Kırmızı Papatya

Allen dolaşmayı, gezmeyi oldukça seviyordu. Öğrenmek onun hoşuna gidiyordu. Bilgiler beğnine işlemeye çalışıyordu. Büyük göl kenarını incelerken kırmızı papatyaların oldu bir yere doğru koştu. Allen bir köşe bulup oturmak istedi. Bir ağacın altına süzülüğ kaldı.Allen,

"aman tanrım"

diye şaşırmıştı.Kocaman bir ağaç vardı.Böyle birşey kesinlikle büyüyle büyümüş olabilirdi.Böyle bişiy gerçekten çok güzeldi.Gözleri fal taşı gibi açılmıştı.Böyle güzel şeyler için not parşömenini çıkardı ve not aldı.Arkadan gelen kızı fark etmişti.Aldırmadı sadece soğuk davrandı.Kız onun yanına geliyordu.

Ashley asiri oldugunu düsündügü can sikintisiyla uzun zamandir göl kenarina ugramadigini hatirladi.Suan güzel bir manzarasi olmaliydi.Agaclar ve cicekler mutlaka acmisti.Ortak salona gitti.Slytherin cübbesini giydi.Gecen günlerde bir ev cinine yaptirdigi Goddes of Dark cikartmasini da tam Slytherin armasinin altina yapistirdi.Aynaya son bir bakis attiktan sonra göl kenarina dogru ilerlemeye basladi.

Burasi gercekten cok güzellesmisti gelmeyeli.Ashley bu siralar sadece derslerine zaman ayirdigindan dogru düzgün eglenemiyordu.Ravenclaw partisinde olanlar da pek ic acici degildi.11 yasinda bir bulanik meraklisina saldirmaya pek merakli olmasada yine de cok eglenmisti.Ileride bir gölge görmüstü.Oraya dogru yaklastiginda binadasi birini gördü.Yanina ulasinca:

"Merhaba, ben Ashley. Ashley Michelle Malfoy.3.Siniftan. Ya sen."

dedi oldukca sevecen bir sekilde.

"Merhaba, ben Ashley. Ashley Michelle Malfoy.3.Siniftan. Ya sen."

gelen kızı gördüğünde şaşırmıştı.Birisi onunla sonunda konuşmuştu bu çok ilgisini çekti.Allen ilk arkadaşlarını buluyordu.Allen,

"merhaba, ben de Allen Evans 1. sınıfım"

dedi kibarca.Allen gerçekten çok sevindi içindeki duygular yükselmişti.Allen sabırsızca,

"güzel papatyaların yanına oturmak istemezmisin?"

dedi ve başını güneşe doğru uzattı.Allen kalbi küt küt atıyordu.Neden böyle olmuştu.Kimseye göstermeden sırıtıyordu.

"Merhaba, ben de Allen Evans 1. sınıfım"

demisti cocuk kibarca.Bu tavir acikcasi Ashley`nin hosuna gitmisti.Kibar biri son günlerde nadir bulunuyordu.Siritarak:

"Ne kadar sanslisin.Ben de suan birinci sinifta olmak isterdim."

dedi.Bir yandan da cocugu süzüyordu.Evans ailesini bir yerden duymustu ama hatirlamiyordu.Ashley`nin hala ayakta oldugunu fark eden cocuk:

"güzel papatyaların yanına oturmak istemezmisin?"

diye sormustu.Ashley papatyalari ilk o zaman fark etti.Hafif bir gülümseme ile:

"Neden olmasin."

dedi ve oturdu.Papatyalar gercekten güzeldi.Grimsi gözlerini göle dogru cevirip tekrar cocuga dikti ve:

"En sevdigin ders ne Allen yada en sevdigin profesör?"

diye sordu tislamayi andiran bir sesle.

Allen kızı biraz bekledi.Yanına iyice yaklaştığında,
"En sevdigin ders ne Allen yada en sevdigin profesör?"
Allen kızın sıcak sorusuna karşılık,
"gerçekten güzel bir soru.En sevdiğim ders muggle araştırmaları.Şimdilik en sevdiğim profesör ise Angelina Johnson"
dedi.Büyüyünce olucağı mesleğe bağlamıştı.Gerçekten muggle araştırmaları profesörü olmak en büyük hayaliydi.Bu çokta ilgisini çekiyordu.Mugglelar kadar zeki olmaya çalışıyordu.Merak onun için iyi bişiydi.En sevmediği yönü, sabırsız olmak onu sinir ediyordu.Bu yüzden kitap okurken veya başka bir işlevle uğraşırken.Yarıda bırakıyordu.Çünkü canı çabuk sıkılıyordu. Şimdide aklına muggle atasözü gelmişti.Allen içinden, "söz gümüşse, süküt altındır" çok güzel bir sözdü bu. Bunu genellikle kullanırdırdı ama yinede sordu.Allen kıza,
"peki senin en sevdiğin profesör ve en sevdiğin dersler ne?, mesela hobilerin nedir? ne yapmayı seversin?
diye uzun konuştu.Kızı rahatsız etmek istemezdi ama yinede sordu.

Ellen Justinle birlikte buraya geldiğinde gerçekten çok şaşırmıştı. İlk defa hayatında böyle papatyalar görüyordu. Eğilip bir tanesini kopardı. Kıpkırmızıydı. Justin'in neden bu kadar şaşırdığını anlamıştı. Ona haklı olduğunu söylemek için arkasını döndü. Döndüğünde Justin'in bir kızla konuştuğunu gördü. Kız Ashley'den başkası değildi. Yeni tanışmış gibi gözüküyorlardı. Doğrusu Ellen Ash'ın burada olmasına sevinmişti. Nedenini bilmiyordu. Onlara doğru yürüdü. Konuşmalarını gitgide duyuyordu.
"En sevdigin ders ne Allen yada en sevdigin profesör?"
"gerçekten güzel bir soru.En sevdiğim ders muggle araştırmaları.Şimdilik en sevdiğim profesör ise Angelina Johnson"
Ellen onlara gitgide yaklaşmışmıtı. Ash da papatyalarda çok etkilenmiş gibiydi. Ellen elindeki papatyayı çevirip duruyordu. Sonra cüppesinin cebine koydu. " Ash sende mi buradasın hava ve papatyalar gerçekten çok güzel" dedi. Gülümseyerek. Bir yandanda temiz havayı içine çekiyordu. Bütün ciğerlerinin oksijenle dolmuş olması onu daha bir neşelendiriyordu. "Uzaktan şimdiki kadar güzel gözükmüyordu doğrusu... Getirdiğin için teşekkür ederim Justin" dedi.

Ash cocugun söylediklerinin üzerine gercekten cok sasirmisti.Muggle Arastirmalarini seven safkan bir Slytherinli.Cocugun ilginc biri oldugunu düsünüyordu.Gülümsemeye basladiginda Allen ona birkac soru sormustu.Bu aslinda onun hosuna gitmisti.Kendi gibi konusmasini cok konusmasini seven birine rastlamak güzeldi.

"Benim en sevdigim ders KSKS, Eski Yazilar, Astronomi, Aritmansi, Tilsim, Sihir Tarihi ve Iksir.En sevdigim profesörlerde; Profesör Snape, Profesör Malfoy, kendisi kuzenimde olur, Profesör Miller, Blackler ve Quilla..Errr.. Yani diger profesör Miller.Ben ucmayi, lanetler denemeyi, Iksir ve sihir tarihi kitaplarini okumayi ve gecen günlerde ögrendigim bir tilsimla saclarimin rengini ve bicimini degistirmeyi seviyorum.Bunun nedeni metamorfagusluga büyük ilgi duymam.Bu arada Beuxbatons`daki arkadaslarimla yazismayi da seviyorum.Ben yari Fransiz yari Ingiliz`im."

dedi bir solukta Ash.Altinda oturduklari agaca bir bakti ve:

"Bu agac kocaman.Ya suradakini görüyor musun? Samarci Sögüt.Hogwarts`in en yasli agaci.Hogwarts`in tarihinde okumustum."

dedi.Sonra arkadan gelen citirdamayla birden arkasina döndü.Gelen Ellen`di.Ash bu kizi seviyordu.Ikiside GOD üyesiydi ve simdilik cok iyi anlasiyorlardi.Ellen:

" Ash sende mi buradasın hava ve papatyalar gerçekten çok güzel."

demisti gülümseyerek.Ash ona ayni gülümsemeyle karsilik verdi.Ellen:

"Uzaktan şimdiki kadar güzel gözükmüyordu doğrusu... Getirdiğin için teşekkür ederim Justin"

demisti.Ashley`nin kafasinda kocaman bir soru isareti olmustu.Allen Ellen`i ne zaman getirmisti? Her neyse diye düsünmeye basladi Ash.Ellen`e:

"Evet, uzaktan kan gibi görünüyorlar."

dedi.Gözlerini biraz uzaktaki samarci sögüt`e dikmisti.

Allen gerçekten etrafa hayran kalmıştı. Muhteşem bir görüntüydü. Bu kadar güzel olması çok güzeldi.Ash,
"Benim en sevdigim ders KSKS, Eski Yazilar, Astronomi, Aritmansi, Tilsim, Sihir Tarihi ve Iksir.En sevdigim profesörlerde; Profesör Snape, Profesör Malfoy, kendisi kuzenimde olur, Profesör Miller, Blackler ve Quilla..Errr.. Yani diger profesör Miller.Ben ucmayi, lanetler denemeyi, Iksir ve sihir tarihi kitaplarini okumayi ve gecen günlerde ögrendigim bir tilsimla saclarimin rengini ve bicimini degistirmeyi seviyorum.Bunun nedeni metamorfagusluga büyük ilgi duymam.Bu arada Beuxbatons`daki arkadaslarimla yazismayi da seviyorum.Ben yari Fransiz yari Ingiliz`im."
dedi.Allen gerçekten üçüncü sınıf olmayı istiyordu. Allen Ash'e,
"Ashley keşke söylediğin kişileri bende tanımış olsam ama henüz hiç birisini tanımıyorum."
dedi ve yüzünü biraz büktü. Ama bir anda aklına -"zaman geçtikçe tanıyacağım!" düşüncesi gelmişti. Allen'ın birden yüzü gülmeye başladı. Ama kendisine Justin denilmesine hiç hoşlanmadı. Biraz garip bir şifeyle,
"lütfen bana, Allén de."
dedi biraz sinirle ve arkadasındaki söğüt ağacını gördü. Daha önce hiç fark etmemişti. Hogwarts'ın en büyük ağacı olduğunuda Ash'ten öğrenmişti,
"teşekkürler Ash, aydınlattığın için saol"
dedi ve onun yanına gitme edasıyla,
"yakından incelemeye ne dersiniz bayanlar?"
dedi ve bu sefer kendisi hareket etmedi. Olduğu konumda kilitli kaldı. Kendi düşüncelerine göre hareket etmek gerçekten çok kaba olurdu, hemde bayanlara.