|
| ---> Profesör Yvaine^in Ofisi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Valencia Claudía Ruselló Baş Şifacı ~ İksir ve Bitki Zehirlenmeleri
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 547 Yaş : 44 Galleon : 12266 Ekspresso Puanı : 15 Kayıt tarihi : 09/03/08
| Konu: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Ptsi 10 Mart 2008, 21:15 | |
| Oda Ile Ilgili**
Bu oda Tılsım Profesörü olan Valencia Thandom'a aittir. Özel şahsi eşyaları vardır kilitli dolaplarında. Geniş bir odadır ve Tılsım dersliğine gitmeden ilk kapı onun odasıdır. Kapı çalınmadan izinsiz girilmek yasaktır. Oda, Hogwarts'ın bahçesinin yarısını görebilmektedir. Eskileri andıran büyük, koca perdeler dikkati çeker. Her zaman ışık alan bir odadır ve bazen burayı Valencia dinlenmek için kullanır.
En son Valencia Claudía Thandom tarafından Salı 18 Kas. 2008, 23:31 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Miguel Andres Ruselló
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 73 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez Galleon : 12002 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/06/08
| Konu: Geri: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Salı 18 Kas. 2008, 23:28 | |
| Brandon, son maaşından aldığı mücheverlerle dolu bir kutuyu elinde taşıyarak ilerliyordu. İçinde hakiki ince kolyelerden, tek taş yüzüğe kadar her şey vardı neredeyse. Ayrıca sandık da yirmi dört ayar altından yapılmıştı ve üstü sarıya çalan yeşil zümrütlerle süslenmişti. Gösteriş harikası olan bu sandığın içi de bir o kadar göz alıcıydı zaten. Hepsi en az on bin galleon ederdi ama bu onun için çok küçük ve önemsenmeyecek kadar az, gereksiz para olarak sayılırdı. Fazlasıyla zengin sayılırdı, sadece maaş değil Thandom ailesinden kalan paralar, evler, dört bir yandan gelen miraslar... Rahat sayılırdı ama Brandon daha çok kendi kazandığı parayı harcamayı tercih ederdi. Fazlasıyla zor bir duruma düşerse ekstra paralarını harcardı ama zaten böyle durumlara düşmesi de olanaksızdı. ''Brandon, şu ahmak beynini paradan başka şeylere yönelt de gir şu kapıdan içeri!''
Valencia'ya büyük bir süpriz yapma amacıyla onun kapısını tıklattı. Onun değerli eşyalara olan düşkünlüğü az sonra kendini gösterecekti. İçeri gir anlamındaki sesini duyunca yavaşça kapıyı açan Brandon, Valencia'yı görünce hafifçe sırıtıverdi. Her zamanki gibi çok güzel ve şık görünüyordu. Zira onun gibi dünya harikası bir kadının da böyle olması doğaldı. ''Çok güzel gözüküyorsun hayatım.'' Öncekilere oranla biraz daha nazik söylemişti bu iltifatı. Ardından onun dudaklarına hafif bir öpücük kondurarak masanın önündeki koltuklardan birine bıraktı kendini. Elinde kalmış olan görkemli kutuyu Valencia'ya doğru uzattı. Nazik hareketlerle kutuyu ellerine alan Valencia ona doğru bakıyordu. ''Açmayacak mısın? Tavsiyem yavaş yavaş açman. Bir anda bayılmanı istemem.'' Çünkü gerçekten içindekilerin hepsini bir anda görmenin bir mücevher düşkünü açısından sağlıklı olduğunu düşünmüyordu. | |
| | | Valencia Claudía Ruselló Baş Şifacı ~ İksir ve Bitki Zehirlenmeleri
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 547 Yaş : 44 Galleon : 12266 Ekspresso Puanı : 15 Kayıt tarihi : 09/03/08
| Konu: Geri: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Çarş. 19 Kas. 2008, 00:54 | |
| Elinde, büyülerin yazılı olduğu parşomenlerin içlerine bakıyordu. Her zaman düzenli olmayı sevmiş birisidir Valencia. Parşomenlere bakıyordu; çünkü geçen günkü olayı hafızasından silmeyi diliyordu. Brandon'ın Valencia'yı kıskanması... Aslında diğer iki olayı bilse Brandon'a alınması yersizdi. Bu yüzden ona kırgın olmanın anlamsız olduğunu düşünüyordu. Zaten Valencia'nın tüm isteklerini yerine getiriyordu, hem maddi, hem manevi bakımdan. Ama en çok maddi yönden zengindi, onun bu yönünü seviyordu. Az sonra tıklatılan kapıya doğru kafasını döndürdü. Uzun siyah saçları savrulmuştu.
Içeri kocası Brandon girivermişti. Yüzünde masum bir sırıtma ve elinde parlak bir kutu vardı. Sandığı andırıyordu, küçük bir sandık... Onu gördüğüne sevinmişti ve geçen günkü konuyu açmak istemiyordu. Valencia iki adım geriye doğru ilerledi ve Brandon tam önündeki koltuğa oturdu. "Çok güzel gözüküyorsun hayatım.'' dedi, elindeki sandık gibi kutuyu Valencia'ya uzatarak. Yavaşça onun elinden aldı kutuyu. Ama üstündeki taşları süzmekle meşgul olmuştu. ''Açmayacak mısın? Tavsiyem yavaş yavaş açman. Bir anda bayılmanı istemem.'' Valencia, Brandon'ın ısrarı üzerine kutuyu açtı. Içinden parlak taşları olan bir yüzük, hakikî ve gerçek olan bir inci kolye, onlara uyumlu olan beyaz-parlak pırlanta ve yeşil yakutların çoğunlukta olduğu bir çift küpe vardı. Ve dahası...
Içindekilere bakınca yüzüne mutluluk gelmişti. Yavaşça kutuyu kapattı ve masasının üstüne bıraktı. Yüzüne masum bir gülücük getirerek Brandon'a baktı. Yanına oturdu ve ellerinden tuttu. Bunu beklemiyor olsa gerekti Brandon. "Hediyene bayıldım canım. Çok, çok sağ ol. Beni çok şımartıyorsun artık. Altı aydır şımardım biraz." dedi, Brandon'a sarılarak. Ardından dudaklarına kondurduğu öpücükten sonra gözlerinin içine bakmaya başladı. Onu çok seviyordu belki para içindi ama kişiliğine bayılıyordu. Bunu o da biliyordu. "Ne istersin canım, hediyenin karşılığında?"
"Seni seviyorum," ve tekrar gelen uzunca öpücüklerden sonra Brandon'a tekrar sarıldı. Ona kendini ispat ettirmeye yelteniyordu. Aslında duyguları fazlasıyla karışıktı; maymuniştahlı, gözüdoymaz birisiydi Valencia. Bu yüzden kimseye belli etmiyordu kiminl olduğun. Ya da bu olayların herhangi birini eski öğrencilerinden gazete editörü olan öğrense direkt tüm dünya öğrenmiş olacaktı. Brandon'a sarılmasını kesemiyordu. Çünkü onun kokusunu özlemiş olmalıydı ki ara ara uzun nefes alıyor ve parmaklarıyla saçlarını okşuyordu.
| |
| | | Miguel Andres Ruselló
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 73 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez Galleon : 12002 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/06/08
| Konu: Geri: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Çarş. 19 Kas. 2008, 19:55 | |
| Valencia'nın, hediyesini beğenmesi Brandon'ı sevindirmiş, mutlu etmişti. Onu çok seviyordu, mutlu oluşunu görmek ayrı bir moral, neşe veriyordu kendisine. Karısının bir gülüşünü görebilmek adına yapacağı çok çeşitli şeyler vardı. Valencia'nın kendisini para için sevdiğini biliyordu fakat bu durumdan rahatsızlık duymuyordu. Aksine onu sevindirerek tatmin etmek daha hoşuna gidiyordu. Zira Brandon, Valencia ile birlikte çok mutluydu, evlendiklerinden beri, yani altı aydır tartışmamaları, kavga etmemeleri de buna örnek verilebilirdi. Arada sırada kıskançlıklar olsa da bunun doğal ve geçici olduğunu biliyordu. Hem seven hangi insan kıskanmazdı ki? Valencia'nın sadece kendisinin olmasını istiyordu, kendisinin olmasını... Bunun için de her türlü şeyi yapabilirdi. Sonuçta kendine güveni olan bir adamdı, gerçekleştiremeyeceği, yapamayacağı bir şeyin olmadığından emindi. Ardından Valencia'nın söylediklerine karşılık vermeye koyuldu. ''Bunda şımarılacak bir şey yok hayatım. Sana en güzel şeyleri vermeye çalışıyorum ama biliyorsun seni sana veremem.'' Sırıttı ve bir an için duraksadı, meraklanmıştı. Çünkü yavaş yavaş Valencia kendisine doğru yaklaşıyordu.
''Sadece seni istiyorum Valencia.'' Ellerini tutmuş olan karısına baktıkça eriyor gibiydi Brandon. İşte hayatta dayanamadığı tek şey buydu, Valencia'nın tapılası güzelliği... Onun ateşi karşısında eriyordu ve bu durumlarda beyni değil tamamen arzuları çalışıyordu, kontrolü onlar devralıyordu. Valencia'nın da öpücük yağmuru da başlamıştı. Kendinden geçen ve tamamen ayrı bir aleme giden Brandon tenini eşinin tenine daha yakın hissettikçe çıldırıyor gibi oluyordu. Onun en güzel çiçekten bile daha güzel olan kokusu daha da delirtiyordu Brandon'ı. O da diğerleri gibi böyle durumlarda arzularına yenik düşen, zevk delisi bir erkekti işte. Aklında ne deminki hediye kalmıştı, ne de başka bir şey. Valencia'nın sesini bile işitemiyordu artık, tek yaptığı karısını öpücüklere boğmak ve kendisine sarıldıkça karşılık vermek olmuştu.
Dakikalar birbirini kovalarken Brandon artık dayanamaz hale gelmişti. Gittikçe kabaran duygularını yoketmek isterken daha da çoğaltıyordu ve bunların giderilme ihtiyacını vücudunun dört bir yanında hissediyordu. Valencia çok ateşliydi, ona karşılık vermemek imkansızdı hele ki Brandon gibi bir erkek için. Beyninin içinde kalmış son ''Bunu yapma'' düşünceleri de kendilerini arzuların şehvetinde kaybederken Brandon artık dayanamayarak Valencia ile birlikte oturduğu yerden ayağa kalktı. Tabii hâlen öpmeye devam ediyordu. Bu durumdan Claudía rahatsız oluyor muydu yoksa olmuyor muydu o da umrunda değildi. Tamamen umursamaz ve çıldırmış bir mahluk haline geçen Brandon Valencia'yı ilk bulduğu yere yatırdı. Kahrolası lânet arzuları onu buna teşvik ediyordu resmen. Altı aydır bu anı kolluyorlardı hepsi. Benliğinde kaybolmuş Brandon gömleğinin düğmelerini açmak için Valencia'yı öpmeyi durdurdu. Onun deli edici harika gözleri de Claudía'nın bu durumdan hoşnut olduğunu gösteriyor gibiydi sanki. | |
| | | Valencia Claudía Ruselló Baş Şifacı ~ İksir ve Bitki Zehirlenmeleri
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 547 Yaş : 44 Galleon : 12266 Ekspresso Puanı : 15 Kayıt tarihi : 09/03/08
| Konu: Geri: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Cuma 21 Kas. 2008, 00:13 | |
| ''Bunda şımarılacak bir şey yok hayatım. Sana en güzel şeyleri vermeye çalışıyorum ama biliyorsun seni sana veremem.''
Mutlu olmuştu Valencia. Ardı ardına Brandon'a kondurduğu öpücüklerden sonra Brandon'dan karşılık gelmişti. Valencia'yı sanki büyük bir tutkuyla, arzuyla öpüyordu; dayanılmaz bir haldeydi. Valencia'ya sıkı sıkı sarılıyordu, bırakmayacakmış gibi. Brandon'ı büyük bir tutkuyla seviyordu. Öpücüklerden sonra ona sarılmaya devam ediyordu. Altı aydır ilk defa bu kadar uzun başbaşa kalabilmişlerdi. Düşüncelerinin tam aksine, sevilebilecek biri olduğunu anlayabilmişti. Onu diğerleriyle adattığı için şimdi biraz daha pişmandı. Aslında başkalarında bulamadığı tutkuyu, sevgiyi onda görmüş, aklındaki "muhteşem hayat"ı yaşatıyordu. Para, zevk, şöhret bakımından da zengin birisiydi. Geçen günkü "evet!" sözü hâlâ aklındaydı... Bunu yapabileceğine inanamamıştı. Sevmişti... Üç kişi? Garipsenecek bir durumdu ama Valencia'nın kişiliği bunu gerektirmişti. Belki ilerde bu "garipsenen" şey ortadan kaybolabilirdi. Valencia'nın dayanamayacağı tek şey vardı; o da rekabetti. Buna dayanamıyordu. Bu yüzden her şeyi istiyordu. Evlendiği ve onun istediği her şeyi yapabilecek durumda olan Valencia şimdi, Brandon'ın öpücükleriyle rahatlıyordu. Ona huzur veriyordu Brandon.
Şehvetine yenik düşmek istemezdi Valencia. Aksine buna karşı bile olabilirdi. Belki Brandon istemeyebilirdi. Az önceki hediyenin karşılığını birçok öpücükle değerlendirmişti Valencia. Brandon ise daha çok öpücükle... Daha çok bir tuttkuydu bu. Vazgeçilmez bir tutku... Valencia'nın karşı koyulmaz cazibesi, Brandon'ın vazgeçilmez tutkusu, şimdi bir bütündü sanki. Brandon hem Valencia'yı kolları altına sarmış bırakmayacakmış gibi davranıyor, hem de büyük bir zevk ve tutkuyla Valencia'yı öpüyordu. Dayanılmaz cazbesine karşılık altı aydır bekleyen Brandon, bulundukları yere Valencia'yı yatırdı. Hala öpmeye devam ediyordu Brandon Valencia'yı. Hemen ardından Brandon gömleğinin düğmelerini açmış üstünden çıkarmıştı. Şu an ikisinin tenleri de birbirleriyle kenetliydi. Valencia, biraz istemsizce, "Tamam. Tamam, Brandon. Bir kadeh içki içsek fena olmaz, değil mi?" dedi bu durumdan kurtulmak istiyordu sanki. Ama Brandon hala Valencia'yı dudaklarından öpüyordu, ardından yavaşça boynuna doğru indi ve teninin her yerine dokunuyordu resmen. Bu da, Valencia'nın şehvetini cezbediyordu.
| |
| | | Miguel Andres Ruselló
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 73 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez Galleon : 12002 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/06/08
| Konu: Geri: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Perş. 11 Ara. 2008, 17:07 | |
| Kendini durdurma çabalarını çoktan bırakmıştı Miguel. Çünkü bu gayretlerin hepsi nafileydi. Beynini yönetemediği zamanlar ne kadar sapıkımsı bir karaktere büründüğünü kendi de biliyordu. Ne zamandır bu anı bekliyordu ve sonunda gizli, kilitli bir kapının arkasında yakalamıştı şehvetin doruğa varacağı, arzuladığı saniyeleri. Gömleğini çıkarması Miguel'in kendine gelmesine yetmişti fakat buna aldırış etmeden devam etmek istiyordu. Artık durdurmak için çok geçti. İki arzularına düşkün genç büyücü, her şeyi tam ortada kesemezdi ya? Tam aksine Valencia'yı ve kendisini baştan aşağı tamamen soyarak ortama zemin hazırlamıştı resmen. İki profesörün burada ne yaptıklarını görmemesi için asasını eline aldı ve kapıdaki kilidi iyice sıkılaştırdı. Akabinde perdeleri bir duvar misali kalınlaştırarak camları kapattı. Kudurmuş bir hayvan gibi elindeki asayı yere atan Miguel bir salise bile kaybetmek istemiyordu, o kadar delirmişti. İstese tüm bunları durdurabilirdi, irade sahibi yakışıklı bir büyücüydü fakat tam anlamıyla işine gelmiyordu. Bir dakika bile durmadan Valencia'yı öpmeye devam ediyordu. Omuzlarından göğüslerine kadar hızlı hızlı inip, öperek geri çıkıyordu. Çılgınlık yeniden başlamıştı işte. Durdurulması zor bir şehvet macerası başlamıştı. Geri dönüşü yoktu, bunun da dezavantaj mı yoksa avantaj mı olacağını ikili ileride görecekti.
Zaman hızla ilerlerken aşklarının kendilerine sunduğu zevki bitirmelerine saniyeler kalmıştı. Valencia'nın Brandon sayesinde şehvetinin doruğuna ulaşmasındanden dolayı çığlıklar atıyordu. İkili arasında neler olduğunu bir tek ikisi ve şu kalın duvarlar biliyordu. Onların da ağzı olmadığına göre kimse aralarında neler geçtiğini söyleyemez, şikayet edemezdi. Hogwarts'ta böyle bir rezilliği profesör Amortentia duysa herhalde kalp krizinden giderdi. Miguel onun fazlasıyla yaşlı olduğunu düşünüyordu. Ama bir o kadar da otorite ve tecrübe sahibi. Aklından bu konuyla ilgisiz düşünceleri atarak Valencia'ya bakmaya devam eden büyücü gittikçe daha da rahatlamaya başlıyordu. Tüm içindeki istek boşalmıştı. Ruhu arınmış gibiydi. Birden yavaşladı, en ağır darbe olarak dayanılmaz zevk verici bir duygu tüm bedenini son kez sardı. Beş, altı saniye bu duyguyu tadan Miguel, rahatlamanın vermiş olduğu huzurla Valencia'yı bıraktı. Fazlasıyla yorulmuştu ve şimdi de uykuya ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Tamamıylan çıplak bedenini acilen kapatma gereğini duydu. Kıyafetlerini hızla giydi ve yeniden Valencia'nın karşısına oturdu. Karısı da hızlıydı, çoktan giyinmişti. Zevkin tadına varmış olması her halinden belliydi, çok mutlu ve rahat gözüküyordu. Az önceki olay yüzünden pişman değillerdi, doğanın kanunuydu sonuçta. Ya da Miguel suçunu böyle düşüncelerle örtmek istiyordu. Fakat nedendir bilinmez Miguel, bu işe başlarken Valencia'nın hamile kalma ihtimalini hiç düşünememişti bile... | |
| | | Valencia Claudía Ruselló Baş Şifacı ~ İksir ve Bitki Zehirlenmeleri
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 547 Yaş : 44 Galleon : 12266 Ekspresso Puanı : 15 Kayıt tarihi : 09/03/08
| Konu: Geri: ---> Profesör Yvaine^in Ofisi Perş. 11 Ara. 2008, 22:31 | |
| Ikisi de artık birbirlerinden geçmiş, "akışına bırakalım" der gibi birbirlerini öpüyorlardı. Ne zamandır böyle bir şey görmemişti Miguel'den ve haliyle bu duruma farklı bir açıdan bakıyordu. Öpücüklerinden sonra onu tanıyamaz hale gelmişti. Bakışları bile Valencia'ya göre değişmiş, adeta kudurmuş bir hayvana bürünmüştü. Zamanında getirdiği şehvet ikisini de baştan çıkartmıştı. Sıra Miguel'deydi. Suratındaki azimli bakışıyla gömleğini bir anda çıkarttı. Durmak bilmeden Valencia'nın da üstündekilerini kolayca çıkarttı. Çıkarttığı asayla kapıyı kitledi. Perdeleri çekti ve pencereleri kapattı. Sabah olmasaydı içerisi adeta karanlık olabilirdi. Bunun için, daha önceden yanan iki lamba karanlık olmasını engelledi ve Miguel'in sert davrı karşısında pek bir şey yapamadı. Öpücüklerin ardı arkası kesilmiyordu. Artık ikisi de olacağına varıyordu. Miguel'in sıcak öpcükleri Valencia'ın boynundan aşağıya doğru iniyordu. Artık çaba harcamıyorlardı, hızlı bir şekilde devam ediyorlardı. Iki beden artık kenetlenmiş bir vaziyetteydi. Valencia'nın rahat tavrı, Miguel'i daha da hareketlendiriyordu.
Miguel'in dayanılmaz tavrı altında Valencia kendini huzurlu hissediyordu. Valencia'nın odasında böyle bir şey yapıldığını birisi öğrense kimbilir ne yapabilirdi? Bu durumu sadece ikisi bilecekti. Zaten normalde de öyle olmalıydı. Ikisi de kendilerini zamanın akışına bırakırken birbirine çarpan iki beden şimdi biraz daha yavaşlamıştı. Miguel'in isteği sonunda olmuştu. Artık ikiside yorulmuş derin derin nefes alıp-veriyorlardı. Çırılçıplak kalmış bedenini hemen kıyafetlerini giyerek koltuğa attı Miguel kendini. Hemen ardından Valencia'da üstünü giyerek Miguel'in yanına oturdu. Yerdeki Miguel'in asasıyla kapının kilidini, perdeleri, camları eski haline getirdi. "Seni seviyorum" diyerek ona sarıldı. Bu kapalı odada kalıpta canlarının sıkılmasını istemediği için bir öneri sunmak istedi. Ikına sıkıla sorusunu sormaya kadar verdi ve sordu, "Hadi gel. Burada kapanıp kalmayalım. Gün uzun. Dışarıya çıkıp bir şeyler yapabiliriz; göl tarafına gideriz, olmadı dolaşırız. Dersimde yok." Bu sözlerden sonra kafasını Miguel'e çevirdi ve ayağa kalktı. Elinden tutarak onu da ayağa kaldırdı ve "evet" cevabını duyana kadar onu rahat bırakmak niyetinde değildi. Miguel daha fazla Valencia'ya dayanamayarak kafasını evet yönünde salladı. O da kafasını sallaarak güler yüzlülüğünü simgeledi; "Güzel... Hadi!" diyerek elinden tuttu. Onu çekiştirerek beraber odadan çıktılar.
| |
| | | | ---> Profesör Yvaine^in Ofisi | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |