Tablo

Adrâsteia gölden uzaklaştıktan sonra okulun içinde dolaşmaya başlamıştı. Kaybolacağından korkmuyor değildi aslında, Hogwarts çok büyüktü ve o, gittiği her yeri aklında tutamıyordu. Derin bir nefes alıp duraksadı. Koridorlarda gezerken dikkatini bir tablo çekmişti. Bir kırda, ağaca bağlanmış bir salıncakta oturan kadın ona çok hüzünlü gözükmüştü. Ama dikkatini aslında başka birşey çekmişti, kadın ona fazlasıyla tanıdık geliyordu. Sonunda hatırladı, annesine benziyordu. Onu sadece fotoğraflarından görmüştü ama aklından çıkmamıştı. İstemese de kinle baktı resme. Annesinden ve babasından nefret ediyordu, hatta teyzesi ve kuzeni Wendy dışındaki tüm ailesinden. Annesiyle babası boşandıktan sonra ona sadece teyzesi Beatricê yardım etmişti.

Asasını büyük bir öfkeyle çıkartıp resme doğrulttu. Duyduğu nefret mantıksız şeyler yapmasına sebep oluyordu. Sessizce mırıldandı, ve asasının ucundan kırmızı bir ışık çıkıp tabloya çarptı. O anda tablo alev almaya başlamıştı. Yüzüne vahşî bir gülümseme yerleşti ve yaptığı işle gurur duyar bir ifadeyle tabloya baktı. Az sonra ateş yokolmuştu. Tablonun ortasındaki kocaman yanıktan başka birşey gözükmüyordu. Koridorun diğer ucundan ayak sesleri gelmeye başlayınca Adrâsteia koşarak başka bir koridora saptı. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle koridordaki bir pencerenin yanında durup dışarıyı seyretmeye başladı. Bir miyavlamayla başını yana çevirdi. Kedisi Eleanoré gelmişti. Onu kucağına alıp okşamaya başladı.

" Ah, tatlım. Sen de olmasan ne yapardım bu Bulanıklar arasında, bilemiyorum. "

RP Out: Sadece LS (Ladies Of Slytherin) gelsin lütfen, kavga edecek ne halim ne zamanım yok XD

Ann sabahtan beri onlarca derse girmişti. Yorgunluktan bitmiş haldeydi. Biraz gezi, biraz da kafa dağıtmak amaçlı attmıştı kendini Hogwarts koridorlarına. Açık bir pencerenin önüne gelmişti. Uzun saçları rüzgarla savruluyordu. Bu duyguyu hep sevmişti. Güzel Hogwarts bahçesini izledikten bir müddet sonra dolanmaya devam etti. Henüz biraz ilerlemişti ki asası elinde bir kız gördü. Duvarın kenarına saklandı ve kızın ne yapmaya çalıştığını izlemeye koyuldu. Kız asayı bir tabloya doğru salladı ve tablo alev aldı. Birkaç saniye sonra alevler sönmüş sadece kızın bıraktığı estetik yanık kalmıştı. Ann hafifçe gülümsedi bu kızı sevmişti. Sonra kız sinsice uzaklaştı oradan. Ann onu takip etti. Biraz sonra bir pencerenin önünde bir kediyle konuşurken buldu kızı ve yanına yaklaştı. Suratında hoşnut ama ukala gülümseyişi vardı.

"Az önce iyi iş çıkardın tebrik ederim."

Adrâsteia yüzünde biraz şaşırmış bir ifadeyle başını kıza doğru çevirdi. Duyduğu ayak sesleri bu kıza ait olmalıydı. Onu daha önce görmüştü, aynı sınıftalardı. Slytherin'de olması ona Adrâsteia'nın gözünde değer katmıştı. Söylediğini duyunca bir an bunun bir tehdit olup olmadığını düşündü, fakat ses tonundan böyle bir amacı olmadığını anlamıştı. Kız ona nedense kendisi gibi biri olduğu izlenimini vermişti.

" Ah, teşekkürler ama bu daha hiç birşey değil. Bu arada.. ben Adrâsteia. "

Normalde daha tanımadığı birisine adını söylemezdi, hatta bazen cevap bile vermezdi. Ama bu seferlik söylemişti işte. Kedisi Ellé ise bu arada kıza doğru başını meraklı bir şekilde uzatmıştı.

Sy kendini koridora zor atmıştı. Az önce neredeyse bir zırh tarafından öldürülecekti. Kendi kendine profesöre lanet okumakla meşkulduki zırhlardan biri ona cevap vermişti. Sy da onu terslemişti. Hala susmadığını görünce metal teneke demişti. İşte bu korkunç anların başlangıcı olmuştu çünkü zırh bir an için kendini kaybedip üstüne atlamıştı. Aynı türde bir katliam şu anda bu koridorda da geçerliydi. Geçen gün göl kenarında tanıştığı Adrâsteia birden tablolardan birini alevlere vermişti. Ardından hiç birşey olmamış gibi kedisile konuşmuştu. Bir ara bu kediyi Faust ile tanıştırmalıydı.

Muggle Araştırmaları derisnde bakıştığı bir diğer kızda burdaydı. Acak henüz onunla tanışmamıştı. Adrâsteia ile yeni tanıştıklarını anlayınca direk konuya atladı.

'' Ben de Sycorax.. ''

J.D. koridorlarda deli gibi Ann'i arıyordu.Okulun içinde olmama gibi bir ihtimali de vardı.Fakat J.D. bu ihtimali düşünmeyi reddediyordu.Yorgunluktan ayak bileklerine ağrı inmişti.

"Bunu gerçekten yapabilir miyim bilmiyorum..!!"diye geçirdi içinden.Daha ilk günlerden derslerin bu kadar yoğun oluşu ona fazla gelmişti.Evde el üstünde tutulduğu ve hiç bir sorumlululk yüklenmediği için buraya gelince zorlanmaya başlamıştı.Biraz ileride ikizini iki Slythein'liyle konuşurken gördü.Birden ayağındaki ağrıyı ve kardeşini neden aradığını unuttu.Elini beline koyup yapmacık bir gülümsemeyle kızlaarın yanına yaklaştı.

"Selam kardeşim!Ne o yeni insanlar mı?"dedi ama birden yapmacık hali kayboldu tam tersine karakterine ters düşen bir sevimliilik geldi yüzüne.

"Ben J.D.,Ann'in ikiziyim...Seninle birlikte Mugle Araştırmaları alıyoruz değil mi?"dedi.Bunu Muggle Araştırmalarında gördüğü kıza söylemişti.Konuşmaya başlayınca yüzündeki sevimliliğin yerini çatlak bir gülümseme almıştı.

Adrâsteia Sy'ın geldiğini görünce yüzünde ufak bir gülümseme yerleşti. Diğerlerini tanımasa da o tanırdı belki, bu yüzden de pek sıkıntı çekeceğini düşünmüyordu açıkçası. Diğer gelen kıza doğru dönüp cevap verdi.

" Selam.. Ben de Adrâsteia. "

Sonra tekrar Sy'ya doğru döndü.

" Nasılsın? "

Ann cevap veremeden Muggle Araştırmalarında gördüğü bir kız yaklaştı yanlarına doğru. Siyah uzun saçları asil bir hava katıyordu ona. Ann'in burnuna iki dost kokusu geliyordu ama bunu belli etmemek daha iyi olacaktı. Kız yeni tanıştıklarını anlamış olacak ki atıldı.

'' Ben de Sycorax.. ''

Ann gülümsedi her ikisine de bakarak

"Ben de Annwyl. Siz kısaca Ann diyebilirsiniz..."

Tam o sıradan arkasından gelen bir başak ses duydu oldukça tanıdık bir ses.

"Selam kardeşim!Ne o yeni insanlar mı? Ben J.D.,Ann'in ikiziyim...Seninle birlikte Mugle Araştırmaları alıyoruz değil mi?"

Ann kardeşine döndü. Kendisi bu ifadelerden ne kadar hoşlandıysa J.D.'nin de o kadar hoşlandığını anlamıştı. Asil, zeki ve sinsi ifadeler... Tam Slytherin leydisi ifadeleri...

"Hoş geldin J.D. Sy ve Adrâs ile tanış"

Sonra da biraz tedirgin oldu ve kızlara dönüp

"Umarım böyle kısaltmamda sakınca yoktur ..."

diye sordu.

Ann ile tanışırken birden ona çok benzeyen bir kız daha geldi Sy ikisinede gülümseyerek onları dinledi. '' İstediğinizi diyebilirsiniz ve evet bende lanet Muggle dersini alıyorum, gelecekteki mesleğim için. Memmun oldum kızlar demek ikizsiniz, ne güzel. '' Sy'ın hiç kardeşi yoktu, bu yüzden daha fazla yorum yapamayacaktı. Sonra Adrâsteia dönüp devam etti; '' Demek kedin bu, çok şeker.. '' Ancak elini hayvana götürmedi. Tırmalama riski kediler için her zaman vardı, Faust'dan iyi öğrenmişti.

Dört kız koridorun ortasında toplanmış konuşuoyrlardı. Sy kendisi gibi olan yeni insalarla tanıştığında mutlu oluyordu. Güler yüzle onları buraya çeken olayı hatırlattı. '' Ee ne istedin tablodan? ''

Adrâsteia yüzünde ukala bir gülümsemeyle Sy'e doğru döndü. Tablodan gerçekte ne istediğini söylemek istemiyordu açıkçası, onu anlamayabilirdi sonuçta..

" Sağol seninki de. Bu arada, aslında istediğim birşey yoktu Sy. İçimden geldi desem? "

Sonra başını Ann'e doğru çevirdi ve rüzgâr yüzünden uçuşan saçlarını düzeltti ve gülümsedi.

" Tabii ki yok. Sonuçta çoğunlukla herkes öyle söylüyor

" Sağol seninki de. Bu arada, aslında istediğim birşey yoktu Sy. İçimden geldi desem? "

Sy gülümseyerek başını salladı. Adrâsteia da onu gibi biriydi ve kendisi de az önce buna benzer bir şey yapmıştı. '' Ben az önce bir zırhın saldırısına uğradım. Sadece teneke demiştim ki bi anda alevlendi. Alınganlık yapacak ne varki bunda? '' dedi muzurca. Sonra kızlara baktı, belki biri birşey derdi. Hem Ann hem de J.D. hoş sohbet kızlara benziyorlardı.

Ann tatlı tatlı gülümsedi. Bu iki kızdan gerçekten ama gerçekten hoşlanmıştı. Kaşlarını havaya kaldırdı ve Sy'e cevap verdi

"Aaa ayıp etmiş ama.. Teneke değil de ne ya peki?"

Sonra da hoş kahkahasını bastı. Dört kız o kadar uyumlu ve hoşlardı ki Ann bu hoş manzaranın başa gitmemesi gerektiğini düşündü.

"Kızlar sizin gibi şirin(!) kızları kaybetmek istemem aslında şu anda tam Slytherinli leydiler gibiyiz. Ne dersiniz kendimize Ladies Of Slytherin diyelim mi? Kulağa çok hoş geliyor."

Birden aklına gelen bu fikir Ann'i çok heyecanlandırmıştı. Kızların cevabını bekledi merakla.

Kızlar sizin gibi şirin(!) kızları kaybetmek istemem aslında şu anda tam Slytherinli leydiler gibiyiz. Ne dersiniz kendimize Ladies Of Slytherin diyelim mi? Kulağa çok hoş geliyor."

Kardeşinin bu ani teklifi J.D.'yi oldukça şaşırtmıştı.Yeni tanıştığı insanlarla değil Ladies Of Slytherin diye bir grup kurmak; gülümsemezdi bile.Ama kardeşinin bir insan sarrafı olduğunu düşünen J.D. , Ann'in bu kızları ölçüp biçmeden böyle bir şey teklif etmeyceğini dşünüyordu.Uzun süren sessizliği J.D. bozdu:

" Aslında bu çok güzel bir fikir kardeşim...Bugün Büyük salon da duyduğum kadarıyla Gryffindor,Rewanclaw ve Hufflepuff'tan bir kaç kız Fantastic Penny's Girls diye bir grup kurmuşlar.Sanırım bir nevi Anti-Slytherin grubu...Biz de onlara karşı böyle bir şey kurabilirz öyle değil mi? Ne dersiniz kızlar?"

Kardeşini kaçamak bir bakış fırlattı.İkisi de insanları örgütleyen birer tanrıça gibi duruyorlardı. J.D. kızların bu nitelikte insanlar olabileciğini düşündü. Kbaul edip etmeyceklerini merakla beklemeye koyuldu.

"Aaa ayıp etmiş ama.. Teneke değil de ne ya peki?"

Sy bir kahkaha koyuveren Ann'e katıldı ve kıkırdadı. Gerçekten çok kafa bir kız grubu olmuşlardı. Ann sanki kafasındakileri okur gibi devam etti.

"Kızlar sizin gibi şirin(!) kızları kaybetmek istemem aslında şu anda tam Slytherinli leydiler gibiyiz. Ne dersiniz kendimize Ladies Of Slytherin diyelim mi? Kulağa çok hoş geliyor."

Süper bir fikir, diye geçirdi içinden. Gerçekten de okulun bir kız grubuna ihtiyacı vardı ve onlar olabilirlerdi. Tüm okulu ayağa kalrırılardı, oldukça eğlenceli olurdu. Hızlıca başını sallayıp ellerini çırptı. Tam cevap verecekti ki JD konuştu.

" Aslında bu çok güzel bir fikir kardeşim...Bugün Büyük salon da duyduğum kadarıyla Gryffindor,Rewanclaw ve Hufflepuff'tan bir kaç kız Fantastic Penny's Girls diye bir grup kurmuşlar.Sanırım bir nevi Anti-Slytherin grubu...Biz de onlara karşı böyle bir şey kurabilirz öyle değil mi? Ne dersiniz kızlar?"

Sy böyle bir grubun varlığını biliyordu ama ona göre hiç de etkili değildi. En iyisi onlar olurdu. En tehlikelisi.. '' Ladies Of Slytherin mi? Ben varım.. '' Heyecanla Adrâsteia baktı, onunda evet diyeceğini umuyordu.

"Kızlar sizin gibi şirin(!) kızları kaybetmek istemem aslında şu anda tam Slytherinli leydiler gibiyiz. Ne dersiniz kendimize Ladies Of Slytherin diyelim mi? Kulağa çok hoş geliyor."

" Aslında bu çok güzel bir fikir kardeşim...Bugün Büyük salon da duyduğum kadarıyla Gryffindor,Rewanclaw ve Hufflepuff'tan bir kaç kız Fantastic Penny's Girls diye bir grup kurmuşlar.Sanırım bir nevi Anti-Slytherin grubu...Biz de onlara karşı böyle bir şey kurabilirz öyle değil mi? Ne dersiniz kızlar?"

Adrâsteia konuşulanları bir süre yüzünde bir tebessümle dinledi. Bu fikir hoşuna gitmişti açıkçası. Sy'ı dinledikten sonra konuştu.

- Süper, ben de varım.

Sonra başını Ellé'e doğru çevirdi ve onu yere bıraktı. Nereye gitmesi gerektiğini biliyordu Ellé, Yatakhaneye doğru gitmeye başlamıştı zaten.

'' Ladies Of Slytherin mi? Ben varım.. '' J.D. Sy'ın yüzündeki heyecanı,sevinci ve zalimliği okuyabiliyordu. Bu ona büyük bir haz veriyordu. Yüzünde kendinden emin ve memnun bir gülümsemeyle göz kırptı. Daha sonra meraklı gözlerini Adrâs'a çevirdi. Kabul etmez diye bir an endişe etmişti. Ama yüzündeki gülümsemeyi görünce yüreğinde bir hafifleme hissetti. Sanki büyük bir ağırlık ordan kalkmıştı.

" Süper, ben de varım."

J.D. Adrâs'ın bu cevabını da yüzünde kocaman ve sevimli bir gülümsemeyle karşıladı. Artık onlar Ladies Of Slytherin'di.Yenilmez,güçlü,safkan ve asildiler. Eğlence için kurulmuş amaçsız bir grup değildi onlar. Safkanlığın ve SLytherin'in korunmasını sağlayan bir grup Tanrıça idiler.

"Kızalar en kısa zamanda ilk defa dtoplanmak üzere bir araya gelmeliyiz. Ama ben şimdi gitmeliyim kütüphaneye gidip Muggle Araştırmaları ödevimi bitireceğim. Ama önce ortak solandan eşyalarımı alacağım. Bana eşlik etmek isteyen var mı?... " dedi ve sevinçle parıldayan gözlerini kızlara çevirdi.

Ann bu fikrin herkesin hoşuna gitmiş olmasına oldukça sevinmişti. Gerçekten eğlenecekti bu kızlarla. Hogwarts'ta bir tarih yazacakalrdı dördü birlikte. Ve asla kopmayacaklardı.

"Sevgi hiç bana göre değil ama eğelence tam benlik..."

diye düşündü Ann. Bu kadar sevgi dolu hissettiği için rahatsız olmuştu.Kardeşinin teklifine karşılık verdi.

"Ben gelirim JD. Benim de ödevi yapmam gerek zaten."

"Ben gelirim JD. Benim de ödevi yapmam gerek zaten."

J.D. kardeşine gülümseyerek cevap verdi. Aklına böyle harika bir fikrin gelmiş olması gerçekten onun ikizi olduğunun bir kanıtıydı. Ann ve O aralarına insanların girmesine asla izin vermeyeveklerdi. J.D. o an Ann'i korumayı;sevdiği insanları korumayı ne kadar önemsediğini fark etti. Sy ve Adrâs da bu insanların içindeydiler. Onlar da artık J.D.'nin himayesi altına girmişlerdi.

"Sizinle daha sonra ortak salonda görüşürüz kızlar...Kendinize iyi bakın..."dedi ve eliyle bir öpücük göndererek kardeşinin koluna girdi.Biraz ilerledikten sonra sinsi bir ifadeyle kardeşine döndü.

"Çok iyi iş başardın kardeşim..." Daha sonra kızlar kütüphaneye gidip ders çalıştılar ortak salona döndüklerinde saat geç olmuştu.

İkizler kütüphaneye doğru yol alınca Sy ve Adrâs başbaşa kalmıştı. Yeni arkadaşına minnetle baktı, onu yanlız bırakmamıştı. Sy tek olmaktan kesinlike nefret ediyordu. Ancak burada fazla oyalanmışlardı ve onun da ödevleri vardı. LS olarak tüm derslerden Olağan üstü almayı hak ediyorlardı, ona göre. Tembel olmak iyi bir cadıya ait bir özellik değildi. Özellikle ailesi yazın notlarına bakarken onunla gurur duymalıydı. Adrâs'a döndü ve sordu; '' Biz de Ortak Salon'a gidelim mi? ''

'' Biz de Ortak Salon'a gidelim mi? ''

Adrâs yavaşça onaylar bir şekilde başını salladı. Aslında göl kenarında gördüğü eski kulübeye gitmek isterdi, fakat derslere ağırlık vermesi lazımdı. Derslerden düşük not almak onun gibi 'kitap kurdu' birine pek yakışmazdı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

" Tamam, hadi gidelim.

Sonra pelerinini düzeltip Sy ile birlikte Ortak Salona doğru gittiler.

Rp ortamı boşaldığından Kilit...