Reno Tybalt Miller'ın Ofisi

Reno daire başkanıydı, ancak başarıları sayesinde değil. Karşı konulmaz cazibesi ile.. Soyadı sayesinde.. Bunları o da biliyordu, bu yüzden işleri pek takmazdı. Arada amcası Federico uğrarsa şöyle bir göz ucuyla bakardı o kadar.

Raflardaki kitaplar hergün temzilenmelerine rağmen hiç okunmadıkları için sayfaları adeta örümcek ağı tutmuştu. Değişik yerlere saçılmış, günü geçmiş dosyalar...Yerleri oldukça pahalı bir el halısı kaplıyordu, duvarda çinilerle süslü eski bir saat. [i]Oldukça görkemli gözüken zümrüt yeşili bir koltuk ve hemen önünde siyah çalışma masası vardı.

Slytherin Quidditch takımının hem Kovalayıcısı hem de Kaptan'ı olduğu senelerden bir fotoğraf işlemeli antika çerçevesi ile masanın üstünde duruyordu. Bu resmi gören herkes Reno'nun ne kadar kendini beğenmiş, ukala ve etkiliyici olduğunu anlardı. Takım arkadaşlarıyla olması gerekirken, Reno tek başına elinde son model süpürgesiyle duruyordu. Kızıl uzun saçları kusursuz yüzünü kapatasa da yüzüne vuran güneş ışığıyla yeşil gözleri delercesine parlıyordu.

Son olarak Uçuç şebekesine bağlı beyaz şömine her zaman yanardı. Arityumdaki onlarcası yerine Renocisimlenmediği zaman hep odasındaki bu şömineyi kullanırdı.

Reno odasında oturmuş müzik dinliyordu.Canı çok sıkılıyordu. Yapacak yine bir sürü abuk sabuk işi vardı. Onlarla uğraşmak istemiyordu, gelen dosyaları okumadan çekmeceye koymuştu.

Bir parşomen ve kalem çıkardı.Bu kalemi güzel bir kız hediye etmişti. Bir Muggle kalemiydi. Büyücüler bunları pek bilmezdi. Çok da rahat ve kullanışlı birşey aslında.Kalemi bıraktı. Kızın adı neydi? O kadar vakit geçirmesine rağmen hatırlmaıyordu. Kızlar onunla hep ilgilenirlerdi, Reno buna alışkındı ancak henüz onun ilgisini çekecek birini bulamamıştı. Müzikte tam yerinde hüzünlenmişti. Sonra kalemi tekrar eline aldı ve yazmaya başladı...

'' Merhaba Cody..

Seninle yüzyüze konuşmak isterdim ama inan işlerim çok yoğun, hiç zamanım yok. Yakın bir zamanda İrlanda'ya gideceğim, uzun bir seyehat olabilir. Anlayacağın seninle yaşadığımız tatlı yaz eğlencesine son vermeliyiz. Bir daha beni arama, seni görmek beni üzecektir.

Reno ''

Yazdığı mektuba şöyle bir uzaktan baktı. Kesinlikle onu başından atmaya çalıştığını anlayacaktı ama o umursamıyordu. Ailesi İtalya'dayken yanlız yaşadığı günleri düşündü. Malikane de ne partiler vermişti be! Oysa şimdi herşeyi erkenden bırakmak zorunda kalıyordu. Federico ya da Lin yaptıklarını bilselerdi kesin onu aileden atarlardı. Neyseki asla öğrenemeyeceklerdi. Mektubu yollaması için birine verecekti, o şanslı kişiyi bulmak için ofisinden çıktı.

Alanis, Bakanlık'ta öylesine dolaşıyordu.Üzerinde her zamanki gibi siyah mini eteği, beyaz gömleği, siyah bağlanmamış kravatı, siyah deri ceketi ve her adımında yankılanan seslerin sahibi siyah topuklu ayakkabıları vardı.Saçları topluydu.Kan kırmızısı ruju ve yine aynı renkteki ojeleri çok dikkat çekiyordu.

Yürürken yanından geçen bakanlık çalışanlarının "Sihirli Günler Bayan Allén" deyişlerine "Teşekkürler" diye mırıldanarak cevap veriyordu.

Can sıkıntısıyla Bakanlık'ta dolaşırken 7. katta olduğu farketti.Burası Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi olmalıydı.En son bildiğine göre buranın bir başkanı yoktu.Ama şimdi insan kaynıyordu burası.Başkanın odasına giderken yanından kıkırdaşan iki kız geçiyordu."Yeni başkan olarak kim atandı buraya, biliyor musun?" Diğer kız meraklı bir şekilde "Kim?" dedi."Reno Tybalt Miller.Ben gördüm.Çok yakışıklı ve cazibeli bir erkek..." Alanis alaycı bir gülümsemeyle kıza baktı. "Senin gibi bir kızın hayallerini süsleyecek bir erkek bulması ne hoş!...Sadece hayalde..." Alanis, kızın kendisine nefret dolu bakışlar atmasıyla daha bir eğleniyor görünüyordu. 'Bu kadar eğlence yeter' diyerek Yeni atanan Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı'nın kapısını çaldı.İçeriden ses gelmeyince kapıyı araladı. Odada kimsenin olmadığı farketti.'Gelene kadar burada bekleyeyim' diyerek içeriye girdi.Bir süre odayı süzdü.

Kapı açıldığında içeriye bir adam girdi.Adam merakla Alanis'i süzüyordu.Alanis'in de ondan kalır bir farkı yoktu.İşte yakışıklılığı ile ün kazanmış Bay Miller karşısındaydı.Alanis küçük bir tebessümle "Yakışıklılığı ve cazibesiyle ün kazanmış ve buraya yeni atanan Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi başkanı siz olmalısınız..."

Misafir

Elwina, Bakanlık'a babasıyla görüşmeye gelmişti, ama aldığı haberler bunun çok üzerindeydi. Konfederasyon Başkanlık Ofisi'nsde babasının yanında Federico'yla karşılaşmış ve onun yeğeninin, buraya taşınıp Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi'nin başına geçtiğini öğrenmişti.

Reno'yu Hogwarts yıllarından tanırdı. Elwina okula yeni başladığında Renop çoktan Slytherin Kovalayıcısı'ydı ve onu maçlarda az desteklememişlerdi. Genç bir kızken de Reno ağabeyini çook severdi. Şimdi yedinci kata çıkarken, onun geçen yıllar içerisinde ne kadar değiştiğini düşünüyordu. Onu en son gördüğünde; uzun boylu, hafifçe zayıf ama güçlüydü ve mükemmel, uzun kızıl saçları vardı. O saçları kesmediğini umuyordu içten içe...

Dairenin kapısına geldiğinde, hafifçe saçlarını düzelterek içeri girdi. Sekreter ağzını açacakken "Reno'yla görüşeceğim." diyerek susturdu onu. Duraksamadan, Başkanın Ofisi'nin kapısına ilerledi.

İçeri girdiğinde ilk gördüğü, o kızıl adamdı elbette. Ve umduğu gibi saçları hala uzun hatta belki birazcık daha uzun. Onun zümrüt yeşili kedimsi gözlerini kendisinde hissedince, gülümseyerek genç adamın boynuna sarıldı.

"Mon cher Reno! Seni tekrar Londra'da görmek ne güzel!" dedi heyecanlı bir sesle. Genç adamın eli belinde hafifçe tutarken ona gülümsedi ve ayrılmadan önce dudağının kenarından hafifçe öptü. "Seni nasıl özledim bilemezsin." dedi.

O sırada arkasından gelen hafif bir ayak sesiyle döndü. Sihirsel İşbirliği Dairesi'nden Lily Allen'dı bu. Elwina başıyla ona selam vererek "Ohh, birşeyi bölmüyorum, değil mi?" dedi. Yan gözle hala Reno'ya bakarak, tepkisini bekliyordu.

Reno Tybalt Miller tam ağzını açacakken kapı açılmıştı.İçeriye Elwina Wren Malfoy girmişti.Reno Alanis ile konuşmaktan vazgeçmiş ve Elwina ile selamlaşmış, sarılmışlardı. Alanis onları izlemeyip daha sonra Reno ile konuşmadan hemen kendisini dışarıya atmak istiyordu.Elwina, Reno ile ilgilenmeyi bırakıp Alanis'in odada olduğu farketti.Alanis'e önce bir selam verdi ve konuşmaya başladı. "Ohh, birşeyi bölmüyorum, değil mi?" Alanis yanlış anlaşılmamak için hızlıca konuştu. "Hayır Elwina bölmüyorsun.Bende yeni gelmiştim zaten. Bakanlık'ta öylesine dolaşıyordum ve bir de baktım ki 7. kattayım. Buraya yeni atanan başkandan çok söz edildiğini duydum. Yakışıklılığı ve cazibesiyle ün kazanmış yeni başkanı ziyaret edemeden geçemedim. Bir 'merhaba' diyeyim dedim.Ama şimdi aklıma geldi.Önemli bir görüşmem vardı.İzninizle ben kalkayım..."

Reno ofisinden çıktığında büyük bir insan kalabalığının kapısının önünde buldu. Çoğunluğu bayandı, bunda şaşılacak bir şey yoktu ona göre. Herkese gülücük dağatarak merdivenlerin başına geldi ve ona bakan orta yaşlı bir kadın gördü. Kadın beceriksizce ona iltifat etmeye çalışıyordu. Reno herşeye başını sallayarak onu es geçti ve sonunda sekreterini buldu.

'' Selam.. Bir mektubum var yollarmısın? Üstünde adres yazılı, sağol. ''

Hızlı adımlarla geri odasına girdiğinde güzelce bir bayan onu bekliyordu. Reno ona şöyla bir baktı, tanıdık geliyordu. " Yakışıklılığı ve cazibesiyle ün kazanmış ve buraya yeni atanan Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi başkanı siz olmalısınız..." Reno gülümsedi, tam cevap verecekti ki odanın kapısı yeniden açılmıştı. Gelen Elwina'ydı, kuzeni Lin'in en yakın arkadaşı..

" Mon cher Reno! Seni tekrar Londra'da görmek ne güzel!" Elw ona sarılmıştı, Reno'da ona.. Onu özlediğini farketmişti bir anda. Sonra Elwina beklenmedik bir şekilde dudağının kenarına öpücük kondurmuştu. " Seni nasıl özledim bilemezsin." Elw Reno'dan ayrıldıktan sonra odadaki diğer genç kadını farketmişti. Anlaşılan tanışıyorlardı, yani Elw'in bakışlarından öyle anlamıştı. " Ohh, birşeyi bölmüyorum, değil mi?" Reno yanlış anlaşıldığını anlamıştı, bu sefer gerçekten de iş üstünde değildi. Ancak açıklama sırası onda değildi.

" Hayır Elwina bölmüyorsun.Bende yeni gelmiştim zaten. Bakanlık'ta öylesine dolaşıyordum ve bir de baktım ki 7. kattayım. Buraya yeni atanan başkandan çok söz edildiğini duydum. Yakışıklılığı ve cazibesiyle ün kazanmış yeni başkanı ziyaret edemeden geçemedim. Bir 'merhaba' diyeyim dedim.Ama şimdi aklıma geldi.Önemli bir görüşmem vardı.İzninizle ben kalkayım..."

Bu seferde genç bayan Elw ile aralarında bir şey olduğunu düşünmüştü. Reno başını iki yana sallayarak '' Üzgünüm ama izin vermiyorum. '' dedi. Bir yandan da ona yanyan bakan Elw'e bakıyordu. Elwina'ya oturması için koltuğu işaret ettikten sonra '' Ben Reno, ama sen zaten beni tanıyorsun. Daha doğrusu beni duymuşsun.. '' Ünü bu kadar çabuk yayılmasına o da anlam veremiyordu. '' Ancak seni tanımıyorum.. '' Sonra sinir olmuş gibi gözüken Elw'e dönüp '' Ben de seni özlemişim Wren. Ah üzgünüm ağzımdan kaçtı! '' dedi hiç inandırıcı olmayan bir ses tonuyla.

Misafir

Lily, hemen orayı terk etmek istercesine " Hayır Elwina bölmüyorsun.Bende yeni gelmiştim zaten. Bakanlık'ta öylesine dolaşıyordum ve bir de baktım ki 7. kattayım. Buraya yeni atanan başkandan çok söz edildiğini duydum. Yakışıklılığı ve cazibesiyle ün kazanmış yeni başkanı ziyaret edemeden geçemedim. Bir 'merhaba' diyeyim dedim.Ama şimdi aklıma geldi.Önemli bir görüşmem vardı.İzninizle ben kalkayım..." dedi. Elwina kaşlarını kaldırarak onu ve Reno'yu izlemeyi sürdürdü. Ne de olsa onun odasındaydılar, durup Elwina'nın 'Hayır, gitme, kal..' diyeceği yoktu ya!

Reno, kızıl saçlarının hafifçe dalgalanmasına yol açacak biçimde kafasını salladı: '' Üzgünüm ama izin vermiyorum. ''

Elwina, hafif bir sırıtışla onu izliyordu. Ohh, Reno her zaman bir bayanı nasıl ikna edeceğini biliyordu. Elwina'ya bir koltuğu işaret edince genç kadın itiraz etmeden oturup rahatça bacak bacak üzerine attı. Gözleri hala Reno'daydı: '' Ben Reno, ama sen zaten beni tanıyorsun. Daha doğrusu beni duymuşsun.. Ancak seni tanımıyorum..'' dedi Reno.

Bunun üzerine Elwina gözlerini devirdi. Kafasında yankılanan cümle, 'Sanki tanıması çok gerekliymiş gibi...' oldu. O anda Reno onun üzerindeki rahatsızlığı fark ederek '' Ben de seni özlemişim Wren. Ah üzgünüm ağzımdan kaçtı! '' dedi Elwina'ya.

Genç kadın tek kaşını kaldırarak "Ahh, tabii. Sen ikinci isme geçersen, ben de aynen karşılık veririm, Tybalt." dedi. Sonra ayakta duran ikiliye hitaben "Konuşacaksak, bari siz ikiniz de oturun, böyle yüzünüze bakmak bile yorucu oluyor." dedi.

" Ahh, tabii. Sen ikinci isme geçersen, ben de aynen karşılık veririm, Tybalt."

Reno'nun yüzünde bir çeşit tisinme ifadesi oluştu. Tybalt isminden nefret ediyordu, kim böyle bir ismi severdi ki? Elli sene önce popüler olabilirdi ama şimdi asla..

" Konuşacaksak, bari siz ikiniz de oturun, böyle yüzünüze bakmak bile yorucu oluyor."

Hemen koltuğuna geçti, şimdi genç bayanlar ile arasında masası vardı. Yanı başında duran bir kaç sene öncesine ait resmi göstererek '' Hiç değişmemişim değil mi? '' dedi. Kendisi hakkındaki yorumları almak için böyle birşey yapmıştı. İlginin sürekli onun üzerinde olmasını istiyordu. Ardından ekledi; '' Eee, birşeyler içer misiniz? ''

Misafir

Elwina masanın karşısında oturmuş onu izlerken, Reno yanındaki bir çerçeveyi çekerek onlara gösterdi. Elwina o fotoğrafı çok iyi hatırlıyordu. Yine Quidditch Kupası'nı kazandıkları bir yıl, Kaptan'ın - Reno'nun elbette - Kupa'yla ve süpürgesiyle çekilmiş bir pozuydu. Genç adam, hafifçe gülümseyerek '' Hiç değişmemişim değil mi? '' dedi.

Elwina onun sıcak gülümseyişine karşılık verip, masaya doğru eğildi ve çerçeveye uzandı. İlk iki parmağının ucu çerçeveye değerken, mavi gözleri fotoğrafın ardındaki Reno'daydı:

"Kesinlikle. Eğer bir değişme varsa, bu kesinlikle daha büyüleyici bir yönde..." dedi. Minik bir gülücük atarak, tekrar arkasına yaslandı. Lily'e bakarak, masadaki erkeği gösterdi elinin hafif bir hareketiyle.

"Hep böyle şık ve güzeldi, bizim Reno'muz. Onu tekrar burada görmek içimi ısıtıyor." dedi.

İlgiden son derece memnun görünen Reno hızla konuştu: '' Eee, birşeyler içer misiniz? ''

Elwina bir an düşünür göründükten sonra "Gürelekotu çayı, alayım ben Reno. Bakanlıkta alkol bulundurduklarını sanmıyorum." dedi gülerek.

Alanis, Bayan Malfoy ve Bay Miller arasındaki konuşmaları dinlemekten sıkılmıştı.Aslında onları yalnız bırakmak istiyordu.Çünkü uzun zamandan beri görüşmeyen arkadaşlar arasında yok olmaktan nefret ediyordu.Bay Miller'ın çalışma masasının önündeki koltukların üzerinde buldu kendini, birden.Oturduktan sonra öyle dalmıştı ki oturduğunun farkında bile değildi.

Eğmiş başını yukarı kaldırdı.Bay Miller'a baktı bir süre.Onu herkesin görebileceği bir şekilde süzdü.Kızıl saçları ve yeşil gözleriyle gerçekten bahsettikleri gibi hoştu.Ama zaten Alanis'i kuşkuya düşüren cazibesiydi.İşinde ne kadar başarılı olduğunu bilmiyordu.Belki cazibesiyle o kadar ünlü olduktan sonra işini umursamıyordur bile diye düşündü.

Sürekli düşünmekten sıkılmıştı.Konuşmalara atlamayı sevmezdi ama bu sefer bunu yapacaktı...

"Bay Miller...Sizi yakından tanımak isterim.Nede olsa artık aynı ortamda çalışacağız.Akşam yemeği falan..Sizin için uygun mu?"

Ağzından çıkan kelimeler Alanis'in kontrolü dışında çıkan kelimelerdi.Ama bunu belli etmeden Bay Miller'a gülümsedi.Bayan Malfoy'un orda olması zaten onu pek ilgilendirmiyordu.Bu yemek belki Bay Miller ile iyi arkadaş olmasını sağlayabilirdi.Çünkü Bakanlık'ta çalışanlarla pek ilgilenemiyordu.Her zaman işlerinin yoğunluğunu bahane ederdi.Ama artık öyle olmayacağına emin olarak Bay Miller'ın cevabını bekledi.

" Gürelekotu çayı, alayım ben Reno. Bakanlıkta alkol bulundurduklarını sanmıyorum."

'' Bence de.. '' Hemen asasını çıkardı ve iki adet Gürelekotu çayı belirdi. Lily bitşey söylememişti, anlaşılan birşeyler içmeyecekti. Adını nerden mi biliyordu? Elw fısıldayarak ona söylemişti bile.

"Bay Miller...Sizi yakından tanımak isterim.Nede olsa artık aynı ortamda çalışacağız.Akşam yemeği falan..Sizin için uygun mu?"

Reno kendini tutamadı ve güldü. Cazibesi bu kadar erken mi etkilemişti bu güzel bayanı. Keşke Elw orda olmasaydı, kısmetini kapıyordu.

'' Ne demek Lily, ama bana Reno de.. Ne bu resmiyet? '' Karanlık Sofra olmazdı, çok fazla tanıdık vardı. Birileri onları görebilirdi, Reno işlerini gizli halletmeyi severdi. ''Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı nasıl? Akşam iş çıkışı orda ol tamam? Böylece tanışmış kaynamış oluruz.. '' Genç kadına göz kırptı. Elwina'nın ona baktığını hissedebiliyordu, omuz silkti. '' Biraz kötü bir zamanlama oldu, maalesef eski dostlar bugün burda.. '' Küçük bir kahkaha.. '' Şaka yapıyorum Elw.. ''

Matt, odasında bazı önemli dosyaları incaliyor bir yandan da Lily'i düşünüyordu.Ne zamandır gelmemişti ve Matt'de ona gitmemişti.Hemen dosyaları bir yana koydu ve karanlık odasından dışarıya çıktı.Ilkten Lily'nin odasına doğru ilerledi.Koridorlarda hep sessizlik vardı.Sadece tavanda yanan ışıkların cızırtı sesleri duyuluyordu.Koridorlardan Lily'nin odasına geldi ve açtığında içeride kimseyi bulamadı.

Tekrar odasına giderken, geldiği koridorlardan bir ses duydu.Hemen sese doğru ilerledi.Kapının üstündeki camdan içeriyi süzdü ve Lily'i gördü.Elw ve Lily vardı, bir de yeni bir bakanlık çalışanı...Kapıyı çaldı ve içeriye girdi." rahatsız etmiyorumdur umarım.Ben sadece Lily'e bakmıştım ama bulamadım.Sesini duyunca geldim, rahatsızlık veriyorsam gidebilirim " dedi kapıyı işaret ederek.

'' Rahatsız etmiyorumdur umarım.Ben sadece Lily'e bakmıştım ama bulamadım.Sesini duyunca geldim, rahatsızlık veriyorsam gidebilirim? ''

Reno içeri gelen genç adamı şöyle bir süzdü. Lily ile aralarında birşey olmalıydı, kıza bakışları değişikti çünkü. Reno hiçbir zmaan kimseye öyle bakamamıştı, çünkü hiç aşık olmamıştı.

'' Tabi ki, girsene.. '' Reno oturduğu koltuktan kalkıp adamın yanına gitti. Elini uzatarak '' Ben Reno, yeni Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanıyım. ''

Matt, genç adamın konuşmasını sevmişti.Hoş sohbetli birine benziyordu." tanıştığıma memnun oldum, bende Mattéo Black.Sihirli Kazalar ve Âfetler dairesi başkanıyım " dedi Reno'nun elini sıkarak.Sonra Lily'nin yanına oturdu.Reno'ya bakarak nasılsınız? " dedi.

Anlaşılan genç adam resmiyetten hoşlanıyordu. Reno da tekrar yerine geçerek devam etti. '' Memnun oldum Mr.Black.. İyiyim siz nasılsınız? Biz de Elwina ile çay içiyorduk, bir şey alır mısınız? '' Sonra da yüzüne içten bir gülümseme kondurdu. Herkes tarafından sevilmek istiyordu, bu doğasında vardı. Kızıl saçlarını gözünün önünden çekti, Mattéo'ya bakmaya devam etti.

Matt, odayı süzerken Reno'nun sorusuna içtenlikle cevap verdi." bende iyiyim, teşekkürler ben almayayım " dedi masum tebessümüyle.Bay Reno'ya dönerek " siz hangi binadan mezunsunuz, ben Slytherin'den mezun oldum. 20 yaşındayım " dedi Reno'ya bakarak

''Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı nasıl? Akşam iş çıkışı orda ol tamam? Böylece tanışmış kaynamış oluruz.. ''

Lily, hafifçe başını salladı.Aslında Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı'na pek uğramazdı.Daha çok karanlık yerlere giderdi.Ama tanışma için Çay Dükkanı iyidir diye içinden geçirdi.

Biraz sonra kapı aralanmıştı.İçeri gelenin kim olduğuna bakmak için biraz eğildi.Geleni görünce şaşırmıştı.Gelen Matt'ti.Onunla uzun zamandan beri görüşememişlerdi.

İçeri giren Matt, Alanis'in yanına oturdu.Alanis, bir süre Matt ile Reno'nun konuşmalarını dinledi.Sonra Matt'e döndü.

"Nasılsın Matt?" demekle yetindi.

'' Ben de Slytherin mezunuyum, ancak senden büyüğüm. 26 yaşındayım demek oluyorki ben son sınıftayken yeni başlamıştın.. ''

Sonra Lily'e döndü, çok sessizdi. '' Madam Puddifoot bayar diyorsan Karanlık Sofra'da olur. '' Sonra arkasına yaslanıp Elwina'ya baktı. Ona da bir sesszilik gelmişti nedense.. Çayından bir yudum aldı, tadı güzeldi. Tabi viski olsa daha iyi olurdu ama ne yazıkki mesai saatindelerdi.

'' Madam Puddifoot bayar diyorsan Karanlık Sofra'da olur. ''

Lily Reno'nun sözüyle ona döndü.Gülümsedi.Sanki aklını okumuştu.

"Kesinlikle Karanlık Sofra daha iyi olur.Yarın akşam saat sekiz uygun mu?Mesaiye kalmayız.Ne dersin?

" Kesinlikle Karanlık Sofra daha iyi olur.Yarın akşam saat sekiz uygun mu?Mesaiye kalmayız.Ne dersin? ''

Reno şaşırmıştı, Lily pek oraya takılacak bir tip gibi gözükmüyordu. Anlaşılan bugün kızın işi vardı, yarın demişti. Düşündü, evet yarın o da boştu.

'' Anlaştık.. ''

'' Elw, bitanem.. Neden sustun yahu? Ee tabi haklısın ben de Lin gibi biriyle arkadaş olsam ben de böyle bozuk bir ruh haline saihp olurdum. '' Sonra da pis pis sırıttı, kuzenine laf atmak neredeyse tek eğlencesiydi.

Misafir

Elwina, çayına dalmış konuşmaları kaçırırken içeri Matt girmişti. Ona selam vermemişti ve buna bozulsa da bunu yüzüne vuramayacak ilgisizdi. Reno Lily'le randevusunu ayarlayabildikten sonra ona döndü: '' Elw, bitanem.. Neden sustun yahu? Ee tabi haklısın ben de Lin gibi biriyle arkadaş olsam ben de böyle bozuk bir ruh haline saihp olurdum. ''

Elwina omuz silkti: "Lin'in öyle biri olmadığını biliyorsun, Reno..." dedi ve boş çay bardağını kaldırıp masanın üzerine koydu. "Sıkıldım biraz sadece." dedi dudak bükerek.

"Ee, Hogwarts'a gelecek misin? Minik Slytherinlerime Quidditch konusunda verebileceğin iyi bir ders vardır eminim. Bir haftasonu kalıp bizimle takılabilirsin belki?" dşye sordu gülümseyerek.

Matt, konuşulanları dinledi.Sonra Reno'ya bakarak, " Reno, benim gitmem lazım sadece Lily için gelmiştim, daha bir çok dosyam var onlara bakacağım " dedi ve ayaklandı. Kapıya doğru yöneldi, kapıyı açarak dışarıya çıkıt

"Lin'in öyle biri olmadığını biliyorsun, Reno..."

İçinden tabi demekle yetindi. Linda'nın nasıl olupta Hogwarts'da profesör olduğunu hala anlayamamıştı. Büyük ihtimalle çocukları ödevlerini getirsinler diye öldürmekle tehdit ediyordu.

"Sıkıldım biraz sadece."

Öne doğru eğildi ve olabildiğince kısık bir sesle '' O zaman akşam bize gel, Lin yok! '' dedi. Lin büyük ihtimalle Hogwarts'da kalırdı ama Reno zaten şaka yapmıştı. Elwina'nın ciddiye almayacağını biliyordu. Bu sırada Matt gitmişti, arkasından '' Görüşürüz.. '' diye seslendi.

"Ee, Hogwarts'a gelecek misin? Minik Slytherinlerime Quidditch konusunda verebileceğin iyi bir ders vardır eminim. Bir haftasonu kalıp bizimle takılabilirsin belki?"

Reno bir an için kendini çocuklara ders verirken hayal etti. Hayır, kesinlikle ona göre değildi. Bu yaştan sonra çıcuklarla mı uğraşacaktı?

'' Güzel kız öğrencilerin varsa olur.. ''

Lily, Matt'in arkasından "Sonra görüşürüz Matt" demekle yetindi.Bir süre yerinde kıpırdandı.Sonra Reno'ya döndü.

"Reno.Ben artık gideyim.Biliyorsun işler çok yoğun.Yarın akşam Karanlık Sofra'da görüşürüz."

diyerek yerinden kalktı.Reno'nun oturduğu yere doğru gitti.El sıkıştıktan sonra Elwina'ya döndü.

"Sonra görüşürüz Elwina.Zaten seni Bakanlık'ta bayağı görüyorum.Bir gün de benim ofisime beklerim."

dedi.Ve ofisten çıktı.

Misafir

Elwina'nın sıkıldığını belirtmesinin üzerine, REno masadan ona doğru eğilip, Lily'nin duyamayacağı bir sesle fısıldadı: ' O zaman akşam bize gel, Lin yok! ''

Elwina cevap verecekken, Matt ve onun arkasından Lily, odadan ayrılınca, Reno ikiliye '' Görüşürüz.. '' diye seslendi. Elwina ise yaslandığı masadan uzaklaşarak koltuğun arkasına dayandı rahatça. Onları dinleyen birileri olmayışıyla rahatlayarak

"Ahh, gerçekten hiç değişmemişsin, Reno. Güzel espri, ayrıca Hogwarts'taki yatağımın daha rahat olacağına eminim..." dedi parlak bir gülümsemeyle.

Elwina'nın "Ee, Hogwarts'a gelecek misin? Minik Slytherinlerime Quidditch konusunda verebileceğin iyi bir ders vardır eminim. Bir haftasonu kalıp bizimle takılabilirsin belki?" sorusunun ardından ise uzunca düşündü. Genç kadın, onun yüzünün kararmasını karanlık bir zevk alarak izledi. Demek ünlü bekar Reno Miller'ın bir korkusu vardı: Çocuklar. Pek de şaşırtıcı değildi doğrusu.

Reno sorusuna geç de olsa cevap verdi: '' Güzel kız öğrencilerin varsa olur.. ''

Elwina kahkaha atarak "Çok güzel kızlarım var Reno ama nedense senin onlara süpürgeye binmeyi öğreteceğini sanmıyorum..." dedi.

Hava durumunu göstermeye ayarlanmış tılsımlı pencereye döndüğünde havanın oldukça karardığını fark etti: "Saat baya geç mi oldu bana mı öyle geliyor?" diye sordu. Reno'nun şaşkın bakışına gülümseyerek "Daha eve uğrayacağım Reno, ben kalkayım, Hogwarts'a anca dokuzda varırım bu gidişle..." dedi ayağa kalkarken.