Reno Tybalt Miller'ın Ofisi

"Çok güzel kızlarım var Reno ama nedense senin onlara süpürgeye binmeyi öğreteceğini sanmıyorum..."

Reno içten bir kahkaha attı, Elw gerçekten onu iyi tanıyordu. Açıkçası pek yaşın önemi yoktu onun için, bir ara Hogwarts'a uğramayı aklının köşesine yazdı.

"Saat baya geç mi oldu bana mı öyle geliyor?" Reno bir an durdu, şaşırmıştı. Elw ve saat geç olmuş kavramı çok ayrı şeylerdi. Yüzünden anlamış olsa gerek Elwina'dan hemen açıklaması gelmişti. "Daha eve uğrayacağım Reno, ben kalkayım, Hogwarts'a anca dokuzda varırım bu gidişle..."

'' Uzun bir süre görüşmemek dileğiyle.. '' Reno çok iyi biliyordu ki bugün, yarın yine buluşacaklardı. En olmadı karşılaşacaklardı. '' Zaten beni işimden yeterince alıkoydun! '' dedi sanki o olmasa çalışacağı varmış gibi. Arkasına yaslanıp ayaklanmış Elw'e bakamya devam etti.

Misafir

Elwina, bu sıcak ayrılış mesajlarına, gülerken çantasını alıp kapının yanına ilerledi. Oturmadan astığı pelerinini giyerken Reno'ya dönerek

"Bir haftasonu gelip bizimle takılma önerim hala duruyor ama önce Lin'e eziyet etmeyeceğine söz vermelisin, yoksa seni en yakın Anahtar'la Avustralya'ya gönderirim..." dedi göz kırparak.

Sonunda pelerinin önündeki tokayı da bağladığında, kapıyı açarak dışarı bir adım attı ve dönüp kafasını tekrar kapıdan içeri soktu. "Görüşmeyiz!" dedikten sonra ona havadan bir öpücük yollayıp kapıyı sertçe geri kapadı.

Marguerite Sihir Bakanlığı'na, babasının yanına uğramak için Hogwarts'tan çıkmıştı o gün. Babasıyla konuşması gereken önemli konular vardı, her zamanki gibi yoğun işlerinden ilgilenmeye fırsat bulamadığı şeyler. Koridorda yürüyordu ki, karşıdan ona doğru gelen arkadaşı Elwina'yı gördü.

"Elw! Ne işin var senin burada?" Sarıldılar ve Elwina cevapladı: "Bir arkadaşımı görmeye gelmiştim... Reno'yu. Ya sen?" Merakla Marguerite'in vereceği cevabı bekledi. "Babama gelmiştim aslında. Reno'ya da uğrayabilirim, fena olmaz aslında..." dedi ve onu öptü. Sonra da Elw'in şaşkın haline gülerek ofise doğru ilerledi ve kapıyı tıklattı.

"Girin lütfen." sesini duymasıyla kapıyı açtı ve neşeli bir sesle:
"Davetsiz misafir kabul ediyor musunuz Monseieur Miller?" diye sordu. Genç adam bir kahkaha attı ve "Ne demek Mademoiselle, ne demek..." Marguerite pelerinini çıkarıp kapının yanındaki askılığa astıktan sonra Reno'nun çalışma masasına doğru ilerleyip onu yanaklarından öptü. Sonra da deri koltuklardan birine oturup sohbete devam etti:

"Aslında sana uğrayacağım aklıma gelseydi Lin'i de getirirdim, ama buraya babamı görmek için gelmiştim... Neyse, çıkışta Elw'i gördüm de seninle bir sohbet etmeyi akıl ettim." Gülümsedi ve ona ışıltılı gözlerle bakan genç adama sordu: "İşler nasıl gidiyor, Reno, Sihirli Oyunlar tam sana göre ha?"

Reno, Elw gittikten sonra çayını daha fazla içemeyeceğini farketmişti. Asasıyla bardakları yok edip arkasına yaslandı. Yapacak çok işi vardı ama hali yoktu. Bu sırada tekrar kapı çalmıştı.

"Girin lütfen."

"Davetsiz misafir kabul ediyor musunuz Monseieur Miller?"

"Ne demek Mademoiselle, ne demek..."

Gelen Elw'in doğum günü partisinde tanıştığı Margue'ydu. Aslında Lin ondan çok bahsederdi ancak yüzyüze görmek konuşmak yeni kısmet olutordu. Cadı ona doğru yaklaştı, öpüştüler. Sonra az önce Elw'in oturduğu koltuğa geçerek; "Aslında sana uğrayacağım aklıma gelseydi Lin'i de getirirdim, ama buraya babamı görmek için gelmiştim... Neyse, çıkışta Elw'i gördüm de seninle bir sohbet etmeyi akıl ettim."

'' İyi yapmışsın, eminim canım sıkılacakdı. Hatta daha kapıdan Elw çıkar çıkmaz sıkıldım. '' Gülümseyerek genç kadına bakıyordu. Gelmesi iyi olmuştu, oyalancak bir şeyler olduğu gibi biraz daha birbirlerini tanıma fırsatları vardı.

"İşler nasıl gidiyor, Reno, Sihirli Oyunlar tam sana göre ha?"

Arkasına yaslanıp başını iki yana salladı. '' Bende öyle düşünmüştüm, yani Quiddtch.. Ayrıca Bakanlık'taki en eğlenceli iş bu. Ama burda bile resmi yazımşalar var.''

Çekmmecesini açıp bir kaç okunmamış dosyayı masanın üstüne attı. '' Sen de ne var ne yok? ''

"Aslında sana uğrayacağım aklıma gelseydi Lin'i de getirirdim, ama buraya babamı görmek için gelmiştim... Neyse, çıkışta Elw'i gördüm de seninle bir sohbet etmeyi akıl ettim."

'' İyi yapmışsın, eminim canım sıkılacaktı. Hatta daha kapıdan Elw çıkar çıkmaz sıkıldım. '' Gülümseyerek genç kadına bakıyordu.

Marguerite Reno'nun Hogwarts'ta olduğu dönemleri hatırladı birdenbire. Reno ondan bayaa büyüktü tabii, yanlış hatırlamıyorsa o Hogwarts'a yeni başladığında, Reno son sınıftaydı, üstelik Slytherin Quidditch Takımı Kaptanıydı, ve hem yakışıklılığıyla, hem de popüleritesiyle tüm kızları kendisine çekmeyi şimdiki gibi iyi biliyordu. Elw'de bu kızlardan biriydi, diğer kızlar gibi Reno'ya sülük gibi yapışmasa da ondan hoşlandığı söylenebilirdi.

"İşler nasıl gidiyor, Reno, Sihirli Oyunlar tam sana göre ha?" diye sordu Margue.

Arkasına yaslanıp başını iki yana salladı. ''Bende öyle düşünmüştüm, yani Quiddtch.. Ayrıca Bakanlık'taki en eğlenceli iş bu. Ama burda bile resmi yazışmalar var.''

Çekmecesini açıp bir kaç okunmamış dosyayı masanın üstüne attı. '' Sen de ne var ne yok? ''

"Hımm, beni hiç sorma... Bayaa yoğunum aslına bakarsan.Okuldaki öğrencilere ders vermek yeterince yorucu, birde bunun üzerine Dırdırcı'nın editörlüğünü yapıyorum... İkisini idare etmek pek kolay değil; yakında birinden birini bıraacağım gibi gözüküyor. Belki bende Bakanlık başvurusu yaparım, ne dersin?" Gülümsedi, genç adam oldukça rahat bir tavırla kendisini dinliyordu.

"Hımm, beni hiç sorma... Bayaa yoğunum aslına bakarsan.Okuldaki öğrencilere ders vermek yeterince yorucu, birde bunun üzerine Dırdırcı'nın editörlüğünü yapıyorum... İkisini idare etmek pek kolay değil; yakında birinden birini bıraacağım gibi gözüküyor. Belki bende Bakanlık başvurusu yaparım, ne dersin?"

Dırdırcı fırsat buldukça okuduğu bir dergiydi, gerçekten çok komik buluyordu. Çok zor olmalıydı, her ay farklı şeyler bulmak. '' Bakanlık sana göre bir yer değil bence. Hangi daire de çalışmak istersin ki? '' Ayağa kalkıp raflardaki tozlanmış kitaplara yöneldi. Sağ alttaki bir kaç kalın cildi çıkardıktan sonra elini skoup küçük bir şişe çıkardı. Asasıyla yarattığı bardağa koyup '' Hayalet Cin'i.. İster misin? '' diye sordu. Cevap beklemeden başka bir bardağa koyup Margue'ye vermişti bile. Yerine geçip içkisini yudumladı. İçeri birisinin gelmemesini umuyordu. Sonuçta mesai saatlerinde içki içmek yasaktı. Ancak Sihir Bakanı bile gelse Reno bu işten sıyrılabilecek biriydi.

"Hımm, beni hiç sorma... Bayaa yoğunum aslına bakarsan.Okuldaki öğrencilere ders vermek yeterince yorucu, birde bunun üzerine Dırdırcı'nın editörlüğünü yapıyorum... İkisini idare etmek pek kolay değil; yakında birinden birini bıraacağım gibi gözüküyor. Belki bende Bakanlık başvurusu yaparım, ne dersin?"

'' Bakanlık sana göre bir yer değil bence. Hangi daire de çalışmak istersin ki? '' Ayağa kalkıp raflardaki tozlanmış kitaplara yöneldi. Sağ alttaki bir kaç kalın cildi çıkardıktan sonra elini sokup küçük bir şişe çıkardı. Asasıyla yarattığı bardağa koyup '' Hayalet Cin'i.. İster misin? '' diye sordu. Cevap beklemeden başka bir bardağa koyup Margue'ye vermişti bile. Yerine geçip içkisini yudumladı.

"Reno, Merlin aşkına Hogwarts'ta o muggle çocuklarına, bulanıklara ders vermenin bana göre mi olduğunu düşünüyorsun? Karanlık Sanatlar öğretmeme rağmen... Slytherin'ler dışındaki diğerleri" - dudağını büktü - Onlara Karanlık Sanatların müthiş gücünü öğretmek kolay mı zannediyorsun? Hayır, hayır, bu hiçte bana göre değil... Uluslararası Sihirsel Hukuk Bürosu ya da Uluslararası Sihirsel İş Birliği Dairesi bana göre olabilir. Küçükken babamdan bakanlıktaki bölümlerin çalışma koşullarını dinlemeyi severdim, o zamanlar aklımda Esrar Dairesi vardı. Ama, bilmiyorum. Zaman gösterecek." Gülümsedi.

"Ee Reno, 4 Büyücü Turnuvası düzenlenecekmiş duyduğuma göre... Bu işte sizin dairenin de büyük rolü var sanırım?"

Reno duyduklarına oldukça sevinmişti. Bunca zamandır Lin'e söyleyip durduğu şeyi şimdi Margue ona söylüyordu. Kuzenine defalarca bu işe nasıl katlandığını, bırakmasını söylemişti. Her seferinde olmsuz yanıt lamıştı.

"Ee Reno, 4 Büyücü Turnuvası düzenlenecekmiş duyduğuma göre... Bu işte sizin dairenin de büyük rolü var sanırım?"

Arkasına yaslandı, açıkcası ne kadar eğleneclei olsa da turnuvada olmak istemiyordu. Çok vaktini alacaktı ama daire başkanı olarak çaresi yoktu. '' Evet düznelnemesinden Uluslararası Sihirsel İşbirliği Dairesi kadar biz de sorumluyuz. Belki juride olabilirim '' dedi ve içkisinden bir yudum daha aldı. Genç kadın hala içmemişti, onu bekliyordu.

"Ee Reno, 4 Büyücü Turnuvası düzenlenecekmiş duyduğuma göre... Bu işte sizin dairenin de büyük rolü var sanırım?"

'' Evet düzenlenmesinden Uluslararası Sihirsel İşbirliği Dairesi kadar biz de sorumluyuz. Belki jüride olabilirim.'' dedi ve içkisinden bir yudum daha aldı. Marguerite de kadehini kaldırarak ona gülümsedi ve bir yudum aldı.

"Bu işi bu kadar küçümseme Reno... Eğlenceli olacağa benziyor... Hem, Slytherin'in gücünü bir kez daha kanıtlayacağına hiç şüphem yok. Diğer bina öğrencileri boş yere büyü öğrenmeye gelen bücürlerden başka bir şey değil."

Reno'nun da onun gibi düşündüğünün farkındaydı, ikisi de içten içe Slytherin'in kazanacağına inanıyorlardı. Profesörlerin konuştuğuna göre, turnuva içerisindeki yarışmalarda hem cesaret, hem kurnazlık, hem zeka, hem de adalet gücü sınanacaktı.

"Madem bu işin içerisindesin, ne gibi şeyler planlıyorsunuz? Quidditch mesela; tam senin uzmanlık alanın, hatırlıyorum da, kızlar sırf bu özelliğinden dolayı senin için deli divane olurlardı. Merlin aşkına, ne günlerdi!"

"Madem bu işin içerisindesin, ne gibi şeyler planlıyorsunuz? Quidditch mesela; tam senin uzmanlık alanın, hatırlıyorum da, kızlar sırf bu özelliğinden dolayı senin için deli divane olurlardı. Merlin aşkına, ne günlerdi!"

'' Ne günlerdi mi? O günler hala sürmekte.. '' dedi alınmış bir ses tonuyla. '' Hıh..! '' Masasından kakıp şişeyi tekrar yerine koydu. Bardağını eline alıp '' Neyse canım, seni mi kırıcam.. '' dedi. Bir an için gözü duvardaki saate takıldı. '' Ohoo, konuşmaya dalmışız ama mesai saati bitmiş! '' Sonra içinden ekledi, keşke her gün böyle hızlı geçse..

"Madem bu işin içerisindesin, ne gibi şeyler planlıyorsunuz? Quidditch mesela; tam senin uzmanlık alanın, hatırlıyorum da, kızlar sırf bu özelliğinden dolayı senin için deli divane olurlardı. Merlin aşkına, ne günlerdi!"

Reno hemen alındı: '' Ne günlerdi mi? O günler hala sürmekte... '' Neyse canım, seni mi kıracağım.. '' Bir an için gözü duvardaki saate takıldı. '' Ohoo, konuşmaya dalmışız ama mesai saati bitmiş! ''

Marguerite gülümsedi: "Eh, madem öyle gidebiliriz. İşin yoksa akşam yemeğine bir yerlere gidelim, ne dersin?" Canı çok sıkılıyordu ve Hogwarts'a gitmek bu gece yapmak istediği son şeydi. Reno kabul ederse güzel bir yerlere gidebilirlerdi, biraz sarhoş olmanın ne zararı vardı ki?

"Eh, madem öyle gidebiliriz. İşin yoksa akşam yemeğine bir yerlere gidelim, ne dersin?"

Reno düşündü, yapacak bir işi yoktu. Hem biraz eğlenmiş olurlardı. '' Hadi gidelim.. '' dedi ve Margue ile odasından çıktılar. Bilmediği şey bu odaya bir daha gelemeyeceğiydi.

Misafir

Huzur içinde yat Reno
Kilit.