Tılsım dersliğinden çıktığında, ilk büyüsünü öğrenmenin verdiği mutlulukla biraz hava almak için şatodan çıktı. Hava biraz rüzgarlı olmasına rağmen, güneşin açık renkli bulutlar arasından bakışı sayesinde ısınıyordu. Sırtında günün tüm derslerinin malzemelerini barındıran, oldukça ağır çantayla daha fazla yürüyemeyeceğini anlayınca bulduğu ilk ağaç gölgesine oturdu. Çantasını sol tarafına koydu ve cüppesinin sağ cebine yerleştirdiği asasını büyük bir dikkatle çıkardı. Tılsım dersinde öğrendiği büyüyü biraz çalışmak için fazlaca hevesliydi. Siyah, düz saçları rüzgarda uçuşurken, çantasından çıkardığı tüy kalemini yeşil çimenlerin üzerine bıraktı. Asasını büyük bir zerafetle ona doğrulttu. Ve elinden geldiğince düzgün bir biçimde söyledi büyülü sözcükleri. "Wingardium Leviosa." Lacivert tüy kalemi çimenlerin üzerine yükselmeye başlarken, Laurel yüzünde muzip bir gülümsemeyle onu izliyordu. Asasını hafifçe sağa doğru kaydırdı ve tüy kalemin onu izlediğini gördü. Gülümsemesi yüzüne iyice yayılmış, bu minik oyunundan büyük bir zevk alarak dikleşti. Gelip geçen öğrenci kalabalığından tanıdığı bir kişi bile yoktu. Yeniden oyununa döndü.