Kaynaşma Partisi(Gryffindor-Ravenclaw)

Ravenclawlılarla yaşanan tatsız bir Quiddich antremanı kavgasından sonra bir barışma partisi düzenlenmeye karar verilmişti. Parti yeri Fısıldayan Ağaç Korosu olacaktı. Bu alanı süsleme işi de partinin öncülüğünü yapan Gryffindor'lulara düşüyordu.

Ortak salonda bir süre ders çalıştı. Derslerine çok çalışıyordu. Bu onu biraz bunaltmıştı. Kitabını koltuğun hemen yanındaki masaya bıraktı. Partinin yapılacağı yer olan Fısıldayan Ağaç Korosu'na gitmeye karar verdi.

Yolda giderken nasıl bir parti olacağını da düşünüyordu. O kavgadan sonra bir anda samimi nasıl olacaklardı? Birbirlerine ağır sözler söylemişlerdi. Bunlar kolayca telafi edilebilir miydi? Hiç şüphesiz çoğu kişi bu partiye zorla gelecekti. Ama bir barış olmalıydı. Hogwarts'da koca bir dönem küslüklerle, kavgalarla geçemezdi..

Severus herkesten önce partinin yapılacağı yere geldi. Ağaçların dalalrını biraz süsledi. Yiyecek ve içeceklerin yer alacağı bir masa da getirmişti. Herşeyi düzenledi. Bu parti onun kafasındaki tüm karışıklıkların gitmesini sağlayacaktı belkide.

Sınıf başkanlarından önce buraya gelmesi doğru muydu? Severus bunu bilmiyordu. Ama her yeri çok güzel bir şekilde süslemişti. Uzaktan arkadaşlarının gelmeye başladığını görebiliyordu. Müziğin sesini biraz açtı. Artık parti başlamalıydı..

Eragon biraz sinirliydi aslında bu günlerde...Çünkü biraz derslere önem vermeye başlayınca kendi özel hayatı ve dinlenme amaçlı her şey yok oluyordu...Bunun için güzel bir şeyler yapmalıydı ama hiç yapacak bir şey yoktu...Neler yapabilirim diye düşünürken belki parti olabilir diye düşündü ama kimlerle yapacaktı ki...

Ama hayır parti kötü bir fikirdi hem Eragon yaparsa olmazdı...Zaman kaybıydı o kadar kişiyi toplayana kadar...Gider göl kenarında otururdu daha iyiydi...Ortak salonu doğru gitmişti...Herkesin ağzında parti...parti...parti... vardı...AMa ne işe yarayacağı yoktu...Bir an için tanıamdığı küçük birine sordu

Oda partinin binnalardailerin kaynaşmak içni yapılan bir parti olduğunu söyledi...Tabii bunu Gryffindorlu birinin hazırladığını duyunca Eragon un yüzü kötüleşmişti ama belki yalnız kalmazdı gitmeyi düşünüyordu...Eşyalarını koydu ve hemen gitmek için hazırlık yaptı...Beş On dakika sonra hazırlandığında hazırlandığında cüppesini düzeltip yavaş adımlarla yürüdü...Göl kenarından geçti ve Hogwarts bahçesine geldi....

Fısıldayan Ağaç Korosu denilen yere ilk defa gelmiyordu ama ilk defa geliyormuş gibi olmuştu...Biraz uzak bir köşede olduğu için gizemli görünüyordu...Bu bölgeyi uzun, ihtişamlı ağaçlar oluşturmuştu...Tabii süsler biraz kötüydü ama Çoğu öğrenci gizemli ortamından ürkerek buraya uğramazdı...Bunlarda Gryffindorlular olduğuna inanmıştı ama biri fazla cesur çıkmıştı anlaşılan...Eragon buranın yalnızlık için ideal bir yer olduğunu düşünenlerden biriydi...Ama gerçekten göl kenarındaki çizlerin üzerinden sonra burası da güzel bir yerdi...

Yavaş yavaş yaklaşmaya başladığında müziğin güzel ve etkileyici sesi kulağına gelmeye başladı...Şimdi gözüne daha güzel görünmüştü burası...Çocuğun iyi bir hazırlık yaptığına inanmamıştı ama hiç olmazsa müzik biraz iyiydi...Müzikte kötü olsaydı geri gidebilirdi...

Süslerden hoşlanmadığı için pek ilgilenemdi...Yavaşaç çocuğun yanına geldi ve elini çocuğun başına koydu...Sonra sinsice okşar gibi yaptı ama bu nefretin göstergesiydi...Eragon da bir kaç saniye sonra elini indirip çocuğun yüzüne baktı ve ''-Merhaba çocuk...Adın Severus mu ?...'' dedi aslında daha ağır bir laf ederdi ama Elw'nın gelip yine bir şeyler demesinden tırstı...

Geçen partide olanalrdan sonra Elw nın yaptıklarından daha nefret etmeye başladı...Birde tabii ondan sinir oluyordu...Ve şimdi daha da sinirlenmişti...Neyse diye geçirdi içinden...Yavaşça masaya gitti ve ateş viskisini alıp bir kaç yudum aldı...

Bu viskiyi çok seviyordu...En azından küçüklüğünde ilk bu içki ile tanıpşmıştı...Bir sandalyeye oturup daha kimsenin gelmemiş olmasına biraz gıcık olsada sabırsızlıkla arkadaşlarının gelemsini bekledi...Ve etrafına bakınıp durdu...

Bu partiye aslında tamamen zorla geliyordu.Gryffindor öğrencileri gelmesi için ona çok ısrar etmişlerdi.Sonunda Johnny gayet asık ve somurtkan bir yüzle Fısıldayan Ağaç Korosuna doğru kısa kısa adımlarla yürümeye başladı.Karşısına uzun ve sert gövdeli bir ağaç çıkınca duraksadı.Ağacın yaklaşık bir metre yeri kapsayan dallarının üstündeki çiçekler açmış yaprakların arasından güneş ışığı sızıyordu.Bunu engellemek için minik ellerini iri iri açılmış gözlerinin üstüne siper ederek yoluna devam etti.Fısıldayan Ağaç Korosunun kasvetli ortamı onu her zaman boğmuştu.Ama şimdi ağaçlarda bir neşe var gibiydi.İlkbaharın gelmesinden kaynaklanan bir olaydı herhalde.İlkbaahara bağlı olarak güneş sıcacık ve mutlu yüzünü tüm insanlara göstermişti.Yüzünü gösterdiği iki kişi ise tam karşısında öylece dikilmiş duruyorlardı.Birisi ufak tefek,diğeri ise iri yarıydı.Ufak tefek olanı hatırlıyor gibiydi.Partiyi düzenleyen oydu.Severus olmalıydı.Johnny'e yapmacık bir şekilde sırıtarak ağaçlara bakmaya başladı.Tam yanında üçüncü sınıf bir Ravenclaw öğrencisi duruyordu.Eragon onlardan önce gelmişti.Eragon'a gülümseyen bir şekilde baktı ve Severus'a döndü.Güneşe gözlerini kırpmadan bakmaya çalışıyordu.Ama bu neredeyse imkansızdı.İmkansız diye bir şey yoktur.Gryffindor ve Ravenclaw'ın barışması imkansız gibi gözüküyordu.Ama ya şimdi.Bir parti düzenlenmişti.Bir Gryffindor ile iki Ravenclaw birbirlerine bakarak hiçbir şey olmamış gibi bakıyorlardı.Artık bir şeyler demenin zamanı gelmişti.Böyle bakmakla zamann geçmiyordu.

"Herkese merhaba nasılsınız?" Ağzından sadece bu üç kelime bir anda dökülebilmişti.İçinde hırçın dalgaların azdığını fark etmek çok kolaydı.Bu bir heyecan dalgası olmalıydı.Ama bunun geçmesi lazımdı.Çünkü heyecanlanınca kekeleiyordu.Bunun olmasını istemezdi.Yakıcı güneş ışığı altında heyecanının geçmesi için güneş ışığını önleyen yapraklara bakmaya başladı.

Severus gelen kişinin Eragon olduğunu anlamıştı. İşte ilk Ravenclawlı diye geçirdi içinden.. Bir barış gerçekten olabilecek miydi? Olması gerekliydi ama pekde kolay olacağa benzemiyordu. Severus bu düşünceler içindeyken Eragon iyice parti alanına doğru yaklaşmıştı.

''Merhaba çocuk...Adın Severus mu ?...'' diyerek parti alanına geldi. Barışın zor oalcağı daha şimdiden belli oluyordu. Daha partinin başında bir gerginlik çıkmak üzereydi. Severus kendini zor tutuyordu. Karşısındakinin bir 3.sınıf olması onu korkutmuyordu. Sadece hazırladığı bu partinin berbat olmasını istemiyordu.

Sakin kalmaya çalıştı. "Evet adım Severus..Severus Anthony.." dedi. "Sen de Eragon olmalısın. İsmini çok duymuştum." Şöyle bir etrafına bakındı. Biri daha geliyordu. Kim olduğunu kestirememişti. Yaklaştıkça bu gelenin Johnny olduğunun farkına vardı. Johnny parti alanına gelsede pek bir ses çıkarmıyordu. Sessizce duruyordu..

Suskunluğuunu bozdu ve "Herkese merhaba nasılsınız?" dedi. Sanki zorla söylüyormuş gibiydi bunları. Severus, herkesin kendisi gibi düşündüğünün farkına şimdi varıyordu. Bu barışın kolayca sağlanamayacağı kesinleşmişti artık..

"Merhaba Johnny.. İyi sayılırım.. Ya sen?" dedi. Yüzünde zoraki bir gülümseme oluşmuştu. Zorla güldüğünün belli etmemeye çalışsada bunu başaramadığının kendiside farkındaydı..

Rp Out : Gryffindor'lu arkadaşlarım nerdesiniz ?

out:kavgada değilim ama yinede gelebilirm değilmi

Out : Elbette gelebilirsin Avril...

out:Geliyorum alalaalalaalalaaa
in:
Hala midesi bulanıyordu.Bütün gün yataktan çıkmamış, fakat yinede hastalığını önleyememişti.Yine de bu partiye gitmesi gerekiyordu.Kuzeni ve kardeşi arasında, daha doğrusu Ravenclaw ve Griffindor öğrencileri arasında geçen tartışmayı sonradan öğrenmiş ve köpürmüştü.Şimdi ise, kendi gözleriyle Kuzeni ve kardeşinin arasının düzeldiğini görmek istiyordu.İnleyerek de olsa yataktan kalktı.
Elinde bir iksir vardı.Bir saat boyunca mide bulantısını geçiren bir şeydi.Avril, içinden Creft'e teşekkür ederek bir yudum aldı.Doğru, bu iksiri ne de olsa o hazırlamıştı.Alır almaz, mucize gibi bütün bulantısı geçmişti.
Üzerine doğru düzgün bir şeyler geçirip aşağı indi.

Ravenclaw'la bir parti. Ravenclaw'dan arkadaşları olsa fena fikir değildi. Ama tek tük insanlar dışında çok kişiyi tanıdığı da söylenemezdi hani. Geçenki Quidditch antramanını hatırladı. Patlak veren karmaşada yaralanan çocuğu hastane kanadına götürmüştü. Bu partinin de o hale gelmeyeceğini umdu. Gerçi geçen seferkinde kavgaya karışmadığı için onun açısından sorun yoktu. Kavgaya karışanlar düşünsündü, kendisi partinin tadını çıkarmaya gelmişti.

Temiz havayı ciğerlerine doldurdu, parti için güzel bir gündü. Kulağına gelen müzik sesiyle kendine geldi. Parti alanı işte önündeydi. Dört kişi vardı, onların içinde de Severus'tan başka tanıdığı kimse yoktu. Gitmeli miydi? Ama onun da iki tane tanımadığı Ravenclaw'lu çocukla konuştuğunu görünce uzakta kalmaya karar verdi.

İfadesiz bir yüzle yakındaki bir ağaca gitti. Sessizce etrafı izledi bir süre. Canı sıkılıyordu. Eğer sıkılacaksa niye gelmişti buraya? Bunu düşünmemeye çalıştı.

Nerede kalmıştı Gryffindor'lular. Seveurs'un eğlenceli geçeceğini düşündüğü parti çok sıkıcı başlamıştı. Gryffindor'lu kimse parti alanına gelmemişti. Bir tek kendisi vardı. Ravenclaw'lılar ise yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı.

Bu sırada bir Ravenclaw'lı daha geldi. Bu Avril'di. Severus önce onun yanına gitti.

"Hoşgeldin Avril." dedi. Daha sonra kendisinden başka gelen bir Gryffindor'luyu daha gördü. Uzaktan kestiremiyordu kim olduğunu. Brooke olduğunu fark edince koşarak yanına gitti. Uzun zamandır onunla görüşemiyordu.

"Hoşgeldin." dedi gülümseyerek Brooke'ye.. "Seni özledim.."

Mayıs aynın güzel günlerinde biriydi. Güneş, doğuşunu ilan etmek için, etrafı kavururcasına sıcak ve bunaltıcıydı. Güneşin böylesine yaktığı bir cumartesi sabahı yatağında mışıl mışıl uyuyan David, berbat bir rüya görüp, yataktan sıçrayarak uyandı. Gözleri, yatakhaneyi görünce kısa bir sevinç yaşadı. Bir müddet yatağından kalmayan David, Severus'un ona: "Uyandın mı?Neyse ben barış partimize erkenden gidiyorum." demesiyle, bilincini yerinde hissedip: "Evet, uyandım. Sen git, ben de hazırlanıp geliyorum." dedi ve Severus'un yatakhaneden ayrılması üzerine, yatağından doğrulup hazırlanmaya başladı. Üstünü, günlük hayatta giydiği gibi giyerek yatakhaneden ayrıldı.

Fısıldayan Ağaç Korosu'nun yolunu tutan David, yolda sallana sallana gidiyordu. Bu partiye pek gönüllü gitmese de, Ravenclawlılarla küs olmayı asla istemezdi. Zaten partinin temel amacı da buydu. Fısıldayana Ağaç Korosu'na vardığında, orda sadece Severus, Brooke, Eragon ve Avril vardı. Anlaşılan daha parti başlamamıştı; ama parti hazırlıkları tamam görünüyordu. Yavaş adımlarla dört kişinin olduğu gruba giren David:

"Selam millet! Nabersiniz?"

dedi neşeyle. Ne de olsa bu bir barışma partisiydi.

Avril, mide bulantısının yok olmasından gelen rahatlıkla, artık daha neşeliydi.Yüzü gülüyordu en azından.Ağacın gölgesine bağdaş kurup oturmuş, düşünüyordu.Onun en iyi arkadaşları ve en sevdiği kuzenleri Griffindor'dayken, kardeşi neden kavga etmişti? Avril'in bildiği, sadece olan kavgaydı, nedenini henüz bilmiyordu...Kızgınlıkla yüzünü buruşturdu.

Hava olağan olması gerektiğinden daha sıcaktı.Yüzündeki terler boynuna ve vucuduna aktığından onu bunaltmaya çoktan başlamıştı bile.Sıcaktan gözündeki siyah kalem akmıştı, ama o bunun farkında değildi.Elleriyle yüzünü yellerken, uzaktan David'in yaklaştığını gördü.

"Selam millet! Nabersiniz?"

Avril, güneşin acıtmaya başladığı gözlerini kısarak, sadece el sallamakla yetindi.Başını diğer tarafa çevirdiğinde, aynı binadan olduğu ikinci sınıf öğrencisi sevimli Elizabeth'in elinde de buz gibi iki balkabağı suyuyla yakınlaştığını gördü.Yüzünde belli belirsiz bir sırıtış vardı.Elindeki balkabağı sularından birini Avril'e uzatınca Avril minnettarlık dolu bir sesle:
-''Ah, teşekkürler Lizi.Nasıl iyi gelecek, hava şimdiden sıcaklaştı.Haydi otur''
Lizi, bardağın ucundaki kamışı ağzına dayamış bir şekilde:
-''Bunaldığını düşündüm.Sadece geçiryordum''
Kendi küçük arkadaşlarının yanına gidince, Avril tekrar sırtını gölgedeki ağaca yasladı.Buz gibi balkabağını yudumlarken gerçekten de serinlediğini hissediyordu.

OuT:Bende geliyorum sakınca yok dimi?

Rachel dalgın ve düşünceli adımlarla yürüyor..Başka bir kan bağını bulup bulamayacağını düşünüyordu.Ablasını ve bir kuzenini bulmuştu.Ama diğer kardeşlerinin burada olup olmadığını bilmiyordu.

-Hay aksi..!Niye ablana sormazsın ki?

Gerçekten bunu hiç düşünmemişti.Ablasını görmüş olmak,onunla konuşmak,dert paylaşmak herşeyi unutturmuştu.Mutluluk sarhoşu olmuştu resmen.Aklı biran için olsa bile durmuştu ve hiçbir şeyi akıl edememişti.
Böyle dalgın dalgın yürürken ayağını bir taşa çarptı.

-Ahh...! Lanet olası şey..!

Çarptığı taşa bir tekme savurdu.Yere bakarak yürürken bile taşı görmemişti.Kafasını kaldırıp karşısına baktı.Oldukça kalablık bir grup konuşuyordu.Grubu merak ederken aklındaki şimşekler çakmaya başlamıştı.

-Off inanmıyorum unuttum...

Gryffindor ve Ravenclaw arasında barış partisi olduğu herşey gibi aklından çıkmıştı.Eğer rasgele buraya gelmeseydi böyle bir partiyi kaçırmış olacaktı.Saçlarını düzeltip onların yanına doğru gitti.Belkide onu istemeyeceklerdi.Ravenclaw ve Gryffindor arasında bir anlaşmazlık çıkmış ve bu anlaşmazlık kavgaya dönüşmüştü.Her ne kadar bir önceki Quidditch antremanına katılmış olmasada olanları duymuştu.

-Err şey..Herkese merhaba..Katılabilir miyim?

Sıkıntıyla birkaç kelime geveledi.Böyle şeylerden oldum olası nefret ederdi.Utangaç olmaktanda nefret ediyordu.

-Salak şey..Dedi içinden kendine.Niye böyleydiki? Gryffindor'lu olma özelliğini böyle durumlarda kullanamazdı zaten..

Nerede kaldılar?

diye düşünüyordu Severus. Parti gerçekten sıkıcı bir hal almaya başlamışken David'in geldiğini gördü. Sabah onu uyandırmaya çalışmıştı ama o daha sonra geleceğini söylemişti. Ve şimdi gelmiştide..

"Selam millet! Nabersiniz?" dedi David.

"Hoşgeldin David. Parti başlayacak sonunda" dedi gülerek. David'in arkasından bir Gryffindor'lunun daha geldiğini gördü. Bu Rachel'di.. Neden parti alanına gelmiyordu ki? Uzaktan izliyordu sadece. Daha sonra onların yanlarına geldi.

"Err şey..Herkese merhaba..Katılabilir miyim?" dedi. Severus hemen onun yanına doğru gitti.

"Hoşgeldin Rachel. Elbette katılabilirsin. Parti tüm Ravenclaw'lılar ve Gryffindor'lular için..."

Liz dün gece geç yatmıştı.. Gerçekten yorgundu.. Hiç uyanmak istemiyordu.. Ama bir takım sesler duydu ve irkildi.. Hafif doğruldu.. İki kız konuşuyorlardı.. Birinin saçı başı dağılmış ve sinirli duruyordu..
"Şu slytherin kızlarıda kendilerini pek bir şey sanıyor!" dedi şımarık bir edayla.. Yanında ki kız ona baktı ve başıyla onayladı.. Kızlar sandıklarının yanına gittiler, birşey aldılar ve çıktılar.. Biraz gizemli görünüyorlardı.. Liz merak etmişti doğrusu.. Ama sonra hala uyumak istediğini düşündü ve hızla yatağın içine girdi.. Üşümüştü de.. Yastığını başının altından aldı ses duymamak için kafasına bastırdı..
Yarım saat sonra tam uyumaktaydı ki bir an bir ses ve acı hissettti.. Gözlerini ovuşturdu ve doğruldu.. Yerdeydi!
"Şu ranza denen şeylerden hep nefret etmişimdir zaten" dedi üzerine eşofmanını geçirirken.. Dün birileri konuşurken duymuştu.. Fısıldayan ağaç korosunda kaynaşma partisi varmış.. Merak etmişti doğrusu.. Sonuçta pek arkadaşı yoktu..

Yan taraflardan öğrenci sesleri geliyordu.. Liz başını o yöne çevirdi.. Uzaktan öğrenciler görünüyordu.. Galiba kaynaşma partisi buydu.. Heyecanlanmış ve sevinmişti.. Orada birkaç arkadaş edinebilirdi.. Hızlı adımlarla oraya yürüdü.. Biraz yaklaştığında gayet soğunkanlı gözüktü.. Ama herkes o kadar mutluydu ki Liz'in yüzündeki kibir kayboldu.. Orada bir çocuk vardı.. Yanına yaklaştı.. "Selam.. Ben Liz.. Yani Lizzie ama bana Liz derler.." dedi gülümseyerek.. İçinde bir sevinç vardı..

Cevap beklerken etrafına bakındı.. Herkes çok mutluydu.. Liz'de mutlu olabilirdi.. Neden kötü tarafı tutuyordu ki sanki.. Belkide babası da kötü tarafta olduğu için genetik birşey vardı..

Parti alanı yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlamıştı. Severus'un henüz birkaç dakika öncesinde çok sıkıcı geçeceğini düşündüğü parti şimdi çok eğlenceli olmaya başlıyordu. Ama daha hala başlamış sayılmazdı.

Partiye Severus'un tanımadığı kişilerde geliyordu. Seveurs bu parti sayesinde tanımadığı kişilerlede tanışacaktı. Belki yeni arkadaşlar kazanacaktı. Bir gryffindorlu daha geliyordu. Yeni olmalıydı. Severus daha önce onu ortak salonda dahi görmemişti. Kız onun yanına geldi.

"Selam.. Ben Liz.. Yani Lizzie ama bana Liz derler.."

Seveurs kıza baktı. Daha önce görmediğine emindi. Ardından kendini tanıtmaya başladı.

"Hoşgeldin Liz. Bende Severus..Severus Anthony.. 1.Sınıfım" dedi.

Liz uzakta kendini beğenmiş bir kız gördü.. Çok aptal görünüyordu.. Bir an için onunla kavga etmek istedi.. Onun havasını söndürecek bir kavga.. Kızı süzerken göz göze geldiler.. Liz muhteşem ateş saçan bakışlarını kıza fırlattı.. Kızda ona bir 'hıh' çekti.. Liz iyice sinirlenmişti.. Keşke kız kavga başlatsa.. Hem havası söner hemde Liz'in kızgınlığı geçerdi.. Biraz bekledikten sonra kızı takmamaya karar verdi..

"Bende birinci sınıfım.." Diye mırıldandı Liz.. Konuşacak başka ne olabilirdi ki? Duraksadı. Başka ne söyliyebilirdi ki.. Aslında düşüncesi saçmaydı.. Konuşacak tonlarca şey vardı.. "Eee naber" dedi mahçup bir gülümsemeyle.. Galba biraz fazla klasik kaçmıştı..

Liz etrafına baktı.. Çoğu kişi gidiyordu.. Oda sıkılmıştı.. Severus'a döndü..
"Afedersin benim gitmem lazım" dedi ve hızla oradan uzaklaştı..