Elwina, Angelina'yla göz göze geldiklerinde bu kez Angelina soğuk ve şaşkındı: "Elw! Kendine gel! O bir çocuk! Şimdi sinirlerine hakim ol ve şatoya dön. En iyisi bu."
Elwina'ysa tüm bu olanlarda çıkarılabilecek tüm zevki çıkarmış, gülümsemesini saklamaya çalışıyordu. Eğilerek Angelina'ya hafif bir selam verdi. Bu normalde bir erkeğin vereceği bir selamdı ama pes ettiği anlamına geliyordu. Eğilirken neredeyse sırıtıyordu ama dikleşince yüzü tamamen ifadesiz, hafifçe somurtkan normal haline dönmüştü:
"Pekala, Ange. Küçük terbiyesizimizle sen ilgilenebilirsin. Kim bilir belki biraz genel ahlak da aşılayabilirsin, Ravir'de bulunduğunuz süre boyunca?" dedi dudak bükerek. Keyfi o kadar yerine gelmişti ki, espri yapıyordu neredeyse.
Yanlarından ayrılmadan son bir kez Eragon'a baktı. Çocuk yattığı yerden korkuyla onu izliyordu. Sol elini kafasına değdirerek "Görüşeceğiz, Black." dedi. Sonra Angelina'nın onun gitmesini beklediği yere, Hogwarts'a değil; Karanlık Orman'a gitmeye başladı.
Ormanın sınırına gelip oraya adım attığı an, Hogwarts'tan yeterince uzaklaşmıştı. Geriye bakıp hala onu izleyen Angelina'ya gülümsedi ve yüksek sesli bir şaklamayla havaya karıştı.