Yasak Koridorda Kaçış

Noel Balosu'na az bir zaman kala hava iyice soğumuş ve bazen kar, bazen ise yağmur yapıyordu. En sevdiği şeylerden birisi kar yağışını izlemekti. Bu yüzden Noel gecesi kar yağmasını umut ediyordu. Bu gidişlede yağacaktı zaten. Cam kenarından dışarıyı izliyordu. Yağan yağmur yerini yavaş yavaş kar yağışına bırakıyordu. Havada git gide soğuyordu elbette. Yatakhaneye çıktı merdivenlerden. Erkekler yatakhanesinin girişinde hemen sağ tarafta bulunan yatağının yanındaki bavulu açtı. Atkısını çıkardı ve hemen boynuna doladı. Daha sonra merdivenlerden aşağı indi. Ve ortak salondan çıktı.

Merdivenlerde dolanırken kafasında da dersler vardı. Dönemin bitmesine az bir zaman kalmıştı. Kafasında hep 2.sınıf olup olamayacağının soru işareti vardı. Hep sabırsızlıkla beklememiş miydi dönem sonunu ailesini kavuşabilmek için.. Ama şimdi bu sabırsızlığı gitmişti ve dönemin bitmesini istemiyordu. Çünkü sınıfta kalmaktan korkuyordu. İçindeki bu korkuyu gizleyemiyordu da. Bir şeyler yapmayı planlıyordu.. Yüksek notlar alabilmek için birşeyler yapmayı.. Ama ne yapabilirdi ki? Tüm profesörlerin işini çok iyi bildiği bu büyü akademisinde yapabileceği tek şey çalışmak olabilirdi. Yada bir iksir hazırlamak.. Evet evet.. Bu olabilirdi. Ama bunu gizlice yapmalıydı. Kimse görmemeliydi..

Ortak salona döndü tekrar. Yatakhaneye çıkıp, kitaplarını koyduğu komidinin çekmecesinden İksir kitabını çıkardı. Yatağına oturdu. Kitabın sayfalarını çevirmeye başladı. Yüksek not alabilme iksiri diye bir iksir olabilir miydi? Aramaktan zarar çıkmazdı..

"Evet.. Evet işte bu."

Aradığı iksiri bulmuştu sonunda. Kitabı dikkatlice okuyordu.. "Sivri-Zekâ İksiri: Kişinin zihninin açılmasını ve temiz düşünmesini sağlayan iksirdir." Aradığı iksir bunun gibi birşey olmalıydı. Şimdi bunu yapacak bir yer bulmalıydı. Mızmız Mrytle'nin tuvaleti.. Evet orası en uygun yerdi. Mrytle'nin dırdırını çekecekti belkide ama kimsenin uğramadığı bir yer değil miydi orası? Madem bu iksiri yapmaya karar vermişti artık riskler de almalıydı. Kitabı eliyle sımsıkı tutarken ortak salondan çıktı ve hızlıca koridora çıktı. Mızmız Mrytle'nin tuvaletine girmek üzereyken birinin yaklaştığını gördü. O da kimdi? Sessizce kapıyı açtı ve tuvalete girdi. Gelen kişinin onun buraya girdiğini görmemesini diliyordu..

Out : Apollon Pringle ve Avril Pink Delacour gelecek.. Mızmız Mrytle isterse gelebilir.. Başka kimse gelmesin..

Ödül odasında elinden kaçırdığı çocuğun verdiği sinirle Hogwarts Kordiroları'nda elinde gaz lambasıyla dolaşıyordu. Sabah erken ve mevsim kış olduğu için güneş henüz doğmamıştı ve koridor kapkaranlıktı. Elinde gaz lambasıyla yasak koridorda -yani Mızmız Mrytle'nin tuvaletinin bulunduğu koridorda- yürürken, tuvaletin kapısının açıldığını gördüğünü sandı. Bir öğrenci mi? Hemen buna müdahale etmeliydi, zaten elinden kaçırdığı ufak bir sümüklü böceğin siniri...

İçinden geçirdiği tek şey, yine o öğrencinin, bu kişi olmasıydı. Suratında büyük bir zaferin kazanma hissinin verdiği sevinçle uzun koridorda yürümeye devam etti. Elindeki gaz lambası, heyecanlı adımlarında bir sağa bir sola sallanıyordu. Aklından geçirdiği şey, bu kişiye hangi cezayı vereceğiydi. Ama bulmuştu bile. O her kimse temizliğe hazır olması gerekiyordu. Aklından çok muzipçe bir plan bulmuş gibi geçirdi ve sevinçle tuvaletin kapısına vardı. Kapıyı araladığında içeride kimse yoktu, demek oyun istiyordu, o zaman Apollon onu oynatacaktı. Yine muzipçe güldü ve elindeki gaz lambasını kapının ile duvarın bitiştiği köşeye bıraktı. Tuvaletlerin bulunduğu bölüme gitmeden önce ortalığı iyice bir kontrol etti. Bu kişi, boş alanda ve muzlukların yanında olmadığına göre...

'Takk!' diye bir ses geldi, Apollon tuvalet bölümlerinin en başındaki kabinin kapısını sinirle tekmeleyerek açtı. Bu oyun iyice canını sıkmıştı ve onu sinirlendirmeye yetmişti. Ama içeris bomboştu. O çocuğu yakaladığında, onu çok büyük bir ceza bekliyordu. İkinci sıradaki kabini ise gayet nazikçe açtı. Burası da bomboştu. Burada tam on tane kabin vardı ve hepsi böyle bitmezdi. Aklına yine güzel bir fikir gelmişti Apollon'un, tabi ona göre. Eğildi ve kabinlerin altlarına baktı; ama hiç ayak yoktu. Buraya gelen çocuğun çok zeki olduğunu düşünerek tüm kabinleri açmaya devam etti. Beşinci kabine kadar tüm akbinler açtı ve hepsi boştu. Beşinci kabinde ise onu güzel bir manzara bekliyordu. Nihayet bu kaçağı bulmuştu. Ayaklarının görünmemesi için kılozetin üstüne çıkan çocuk, Apollon'un eline düşmüştü nihayet. Apollon pis ellerinden çocuğun formasından çekip oradan aşağıa aldı ve:

"Yakaladım seni çocuk!"

dedi, suratını büyük bir zafer ifadesi bürümüştü. Bu sırada kapıdan yine bir gıcırtı geldi, kapı ardına kadar açıldı.

Severus'a söz vermişti, gidip istediği zeka iksirinin yapımı için ona yardım etmeliydi.Bunu niye yapıyordu, kendisi bile bilmiyordu.

Hava iyice soğumuş, neredeyse kar yağacak hale gelmişti.Noel yaklaşıyordu, Avril hariç herkes buna seviniyordu.Ama Avril, 10 yaşından beri asla bir noel için sevinmemişti, yani ikizinin öldüğü noelden beri.Ne şaşırtıcı, diye geçirdi içinden, artık bunu düşündükçe gözleri dolmuyordu.

Kahvaltı ettikten sonra, şüphe çekmemek için bahçede dolanıyordu.Soğuk hava, buz gibi esen rüzgarıyla adeta Avril'in yüzünü kamçılıyordu, üzerindeki kıyafetlere daha bir sıkı sarıldı.Zil çalana dek, titreyerek bahçede dolandı durdu.En sonunda zil çalıdığında ise, minnet ederek şatonun içine girdiğinde eldivensiz elleri soğuktan mosmordu.''Hoh Hooh'' gibi sesler çıkartarak nefesiyle ısıtmaya çalışıyordu.Bir yandan da adımlarını Mızmız Myrtle'nin tuvaletine yöneltmişti bile.

Ellerini birbirinden zorla çözdü adeta.Uzun zamandır yağlanmadığı, açılırken getirdiği gıcırtıdan belli eden kapıyı, ardına dek açarken:
-''Sev, gereken eşyaları getirdinmi? '' diye soruyordu.Ancak gördüğü manzara nefesinin kesilmesine neden olmuştu.Severus, bir klozetin üzerinde, yanında da hademe Apollon...

Tuvalete girmişti ve kapının önünde tedirgin bir şekilde dikiliyordu. Biri oraya geliyoru, bundan emin olmuştu artık. Saklanmalıydı.. Bir yere saklanmalıydı.. "Peki nereye..Nereye?" Sol taraftaki kabinlere doğru baktı. Oraya saklanmalıydı. Buradaki en güvenli(!) yer orasıydı. "Birincisi.. Hayır ilk buna bakar.. Sonlara doğru saklanmalıyım.." 5.kabine girdi. Ayaklarının görünmemesi için klozetin üstüne oturmuştu. Ve sonunda gıcırdayan kapı açılmıştı. Gelen kişi bir Hogwarts görevlisiydi galiba.. Sinirli bir şekilde nefes alıp verişi onun üzerinde bu izlenimi uyandırmıştı. Merlin'in sakalı! Git hadi git! Ve bulunduğu kabinin kapısı açılıyordu. Olamaz..!

"Yakaladım seni çocuk!" Peki şimdi ne diyecekti? Karşısındaki Apollon'un sinirli bakışları onun üstündeydi. Elindeki malzemeleri arkaya doğru götürdü. Apollo'nun görmemesi için uğraşıyordu. Belkide geç kalmıştı. Belkide.. Belkide fark etmişti Apollon. Ama şu saatten sonra fark etse ne olurdu ki? Girilmesi yasak olan bir yere çoktan girmişti. Tuvaletin kapısı bir kere daha açılıyordu.. Bu gelende bir profesör olursa.. Offf!

''Sev, gereken eşyaları getirdinmi? '' diyerek içeriye giren Avril'di. Heyecanlı bir şekilde içeriye girmişti ama Apollon'u ve Severus'u öylece karşısında görünce şaşırmışa benziyordu Avril. Severus, iksir işini Apollon'un fark etmemesini sağlamak istesede Avril'in bu söyledikleriyle Apollon artık kesin birşeyler anlamıştı..

Kabinden çıktı. Belkide hemen koşup kaçmalıydı. Ama bunu yapamazdı. Daha kötü sonuçları olabilirdi yapacağı bu davranışın.. Apollon'a doğru döndü.

"Şey.. Ben.. Yani.. Buranın nasıl bir yer olduğunu merak etmiştim." Bu söylediği bir yalan olsada bir şeyler uydurması gerekiyordu. Daha sonra Avril'e doğru çevirdi yüzünü. "Ne eşyası Avril?" Avril'e bunları söylerken kaş, göz hareketleri yaparak onun iksirden bahsetmemesini istiyordu..

Çocuğu yakalamış, içi zafer dolu bir şekilde gülümserken kapıdan içeri giren bir öğrenci, moralini artırmıştı. Artık elinde iki öğrenci vardı ve bu daha az önce elinden kaçırdığı çocuğun hıncını almak için yeter ve artardı. Kapıdan içeri gelen öğrenci bir kızdı ve çocuğa 'Sev' diye seslenip malzeme gibi bir şeylerden bahsetmişti. Apollon bir şey anlamamıştı; ama anladığı tek şey, burada bir iş dönüyor olmasıydı. Kızın söylediklerine karşılık pis ellerinde tutumuş olduğu çocuk karşı çıkmış ve bir yalan uydurmuştu.

"Şey.. Ben.. Yani.. Buranın nasıl bir yer olduğunu merak etmiştim."

Apollon sadece gülümsedi ve:

"Sabahın yedisinde buranın nasıl bir yer olduğuna bakmaya mı geldin? Buranın yasak bir yer olduğunu bilmiyor musun seni sümsük?! Sen de orda dikilme, gel çabuk buraya ve vereceğim cezaya hazırlan!"

dedi, yine muzipçe gülümseyerek ve kızı da diğer eline alarak. Tüm güç kendisindeymiş gibi hissetti bir an, şimdi bu iki öğrenciye çok iğrenç bir ceza verecekti: Tüm tuvaletleri yıkamak. Tek gözü fıldır fıldır döndü ve aklına gelen bu şahane fikir için kendini içten içe överek:

"Şimdi şu dolaptan ikiniz de iki tane fırça ve biraz da sabun alın, tuvaletleri silerken işinize yarayacak!"

dedi, küçük bir kahkaha attı ve öğrencilerin bez almasını izlemeye koyuldu.

"Şey.. Ben.. Yani.. Buranın nasıl bir yer olduğunu merak etmiştim."
*Ah severus daha iyi bir yalan bulamadınmı? *
"Sabahın yedisinde buranın nasıl bir yer olduğuna bakmaya mı geldin? Buranın yasak bir yer olduğunu bilmiyor musun seni sümsük?! Sen de orda dikilme, gel çabuk buraya ve vereceğim cezaya hazırlan!"
"Şimdi şu dolaptan ikiniz de iki tane bez alın, tuvaletleri silerken işinize yarayacak!"

Bir dakika, ne diyordu bu iğrenç kofti? Ne cezası, kimdi ki o ceza verecekti? Severus ise işi kabullenmiş, Avril'e de bir bez atmıştı bile.Avril kaşları çatık, bu tek gözü kör koftiye pis bir bakış attı:
-''Kimsiniz ki siz bize ceza veriyorsunuz? Profesör müsünüz, yoksa bir büyücü mü? BIRAKIN BENİ!''
Tek silkinişte kolunu adamdan kurtardı.Avril koskocaman bir kızdı, ne temizliği ne cezası? Bir aklapakla ile biterdi tüm tuvalet.Şimdi bir muggle gibi, elinde bez ve suylamı temizleyecekti buraları? Daha doğrusu temizleyecekmiydi?= Hayır!
-''Biz büyücüyüz, bayım! Buraların temizlenmesi tek bir aklapakla'ya bakar.Bu iğrenç ilkel muggle yöntemlerini kullanmayacağız.Daha doğrusu temizlemeyeceğiz bile.Hem ne gereği var, burası Mızmız Myrtle'nin tuvaleti''

Kaşları hala çatıktı.Elindeki eski püskü, yırtık bezi hırsla yere doğru attı.

Apollun'un, Severus'un söylediklerine inanmadığı belliydi. Zaten sabahın 7'sinde buraya meraktan gelinmezdi. Bu yaşlı bulanığı kandıramadım.. Apollon'un vereceği cevabı beklerken, ikide bir Avril'e doğru bakıyordu üzülerek. Onunda başına bir iş açmıştı boşu boşuna. Onu neden karıştırdım bu işe? Benim yüzümden ceza alacak.. Bu sırada Apollon'da yanlarında gülüyordu.

"Sabahın yedisinde buranın nasıl bir yer olduğuna bakmaya mı geldin? Buranın yasak bir yer olduğunu bilmiyor musun seni sümsük?! Sen de orda dikilme, gel çabuk buraya ve vereceğim cezaya hazırlan!"

Olamaz.. Kendisinin ceza alması önemli değildi. Sonuçta cezayı hak eden kendisiydi. Ama Avril'de ceza alacaktı. Hemde onun yüzünden.. Merlinin sakalı! Ne yaptım ben? Bu cezaya itiraz etmek istiyordu. Daha doğrusu Avril'in ceza almasına.. Belkide her şeyi itiraf etmeliydi. Bu şekilde en azından Avril ceza almamış olurdu. "Ama..." Tam konuşacakken Apollon yine susturmuştu onu..

"Şimdi şu dolaptan ikiniz de iki tane fırça ve biraz da sabun alın, tuvaletleri silerken işinize yarayacak!"

İtiraz edemeden, bıkkınca dolaba doğru gitti. Kapağını açtı. Fırça ve sabun almadan öne Apollon'a sinsice bir bakış attı. O hademeye gününü göstereceğim.. İki tane fırça aldı ve birini Avril'e verdi. Avril'de biraz sabun almıştı. Apollon'un gitmesini sabırsızlıkla bekliyordu Severus. Cezaya o gidince başlamak istiyordu..

Apollon erkek çocuğun iki fırça ve biraz da sabun almasını zevkle izlerken, kız öğrenci Apollon'un elinden kurtulup bir kaç bir şey demeye başladı. Apollon hiç endişe etmiyor, aksine bu duruma seviniyordu; çünkü aklında muzipçe ve böyle zamanlar için sakladığı bir planı daha vardı. Yine sinsice güldü, hatta kızın artan ses tonuyla biraz daha eğlendi ve pis elleriyle, kızın yere attığı bezi kıza uazatarak:

"Ya burayı bir muggle gibi temizlersiniz, ya da müdüreye çıkaraım ve binanızdan puan düşürmesi için elimden geleni yaparım ki, yapabilirim emin ol!"

dedi, kendini içten içe yine överek. Öğrencilere ceza verip onları azarlamak çok sevdiği şeylerden biriydi ki, bu daha ceza bile sayılmazdı. Kendisinden önceki hademenin neler yaptığını dulak dolma bilgilerle az çok işitmişti. Bu yaptıkları, onun yaptıklarının yanında sadece ufak eğlenceler kalırdı ki, şımarık kızın yaptıkları hiç hoşuna gitmemişti.

"Hadi, oayalanmayın bir an önce temizleyin! Nedir ki, sadece on tuvalet"

dedi ve muzipçe güldü.

Avril, Severus'un hiç beklemediği bir şekilde Apollon'a ters çıkmıştı. Bu hiç de iyi bir fikir değildi. Binasından puan kırılması yerine buraları bir muggle gibi temizlemeyi tercih ederdi. Ama Avril pek de öyle gözükmüyordu. O bir hademenin kendisine ceza vermesini istemiyor gibiydi. Ama Severus cezasına razı olmuştu. İtiraz da etmeyecekti çünkü, binasından puan gitmesini istemiyordu. Sıralara gerçekten çok enteresandı çünkü. İkinci sıradalardı ama 8 puan farkla..

Apollon, Avril'in itirazlarına pek aldırış etmemiş gibi gözüküyordu. Sinsice gülüşlerine devam ederek konuşuyordu. "Ya burayı bir muggle gibi temizlersiniz, ya da müdüreye çıkarım ve binanızdan puan düşürmesi için elimden geleni yaparım ki, yapabilirim emin ol!" Severus buradaki gerilimin artmasından rahatsız olmaya başlamıştı. Cezanı çek git işte Severus.. Apollon ise muzipçe gülmeye devam ederek bir şeyler daha söylüyordu.

"Hadi, oyalanmayın bir an önce temizleyin! Nedir ki, sadece on tuvalet"

Pis bulanık.. Pis bulanık.. İçinden söyleniyordu. İsteksizce aldığı fırçalarla yerleri silmeye başladı. Apollon, tuvaletten çıkmıştı. Belkide kapının önündeydi. Severus ise silmeye devam ediyordu. Avril'e doğru döndü. "İstiyorsan o gelmeden git Avril. Bu cezayı hak eden benim."

Ona doğru gelen kitaptan sıyrılmak için hızla tuvaletinin kapısından giren Myrtle bir yandanda hıçkırıklarına başlamıştı. Lanet olasıcı hademeler ondan ne istiyorlardı. Kapının içinden geçtikten sonra cılız sesiyle bağırmaya devam etti. Oldukça sinir bozucu bir şekilde ağlayıp kulak tırmalıyıcı sesiyle bağırıyordu."Ne var yani yerler ıslanmışsa. Kafama birşeyler fırlatmanız mı gerekirdi?"Hademelerin ona bağırmasına oldukça sinirlenmişti. Üstelik orda onun azar işitmesini izleyip dalga geçen ve bununlada yetinmeyip kafasına birşeyler fırlatan öğrencilerdende nefret ediyordu.

Sonunda biraz olsun sakinleşmiş bir şekilde arkasını döndü. Önce yamulan gözlüğünü düzeltti. Daha sonra dikkatini içeridekiler çekti. Karşısında iki öğrenci görünce ilk baş ürkmüş ve küçük bir çığlık atmıştı. Cılız çığlı hala devam eden hıçkırıkların arasında adeta kaybolmuştu.Fakat ağlmayı bırakıp öğrencilere bakmaya başladı. Ne işleri vardı burada? Yoksa Myrtle'ın kafasına kitap atmak mı istiyorlardı? Ya da onu ağlatana kadar dalga geçmek? Yaşlı gözlerle onları süzerek havalandı ve öylece asılı kaldı."Ne işiniz var sizin burada?"Cırtlak sesi boş tuvalette hafifçe yankılanırken oda gözlüklerinin üzerinden karşısında duran iki öğrenciye bakıyordu. Camdan vuran ışık saydam vücudunu delip geçiyordu. Öğrencilere bakmayı sürdürürken hala hafif hafif hıçkırıyordu...

Avril gitmişti. 10 tuvaleti birden tek başına temizleyecekti şimdi. Aslında hademe ortalarda yokken kaçıp gitmeli miydi? Pek iyi bir fikire benzemiyordu. Binalarınızdan puan indirdirip diye nasıl da bağırıyordu. Tam anlamıyla deli br hademeydi. Öyle konuşyuğuna göre kesin yapardı bunları.. Elindeki bezi yere bıraktı. Daha sonra eğilerek yerleri siliyordu. Bu tuvaleti silmek pek zor bir iş olmayacaktı. Ne de olsa kullanılmayan bir yerdi ve neredeyse hiç kirlenmemişti.

Kapı açılmadan içeriye birisi girmişti. Mızmız Myrtle idi bu gelen. Yine her zaman ki gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kesin kitap fırlatmışlardır yine.. Severus'a doğru baktı. "Ne işiniz var sizin burada?" Çok güzel.. Şimdi birde Myrtle'ye hesap verecekti. Tüm olup biteni ona anlatacaktı. Kısaca bir kaç cümleyle olayı anlatmalıydı. Daha temizleyeceği 9 tuvalet vardı. "Şey..Yani ben bir ceza aldım.. Apollon denen o hademeden. Buradaki tuvaletleri temizleyeceim Myrtle.." Bunları söylerken hafif bir şekilde gülümsemişti. Ağlayan Myrtle'i belkide biraz güldürmek istiyordu..

Yine uykusuna yenik düşen hademe Apollon, oturduğu yerde yine uyuklamıştı. Gözlerini açtığında cüppesi mavili olan kız yoktu, tuvaletleri tek başına kırmızılı cüppeli oğlan çocuk temziliyordu. Sabahın köründe iki tane mavi cüppeli öğrenci kaçırmıştı: biri erkek, biri kız. Kırmızılı çocuğun kaçmayışına sevinen Apollon, çok zekice bir şey yapmış gibi, seviniyordu. İnsanların canını sıkmak çok hoşuna gidiyordu nedense. Ama eğleniyordu işte, bir çocuk gibi eğleniyordu. Küçükken babası onun Hogwarts'a gitmesini çok istemişti; ama olmamıştı işte, ailesinin yüz karasıydı be Kofti olarak. "Belki de bu büyücülerin hepsini..." tamamlamıyordu işte. Bu kelimeli düşüncelerinde bile söyleyemezken, ağzına nasıl alırdı? Suya düşüp kendini temzilemek isteyen bir köpek gibi, düşüncelerinden kurtuldu ve eski zalimliğine büründü. Bir çocuk karşısındaydı işte, kaçmamıştı. Tam o sırada Mızmız tuvaletinden çıkıp geldi. Hademe Apollon kafasını 'Ahhh ahh' dercesine salladı ve yerden aldığı bir kitabı Mızmız'a fırlattı:

"Git burdan Mızmız! İşimi engelliyorsun, tuvaletine geri dön!"

dedi, her zaman yaptığı bir şey olduğu için gayet rahattı; ancak kırmızı cüppeli çocuk çok şaşırmış görünüyordu. Biraz da ürkmüş bir havası vardı. Apollon aldırmadı ve ona eğilip kulağına bir şeyler fısıldadı.

"Bir an önce işlerini bitirsen iyi edersin!"

"Git burdan Mızmız! İşimi engelliyorsun, tuvaletine geri dön!"

Apollon!!! Yina uyuklamaya bir son verip Myrtle'a bağırmaya başlıyordu. Herzaman ki gibi asık suratı ve sinirli ses tonuyla Myrtle'a bakıyordu. Bununlada kalmayıp yerde duran kitabı Myrtle'a fırlatmıştı. Ona doğru hızla gelen kitap gövdesinden geçip tekrar yere düşerken Myrtle sinirle bağırmaya başladı.

"Neden uyumana devam etmiyorsun sen? Zaten başka birşey yaptığın mı var? Bağırır çağırır ceza verir ve tekrar uyursun işte o kadar."

Hıçkrıklarının arasında ne dediğini tam olarak anlaşılmasada bağırmaya devam ediyordu. Onlar bu tartışmaya girerken hala oraları temizlemeye uğraşan çocuk şaşkınca onları izliyordu. Oysa bu durum onların herzaman ki haliydi. Apollon sürekli olarak Myrtle'a bağırır ve Myrtle'da ağlamaya başlardı. Bu sadece Apollon ile olan bir durum değildi. Myrtle zaten sürekli olarak ağlardı. Sinirle ağlamasına devam eden Myrtle hzıla tuvaletine geri döndü. Kapıyı çarpmasıyla çıkan ses tuvalette yankılanıyordu...

» Yasak Kitap
» Yasak Orman Ziyareti