Avril, isteksiz isteksiz oturduğu yerde kımıldadı.
-''Hadi yap şunu Avril!''
Taylor, burnunun dibine dayamıştı parşomeni.
-''Yaz ve bitsin.''
Avril, elleri titreyerek aldı parşomeni.Tüy kalem de elindeydi zaten.Ancak yanıtı burada yazamazdı, yani Taylor'un önünde ağlamak istemiyordu
-''Şey, sanırım ben bunu baykuşhanede yazsam daha iyi olur.Yalnız kalmalıyım''
Ve ona bakmadan arkasını döndü.
Merdivenleri inerken, koridorları adımlarken hep ne yazması gerektiğini düşünüyordu.Evet mi? Yoksa hayır mı? Farketmeden, elindeki parşomeni kırış kırış etmişti.Alnı düşünceler yüzünden kırışmıştı, yanından kimler geçiyor bakmıyordu bile.Bakışları donuk donuk karşıya bakıyordu, sadece karşıya.
Ciyak ciyak eden baykuşları, yerlerde pislikleri ve mis (!) gibi kokusuyla baykuşhane karşısındaydı işte.Avril, yaralı iken bulduğu küçük baykuşu görür gibi oldu.O baykuş artık onundu, adınıda Blue koymuştu.Aslında kuşun mavilikle bir alakası yoktu, sadece Avril maviyi çok sevdiği için böyle koymuştu.
Daha bir kaç gün önce, oturup kardeşiyle konuştuğu buz gibi taşlardan birinin üzerine oturdu.Derin derin düşünüyordu.Lucas onu, yıllar önce aldatmıştı.Fakat, aldattıını kendi gözleriyle görmemişti ki ! Sadece arkadaşından duymuştu.Ama en yakın arkadaşından, Azul'dan.Avril'in annesi bir keresinde, Azul'un Lucas'a aşık olduğunu söylemiş, ama Avril kulak ardı etmişti.
Birden gelen bu gerçek düşünceyle, Avril'in karnına şiddetli bir yumruk inmiş gibi soluğu kesildi.Zaten Azul, bir süre sonra Lucas ile çıkmaya başlamamışmıydı? Avril, gözleri hayretle açık, kendi kendine:
-''Tanrım! Nasıl düşünemedim!'' diyerek aptallığına yanıyordu.
Fakat yeni bir düşünce sarmıştı tekrar.Bu sadece bir olasılık değilmiydi? Ama, aklına bir özdeyiş gelmeden edemedi:
-''Tanrı'nın hakkı üçtür''
Belki de böyleydi.Belki de, bu şansı ona vermeliydi.Olduğu yerde tekrar huzursuzca kımıldandı.Yapmalımıydı , yapmamalımıydı?
Ellerine düşen su damlalarıyla irkildi birden.Nasıl balamıştı hatırlamıyordu ama, göz yaşları birer birer inmeye başlamıştı bile. Yarı görmeyerek, şunları çiziktirdi:
-''Lucas,
Düşünüyorum da, belki biz, bir yerlerde hata yaptık, belkide ilişkimiz tamamen yanlış kararlarla bitti.Düşündüm, ve seni sevdiğime karar verdim.Aklım karışık aslında, tekrar sevgili olmalımıyız, bilmiyorum.Fakat herşeyden önce, sana olan güvenim tekrar yerine gelmeli.
Avril''
Elinin tersiyle iter gibi sildi yanaklarındaki damlaları.Önceden getirdiği zarfa adres yazdı.Başını yukarı dikti, okulun baykuşlarından birini alacaktı.Kendi baykuşu, bu işi yapmak için henüz bebek sayılırdı
-''Hey, sen gel!'' diyerek, yukarıdaki tek puhu kuşuna kol salladı.Kuş, sanki bir insanmış da anlamış gibi, gelip Avril'in koluna kondu.
-''Üzerinde adres var.''
Diyerek pencerelerden birine seğirtti
-''Haydi, uç.İyi uçuşlar, iyi bir yanıt almadan gelme'' diye haykırdı, giden baykuşun ardından.