"Bay Brook! Alexander Thunder için mahkeme kararı çıktı mı?" diye yüksek sesle konuşuyordu Martin. Thomas Brook adındaki Sihir Bakanlığı çalışanı ise kapının ağzında durmuş soru soran adama cevap veriyordu. "Ah, evet Bay Miller. İşte şurda." diyerek masaya doğru ilerledi ve kağıtların altında kalan bir dosyayı çıkartıp Martin'e uzattı.
"Sağol Thomas. Sen olmasan bu işlerin altından kalkamam." dedi Martin minnettar bir şekilde.
"Öyle demeyin Bay Miller. Siz, işinizde oldukça başarılı birisiniz. Benimki sadece ufak tefek yardımlardan ibaret." diye karşılık verdi, Thomas, mütevazi bir şekilde.
Martin adama gülümseyerek baktı. "Bak ne diyeceğim... Şu işleri bitirelim. Bu akşam bizim eve yemeğe gel. Ne dersin?"
"Yoo, hayır Bay Miller. İlk aile yemeğinizde sizi rahatsız etmem yakışık almaz."
"Hadi ama... Ne rahatsızlığı. Ben davet ediyorum seni. Hem herkes seni çok seviyor."
Thomas yemeğe gitme konusunda çekingendi ama Martin de yakasını bırakmıyordu. Kısa bir sessizliğin ardından "Bunu evet olarak kabul ediyorum." dedi Martin ve adama güler yüzle bakarak işlerine geri döndü.
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
2 Saat Sonra...
Martin hızla yerinden kalktı. Dosyaları unutmayacağını umduğu bir yere yerleştirdikten sonra iyice gerindi. Masa başında uzun süre kalmak onu her şeyden fazla yoruyordu. Kapısını kilitleyip Thomas'ın odasının önüne gitti. Tam kapıyı çalıp içeri girmek üzereyken Thomas çıktı.
"Ah, korkuttun beni Thomas."
"İşinizin bittiğini tahmin etmiştim."
"Merlin! Sen beni benden çok tanıyorsun. Ya da gören göz falansın, ha?" dedi espri niyetine.
"Aslında bizim ailede var."
Martin şaşkın bir şekilde "Oh! Şaka yapalım dedik ama gerçek çıktı." dedi. Şaşkın yüz ifadesinin ardından yüzünü kocaman bir gülücük kapladı. "Her neyse... Hadi gidelim. Senin şömineyi mi kullanıyoruz?"
Adam 'olur' anlamında başını salladı. Birlikte odaya girdiler ve uçuç tozu ile Malikane'ye gittiler.