Kendi kendine konuşup, provalarına son hızıyla devam ediyordu. Biraz daha ilerleme kaydetmiş gibiydi. Sesine biraz daha naziklik ve tatlılık katmıştı. Bunun yanı sra kibarlık ve sevinç ön plandaydı. Ancak bu kadar yeter miydi bilmiyordu. Bıkmış bir şekilde tekrarladı. " Benimle baloya ge-e-elir misin? " Son kelimelerinde kekelemişti. Bu kekelemeyi düzeltebilirse işte o zaman kader teklifini yapabilecekti. Tahta kapının sert bir şekilde açılması ile birlikte içeriye tüm güzelliği ve zarafeti ile Darchelle girmişti. Gözlerinden hafif bir ateş çıkıyordu. " Geldim işte Johnny. Ne söyleyeceksin? " Bu sert çıkış ile sesindeki bezginlik, sertlik ve soğukluk gayet iyi bir şekile anlaşılıyordu. Halbuki Johnny kendini o kadar çok hazırlamıştı ki. Bu soğukluk ve nezaketsizlik kariısında tüm hevesini ve tüm şevkini kaybetmişti.
İlk başta onu duymamış gibi yaptı. Ama bu çocuksu davranışından kısa bir süre sonra vazgeçip ona aynı şekilde cevap verdi. Mimikleriye verdiği cevap ise gayet sertti. Surat profiline kızgınlık oturtmuştu. " Merhaba Darchelle. " Ağzından sadece iki tane kelime dökülebilmişti. Gerçi zar zor çıkmıştı bu iki altın kelime. Suratındaki bütün neşe ve gülünç birden yok olmuştu. Yerini bir soğukluk almıştı. Aynı bakışlarla Darchelle'ye bakarak ona gelmesini işaret etti. Batı kulesinin en üst katına çıktıklarında yukarıda baykuşlar cıvıldıyor ve önlerindeki cam kaseye konulmuş yemlerini yiyorlardı. Johnny baykuşlara anlaşılmayan bir şekilde göz kırptı ve merdivenlerin başına oturdu.
" Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim, ancak kızgın gibisin. " Ses tonuna biraz daha soğukluk ve resmilik katarak konuşmuştu. Bıkmış bir surat ifadesi ile Darch ve John'a göz kırpan güneşe baktı ve Darch'ın bembeyaz yüzüne çevirdi kafasını. Kalbinin atışlarını küçük kulakları ile duyuyor gibiydi. Göğüs kafesinden fırlayacakmış gibiydi. Yerinde duramıyordu. Kıpır kıpırdı. Beş dakika önceki soğukluğunu ve ona karşılık olarak kendi soğukluğunu aklından kazımıştı.
Önemli değil, zaten bende kısa yazdım(zaman yok ki)