Eski Kulübe

RpOut ~ LS üyelerinin gizli toplanma yeridir. Üyeler dışında kimse giremez, özel bir büyü ile büyülenmiştir. İçerde koyu tonlar ağırlıklıdır. Eski bir kulübe olsa da, sofistike bir havası vardır. Büyük şöminenin karşısında yeşil-siyah-gri tonlarının bulunduğu bir kanepe vardır. Çaprazlarında yine aynı tonlarda iki tane koltuk bulunur. Pek dolu olmayan kulübenin 2. katında, eski bir kitaplıkla içinde çeşitli malzemeler bulunan sandıklar vardır. 6-7 tane kazan da burda bulunur.

Ann kızlara dün gece haber vermişti. Tüm dersler bittikten sonra buluşma yerleri haline getirdikleri Eski Kulübede buluşacaklardı yine. Hava biraz serindi. Yağmur ya da kar yoktu ama çok kuvvetli bir fırtına esiyordu. Ann yürürken cüppesinin altında sarı yapraklar uçuşuyordu. Kızlarıon hatırladığından şüpheliydi. bugün JD'yi de hiç görmemişti ama bir toplantıyı unutmayacaklarını düşünüyordu. Eski Kulübe'ye girdiğinde düşündüğü gibi kimse gelmemişti. Etrafa şöyle bir bakındı. Her şey bıraktıkları gibiydi. Cüppesini çıkardı ve derin bir nefes alıp kendini eski püstü kanepeye attı. Stoklarındaki malzemelre şöyle bir göz geçdirdi. Zaten burada hiç İksir çalışmamışlardı. Malzemeleri ise büyük bir ustalıkla depolamışlardı. Kızları beklerken küçük pencereden fırtınayı izlemeye koyuldu. Bir yandan da mırıldanıyordu.

"Make love to each other, be free with each other
Be prisoners of love til you lie in the sod
Be friends to each other, forgive one another
See God in each other: be beggars to God

The night was cold & dark & wet as they wandered on alone
The sky became their canopy, the earth became their throne
And as their raiment ran to rags, they thought it nothing wrong
For earth & sky are robe enough when you sing the Gypsies' song

They sang & played the Gypsies' song wherever they were sent
To some it seemed a dancing tune - to some, a sad lament
But in ev'ry heart that heard them true a tear became a smile
And a pauper or a prince became a Gypsy for a while"

Kendisine karşı kuvvetle esen rüzgara karşı koyacak gücü kaldığından şüpheliydi. Uçuşan saçları yüzüne geldiğinden doğru düzgün önünü bile göremezken nasıl kulübeye varmayı umuyordu? Dün gece Ann, onlara yarın kulübede toplantı olacağını söylemişti. Ann ve JD orada olurdu erkenden, emindi. Ama kızlar gelemezlerdi belki. Sonuçta bu fırtınada dışarı çıkmak cesaret isterdi. Yavaşça siyah çizmelerine takılan sarılı kızıllı yaprakları silkeleyip yürümeye devam etti. Kulübenin önüne geldiğinde asasını çıkartıp kapıya doğrulttu. Gizli büyüyü yapmıştı işte. Sessizce içeri girdiğinde Ann gözlerini pencereye dikip, bir şarkı mırıldanıyordu. Hafifçe sırıtıp Ann'in arkasından sessizce yaklaştı. Uzun ince parmaklarıyla gözlerini kapatıp sesini değiştirdi.

" Ann! Bil bakalım ben kimim? "

Yüzünde hınzırca bir sırıtışla Ann' in cevabını bekliyordu. Toplantının bir an önce başlamasını umuyordu aslında. Söylemek istediği birçok şey vardı.

Birkaç dakika sonra kulübenin önünden ayak sesleri duyulmaya başladı ve eski tahta kapı büyük bir gıcırtıyla açıldı. Ann arkasını dönme gereği bile duymamaıştı. Ona doğru yaklaşan adımların sahibini tahmin etmeye çalışıyordu. Birkaç saniye içinde uzun ince parmakları olan bir el Ann'in gözlerini kapattı ve oldukça tanıdık bir ses..

" Ann! Bil bakalım ben kimim? "

Ann bunun Adrâs olduğunu hemen anlamıştı ama onu biraz kızdırmak oldukça hoşuna gidecekti. Adrâs'ın yüzünde olduğunu tahmin ettiği gülüşün bir ikizinden suratına yerleştirdi ve tahmine başladı.

"Ell mi? Yok hayır Ell'in sesi bu kadar cırtlak değil.. JD? I-ıh onun da elleri bu kadar sert değil. Hah buldum! Cırtlak sesli, kart elli kim olabilir bu? ADRÂS!!!"

Hızla arkasına döndü ve pis pis sırıttı.

Kayarcasına ilerleyen bedeninin tüm hiddetiyle karşı koyduğu rüzgar, sarı saçlarının dalgalanmasına neden oluyor, her saniye şiddetini daha da artırarak Ell'in yeşil işlemeli Slytherin cüppesine yapışmasını sağlıyordu. Açık gri bir tona bürünmüş olan gözleriyle taradığı Hogwarts Bahçesi, her zamankinin aksine daha tenhaydı. Titreyen vücudu ile nedeninin ne olduğunu çok iyi bildiğini kendine hatırlatırken, adımlarını hızlandırıyor, ilerledikçe beliren Eski Kulübenin pencerelerinden sızan cılız ışık eşliğinde çehresine yayılan tebessümle kalp ritminin hızlandığını hissediyordu. Kızları görmeyeli öylesine uzun bir zaman olmuştu ki, toplantıdan çok, tekrar bir araya gelecek olmalarıydı Ell'i sevindiren.

Kurumuş dudaklarından dökülen birkaç sihirli kelimeyle, kapının eski görünen ama aslında çok kuvvetli olduğu tokmağına doğrulttu asasını. Sarı ışık hüzmesi tokmağa değdiği anda duyulan ritmik bir *gaaar* sesi eşliğinde girişi geçerken, dağılan sarı saçlarını düzeltiyordu. Ann ve Adras'ı gördüğü anda mimiklerine oturttuğu gerçek tebessümü ile coşkulu bir tonda konuşmuştu;

'Selam Kızlar!' Daha az görüşmüş olmanın verdiği ani tepki ile önce Ann'e sarılırken, onu ne kadar özlemiş olduğu yankılanıyordu zihninde. Kolları Adras'ı sararkense, onu asla yalnız bırakmadığından dolayı minnettarlık duyduğu kızın yanağına sıcacık bir öpücük kondurmuştu.

Çocuksu sırıtışı gittikçe büyürken Ann'in âhenkli sesiyle o gülümseme yerini çocuksu bir küslüğe bıraktı. Sırf onu gıcık etmek için yaptığını biliyordu, bu yüzden o da aynısını yapacaktı.

" Ah, demek öyle. Öyle olsun, Ann. Konuşmuyorum seninle. "

Dudaklarını büzüştürüp ellerini Ann'in gözlerinden çekmişti. Beline koyduğu elleriyle gerçekten de kırılmış, küçük bir çocuktan farksızdı. Gülmemek için kendisini zor tutarken bir yandan da Ann'in ne diyeceğini merak ediyordu. O sırada gıcırtılı bir sesle, Ell'in içeri girdiğini farketmiş oldu. O da aynı şekilde Ell'e sarılıp gülümsedi.

" Selam canım. Nasılsın görüşmeyeli? "

Cassandra saçlarını savurarak göl kenarına doğru ilerliyordu..Seksizce ve asil yürüyen Cass gülümseyerek ilerliyordu.Göl kenarına uzun zamandır gitmemişti.Bu gün onun en mutlu günüydü..Çünkü hiçbir bulanıkla karşılaşmamıştı.İçinden '' ne mutlu safkanım diyen'' diye güldü..Hava çok güzeldi ne çok sıcak ne çok soğuktu.Zaten aileden de bir sorunu yoktu sadece bir kaç gündür gördüğü garip rüyalar vardı..Ama onlara da pek önem vermiyordu gerçi biraz korkunçtu..

Ama içinden ‘’aman sağdece bir rüya beni öldürecek değil ya ‘’ diyip kendini avutuyordu…Biraz yürüdükten sonra ilerde birkaç kız gördü onların yanına giderek ‘’ selam nasılsınız?’’ dedi Cass sonrada birazda olsa gülümsedi..

'İyiyim canım teşekkürler. Sen?' dedi nazikçe, bedenini köl rengine dönmüş şömineye en yakın koltuklardan birine bırakırken. Aslında içten içte Ann ve JD'ye kırgındı hatta biraz olsun trip yapmayı bile düşünmüştü toplantıya gelirken fakat Ann'i gördüğü anda çehresine yayılan tebessümü ile birlikte uçuşup giden bu fikrinden eser kalmamıştı. Vücudunu iyice yayarak, ince bacaklarını üst üste atmış, zarafetle cüppesinin etek kısımlarını düzeltiyor, bir yandansa bükülen dudakları ile Ann'e bakıyordu;

'Nerelerdesiniz siz?'

Ses tonundan, kırgınlığını vurgulamasada, biraz olsun anlaşılabiliyordu içinde ki burukluk. Sarışın teni, kulübenin tavanına yerleştirilmiş efsunlu ışıklar altında parıldarken, zümrüt yeşiline dönen göz bebeklerini iri iri açarak, az önce içeri girip onlara zoraki gülümsemesiyle *Selam* veren kıza doğrulttu;

'Selam da... Sende kimsin?' Bakışları Adras ile buluşurken, *LS'den mi* dercesine kıpırdamıştı dudakları.

Kendisini Ell'in yanına atarak kollarını kavuşturdu. Şu küslük meselesi kapanmıştı, nitekim Adrâs da şimdi Ann'e gülümsüyordu. Fakat yine de kırgındı, bambaşka bir sebepten dolayı. Son birkaç haftadır hiç görüşmemişlerdi. Onun için LS'den daha önemli bir şey düşünelemeyeceği için, Ann veya JD için de öyle olmasını beklerdi. Yine de, bu sürede Ell'in varlığı ona destek veriyordu. Minnetkardı ona bir yerde. Dikkatini içeri giren bir kız dağıtmıştı. Nasıl girebilmişti içeri? LS dışında kimsenin girememesi lazımdı.

" Katılıyorum. İçeriye nasıl girdin? "

Başını Ell'e doğru çevirip, 'Hayır' dermişçesine salladı. Yüzünde şaşkın, bir o kadar da meraklı bir ifade vardı. Kız Slytherin'dendi, adını tam olarak bilmese de Clara, Cassidy ya da C harfi ile başlayan herhangi bir ismi olduğunu olduğunu hartırlıyordu.

Misafir

Rüzgarın ruhu kızmış olmalıydı ki, bahçedeki ağaçlara çarptıkça çığlıklar atıyor, adeta yolunu engellemek için küçük kızın yüzünü ısırıyordu.

En azından Itami'ye öyle geliyordu. Siyah pelerinin tavşan kürklü yakasını iyice yüzüne çekti ve kucağındaki Tsubaki'yle beraber kollarını göğsünün etrafına sardı. Aniden çığlıklar arttığında gözlerini yumdu, ama hemen ardından sanki orada toplanan lanetlenmiş ruhlar tarafından dehşete düşürülmüş gibi çığlıklar, sakin iniltilere dönüştü.

Itami derin bir nefes alarak yürümeye devam etti. Soğuk havaları severdi; Slytherin ortak salonunda ondan büyük bir kız gelip bu soğukta dışarıda bir toplantı olacağını söylediğinde sevinmişti bile. Ama rüzgarın bu kadar öfkeli olacağını tahmin etmemişti. Bu kadar rüzgar, saçlarını karmakarışık ederdi-ki bu da Itami'nin en nefret ettiği şeylerden biriydi.

Durup etrafına bakındı. Rüzgar gözlerine estiğinde canını yaktığı için, kızıl gözlerini kısmak zorunda kalmıştı. Bir kulubeye gitmesi gerekiyordu ama...

İşte oradaydı! Fazla büyük görünmüyordu ama şimdilik Itami'ye cennet gibi gelmişti. İçinde birileri varmış gibi görünüyordu...

"Taiiii!!"

Birden gözüne kaçar bir toz parçasıyla gözlerini yumdu ve bir eliyle Tsubaki'yle pelerinini tutarken, diğeriyle gözünü ovuşturmaya başladı. Kendi kendine söylenirken tek gözüyle önünü görmeye çalışarak kulubeye ilerledi. Elini gözünden çektiğinde gözünün sulanmasıyla görüşü garip bir şekilde bulanmıştı.

Kapıyı açarak içeri girdiğinde etrafı pek net göremediğini farketti. Gözlerini kırğıştırdıktan sonra, sağ gözünde hâlâ bir kütlenin olduğunu farketti ve gözünü ovuşturmaya devam etti. Tek gözüyle de etrafını süzüyordu. Ne kadar da çok insan vardı burada böyle?

Kapıyı arkasından kpatıp kapıya yaslandığında ona dönen gözleri farketmesi uzun sürmemişti. Gözünü ovuşturmaya devam ederken sırıttı.

"Ehihihi... Merhabaa!"

Sarı saçlı kız 'Selam da... Sende kimsin?' Bakışları diğer kıza bakarak *LS'den mi* dercesine kıpırdamıştı dudakları.Sonrada diğer kız "Katılıyorum. İçeriye nasıl girdin? "

Cass biri birine bakan iki kıza bakarak

''ben Cassandra ama siz bana Cassy deyin ben LS'nin yeni üyesiyim ve tabikide saf kanım''

dedi..Saf kan sözünü bastıra bastıra söyleyen Cass mutlu ve hevesliydi.Daha önce bu iki kızı görmüştü ama mağlesef daha önce çalışmamıştı..

Kızların Slytherinli olduğuna emindi bu yüzden safkandı ve buna dayanarak onlarda safkandı yinde birazda olsa kızların safkan olup olmadığından emin değildi yinade sustu onların karşısında küçük düşmek istemiyordu.Kızlara bakarak gülümsedi.

Koridorda büyük bir pencerenin bölmesine oturup başını cama dayamış Hogwarts bahçesini izliyordu.İlgilendiği pek söylenemezdi hani ama günün bu saatinde yapacak ne bir ödevi vardı ne de dersi.Her zaman olduğu gibi zindanlarda kalmak istememiş,ayaklarının götürdüğü yere gitmişti ve şimdi bir pencerede bacaklarını sallandırmış oturuyordu.Bakışları birdenbire büyüdü ve bir noktada sabitlendi.Eğer bir göz yanılması değilse Ell idi bu.Ne kadar zamandır görüşmüyorlardı ve Ash aralarında çok fazla bir konuşma geçmemiş olmasına rağmen ona öylesine ısınmıştı ki oturduğu yerden hızlıca atladı.Yanına bırakmış olduğu kuru kafalı keten çantayı çekip omzuna astı ve olabildiğince hızlı bir şekilde Ell'e yetişmeye çalıştı.Ancak bulunduğu yerden bahçeye çıkması biraz uzun sürmüş olacaktı ki adımlarını çimlere attığında kızı göremedi.Ell'in bu rüzgarda dışarıda ne işi vardı ki?
Aniden anımsadı.Elbette,dün haber aldığı ve buruşturup yatağın kenara attığı parşömende yazılı olan toplantı bu gün olmalıydı.Geç kalmamayı umarak bahsedilen kulübeyi aramaya koyuldu.Çok uzun sürmemişti bu.Çoğu kişi o kulübeden habersiz gibi bahçede koşturuyordu.Sadece LS üyeleri için olduğu belliydi.Tahta kapıyı çekingenlikle açtığında büyük bir gıcırtı meydana geldi.İçeride kızkardeşi,tanımadığı esmer iki kız,tahmin ettiği gibi Ell ve beyaz saçlara sahip ufak bir kız daha..O girdiği sırada konuşmakta olan esmer kız adını söyleyip yeni bir LS,bir safkan olduğunu vurgulamıştı.Mavi gözlerini hafiften kısıp ses tonunu olabildiğince yumuşak tutmaya çabalarken dudaklarından sadece tek bir kelime dökülmüştü..

''Eee..merhaba.''

LS'de miydi bu kız? Eğer JD ya da Ann, onu kulübe almışlarsa neden Ell ve Adrâs'a söylememişlerdi? İçinde kabaran öfkeyi dindirmeye çalışarak soğukkanlılıkla Ann'e döndü. Gri gözleri, o söylemese de çok şey söylüyordu. Soru sorarmış gibi olan bakışları, neden onlara söylemediğini anlatıyordu neredeyse. Yüzüne sevimli bir ifade takınıp tekrar kıza döndü.

" Adrâsteia, kısaca Adrâs. Pardon, kimse bana üye olduğunu söylemediğinden.. biraz şaşırdım. "

Kıza ne diyeceğini bilemiyordu doğrusu. O sırada, dikkatini daha önce pek çok kez gördüğü Japon kızın içeri girmesi çekti. O da üyeydi demek ki, ve ona söylenmemişti. Kızgınlığı giderek artarken olabildiğince normal bir hal takınmaya çalıştı. Ash içeri girince, yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.

" Selam kardeş. "

Alacakaranlık günler geri mi dönmüştü.Hogwarts sıkıcı bir yer haline gelmişti lilith için.O dersten bu derse koşuşturuyor,ödevlerini yapmaya çalışıyordu.Daha bir melezle doğru dürüst dalga bile geçememişti.Oysa ne hayyelleri vardı Fransa'da iken..Hogwarts'ın altını üstüne getirecekti.Ls'de olmasa sıkıntıdan patlarım diye dşündü kendi kendine Lilith..Ls'yi düşününce aklına toplantı yapacakları geldi Lilith'in ve büyük bir koşuşturmacayla göl kenarına ilerlemeye başladı.
Hava kararmaya yönelik olduğu için Lilth kendi siluetinin ve durgun gökyüzünün eşliğinde toplantı alanlarına ilerliyordu.Oldukça geç kaldığını düşündü birden...Nasıl olurdu da aklından çıkıverirdi toplantı.Tabi biraz doğaldı bunun olması nede olsa bir kümülüs bulutu içinde,içine dönük yaşıyordu 2-3 gündür..Lilith toplantı mekanına gelince birkaç silüet gördü ve onlara yaklaşıp kendini tanıtmaya başladı.
-Öncelikle merhaba ben Emiliana Lilth Torrine.Ladies Slytherin'e yeni katıldım ve pek tabii safkanım.Fransa'dan bu sene Hogwarts'a geldim.
nefes almadan bir çırpıda konuştu lilth ve gelecek tepkileri beklemeye başladı.

Adras'ın da bilmediğini belirtmek içi kıpırdattığı kuru dudaklarıyla buluşunca gözleri, oturmuş olduğu koltukta biraz da olsa doğrultmuştu bedenini. Yeşil gözlerini kısıp, kıza sinsi bir cevap verecekken içeri dalan Itami'yle daha da irileşen göz bebekleriyle, kirpiklerini kırpıştırdı ve gerçek mi hayal mi olduğunu anlamak isteyenlerin yaptığı cinsten bir el hareketiyle yokladı ortamı. Demek, LS artık beş kişiden ibaret değildi. Ann ve JD'in ortada bulunmadıkları zamanlarda Ell, LS için hiçbir şey yapmadıklarını düşünmüştü fakat biraz bencilce olduğu anlaşılan bu tezini öylesine çürütüyordu ki şimdiki manzara. Parmakları biraz da şaşkınlığın verdiği bir tepki ile sarı saçları arasında gezinirken, bedenini tekrar yaymıştı koltuğa. Kendi gibi zarif görünen asasını iç cebinden çıkararak eski, kül rengi şömineye doğrulttu ve fısıldarcasına konuştu;

'Incendio!'

Şöminenin yandığını belirten ani bir puf sesi eşliğinde nazik adımlarla içeri giren Ash, çekingen bir *Selam* vermişti onlara. Ell, sıcacık tebessümünü ona karşılık çehresine oturturken, Adras'ta kendini Cassy olarak tanıtan kıza kısa bir açıklamada bulunmuştu. Bugün ki onca karışıklığın nedeni apaçık belli oluyordu; JD ve Ann. Ell her ne kadar onları suçlamak istemese de, *en azından küçük bir parşömen tomarı ile gönderebilirlerdi bu haberi* diye düşünmekten alamıyordu kendini. Fakat kızlara olan sevgisi öylesine kuvvetli olmalıydı ki, Ann yanlarında olduğu halde, sivridiliyle meşhur Ell, ağzını açıp tek bir kelime bile söylememişti ona. Kapı tekrar bir gıcırtıyla açılırken, kendine dönen yüzlerle karşılaşan siyah, uçun saçı ve ona tezat beyaz teniyle oldukça hoş görünen kız, hemen açıklamaya koyulmuştu kendini. Yerinden zarafetle doğrulan Ell, yeşil işlemeli Slytherin cüppesini düzeltirken, bir yandan da grimsi bir tona bürünen göz bebekleriyle seziyordu kızları. Konuşmadan önce, kurumuş dudaklarını ıslatarak, kulübenin efsunlu ışığı eşliğinde parlamalarına izin vermişti;

'Yeni bütün üyelerimize Hoşgeldin demek istiyorum öncelikle!' Dudakları küçük, alaycı bir kızmışçasına bükülürken, devam etmişti Ann'e sinsi bir bakış atarak; 'Haberimiz olmadığından dolayı küçük bir karışıklık yaşandı kusura bakmayın. Bu arada rahat olun, oturun lütfen.' Eliyle nazikçe boş kanepeleri işaret etmiş, şöminenin çıtırdayan kıvılcımları eşliğinde gerçekten de sıcak bir ortam da olduğunu hissetmişti Ell. Her ne kadar, yeni üyeleri -Itami dışında- tanıyor olmasa da, iyi anlaşacaklarından emindi. Bedenini tekrar koltuğa bırakırken, bakışlarını doğrulttuğu Ann'e söyleniyordu;

'JD nerede kaldı? Ahh...' Duyduğu kuvvetli bir acıyla attığı çığlık, yüzlerin ona doğru dönmesine neden olmuştu. Başını iyiyim anlamında sallayarak elini LS dövmesinin olduğu yere, omzuna doğru götürmüş, hiddetle bastırıyordu üzerine. Endişe ile açılmış gözleriyle ona bakan Ash'i gördüğünde, zora ki de olsa - acı hala dinmemişti çünkü - tebessümle konuşmuştu;

'Ben iyiyim, bir şeyim yok..'

Kahverengi saçlı kız Cassy’e bakarak:

" Adrâsteia, kısaca Adrâs. Pardon, kimse bana üye olduğunu söylemediğinden.. biraz şaşırdım.

Cassy kızın sözlerinden sonra gülümsedi memnun olşmuş gibi başını salladı.. Birden içeriye birinin girdiğini fark etti.İçeriye kimin girdiğinden emin değildi ama yinede bekledi.İçeriye yeni katılan bir kızın girdiğini fark etti.Kızın uzun siyah saçları vardı.Kız konuşmaya başladı.Cassy kızı dinlemeye başladı:

-Öncelikle merhaba ben Emiliana Lilth Torrine.Ladies Slytherin'e yeni katıldım ve pek tabii safkanım.Fransa'dan bu sene Hogwarts'a geldim.

dedi.Cassy kızın hiç nefes almadan konuştuğunu fark etti.Kıza biraz hızlı konuştuğunu söyleyecekti ama kıza söylemek istemedi ve sustu.O arada Siyah saçlarını bileğindeki yeşil kurdeleyle topladı..Sonrada yüzüne küçük bir gülümseme belirdi..Artık iyice üşümeye başlayan Cassy yanında getirdiği cüppesini giydi.Her zamanki gibi

Slytherin resmini pırıl pırıldı.Hala kafasını kurcalayan bir şeyler vardı neden hala bekliyorduk ki sarı saçlı kız konuşmaya başladı:

'Yeni bütün üyelerimize Hoşgeldin demek istiyorum öncelikle!' Dudakları küçük, alaycı bir kızmışçasına bükülürken, devam etmişti Ann'e sinsi bir bakış atarak; 'Haberimiz olmadığından dolayı küçük bir karışıklık yaşandı kusura bakmayın. Bu arada rahat olun, oturun lütfen.'

dedi.Cassy geldiğinden beri ilk defa dışlandığı hissini kaldıran bir konuşma duymuştu buy üz den çok mutluydu..Ardından kızın 'JD nerede kaldı? Ahh...diye fısıldadığını duydu ama duymazlıktan geldi..Kızın birazda olsa canının acıdığı fark eden Cassy kıza meraklı bir şekilde baktı sanki kıza iyimizin? diyordu..Kızın 'Ben iyiyim, bir şeyim yok..' demesinden tatmin olup diğerlerine göz gezdirmeye başladı…

Yüzünde kırılmış, kızgın bir ifade olsa da o anda alaycı bir şeyler söylemesini engelleyen tek şey Ann ve JD'ye olan sevgisiydi. Susup, onun ne diyeceğini merak ediyordu. Elini zarifçe saçına götürüp düzeltirken içeriye bir kız daha girmişti. Ah, diye düşündü. Ah, birisi daha. Hiç olmazsa haber verselerdi 'Aldık' diye. Yine de sevecen, arkadaş canlısı bir ifadeyle gülümseyip yeni gelen kıza baktı.

" Selam. Ben de Adrâsteia, yani Adrâs. "

Bakışları Cass ve Emiliana, onun kısaltmasıyla Emm arasında gidip gelirken konuşmaya devam etti.

" Eh, hoşgeldiniz. "

Ell'e doğru dönüp, derin bir nefes aldı. Tüm bu karmaşadan sıkılmış gibiydi. Eskiden sâdece beş kişiydiler, şimdi ise kaç kişi olduklarını bile bilmiyordu doğru düzgün.

Kızkardeşinin selamına içten bir gülümseme ile karşılık verip,hala ayakta, yeni gelmiş olan kıza çevirdi bakışlarını.Gelir gelmez açıklamaya koyulmuştu.Ell ve Adras'ın bakışlarındansa bu sene kulübe üye olan kızlardan haberleri olmadığı açıkça ortadaydı.Tuhaf bir durumdu.Eskiler hariç kimse birbirine tanımıyordu ve Ash belki de ilk defa böyle duruyordu belki de..

Konuşmaya başlayan Ell belli ki sıcak bir ortam yaratmaya çalışıyordu.Boşta duran kanepeye oturup bacaklarını zarafetle katlayıp ellerini kenetledi.Ell'den yükselen çığlık bakışlarını korkuyla ona çevirmesine neden olmuştu.Omzunu tutuyordu ama Ash nedenini anlayamadı.Yüzünden açıkca belli olan acıya rağmen belli etmeyen bir gülümsemeyle iyi olduğunu söylediğinde kaşlarını kaldırıp bir süre inceledi.

''İyi olduğuna eminsen..''

Yarım bıraktığı şüphe dolu sözlerinin ardından bakışlarını şömineye çevirdi.Ona gelen haberde toplantı olacağını söylemişlerdi ancak henüz bir şeyler başlamış gibi görünmüyordu.JD demişti Ell,o kimdi?