada yürüdükleri o uzun yolu bitirmişlerdi herhalde. Nereye gittiğini bilmeden yürümek bu oluyordu.
Konshin ve Casandra sağ tarafa döndüler, bu sefer tam ileride bir yol gözüküyordu. Ormandı ama çok az ağaç vardı. Orman olduğunu hayvanlardan anlamışlardı Konshin ve Casandra. İkilinin o kısa yolu bitirmelerine çok az kalmıştı ki, bir anda etraf kararmaya başladı. Konshin olduğu yerde durdu. Casandra ise Konshin'in durduğunu görünce onun yanına geldi. Hava her an biraz daha kararıyordu. Casandra da anlamıştı. İkisi aynı anda "Ruh Emiciler..." dedi.
Burada olamazlardı. Muggle dünyasında olamazlardı. Konshin ve Casandra hemen asalarını çıkardılar. Konshin "Lumos!" dedi. Casandra da hemen Konshin'in arkasından "Lumos!" dedi. Dört dakika sonra ortam tamamen kararmıştı. Ruh Emiciler havadan süzülüyordu. Tam yedi taneydiler. Konshin Casandra'ya "Buradan git, ben ilgilenirim." dedi. Casandra böyle bir teklif beklemiyordu.
"Hayır Konshin böyle birşey yapmayacağımı biliyorsun." dedi. Konshin bunu bekliyordu. Ama onu burada bırakamazdı. Ona birşey olursa, kendisi inanılmaz bir vicdan azabı çekecekti; bunu biliyordu.
"GİT BURADAN CASANDRA!!" dedi.
Casandra "Peki Konshin, ama kendine dikkat et." dedi. Konshin 'tamam' anlamında kafasını salladı. Ne kadar dikkat edebilirdi bilmiyordu, tam olarak yedi tanelerdi. Konshin yavaşca geri adım attı. Hepsini görebileceği bir alana doğru çekildi ama çıktıkca çıkıyorlardı. Arkadan yedi tane daha gelmişti. Tam olarak on dört taneydiler. Konshin asasını şimdi daha sağlam tutuyordu.
"Senin için anne, senin için..." dedi. Ruh Emicilere doğru yüksek sesle "Expecto Patronum!" dedi. Çok büyük bir kurt Çıkmıştı. Ama on dört tanesine yetmiyordu. Bu arada tam dört tane daha gelmişti. Konshin, büyüyü kaldırmıştı. Bu sefer daha çok konsantre oldu. "Expecto Patronum!" dedi. Kurt daha da büyümüştü ama onları karşılayamıyordu. Konshin hiçbir şey yapamayacağını anlamıştı.
"Başaramadım anne." dedi sessizce. Ama tam Ruh Emiciler ona yaklaşırken arkadan beş kişinin "Expecto Patronum!" sesi duyuldu. Konshin onların kim olduğunu anlamadı ama o da tekrar "Expecto Patronum!" dedi. Altı tane Patronus vardı. Kurt, kartal, geyik, kedi, yılan ve bir kurt daha vardı. Son olarak da bir sincap. Patronusları çok artmıştı. Ruh Emicileri def etmeye yeterdi.
Konshin hava açınca hemen "Nox!" dedi. Işık sönmüştü. Hava altı dakika içinde aydınlanmıştı. Konshin şimdi sadece "Bu beş kişi de kim?" diye düşünüyordu. Aslında düğündüğü ve umduğu kişilerdi. Casandra, Daniel, Renny, Logan ve at adam Rawendı bu beşli. At adamlar insanları sevmez derlerdi, ama Konshin ve Rawen arasında başka bir dostluk vardı. Konshin sırf muziplik olsun diye Rawen'e bakarak "Bir de at adamlar insanları sevmez derler, hepsi Azkabanlık." dedi. Herkes gülüyordu. Casandra ona doğru koştu ve sarıldı. Konshin "Sana git demiştim..." dedi kulağına. Casandra da "Ben de kendine dikkat et demiştim." dedi.
Konshin Sadece gülmüştü. Yaklaşık iki dakikadır sarılıyorlardı. Konshin Casandra'nın kulağın tekrar hamle yaptı."Ama gene de teşekkürler." dedi.
Casandra küçük bir gülümseme attı ve "Sorun değil aşkım, sorun değil." dedi. Konshin ve Casandra artık sarılmayı bırakmıştı. Konshin elini cebine attığında bir şey elini kesmişti. Konshin hemen cebindeki herşeyi çıkardı. Konshin için bugün yas günü olabilirdi. Mp3 çaları kırılmıştı. "Olamaz Mp3'üm kırılmış." dedi. Konshin mp3 çaları bir tarafa fırlattı. "Her iyi şeyin, bir kötü sonu oluyor." dedi alaycı bir tavırla. "Ama bence herşeye rağmen, iyi ki siz varsınız." dedi.
Renny Konshin'den gözünü alamamıştı. Konshin herşeye rağmen, onu unutamamıştı. Konshin artık bunu yapmalıydı. Casandra'ya döndü. "Casandra senden ayrılmak zorundayım, çünkü başkasını seviyorum." dedi.
Casandra hiç tepki göstermemişti: "Biliyorum bugün sana onu söyleyecektim. Artık ona gitmelisin, ayrılmamız en iyisi." dedi göz kırparak. Daha sonra Casandra, Konshin'in kulağına eğildi: "Renny de seni seviyor ahmak, git yapış." dedi. Konshin 'Tamam' anlamında kafasını salladı.
Konshin yavaşca Renny'nin yanına gitti. "Şey, beni affeder misin?" dedi Konshin sessizce. Renny çok az kişinin anlayacağı bir şekilde gülümsedi:
"Ben sana hiç küsmedim ki, serseri." dedi. Konshin Renny'nin dudaklarına o an yapıştı. Belki dört, belki beş, belki on dakika öpüşmüşlerdi. Konshin onu bıraktığında hiçbir utanma yoktu ifadesinde. Aksine yüzüne yayılan bir gülümseme vardı. Casandra muzipce "Yapış dedik, kızı yut demedik." dedi. Konshin "Vur dersin, öldürürüm." dedi. Tam ayrılıcakken Konshin durdu:
"Bir dakika..." dedi. Geriye döndü. Yerde asası vardı. Asasını aldı ve yanlarına döndü. "Şimdi gidebiliriz." dedi ve ilerlemeye başladı.
Konshin ve arkadaşları aynı evde yaşıyordu. Sadece Logan ve Rawen onlardan büyüktü. Eve geldiklerinde Konshin "Ben yatıyorum." dedi. Herkes ona "İyi olur." dedi. Çünkü bugün en çok yorulan oydu. Konshin yavaşca odasına giden merdivenlerden çıktı. Odasına girdiğinde, içerisi ılıktı. Üstünü çıkarmaya bile mecali kalmamıştı .Yavaşca yatağa uzandı. "Güzel bir gündü..." dedi ve o anda uykuya daldı. konshin öncelikle düzeltmeye başlamadan şunu söylemeliyim: sanırım büyük harf konusunda ya da kurallar konusunda fazla uyarıldın bu kadar da büyük harf gerekli değil!? :affraid: iyi yanlarından başlarsam yorumlamaya: Tamam macera RPsi denemişsin, bu çok daha zor bir dal elbette. Ama uzun yazmış olman iyi. En azından sıkılmadan RP yapabildiğin anlamına geliyor.hatalara gelirsek malesef uzunlukla doğru orantılı olarak çok hatan var.kızla kendinin tanıtımını tam olayın arasına koymuşsun biraz yanlış bir yer olmuş. ayrıca herkesin kıyafetini tamı tamına anlatmak zorunda değilsin, hele ki bu şekilde olmaz.Her kişinin konuşmasını ayrı renk yaparsan daha anlaşılır olur.sürekli aynı kelimeleri tekrarlama. bakınız:tam, hemen, daha. her hareketi dakika bazında açıklamasan daha güzel olurdu.Senden ricam, ben bu kadar uğraştıktan sonra, ikisini karşılaştırarak harf harf hatalarını kontrol etmek. bazılarını gözden kaçırmış olabilirim, ama senin gözden kaçmayacak kadar öğrenmen gerekli durumlar var. Rica ederim =) |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 29 Ara. 2007, 22:12 | |
| - Renny Dawkin demiş ki:
- Renny , derslerin bitmesine , yazın gelmesine ve eve döneceklerine ,diğer çockların aksine çok üzülmüştü..Hogwarts'a gerçekten alışmıştı , asla yalnız kalmıyordu..Yanında ya profesörlerden biri ya da arkadaşları oluyordu..Sürekli gürültü olan bir ortamdaydı..
Ama şimdi dışı güzel olmasına rağmen , içinde babası öldüğünden beri kasvetli bir hava olan 2 katlı o eve geri dönüyordu..Annesini çok özlemişti ;fakat eve dönmeyi istediğinden emin değildi..
Tren , Londra'daki tren istasyonuna gelip durunca isteksizce trenden indi..Etrafına bakınınca teyzesi ile annesinin onu beklediğini gördü..Onlara doğru ilerleyip yüzündeki mutsuzluğu gizlemeye çalışarak gülümsedi ve ikisine de sarıldı..
Kehanet dersini almasına bozulan annesi , hemen bu dersi neden aldığını sordu..Renny , " Evet istemiyorsun ; ama bu dersi istersem alabileceğimi sen söylemiştin anne ve ben de istediğime karar verdim.." dedi.Annesi Renny'nin bu mantıklı cevabına sinirlendi ; fakat bunu belli etmemeye çalışarak gülümsedi..Renny de teyzesine dönerek Hogwarts'da geçirdiği günleri anlatmaya başladı.. - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
- Renny, derslerin bitmesine, yazın gelmesine ve eve döneceklerine, diğer çocukların aksine çok üzülmüştü. Hogwarts'a gerçekten alışmıştı, asla yalnız kalmıyordu. Yanında ya profesörlerden biri ya da arkadaşları oluyordu. Sürekli gürültü olan bir ortamdaydı...
Ama şimdi dışı güzel olmasına rağmen, içinde babası öldüğünden beri kasvetli bir hava olan iki katlı o eve geri dönüyordu. Annesini çok özlemişti; fakat eve dönmeyi istediğinden emin değildi.
Tren, Londra'daki tren istasyonuna gelip durunca isteksizce trenden indi. Etrafına bakınınca teyzesi ile annesinin onu beklediğini gördü. Onlara doğru ilerleyip yüzündeki mutsuzluğu gizlemeye çalışarak gülümsedi ve ikisine de sarıldı.
Kehanet dersini almasına bozulan annesi, hemen bu dersi neden aldığını sordu. Renny, "Evet istemiyorsun, ama bu dersi istersem alabileceğimi sen söylemiştin anne ve ben de istediğime karar verdim." dedi. Annesi Renny'nin bu mantıklı cevabına sinirlendi; fakat bunu belli etmemeye çalışarak gülümsedi. Renny de teyzesine dönerek Hogwarts'da geçirdiği günleri anlatmaya başladı... Kısa olması dışında çok güzel olmuş Renny benim buradan çıkardığım senin hafif bir "gören göz" durumun olduğu ve evdeki kasvetin seni ve gören gözünü olumsuz etkilediği hafiften derin ve hoş birazcık hatan var. onlar da temel olarak noktalama yanlışları(.. koyma alılkanlığın başta olma üzere) ve basit imla hataları. son derece atlatılabilir şeyler onlara dikkat yeter, :bounce: daha uzun yazmayı da denemelisin diyorum |
| | | Marietta Dennise Black
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 260 Yaş : 36 Kan statüsü : safkan Galleon : 12345 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 29/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Ptsi 31 Ara. 2007, 19:45 | |
| Dennise slytheren ortak salonunda oturmuş gözlerini kapatmış düşünüyordu.
Dennise İsviçredeki malikanelerinden ilk defa ayrılıyordu.bu gece okulu başlıyordu.onu almak için 3 kişi gönderilmişti.Ailesiyle daha önceki konuşmalarında oldğu gibiokulun nasıl bir yer olduğunu biliyordu.onun gibi safkan,asil vesoylu ailelerin çocuklarının okuduğu bir yerdi yüce sanatlar... Malikanenin önünden buharlaştılar.Dennise gözlerini açıp adamın elini bıraktığında önünde simsiyah uzun bir kapı vardı.Üstünde bir sürü işlemeler olan bir kapı...Yanındaki adam ona"İşte geldik genç bayan.Yüce sanatlara hoşgeldiniz".dedi. Dennise ona baktı.Birşey demedi.Diğer iki adam onlarla beraber değildi.Daha sonra kapıdan içeri girdiler.İçerisi büyük bir kaleydi.Dennise her yere dikkatle göz gezdiriyordu.Basamaklardan çıkıp bir salona girdiler.Salonda her yer ışıl ışıldı ve dokuz uzun masa vardı.En başta ortada ise "V" şeklinde hocaların oturduğu masa vardı.Tüm birinci sınıflar toplanınca,bir adam uzun bir listeden isimleri okuyup hangi bölümde olduklarını söyledi.Dennise "karanlık Bölümdeydi".Bunu duyunca sesini çıkarmadan gidip 1.sınıfların masasına oturdu.Yedi bölümden olan bütün birinci sınıflar bu masadaydı.Dokuz masada da aralıklarla tahta şeritler vardı.Mesela:dokuz masanın en başları karanlık bölüm öğrencilerine aitti.Dennise de burada oturuyordu.Biraz sonra yanındaki iki kızı fark etti.Biri sarışın,ince ve uzun;diğeri kumral ve hafif kiloluydu. Birbirlerine daha önceden tanışıyormuş gibi bakıyorlardı.Sarışın kız en sonunda:"merhaba ben Lillian".dedi ikisine de.Kumral kız da elini uzatıp"Bende Almelia".dedi.Dennise de adını söyleyip ikisiyle de tokalaştı.Yemek şöleninden sonra kendi kulelerine gittiler. Üçü de henüz farkında değillerdi ama bu gece sağlam bir dostluğun temllerini atmışlardı.Dennise beş sene sonra okuldaki hocalarla başını derde sokup atılana kadar burada okuyacak,bu iki kızı tek gerçek dostları bileekti. Dennise yeniden gözlerini açtı.Yüce sanatlarda değil Hogwarts'taydı.Almelia ve Lillian ondan kilometrelerce uzaktaydılar.Ama onun için herzaman,bir adım uzakta olduklarını biliyordu dennise... Dennise'in bu gibi görüntüsünün altındaki duygularını bilen sadece bu iki kızdı.Dennise atılarak geldiği bu okulda bu duyguları kolay kolay kimseyle paylaşmayacağına kesin kararlıydı.Yüce sanatlardan atılarak geldiği için öyle sinirliydi ki;bu nefretini biraz Hogwartsdan çıkaracağa benziyordu. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Ptsi 31 Ara. 2007, 20:51 | |
| - Marietta Dennise Anderson demiş ki:
- Dennise slytheren ortak salonunda oturmuş gözlerini kapatmış düşünüyordu.
Dennise İsviçredeki malikanelerinden ilk defa ayrılıyordu.bu gece okulu başlıyordu.onu almak için 3 kişi gönderilmişti.Ailesiyle daha önceki konuşmalarında oldğu gibiokulun nasıl bir yer olduğunu biliyordu.onun gibi safkan,asil vesoylu ailelerin çocuklarının okuduğu bir yerdi yüce sanatlar... Malikanenin önünden buharlaştılar.Dennise gözlerini açıp adamın elini bıraktığında önünde simsiyah uzun bir kapı vardı.Üstünde bir sürü işlemeler olan bir kapı...Yanındaki adam ona"İşte geldik genç bayan.Yüce sanatlara hoşgeldiniz".dedi. Dennise ona baktı.Birşey demedi.Diğer iki adam onlarla beraber değildi.Daha sonra kapıdan içeri girdiler.İçerisi büyük bir kaleydi.Dennise her yere dikkatle göz gezdiriyordu.Basamaklardan çıkıp bir salona girdiler.Salonda her yer ışıl ışıldı ve dokuz uzun masa vardı.En başta ortada ise "V" şeklinde hocaların oturduğu masa vardı.Tüm birinci sınıflar toplanınca,bir adam uzun bir listeden isimleri okuyup hangi bölümde olduklarını söyledi.Dennise "karanlık Bölümdeydi".Bunu duyunca sesini çıkarmadan gidip 1.sınıfların masasına oturdu.Yedi bölümden olan bütün birinci sınıflar bu masadaydı.Dokuz masada da aralıklarla tahta şeritler vardı.Mesela:dokuz masanın en başları karanlık bölüm öğrencilerine aitti.Dennise de burada oturuyordu.Biraz sonra yanındaki iki kızı fark etti.Biri sarışın,ince ve uzun;diğeri kumral ve hafif kiloluydu. Birbirlerine daha önceden tanışıyormuş gibi bakıyorlardı.Sarışın kız en sonunda:"merhaba ben Lillian".dedi ikisine de.Kumral kız da elini uzatıp"Bende Almelia".dedi.Dennise de adını söyleyip ikisiyle de tokalaştı.Yemek şöleninden sonra kendi kulelerine gittiler. Üçü de henüz farkında değillerdi ama bu gece sağlam bir dostluğun temllerini atmışlardı.Dennise beş sene sonra okuldaki hocalarla başını derde sokup atılana kadar burada okuyacak,bu iki kızı tek gerçek dostları bileekti. Dennise yeniden gözlerini açtı.Yüce sanatlarda değil Hogwarts'taydı.Almelia ve Lillian ondan kilometrelerce uzaktaydılar.Ama onun için herzaman,bir adım uzakta olduklarını biliyordu dennise... Dennise'in bu gibi görüntüsünün altındaki duygularını bilen sadece bu iki kızdı.Dennise atılarak geldiği bu okulda bu duyguları kolay kolay kimseyle paylaşmayacağına kesin kararlıydı.Yüce sanatlardan atılarak geldiği için öyle sinirliydi ki;bu nefretini biraz Hogwartsdan çıkaracağa benziyordu. - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
- Dennise, Slytherin Ortak Salonu'nda oturmuş gözlerini kapatmış düşünüyordu.
Dennise İsviçre'deki malikanelerinden ilk defa ayrılıyordu. Bu gece okulu başlıyordu. Onu almak için 3 kişi gönderilmişti. Ailesiyle daha önceki konuşmalarında olduğu gibi okulun nasıl bir yer olduğunu biliyordu. Onun gibi safkan, asil ve soylu ailelerin çocuklarının okuduğu bir yerdi Yüce Sanatlar...
Malikanenin önünden buharlaştılar. Dennise gözlerini açıp adamın elini bıraktığında, önünde simsiyah uzun bir kapı vardı. Üstünde bir sürü işlemeler olan bir kapı...Yanındaki adam ona "İşte geldik genç bayan. Yüce Sanatlar'a hoşgeldiniz." dedi.
Dennise ona baktı. Birşey demedi. Diğer iki adam onlarla beraber değildi. Daha sonra kapıdan içeri girdiler. İçerisi büyük bir kaleydi. Dennise, her yere dikkatle göz gezdiriyordu. Basamaklardan çıkıp bir salona girdiler. Salonda her yer ışıl ışıldı ve dokuz uzun masa vardı. En başta, ortada ise "V" şeklinde hocaların oturduğu masa vardı. Tüm birinci sınıflar toplanınca, bir adam uzun bir listeden isimleri okuyup hangi bölümde olduklarını söyledi. Dennise "Karanlık Bölüm"deydi. Bunu duyunca sesini çıkarmadan gidip 1.sınıfların masasına oturdu. Yedi bölümden olan bütün birinci sınıflar bu masadaydı. Dokuz masada da aralıklarla tahta şeritler vardı. Mesela: Dokuz masanın en başları karanlık bölüm öğrencilerine aitti. Dennise de burada oturuyordu. Bir süre sonra yanındaki iki kızı fark etti. Biri sarışın, ince ve uzun; diğeri kumral ve hafif kiloluydu. Birbirlerine daha önceden tanışıyormuş gibi bakıyorlardı. Sarışın kız en sonunda "Merhaba ben Lillian." dedi ikisine. Kumral kız da elini uzatıp "Ben de Amelia." dedi. Dennise de adını söyleyip ikisiyle tokalaştı. Yemek şöleninden sonra kendi kulelerine gittiler.
Üçü de henüz farkında değillerdi ama bu gece sağlam bir dostluğun temellerini atmışlardı. Dennise beş sene sonra okuldaki hocalarla başını derde sokup atılana kadar burada okuyacak, bu iki kızı tek gerçek dostları olarak bilecekti.
Dennise yeniden gözlerini açtı. Yüce sanatlarda değil, Hogwarts'taydı. Almelia ve Lillian ondan kilometrelerce uzaktaydılar. Ama onun için her zaman, sadece bir adım uzakta olduklarını biliyordu Dennise...
Dennise'in görüntüsünün altındaki duygularını bilen sadece bu iki kızdı. Dennise atılarak geldiği bu okulda bu duyguları kolay kolay kimseyle paylaşmayacağına kesin kararlıydı. Yüce Sanatlar'dan atılarak geldiği için öyle sinirliydi ki; bu nefretini biraz Hogwarts'tan çıkaracağa benziyordu. Noktalama ve renklendirmeye dikkat.. Hayal-düşünceyi italik yaparsan daha anlaşılır olur.. Neyse okuyunca, demek istediklerimi anlarsın. Altı çizili bölgede demek istediğini anlatamamışsın sanırım :/ Genel olarak iyi bir RP ama madem uzun RP yazabiliyorsun, neden baloda 2 satır yazıyorsun uyarılara rağmen |
| | | Daphne Zoe Launy Son Dakika Editörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1162 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12457 Ekspresso Puanı : 7 Kayıt tarihi : 21/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Salı 01 Ocak 2008, 00:13 | |
| Avril kızlar tuvaletinde oturmuş ağlıyordu.Bu gün noel'di ve ikizinin ölüm yıl dönümüydü.Herkese güçlü görünmeye çalışıyordu,ancak gün boyu derslerde aklından çıkmamıştı ikizi Amy..Artık daha fazla dayanamadı ve öğle arasında kendini tuvalete attı.Sessiz ama güçlü hıçkırıklarla sarsılıyordu adeta.İkizini,onunla geçirdikleri günleri hatırlıyordu bir bir.Bir ara kendini tutamadı ve -''Nerdesin Amy ''dedi. işte bu sözcük,ona 9 yaşındaki bir anıyı anımsatmıştı.Ailesi ile beraber gittikleri piknikte beraber ormanda kaybolmuşlardı.O soğukkanlılığını yitirmiş ve korkudan ağlamaya başlamıştı.O herzaman soğukkanlılığını çabuk yitirirdi.Ancak amy..O çok farklıydı.Ablası gibiydi Avril'in.Herzaman çok daha sakındi.Avril ağlarken ona şöyle demişti: -''Korkma Avi,yanında ben varım''Ama artık o yoktu yanında.Her türlü güçlüğe tek başına göğüs germek zorundaydı.Artık korkuyordu,ancak neden korkuyordu,onuda bilmiyordu.Birden onu asla-mahşere kadar belkide- Hiç göremeyeceğini anımsadı.Daha şiddetli ağlıyordu şimdi,ikizi onun için bir kardeşten çok daha fazlasıydı.Daha 10 yaşındayken 13 yaşında birinin aklına sahipti Amy.O bir dosttu,o onun içinden bir parçaydı.Sonra aklına bir şey daha geldi. Yine kayboldukları gün,birbirlerinden ayrı düşmüşlerdi.Gece bastırıyordu ve Avril tek başına olduğu içn daha çok korkuyordu. -''Amy,Amy neredesin''Bu bağırışları bir sonuç vermiyordu.Bir ağacın dibine oturmuştu ve beklemeye başlamıştı.Kurt ulumaları geliyordu kulağına,o zman daha çok korkuyordu.Saatler sonra bir el fenerinin ışığını görmüştü.Arama ekipleriyle beraber arıyordu ailesi onu.Amy de yanlarındaydı.Ancak,Avril'in sarıldığı ilk kişi annesi babası değil,ikizi Amy'di.O anda Avril korkudan titriyordu. -''Senden hiç bu kadar uzun ayrı kalmamıştım.''dedi.O anda söz vermişti Amy -''Söz bir daha hiç bu kadar uzun süre ayrılamayacağız.'' Avril içinden geçirdi: -''Şimdi tam 4 yıl oldu Amy..Hani bu çok uzun süre ayrı kalmayacaktık?'' | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Salı 01 Ocak 2008, 00:30 | |
| - Avril Smith demiş ki:
- Avril kızlar tuvaletinde oturmuş ağlıyordu.Bu gün noel'di ve ikizinin ölüm yıl dönümüydü.Herkese güçlü görünmeye çalışıyordu,ancak gün boyu derslerde aklından çıkmamıştı ikizi Amy..Artık daha fazla dayanamadı ve öğle arasında kendini tuvalete attı.Sessiz ama güçlü hıçkırıklarla sarsılıyordu adeta.İkizini,onunla geçirdikleri günleri hatırlıyordu bir bir.Bir ara kendini tutamadı ve
-''Nerdesin Amy ''dedi. işte bu sözcük,ona 9 yaşındaki bir anıyı anımsatmıştı.Ailesi ile beraber gittikleri piknikte beraber ormanda kaybolmuşlardı.O soğukkanlılığını yitirmiş ve korkudan ağlamaya başlamıştı.O herzaman soğukkanlılığını çabuk yitirirdi.Ancak amy..O çok farklıydı.Ablası gibiydi Avril'in.Herzaman çok daha sakındi.Avril ağlarken ona şöyle demişti: -''Korkma Avi,yanında ben varım''Ama artık o yoktu yanında.Her türlü güçlüğe tek başına göğüs germek zorundaydı.Artık korkuyordu,ancak neden korkuyordu,onuda bilmiyordu.Birden onu asla-mahşere kadar belkide- Hiç göremeyeceğini anımsadı.Daha şiddetli ağlıyordu şimdi,ikizi onun için bir kardeşten çok daha fazlasıydı.Daha 10 yaşındayken 13 yaşında birinin aklına sahipti Amy.O bir dosttu,o onun içinden bir parçaydı.Sonra aklına bir şey daha geldi. Yine kayboldukları gün,birbirlerinden ayrı düşmüşlerdi.Gece bastırıyordu ve Avril tek başına olduğu içn daha çok korkuyordu. -''Amy,Amy neredesin''Bu bağırışları bir sonuç vermiyordu.Bir ağacın dibine oturmuştu ve beklemeye başlamıştı.Kurt ulumaları geliyordu kulağına,o zman daha çok korkuyordu.Saatler sonra bir el fenerinin ışığını görmüştü.Arama ekipleriyle beraber arıyordu ailesi onu.Amy de yanlarındaydı.Ancak,Avril'in sarıldığı ilk kişi annesi babası değil,ikizi Amy'di.O anda Avril korkudan titriyordu. -''Senden hiç bu kadar uzun ayrı kalmamıştım.''dedi.O anda söz vermişti Amy -''Söz bir daha hiç bu kadar uzun süre ayrılamayacağız.'' Avril içinden geçirdi: -''Şimdi tam 4 yıl oldu Amy..Hani bu çok uzun süre ayrı kalmayacaktık?'' - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
Avril kızlar tuvaletinde oturmuş ağlıyordu. Bu gün Noeldi ve ikizinin ölüm yıl dönümüydü. Herkese güçlü görünmeye çalışıyordu, ancak gün boyu derslerde aklından çıkmamıştı ikizi Amy. Artık daha fazla dayanamadı ve öğle arasında kendini tuvalete attı. Sessiz ama güçlü hıçkırıklarla sarsılıyordu adeta. İkizini, onunla geçirdikleri günleri hatırlıyordu bir bir. Bir ara kendini tutamadı ve
-''Nerdesin, Amy?'' dedi.
İşte bu sözcük,ona 9 yaşındaki bir anıyı anımsatmıştı. Ailesi ile beraber gittikleri piknikte beraber ormanda kaybolmuşlardı. Avril, soğukkanlılığını yitirmiş ve korkudan ağlamaya başlamıştı. O her zaman soğukkanlılığını çabuk yitirirdi. Ancak Amy... O çok farklıydı. Ablası gibiydi Avril'in. Her zaman çok daha sakındi. Avril ağlarken ona şöyle demişti:
-''Korkma Avi, yanında ben varım.'' Ama artık o yoktu yanında. Her türlü güçlüğe tek başına göğüs germek zorundaydı. Artık korkuyordu, ancak neden korkuyordu, onu da bilmiyordu. Birden onu asla -mahşere kadar belki de- göremeyeceğini anımsadı. Daha şiddetli ağlıyordu şimdi, ikizi onun için bir kardeşten çok daha fazlasıydı. Daha 10 yaşındayken, 13 yaşında birinin aklına sahipti Amy. O bir dosttu, o onun içinden bir parçaydı. Sonra aklına bir şey daha geldi.
Yine kayboldukları gün, birbirlerinden ayrı düşmüşlerdi. Gece bastırıyordu ve Avril tek başına olduğu için daha çok korkuyordu.
-''Amy,Amy neredesin?'' Bu bağırışları bir sonuç vermiyordu. Bir ağacın dibine oturmuştu ve beklemeye başlamıştı. Kurt ulumaları geliyordu kulağına, o zaman daha çok korkuyordu. Saatler sonra bir el fenerinin ışığını görmüştü. Arama ekipleriyle beraber arıyordu ailesi onu. Amy de yanlarındaydı. Ancak, Avril'in sarıldığı ilk kişi annesi babası değil, ikizi Amy'di. O anda Avril korkudan titriyordu.
-''Senden hiç bu kadar uzun ayrı kalmamıştım.'' dedi. O anda söz vermişti Amy:
-''Söz bir daha hiç bu kadar uzun süre ayrılamayacağız.''
Avril içinden geçirdi:
-''Şimdi tam 4 yıl oldu Amy.Hani bu çok uzun süre ayrı kalmayacaktık?'' ee yine paragraflar yok? paragraflara ayırırsan okuması ve görmesi daha kolay olur Avril Konuşmları (farklı kişilere farklı renklerde) renklendirmeyi de unutma. Zaten normal RPlerde de sadece kendini konuşturabiliyorsun(günlük ve hatıralar haricinde ). iyi yanına gelelim. içinde bulunduğun durumu RPye adapte edişin güzel, kurgu da iyi ve bak uzun yazabiliyorsun isteyince! balodaki 3-4 satırlar niye? |
| | | Daphne Zoe Launy Son Dakika Editörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1162 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12457 Ekspresso Puanı : 7 Kayıt tarihi : 21/12/07
| | | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Salı 01 Ocak 2008, 02:10 | |
| |
| | | Amy Grint Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 72 Yaş : 32 Galleon : 12380 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Salı 01 Ocak 2008, 18:33 | |
| Amy bütün dersleri bittikten sonra biraz Göl kenarına gidip dinlenmek istiyordu.Yanına bir kitap aldı ve Göl kenarına doğru yürümeye başladı.Bu gün onun için biraz yorucu geçmişti.Göl kenarına geldiğinde ağaca yaslandı ve kitabını okumaya başladı.Göl kenarı her zamanki gibi sakin ve huzurluydu.Biraz kitap okuduktan sonra Amy kafasını kitaptan kaldırıp göle baktı.Göle bakınca eski anıları aklına geldiği.Kardeşiyle kavga ettiği günler,kardeşiyle yaptığı yaramazlıklar... Amy birden ailesini ne kadar özlediğini farketti,kardeşiyle kavga ettiği günleri bile özlemişti.Bir an önce tatil olmasını ve ailsini görmek istiyordu. Amy Göl kenarından yatakhaneye doğru yürümeye başladı,çünkü hava kararmaya başlamıştı. Amy yatakhaneye geldiğinde ailesine bir mektup yazmaya karar verdi ve bir kağıda yazıp baykuşunun ayağına bağladı ama baykuşu biraz inatçı bir kuştu. Baykuşa'a "Hadi uç ve aileme götür mektubu.İnatlanma hadi!"dedi ve kuşu pencereden gönderdi ve yatağına uzandı.Düşünürken uyuya kalmıştı ve rüyasında ailesini görmüştü. (out:yorumlarınızı bekliorum) | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Cuma 04 Ocak 2008, 15:39 | |
| - Amy Grint demiş ki:
- Amy bütün dersleri bittikten sonra biraz Göl kenarına gidip dinlenmek istiyordu.Yanına bir kitap aldı ve Göl kenarına doğru yürümeye başladı.Bu gün onun için biraz yorucu geçmişti.Göl kenarına geldiğinde ağaca yaslandı ve kitabını okumaya başladı.Göl kenarı her zamanki gibi sakin ve huzurluydu.Biraz kitap okuduktan sonra Amy kafasını kitaptan kaldırıp göle baktı.Göle bakınca eski anıları aklına geldiği.Kardeşiyle kavga ettiği günler,kardeşiyle yaptığı yaramazlıklar...
Amy birden ailesini ne kadar özlediğini farketti,kardeşiyle kavga ettiği günleri bile özlemişti.Bir an önce tatil olmasını ve ailsini görmek istiyordu. Amy Göl kenarından yatakhaneye doğru yürümeye başladı,çünkü hava kararmaya başlamıştı. Amy yatakhaneye geldiğinde ailesine bir mektup yazmaya karar verdi ve bir kağıda yazıp baykuşunun ayağına bağladı ama baykuşu biraz inatçı bir kuştu. Baykuşa'a "Hadi uç ve aileme götür mektubu.İnatlanma hadi!"dedi ve kuşu pencereden gönderdi ve yatağına uzandı.Düşünürken uyuya kalmıştı ve rüyasında ailesini görmüştü. - Elwina Wren Malfoy demiş ki:
- Amy bütün dersleri bittikten sonra biraz Göl kenarına gidip dinlenmek istiyordu. Yanına bir kitap aldı ve Göl kenarına doğru yürümeye başladı. Bu gün onun için biraz yorucu geçmişti. Göl kenarına geldiğinde ağaca yaslandı ve kitabını okumaya başladı. Göl kenarı her zamanki gibi sakin ve huzurluydu.
Biraz kitap okuduktan sonra Amy kafasını kitaptan kaldırıp göle baktı. Göle bakınca eski anıları aklına geldi. Kardeşiyle kavga ettiği günler, onunla yapılan yaramazlıklar... Amy birden ailesini ne kadar özlediğini farketti, kardeşiyle kavga ettiği günleri bile özlemişti. Bir an önce tatil olmasını ve ailesini görmek istiyordu.
Amy Göl kenarından yatakhaneye doğru yürümeye başladı,çünkü hava kararmaya başlamıştı. Amy yatakhaneye geldiğinde ailesine bir mektup yazmaya karar verdi ve bir kağıda yazıp baykuşunun ayağına bağladı ama baykuşu biraz inatçı bir kuştu. Baykuşa "Hadi uç ve aileme götür mektubu.İnatlanma hadi!" dedi ve kuşu pencereden gönderdi, yatağına uzandı. Düşünürken uyuyakalmıştı ve rüyasında ailesini görmüştü. Oldukça güzel olmuş, fazla bir hatan da yok zaten. Ellerine sağlık =) Sadece biraz kısa, zaten fazla bir olay da yok. GÜnlük RPler için yeterli. Not: Pratikler haricinde atılan postlar uyarısız silinecektir. |
| | | Nathalie Emilie Allén Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 112 Yaş : 30 Galleon : 12342 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/01/08
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Paz 06 Ocak 2008, 21:28 | |
| Lily'nin ölümyiyen olduğundan 2 ay geçmişti.18 yaşında ölümyiyen olmuştu ve bu geçen iki ay boyunca tam sekiz tane bulanık öldürmüştü.Her geçen gün güçlendiğini düşünüyordu.Daha doğrusu öyle hissediyordu.
Kalacak bir yeri yoktu.Ailesi çok uzaktaydı.Tek başına öyle kalmıştı.Aklına hiçbir şey gelmiyordu.Knockturn Yolu'nda kendi kendine dolaşırken yorulmuştu.Kapalı bir dükkanın dışarıdaki masaları dikkatini çekti.Dinlenmek amaçlı masalara doğru gitti ve bir yere oturdu.
Aradan on bes dakika geçtikten sonra karanlık sokaktan bir kişinin geçmekte olduğunu gördü.Saatin geç olması onu cesaretlendiriyordu.Bir bulanıksa onu öldürebilirdi.Sokaktan gelen kişinin sisten yüzü görünmüyordu.Ama Lily, o kişinin bir erkek olduğunu ve kendisine doğru geldiğini farketti.Adam, Lily'ye yaklaşınca yüzü görüldü.Ölümyiyen olmadığı kesindi.Temiz bir suratı vardı.Lily, hemen o adama seslendi.
"Hey...Sen!Kimsin?"
Adam, Lily'nin sesiyle irkilmişe benziyordu.Lily'nin oturduğu masaya oturdu.
"Adım Matthews Flames.Seni buralarda hiç görmedim.Sen kimsin?"
"Adım Lily Alanis Allen.Asıl ben seni yeni görüyorum."
"Daha çok Karanlık Sofra'dayımdır."
"Hımm...O yüzden seni pek görmedim.Bende genellikle Borgin&Burkes'da olurum.Tabi Knockturn Yolu'nda sadece oraya giderim.Ama çoğu vaktim Yasak Orman'da ve Bakanlık'ta geçer."
"Zaten anlamıştım ölümyiyen olduğunu.Beni soracak olursan ölümyiyen değilim.Ama safkanımdır merak etme.Bulanıkları arıyorsan pek burdan geçmezler."
"Biliyorum.Peki neden burdasın.Buraya genellikle karanlık büyücüler gelir."
"Can sıkıntısı...Nereye gideceğimi bilemedim.Hem iyiki gelmişim.Ölümyiyen kadınların çok çekici olduğunu bilmiyordum."
"İşte düşünceni değiştirmiş oldum.Ne güzel..."
"Senin gibi birinin ölümyiyen olduğunu söyleseler inanmazdım.Gerçekten ilginçsin."
"Hep öyle söylerler, sonrada arkandan bıçaklarlar.Sen de onlardan biri olma lütfen..."
"Benim asla sevdiğim kişileri bırakma huyum yoktur."
"Tamam.Pekala.Sana güveniyorum.Ayrıca benim artık gitmem gerek.Bilirsin...Bulanıklar beni bekler."
"Tabiki...Seni özlemişlerdir.Yine gel.Lütfen..."
"Kesinlikle gelicem."
"Tamam o zaman...Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Lily, Matthews ile sohbetinden çok mutlu olmuştu.Hatta galiba aşık olmuştu...Masadan kalktı.Matthews'ın yanağına öpücük kondurup karanlık sokakta yine tek başına ilerledi. | |
| | | Tatyana Johnson Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 569 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12416 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 23/11/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Salı 08 Ocak 2008, 19:19 | |
| Tatyana evde tek başına oturuyordu.Okullar daha henüz açılmamıştı.Hogwarts'dan kendisine mektup geldiğinde çok sevinmişti.İçinden ''keşke bir an önce okul açılsa diye düşünüyordu.'' Bu onun ilk senesiydi ve öğrenmek istediği çok şey vardı.Herşeyi merak ediyordu.Annesi büyücü olduğu için ona bazı birşeyler anlatmıştı ama bunları gözlerinle görmek mutlaka çok daha farklıydı.
Tatyana bu düşüncelerden kendini sıyırıp odasından çıktı.Aşağıya indi.O sırada annesi geldi.Annesinin Tatyana'ya güzel bir haberi vardı.Kuzeninin bugün onlara geliceğini söyledi.Tatyana çok mutlu oldu kuzeni ondan iki yaş büyüktü ve Beuxbatons'da okuyordu.
Kuzeni akşam evlerine geldi.Birbirlerini ne kadar çok özlediklerini görünce anladılar.Rose da çok büyümüştü.Tatyana ile ikisi birbirlerine benziyorlardı.Yalnız Rose'un gözleri zümrüt yeşiliydi ve boyu da Tatyana'dan uzundu.Rose Tatyanaların bu evini ilk kez görüyordu.Tatyana Rose evi gezdirdi.Beraber Tatyana'nın odasına geldiler.
Tatyana'nın odası düz yeşil bir araziye bakıyordu.Pencerenin hemen yanında yatağı vardı.Tatyana burdan geceleri yatağına yattığı zaman yıldızları izlemeyi çok severdi.Rose odaya girer girmez hemen yatağın üstündeki yastığı eline aldı.Tatyana gülümsedi.Rose'un yastıkları çok beğendiğini biliyordu.Ama Tatyana'nın Rose bir süprizi vardı.Aynı yastıktan Rose da almıştı.Rose ''kapa gözlerini ve ben aç diyinceye kadar açma ''dedi.Rose'un gözlerini kapadığındna emin olduktan sandalyenin üzerine çıkıp dolabın üzerinden paketi aldı.Rose ''tamam açabilirsin gözlerini'' dedi.Rose paketi görünce çok şaşırdı.Süslü kağıdı yırtmadan dikkat ederek açtı.Kutunun kapağını kaldırınca yastığı gördü.
Yastık Tatyana'nın yastığı gibi kalp şeklinde üzerinde rose yazan ve gül resmi olan bir yastıktı Sadece rengi pembeydi.Tatyananın ki ise maviydi ve yastığında Tatyana yazıyordu.Rose'un ne kadar duygulandığı ve sevindiği yüzünden belliydi.Gözleri dolmuştu. Tatyana'ya sarılarak ''çok teşekkür ederim''dedi. Rose en ufak şeylerden bile çok mutlu olabilen bir kızdı.Tatyana kuzeninin bu huyunu çok seviyordu.Tam o sırada Tatyana'nın annesi aşağıdan seslendi.''Rose Tatyana yemek hazır''.Tatyana ile Rose sevinçle aşağıya indiler. | |
| | | Allaryce Lena Malfoy
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 323 Yaş : 31 Kan statüsü : safkan Galleon : 12349 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 28/12/07
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ Perş. 10 Ocak 2008, 17:34 | |
| Vanessa K.S.K.S dersinde tedirgin bir şekilde sıranın kendisine gelmesini bekliyordu ki Dennise'nin kendi böcürtü olan şövalyeyi bir çöp tenekesine dönüştürmesi Vanessa'yı biraz rahatlattı. Aslında normalde böcürte uygulanacak büyü olan riddiculus Vanessa için hiç sorun değildi. Ama daha önce kendisini en çok neyin korkuttuğunu düşünmemişti ve şimdide karşısına neyin çıkacağını bilmemek onu sinir ediyordu.
En sonunda sıra kendisine geldiğinde kendinden emin göründüğünü umarak bir adım öne çıktı. Böcürtün karşısına geçtiğinde böcürt birden bir inferus'a dönüştü. İnferus yaşasaydı en fazla bir çocuk olabilecek yaştaydı. Bir bacağı dizinden kopmuştu ve sınıfın zeminini kana boyuyordu. Gözlerinden birisi çıkmıştı, çıkık göz oyuğundan kanlar akıyordu. Kollarında ve bacaklarında birçok kesik, yanık ve çürük izi vardı. Ellerinden birinin birkaç parmağı kopmuştu ve diğer eliyle de kanlanmış oyuncak bir ayı tutuyordu. Vanessa bu görüntü karşısında yutkundu. Diğer inferuslardan değilse bile şuan karşısında duran inferustan cidden korkuyordu. Çünkü bu karşısına çıkan inferus aynı zamanda 7–8 yaşlarındayken gördüğü ve çocukluk kâbuslarında uzunca bir süre yer eden inferustu.
Vanessa bir gün dadısını atlatıp bütün gün etrafta göremediği anne ve babasını aramaya çıkmıştı. Bütün malikâneyi dolaştıktan sonra alt kattaki mahzenlere inmiş, iner inmez de karanlık bir inferus yaratış ayinine tanık olmak zorunda kalmıştı. Maskeli büyücülerin küçük bir cesedin etrafını çevirmeleri, bir süre sonra cesedin ayaklanıp ellerini onun bulunduğu tarafa doğru uzatması, mahzenin diğer ucundan küçük cesedin annesi olduğunu tahmin ettiği bir kadının çığlıkları uzun bir süre aklından çıkmamıştı.
Vanessa o yaştayken bile bir bulanığın işkence görerek ölmesinden tiksinmesinin, ona acımasının veya artık karanlık güçlerin hizmetinde olan bir cesetten korkmasının çevresini memnun etmeyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden yalnızca bir fıçının arkasına saklanıp ayinin biran önce bitmesini ve kadının çığlıklarının dinmesini dilemişti. Hayatı boyunca da bu anısından veya çocukken gördüğü kâbuslardan kimseye bahsetmemişti.
Vanessa Hogwarts'tan mezun olup lordun yanına kabul edildiği zaman karşısında duran inferus gibi birçok inferus yaratacağının farkındaydı ve bu gerçek onu rahatsız etmiyordu. Hatta büyüdükçe hoşuna gitmeye bile başlamıştı. Yine de yalnızca çocukluğunda isteyip de yapamamış olmasının verdiği rahatsızlıkla bir seferlik bu inferusa yardım etmeye karar verdi.
Asasını kaldırıp riddiculus diye haykırırken gözünün önüne, iki sağlam gözü de mutlulukla parlayan, tek eliyle temiz bir oyuncak ayı tutarken öbür eliyle de el sallayarak koşan bir çocuk getirdi. Böcürt patlayıp yok olurken Vanessa da içinden bir yük kalkmış gibi hissediyordu.
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 19 Ocak 2008, 00:24 | |
| - Lily Alanis C. Allen demiş ki:
- Lily'nin ölümyiyen olduğundan 2 ay geçmişti.18 yaşında ölümyiyen olmuştu ve bu geçen iki ay boyunca tam sekiz tane bulanık öldürmüştü.Her geçen gün güçlendiğini düşünüyordu.Daha doğrusu öyle hissediyordu.
Kalacak bir yeri yoktu.Ailesi çok uzaktaydı.Tek başına öyle kalmıştı.Aklına hiçbir şey gelmiyordu.Knockturn Yolu'nda kendi kendine dolaşırken yorulmuştu.Kapalı bir dükkanın dışarıdaki masaları dikkatini çekti.Dinlenmek amaçlı masalara doğru gitti ve bir yere oturdu.
Aradan on bes dakika geçtikten sonra karanlık sokaktan bir kişinin geçmekte olduğunu gördü.Saatin geç olması onu cesaretlendiriyordu.Bir bulanıksa onu öldürebilirdi.Sokaktan gelen kişinin sisten yüzü görünmüyordu.Ama Lily, o kişinin bir erkek olduğunu ve kendisine doğru geldiğini farketti.Adam, Lily'ye yaklaşınca yüzü görüldü.Ölümyiyen olmadığı kesindi.Temiz bir suratı vardı.Lily, hemen o adama seslendi.
"Hey...Sen!Kimsin?"
Adam, Lily'nin sesiyle irkilmişe benziyordu.Lily'nin oturduğu masaya oturdu.
"Adım Matthews Flames.Seni buralarda hiç görmedim.Sen kimsin?"
"Adım Lily Alanis Allen.Asıl ben seni yeni görüyorum."
"Daha çok Karanlık Sofra'dayımdır."
"Hımm...O yüzden seni pek görmedim.Bende genellikle Borgin&Burkes'da olurum.Tabi Knockturn Yolu'nda sadece oraya giderim.Ama çoğu vaktim Yasak Orman'da ve Bakanlık'ta geçer."
"Zaten anlamıştım ölümyiyen olduğunu.Beni soracak olursan ölümyiyen değilim.Ama safkanımdır merak etme.Bulanıkları arıyorsan pek burdan geçmezler."
"Biliyorum.Peki neden burdasın.Buraya genellikle karanlık büyücüler gelir."
"Can sıkıntısı...Nereye gideceğimi bilemedim.Hem iyiki gelmişim.Ölümyiyen kadınların çok çekici olduğunu bilmiyordum."
"İşte düşünceni değiştirmiş oldum.Ne güzel..."
"Senin gibi birinin ölümyiyen olduğunu söyleseler inanmazdım.Gerçekten ilginçsin."
"Hep öyle söylerler, sonrada arkandan bıçaklarlar.Sen de onlardan biri olma lütfen..."
"Benim asla sevdiğim kişileri bırakma huyum yoktur."
"Tamam.Pekala.Sana güveniyorum.Ayrıca benim artık gitmem gerek.Bilirsin...Bulanıklar beni bekler."
"Tabiki...Seni özlemişlerdir.Yine gel.Lütfen..."
"Kesinlikle gelicem."
"Tamam o zaman...Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Lily, Matthews ile sohbetinden çok mutlu olmuştu.Hatta galiba aşık olmuştu...Masadan kalktı.Matthews'ın yanağına öpücük kondurup karanlık sokakta yine tek başına ilerledi. Hmm, zaten biliyorsundur ama ben genel uyarımı koyayım: Günlük yazma gibi durumlar haricinde kendinizden başja bir karakteri konuşturamazsınız. Lily sen de diyalog olsun diye yazmışsındır zaten =) RP olarak uygun, birkaç imla hatası hariç fazla oynanacak birşey olmadığı için düzeltilmiş metin koymuyorum. Tek önemli eksiğin, Diyaloglar arası hareketler bildiren açıklamalar olmaması ve olayların hızlı gelişimi. Açıklamalar çok bağlayıcı değil tabi. Ama olay dizizimini yavaşlatırsan daha iyi olacağından eminim. Oldukça güzel olmuş =) |
| | | Misafir Misafir
| | | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 19 Ocak 2008, 00:36 | |
| - Vanessa Exangel demiş ki:
- Vanessa K.S.K.S dersinde tedirgin bir şekilde sıranın kendisine gelmesini bekliyordu ki Dennise'nin kendi böcürtü olan şövalyeyi bir çöp tenekesine dönüştürmesi Vanessa'yı biraz rahatlattı. Aslında normalde böcürte uygulanacak büyü olan riddiculus Vanessa için hiç sorun değildi. Ama daha önce kendisini en çok neyin korkuttuğunu düşünmemişti ve şimdide karşısına neyin çıkacağını bilmemek onu sinir ediyordu.
En sonunda sıra kendisine geldiğinde kendinden emin göründüğünü umarak bir adım öne çıktı. Böcürtün karşısına geçtiğinde böcürt birden bir inferus'a dönüştü. İnferus yaşasaydı en fazla bir çocuk olabilecek yaştaydı. Bir bacağı dizinden kopmuştu ve sınıfın zeminini kana boyuyordu. Gözlerinden birisi çıkmıştı, çıkık göz oyuğundan kanlar akıyordu. Kollarında ve bacaklarında birçok kesik, yanık ve çürük izi vardı. Ellerinden birinin birkaç parmağı kopmuştu ve diğer eliyle de kanlanmış oyuncak bir ayı tutuyordu. Vanessa bu görüntü karşısında yutkundu. Diğer inferuslardan değilse bile şuan karşısında duran inferustan cidden korkuyordu. Çünkü bu karşısına çıkan inferus aynı zamanda 7–8 yaşlarındayken gördüğü ve çocukluk kâbuslarında uzunca bir süre yer eden inferustu.
Vanessa bir gün dadısını atlatıp bütün gün etrafta göremediği anne ve babasını aramaya çıkmıştı. Bütün malikâneyi dolaştıktan sonra alt kattaki mahzenlere inmiş, iner inmez de karanlık bir inferus yaratış ayinine tanık olmak zorunda kalmıştı. Maskeli büyücülerin küçük bir cesedin etrafını çevirmeleri, bir süre sonra cesedin ayaklanıp ellerini onun bulunduğu tarafa doğru uzatması, mahzenin diğer ucundan küçük cesedin annesi olduğunu tahmin ettiği bir kadının çığlıkları uzun bir süre aklından çıkmamıştı.
Vanessa o yaştayken bile bir bulanığın işkence görerek ölmesinden tiksinmesinin, ona acımasının veya artık karanlık güçlerin hizmetinde olan bir cesetten korkmasının çevresini memnun etmeyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden yalnızca bir fıçının arkasına saklanıp ayinin biran önce bitmesini ve kadının çığlıklarının dinmesini dilemişti. Hayatı boyunca da bu anısından veya çocukken gördüğü kâbuslardan kimseye bahsetmemişti.
Vanessa Hogwarts'tan mezun olup lordun yanına kabul edildiği zaman karşısında duran inferus gibi birçok inferus yaratacağının farkındaydı ve bu gerçek onu rahatsız etmiyordu. Hatta büyüdükçe hoşuna gitmeye bile başlamıştı. Yine de yalnızca çocukluğunda isteyip de yapamamış olmasının verdiği rahatsızlıkla bir seferlik bu inferusa yardım etmeye karar verdi.
Asasını kaldırıp riddiculus diye haykırırken gözünün önüne, iki sağlam gözü de mutlulukla parlayan, tek eliyle temiz bir oyuncak ayı tutarken öbür eliyle de el sallayarak koşan bir çocuk getirdi. Böcürt patlayıp yok olurken Vanessa da içinden bir yük kalkmış gibi hissediyordu.
Minicik hataları söyleyelim: Bazı özel isimlerin küçük harfle başlaması(Inferius, Lord, Riddikulus vb) ve yaptığın büyüleri konuşma gibi "..." içinde yazmayışın. Byu minicik problemleri geçersek çok güzel olmuş =) Geçmişten anı katman derinlik sağlamış ayrıca karakterini geliştiriyorsun, bravo Bu tür denemeleri daha sık yapmak istersen Günlük bölümüne de beklerim. Devam devam... |
| | | Æon Amelia U. Warner
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 7 Yaş : 39 Kan statüsü : Melez. Galleon : 12306 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/01/08
| Konu: Geri: RP PRATİKLERİ C.tesi 19 Ocak 2008, 16:24 | |
| 'Mia! Çabuk ol. Hadi, buradan çıkmalıyız!'
Amelia başını iki yana salladı. Buradan çıkacaktı ama henüz değil. John ve Luna içerideydi ve onları öylece bırakamazdı.
'Sen çık Peter! Ben Luna ve John'u alıp gelirim!'
O an, Una'nın yüzünden kin ve nefret Peter'ın gözlerine fışkırıyordu. Çaresizce kabul etti.
'Pekala, dediğin gibi olsun!'
Pisliğe batmış bir yerdeydi. Ortalık karanlıktı ve Amelia'nın, Luna ve John'u nerede bulabileceği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Asasını iç cebinden çıkardı ve 'Lumos' dedi. En azından ufak bir ışık yayılmıştı etrafa. Bu pis zindanda Luna'yla John'u nasıl bulabileceğini ve onu aptal seherbazların elinden nasıl kurtarabileceğini bilmiyordu. Her adımına dikkat ediyor ve gözleriyle her tarafı tarıyordu. Bir labirentte olduğunu hissetti bir an. Peter nasıl dışarı çıkacaktı? Bunu önemsemiyordu. Zaten Peter korkağın tekiydi. Bir Ölüm Yiyen olduğuna inanmak için kolundaki işarete bakmak gerekiyordu. Ölüm Yiyen'lerin yüz karasıydı ve Amelia'nın içindeki nefret bunları düşündükçe git gide kabarıyordu.
'Bir misafirimiz var sanırım'
Una'nın tam arkasından Thomas'ın sesi geldi. Eski, hem de çok eski bir arkadaş. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes alarak arkasını döndü. Eski haline geri gelmesi uzun sürmedi.
'Vay canına Thomas! Seninle bu delikte karşılaşacağımızı hiç tahmin etmezdim doğrusu!'
Yüzünde kinle karışık bir alaylı gülümseme vardı. Asasını her ihtimale karşı Thomas'a doğrulttu.
'Luna ve John nerede?!'
Cevap alamayacağını biliyordu. Bu yüzden onun düşünmesine bile izin vermemişti.
'Bunu öğrenmek mi istiyorsun?!'
Mia, öfkesini kontrol edemiyordu.
'Sersemlet!'
diye haykırdı. Başarılı bir seherbazın bir sersemletme büyüsünden kurtulmasının zor olmayacağını biliyordu. Sinirlenmişti.
'Expelliarmus!'
Thomas hazırlıksız yakalanmıştı. Anlaşılan farklı bir büyü bekliyordu. Asası elinden uçuvermişti.
'Ellerini havaya kaldır Thomas!'
Söyleneni yaptı. Mia temkinli hareketlerle yerden onun asasını aldı.
'İncarcerous! Son kez soruyorum, Luna ve John nerede?!'
Asadan kalın ipler çıkarak Thomas'ı sardı ama o direnecek gibi görünüyordu.. Mia bunu gayet iyi biliyordu. Okuldan beri ilk defa görüşüyorlardı. Okulda bile onların aşkı konuşulurdu. Slytherin ve Gryffindor'un aşkı. Ama yanlış tarafı seçen Thomas'tı. Ve şimdi cezasını çekecekti. Amelia siyah saçlarını geriye attı ve asasını ona doğrultmuş bir şekilde etrafında dönmeye başladı. Thomas bir cevap verme gereği duymuş olsa gerek;
'Bilmiyorum. Onları ben kaçırmadım!'
diyerek Amelia'yı inandırmaya çalıştı. Amelia ise onun etrafında dönmeyi sürdürüyordu
'Az önce arkadaşlarını görmek istiyorsan diye başlayan bir cümle kurmuştun.'
Tam karşısına geldi ve gözlerinin önüne dikildi.
'Bana yalan söyleme Thomas! Bu iş burada bitsin, Luna ve John neredeler?!'
Adam başını iki yana sallayamadığı için yalnızca dudaklarını bükerek bilmediğini göstermeye çalışıyordu. O sırada karanlık odaya birinin daha girdiğini duydu.
'Vay vay vay. Küçük arkadaşlarını da çağırdın demek Tommy!'
Çevik bir hareketle etrafa bakarak yaklaşmakta olan seherbaza döndü. Anlaşılan seherbaz onu görmemişti.
'Avada Kedavra!'
diye haykırdı. Bir çığlık sonrasında adam yere yığıldı. Amelia, Thomas'ın yüzündeki acı ifadeyi görebiliyordu. Bu yüzden sırıtmaya başladı.
'Hepinizin sonu böyle olacak bunu biliyor muydun? Eğer bana onların yerini söylersen seni bağışlarım!'
Adam içinden lanet ederek Amelia'ya baktı.
'Bunu yapmayacağımı biliyorsun.'
Amelia sinirlenmeye başlamıştı. Derin bir nefes aldı.
'Crucio!'
Thomas acı içinde çığlık attı. Onu saran iplerle birlikte yere düştü. Kıvranmaya başladı. Amelia onun yüzüne bir tekme attı.
'Şunu bil ki eğer söylemezsen sonun arkadaşın gibi olacak seni sümsük!'
Thomas yalvaran gözlerle bakıyordu artık Æon'a. O ise kahkahalarla gülmekle meşguldü.
'A-aşağıda. Alt k-katta. Zin-zindandalar..'
Amelia'nın yüzündeki gülümseme büyüdü. Onun yanına geldi ve karnına bir tekme daha attı.
'İyi iş Tommy! Sen beni burada bekle! Petrificus Totalus'
Thomas bayılmış bir halde yerde yatıyordu. Amelia onu orada bıraktı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Aşağıdan Luna'nın feryatları geliyordu. İki seherbaz onu konuşturtmaya çalışıyorlardı. John ise kenarda, yerde oturuyordu. 'Lanet olası aynasızlar!' diye geçirdi içinden Mia.
'Psst!'
John'un yüzü hemen Mia'nın olduğu yöne çevrilmişti. Birbirlerini gördüler. İki seherbaz vardı ve onlar üç kişilerdi. Tabi ki yeneceklerdi. Aklına o an bir fikir gelmişti. Yukarı çıktı ve Thomas'ı sürükleye sürükleye aşağı indidi. İki seherbaz Luna'yı konuşturmaya çalışıyorlardı.
'Asalarınızı indirin yoksa sevgili Tommy'nin sonu da yukarıdaki pislik gibi olacak!'
Herkesin gözü birden Amelia'ya çevrilmişti. Seherbazlar neye uğradığını şaşırmışlardı ama Thomas'ı tehlikeye atamayacaklarını biliyorlardı. İkisi birbirlerine bakıp asalarını ayaklarının ucuna koydular.
'Luna, asaları bana getir.'
Luna kan içindeki elleriyle iki asayı yerden aldı ve ayağa kalkmakta güçlük çekerek Mia'ya kadar getirdi. Mia Thomas'ı küt diye yere bıraktı ve ilk seherbazın asasını onlara doğrultu. Amelia'nın ağzından iki kez 'Avada Kedavra' sözleri çıktı ve iki adam acı içinde yere yığıldı.
'Çok yazık..!'
dedi gülümsemeyle. John ve Luna'nın asalarını almalarına yardımcı oldu.
'Siz iyi misiniz?! Peter yukarıda bekliyor. Çabuk, buradan hemen çıkmalıyız.'
İkisi de başlarını salladı. Konuşacak halleri yok gibiydi. Mia ikisinin de elinden tuttu ve dışarı cisimlendiler. Bir şeyi unutmuşlardı, Thomas! Onu öldürmemişti ve başına dert alabilirdi. Ama artık çok geçti. Peter'ın yanına döndüler.
'Neredeydiniz? Meraklandık!'
Amelia'nın yüzündeki nefret yeniden belirginleşmişti. Üçünün de her tarafı yara ve kan içindeydi.
'Anlatmayalım en iyisi Peter! Yoksa seni öldürmek zorunda kalabiliriz!'
Amelia ne kadar istemese de dördü cisimlenerek karargaha geri döndüler..
Pek iyi olmadı biliyorum. Bu kadar kolay olmasa gerek diye düşünebilirsiniz ama aceleye geldi sanırım. Zaten devamını getireceğim.. | |
| | | | RP PRATİKLERİ | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |