|
| Kurşun Rengi Bir Gün | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Kurşun Rengi Bir Gün Cuma 28 Mart 2008, 19:12 | |
| Tatsız bir akşamüzeriydi. Birkaç gündür devam eden bulutlu ama ılık hava, o sabah birden bire sağanak yağmura çevirmişti. Vaktin hala gündüz olduğuna inanmak zordu, öylesine karanlıktı etraf. Yağmur, sabah derste oldukları dakikalarda başlamış ve o zamandan beri durmak bilmemişti. Azalacak gibi de görünmüyordu, bulutlar hala grinin en koyu tonundaydı ve yere öyle yakındılar ki Sarah onların, Ravenclaw kulesinin tepesindeki gargoyl heykellere değebileceğine yemin edebilirdi.
Tek başına koridorda yürüyordu Sarah. Öğleden sonra ders yoktu. Büyük Salon’da yemek yedikten sonra, Ortak Salon’a çıkmak yerine biraz dolaşmayı düşünmüştü ama ne yazık ki ne planladığı kadar eğlenceli, ne de umduğu kadar oyalayıcı olmuştu bu gezinti. Bir an için, yukarıda ateşin karşısında kedisiyle oynuyor olmayı istedi. Hemen ardından da evinde, odasındaki şöminenin karşısında olmayı. Sanki etrafta sürü halinde Ruh Emici geziyormuş gibi bir hava vardı herkesin üzerinde, Sarah’nın da farklı bir hali yoktu. “Royce beni eğlendirecek bir şey bulurdu eminim.” Diye söylendi kendi kendine, abisini düşünürken..
Yürümekten sıkılmıştı çok geçmeden, avluya bakan koridorlardan birine saptı ve Sarah’nın boyutlarında iki kişinin rahatça sığabileceği pencere içlerinden birine oturdu. Çantasını, yanına yere bıraktıktan sonra başını dışarıya, avluya çevirdi. Dışarıda tek bir kimse görünmüyordu. Yağmuru dinleyip araziyi seyrederken başını buğulanmış, soğuk ve nemli cama yasladı. Acı kahve saçları, bugün beyaz tenini biraz solgun gösteriyordu nedense. İri, mavi-yeşil gözleri bulutların grisini yansıtırken, Sarah taştan bir bebek gibi hareketsizce oturmaya devam etti..
En son Sarah F. Ainsworth tarafından Salı 01 Nis. 2008, 16:13 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Paz 30 Mart 2008, 23:32 | |
| Keiran, havanın halindeki nacizane güzellikten dolayı dışarıda gezemediği için Hogwarts'ta turlayıp duruyordu. Öğleden sonrayı harcamak için harika yöntem bulmuştu. Hani ne nerde diye bir harita çıkarmaya çalışsa olmuyordu. Hababam nerde olduğunu unutuyor, başa sarıp bir yukarı bir aşağı, o merdiven senin bu merdiven benim geziniyordu. Yanlışlıkla zindanların olduğu tarafa gittiğinde yeşil formalıları görünce yolunu hızla değiştirdi.
Yukarılara çıkayım derken artık mekan kavramını yitirdi. Ortak salonu bulursa mucize olacaktı. Zaten o hareketli merdivenler ile kapı gibi görünen duvarlardan gına gelmişti. İnsan bu haftanın dersleri bitti diye sevinirken böyle işkence çeker miydi yahu. Dalgın dalgın tabloları inceledi durdu. Bu şatoda resimlerde ne tuhaf. Her yeri böyle niye boy boy tablolarla doldurmuşlar. Hayır sesleri çıkmasa sayılarına ses çıkarmayacaktı. Ama her birindeki kişiler veya hayvanlar, sanki kendi havasında pazar yeri gibi gürültülü yapıyorlardı.
Dalgın dalgın yürürken pencerenin içine oturup camdan dışarı bakan Sarah'ı gördü. Ne yapıyor burda yahu? Acaba ne oldu diye düşünürken önce ona dokunmadan geçmeyi düşündü. Sonra yüzündeki dalgın ifade onu mıknatıs gibi çekti. Hayır ya... rahat bırak onu... Ya belki... Koridor boyunca ilerlerken ne diyecek bilemedi. Bir yanına doğru çevirdi adımlarını, bir diğer duvar dibine doğru. Elleri cebinde, kamburunu çıkarmış gibi yürürken kararsızca adımlıyordu. Saçları önüne dökülmüştü, onların arasından kıza bakıp durdu. Görünmek isteyip istemediğine bir türlü karar verememişti.
Tam da yanında geçecekken dayanamayıp yanına gidip dikildi. "Eee.... merhaba.... Mmm.. Gidiyim mi?" Sarah'ın cevabını beklerken onun bu kadar durgun olmasına sebep olan şeyi merak ediyordu. Koridorun diğer ucuna bakarken acaba onu rahatsız edip etmediğini düşündü. |
| | | Johnny Amoux Malfoy Tılsım Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1643 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12199 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/03/08
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Ptsi 31 Mart 2008, 14:48 | |
| Göl kenarında güzel bir yürüyüş ve keyifli bir sohbetten sonra günün geri kalan kısmını geçirmek için hemen kor,dorlara ilerledi.Burayı çok seviyordu.Koridorlara çıkan merdivenleden çıkıt.Bir ses duydu: "Eee.... merhaba.... Mmm.. Gidiyim mi?" Ses ona tanıdık gelmişti.Hemen o yöne doğru yürümeye başladı.Bu Keiran'dı.Tam ona merhaba diyecekken birden Sarah'ı gördü.İkisine de: "Merhabalar" dedi. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Ptsi 31 Mart 2008, 17:45 | |
| "Saçmalık bu... Resmen saçmalık. Hem ne diye... Asla ıspatlayamazlar... O aptal kadın.. Ah bir elime geçirseydim asasız parçalardım onu..."
Kafasında dolanan milyon tane düşünceden sadec bunlardı fısıltıyla da olsa dışarı vurdukları. Yüzündeki sabit ifade bazen birden değişiyor, bazen kızgın bazen ügün bir ışıkla çakıyor sonra yine mermerden heykelleri andıran bir sadeliğe geri dönüyordu. Bacaklarını uzattığı taş onu iyice üşütmeye başlamıştı ama hiç değilse koridor sakindi. Başını dayadığı cama iri iri yağmur damlaları çarpıp, sarah'nın bir şeylere benzetmeye çalıştığı şekiller üretirken onu, yüzüne bir kova balkabağı suyu yemişçesine düşüncelerinden sıyıran bir sesle irkildi: "Eee.... merhaba.... Mmm.. Gidiyim mi?"
"Ha?"
Sarah gafil avlanmıştı, dönüp Keiran'ı gördüğünde ne sorduğunu anlaması bir kaç saniyeden uzun sürdü. Yüzünde boş bir ifadeyle ayakta dikilen çocuğu bir süre süzdü, beyninde herhangi bir anlam çakması olmadan. Neden sonra galleonu düştü de cevap verebildi: "Ha.. tabi. Yani hayır, gitmene gerek yok oturabilirsin."
Keiran'ın yüzünde tereddütlü bir ifadeyle, ayakucuna ilişmesini süzdü sessizce, yüzünde aynı ifadeyle. Sanki Keiran şeffafmış ya da bambaşka bir dille konuşuyormuş gibi bir bakıştı. Bir saniyelik sessizliğin ardından koridorda başka bir çift ayak sesi yankılandı, ardından da tanıdık bir ses: "Merhabalar.."
Johnny Delacour.. Sarah, bomboş ve mekanik bir gülümsemeyle: "Selam." dedi ona da. Sonra yine sessizliğe gömüldüler.
En son Sarah F. Ainsworth tarafından Salı 01 Nis. 2008, 16:21 tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi |
| | | Johnny Amoux Malfoy Tılsım Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1643 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12199 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/03/08
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Ptsi 31 Mart 2008, 17:50 | |
| Johnny bugün dersin olup olmadığını bilmiyordu.Çok meraklanmıştı.Hemen ders programına bakması lazımdı.Ama koyu bir muhabbete girecekti.Ancak akşama bakabilirdi.Sonra Sarah: "Selam." dedi.Johnny'nin aklından dersler falan gitti.O kadar yumuşak bir sestiki Johnny'nin kulağını okşamıştı.Devam etti: "Nasılsın Sarah" diye sordu.Keiran'a şöyle bir baktı.Ona da nasılsın diye soracaktı.Ama ilk başta Sarah'ın cevabını beklemeliydi... | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Salı 01 Nis. 2008, 15:02 | |
| "Nasılsın Sarah?"
"Haah, işte günün sorusu.." diye geçirdi içinden Sarah. Nasıldı ki acaba? Babası Karanlık Sanatlar'la ilgili nesneler bulundurma ihbarıyla göz altına alınmıştı. Sorun olan tek şey, ev sıkıca aranırsa bulunacak ve kesinlikle yasa dışı olan bazı ufak aksesuarlardı.. Sarah, babasına ait bu çok nadide eşyaların ne işe yaradığını bilmiyordu ama bir seferinde ev cinini atlatıp bunların bulunduğu mahzendeki gizli bölmeye girmeye çalışırken yakanlandığında aldığı ceza, ne gibi işlere yaradıklarını anlamasına yetip de artmıştı. Babası hayatı boyunca o gün Sarah'ya bağırdığı kadar bağırdı mı, merak etmişti Sarah..
Hala Johnny'e ne yanıt verse diye düşünüyordu. Bir parça saçı kulağının gerisine atarak nedensizce gülümsedi. Belki de şöyle demeliydi: "Aslında epey gerginim, anlıyorsun ya. Babama atılan itiraf altında aslında Ölüm Yiyenlik suçlaması var. Babam ölüm yiyen değil ama olsaydı ancak bu kadar başı belaya girebilirdi. Aslına bakarsan olmadığını söylüyor ama emin değilim. Hey, belki de onu Azkaban'da ziyaret ederim!"
Bütün bunları elbette ki söylemeyecekti ona. Onun yerine, yüz kaslarını fena halde zorluyormuş gibi bir ifadeyle sırıttı ve: "Yorgunum aslına bakarsan. Sabahki ders sıkı geçti, değil mi?"dedi. Hemen ardından da kendi kendisine iki okkalı tokat yapıştırmak istedi.
"Sıkı geçti mi dedim ben..." dedi içinden, "Sıkı geçti. Ah evet dostum, eğer ağzı bozuk bir muggle gibi konuşacaksam, işte bu lanet olası iyi bir yol..."
Sessizce Johnny'e gülümsemekle yetindi ve hesaplaşmasını içinde saklamayı tercih etti.. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Salı 01 Nis. 2008, 17:34 | |
| "Ha?" Sarah'ın yüzündeki o ifadeyi beğenmedi. "Ha.. tabi. Yani hayır, gitmene gerek yok oturabilirsin." Kesinlikle bir dert vardı, kokusu ta koridorun başından belli gibiydi. Ama o Sarah'tı. Kesinlikle onu zorlasa bile ağzından laf alamayacağına emindi. Bakışlarında bir şey vardı. Keiran keşke onun derdi artık ne idiyse, yardım edebilmeyi çok istedi. Bakışlarında sanki hem öfke hem kırılgan bir yan vardı. Tam ona ne demesi gerektiğini düşünürken, arkadan gelen sesle durdu. "Merhabalar.." Johnny Delacour.
"Selam." Sarah onu selamlamıştı ancak Keiran hâlâ ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Johnny geldiyse artık kesin konuşmazdı. İçinden bir küfür patlattı. Tamam, Johnny'nin bir kabahati yoktu ama.... Ne yapmalıydı? Johnny uzaklaştırmazsa Sarah'ı.. onu kendi halde bırakmak doğru mu olurdu? Hayır... İçe atılan büyür büyür sonra da insanı boğar.
"Nasılsın Sarah?" Johnny neşeyle sohbete devam ediyordu. Keiran'a konuşmadığı için tuhafsadıysa bile her zamanki gamsız baykuş haliyle konuya dalmıştı. Sarah'ın iç çekişi bir fısıltıydı ama tam dibinde duran Keiran için belirgin bir tepkiydi. Johnny'i uzaklaştırmazsa Sarah ona fena patlayabilirdi. Aynı sınıf ve bina olarak boş yere bir iç gerileme, tatsızlığa gerek yoktu. "Yorgunum aslına bakarsan. Sabahki ders sıkı geçti, değil mi?"
Sarah'ın sesi yalanını saklıyordu ama yarı kapalı gözleri yorgun değil, öfke alevleriyle dolu demek daha doğruydu. Keiran, Sarah'ın yanına, aslında kendisi için pek fazla kalmamış olan boşluğa kabasını yerleştirmeye çalışarak oturdu. Koluna kaldırıp Sarah'ın omzuna koydu, ona sarıldı. Johnny'e dönüp gevşek bir sesle konuşmaya gayret eti. Sarah rahatsız olmuştu ama elinden geleni yaptığını umarım anlardı. Yoksa birazdan sadece Johnny değil kendi de değirmen taşının altına yatacaktı.
"Bence berbattı. Hem hava da berbat... O yüzden şimdi rahatlama zamanı..." Sarah'a doğru gülümserken Johnny'nin yan çevirdiği için göremediği gözünü kırparak baktı. "Biraz sessizlik ve bazen de... herkese lazım" Johnny anla ve git n'olur? Sanki Sarah'a bakarken hatırlamış gibi aniden Johnny'e döndü. Eliyle ortak salona giden tarafı gösterdi. "Yahu az evvel.. hani bizim sınıftan. Adı neydi? Darch.. Darryl?" Hatırlar gibi yapmaya çalıştığını göstermek için boştaki sol eliyle de sanki hatırlamak istercesine kafasını ovuşturdu. "Ya da öyle bir şey işte.. Adını unuttum.. O kız seni sordu... Seni arıyordu. Seni buldu mu? Galiba sana soracağı bir şey vardı" Johnny merakla o tarafa doğru bakarken Sarah'a dönüp konuştu.
"Neyse.. Şimdi ben derim ki... hani şu.. seninde söylediğin o konuda..." Sesi mırıldanma gibi çıkıyordu. Sanki özel bir şey olduğunda çıkan o tonu taklit etmeye gayret ederek... Ama birazdan bir tokadın yüzünde olacağına bahsede vardı. Sol eliyle Sarah'ın perçemlerini sanki özenerek düzeltiyormuş gibi arkaya doğru itti. Keiran, Sarah'a ilgilenerek sanki Johnny'e ima ettiği şeyi anlamasını isteyip duruyordu. Yoksa ciddi başı belaya bulaşacak olan o olmayacaktı. Johnny'nin kızı merak edip gideceğine inanmak istiyordu. Bu arada başka bir taktiği de devreye soksa mıydı?
En son Keiran Brandon O'Dwayne tarafından Salı 01 Nis. 2008, 18:03 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Salı 01 Nis. 2008, 17:53 | |
| Johnny onu onaylıyordu başını sallayarak. Belli ki dersten herkes şikayetçiydi, sanki o anda bu Sarah'nın umrundaymış gibi.
Bir sessizlik olmuştu, ne uzun ne de kısa. Kimsenin konuşacak bir laf bulamadığı türden bir boşluktu işte. De... Bu Keiran ne yaptığını sanıyordu ki? Yanına sıkışıp kolunu ona dolayıvermişti. Yüzünde gayet gevşek bir ifadeyle Johnny'e döndü: "Bence berbattı. Hem hava da berbat... O yüzden şimdi rahatlama zamanı…” Göz kırpmıştı. Sarah giderek şüpheye boğulan bakışlarla Keiran'ı süzmeye devam etti, tek kaşını kaldırarak. Johnny ise yüzünde tatasız bir ifade, öylece onları izliyordu.
“Biraz sessizlik… ve bazen de…… herkese lazım…” dediğini duydu Keiran'ın. Bludgerlar aşkına, geveleme gazozu mu içmişti bu? Ne saçmalıyordu ki? Sarah, yüzünde gergin bir ifadeyle Keiran'ı hafifçe dürtüp ağzını açtı ama lafı, Keiran'ın devam eden konuşmasıyla bölünmüştü bile: “Yahu az evvel… hani bizim sınıftan. Adı neydi… Darch.. Darryl…“ Yüzünde yoğun bir ifadeyle gözünü yere dikmişti şimdi de. Sarah gözlerini devirerek içinden söylendi: "Hah, hadi ama.. Berbat bir oyuncusun.."
“Ya da öyle bir şey işte? Adını unuttum… O kız seni sordu… Seni arıyordu. Seni buldu mu? Galiba sana soracağı bir şey vardı?”
Belli ki Johnny bunu yeterince ikna edici bulmuştu, koridorun öbür tarafına doğru meraklı bir bakış attı. Darchelle'i bulup bulmamak konusunda kararsız gibiydi.
"Neyse.. Şimdi ben derim ki… hani şu… seninde söylediğin o konuda…” Keiran'ın ilgisi tamamen Sarah'ya dönmüştü bu kez, Sarah çocuğun gözlerine çivi gibi bakışlar göndererek kafasını salladı soru sorar gibi. Elini saçlarında hissettiğinde ise şakakları adam akıllı gerilmişti sinirden. Keiran sonunda aklını kaçırdı, diye düşündü sinir içinde. Ne yapsa da oradan kurtulsa diye sağa sola bakındı ama okulun bu tarafı talihsizce ıssız görünüyordu. Keiran'ın ne yapmaya çalıştığını anlamıştı da, neden yapmaya çalıştığı kısmı işi biraz zorlaştırıyordu. Johnny, Darchelle'i bulmaya gidecek mi merak etti ve sabrının sınırlarını zorlayarak Keiran'a ses çıkarmayıp Johnny'e gergin bir gülüş atmakla yetindi... |
| | | Johnny Amoux Malfoy Tılsım Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1643 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12199 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/03/08
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Perş. 03 Nis. 2008, 13:23 | |
| Johnny bu konuşulanlardan sıkılmıştı.Ne yapsam diye düşündü kendi kendine.Galiba burada daha fazla durmamalıydı.Çünkü özel bir şeyler konuşacak gibiydiler.Laflarını ağzına tıkıyarak alelacele: "Ben gitsem iyi olacak çocuklar derslerim var" dedi.Diğerleri başlarıyla halden anlar bir tavırla onayladılar.Johnny arkasına bakmadan,hızlıca koştu ve bahanesini gerçekleştirmek için ortak salondan kitaplarını aldı ve büyük salona,ders çalışmaya indi. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Perş. 03 Nis. 2008, 16:54 | |
| Keiran, Johnny'nin uzaklaşan ayak seslerinin arkasından sadece mırıldanmakla yetindi. "Hoşçakal!" Çocuğu kırmış mıydı bilemedi. Ama kavga çıkmasındansa bu belki de daha iyi idi. Sarah'a doğru dönüp bakmamıyordu, önüne bakarken kolunu onun omzundan kaldırdı. Elini de saçlarından çekip, yanında kızı zorla sıkıştırarak oturduğu pencere içinden doğrulup kalktı. Kendini bir fırçaya hazırlıyordu. Sarah'ın önünde ayakta dikilmiş, ellerini pantolon cebine yerleştirdi.
Soğuktan buğulanmış camdan dışarı bakarak bir süre durdu. Dışarda hala yağmur yağıyordu. İskoçya'nın o boğucu havası sanki koridorda loş ve tuhaf bir etki yapıyordu. Okulun gotik desenli taş duvarları bile sanki ağlıyor gibi görünüyordu bu yüzden... "Özür dilerim... Yanlıştı... Yaptığım şey belki... ama aklıma başka şey gelmedi.... senden beni affet... istersen etmeyebilirsin..." Sesi ister istemez boğuk çıkmıştı. Sarah'ın ona bakıp bakmadığını bilemiyordu. Onun nasıl bir duygu fırtınası içinde olduğunu görmeye.... Nasıl bir tepki onu bekliyordu bilmiyordu, ama cesarette edemiyordu. Onu üzenin ne veya kim olduğunu bile bilmiyordu...
Sırlar demişti Lucy... Evet, sırlar... O sabahtan beri herkesin sakladıkları olabileceğini düşünmüştü.. Kendisi gibi... Lucy gibi... Lily gibi... Ve Sarah... Ellerini ceplerinden çıkarıp saçlarını yüzüne gelen kısımlarını geriye atmak için başına götürdü. Ama saçlarını geriye attıktan sonrada onları indirmeyip başının üstünde öylece tuttu. Sanki teslim olmuş bir kurşun asker gibi...
Ne diyeceğini bilemiyordu. Sonunda dayanamadı, içinden gelene karşı koymaktan vaz geçti. Başını Sarah'a çevirdi, onun yüzüne baktı. Bu kızın o enteresan renkteki buğulu gözlerine bakacak cesareti anca toparlamıştı. O ince hatlara sahip güzel ama kararlılık çizgileriyle dolu yüze bakmak bazen acı verici olabiliyordu. Kendi içindeki dalgalanan duygularla başa çıkamıyor gibi hissediyordu. Onu sarılıp herşey yoluna girecek demek istiyordu. Ama Sarah kesin kendisini red ederdi. O... Evet, belki de Keiran'dan daha küçük görünüyordu fiziken, ama ruhen belki de güçlü olan oydu. Bilmiyorum....
Karanlığın sarmaya başladığı gökyüzünden gelen mavimsi ışıklar ve cama yağan yağmur damlaları onun yüzünü daha da keder içinde gösteriyordu. Keiran'sa sadece orada durmuş yağmurun camlara vuran damlaların çıkardığı sesi duyuyordu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Perş. 03 Nis. 2008, 22:02 | |
| Sarah, Keiran’ın acayip hallerinden sonra oluşan ince sessizlikte sadece kendi düzensiz nefes sesini duyabiliyordu, içinden bir şeyler tırmanıyordu ama bu sinir miydi başka bir şey miydi o an emin olamadı. Birkaç saniye kimse konuşmadı, dışarıda iyice bastırmış yağmurun camları dövmesinden çıkan patırdı dolduruyordu loş, taş koridorun duvarlarını..
“Ben gitsem iyi olacak çocuklar derslerim var.." dediğini duydu Johnny’nin. Al işte, hep Keiran yüzünden, umarım kırılmamıştır, diye geçirdi içinden Sarah. Dudaklarını çiğnemekten kanatmak üzereydi. Dişlerini gevşetip bir süre sessizce durdu, bu esnada Keiran da elini çekip ayağa kalkmıştı.
İkisi de konuşmadı, Sarah sadece gözlerini Keiran’ın yüzüne çevirdi. Yaptığının doğru olup olmadığından emin değil gibi görünüyordu. Karşısında neden bu kadar gerildiğini merak etti, annesinden azar yemek üzere olan küçük bir çocuğa benziyordu aynı...
Sessizlik uzadıkça gerginliğin de arttığını fark etmişti Sarah, genzini temizledi hafifçe. Saçını hafifçe geri atıp yüzündeki mermer heykelleri andıran donuk ifadeyle, yağmurun yarı yarıya bastırdığı bir sesle sordu: “Neydi bu şimdi, Keiran?” |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Perş. 03 Nis. 2008, 22:46 | |
| "Neydi bu şimdi, Keiran?” Keiran onun söylediğine ne cevap vereceğini bilmeden öylece bakıyordu. İçinden kabaran şeye anlam veremedi. Ne demeliyim… ne hissediyorum? Bir an pencereye doğru camdan akan damlalara başını çevirip baktı. Ne demesi gerektiğini bulamıyor, midesinde oluşan sancıyı dindiremiyordu. Öne arkaya olduğu yerde yaylandı durdu bir süre vücudu. Sanki ritmini bulamamış bir yay gibiydi.
Belki… Belki… Gözlerini yumup o soğuk sessizliğin ruhundaki akışını bulmakla uğraştı. Diyecek pek bir şeyi yoktu. Gözlerini açıp derin bir iç çekişle aklına geleni söyledi. “Ben özür dilerim… Senin yalnızlığı… Seni rahatsız ediyorum… hep..” Sarah’a dönüp baktığında onun o karanlıkta iki mücevher gibi parlayan gözlerine dalıp kaldı. Sanki gözlerimle anlatsam, anlamaz mıydı?
Bilmiyorum Sarah. Bilmiyorum… Ben bilmiyorum… Hiçbir şeyi… Sanki o gözlerdeki bakış… Çekiyordu. Onu sarmalıyor ve… İçindeki küçük bir çığlık “yapma” diye bağırıyordu. Ama o ses sanki yüzyılların derinliklerinden gelir gibi, boğuk ve anlaşılmazdı. O mavi yeşil deniz sanki ona yaklaşıyordu. Kalbini daha önce hissetmediği kadar tüm vücudunu sallayan bir deprem gibi hissediyordu. Denize doğru kayıyor ve deniz gittikçe tüm ufkunu kaplıyor, büyüyordu. Sonra o denizin içindeki koyu renkli adalarda büyüdü, büyüdü… Büyüdü…. Sonra hissettiği tek şey sıcak bir histi. İlk kez tattığı bir his... yumuşacık ve sıcak bir his… Ilık ılık içine akan şeyler yüzünden sanki kalbi delirmişti. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Perş. 03 Nis. 2008, 23:12 | |
| Sorusunu soralı bir saat geçmiş gibi geliyordu ki Keiran nihayet ağzını açmıştı, yüzü allak bullak: “Ben özür dilerim… Senin yalnızlığı… Seni rahatsız ediyorum… hep..”
“Neden bahsediyor ki bu,” diye geçirdi içinden Sarah. Ne yalnızlığı, ne rahatsızlığı? Yalnızlık demişken, annesi de yalnızdı evde o halde… Babasını götürdüklerine göre. Bunu düşününce içinde, midesiyle kalbi arasında bir yerlerde boşlukta buz gibi bir rüzgar esmişti sanki. Derin bir nefes alıp boşluğu havayla doldurmaya çalıştı, ancak içi sadece daha çok üşümüştü. Gazete manşeti gözünün önüne gelmişti aniden: “Richard Alan Ainsworth tutuklandı.” Ve sürmanşet: “Safkan ailelerinin önde gelen isimlerinden Ainsworth’lerin, Bakanlık çalışanı üyesi Alan Ainsworth, dün sabah yasa dışı karanlık nesneler bulundurmak suçuyla göz altına alındı. Kim Olduğunu Bilirsin Sen destekçisi olduğu bilinen Ainsworth’ün duruşması, gelecek hafta…”
Kalbi güm güm atmaya başlamıştı Sarah’nın. Keiran, koridor, yağmur, Hogwarts… Hepsi gözünden silinmiş gibiydi, kopkoyu bir siyahlık vardı sadece. Babasını, o zarif yüzlü asil adamı Azkaban’da bir grup çapulcuyla düşünmek..
Gözlerini açtığında dudaklarında başka bir his vardı. Keiran neden bu kadar yakındı ki? Ve o neden hala bir tepki vermemişti??
“Şak!!”
Sarah’nın attığı tokadın sesi yağmurun sesi tarafından bastırılmıştı. Keiran afallamış, utanmış, üzgün, kırgın, kızgın… ve türlü çeşit duygular içinde görünüyordu. Sarah, alev alev bakışlarla oğlanı tepeden tırnağa süzdü. Ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Hem ona sormadan etmeden böyle bir şey yapması… Ne düşündüğünü bilmeye gerek bile görmemişti. Hem de o kadar ziyan bir haldeyken, ve o bunun farkındayken. Neden bu kadar öfkelendiğini bilmiyordu ama günlerdir biriktirdiği gerginlik taşmak için Sarah’nın dudaklarını zorluyordu adeta. Geri çekilip ona gözlerini dikmiş Keiran’a, ağzını birkaç kez açıp kapatarak baktı yalnızca. Sesini bulup çıkardığında ise yağmur sesini ihtişamla bastırarak gürledi:
“Sen! SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?!”
Keiran, tepkisine anlam verememiş gibi bakıyordu sadece, Sarah devam etti: “Buna.. Buna hiç ihtiyacım yok şu anda! Ben de yanıma geldiğinde konuşup biraz bir şeyler anlatırım diyordum, hah! Aman ne romantik değil mi?? Yağmurlu hava falan? FİKRİMİ SORSAYDIN KEŞKE!”
Keiran şok olmuş gibiydi, Sarah da üç yıla yakın bir süredir kimseye sesini yükseltmemişti ancak sesi ondan izinsizce çıkıp yankılanıyor gibiydi. Sarah kendini dışardan izlercesine devam etti: “Bugün bunu yapmayı seçebileceğin en kötü gündü anlıyor musun!! Benden sana bir tavsiye O’Dwayne, bir daha bir kızı öpeceğin zaman bir bak bakalım o anda havasında mı?? LANET OLSUN!” Nefes nefese kalmıştı, “Babamı Azkaban’a tıkmak üzereler! Ve inan bana Keiran, zamanlaman daha kötü olamazdı! Bir süre gözüme görünme! SAKIN!”
Kontrolünü kaybetmiş gibiydi, sesi koridorda öyle bir patlamıştı ki, Filch’in hışırtılı tatsız sesi yankılandı hemen ardından: “Koridorlarda bağırmak yasak! Seni şikayet edeceğim! İsmini ver!” Sarah, zerre yüzü kızarmadan: “Linda Brown!” diye bağırdı hademeden yana. O kızdan hoşlanmıyordu.
Filch memnuniyetle uzaklaşırken Sarah hırsla arkasını dönüp çantasını e eşyalarını toparlamaya koyuldu, keskin ve sert hareketlerle. İçinden ne öfkeyle söyleniyordu: “Lanet olsun! Yani, dışarıdan aşk meşk havamda gibi mi görünüyorum?? Kendini ne sanıyor bu salak!” |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Perş. 03 Nis. 2008, 23:57 | |
| "Şak!!” Yüzündeki sıcaklığın deminkiyle olmadığını anlamak için çokta fazla akıla ihtiyaç yoktu. Keiran orada dona kalmış halde, Sarah’ın gözlerinden fışkıran kızgın alevlerle donanmış bakışı gördükçe kendini küçülmüş, dünyanın sanki dibine yollanmış gibi… Aslında hissettikleri demin hissettiklerinin tam zıt ucundaki bir dünyada gibiydi. Soğuk koridoru hissediyordu. Ama yüzündeki o sıcak yanma hâlâ olduğu yerde duruyor, ona demin yaptığı şeyin ne demek olduğunu söylüyordu. Yanlış… Sana dedik değil mi? Ne demeye... Ne demeye...
“Sen! SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?!” Sarah’sa sinirden titriyor, her yerinden kızıl görünmeyen alevler fışkırıyor gibi görünürken, Keiran kendinden nefret etti. İçinde bir şeyler soğuyordu. Bu dünyaya gelmesi hataydı… “Buna.. Buna hiç ihtiyacım yok şu anda! Ben de yanıma geldiğinde konuşup biraz bir şeyler anlatırım diyordum, hah! Aman ne romantik değil mi?? Yağmurlu hava falan? FİKRİMİ SORSAYDIN KEŞKE!”
Keiran sadece ona artık bakamayacaktı. Gözlerini boşlukta bir noktaya takılı kalmış gibi orada öylece donuk heykel gibi dikiliyordu. “Bugün bunu yapmayı seçebileceğin en kötü gündü anlıyor musun?! Benden sana bir tavsiye O’Dwayne, bir daha bir kızı öpeceğin zaman bir bak bakalım o anda havasında mı?? LANET OLSUN!” Sarah’sa içinde biriken her şeyi döküyordu. Hem de kudurmuş bir çağlayan gibi bendini yıkmış, birikmiş ne varsa onlardan kurtuluyordu. Sesi Lily için yapılan kavgadaki gibi değildi. Gözlerindeki alev gerçek olsa karşısında bir Boynuzkuyruk bile duramazdı. O küçük beden sanki deprem yaşıyor gibi titriyordu, ellerini yumruk yapmış sanki onu dövecek gibi…. Keiran bilmeden bir kutunun kilidini açmıştı.
“Babamı Azkaban’a tıkmak üzereler! Ve inan bana Keiran, zamanlaman daha kötü olamazdı! Bir süre gözüme görünme! SAKIN!” İşte sana sebep oğlum.. İşte onun nedeni… Onun sırrı… Anlamadın mı hâlâ? Keiran birden bire sanki dünyada başka bir şeyler olduğunu idrak edebildi. Bu arada koridorun diğer ucundan gelen erkek sesini duymadı bile. Gözleri hâlâ Sarah’ın yüzünde, onun hareketlerinde idi. Onu anlamaya çalışıyordu. Söylediklerini içine süzülüp geçmesine… Sarah’ın hademeye bağırıp onu geriye döndüğünü gördü. Çantasını alıp hızla oradan uzaklaşacağını anladığında gene içindeki o aptal ses onu ileri attı. Koş… Sana ihtiyacı var. Sana değilse bile birine..
Keiran, Sarah’ın hışımla giderken bileğinden tuttu, kendine doğru çevirdi. Sarah’sa hemen savunmaya geçip çantasını Keiran’a vurmaya kalkışıyordu. Keiran’sa onun bileklerinden tutup durdurmaya. Sonunda yapabileceği en iyi şeyi yapıp onu sımsıkı kolları arasında tutmaya çalıştı. Bir yandan da onun bacaklarından kendini korumaya gayret etti. Mairan’dan iyi biliyordu ki, kızlar öfkelendiklerinde hiç de centilmen dövüşmezlerdi. Bir yandan da nefes nefese hala debelenene kızla konuşmaya gayret ediyordu.
“Bağır… Bağırrr… Hepsini… BAĞIRRR… Bir şey kalmasın. Sakın içinde bırakma Sarah.. Sakınnn. Bırakma... Ne varsa.... Hayvan Keiran… Sen pisliğin birisin.. Hadi söyle…. Daha içinde ne kaldıysa. İstersen döv... Ama lütfen beni affet...AFFETT TAMAMMI.. Ben hayvanım.. evet. Anlamadım. Bencilim evet... seni düşünmedim... Ben senden ne desem... asla affedilmez ... Özür diliyorum ama içinde bırakma... Bırakma içinde o acıyı... Asla tek başına kalma... Kalma!” Keiran yüzündeki ıslaklığı hissettiğinde yağmurun içeri girmesine sebep olacak birşey mi olup olmadığını anlayamadı. Umurunda da değildi... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Cuma 04 Nis. 2008, 00:10 | |
| Arkasını dönmüştü ki bileğini kavrayan elin temasıyla yine zehir gibi bir öfkenin tepesine doğru sıçradığını hissetti Sarah. Kurtulmaya çalıştı ancak Keiran sımsıkı tutmuştu onu. Bir yandan da mızmızlanıp duruyordu:
“Bağır…Bağır… Hepsini… BAĞIR! Bir şey kalmasın.. Sakın içinde bırakma Sarah.. Sakın.. Bırakma.. Ne varsa.. Hayvan Keiran, sen pisliğin birisin.. Hadi söyle… Daha içinde ne kaldıysa. İstersen döv..Ama lütfen beni affet... AFFET TAMAM MI? Ben hayvanım.. evet. Anlamadım. Bencilim evet... Seni düşünmedim... Ben senden ne desem... Ssla affedilmez... Özür diliyorum ama içinde bırakma... Bırakma içinde o acıyı... Asla tek başına kalma... Kalma!”
"Üf kes sesini!"
Bıçak gibi bir sesle söylemişti bunu işte. Ne bağırarak ne fısıldayarak. Keiran'ın sesi azalarak yok oldu, elleri gevşedi. Sarah yüzünde müthiş bir küçümsemeyle süzdü onu:
"Şu haline bak, utan kendinden. Kendini rezil ettiğin yetmez gibi bir de beni rezil ediyorsun, kes ağlamayı. Nereden çıktı bu şimdi, ha? Çok mu korunaksız göründüm oradan? Şefkat hissin mi kabardı? Benim içimdeki acı da sevinç de içimde kalır, bunu kafana sok. Kimseye karşı kendimi ifşa edecek değilim. Bana kalırsa senin benden daha çok yardıma ihtiyacın var. Git de kendini toparla, kendi sorununu hallet. Benimkileri ben çözerim, sen hiç düşünme bile."
Keiran'ın elinden kurtulduktan sonra başını geri savurup, kurşun gibi gökyüzünü yansıtan gözlerle , "Yazık." dercesine Keiran'ı süzdü. İnsanların bu hale düşmesinden nefret ediyordu, aciz hale gelmelerinden... Başını iki yana sallayıp çantasını omzuna astı ve kısa hızlı adımlarla, insanların ne olduğunu anlamak için yenice başlarını uzatmaya başladıkları koridordan çıkıp gitti kimseye görünmeden... |
| | | Johnny Amoux Malfoy Tılsım Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1643 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12199 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/03/08
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Cuma 04 Nis. 2008, 15:05 | |
| Yavaş yavaş ortak salona doğru ilerliyordu.Oradan ayrılmıştı.Ortak salonlarına gidiyordu.Gayet karışık bir kafayla.Tam kapıya gelmişti ki içinde geri dönmek için yanıp tutuşan bir duygu kıpraşıyordu.Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.Ama o duygu sanki içinde kasırgalar koparıyordu.Birisi arkasından iteklermişçesine geri döndüğü yolun aynısından koridorlara çıkan merdivenleri gördü.Hemen taş merdivenlerden hızlıca koştu.İleride Keiran ve Sarah'ı tartışırlarken gördü.Tam yanında hademe göründü.Hademe kendi kendine çok kızgın bir sesle: "Linda Brown yaktım kızım seni" dedi.Biraz korkan Johnny Sarah ile Keiran'ın yanından geçerken Sarah'ın birkaç cümlesini duydu: "Bana kalırsa senin benden daha çok yardıma ihtiyacın var. Git de kendini toparla, kendi sorununu hallet. Benimkileri ben çözerim, sen hiç düşünme bile." Bunların üzerine Sarah'ın yanından geçip Keiran'a Ohh işte adamı böyle yaparlar dermişçesine bir hareket çekti: "Darch beni aramıyormuş.." dedi ve ayaklarını hızlıca yere vurarak oradan ayrıldı.
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün C.tesi 05 Nis. 2008, 21:44 | |
| Sarah'ın bağırması bir dereceye kadar anlayabilirdi. Ama üstüne Johnny'nin gelipte söyledikleirnden ziyade yaptıklarını düşününce kendini dövesi geliyordu. Aptalım ya ben.. Hakkaten süzme bir aptal. Parlıyor... Sarah gitmişti, Johnny'nin de ayak sesleir kesilmişti. Orada öylece durup ne halt ettiğini düşündü. İçinden hiçte ortak salona gitmek gelmiyordu. Bütün öğleden sonra dolaşıp durmuştu, biraz daha dolaşabilirdi. Hatta mümkünse hafta sonu onu eve yollarsalardı. Okulu sevmiyorum. Ben insanlarla rahat değilim işte. Kalabalığı da sevmiyorum. Ne demeye burdayım ki? Kafasında kendi kendiyle hesaplaşmalardan verimli sonuçlarda çıkmadığı kesindi. Sıkıntıyla boş boş koridorun taş duvarlarına bakıp duruyordu. Yağmur kesilmişti herhalde ki, ses felan duymuyordu. Gidip biraz temiz haa almak iyi olabilirdi. Olduğu yerden 180 derece bir dönüş yaparak diğer kulelere giden koridora yöneldi. devamı |
| | | Madeleine Violet Miller
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 96 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11936 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 22/07/08
| Konu: Geri: Kurşun Rengi Bir Gün Çarş. 27 Ağus. 2008, 19:18 | |
| Rp ortamı boşaltıldığından arşiv... | |
| | | | Kurşun Rengi Bir Gün | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |