Ölü Büyücüler Derneği'ne ayrılan masadır.

Misafir

Elwina, son bir saatini de ayna karşısında geçirdikten sonra dayanamayarak, yalnız başına Büyük Salon'a inmeye karar verdi. Güya Linda da onunla gelecekti ama geç kalmış gibiydi. Bari bu güzel Noel gününde somurtmamaya çalışarak Giriş Salonu'na indi. Büyük Salon'un çift kanatlı kapıları hala açılmamış görünüyordu.

"Kimin umrunda..." diye mırıldanarak, asasıyla duvardaki belirli birkaç tuğlayı dürttü ve devasa kapılar ağır ağır önünde açıldı.

Görüntüye ilk verdiği tepki "Vay canınaaa..." olmuştu. Sırıtarak, salona dağılmış altın rengi masa örtülü yuvarlak masaları gözden geçirdi. Uçan mumların ışıkları bugün daha bir parlaktı sanki. Dört bir yandaki çam ağaçlarının üzerinde minik hareketli süsler göze çarpıyordu. Elwina aralarında altın tozuyla kaplanmış birkaç Cinperi gördüğüne bile yemin edebilirdi.

Salonda inceleyen bakışlar ve ağır adımlarla ilerledi. En ortadaki dans pistine vardığında, onlara ayrılmış devasa masayı gördü. Pistin neredeyse kenarında olmaları pek hoşuna gitmediğinden, oraya en uzuk sandalyeyi seçip oturdu.

Bir yandan etrafa göz gezdirmeye devam ediyor, diğer yandan, arkadaşlarının gelmesini bekliyordu.

Misafir

Angelina gece mavisi elbisesini giydi. Bundan sonra hazırlanması bile bir saatini aldı. Geç kaldığını düşünüyordu. Son hazırlıklarını tamamlayıp aşağıya indi. Büyük Salondan içeriye adım atar atmaz büyülendi. Burası normalde de çok güzel olurdu ama bu gece, bu gece her şey farklıydı.

Angelina bir süre kapıda dikildi öylece. Daha sonra tekler masasının yanından geçerken orada pturanlara selam verip Ölü Büyücüler Derneği için ayrılmış, pistin hemen yanındaki masaya yöneldi. Elwina ve Linda'yı sarılır halde buldu. Gülümseyerek onlara yaklaştı.

- "Mutlu Noeller!!"

İkisine de teker teker sarıldıktan sonra hepsi birer sandalye seçip oturdu. Arkadan gelen hafif bir müzik eşliğinde sohbet etmeye başladılar. Angelina Fleur ve Emmeline'in nerede kaldığını merak ediyordu. Fazla üzerinde durmadı. Bu gece hiçbir şeyin moralini bozmasına izin vermeyecekti.

Misafir

Elwina, Angelina'ya da sarılıp mutlu bir Noel diledikten sonra Linda'ya dönüp "Bir daha olmasın!" dedi azarlayarak. Aslında şaka yaptığını ikisinin de bilmesine rağmen, bir de göz kırptı arkadaşına.

Masanın tamamlanmasını beklerken, nedense masada fazla bir sandalye olduğunu fark etti. "Bu da kimin için ki?" diye düşünürken, Logan'ın Ateş Viskisi dolu olan masasında oturduğunu gördü. Hafifçe gülümseyerek, oraya seslendi: "Hey, Howlett! Bize katılmaya ne dersin?"

Logan'ın ona şüpheci bir bakış attığını görünce "Hadi ama, istersen şişelerini de getir, Noel'in paylaşmacı ruhu nerede kaldı?" dedi gülerek. Teklifinde ciddiydi. O, uzun süredir - Yoldaşlık'tan ayrıldığından beri - Elwina'nın arkadaşıydı. Çok yakın olamasalar da öleydiler işte.

Genç kadın ayağa kalkarak ellerini beline koydu: "Geliyor musun, gelmiyor musun?" dedi.

Marguerite balo salonuna giden uzun koridorda, sakin adımlarla yürüyordu. Etraf gerçekten de göz kamaştırıcıydı, ev cinleri süslenmeyen tek bir köşe bile bırakmamışlardı anlaşılan. Biraz daha yürüyünce karşısına çıkn tahtadan, oyma kapıyı açınca inmesi gereken bir merdiven çıktı karşısına: ardında da balo salonu gözüküyordu, tek halinde baloya gelenler, sevgisiliyle bir masada sohbet edenler, ve büyücü dünyasında önemli bir kariyere sahip olupta bir derneğe, kulübe ya da gruba dahil olanlar. Bu gruplar kendilerini sayılarıyla hemen belli ediyorlardı; her biri için upuzun masalar ayrılmıştı.

Merdivenin başında olduğu için masada oturanların yüzlerine seçemiyordu Marguerite; ama kim olduklarını tahmin edebiliyordu. Bir an önce aşağıya inip arkadaşlarına katılmak istedi. Zümrüt yeşili, Diagon Yolu'ndan yeni aldığı cüppesini siyah, şık ayakkabılarıyla tamamlamıştı. Saçları ensesinden örülerek güzel bir topuz yapılmıştı, cüppenin içinde de şık bir gece kıyafeti vardı.Merdivenlerden inmeye başladı, yavaş yavaş masalarda oturan insanların yüzlerine seçmeye başladı. Bir köşede Ateş Viskisi Kulübü vardı; Yoldaşlık'tan ayrılan Howlett'in kurucu olduğu grup. Öbür tarafta ise Marguerite'nin de dahil olduğu; Elwina Wren Malfoy'un başkanlık yaptığı Ölü Büyücüler Derneği yer alıyordu.

"Hey, Howlett! Bize katılmaya ne dersin?" diye bağırdığını duydu Margue; Elwina'nın.

"Hadi ama, istersen şişelerini de getir, Noel'in paylaşmacı ruhu nerede kaldı?" dedi gülerek.

Marguerite inanamıyordu, Howlett ve Elwina! Malfoy'lardan birinin Howlett'lerle görüşmesi, ha! Olanaksızdı... Gerçi Howlett Yoldaşlıktan ayrıldıktan sonra bu mümkün olabilirdi belki ama... Howlett de şaşırmıştı besbelli. Şaşkın şaşkın Elwina'ya bakıyordu. Elw sinirlenerek ellerini beline koydu ve seslendi:

"Geliyor musun, gelmiyor musun?"

Marguerite geceyi Elw'in kimle takıldığını düşünmekle geçiremeyeceğinin farkındaydı. Adımlarını sıklaştırdı ve dernek masasına gitti.

"İyi akşamlar; sevgili Ölü Büyücüler!"

Misafir

Elwina Logan'ın onu takmamasına sinir olmuş hıhlayarak önüne döndü. Doğrusu pek de umrunda değildi. Belki masalarına katılmak ister diye düşünmüştü. Masaya oturmadan önce ince askılı siyah elbisesinin eteğinin katlarını düzeltirken, Marguerite'in gereğinden fazla ilgili bakışlarla onu izlediğini gördü. Muhtemelen az önceki diyaloğu duymuştu.

Kahverengi saçlı genç kadın, göz alıcı zümrüt yeşili elbisesiyle, oldukça zengin bir görüntü yakalamıştı. Masadaki herkese hitaben ama yakın çevrelerinin duyabileceği caka satan bir sesle dedi.

Elwina gözlerini devirerek, oturamadan ayağa doğruldu. Arkadaşına belinden sarılarak, diğerlerinin duyabileceği "İyi akşamlar, Margue." dedi. Sonra kulağına eğilerek tıslayan bir fısıldamayla "Sakın kafandan uydurduğun böyle bir zamazingoyu basmaya kalkma! Marius zaten Hogwarts'taki erkek profesörleri sorup duruyor!!" dedi.

Anlaşılan son cümleyi çok yüksek söylemişti, çünkü masadaki bir-iki kişi sırıtarak bakıyordu ikisine. Genç kadın hiç bozuntuya vermeden, soğuk bir ifade takınarak yerine geri oturdu.

"İyi akşamlar, Margue." dedi Elwina, Marguerite'e belinden sarılarak. Marguerite de ona gülümseyerek karşılık verdi. Tam geçip yerine oturacaktı ki; Elwina yarı endişe yarı alay dolu bir ifadeyle:

"Sakın kafandan uydurduğun böyle bir zamazingoyu basmaya kalkma! Marius zaten Hogwarts'taki erkek profesörleri sorup duruyor!!"

Marguerite'in ciddi olan yüzü birdenbire sırıtan bir ifadeye büründü:

"Ah, hatırlattığın iyi oldu Elw." dedi gülerek. "Bende ocak ayına yazacak malzeme arıyordum.İnsanlar Zarovich'ten ve saçmalıklardından bıktı artık."

Fleur uzun uğraşlar sonucunda hazırlıklarını bitirerek, partiye gitmek üzere odasından çıktı. Uzun, balon etekli ,gümüşi mükemmel bir elbise giymişti. Uzun, parlak saçları omuzlarına dökülüyordu. Bu gece oldukça göz alıcıydı.

Büyük Salon'dan içeri adım attığında gözlerine inanamadı. Etraf hayal edilemeyecek kadar güzeldi. Dev çam ağaçları rengarek,pırıltılı süslerle süslenmişti. Masaların üzerinde gözüne çarpan yiyecekler enfesti. Çevrelerinde uçan minik melekler, dans eden insanlar ve binbir çeşit süs eşyası salonu tanınmaz hale getirmişti.

Pistin hemen kenarında, kendilerine ayrılmış olan büyük masa dikkatini çekti. Elw, Lin, Angie ve Margue gelmişlerdi. Neşeyle yanlarına koşarak seslendi.

"HEPİNİZE MUTLU NOELLER!"

Arkadaşlarına tek tek sarılıp yeni yıllarını kutladıktan sonra masadaki içeceklere yöneldi hemen. Bir ateş viskisi kapıp yeniden arkadaşlarına döndü. "Eee..Nasılsınız bakalım? Hepiniz çok güzel görünüyorsunuz..."

Misafir

Elwina Logan'ı çağormasına rağmen Logan onu takmamış Elwina'nın tüm çabaları boşa gitmişti. Tam o sırada gelen Marguerite Elwina'ya takılmış ve "Sakın kafandan uydurduğun böyle bir zamazingoyu basmaya kalkma! Marius zaten Hogwarts'taki erkek profesörleri sorup duruyor!!" cümlesi üzerine masayı bir gülme krizi almıştı. Ancak hemen ardından gümüşi elbisesiyle Fleur geldi ve konu dağıldı. Fleur herkese teker teker sarıldıktan sonra kendine bir Ateş viskisi aldı. "Eee..Nasılsınız bakalım? Hepiniz çok güzel görünüyorsunuz..." Bu ortaya sorulmuş bir soruydu. Angelina cevap verme zorunluluğu hissetmedi. Fleur içkisini alırken eksikliğini hissettiği şeyin bu olduğunu farketmiş ve kendine bir içki almak için masadan kalkmıştı.

Tekrar geri döndüğünde masadaki herkesin sohbet ettiğini gördü. Ancak Emmeline hala ortalarda yoktu. Angelina meraklanmaya başlamıştı. Yine de kafasını yormak istemedi. Ateş Viskisinden bir yudum aldı. Her zamanki gibi içini bir ılıklık kapladı. Bu sıarada çoğunluk kendine bir içki edinmişti. Angelina hafifçe öksürdü. Bunu ilk defa yapıyordu. Genelde direk ortaya hitap ederdi. Herkes de şaşırmış olsa gerek ona bakıyordu. Angelina sanki onlara bir şeyi unuttuklarını hatırlatmak istermiş gibi kaşlarını kaldırdı.

- "Eee.. MUTLU NOELLER!"

Bardağını havaya kaldırdı. Onunla beraber tüm masanın da bardakları havadaydı. Angelina bardaktaki Ateş Viskisini bir dikişte bitirdi. Karnı acıkmıştı. Artık bir şeyler yese iyi olcaktı.

- "Peki bu akşam ne yiyoruz? Ben acıktım."

Yemek vaktinin yaklaşmış olmasını umuyordu. Evcinlerinin bu özel gün için ellerinden geleni yapacaklarından emindi.

Fleur masadakilerle sohbete dalmışken Angelina'nın sesiyle başını çevirdi. "Eee.. MUTLU NOELLER!" dedi Angie kadehini havaya kaldırarak. Fleur da onu takip etti. Yarısı boşalmış bardağını havaya kaldırarak mutlu noeller diledi arkadaşlarına.

Angelina yine kalabalığa ithafen "Peki bu akşam ne yiyoruz? Ben acıktım." dedi aceleyle. Fleur da karnının acıkmış olduğunu fark etti. Sabahtan beri telaştan pek birşey yemeye fırsat bulamamıştı zaten.

"Yemek saati yaklaşmış olmalı. Neredeyse belirirler canım,sabret biraz." dedi Angelina'ya göz kırparak. "İlk kadehimiz bir boşalsın bakalım."

Ateş iskisini yeniden ağzına dikip bir dikişte bitirdi. Boğazını yakan bu keskin kokuya ve tada bayılıyordu. Arkadaşlarının da aynı şeyi yaptıklarını gördü.

Logan Elwina'nın çağrısını udymuş fakat ilk başta pek aldırış etmemişti.Çünkü uyukluyor gibi gözüküyordu ve yorgundu bugün çok zor geçmişti çünkü.Logan yan masadan yükselen fısıltılar üzerine kalktı ve oraya döndü.Artık o uykulu Logan'dan iz yoktu

Logan onların alayını takmıyor gibi görünsede herkese karşı eşit duruşunu onlara karşı da gösteriyordu.Ama yine de biraz geç de olsa onların masasına doğru ilerledi.Yalnızlıktan ölüyordu Logan.Kızlar yicie havaya girmişti.Fakat Logan daha bir tane Ateş Viskisi koymuştu ağzına.

Logan yavaşça onların masaya geçmeye karar verdi.Bu sırada masada Meşede bekletilmiş Sihirli içki duruyordu.Logan hemen bir yudum aldı ve bu ateş viskisinden oldukça farklıydı.Kızlar ise boyuna konuşuyordu şimdiden!

Logan yavaşça aralrına girdi.Her ne kadar önceden takmıyor görünsede onları yalnızca uyuya kalmıştı.Bu sırada zaten Elwina önüne bakıyordu ve yemeğini yiyordu.Aniden aralarına karışınca hepsi şaşırmıştı.Logan söze başladı
"Eee ne diyordunuz ?" sesini düzelterek

Marguerite; masadaki diğer arkadaşlarıyla eğlenceli sohbetine devam ederken; Howlett karşıdan kendilerine doğru yürümeye başladı.İlk başta kimsenin onu görmemesine rağmen, Howlett masaya yaklaştıkça kafalar kalktı ve kendisine döndü.Herkes merakla bekliyordu; acaba Miss Malfoy'u takmayan bu bay, ne haddine masalarına gelmeye cüret ediyordu? Marguerite Elwina'ya göz ucuyla baktı ve yüzünün öfkeli bir hal aldığını gördü. Aslında onu tanımayanlar, Elwina'nın gayetten de alaycılıkla baktığını zannedebilirdi, ancak Marguerite arkadaşının bu sırıtışını bilirdi... Endişeyle bir ona, bir de Howlett'e baktı ve Noel Gecesinin bir kavgayla noktalanmamasını diledi.

O sırada yanlarına ulaşan Howlett: "Eee ne diyordunuz ?" dedi ukala bir şekilde.Bu kadarı da fazlaydı. Marguerite dudaklarını kıvırdı ve:

"Ne mi diyorduk? Ne mi diyorduk Howlett? Ah, aslına bakarsan biz de bunu öğrenmek istiyoruz... Az önce Elwina'nın söylediklerini duymadın mı gerçekten?"

Sesinde ince bir alay seziliyordu; Marguerite içkinin de etkisiyle öfkesine hakim olamadan patlayacağından korkmaya başlamıştı...

Misafir

Elwina, sakin ve rahat hareketlerle çatalını ağzına götürürken Margue Howlett'le didişiyordu. Bir parça patatesi çiğneyip yutarken, bıçağı tutan elini boşaltıp Marguerite'i dürttü:

"Tamam, Margolis. Boşversene. Adam uykucu işte, en azından masaya geldi. Belki buna da şükür." dedi omuz silkerek. "Merlin aşkına, bari yemekte rahat edeyim değil mi? Sen sonra dergine istediğini basarsın." dedi sakinleştirmek istercesine okşayarak. Sonra Linda'ya göz kırpıp "Zaten Linda da pek bir hevesliymiş, duyduğuma göre, seninle çalışmaya. Hanfendi şimdiden okuldaki aşklara dair bilgi topluyor!" Minik bir kahkaha atıp, tabağına döndü.

Bir parça daha keserken, müziğe rağmen kulağına gelen tanıdık bir hışırtı hareketini böldü. Kafasını yukarı kaldırdığında, Bolar'ın bacağına takılmış minik bir paket ve kocaman bir mektupla açık tavandan aşağı süzüldüğünü gördü. Eskiden olsa, Sabah Postası haricinde gelen bir bakuştan dolayı profesörlerinden büyük azar işitirdi, ama artık o da bir profesör ve diğer profesör arkadaşlarının yanındayken bunu sorun edecek kimse yoktu. Bu mektubun ve muhtemelen paketteki hediyenin Marius'tan geldiğini bilen Linda hariç, elbette.

Onunla göz göze gelmemeye çalışarak, baykuşun sandalyesnin başlığına konmasına izin verdi. Bolar bacağını uzatacakken, onun sırtını okşayıp, minik kafasına doğru eğildi ve onu odasında beklemesini tembihledi. Bolar'ın hafifçe ötüp, geldiği yoldan karanlık gökyüzüne kaybolmasının ardından hiçbir şey olmamış gibi masaya döndü.

Yeterince yediğini düşünerek, tabağını önünden ittiği anda yemek artıkları yok oldu. Diğerlerine dönüp "Eee? Yeni Yıl'a yemek masasında girmeyeceğiz heralde, di mi? Bari kalkıp dans falan edelim, Acayip Kızkardeşler de nerede kaldı? Şimdi dağıtmayacağız da, ne zaman dağıtıcaz, size soruyorum sevgili genç ve güzel profesör dostlarım?" dedi sırıtarak. Marguerite'in burun kıvırıp hıh!ladığını görünce "Ve sevgili göz alıcı Dırdırcı editörüm..." diye ekledi.

Misafir

İkinc viskisi de neredeyse bitmek üzereyken beliren yemeklerle beraber Angelina'nın da neşesi yerine geldi. Fleur'a 'Sonunda!.' anlamında bir bakış atarak yemeklere saldırdı. Gerçekten de çok acıkmıştı. Onlar yemeklerini yiyip sohbet ederken masaya Logan gelmiş ve biraz evvel Elwina'nın çağrısına uyuya kaldığı için cevap veremediğini söylemişti. Angelina bu tartışmaya karışmayı hiç düşünmüyordu. Kendine bir bardak daha Ateş Viskisi aldı.

**

Sonunda karnı doyduğunda saatin baya ilerlemiş olduğunu gördü. Artık önündeki kaçıncı içkisiydi hatırlamıyordu. Oturmaktan sıkılmıştı. Yeni yıla bu kadar sakin girmek istemiyordu. Neyse ki Elwina ve Linda onun yerine herkesi dansa çağırmış ve kendilerini çoktan piste atmışlardı. Angelina yeni yıla bu kadar az kalmışken kalkmadan edemedi. Hala gelmemiş olan Emmeline kafasından çıkmıştı.

İki masa arasından geçerek piste doğru ilerledi. Bu sırada yanından geçtiği içki masasından bir bardak Veela Votkası aldı. Piste vardığında Linda çoktan kopmuştu bile.

Beliren yemeklerle iyice neşelenen Fleur, Angelina'yla birlikte sohbet edip yemek yemeye başladı. Her şey enfesti. Ev cinleri iyi iş çıkarmışlardı. Elw, Lin ve Margue masaya katılan Logan'la ilgileniyorlardı.

Elwina'nın "Eee? Yeni Yıl'a yemek masasında girmeyeceğiz heralde, di mi? Bari kalkıp dans falan edelim, Acayip Kızkardeşler de nerede kaldı? Şimdi dağıtmayacağız da, ne zaman dağıtıcaz, size soruyorum sevgili genç ve güzel profesör dostlarım?" demesiyle herkes bir anda ayaklandı. Lin hemen Elw'i kapıp piste çekmişti. Angelina ve Linda da gülüşerek arkalarından geldiler. Renkli ışıkları,yüksek müziği ve konfetileriyle pist dışardan göründüğünden çok daha güzeldi.

Balo sona ermiştir.Kilit.