Büyük salonda yediği doyurucu yemekten sonra kendi binasından ismi Gilda olan İtalyan kızla birlikle ortak salona doğru yürüyordu. Bir şekilde kızı atlatıp, ihtiyaç odasına gitmeliydi. Ama nasıl? Sülük gibi sabahtan beri tepesinden ayrılmamıştı ki Eva'nın. Derslerde aynı sıraya oturmak zorunda kalmışlar, bir de Dennise'in kötü bakışlarına maruz kalmıştı. Şimdi de yanından gitmiyordu. Önüne baka yürürken birden gözü cüppesindeki sınıf başkanı rozetine kaydı. *Neden düşünemedim ki bunu!* Zaferle parlayan gözlerini kıza dikti.
"Gilda malum bir sınıf başkanı olarak görevlerim var. Bahçeye çıkmam lazım"
"Bu yağmurda mı?"
"Ne farkeder ki.. Severim ben yağmuru" *Ne yalan ama*
"İstersen ben de geleyim. Yalnız kalmamış olursun"
"Gerek yok ben kendim hallederim. Islanma sen" *İtiraz etmeseydin şaşardım zaten*
"İyi ben ortak salondayım hadi görüşürüz sonra"
Derin bir oh çekerek 7.kata doğru ilerledi. İhtiyaç odasının bulunduğu duvarın önüne gelince önünde üç kere yürüyerek:
"Felix iksirini yaptığımız oda!" dedi mırıldanarak. Duvarın önünden son geçişinde karşısına küçük demir bir kapı çıktı. Etrafına bakıp, kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra içeriye daldı. Dennise henüz gelmemişti. İçeri zindanlardaki iksir sınıfından farksızdı. Taş duvarlar nemli ve yosunluydu. İçerisi buzların içindeymiş gibiydi, soğuktu. Kazanın başına geçmeden asasını tamamen sönmüş şömineye yöneltip "İncendio" dedi. Şömine yanmaya başladıktan sonra kazanın yanına doğru ilerledi. Bu iksir için altı aydır uğraşıyorlardı. Hem de bilmem kaçıncı denemeleriydi. Ama galiba bu sefer başarılı oluyorlardı ki iksir yavaş yavaş altın rengine dönüyordu.
Aradan nerdeyse bir saat geçmişti ama Dennise hala ortada yoktu. *Acaba bir engele mi takıldı?* Elindeki kaşıkla kazanı karıştırırken demir kapı yavaşça açıldı ve içeriye sakin adımlarla Dennise girdi. *Sonunda* Halinden üşüdüğü belli oluyordu ki üstüne kalın pelerinini geçirmişti.
"Selam Vanessa. Burası ne kadar soğuk böyle.!"
"Farkındayım. Şömineyi yaktım ama pek işe yaramıyor. Neyse artık idare edeceğiz ne yapalım" Dennise asasıyla şöminedeki odunları çoğalttıktan sonra Eva'nın yanına geldi. O da halinden memnun gibiydi. Sonuçta iksirin sonuna gelmişlerdi. Her ne kadar FYBS'lerde kullanamasalarda bunu başka şeylerden işlerine çok yarardı. Belki de Avril'den uzun zamandır alamadığı intikamı bunun sayesinde alacaktı.
"Neredeye hazır gibi..1 senedir uğraşıyoruz ve bu 3.iksirimiz.Umarım bu seferki işe yarar."
"Bence yarıyor. Rengine baksana altın rengine dönmek üzere. Quilla erimiş altın rengine dönmesi gerekiyor dememiş miydi zaten"
Dennise'de büyük bir zafer kazanmış bir edayla kazanın arkasındaki rafların olduğu yere gitmişti. Bir anda içeriyi keskin bir koku kapladı. Anlaşılan Dennise sıvıların tekinin kapağını açmıştı. Doğru tahmin.. Dennise elindeki kavanozu kazana boşalttıktan sonra Eva'nın elindeki kaşığı alıp, görevi devraldı.
"Sen biraz dinlen canım.Kim bilir kaç saattir burdasın!."
Zaten bir saattir ayakta duran Eva onaylayan bakışlarla kendini en yakın sandalyeye bıraktı. Bir yandan dikkatlice kazanı izliyor, bir yandan da Dennise'le konuşuyordu. İkisininde sessiz olduğu bir anda dışarıdan bir ses geldi. Telaşa kapılan Eva, birden oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Birinin burayı bulma ihtimali çok düşüktü belki ama endişelenmeden edemiyordu. Gözlerini demir kapıya dikmişti ki Dennise:
"Kimse bulamaz. Ne yaptığımızı bilen yok çünkü. Ayrıca burası zindanlardan çok daha güvenli. Orada az daha yakalanıyorduk. Ama Quilladan öğrendiğimiz bilgiler ve malikanedeki kütüphane olmasa bu işin altından zaten kalkamazdık." dedi. Zaten bu iksire zindanlarda başlamaları tamamen hataydı. Filch onlardan bayağı şüphelenmişti ki o adamın lanet kedisi yüzünden boyuna yer değiştiriyorlardı. İhtiyaç odası fikri çok daha iyiydi. Gerçi oradan buraya taşınana kadar oldukça yorulmuşlardı ama.. Kimsenin içeriye gelmediğine kanaat getirince az önceki sandalyesine geri oturdu. Kalbi hala küt küt atıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra Dennise'e dönüp, konuşmaya başladı.
"Eğer bu iksir işe yararsa Quilla'ya bir parça ikram edelim. Çok yardımı dokundu. Gerçi bizim iksir yaptığımızdan haberdar olsaydı ne tepki verirdi bilmiyorum ama neyse" dedi yüzüne bir gülümseme yerleştirerek. "Tabi bir de annen var. Yengem bu malzemeleri ondan çaldığını -ya da ödünç aldığını- duysa ne yapar sence bize?" Gerçekten tehlikeli bir işe kalkışmışlardı. Okuldaki bir profesöre yakalansalar son senelerinde oldukça büyük bir ceza alırlardı. Bir sınıf başkanı olarak pek de örnek şeyler yaptığı söylenemezdi Eva'nın.