'Lanet-olasıı-şu-sinekler!'
Bir yandan elleriyle savuşturmaya çalıştığı kanatlı bücür yaratıklardan kurtulmaya çalışıyor, diğer yandansa - artık ne kadar becerebilirse - kulübeye doğru ilerliyordu. Sonunda, sinekler Ell'i daha fazla uğraştırmaktan vazgeçtiğinde, kollarını yorgunca iki yanına düşürerek kısa bir *Oh* sesi çıkardı. Sarı saçları, kapalı gökyüzü nedeniyle eskisi gibi parıldamıyordu bugün güneşin ışıltıları sayesinde.. Umursamazca dalgalandırdığı kahkülleri alnına dökülürken, biraz da olsa babasıyla zaman geçirmek istemiş, kulübeye doğru yola koyulmuştu. Garip bir biçimde, yanmaya başlayan omzuna kayan sarışın elleri, ters giden bir şeyler olduğunu düşünmesine neden olmuştu. Küçük bir acı eşliğinde, dövmesinin üzerine daha da kuvvetle bastırırken, kulübenin hemen yakınında ki iki silüeti fark etmemesi olanaksızdı.. Hızlandırdığı adımları, kalbine eş değer bir ritmde artıyordu sanki her geçen saniye. *Gerçekten olabilir miydi? O silüet.. Öylesine benziyordu ki ama..* Koyu yeşil işlemeli cüppesi bedeni arkasından uçuşurken, ıslak çimlerde sert adımları nedeniyle sağa sola savruluyordu. Güç bela alabildiği nefesi monotonluğundan öylesine uzaktı ki, böylesine bir adrenalin tadacağı aklına bile gelmezdi, onu görünce.. Bedeni, gölgeler arasından yavaşça çıkarken, kurumuş dudaklarını oynatmıştı hafifçe;
'Ann...'