|
| Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Allaryce Lena Malfoy
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 323 Yaş : 31 Kan statüsü : safkan Galleon : 12349 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 28/12/07
| Konu: Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler Salı 03 Haz. 2008, 19:11 | |
| * Karanlıkta kaybolmadan yürüyebilmek için iyi bir yol arkadaşına sahip olmalısın *
Yatakta kalıp yorganla boğuşmasının uyumasına ufacık bir katkısı bile olmayacağını anladığında sıkıntıyla yattığı yerden doğruldu. Artık karanlığa alışmış gözleri sayesinde, yatakhane arkadaşlarının uykunun verdiği huzurla gevşemiş yüz hatlarını rahatlıkla seçebiliyordu. Ses çıkartmamaya dikkat ederek şifoniyerin aynasının üzerine fırlatılmış halde duran bordo yün elbiseyi üzerine geçirdi. Dağınık olmanın böyle faydaları vardı işte. Odanın taa öbür ucundaki gar dolaba gitmekten kurtarıyordu insanı. Ayakkabılarını ararken kalın biçim değiştirme kitabını gümbürtüyle yere düşürdüğü Ash'tan sesli ama tehlikesiz bir mırıltı yükselince daha fazla gürültü çıkarmamak adına ayakkabılarını eline aldı ve parmaklarının ucundaki sessiz adımlarıyla bir kediyi andırırcasına yatakhaneden çıktı.
-----------------------------------------------------------------------------------
Ne yapacağını bilemez bir halde ortak salonda dolanıp durmaktan sıkıldığında bedenini şöminenin yanındaki koltuğa bırakıverdi. Gözü şöminenin zayıf ışığıyla aydınlatılmış odanın karşısındaki boy aynasına, ardından da bu aynadan yansıyan yorgun ve bezmiş görüntüsüne takıldı birdenbire. Aynadaki yansıması diğer insanlarla bir arada olduğu normal zamanlardan o kadar farklıydı ki minicik bir an başka birisinin görüntüsü olduğunu umdu aynadaki aksinin. Daha yakından incelemek için ayağa kalkıp aynanın önüne gitti ama aslında gayet iyi biliyordu mutlu olduğum normal zamanlar dediği şeyin rol yapmakla geçirdiği zamanlar olduğunu. En neşeli olduğu anlarda bile aklının karanlık uzak köşelerinden birine hapsolmuş ufak bir karamsarlık barındırıyordu bir süredir.
Daha sadece 17 yaşındaydı ama şimdiden çok yorulmuştu. Kendine bile itiraf edemese de korkuyordu ve kafası karışıktı. Bunca yıl sadece ahkâm kesmişti ama mezuniyet yaklaşıkça, doğduğu andan itibaren kesin sınırlarla çizilmiş geleceğinin daha önce fark etmediği ayrıntılarını fark ediyordu.Bu da onu korkutmaya başlamıştı.
Yeteneklerine güveniyordu aslında karşı taraftakilerle düello etmek değildi onun korktuğu şey. Çembere girdiğinde hızla yükseleceğinden ve arzu ettiği gücü elde edeceğinden de pek şüphesi yoktu. Ama bir kez çembere girdiğinde arkasını koruyacak kimsenin olmayacağını biliyordu.Yükseldikçe yalnızlaşırdın eğer olur da ayağın birazcık sendelerse, hata yaparsan ve düşersen kimse seni tutmazdı. Çünkü senden boşalan yere nasıl geçeceklerini planlamakla meşgul olurlardı o sırada. Abisi için başlatılan ödüllü sürek avı da bunu kanıtlıyordu zaten.
Tabi sanki seçmek ya da seçmemek onun elindeymiş de karar veremiyormuş gibi davranması da ayrı bir saçmalıktı. Seçmeyip ne yapacaktı ki sanki Z.A.Y'a mı katılacaktı? Bu düşünce yüzünde alaycı bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu ama kısa sürede solup yerini başından beri aynada olan allak bullak ifadeye bıraktı tebessümü.
Aynadan kendisine bakan yüz iyiden iyiye sinirlerini bozmaya başlayınca rol bile olsa eski, soğuk ve alaycı haline dönmek için bir şeyler yapmaya karar verdi. Hızla odanın bir köşesine atılmış olan çantasının yanına gidip, içinden mürekkep şişesini, tüy kalemini ve bir parça parşömen kâğıdını çıkarttı sabırsızlıkla karışmış bir hışımla. Eğer biraz daha yalnız kalırsa delirebilecekmiş gibi hissediyordu kendisini ve bu saatte hala yatmamış olduğundan emin olduğu dertleşilebilecek tek insan Evangeldı. Vanessa ne zaman uyuyamayıp mutfağa gitse Eva'yı da orda buluyordu. Kızın bu gece de uyumamış olduğunu umarak üstündeki mürekkebin kuruması için birkaç defa salladığı notu son bir kez okudu.
Eva
Umarım hala ayaktasındır ve umarım kendini muhabbet modunda hissediyorsundur. Çünkü gerçekten konuşmaya ihtiyacım var. Eğer geleceksen koridorun sonundaki sınıfta olacağım.
Daha sonra katladığı notu aklına estiği zamanlarda, rahat bir şekilde kullanabilmek için baykuşhane yerine ortak salonda tuttuğu baykuşu Lizna'ya verdi ve ortak salonlarından çıkıp boş sınıfa doğru yola koyuldu. | |
| | | Ivyanne Lynn Black Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 823 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12342 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 26/12/07
| Konu: Geri: Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler Paz 08 Haz. 2008, 12:36 | |
| Kolları açık pencerenin etkisiyle üşümesine rağmen bunu pek de umursamayıp, gözlerini boşluğa dikmişti. Dizlerini karnına çekmiş, kafasını ise arkasındaki duvara yaslamıştı. İçerdekilerden biri soğuktan olsa gerek yerinde rahatsız bir biçimde kıpırdıyordu. Eva, kızın uyanmasını istemese de şu anda pencereyi kapatmayı düşünmüyordu. Bu hava az da olsa ona huzur veriyordu. Uykusu yoktu, ders çalışma isteği ise hiç.
Gecenin bir vaktinde pencerenin önüne oturmuş, boş boş bakan biri olarak ne kadar normal gözüktüğünü merak etti birden. Ama şu anda hiçbir şeyi umursayacak durumda değildi. Görünürde hiçbir derdi olmamasına rağmen ruhen çöküş noktasındaydı. Bir ay sonra lanet olası okuldan mezun olacaktı. Ama kendini ne sınavlara ne de bir sene sonra olacağı yere hazır hissediyordu. Kafasını kurcalıyordu, Hogwarts’dan sonra neler yapacağı. Şimdiye kadar hep babasının izinden gideceği konusunda atıp tutmuştu. Bu kadar yaklaşınca bu işin o kadar da kolay olmadığını hissediyordu. Çok zor ve tehlikeliydi bu.
Gözleri bir an için içeriye kayınca, az önce rahatsızca kıpırdanan kızın gözlerini açtığını gördü. Kendi kendine bir şeyler mırıldandıktan sonra tekrar kafasını yastığa gömmüştü. Gözlerini devirerek, tekrar pencereye çevirirken başucuna bir baykuşun geldiğini gördü. Gecenin bir vaktinde, ayağında küçük bir not sarılı bir baykuş görmesi şaşırtıcıydı. Soğuktan hafifçe titreyen elleriyle notu, baykuşun ayağından çıkarıp açtı ve okumaya başladı. Allaryce’dendi not. Gecenin bir vakti, ne yapacaktı ki Eva’yı? Baykuşu açık pencereden geldiği yere gönderirken, oturduğu yerden aşağıya atladı. Yatağının üstünde duran hırkasını üzerine geçirdikten sonra, ses yapmamaya çalışarak yatakhanenin kapısını açtı ve kendisini boş koridorlara attı.
Allaryce’in dediğini sınıfa doğru ilerliyordu sessiz koridorlarda. Adımlarından çıkan sesler eşliğinde, hırkasına sarıldı. Gece yarısında bu okul gerçekten soğuk oluyordu. Ya da uzun bir süre pencere kenarında oturduğundan dolayı vücudu titriyordu. Buna aldırmamaya çalışarak sınıfın kapısını iteledi. Gıcırdayarak açılan kapının ardında Slytherin’li arkadaşı sıranın tekinde oturuyordu. Kendisiyle ne konuşacağını –hele ki bu saatte- gerçekten merak etmesine rağmen, oldukça sakin bir görünüşle yanına yaklaştı. Önündeki sıraya otururken, kızın gözlerinin içine bakıyordu. İtiraf etmek istemese de bu konuşmanın kendisine de iyi gelmesini diliyordu içten içe. Belki içindeki sıkıntılardan azcık da olsa arınabilirdi Allaryce sayesinde. Bileğindeki tokayla saçlarını toplarken, kurumuş dudaklarını hafifçe ıslattı.
“Beni bu saatte çağırdığına göre önemli bir şey olmalı. Sorun nedir Allaryce? Umarım kötü bir şey yoktur.” Söylediklerine kendi de inanmıyordu aslında. Bu saatte konuşmak için bir araya geldiklerine göre önemli bir şey olması kaçınılmazdı.
En son Vanessa Evangeline Black tarafından C.tesi 28 Haz. 2008, 11:39 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Allaryce Lena Malfoy
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 323 Yaş : 31 Kan statüsü : safkan Galleon : 12349 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 28/12/07
| Konu: Geri: Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler Perş. 12 Haz. 2008, 15:10 | |
| Allaryce şöminesi yanan sıcacık ortak salondan çıkınca, çıplak bacaklarına vuran soğuk mayıs havasını olduğundan daha keskin bir şekilde hissetti. Boş sınıfa giden, taş duvarlı, soğuk koridorlarda ilerlerken üstüne bir şey almayı akıl edemediği için kendi kendine lanet okuyordu. Sınıfta biraz olsun ısınırım umuduyla adımlarını hızlandırdı ama sınıfa girdiğinde oradaki sıcaklığında pek farklı olmadığını gördü. Sıranın tekine oturup bir ısıtma tılsımının nasıl yapıldığını hatırlamaya çalışırken içeri giren Evangeline'nin - haklı olarak - meraklı bakışlarıyla karşılaştı.Kız içeri girer girmez kendini Allaryce'ın karşısındaki sıraya bırakmış ve gözlerini All'ın gözlerine dikerek önemli birşey olup olmadığını sormuştu.
Aslında bu saatte birileriyle konuşmaya neden bu kadar çok ihtiyaç duyduğunu kendisi de bilmiyordu. Sadece bir an için kendi düşünceleriyle başbaşa kalma fikri ona dayanılmaz gözükmüştü. Eva'nın sorusuna düzgün bir cevap bulabileceği zaman aralığı yaratma umuduyla kıza hemen cevap vermedi. Bunun yerine ağır hareketlerle ısıtıcı tılsım büyüsünü yaptı. Büyüyü tamamladığında beyninde hala doğru düzgün bir cevap oluşmayınca omuz silkerek, sanki Eva'yı gecenin bir vakti apar topar buraya getirmemiş te öğle vakti çaya davet etmiş gibi sıradan bir ses tonuyla klasik mazeretler sıraladı. ''Aslında çok önemli birşey yok. Sadece uyuyamayınca canım sıkıldı ve birileriyle konuşmak istedim. Nasıl olsa uyumamışsındır diye Lizna'yı sana gönderdim. Sizin malikâneden ayrıldığımızdan beri konuşamadık doğru düzgün. Gerçi sözde aynı yatakhanedeyiz ama Ashla Marietta'yı bile doğru düzgün görmüyorum. Herkes Fysb için kasmakla meşgul''
Ne var ki Eva birşeyleri geçiştirmeye çalıştığı zamanları anlayacak kadar tanıyordu onu artık. ''Benim de konuşmaya ihtiyacım var aslında ama önce sen anlat. Nasıl olsa gece uzun. '' diyerek All'ın geçiştirme hamlesini ustaca savuşturunca, Allaryce birkez daha aslında bu kızın Slyhterinde olması gerektiğine karar verdi. Aklının bir köşesindeki ''Teslim olma, devam et. Önce konuşmana gerek yok.'' diyen sese inat yaşadığı karmaşayı Evangelina'ya anlatmayı denedi.
''Ne anlatacağımı bilmiyorum. Ne garip di mi? Kafamda uçuşan milyonlarla düşünce var şuan ve ben bunları birleştirmeye çalıştığımda tek bir cümle bile oluşturamıyorum. Yani baksana okul bitiyor. 7 senedir bunun için uğraşıyoruz, hatta mezun olunca ne yapacağımı falan bir sürü defa hayal ettik ama mezun olduktan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ben daha yeni fark ediyorum.'' Hafif hüzünlü tebessümle eşliğinde dudaklarından zorlukla dökülen kelimeleri Eva'nın anlayabileceğini ve endişelerini geçireceğini umuyordu. Nasıl olsa o da Allaryce'la aynı durumda sayılırdı. Bu yüzden sözlerini bitirdikten sonra, gözlerini Eva'ya dikerek ondan gelicek olan cevabı beklemeye başladı. | |
| | | Ivyanne Lynn Black Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 823 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12342 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 26/12/07
| Konu: Geri: Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler C.tesi 28 Haz. 2008, 16:56 | |
| Gözlerini kıza dikmiş, hemen konuya girmesini bekliyordu. Sabırlı birisi olamamıştı hiç şimdiye kadar, bu yüzden de fazla beklemek istemiyordu. All’ın asasını kaldırıp büyü yapışını izlerken kızın oyalandığının farkına vardı. Sınıf ısınmıştı birden bire, fazla sıcak hep bunaltıcı gelmişti ona. Üstündeki hırkayı çıkarttı ve yanındaki sıraya koyarak bakışlarını kıza yöneltti. *Anlatmaya geçsen artık* Ama All sanki önemli bir şey yokmuş gibi davranıyordu. Ya da anlatacakları çok önemliydi ama anlatmaya başlayamıyordu. Bu saatte buraya geldiğine göre ikinci seçenek olmasını istedi içinden. All’ın konuşmasını dinlerken gözlerini devirmeden edemedi. Önemli bir şey yok muydu? *Yapma ama All, bunu yememi beklemiyorsun değil mi? Seni tanımasaydım bunu anlamazdım ama bir şey olduğu belli.* İçinden geçenleri ona söylemek yerine basit bir kelime oyunuyla bunu anlatmayı tercih etti.
"Benim de konuşmaya ihtiyacım var aslında ama önce sen anlat. Nasıl olsa gece uzun. " Yüzündeki sabırsızlık su yüzüne çıkmıştı bu sefer. Evet, kendisinin de anlatacakları vardı ama Eva’yı buraya çağıran All olduğuna göre onun anlatmaya başlaması daha mantıklı geliyordu. Hele onun geçiştirmeye çalışmasından sonra.. Yeşil gözlerini All’ın buz mavisi gözlerinde sabitleyip, anlattıklarını dikaktle dinlemeye başladı. Bu seferki kesinlikle bir savuşturma değildi, kız gerçekleri anlatıyordu. Sanki Eva’nın içinden geçenlerden bahsediyordu. Mezun olunca hiçbir şey hayallerindeki gibi olmayacaktı, bu kesindi. Her şeyin çocuk oyuncağı olduğunu düşünüyordu bu zamana kadar hep. Ama gittikçe yükselen dalganın içinde çoktan yerlerini almışlardı bile. Doğduklarında belliydi onların kaderi..
Babası, Eva Hufflepuff’a seçildiğinde bile onun hakkındaki geleceği değiştirmemişti. Slytherin’de olmadığı için hayal kırıklığına uğramıştı, bu apaçık belliydi. Ama hiçbir zaman onu suçlarcasına bir şey söylememişti. Eva hiçbir zaman babasının mesleğini tam anlayamamıştı, ne işler çevirdiğini hiçbir zaman açıkça söylemeyen bir tipti Black. Hareketlerinden ve sözlerinden Lordun destekçisi olduğu belliydi ama anlayabildikleri sadece o kadarla kalıyordu. Eva’ya ise çoğu zaman bir şeyleri ima ederdi. Ve yaptıkları iş ise hiç de çocuk oyuncağıymış gibi gözükmüyordu. Sınıfın boşluğu ve iki kızın da sessizlikleri rahatsız edici olmaya başlamıştı. Bir şeyler söylemeliydi artık kendisine yorgunlukla bakan buz mavisi gözlere.
“Aslına bakarsan ben bu duyguyu yedi senedir yaşıyorum. Yani Hufflepuff’a seçildiğimden beri üstümde koca bir yük varmış gibi. Binamdaki herkes benim ailemden farklı düşünüyordu. Ne kadar zor günler geçirdiğimi tahmin bile edemezsin All. Şimdi de mezun oluyoruz dediğin gibi ve bu yaşadıklarımızın çok daha zorunu yaşayacağız. Ailelerimiz bizim geleceğimizi çoktan belirlemişlerdir ve eminim ki bu da hiç kolay gözükmüyor. Yapacağımız en ufak bir hata belki de sonumuzu hazırlayacak bizim ve bizi koruyacak bir ailemiz bile olmayacak.” | |
| | | Johnny Amoux Malfoy Tılsım Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1643 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12199 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/03/08
| Konu: Geri: Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler Ptsi 25 Ağus. 2008, 20:07 | |
| Başlık uzun zamandır inaktif olduğu için kilit+arşiv | |
| | | | Karanlıkta kaybolmadan yürümek: Korkular ve beklentiler | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |