Tahmininde yanılmıştı, ama çoğu birinci sınıfı hatırlamıyordu bile. Kızı karıştırması doğaldı. Buraya niye geldiği konusunda hiç bir fikri yoktu, daha doğrusu hiç tanımadığı birinin yanına niye oturduğu konusunda. Birileriyle tanışmak hoşuna mı gidiyordu? *Yoo*. Arkadaş eksiği mi vardı? *Yoo. Cidden ne işim var burada. Kalkıp gitsem mi?* Kafasından geçen bu saçma düşünceleri savmaya çalışarak, ayaklarıyla yerdeki taşlarla oynamaya başladı. Canının sıkıldığını belli etmemeye çalışsa da sesi çok bezgin çıkmıştı şimdi.
"Üçüncü sınıf" Kafasını kızın yüzüne çevirdiğinde, Avril'e cidden çok benzediğini farketti. İkisi de sarı saçlıydı ve renkli gözlüydü. Johnny denen çocuğa da benziyordu bu kız. *Yok kesin akrabalıkları var* Avril'i geçen gün ne güzel yakalamıştı ama eline geçirdiği fırsatta birden sönmüştü. Aptallığına yanıyordu, o kızı şikayet edemediği için. Ama elbet bir gün tekrar eline düşecekti o Avril denen sarı cadı. Bir de kardeşine lanet yollamakla suçlamıştı Eva'yı. Eğer yanında oturan kızda onun gibi paranoyak bir şeyse, çekeceği vardı.
"Sanırım senin Avril'le bir akrabalığın var değil mi? Yoksa gözlerim yanılıyor mu? Zaten soyadlarınız aynı ama. Neyin oluyor senin"
OUT: Üzgünüm cevap geç oldu, hatta bayağı geç. Ama başlık gözümden kaçmış :/