Kısa Bir Haftasonu Ziyareti
Yemyeşil ağaçların arasından köşke doğru ilerlerken, evinde olmanın huzurunu taşıyordu. Üzerine geçirdiği ince, siyah pelerininin eteklerini savura savura önündeki bir kaç basamağı tırmandı. Zili çaldığında kapıyı açan annesi olmuştu. Kapının açılmasıyla beraber gelen sevinç çığlığı tam da Angelina'nın beklediği gibiydi. Geleceğini kimseye söylememiş, süpriz yapmak istemişti.
Ellin'nin çığlığına koşan yengesi Melanie ve halası Patricia'nın yüzünde de onu görür görmez bir endişe belirdi. Hiçbiri onun sadece dinlenmek için geldiğini düşünmemiş, ufaklıkların başına bir şey geldiğini sanmışlardı. Angelina bir yandan salona doğru ilerlerken, bir yandan da onları ikna etmeye çalışıyordu. Kenidini lila renkli koltuklardan birine attığında, hepsi bir ağızdan soru sormayı bırakmışlardı.
- "Merak etmeyin. Hepsi gayet iyi." Kararlı bir bakışla annesine döndü. " Özellikle de David'in dersleri çok iyi anne. Merak edecek bir şey yok. Hiç bir sorun çıkarmıyor, " Biraz duraksadıktan sonra devam etti. " en azından şimdilik." Konuyu dağıtmak için ailenin kalanını sordu. "Eee.. Babamlar işte mi? Herkes nerede?"
O sırada yanına gelen evcinine, kendisine bir bardak solungaç suyu getirmesini söyledikten sonra annesinin cevabını dinledi. Halbuki gayet iyi biliyordu sadece annesi ve yengesi haftasonları çalışmazlardı.
- "Herkes işte, tahmin edeceğin gibi. Biz üçümüz yanlızız. Bir de Bory var tabi. Senin ilk haftan nasıl geçti peki?"
Solungaç suyunu yudumlarken bir yandan evde bir değişiklik var mı diye göz gezdiriyor, bir yandan da annesiyle sohbet ediyordu. Bu arada halası ve yengesi işleri olduğunu bahane ederek onları yanlız bırakmışlardı. Yarım saat kadar süren bu sohbetten sonra, Angelina biraz dinlenmek istediğini söyleyip ayağa kalktı. İkinci kattaki odasına çıkmak için merdivenlere doğru ilerledi.