Kendini yine büyük bir parşomen tomarının içinde bulduğunda saat gece yarısına varmak üzereydi. Bitkilerle ilgili bir araştırmaya dalmış saatlardir kitaplarla boğuşuyordu. Sy profesör olduğundan beri elinden geldiğince çalışıyor, her gün yeni fikirler üretmeye çalışıyordu. Eğer birşeyi yapacaksa tam yapma taraftarı bir insandı. En iyi olmak gibi bir takıntısı yoktu ama sormululuklarını en iyi şekilde yerine getirirdi. Ancak yine de istediği başarıyı göremiyordu öğrencilerinde. BitkiBilim fazla sevilen bir ders değildi ve uzun yıllardır Hogwarts'da yeterince üzerinde durulmamıştı. Oysa hem normal yaşamda hem de bir çok meslekte gerekli bir alandı.
Uzun bir düşünme sürecinden sonra ek ders koymaya karar verdi. Katılımın çok olacağını düşünmüyordu çünkü zorunlu olmayacaktı. Ama gelecek öğrenciler hem notlarını yükseltmiş olacaktı, hem de Sy dersini sevdirmeye çalışacaktı. Programını yapmıştı, ancak bunu öğrencilere bildirmek de gerekiyordu. Önce akşam yemeği sırasında Büyük Salon'da açıklama yapmayı düşündü. Sonra çok cafcaflı kaçmasından korktu. Ayrıca bir çok kişinin önüne çıkıp bas bas bağırmak ona göre değildi. Hele ki neredeyse yaşıtlarına büyüklük taslar gibi olacaktı. Duyuru panosuna yazı yazsa da kaç kişi gidip BitkiBilim sınıfına bakardı ki? Daha etkin bir çözüm bulmalıydı ama ne?
Ofluyarak kendini mutfağa giden merdivenlere attı. Akşam yemeğini çalışmaktan kaçırmıştı, eğer bir şeyler yemezde midesinin sesi yüzünden bütün Hogwarts uyanabilirdi. Bir kaç adım attıktan sonra meyve tabağı portresiyle karşı karşıya duruyorlardı. Sıkkın bir tavırla tablodaki armudu gıdıkladı ve tablo öne savrularak mutfağa aıldı. Küçük ve çirkin onlarca ev cini onu selamlamaya başlamıştı bile. Dört bir yandan yükselen ''Efendi'' ciklemeleri canını sıkıyordu. Susturmak istercesine elini kaldırdı ve sert bir sesle konuştu.
'' Tamam, kesin! ''
Zavallı yaratıklar tek bir cümleyle sus pus olmuşlardı. Sy hafifçe gülümsedi, onlara kötü davranırken mutlu oluyordu. Kalabalıkta Bundy'i aradı ama göremedi. Elw ile olması mühtemeldi ya da malikane de olması.. Omuz silkip ona uzatılan onlarca yiyecekten alıp boş bir tepsiye koymaya başladı. Bir yandanda ağızına atıyordu bazılarını. Sözde odasında yemeği düşünüyordu ama zaten atıştırarak neredeyse doymuştu. Tepsiyi yeterince doldurduğundan emin olduktan sonra yerlere kadar eğilerek birşeyler mırıldana ev cinlerini itiştirerek mutfaktan çıktı. Odasına doğru çıkarken içten içe Ortak Salon'da olması gerekirken ortada dolaşan bir öğrenci bulmayı diledi. Böylece onu azarlayıp gevşeyebilirdi.
10 dakika sonra;
İstediğinin aksine oldukça sakin ve sessiz bir yolculuk geçirmişti. Evet, mutfaktan odasına giden kordiora gelmek ona uzun bir yolculuk gibi gelmişti. Acaip üşeniyordu, böyle durumlarda cisimlenmenin ne kadar harika birşey olduğunu daha iyi anlıyordu. Uykulu ve açken yürümek gerçekten de büyük bir işkenceydi, üstelik tepsinin de ağır olduğunu düşünürsek daha da kötü bir durumdu. Ama yolun sonuna gelmişti. Artık odasının kapısına sadece bir kaç metre kalmıştı, birazdan kendini rahat yatağında yemek yerken bulacaktı. Tabi hala yarın yapacağı ek derse nasıl öğrenci çekebileceğini bilmiyordu. Tam şu anda karar vermişti dersi yarın yapmaya, çünkü çok yakında dönem bitecekti ve fazla zamanı kalmayacaktı. İyi de bir gece de nasıl tüm öğrencilere haber verebilirdi ki?
Küt!!
İrkilerek yerinden zıplamıştı, bu da neydi böyle? Çıkan korkunç sese birde yere düşen tepsinin şangırtısı karışmıştı. Dört bir yana saçılan kurabiyeleri görünce çığlık atmak istedi. O kadar az kalmıştı ki odasına, birkaç saniye sonra - her ne olduysa - olsaydı herşey harika olacaktı. Sinirle arkasına döndüğünde zırhlardan birinin devrildiğini gördü. Bu kadar ağır birşeyi ne düşürmüş olabilirdi ki? Sy ona çarpmadığına emindi. Bu sırada yanındaki tablodan bağırtılar yükselmeye başlamıştı. '' Uyumaya çalışıyoruz burda, Profesör! '' Profesör deyişindeki hafif alayı sezmişti Sy, tabloya döenerek boş bir tarlanın ortasında öylece duran büyücüye çıkıştı. '' Ben mi yaptım? Kes sesini ve git burdan! '' Büyücünün lanetler okuyarak tablosunu terk edişini izledi. Ardından yerdeki zırha doğru yürüdü. Hala sağlam gözüküyordu, asası yardımıyla zırhı tekrar eski haline getirdi.
'' Nihahaha! Küçük, genç profesör galiba aç kaldı. Ne yazık.. ''
'' Peeves!!! ''
Tahmin etmeliydi, böyle birşeyi ancak o yapabilirdi. Saat gece yarısına geçmişken sadece o her zmanki gibi boş boş dolaşabilirdi. Büyük ihtimalle Sycorax'ın tepsiyi elinden düşürmesi için yapmıştı bunu. Pislik hayalet bozuntusu.. Onu parçalamak, hatta yeniden öldürmek istiyordu. Sy şiddetle bağırarak ona bir küfür salladı.
'' Çok ayıp, çok.. Peeves şaka yapmak istedi, Profesör Malfoy'un bu kadar sakar olduğunu bilmiyordu. ''
'' Incendio! ''
Asasından çıkan alevler son anda kaçmayı bağaran Peeves'ın omzunu yaladı. Başka bir lanet daha yollamak üzereydi ki Peeves avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.
'' Yardım edin, Peeves'a saldırıyor! Peeves şaka yaptı ama o onu yakmaya çalıştı. Üstelik bir Profesör! ''
Böyle bağırmaya devam ederse tüm Hogwarts uyanacaktı. Sy kimsenin Peeves'la başa çıkamadığını düşünmesini istemezdi. En iyisi öfkesine hakim olup suyuna gitmeye çalışmaktı.
'' KAPA ÇENENİ!! '' Peeves olduğu yerde kalakaldı, Sy asasını yavaçca cebine koyuyordu. Biraz da olsa onu dinlemesini umuyordu. '' Bak, neden sesizce gitmiyorsun? '' Suratına tebessüm yerleştirebilmek için o kadar uğraşıyordu ki daha çok kusacakmış gibi görünüyordu. Sy sakin olmaya çalışıp alttan alınca, Peeves taktik değiştirip yağcılığa başlamıştı.
'' Ama Profesör Malfoy, Peeves'a kızdı.. ''
Sanki Sy'ın kızıp kızmamasını umursuyormuş gibi sesine acıklı bir hava vermişti. Yalancı pislik.. Onunla uğraşacak ne hali ne de zamanı vardı. Bir an evvel defolup gitmesini diliyordu. Az önce çileden çıkıp ona saldırdığı için pişman olmuştu. Peeves'ı gördüğünde ne yaparsa yapsın direk uzaklaşmak en iyisiydi ama Sy çabuk sinirleniyordu. Neyseki bu sefer Peeves fazla devam ettirmemişti, belki de Sy'dan korkmuştu. Anlaşılan şimdi de dilediği özürlerle ona cinnet geçirtecekti. Ne olsa özür dilediği için Sy'ın ona yeniden saldıramayacağını biliyordu.
'' Peeves üzgün, özür dilemeli Profesör'den. Özür diler, özür diler.. ''
Eğilir gibi bir hareker yapmıştı havada ama daha çok Sy'a dans ediyormuş gibi geldi. İçten içe hala onunla dalga geçtiğini seziyordu ama birşey demeyecekti.
'' Tamam, sorun değil. ''
'' Affetiniz mi beni? ''
Gülmemek için o kadar zor tutuyordu ki kendini, nefes bile almıyordu. O çirkin suratındaki acımsı ifade o kadar komikti ki.. Peeves bile kendi haline gülmek üzereydi, biraz aşırıya kaçtığının farkında olmalıydı.
'' Bana bir iyilik yaparsın, ödeşiriz. '' dedi hiç inandırıcı olmayan bir sesle. Kendine hayrı olmayan bir hayalet ona ne yapabilirdi ki? Peeves'ın sahte sevinç çığlıklarını duymazdan geldi, uzaklaşmasını beklemeden ona sırtını döndü. Eğilip yerdeki tespiyi aldı. Hala yenebilecek durumda olanlar vardı. Tekrar mutfağa inemezdi, o kadar yorgundu ki.. Odasında atıştırıp hemen uyuyacaktı. Keşke yarın ki ek ders işini de halletmiş olsaydı. Hala yağacağı dersi nasıl duyuracağını bulamamıştı. Bir anda aklında bir ampul yandı. Peeves! O tüm ögrencilere söyleyebilirdi, haber yetiştirmek en iyi yaptığı şeydi. Koridorun sonundaki hayalete ortadan kayboldan seslendi.
'' Hey, Peeves! Yarın sabah ek ders yapıyorum, isteyen herkes gelebilir. Gördüğün herkese söyle! ''
Pis bir sırıtmayla anladığını işaret etti Peeves ve şarkı söylerek ortadan kayboldu. Sy derin bir nefes aldı, bu işi de halletmişti. Emindi ki yarın sabah olduğunda dersinden habersiz tek bir öğrenci bile kalmayacaktı. Ağızına bir börek attı, bir yandan da odasının kapısını açıyordu. İçeri girip kapıyı ayağıyla ittirerek, sertçe kapattı.