1. DO Toplantısı

David bugünkü toplantı için erkenden İhtiyaç Odası'na gelmişti. Kapının önünde duruyordu. Kİmseye görünmek istemezdi. Hemen işine koyuldu. Gözlerini sımsıkı kapadı ve ihtiyacı olan sözcükleri söylemeye koyuldu:

"İhtiyaç Odası, bize çalışabileceğimiz, büyüler yapabileceğimiz ve en önemlisi şimdiki toplantımızı rahatça yapabileceğimiz bir ortam ver bize."

dedi. Evet, olmuştu. İhtiyaç Odası'sının kapısı belirmişti. Tabi daha kimse yoktu içerde ; zaten David kimse gelmeden orayaı iyice düzenlemek istiyordu. İçeri girmesiyle arkasındaki kapının küçülüp, yok olduğunu gördü. İçeriyi loş ışıklar aydınlatsada, bazı köşeler karanlıktı. David asasını cebinden çıkardı ve:

"Lumos!"

dedi. Asasının ucu şimdi ışıklıydı. David gördüklerine inanamıyordu. Bu oda tamda onlara uygundu. Bir köşede yaklaşık 15 tane yumuşak koltuklar vardı. Belli ki başkana ayrılmış olana oturdu ve neler uygulayacağını düşünmeye başladı.

Şuan daha çok erken olduğu için buraya kimse gelmezdi. Ama meraklılar da olabilirdi tabi.

İhtiyaç Odası:

Girişten itibaren göze çarpan karanlık köşelerin, odaya öncelikle ürkütücü bir ortam sunsa da, karanlık köşelerde kütüphane ve toplantılar için dizayn edilmiş koltukların olduğu öğrenildikten sonra, o karanlık köşelerin, hiçte karanlık değil, aslında ne kadar aydınlık olduğu öğrenilir.

İhtiyaç Odası'nın ortasında bulunanan yaklaşık 15 tane, hafif demirden yapılmış heykeller, büyülerin uygulanması için kullanılması en uygun cisimlerdir. İhtiyaç Odası'nın orta kısımı çok büyük olduğundan bu 15 cisim, orayı dolduramamıştır. Yanda kalan boşluk, yaklaşık 4mx4m'dir ki burası, düellolar için çok yugundur.

Bu kare alanın etrafı, tahtalarla çevrilidir ve biraz daha içe göcüktür. Bu sayede düelloyu izlemek isteyenler için çok iyi bir ortam oluşmuştur.

Loş ışıkların bulunduğu köşerin hemen hemen hepsinini yanında ufak kütüphaneler bulunmaktadır. Kütüphanelerde, az da olsa işe yarıyacak kitaplar vardır. Her kütüphanenin yanında bir tane iskembe şeklinde oturaklar vardır.

Loş ışıklar tamamen İhtiyaç Odası ile uyumlu olduğu için, etrafa savaşma hissini yayar.

Loş ışıklardan bir kaçının bulunduğu son köşede ise, gelmiş geçmiş en büyük büyücülerin, en ünlülerinini fotoğrafları vardır. Bunlardan bazıları: Grindelwald, Godric Gryffindor, Rowena Ravenclaw, Helga Hufflepuff ve Salazar Slytherin'dir.

Avril,bu günlerde peşine takılan aptal bir griffindor öğrencisine-Cretf'e-takılmıştı.Oğlan durmadan konuşuyor ve Avril'in canını sıkıyordu.Terbiyesi izin vermediği içinde çocuğa git diyemiyordu.Bu seferde koridorda yakalamıştı.Ailesinden söz ediyordu.

-''Tanrım,ne aptal bir çocuk.Bir yalan uydurmalıyım,geç kalacağım'' dedi saatine bakarak
-''Şey,Cretf,benm bir ödevim için kütüphaneye gitmem lazım.Sonra,sonra.'' dedi.Gerizekalı çocuk gözlüklerinin üstünden ağzı bir karış halde baktı.Avril ona fırsat vermemeye kararlıydı.Koştu,koştu.7.kata kadar hiç durmadan koştu.
David'in tarif ettiği heykelin yanında durdu ve ne yapabileceğini düşündü.
-''Bir yer ver bize,içinde büyü çalışabileceğimiz bir yer ver bize'' dedi üç defa volta atarak.Üçüncününn sonunda durduğunda pırıl pırıl,cilalaı bir kapı oluşmuştu.

-''Vay canına,daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim'' dedi kapının pirinç tokmağını kavrayarak.
Etrafına baktı hızlıca.Kimsenin görmesini istemiyordu.Hızlıca içeri daldı.

-''Aaaa,şey,selam David.'' Dedi içerideki insanın David olduğunu anlayınca.

İçerideki tek ışık kaynağı David'in asasıydı.Bunun yüzünden hiçbirşey göremiyordu.
Asasını eline aldı ve ''Lumos'' dedi.Şimdi etrafını inceleyebilirdi.

İçeride 15 tane heykel vardı.Hafif demirden yapılmış gibi duruyorlardı.

Hemen kenarında ufak bir alan vardı.Avril ne işe yarayabileceğini merak etti.

Asasını biraz sola çektiğinde birsürü kütüphane gördü.Birsürü kita vardı.
-''Vooov'' dedi birtanesini eline alarak.Çok güzel,deri ciltli bir kitaptı.İçeride karmaşık iksirler vardı,çok korkunç bir kitaptı
-''Eğk'' dedi kitabı yerine bırakarak.İçindeki resimler çok iğrençti.

Başka bir kitap aldı eline.Nazarları anlatıyordu.
-''Burası çok güzel'' dedi David'e dönerek.

David yeni birinin geldiğini duymuştu. Bunun sadece DO üyesi birinin olduğunu düşünmüştü ; çünkü başka kimse toplantımızı bilmiyordu ve yerimizi bulamazdı. Birinin bu kadar erken gelmesini beklemiyordu; ama biri gelmişti. Yanına geldiğinde o kişiyi tanıdı. Bu Avril'dı. Avril ona:

-''Burası çok güzel''

dedi. David'de ona bakarak:

"Evet, bence de öyle. Ama burayı tasarlamam baya zor oldu."

dedi gülümseyerek ve devam etti:

"Eee, toplantıya daha vardı sen niye geldin bakalım böyle erkenden?"

dedi tekrar gülümseyerek.

"Eee, toplantıya daha vardı sen niye geldin bakalım böyle erkenden?"

Avril gülümsemeye başladı:

-Sıkıldım,sabah uykum kaçtı,saatlerdir boş boş oturuyorum,sonunda buraya gelip biraz büyü çalışmak istedim.Bak,patronus öğrendim'' dedi.Göstermek için can atıyordu.Asasını çekti ve:
-''Expecto Patronum'' dedi.Asasının ucundan altın renklerinde saydam bir çita fırladı.Oda baştan başa bir ışıkla dolmuştu.Çita geri asanın içine dönerken Avril
-''Ne güzel değilmi'' dedi hayranlıkla.

David Avril'ı dinliyordu:

-Sıkıldım,sabah uykum kaçtı,saatlerdir boş boş oturuyorum,sonunda buraya gelip biraz büyü çalışmak istedim.Bak,patronus öğrendim''

dedi. David cevap verdi:

"Ne güzel."

dedi gülümseyerek ve Avril devam etti:

-''Expecto Patronum''

dedi ve çita çıktı. Çok güzel gözüküyordu. Avril konuşmaya devam etti:

-''Ne güzel değilmi''

dedi.David cevap verdi:

"Evet, bence de güzel. Biliyor musun bende yapabiliyorum."

dedi ve ekledi:

"Göstermemi ister misin?"
diye sordu.

"Evet, bence de güzel. Biliyor musun bende yapabiliyorum."

dedi ve ekledi:

"Göstermemi ister misin?"
diye sordu.

Avril birinci sınıf öğrencinin bir patronus yapabileceğine şaşırmıştı.Ağzı bir karış halde,asası hala havada cevap verdi:

-''Na-nasıl yani,kim öğretti sana.Göster bakalım'' dedi hafif kekeme bir halde.Ağzı bir karış bakıyordu.Kendisi bu yaşında zor becerirken ve daha yeni öğrenmişken bunun nasıl olduğunu merak ediyordu.

David Avril'ın şaşırmasına sevinmiş gibiydi. Çünkü ne kadar yetenekli olduğunu bilmesini isteerdi ki özelliklede karanlık sanatlarda. David hemen asasını eline aldı ve çok mutlu bir anı düşünemeye çalıştı. Aklına bir türlü gelmiyordu ; ama yapıcaktı. Evet, bulmuştu. Gryffindor sınıf başkanı, Quidditch kaptanı&Kovalayıcısı ve tüm derslerinin "O" olduğunu düşünüp:

"Expecto Patronum!!!"

diye bağırdı. Asasından kanatlı,bembeyaz bir Unicorn çıkmıştı. David sevinçle Unicorn'nuna bakıyordu. Tabi bu yaşta patronusu uzun süre kalamazdı. Kısa bir zaman sonra patronusu yok olmuştu.

David, gözleri ışıl ışıl Avril'a bakıyordu.

Avril çıkan unicorn'a aynı şaşkınlıkla baktı.
-''Gerçekten güzel'' dedi.
Etfafına bakındı.Böyle karanlıkta duracak değillerdi ya
-''Böyle karanlıktamı duracağız?'' dedi.Karanlığı sevmezdi.
.Aklına bir fikir geldi,yararı olurmuydu bilmiyordu ama üç kere
-''Işık ver bize,ışık'' dedi.

Etraf birden bire aydınlanmıştı.Avril buna çok sevindi,fikri işe yaramıştı.Ancak buraya büyü çalışmak için gelmişti
-''Biraz büyü çalışalımmı,diğerlerinin gelmeine daha asırlar vardır herhalde hepsi uyuyorlardır'' dedi gülümesyerek.David'in onaylaması üzerine kütüphaneye gitti ve işe yarayacak bir kitap aradı.

-''Ah,evet burda bir tane var,adı korunma büyüleri'' dedi.Hızla ilk sayfasını açtı ve iki dakika okuduktan sonra
-''Petrificus Totalus'a çalışalımmı?Bildiğini sanmıyorum'' dedi onun gözlerinin içine bakarak.Gözlerinin rengi değişmişti heycandan,masmavi olmuştu.

David Avril'ın şaırmasına sevinmişti ve Avril'ın büyü çalışma teklifine sıcak baktı ve Avril'ın:

-''Petrificus Totalus'a çalışalımmı?Bildiğini sanmıyorum''

dedi. David buna çok şaşırmıştı. Böyle basit bir büyüyü bilmeyecek ne vardı ki. David toparlandı ve cevap verdi:

"Tabi ki de biliyorum. Unuttun mu Avril. Ben safkan bir aileden geliyorum ve büyülerle çok ilgileniyorum. Bu büyü de tabi biliyorum. Hem bunları bilmesem nasıl başkan olabilirdim ki?"

dedi gülümseyerek ve devam etti:

"Diğerlerinin gelmesine az kalmıştır herlade."

dedi.

out:safkan bir aileden geliyor olabilirsin ama onların bile bir çocğa asa kuladırtma hakları yoktur.

"Tabi ki de biliyorum. Unuttun mu Avril. Ben safkan bir aileden geliyorum ve büyülerle çok ilgileniyorum. Bu büyü de tabi biliyorum. Hem bunları bilmesem nasıl başkan olabilirdim ki?"

Avril sırtını dikleştirdi ve:

-''Bende safkan bir aileden geliyorum,büyülerin bir kısmını bende biliyorum ama fazla çalışmaktan birşey olmaz diye düşünüyorum.Ben sana bunu uygularım,sende kalkanlarla felan korunmaya çalışırsın.Sencede iyi olmazmı?'' dedi.Sinirlenemişti nedense.
-''Diğerleri yavaş yavaş gelebilir ama ben büyü çalışacağım'' dedi asasını aldı ve bir köşeye gitti.Küsmüş gibiydi.

David niye böyle olduğunu anlayamaıyordu. Kötü bir şey dememişti ki. Hemen Avril'ın yanına gitti ve:

"Niye böyle yapıyorsun ki? N'aptım ben? Hem istersen beraber çalışabiliriz."

dedi gülümseyerek.

Avril'ın cevabını beklerken, asasıyla:

"Accio parşömen kağıtları!"

dedi ve eline, daha önceden buraya getirmiş olduğu tüm parşömenler geldi. Her koltuğa parşömenlerden bir tane koydu.

Her parşömen kağıdında:

Ad:

Soyad:

Bina:

Sınıf:

Yapabildiği Büyüler(Derste Öğrendiklerim Yazmayın!):

En İyi Yaptığı Büyü(1 adet):

En Zayıf Büyüsü(1 adet):

yazıyordu. David hala Avril'ın cevabını bekliyordu.

"Niye böyle yapıyorsun ki? N'aptım ben? Hem istersen beraber çalışabiliriz."

Avril de bunu bekliyordu.David parşomenleri çağırırken ona braz da hınzır bir şekilde bakıyordu.

Sonunda işi bittiğinde Avril'e döndü.Avril ona glümsüyordu.Fark ettirmeden asasını kaldırdı ve bir anda
-''Petrificus totalus'' dedi.Çocuk kaskatı yere düşmüştü.Avril yazık der gibi ona bakıyordu.

Ella koşarak içeri girdi.İçerisi oldukça etkiliyeciydi.İçerisi tenhaydı demekki birşey kaçırmış sayılmazdı.İçerdeki herkes tanıdıktı.

''Merhaba Millet...''
''Burası gerçekten güzel olmuş''dedi etkilendiğini belli ederek.
Ama birden Avril'in David'e büyü yaptığını farketti.

.''Burda noluyor''
''Avril bakıyorum ortama alışmışsındedi gülerek.Avril bunu hep yapardı.

.''Burda noluyor''
''Avril bakıyorum ortama alışmışsın'' dedi içeri giren Ella.

Avril sinsice gülümsedi:
-''Sadece Başkanımızın reflekslerini ölçüyordum,ama anlaşılan o kadar da kuvvetli değillermiş,yazık,refleks olmadıktan sonra büyüler ne işe yarar'' dedi.Ama David mosmor olmuştu,nefes alamıyodu galiab.Avril hemen karşı laneti mırıldandı ve elini uzatarak onun kalkmasına yardım etti.
-''Anlaşılan seninde bizim kadar büyü çalışmaya ihtiyacın var,biz büyü öğrenirken sende refkleslerini geliştirirsin'' dedi .Özür dier bir tavırla ekledi sonra:
-''Sadece reflekslerini kontrol etmek istedim'' dedi göz kırparak.David'in koluna pat pat vurdu.

Avril'in bu haline alışık olan Mag sadece gülümsedi.Avril'i bir bütün olarak kabullenmişlerdi.Zaten ailenin doktoruda herkese bunu tavsiye etmişti.

''Avril'e karşı hazır olmalısın''
''Eğer bir gün onun bu şakalarını etkisizleştiribilecek kadar hızlanırsan o gün gerçekten iyi bir büyücü olmuşsun demektir''
dedi ve ikisine baktı.

David biraz sinirli gibiydi.

''Sen dediklerime bakma sadece şaka''
''Alt tarafı küçük bir şaka''dedi ve gülmesini bastırarak sustu.

Ardından parşömeni doldurmaya başladı.Bitirince yine aldığı yere bıraktı.

David çok sinirlenmişti. Avril'ın uzattığı eli tutmayarak kendi kalktı.

-''Anlaşılan seninde bizim kadar büyü çalışmaya ihtiyacın var,biz büyü öğrenirken sende refkleslerini geliştirirsin''

dedi ve hemen ekledi:

-''Sadece reflekslerini kontrol etmek istedim''

dedi. David hemen cevap verdi:

"Hazırlıksızdım. Birini arkadan vurarak büyülemektense, düello yaparım ben, yani senin gibi değil."

dedi ve sinir olduğuu belli etmeyerek Ella'ya döndü:

"Merhaba Ella. Hemen bir koltuğa otur."

dedi ve ekledi:

"Koltuklardaki parşömen kağıtlarındakileri doldurmaya başlasan iyi olur. Avril sende başlamalısın."

dedi.

"Hazırlıksızdım. Birini arkadan vurarak büyülemektense, düello yaparım ben, yani senin gibi değil."
"Merhaba Ella. Hemen bir koltuğa otur."
"Koltuklardaki parşömen kağıtlarındakileri doldurmaya başlasan iyi olur. Avril sende başlamalısın."

Avril parşomene yazmadan önce ekledi:
-''Ama bir büyücü herzaman hazrlıklı olmalı,bu yüzden asası elinin altında biryerlere koy'' dedi ve geçip doldurmaya başladı:

Ad:Avril

Soyad:Delacour

Bina:Ravenclaw

Sınıf:2.sınıf

Yapabildiği Büyüler(Derste Öğrendiklerim Yazmayın!):
Reducto,Aklapakla,riddikulus,petrificus totalus,aklapakla,expecto patronum,lumos,avada,reparo,wingardiom leviosa,sersemlet,slite incantertem

Daha fala biliyordu ama şimdi bir türlü aklına gelmemişti.

En İyi Yaptığı Büyü(1 adet):Reparo
En Zayıf Büyüsü(1 adet):Seremlet.

Parşomeni gidip Daivd'e verdi.

David Avril'ın:

-''Ama bir büyücü herzaman hazrlıklı olmalı,bu yüzden asası elinin altında biryerlere koy''

demesi üzerine cevap verdi:

"Evet, haklısın."

dedi ve gülümsedi. Biraz sonra Avri, parşömen kağıdını getirdi.

David alıp okumaya başladı. En zayıf büyüsü Sersemlet'ti.

"Niye bugün kimse yok?"

dedi.

Günün sorusu değil mi??dedi Ella oturduğu yerden.
''Sanırım sayın üyeler toplantıyı unuttular''dedi ve gözlerini devirdi.

Mızmızlık yapan kız konumuna düşmek istemiyordu ama yinede insanların randevularına sadık kalmamamlarına bozulmuştu.

''Bari başlayalım ''diye söylendi ve oturduğu yere biraz daha sırtını verdi.
''Hiç olmazsa koltuk epey rahatmış'''dedi ve suratından bir gülümsemeyle kapıya baktı.

"Niye bugün kimse yok?"
Avril saatine baktı:
-''Öğle yemeği saati'' dedi kolunu indirirken
-''Az sonra gelirler'' dedi kapıya bakarak.

Gözüne kesdirdiğiği kocaman,yeşil bir pufa oturup bağdaş kurdu.Asasını çıkartmıştı.
-''Bubbligeon'' dedi.Bu büyüyü kendisi bulmuştu.
Küçük baloncuklar doldurdu odayı,yükseliyor,tavana değiyor ve patlıyorlardı.Binlerce,binlerce baloncuk.Muhteşem bir manzaraydı.

David Ella'nın:

''Sanırım sayın üyeler toplantıyı unuttular"

demesini başıyla onayladı.

"Bence de. Unuttular, ya da işeleri çıktı."

dedi üzgünce. Ella'nın:

''Bari başlayalım "

demesiyle de:

"Bence formu doldurmakla başla."

dedi gülümseyerek ve Avril'ın büyüsünü gördü.

"Güzel büyüymüş."

dedi gülümseyerek.

Ella doldurulmuş formu eliyle kaldırıp salladı.Sonra tekrar masanın üstüne koydu.
Oda oldukça güzeldi.Gelmeyenler kendi kaybeder diye düşünüyordu.

''Millet sizce biz bu okulda eğlenir miyiz''
''Ne biliyim bizim ev bile daha eğlencelidir.''dedi.

Ardından bir ders antremanında olduğunu hatırladı.Sorduğu soru ne kadarda anlamsız kalmıştı.

Tatyana sabah erkenden kalktı.Bugün ilk D.O toplantıları vardı.Büyü yapacakları için enerjiye ihtiyaçları vardı.Bunun için cüppesini giyip, asasını aldı ve yatakhaneden çıktı.Büyük salona indiğinde birkaç tane öğrenci vardı.Bugün haftasonuydu ve öğrencilerin çoğu uyuyordu.

Ravenclaw masasına oturdu.Birşeyler yedi.O sırada aklına kütüphanede bakması gerkene bir kitap olduğu geldi.Hemen kalktı.Kütüphaneye geldi.Kütüphane görevlisi Tatyanana'yı gördüğüne şaşırmıştı.Öğrencilerin çoğu haftasonu ödevlerini yapmaya öğleden sonra gelirlerdi.Tatyana hemen aradığı kitabın bölümüne baktı.Kitabı bulup, masaya oturdu.Kitabı okurken bir yandan da parşömene notlar alıyordu.

Aradan bayağı bir zaman geçmişti.Saatine baktığında D.O toplantısının başlayacağını gördü.Hemen kitabı yerine koydu, parşömeni katlayarak çantasına koydu.Kütüphaneden çıktı.7. kata geldiğinde nefes nefeseydi.

''İhtiyaç odası bize toplantımızı yapabileceğimiz ve büyü çalışabileceğimiz bir yer ver '' dedi.Birden duvarın yerinde büyük kahverengi bir kapı belirdi.Tatyana yavaşca kağıya doğru ilerledi.Kapıyı açtı, içeriye girdi.İçeri de kuzeni David, Avril ve Ella vardı.'' Umarım geç kalmamışımdır kuzen '' dedi.

İçerisi tam da onların çalışabileceği bir şekilde döşenmişti.Bir yerde puflar vardı.Bir köşede ise kitaplar vardı.Ortada ise büyü yapabilecekleri 15 tane heykel bulunuyordu.

David Tatyana'yı gördü ve:

"Selam Tatyana. Hemen şu formu doldur da işe koyulalım."

dedi ve göz kırptı. Sonra Ella'nın sorusuna cevap verdi:

"Bence eğleniriz."

dedi ve gülümsedi.

'' Umarım geç kalmamışımdır kuzen '' diyen Tatyana girdi içeriye.

Avril Ella'ya döndü ve alaycı bir tavırla:
-'' Umarım geç kalmamışımdır kuzen '' dedi.Ella da ona bakıp kahkahalar attı.Ancak Avril Tatyana'yı kızdırmak istemezdi:
-''Naber'' dedi göz kırparak.Büyüsü hala devam ediyordu.,ama Avril odayı baloncuklar içinde bırakmak istemedeiği için asasını cebine koydu.
Ellerini ayakalrınada birleştirdi ve Tatyana'dan bir cevap gelene kadar ileri-geri ileri-geri oynamaya başladı.