Hogwarts her zamanki ihtişamıyla kendini yeni bir yıla hazırlıyordu. Buğulu pencerelerinden içerideki ışık cümbüşü ve kalabalık görülebiliyordu. Arkadaşları ve profesörler içeride dans ediyor ve içki içiyorlardı.
Büyük Salon'daki o mükemmel dekorasyonu kaçıramazdı Emm. Kimse gelmeden önce salona gitmişti, o sırada balo vaktinde oraya geri dönmeyi planlıyordu ama işler istediği gibi gitmemişti. Göl Kenarında tek başına dolanıyordu işte. Emmeline'in üstünde yeşil, kabarık bir elbise vardı. Fleur'la Paris'te yaptıkları alışverişte almıştı bunu. O sırada çok sevmişti elbisesini, ama şu anda bu kıyafetlerin içinde kendini çok kötü hissediyordu. Angie'nin ısrarıyla giydiği topuklu ayakkabıları çıkardı ve bir ağacın yanına bıraktı. Hava çok soğuktu. Emm siyah, kalın cüppesine sarılarak bir banka oturdu.
Emmeline Göl'de renkli pırıltılar gördüğünü sandı, belki de gerçekten görmüştü. 'Belki de deniz halkının havai fişekleridir..' diye düşünüp kendi kendine gülmeye başladı. Her yerde insanlar yarı sarhoş eğleniyordu, deniz halkı, büyücüler, mugglelar, evcinleri.. Emm neden ait olamamıştı kendi grubuna?
Ait olduğunu sandığı bir yer vardı elbette, hatta bütün gece onu beklemişti. Ama gelmemişti işte gelmemişti!
Vincent'ın saatler önce burada olması gerekiyordu, Lamar'la birlikte. 'İyi ki Fleur'a söylememişim geleceklerini, en azından o hayal kırıklığına uğramadı..' diye düşündü Emm.
Emmeline hem hayal kırıklığına uğramış, hem de sinirlenmişti. ''Elbette bir açıklaması vardır..Ama en azından haber verebilirdi!..'' Farkında olmadan sesli düşünmüştü. O sinirle ayakkabılarını göle doğru tekmeledi Emm. Bunu neden yaptığını bilmiyordu, ama biraz sinirleri yatışmıştı sanki.
Bankta oturup, çıplak ayaklarını sallayarak yerdeki çimleri izleyen Emm, bir hışırtı sesiyle irkildi. Yavaşça arkasını döndü, ağaçlarda hiç bir kıpırtı yoktu. Ve tekrar bir hışırtı sesi duydu, sanki bir insan sessizce yürüyordu, çimlere sürten ayağın sesi farkediliyordu. Emmeline ayağa kalkarak asasını çekti, bu kadar sessizce gelen biri ona zarar verme niyetinde olabilirdi. Kendini bir sersemletme büyüsüne ve koruma büyüsüne hazırladı.
Ve güçlü bir sesle:
''Kim var orada!!''
Bir ağacın yanında bir gölge belirdi. Emmeline hızlı davranmaya niyetliydi.
''Sersemlet!''
''Emm..'' diye başladığı cümleyi bitirememişti Vincent. Büyünün etkisiyle çimlere yığılmıştı.
''Vincent!!..'' diye haykırdı Emmeline, ve sevgilisinin düştüğü yere koştu, Vincent'ın omuzlarını tutarak ''Merlin'in sakalı! Ne yaptım ben!.Vincent!! İyi misin!'' diyerek onu sarsmaya başladı.
Vincent da yeni sersemletilmiş biri olarak, yarı baygın bir halde Emmeline'e bir şeyler anlatmaya çalışıyordu, Emm onu daha fazla sarsmasa belki kendine gelecekti. Emm kendi yaptığı şeye ve paniğine şaşırdı ve Vincent'ı rahat bıraktı. Asasını çekti ve ''Ayılt!'' büyüsüyle Vin'i normal haline getirdi.
''Emm, genelde birini yanlışlıkla sersemlettiğimizde onu sarsarak ayıltmaya çalışmıyoruz, değil mi sevgilim?'' dedi Vincent gülerek.
Emmeline Vincent'a sarıldı, başını onun göğsüne dayadı. ''Çok korktum Vin. Bilmiyorum, paniğe kapıldım. Seni öldürdüğümü zannettim heralde, sarsarak da diriltmeye çalışıyordum belki de.'' Emm bir kahkaha attı.
''Hmm, evet o daha mantıklıymış'' dedi Vincent yine gülerek.
Emm bunun üstüne Vincent'ın omzunu yumrukladı. ''Sen benle niye dalga geçiyorsun ki? Benim öldüğümü zannetsen sen ne yapardın?''
O sırada ağaçların arasında bir gölge göründü. Siluetine bakılırsa bu Lamar olmalıydı. Emmeline sevinçle Vincent'a baktı. Vincent da onaylarcasına kafasını salladı.
''Emm, o Lamar. Bizden. Asanı benim tutmamı ister misin?'' dedi Vincent her zamanki dalgacı tavrıyla. Hele eline böyle bir malzeme verdikten sonra Emm'in onun elinde daha çok çekeceği vardı, Emm'in kabulüydü bu tabii.
Lamar onlara doğru ilerlemişti. Emm Lamar'a doğru koşup, '' Lamar..Eski dostum benim..'' diyerek sarıldı, ''Bak kimin kulesinin ışıkları yanıyor..'' dedi gülümseyerek.
Lamar kuleye doğru baktı, gözleri sevinçle parlamıştı sanki, Fleur'u özlediği gözlerinden belliydi. Ve sabırsızlanıyordu elbette.
''Emmeline'ciğim, sizi beklettik biraz ama buraya uçuç tozuyla geldik ve hatlar sandığınızdan da yoğun, bir de güvenlik önlemleri vardı...Neyse bunları sonra anlatırız..E, siz kavuştunuz, ben de sevgilimi görmek istiyorum artık'' dedi Lamar sevinçle.
''Yaa, Emm sağolsun bana mükemmel bir karşılama töreni hazırlamış'' diyerek, Emmeline'e sarıldı Vincent.
Lamar, merakla Emm'e bakıyordu. O da: ''Lamar, önce bir Fleur'a haber verelim, anlatırız sonra..'' dedi ve göz kırptı.
Emmeline asasını çekti ve Vincent'ın gözlerinin içine baktı. Onunla birlikteyken hissettiği mutluluk bütün benliğini sardı. ''Expecto Patronum'' dedi bir çırpıda. Patronusu, martı şeklindeydi. Işığı bulundukları yeri ağartmıştı. ''Fleur, göle kenarına gel, bir yaralı var.'' Martısı Emm'in talimatıyla geniş kanatlarını açarak kuleye doğru uçtu..