Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ravenclaw Binası Ortak Salonu

Aşağa gitmek 
+4
Lisa Wanders
Johnny Amoux Malfoy
Lily L. Black
Amortentia Cécile Derwent
8 posters
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Amortentia Cécile Derwent
Emekli Cadı
Amortentia Cécile Derwent


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1343
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 13572
Ekspresso Puanı : 24
Kayıt tarihi : 26/08/06

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimePaz 22 Haz. 2008, 11:34

...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/amo
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 01 Ağus. 2008, 18:41

En sonunda haftasonu.’ Sabah uyanıp derse geç kalmayacağını anlayarak tekrar uykuya dalarken hafifçe mırıldanmıştı. Dersler.. Tam bir azaptı onun için bu senesinde. Ayrıca bir yığın gereksiz bilgi varken saplantı haline getirdiği Sayelle’i bulursa ona karşı kullanabileceği bir büyü öğrenemiyordu. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma’da belki biraz işine yarayabilecek büyüler vardı onlar da – özellikle böcürt olayından sonra sinir bozucu geliyordu ona. Daha doğrusu dersin kendisi. ‘Bir şekilde büyü öğrenmem ve uygulayabilmem gerek.’ Bunun yanı sıra Ravenclaw vardı tabi. Puan durumunda şu anda öndeydiler ama ne kadar bir süre öyle olduklarından emin değildi. Quidditch konusunda korkuyordu çünkü Gryffindor’un güçlü bir takım olduğunu duymuştu. Quidditch ve puan için asıldığı derslerden pek vakit ayıramıyordu kendine – ki ne kadar asılsa da derslere pek işe yaradığı söylenemezdi hani. Kütüphaneye gidip bu konuda bir iki kitap karıştırmak ve başkalarının uçuşunu da izlemesi gerekmeden uçmak isterdi. Ama her şeyi asıl mahveden bunlar değildi. Tam tersi zaman zaman keyif aldığı bile oluyordu. Asıl derdi Sayelle’li rüyalarıydı ki hiç eksik olmuyorlardı başından. Yeşil ışık ve özellikle babasının, zaman zaman da annesinin cesedi veya o umutsuz halleri olmadan bir güne başladığı olmamıştı. Hepsinde de Sayelle’in pis kahkahası tüm sesleri bastırıyor, Lily yeşil ışık selinde boğulacak gibi nefes nefese uyanıyordu. O günde bir istisna olmamıştı ama her zamankinden daha hafifti rüyası. Yine de gece sık sık uyanmış ve uyumakta güçlük çekmişti. Görünmezlik Peleriniyle bir gece gezintisi fikri de hep aklının bir köşesinde yer almış ama yorgunluğu gözlerini açık tutmasını bile önlerken rüyalarının verdiği fikir uymasını engellemiş ve en sonunda sabaha karşı deliksiz birkaç saat uyuyabilmişti. Ve şimdi de yatakhanesindekiler kalkıyor, konuşuyor ve giyiniyorlar daha sonra da aşağıya iniyorlardı ama kalkmak istemiyordu. Sadece.. Uyku..

Ne kadar uykusu olursa olsun Hogwarts’ın gürültülü havası saat on olmadan kalkmasına neden olmuştu. ‘ En azından Kahvaltının sonuna yetiştim. ‘ diye düşünerek yataktan kalktı ve mavi – gri geceliğini sandığına koydu. Her zaman giydiği Ravenclaw cüppesini iteleyerek sandığının alt kısmından daha rahat olduğundan tercih ettiği muggle kıyafetini andıran lacivert bir kot pantolon, beyaza yakın açık mavi sol tarafında silik bir Ravenclaw arması olan bir tişört ve gökyüzü mavisi bir sweatshirt çıkardı. Giyim tarzı binasının renkleriyle uyumluydu hani. Siyah tercih etse de genelde.. İçini daha fazla karartmaya hiç gerek olmadığını düşünüyordu. Hazırlanması beş dakika sürmüştü en fazla. Taşıyacak ve yerleştirecek ağır bir çanta da olmayınca giydiği kıyafetlerin üzerine kışlık, lacivert bir pelerin geçirmesi kolaydı. İki büklüm de olmuyordu o tuğla gibi kitapların arasında. Sandığını her zamanki gürültüyle kapatıp kapıya doğru yürümeye başlayacakken duraksadı. ‘Bir şey eksik..’ Tabi ya bileklik. Komodinine yönelen Lily çekmeceleri kurcalamaya başladı. Yok.. Yok.. Geçenlerde koyduğu çekmecede değildi işte. Kitap ve parşömen yığınını iteleyerek kontrol ettiği son çekmecenin dibine uzattı elini. Orada olmaması gerekiyordu bilekliklerin ama tek bakmadığı yerdi. Kitap ve parşömen yığdığından pek kullanmazdı da.. Nitekim eli üç ince parçadan oluşan bilekliğine ve ucuna takılmış olan başka bir şeye deymişti. Sabırsız bir biçimde dört nesneyi de çekmeceden çıkardıktan sonra neredeyse tekmeleyerek çekmeceyi kapadı ve bileklikleriyle birlikte çıkardığı diğer şeye döndü meraklı bir şekilde. Beyazımsı gümüş bir zincirin ucunda beyaz parlak değişik şekilli bir kolye vardı. Tam hatırlamıyordu ama annesinin zaman zaman verdiği değişik hediyelerdendi.

Daha fazla oyalanırsa kahvaltı niyetine bir iki parça artanı da bulamayacağını fark ederek yatakhaneden fırladı. Bilekliklerini sağ eline geçirmiş, garip kolyeyiyse cebine tıkıştırmıştı aceleyle. ‘ Her zamanki telaş olmazsa olmaz. ‘ Tatil bile olsa acele etmesine neden olan bir şey çıkıyordu hani. Saçma takıntıları olmasaydı geç kalma derdi de olmazdı. Kendi kendine söylenip dururken ortak salonu – kahvaltısını tahminen bitirip gelen vardı. – geçmiş Ravenclaw ortak salonunun tepesinde bulunduğu kulenin merdivenlerini birer ikişer inmeye başlamıştı. Pencerelerden görüldüğü kadarıyla yağmur çiseliyordu. ‘ Bu ortak salondaki yığılmayı açıklar. ‘ Genelde göl kenarı ve fısıldayan ağaç korosunu tercih edenler yağmur az da olsa gitmek istememişlerdi belli ki. Boş bahçede bir yürüyüş fena fikir değildi sanki..

Ucu ucuna yetişmişti gerçekten. Kalan kızarmış ekmeklerin pek tercih edilmeyenler olduğunu ve mısır gevreği hariç bir şey yiyemeyeceğini anladığında hayal kırıklığıyla iç geçirdi. ‘ Bu muydu koştura koştura geldiğim kahvaltı.’ Yine de bunlar bile birazdan kalkacak gibi göründüğünden yemek daha doğru gibiydi. Oldukça boş masanın kapıya yakın tarafına oturdu. Büyük Salonun tavanı alışık olduğu şekildeydi. Yağmur damlalarını üzerine düşecekmiş gibi gösteriyordu. Yürüme süresinde biraz şiddetlenmiş gibiydi yağmur. Gerçi önündeki az bir şey mısır gevreği daha ilginçti o an için ama yağmurda yürüyüşü de tartıyordu hala kafasında.. Altın tabaklar yok olmadan önce pek doyurucu sayılmayan kahvaltısını bitirmişti. Balkabağı suyu dolu bardağına uzanırken her şey yok olunca suratının aldığı ifade de görülmeye değerdi hani. Aklında mutfağa gidip Froggy’den biraz yiyecek istemek veya bahçede kısa bir yürüyüşü tarttı. Her ne kadar doyurucu olmasa da kahvaltı etmişti. Zaten Hogwarts’ta ki yemeklerden bıkılmayacağını düşünerek masadan kalktı. Patlayana kadar yenirdi burada. Genelde yediğinden çok az da yememişti aslında.
Akşam yemeğine yetişmeye çalışırım artık.” Giriş Salonuna doğru yürürken adımlarını hızlandırdı. Devasa boyuttaki kapıya gelince de Lacivert pelerininin kapüşonunu takıp yağmurun iyice hızlandığı bahçeye çıktı.

Pek doğru bir seçim değildi galiba onunki çünkü beş dakika yürümeden sırılsıklam olmuştu. Kışlık ve kalın pelerini bile yağmura karşı pek etkili gözükmüyordu. Devam etmek isterdi çünkü ıslanmak harici gerçekten güzeldi bahçe. Toprağın ve yağmurun.. ‘ kokusu? ‘ Beş dakikada bile göl kenarıyla yasak orman kıyılarına gelebilmişti.” Hızlı yürüseydim hani! “ Geri dönüş yoluna isteksiz bir şekilde başlarken kapüşonun pek gerekli olmadığını fark etti. ‘ Zaten sırılsıklam olmuşum. ‘ Aklından geçen bir başka düşünceyse bu yürüyüşün ne kadar salakça olduğuydu. ‘ Bazen saçmalıyorum ama..’

Hogwarts’a girdikten sonra meraklı- şaşkın bakışlar arasında kuleye çıkmak ıslanmaktan da keyifsizdi. Özellikle dışarıda fark etmediği bir soğuğu fark edince. Birileriyle karşılaşmamak da imkânsızdı çünkü birçok kişi yağmur yüzünden koridorlara akın etmiş tüküren bilye veya patlamalı pişti oynuyordu. Kendi binasından bir iki kişiyi de görünce isteksizce selam verdi. Koridoru kıkırdamaya adamış kıkırdama gurubunu geçince rahat bir soluk aldı. Şaşkın bakışları ve gözlerinden okunan merakları bu yeni konuşma konularının üzerine atlamalarına neden olmuştu. Şapşallar..

Islak bir şekilde yatakhaneye girdiğinde yatakhanenin boş olması büyük şanstı. Islak ve ağır giysilerini çıkarım pencere kenarındaki çıkıntıya koyduktan sonra sandığından siyah bir pantolon ve siyah bir tişört çıkarması kısa sürmüştü. ‘ Bir daha dışarı çıkmak.. İmkansız.. ‘ Yeni ve kuru kıyafetlerini üzerine geçirdikten sonra tek sorunu hala biraz üşüyor olmasıydı. ‘ Hay aksi.’ Quidditch kitaplarının yığın halinde durduğu komodininden rasgele bir tanesini aldı ve zaten toplamadığı yatağına uzanıp okumaya başladı. Ortak Salon bile gürültülü olmalıydı şimdilerde. Gürültü çekecek havada değildi. Ama burası da uykusunu getiriyordu işte. Daha 20 – 25 sayfa okumadan gözkapakları ağırlaşmaya başlamıştı…

‘Karanlık bir ormanda yürüyordu. Yanından gelen hışırtıları bile umursamıyor asasına sarılmış yeşilimsi bir gümüşten izi takip ediyordu. Ucunda ne olduğunu biliyordu. Sayelle.. Yasak ormana benzer bu orman daha tehlikeliydi gerçi ama umurunda bile değildi. Sadece.. Sayelle… Adımlarını sıklaştırdı ve koşarcasına yürümeye devam etti. En sonunda bir açıklığa gelene kadar da durmadı. İz burada bitiyor yeşil – gümüş bir ışıkla çevrelenmiş eski üvey annesi onu bekliyordu. Normalin en az altı katı boyundaydı ve bir yılanı andırıyordu. Yutkunarak asasını kaldıran Lily’se ondan çok arkasındaki insanlara bakıyordu. Anne – Babası, Keiran, Lucy, Sarah… Giderek uzaklaşan beyaz bir ışıkla çevriliydiler. Bir an koşup onların yanına gitmek istedi ama onun bocalamasından yararlanan Sayelle ağzını açıp yemyeşil bir şeyi kusmuştu resmen. Toprağı eritip her şeyi boşluğa düşüren bir şeydi bu.. Sadece siyah- yeşil – gümüş ve onunla birlikte düşen herkes vardı. Bir süre sonra onlarda uzaklaşmaya başladılar ve sadece Sayelle kaldı. Yılanımsı kafası basiliske yaklaşmıştı ve öldürmek amaçlı üzerine geliyordu. Arkadaşların ve Anne- Babasını uzakta çok küçük gören Lily yeşil – gri surat üzerine gelir ve bir asa kaldırıp bağırırken tepkisiz kaldı.
“ Avada Kedavra !! “ Yeşil bir ışık bütün renkleri bastırırken Lily hareket bile edemiyor olduğu yere çivilenmiş gibi durmuş ölmeyi bekliyordu resmen. Daha önce de olduğu gibi. ‘ Tam ışık ona çarpacakken gözlerini açtı ve bunun bir rüya olduğunu anladı Lily. Genelde gördüklerinden daha garip ama onlar kadar sıkıntılı bir rüya. Uyku eziyetti onun için artık. Keiran, Lucy ve Sarah’ı da görmüştü bu sefer ki bu da anne babasını görmek kadar kötüydü neredeyse.

Sinirli bir tavırla yere düşen kitabını komodinine koydu ve yatağından kaymış lacivert yorganı kabaca da olsa yatağına serdi. Çıkarmış olduğu bileklikleri ve kolyesini de tekrar taktı. O sırada gözü takvimine kaydı. On üç ocak.. Doğum günüydü o gün. On yedi yaşına girmişti ki bu üzerinden izin kalktığı yaştı. Okulun son senesinde olurdu aslında normalde ama.. Doğum günü düşüncelerini savuşturarak şimdiki problemine döndü. Yatakhanede kalmak kesinlikle mantıklı değildi. Gece gördüğü Sayelle yetiyordu ona. Ama Büyük salon ya da kütüphaneye de gidemezdi. O yüzden tek seçeneğinin ortak salon olduğuna kanaat getirip yatakhaneden çıktı ve artık bomboş denebilecek ortak salona girdi. Hala yağan yağmurun görüldüğü pencere dibindeki lacivert, yumuşak koltuklardan birine gömüldü ve şiddetle yağmakta olan yağmuru izlemeye başladı. Yapacak daha iyi bir şeysi yoktu. Doğum günü yine Noel’ le filan kaynamıştı. En azından kar olsa. O da yoktu yağmur vardı üstelik…

out: gelmeyin gelecek var ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Johnny Amoux Malfoy
Tılsım Profesörü
Johnny Amoux Malfoy


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 1643
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12199
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeC.tesi 02 Ağus. 2008, 15:52

Hırçın adımları onu nereye götürmek istiyordu ki? Zamanın yavaş yavaş geçmiş olduğunu anlamıştı. Ders temposundan sıyrıldıkları bir güne uyanmıştı nihayet. Çalar saati başında öterken, hafifçe esen ve fazla şiddetli olmamasına rağmen yine de incecik tahta pencereyi sallayan rüzgarın akıbetine bırakıvermişti kendini. Toprak ananın o şaşalı rüzgarı yine aklını başından almıştı. İhtişamlı ve nahoş bir toprak kokusu burunlara her çekildiğinde insanın içi muhteşem bir duyguyla sarılıyor ve kendinden geçiyordu. Rüzgarın soğukluğundan biraz da üşümüştü aslında. Toprak anadan kurtulma vakti gelmişti. Onun gönderdiği ve taze toprak kokulu rüzgar soğuk olmasa bütün gününü geceliği ile pencerenin başında oturarak ve rüzgarla karışmış o toprak kokusunu burnuna ve ciğerlerine çeke çeke geçirebilirdi. Ama ev cinlerinin elinden sunulmuş ve topraktan daha güzel kokan o muhteşem yemekleri yemek, bütün gün pencerenin karşısında oturup toprağın kokusunu çekmekten daha iyiydi. Toprak kokusu ev cinlerinin yemekleri gibi insanın karnını doyurmuyordu ki. Ta Ravenclaw Kulesine kadar gelmişti yemek kokuları. Toprağın kokusunu da bastırıyordu yemeklerin insanın karnını acıktıran kokusu. Geceliğini çıkararak her zaman giydiği cüppesini giydi. Cüppesi ona pek yakışmasa bile yine de üzerinde hoş duruyordu. Mavi-bronz renklerde bezenmiş cüppesi onun için Hogwarts'ın simgesiydi. Zaten Hogwarts onun için her şeydi. Hayatının bütünüydü. Bütünleşmişti artık Hogwarts'la. Hogwarts'da ölene kadar yaşamak istiyordu. Hatta Hogwarts'ın içinde ölmek istiyordu. Ancak okulun bitmesine sadece bir senesi vardı. Tek bir sene ne kadar hızlı geçebilirdi ki? İleride tek hayali muntazam Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Akademisin'de Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü olmaktı. Öğrencilerinin ona Profesör Johnny diye hitap etmesini istiyordu. Artık bu gece rüyalarını da girmeye başlamıştı. Neredeyse her gece yatağında mutlulukla dönüyordu. Çünkü kulaklarında yankılanan sesler onun mutlu olmasına sebep oluyordu. 'Profesör Johnny' diye bağırıyorlardı meraklı ve zeki öğrencileri ona bağırarak Onun da cevabı tatlı bir gülümsemeyle karışık 'Efendim' oluyordu. Rüyalarındaki minik, tatlı öğrencilerinin soruları içini bir keman tınısı gibi okşuyordu adeta. Kemanın tellerinin yayla buluştuğu her anda vücudu kendini kaybediyor ve tamamen öğrencilerine yöneliyordu. Bütünüyle öğrencilerinin oluyordu. İşte ileride böyle bir profesör olmak istiyordu. En büyük hayali buydu.

"Hayal dünyası sana göre değil Johnny." diye söylendi yarı sessiz bir şekilde. Kravatını takarak ve onu düzelterek yatakhaneden büyük salona inmeye başladı. Ortak salon kendi aralarında fısır fısır konuşan öğrencilerin sesleri ile doluydu. Onların sesleri kulağına çarptığında her seferinde 'SUSUN' diye bağırmak istiyordu. Ancak içlerinden birkaç şımarık öğrenci ile tartışmaya girmek istemezdi. İstediği şey muazzam yemeklerden tatmaktı. Zaten ev cinleri her zaman muhteşem şeyler sunuyorlardı Hogwarts'ın yorgun öğrencilerine. Onların koca ayakları ve koca kulakları, minicik elleri ve yine büyük gözleri birbiriyle hep uyum içindeydi. Hepsi de bir takım halinde çalışıyordu ve kısa bir zaman diliminde Hogwarts öğrencilerine tekrar tekrar yenilmek isteyen yiyecekleri sunuyorlardı. Her seferinde öğrenciler denizin ortasında vurgun yemiş gibi yiyeceklere uykusuzluğun getirmiş olduğu kısık gözlerini açarak bakıyor ve yenmeleri gerektiği söylendiğinde hemen yiyeceklere saldırıyorlardı. Büyük Salonun meşe kapısını araladığında yine aynı manzara ile karşılaşmıştı. Öğrenciler bir yandan profesörlerin görmemesi için dudaklarını kıpırdatmamaya özen göstererek fısıldaşıyorlar, bir yandan da yemeklere konsantre olmuş bir şekilde ağızlarına çatalı her götürdüklerinde 'Yüce Merlin'e şükrederek yemekleri büyük bir sevinçle çiğniyorlardı. Aynı anda nasıl yapıyorlar, vovvv imkansız. diye içinden geçirirken kendini mavi örtülerle bezenmiş asil Ravenclaw asasında buldu. Diğer öğrencilerin yaptığı gibi fısıldaşmak isterdi, ama ortalıkta fısıldaşacak kimse yoktu. Bu nedenle mağarasına kış uykusu yapmak için çekilmiş bir ayı gibi profesörlere en uzak köşeye oturarak tabağına birkaç parça kahvaltı doldurdu. Zaten az olan kahvaltısının yarısını yiyerek büyük salondan ayrılmaya başladı. Tavan her zamanki gibi güneşli bir gökyüzü ile sihirli bir şekilde bezenmişti. Ancak bugünün bir farkı vardı. Ne zamandır toprak ananın yağdırmadığı yağmur, uzun zamandan sonra nihayet yeryüzü ile buluşmuştu ve her türden(muggle, kofti, büyücü) ıslatmaya başlamıştı. Büyük Salonun tavanından düşen yağmur damlaları sihirli(!)bir şekilde yemek yiyen öğrencilere değmiyordu. Şaşkınlıkla Ravenclaw Ortak Salonuna ilerlemeye başladı.

Değişen merdivenleri çıkar çıkmaz ortak salonun kapısını araladı. İçeride gördüğü kişi en yakın arkadaşı Lily idi. Ama anlaşılan uyuyordu ve kötü bir rüya görüyor gibiydi. Evet ya Lily, evet Lilyyy... Bugün doğum günüydü dimi? Neyseki hediye aldım. dedi içinden büyük bir telaş ve sonrasında gelen rahatlama ile. Ardından kendini mavi-bronz renklerde yorgan ve çarşafı olan yumuşacık yatağına bıraktı. Amacı uyumak değildi. Sadece birkaç bilgi edinmek istiyordu. İşte yine Ravenclaw. Tatilde olsa bile Ravenclaw binasına seçildiği için yine ders çalışacaktı. Neyseki bundan hiç bıkmıyordu. Bıktığı şey ders çalışmadan öylesine oturmaktı. Neyseki bir Slytherin öğrencisi değilim. diye geçirdi içinden. Eline aldığı 'Geleceğin Sis Perdesini Aralamak' kitabı onun ilgisini çekmişti. Geçen dönem Kehanet derslerini alıyordu. Ama bu dönem o dersten sıkıldığı için almamaya karar vermişti. Ama üçüncü sınıftan kalma kitabı hala duruyordu. Kitabının rastgele bir sayfasını çevirdi. Gördüğü şey çay yapraklarıydı. Gördüğü en kolay konulardan biriydi çay yapraklarını okuma. Çay yapraklarında gizemli mesajların sırrını okurken aşağıdan hızla yükselen bir nefes sesi duydu. Sade bir şekilde süslenmiş hediye kutusunu alarak Lily'nin yanına indi. Kan ter içinde kalmış kız belli ki korkunç bir rüya görmüştü. "İyi misin?" diye sordu şaşırmış bir tını ile. Kızdan olumlu bir cevap alınca rahat bir şekilde kendini mavi pufa bıraktı. Lily, biraz daha kendine gelmiş gibiydi. Hediyeyi ona nasıl vericem? diye söylenip duruyordu. Ama vermesi lazımdı en nihayetinde. Umarım beğenir. diye geçirirken engel olamadığı bir kuvvet hediye kutusunu Lily'e vermeye zorlamıştı. Bu güce engel olamayacağını anlayarak hediye kutusunu Lily'e uzattı. Biraz utangaç bir tavırla: "Err.. Bugün doğum günün sanırım. Unutulduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun." dedi. Ona aldığı hediye ucunda minik bir altın snitch olan bir kolyeydi.

"Umarım beğenirsin."


En son Johnny Amoux Malfoy tarafından C.tesi 06 Ara. 2008, 22:26 tarihinde değiştirildi, toplamda 8 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeC.tesi 02 Ağus. 2008, 21:13

O günkü karamsar ruh halini koruyordu hâlâ.Canı sıkkındı ve gördüğü rüyanın etkisinden diğerlerinden daha zor çıkacak gibiydi. En gerçekçisi değildi ama kesinlikle Temmuzdan beri gördüğü rüyaların en etkilisiydi. Arkadaşlarını sık sık düşünse de görmemişti hiç. Ama bir yıl önce Lucy tarafından sorgulanmayı özleyeceğini söyleseler delirmişsiniz derdi. Ama özlüyordu işte. Keiran’ın Slytherin’den bir çocukla yaptığı ve kendisinin de karıştığı bir kavga ve ardından gelen cezayı bile.

"İyi misin?"

İçeri girdiğini fark etmediği Johnny’nin sesiyle irkildi. Kim bilir yüzü ne haldeydi ki böyle bir soru sormuştu çocuk. ‘ Kendine gel sersem. ‘ Kendi kendine söylenirken Johnny’nin hala bir cevap beklediğini fark etti. Sesini sakin tutmaya çalışarak yanıt verdi. Olumlu olmayan bir yanıtın getireceği sorularla uğraşabilecek gibi hissetmiyordu. Ama Johnny’nin gelmesi de iyi olmuştu hani. Tamamen boşalmış ortak salonda tek başına ve konuşmadan bir süre daha dursa çıldırırdı herhalde. Hala bekleyen Johnny’ye verdiği yanıt mümkün olduğunca kibar olmuştu. “ İyi. Eee.. Evet iyiyim.” Hiç inandırıcı olmamıştı galiba ama elinden bir şey gelmezdi. Johnny’de yanıtını kurcalayacak gibi gözükmüyordu. Düşünceli görünüyordu. Veya dalgın.

" - gün doğum günün sanırım. Unutulduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun."

Ne ?? Elindeki küçük ve sade bir şekilde süslenmiş kutuyu ona uzatan Johnny’nin sesini duyduğunda yine düşüncelerine dalmıştı. Çocuğun ne dediğini anlaması birkaç saniye sürdü. "Umarım beğenirsin." Teşekkür etmekle bunu sonraya bırakmak için bir an tereddüt eden Lily kutuyu açarak bunu kendisi için kolaylaştırmaya çalıştı. Uzun uzun teşekkür etmek pek ona göre bir şey sayılmazdı o yüzden ertelemek daha kolay gözükmüştü. Uzun teşekkürleri beceremiyordu işte, aşırı resmi ve garip geliyordu ona.

Hediyenin olduğu kutuyu açtığında içinden ucunda minik bir snitch olan bir kolye çıktı. Mat bir altın rengi snitch’in gümüşi beyaz kanatları ve gümüşümsü bir renkte zinciri vardı. O gün ilk defa yüzünde beliren bir gülümsemeyle Johnny’e döndü.

“ Ben ee.. Teşekkürler. “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Johnny Amoux Malfoy
Tılsım Profesörü
Johnny Amoux Malfoy


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 1643
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12199
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeC.tesi 02 Ağus. 2008, 23:51

Lily'nin, Johnny'nin vermiş olduğu hediyeyi beğenmesini istiyordu aslında. Beğeneceğinden de emin gibiydi zaten. Çünkü Lily için Quidditch neredeyse her şey demekti. Johnny'nin aldığı hediye ise en az gerçek bir snitch gibi parlayan ve gözleri en az güneş ışığının parlak renkleri kadar kamaştıran bir minyatür snitch almıştı. Hediye kutusunu ona verdiğinde Lily biraz yorgun, biraz da meraklı bir tavırla hediyeyi açmaya başlamıştı. Sihirle zar zor paketlediği kutu öyle biçimsizdi ki, içindeki hediyenin değersiz bir şey olduğu sanılıyordu. İkisi de karşlıklı puflarda oturuyordu. Neyseki ortak salonda kimse yoktu. Johnny kesinlikle çok huzurluydu. En iyi arkadaşının(!) yanında olmanın verdiği rahatlık ile sıkıntılı bir şekilde sırtını kambur yaparak oturduğu pufa kendisini biraz daha bıraktı ve Lily'nin hediyeyi açmasını bekledi. Hışırtılar eşliğinde açılan hediye bir kutunun içindeydi. Lily ince elleriyle kutuyu açarak ucunda parıl parıl parıldayan snitch kolyeyi eline aldı. Biraz şaşkın, biraz sevimli bir tavırla Johnny'e tatlı bir şekilde gülümsedi:

"Ben ee.. Teşekkürler." dedi biraz utangaç bir ses tınısı ile. Lily'nin kolyeyi boynuna takmasını anlayamadığı bir duyguyla izledi. Boynunda bir güneş gibi parlıyordu kolye. Lily'nin her bir tebessümünde parıl parıl parıldayan snitch gibi içinde bir güneş açıyordu. Parlayan, ısısını ve ışığını ortama yayan bir güneş. Lily'nin her tebessümünde Johnny'de tebessüme karşılık mutlulukla büyük bir gülümseme yapıyordu. Çok mutluydu... Lily'nin yanında çok mutluydu. Ne oluyordu ona? Ne değişiyordu böyle? Anlam veremeddiği duyguların içindeydi. Beyninden geçen ve dudaklarının birbirine sürtmesine neden olan düşüncelere bir türlü engel olamıyordu. Çok değişmeşti artık. Fiziği değişmemişti. Duyguları değişmişti. Lily'e olan duyguları. Sırılsıklam bir aşık gibi bakıyordu ona. Sevgilisi gibi bakıyordu. Galiba... Galiba... Bu düşünceleri beyninden geçirse bile 'gaiba' kelimesinin devamını getiremiyordu. Galiba...

"Seni seviyorum." dedi dudakları titrek bir halde. İşte buydu! Devamı buydu. 'Galiba' kelimesinin devamı buydu. Artık en yakın arkadaşı Lily'e aşık olmuştu. Onu seviyordu. Ruhunu ısıtan bir güneş, duygularınıaçığa dökmesine neden oluyordu. Zaten bunu söylemek için uygun bir zaman bekliyordu ne zamandır. Bu zamanı bulmuşken tepmek mümkün değildi. Aşık olmuştu. Nasıl olduysa aşık olmuştu. Lily'nin o güzel yüzüne her bir bakışında kalbi duracakmış gibi oluyor ve beyni duruyordu. Düşünceleri duruyordu. Ondan da olumlu bir yanıt almayı bekliyordu. Ama Lily biraz şaşırmıştı. Johnny'nin bunu aniden söylemesi.. Belki de biraz çabuk(!) olmuştu bu. Ama duygularına daha fazla mani olamazdı. Onu sevdiğine daha fazla kendine inkar edemezdi. Daha fazla kendiyle çeliemezdi...


En son Johnny Amoux Malfoy tarafından Ptsi 27 Ekim 2008, 18:25 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimePaz 03 Ağus. 2008, 12:10

Bomboş ortak salonda ki tek ses çatırdayan şömine ve uzaktan geliyormuş gibi duyulan yağmurdu. Nasıl olmuşsa boşalan salondaysa sadece ikisi vardı ki saat ihtibariyle pek garip gelmişti Lily'ye. Kolyeyi takıp önceden de boynunda olan kolyeyi cebine koyarken Johnny'nin bakışlarını üzerinde hissetmişti. Oturduğu krem rengi pufta rahatsızca kıpırdanmasının nedeni buydu belki. Kolye ilk gördüğündeki mat renginden çok parlayan bir uca sahipti ve ilginç bir görüntü oluşturmuştu. Quidditch, Snitch.. İyi bir hediyeydi kesinlikle ilgilendiği yegane şey düşünülürse.

"Seni seviyorum."

Kısa süreli sessizliği bozan Johnny'nin söylediğini yanlış duyduğunu düşündü bir an. Ama öyle olmadığını da biliyordu diğer yandan. Bir kaç dakika sessiz kaldı. Düşünceleri bir biriyle çelişkiliydi ve ne diyebileceğini bilemiyordu. Johnny.. Son zamanlarda en iyi arkadaşlarından biri olan Johnny. Garip ve mantıksız geliyordu ama öte yandan.. ' Öte yandan ne ? ' Gözlerini yere dikerek neredeyse duyulamayacak kadar yavaş bir sesle mırıldandı. Ortak Salon bomboş olsa da.. " Be.. Ben.. " Derin bir nefes aldı. Hem garip hem zordu bir şey söylemek.

" Bende seni.. seviyorum.. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Johnny Amoux Malfoy
Tılsım Profesörü
Johnny Amoux Malfoy


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 1643
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12199
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimePaz 03 Ağus. 2008, 12:32

Ağzından dökülen ve birçok mana taşıyan o iki kelime ile biraz Lily'i, biraz da kendini şaşırtmıştı aslında.Tam beş yıldır en iyi arkadaşı Lily idi. Şimdi ya onun yüzüne bir daha bakamayacak ve arkadaşlıkları son bulacak, ya da arkadaşlıkları aşka dönüşecekti. Ama aşkları gül gibi solmayacaktı. Ya da buna izin vermeyecekti. Onları ayırabilecek tek şey... Gerisini getirmek istemiyordu. Ayrıca Lily'nin de cevabını bekliyordu. Biraz şaşırmıştı Lily anlaşılan. Johnny ona aşk dolu bakışlar atmayı sürdürüyordu hala. Elini tutmak istiyordu onun. Tekrar tekrar 'seni seviyorum' demek istiyordu.

"Bende seni seviyorum."

İşte buydu. Duymak istediği cevap buydu. Düşündüğü ihtimallerin arasında en fazla istediği gerçekleşecekti. Lily ile sevgili olmak. Sezon başladığından beri neredeyse en fazla istediği şey buydu. Kütüphane de kitap okurken bile Lily'i dşünüyordu. Sürekli onu. Fırsat bulmuştu ona açılmak için ve olumlu bir cevap almıştı. Biraz utangaç bir tavırla biraz daha yanına sokulmuştu. Elini tutmaya yeltendi. Aynı anda Lily neredeyse Johnny'den daha utangaç bir tavırla, Johnny'nin elinden tuttu. Kalbi hızlı bir şekilde atmaya başlamıştı. Bir sıcaklık hissetmişti. Nihayet... Zamanı geldi. Aylardır beklediği o an gelmişti.

Ne oldu şimdi. Beni yalnız mı bıraktınız. Perilerim. Ne oldu size. Nerelere gittiniz. Yoksa engin sularda mı boğuldunuz. Yoksa bir fırtına mı götürdü sizi. Yoksa, yoksa kendiniz mi gittiniz. Beni yalnız mı bıraktınız burda. Sallandınız mı? Ne oldu size. Sizi bırakacağım diye mi korktunuz. Bir cevap istiyorum sizden. Derin manalarla saklı bir cevap istiyorum sizden. Okyanusunuzda boğulmaya mahkum edilceksiniz yoksa. Yıldızların arasında kaybolacaksınız. Atmosferinizin içine kaçacaksınız. Ezileceksiniz. Yok edileceksiniz.

Duygularına engel olamıyordu. Anlayamadığı bir his resmen onun etrafını sarmıştı. Bir dur demeliydi buna. Hayatına bir dur demeliydi. Kapkara gözleri mahvetmişti onu. Aklını almıştı. Kalbi artık onun için çarpıyordu. Başka kimse için değil. Sadece Lily için. Beyni tamamen ondan oluşmuştu artık. Tamamen. Hiçbir şey engelleyemiyordu duygularını. Hiçbir şey. Derin bir okyanusta boğuluyordu. Bir duygu okyanusunda. Mani olamıyordu buna. Kapkara gözlere ve parıl parl parıldayan saçlara her bakışında biraz daha kaybediyordu kendini. Ruhu masal diyarlarına gitmişti. Oyun oynuyordu orda. Bedeni ise. Bedeni ise hala oradaydı istemsiz bir şekilde.

Bırakın, bırakın da ezsinler bizi. Yok etsinler. Hayattan silsinler. Belki de tutunacak bir şeyler kaldı hayatta. Derin bir şeyler. Kalbimizde yatan bir şey. Sallanıyordur kalbimiz belki. Büyük bir tutku için ya da küçük bir heyecan için. Ölüyordur ruhumuz, büyük bir tutku için ya da küçük bir heyecan. Parçalanıyordur bedenimiz, büyük bir tutku için ya da küçük bir heyecan.

Yine düşüncelere boğmuştu kendini. Yine yapmıştı. Saçmasapan şeyler düşünüyordu. Düşünmesini ona bıraktıran tek şey Lily'nin ellerindekl sıcaklıktı. Kalbina vurmuştu o sıcaklık. Minik kalbine. Heyecanla atan kalbine. Her zaman kendi yaşamı için atan kalbi artık Lily için atıyordu. Onun yaşamı için atıyordu. Onun için artık devir değişiyordu. Öncesi vardı, Lily'den öncesi ve sonrası vardı. Daha görmemişti onu. Ama görecekti en kısa zamanda. Hayatına kaldığı yerden devam edecekti.

Belki de o an gelmiştir. O tutku dolu olan. O şehvetli an. İşte o an. Geldi bile. O sıcaklık geldi. Yüreğine yayılan ve sonra tüm ruhunu saran bir sıcaklık. Belki de geldi. Bu sana bağlı. Dudaklarıyla dudaklarının buluşacağı an. Sıcaklık...

Hakim olamıyordu kendine. Biraz aha uzanmıştı ona. İpeksi saçlarını teninde hissedince kalbi biraz daha hızlı atmaya başlamıştı. Nihayet o sıcaklığı hissetmişti. Dudaklarında o sıcaklığı hissetmişti. Kalbinin çok hızlı atmasına neden olan o sıcaklık. O sıcak teni hissetmişti. Nihayet buluşmuşlardı. İki sevgilinin dudakları birbiriyle buluşmuştu nihayet. Heyecanlanmaya başlamıştı. Dudakları birbirine deyince ikisi de heyecanlanıyordu. Kalpleri daha hızlı çarpıyordu.

İşte o an. Dudakların dudaklarla buluştuğu an...


En son Johnny Amoux Malfoy tarafından Ptsi 27 Ekim 2008, 18:26 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Lisa Wanders
Uluslararası Sihirsel Hukuk Bürosu Çalışanı
Lisa Wanders


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 14lb7
Mesaj Sayısı : 654
Yaş : 30
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12221
Ekspresso Puanı : 2
Kayıt tarihi : 15/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimePerş. 07 Ağus. 2008, 21:14

Sabah yine biraz geç kalkmıştı Lisa. Her zaman ki gibi biraz daha uyku istiyordu ancak derslere geç kalmayı göe alamıyordu. İsteksizce yatağından kalktı ve dolabına doğru ilerledi. Neyse ki bugün fazla dersi yoktu. yapacak ödevide kalmamıştı. Öğleden sonra ki dersten sonra gelip belki biraz kestirirdi. Dolabından hafif kırışmış olan cüppesini çıkardı ve çabucak üzerine geçirdi. Belkide bugün kahvaltıya hiç inmese sorun olmazdı. Zaten açlıkta hissetmiyordu. Cüppesini giydikten sonra çarprazında duran aynadan saçlarına bakmaya başlamıştı. Herzaman ki gibi dağılmıştı. Çekmecesinden tarağını çıkardı ve saçlarını düzgün bir hale getirene kadar taradı. Ardından kitaplarının bulunduğu rafa ilerledi. Sonunda ders programını bulmuş ve bir daha kaybetmemek için rafın önüne yapıştırmıştı. Gerçi artık dönemin sonuna gelmişti ve son dersler veriliyordu. Ders programına pek ihtiyacı olacağı söylenemezdi. Şöyle göz ucuyla programı süzdükten sonra bir iki kitabı raftan çekip aldı. Ardından son kez aynada kendini süzdü. Dış görünümüne önem verirdi. Her nekadar dağınık biri olsa da bunu asla dışarıya yansıtmazdı. Kıyafetinin ve saçlarının düzgün olduğuna emin olduktan sonra hızla ortak salonun yolunu tuttu. Çok geçmeden ortak salonun kapısında belirmişti. Boş sayılabilecek kadar az kişi vardı içeride. Kim olduklarına bakmadan kapıya yöneldi Lisa. İlk dersine daha vardı aslında ama erkenden gitmeyi yeğlerdi herzaman. Kulenin merdivenlerinden hızla indi. Büyük salona uğramaya niyeti yoktu. Hemen dersliğin yolunu tuttu...

Nihayetinde son dersindende çıkmış olmanın verdiği keyif hemen yüzüne yansımıştı. Uykusuzluktan zor açık tuttuğu gözlerini biraz daha zorlayarak yatakhaneye ilerlemeye başladı. Yarım saat kestirse ne zararı olurdu ki. Ortak saloan girer girmez yatakhaneye ilerlemeye başladı. Artık gözleri iyice kapanıyordu. İçeride kimin olduğuna bile bakmamıştı. Kapıdan çıkarken kimden geldiğini anlamadığı bir ses işitmişti.
"Selam Lisa." Fakat umursamadan ilerlemeye devam etti. Yatakhaneye girer girmez kitaplarını masasına bıraktı ve kendi yatağına attı. Yatağında olmanın verdiği rahatlık ne kadar yorulduğunuda anımsatıyordu. Gözlerini kapatır kapatmaz uykuya dalmıştı...

Uyandığında yatakhane bomboştu. Neredeyse akşam olmuştu. Hafif bir ağrı seziyordu başında. Bir saat olmuştu belki uykuya dalalı. Artık kalksa iyi olacaktı. Yavaşça ayaklandı. Neden kimse yoktu burada? Belkide herkes ortak salondaydı. Ağır adımlarla ortak salonun yolunu tuttu. Yatakhane kapısı sertçe kapanmıştı. Büyük bir gürültü çıkmıştı. Ya da başının apırsı yüzünden ona öyle geliyordu. Duraksayıp elini başına götürdü. Bir dakika bpyunca öylece kaldı. Ardından kendini daha iyi hissettiğini anladığında tekrar yürümeye başladı. Ortak salonun kapısında belirdiğinde içerinin fazla kalabalık olmadığını anlamıştı. Hatta neredeyse hiç değildi. O sırada gözüne Lily takıldı ve Johnny'de oradaydı. Ama oda ne? Onlar öpüşüyordu. Lisa şaşkın şaşkın onlara bakmaya başladı. Anlaşılan kendisinin geldiğinin farkında değillerdi. Şaşkınlığını giderdikten sonra elini boğazına götürdü ve iksininde suyabileceği bir şekilde öksürdü.
"Merhaba arkadaşlar! Bir şey bölmüyorumdur umarım...!" İçeriye uzun bir adım attı ve hiç istifini bozmadan onlara bakmaya başladı. Bu sırada elinden geldiğince ınlara çaktırmamaya çalışarak kırkırdıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsekspresi.editboard.com/bio-lar-f164/lisa-wanders-
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 17:18

Küçük bir zaman diliminde ne kadar değişmişti duyguuları. Kendinden beklemeyeceği bir değişiklikti bu. Kesinlikle beklemeyeceği. Öte yandan gerçekten bu kadar kısa sürede mi duygularının değiştiğini yoksa zamanla değişen duygularının mı su yüzüne çıktığı konusu kafa karıştırıcıydı. İkincisi daha mantıklıydı. ' Mantık mı ? Yanlış bir zaman Lily. ' Hangisi oldduğunu bilmiyordu umrunda da değildi zaten. Sadece saçmalamaya başlayan düşüncelerini bırakması gerekliydi. Kendisinden beklemediği bir başka şey de bunu başarmaktı ya. Ne olursa olsun nerede olursa olsun peşini bırakmıyordu lanet olsı sözde ' mantık '. Ama ilk defa, 17 yıllık hayatında ilk defa bir süreliğine olsun uzaklaştırmıştı işte. Düşünmek gereksizdi o an. Sadece..

Gürültülü bir şekilde çarpılan bir yatakhane kapısını duymamıştı bile. Uzakta olduğundan bu bir derece normal olsa da yaklaşan birinin çıkardığı ayak seslerini de duymaması.. Özellikle dikkatli bildiği kişiliğine tersti. Gerçi an orada bulunması ya da Johnny'ye verdiği cevap.. Hepsi tersti. Kendi değilmiş gibi, sanki bir kuklaymışta söylenenleri yapıyormuş gibi hissediyordu. Tek fark kuklaları oynatan birinin bulunmasıydı. Ordaysa kesinlikle yoktu. Birinin oldukça yakında durduğunu bile fark etmemişti. Yani en azından zorlama bir öksürük sesi duyana kadar. Ve onu izleyen kulağa son derece tanıdık gelen bir ses. Lisa ??

"Meraba arkadaşlar! Birşey bölmüyorumdur umarım...!"

Daha yeni fark ettiği kızın varlığıyla aniden dönmüş ve kendini Johnny'den ayırmıştı. Harika.. Gerçekten Harika.. Ne zamandır oradaydı o ? Lanetler okuyarak kızın yarı gizlediği kıkırdama ' nöbetinin ' bitmesini beklerken yüzüne sahtelik aka bir gülümseme yerleştirmeye çalıştı ama umutsuz bir çabaydı. Ne işi vardı kimse yokken bu kızın burada. Nitekim bu düşüncelerini belli etmemeye çalışarak konuşmak zorundaydı. Bir de kırgınlıklarla uğraşmak istemiyordu. En sonunda oluşturduğu hafif ve yapmacık bir gülümsemeyle kıza selam vermeyi akıl edebilmişti. Yapmacık da olsa varolan gülümsemesiniyse bakışlarının yalanladığından emindi.

" Merhaba.. Lisa.. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Johnny Amoux Malfoy
Tılsım Profesörü
Johnny Amoux Malfoy


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 1643
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12199
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 20:08

Tüm duyguları onu bitirmişti artık. Hala sürüyordu. O sıcaklık hala sürüyordu. Dudaklarında hissettiği o sıcaklık. İçini birazcık daha ısıtıyordu her seferinde. Buluşmuştu. Bedeniyle bedeni buluşmuştu. O sahne. Yıllarca unutamayacağı o kare. Her şey onundu artık. Dünyalar onundu. Tüm sevinci onundu artık. Hayatı onundu. Bedeni ve ruhu, ikisi de onundu. Onun ellerindeydi artık. Dudaklarının arasında kalmıştı. O hatlarda, mimiklerde, o çizgilerde… İki kıpırdatmaya bağlıydı tüm bu saydıkları. Dudaklarının titremesine bağlıydı. Bir ses dalgasına bağlıydı sadece. Bir ıslaklığa bağlıydı. Bir sese… İnce, tatlı bir sese. Geriye kalmıştı her şey. Geçmişte kalmıştı. Tüm kuruntular geçmişte kalmıştı. Bakması gereken şey şimdiydi, gelecekti. Şu an yanında olan kişiyle olan geleceği. Kötü mü olacaktı? Yoksa tam hayallerinde ki gibi mi? Arkadaşlarının seviyesizce ölümünden sonra olduğu gibi bir hayal kırıklığına, büyük bir hayal kırıklığına mı uğrayacaktı? Yoksa arkadaşlarıyla geçirdiği güzel günler gibi mi olacaktı geleceği? Bir türlü emin olamıyordu bundan. Bir türlü.

"Düşünceler, kahreder bazen insanı, bazen de sevindirir. Minik, gülümseyen bir bebek gibi."

Büyük bir pervasızlıkla çarpılan yatakhane kapısının sesi kulaklarına dolunca büyük bir rahatsızlık duymuştu. Ama bu, o sıcaklığa engel olmamıştı. Onlara doğru büyük bir hızla yaklaşan birisinin ayak sesleri iyice rahatsız etmişti. Duydu dolu o ana hala devam ediyorlardı. Ta ki… Ta ki Lisa’nın gelmesine kadar. Lisa, uzun perçimlerini sala sala gelmişti yine. Ama büyük bir rahatsızlığa uğramıştı anlaşılan. Johnny ile Lily’nin öpüştüğünü görmüştü. Dışarıdan esen ve sabahkine göre daha sert esen rüzgar yine saçlarını dalgalandırıyordu üçünün de. Bu duruma şaşırmıştı Lisa. Ama Johnny devam ediyordu hala sıcaklığa. Onu görmemiş gibi yapıyordu. Lily görmemişti zaten.

“Merhaba arkadaşlar! Bir şey bölmüyorumdur umarım…!"

*Hoş tabii, bölmüyorsun tabiî ki de* diye geçirdi içinden. Lisa’ya minik bir gülümseme attı. Yanakları adeta utancından kızarmıştı. Lily’nin de öyle. Kaç senelik arkadaşı Lisa’nın önünde öpüşmek. Hem de Lisa’nın en yakın arkadaşlarından biriyle. Biraz garipti, tabiî ki Lisa’ya göre. Ama Johnny için garip dedildi. Çünkü artık sevgilisiydi. Onun sevgilisi. Onun, onun her şeyi. Belki de Lisa anlayamazdı bunu. Anlayış gösteremezdi. Bir açıklama beklerdi belki de. Keiran’dan öte. Onla ilgili. Garipserdi belki de. Tahminlerinin ardından kulaklarına dolan kıkırtı onu rahatsız etmeye başlamıştı.

“Uhmm, şeyy aslında rahatsız etmiyorsun. Merhaba.”


En son Johnny Amoux Malfoy tarafından Cuma 08 Ağus. 2008, 20:50 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Lisa Wanders
Uluslararası Sihirsel Hukuk Bürosu Çalışanı
Lisa Wanders


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 14lb7
Mesaj Sayısı : 654
Yaş : 30
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12221
Ekspresso Puanı : 2
Kayıt tarihi : 15/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 20:33

" Merhaba.. Lisa.. " Doğal olarak biraz utanmıştı Lily. Gerçekten rahatsız edici bir durumdu. Ancak hiçbirşey gömemiş gibi dönüp gitmesi daha da rahatsız edici olurdu. Ya da Lisa öyle düşünüyordu. Lily'yi izlerken Johnny söze girmişti. “Uhmm, şeyy aslında rahatsız etmiyorsun. Merhaba.”

Johnny'nin sözlerinden sonra Lisa artık kıkırdamayı kesmişti. Hatta pişmanlık duymaya bile başlamıştı. Oldukça uygunsuz bir durumda pat diye araya girmesi yetmezmiş gibi birde gülüyordu. Hatsını yeni farketmişti ama biraz geç kalmış olduğu Lily ve Johnny'nin bakışlarından belli oluyordu. Fakat şaşkınlıktan ne yaptığını oda bilmiyordu ki. İkiside yakın arkadaşlarıydı fakat beraber olduklarını hiç duymamıştı. Belkide yeniydi. Aklından bu düşünceler geçtikçe pişmanlık duygusu daha da artmıştı. Gözlerini kaçırarak söze girdi.

"Ben gerçekten özür dilerim. Yatakhanedeydim ve sonra içeri girdiğimde... Err... Afedersiniz!" Nasıl bir konuşmaydı bu böyle? Herşeyi daha fazla berbat ediyordu. Hafifçe kızaran yanaklarına aldırmadan Lily'ye baktı göz ucuyla. Onu utandırmıştı. Belkide bu Johnny ile özel bir anlarıydı ve o bu özel anı bitirmişti. Hatta hiç akıllardan çıkmayacak rezil bir duruma sürüklemişti. Bu işin altından nasıl kalkacağını bilmiyordu. Acaba tek kelime daha etmeden çıkıp gitse miydi? Böyle birşey yapamazdı tabiki. Aslında çok şaşıralacak bir durum değildi belkide. İkisinin arasında bir bağ olduğunu daha önceden de anlamıştı fakat birden karşısında görünce şaırmıştı işte. Saçmalamasıda durumu hepten batırıyordu. Pişmanlık duyduğu için olsa gerek sırtında bir ürpetti hissetti. Lily ona kızmış olabilir miydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsekspresi.editboard.com/bio-lar-f164/lisa-wanders-
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 21:09

Ne zamandan beri saniyeler ağırlaşmış ve dakikalara dönüşmüştü.. Hatta saatler olmuştu sanki o konuşalı. Böyle duurumlara düşmekten nefret ederdi. Daha önce tam olarak böyle bir duruma da düştüğü olmamıştı gerçi. Lily için son derece yeni bir surum olsa da nefret ettiğine kesin karar vermişti. Nefret ! Aksi gibi kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu Lisa'nın sözde bastırdığı kıkırdamaları hariç etrafta. Bu kadar komik olan nedir ? Dilinin ucuna gelen soruyu zorlukla bastırdı Lily. Bir de söyleyecekleriyle uğraşmak istemiyordu sonradan. Hem her ne kadar bir hayli mümkün olsa da arkadaşını kırmamalıydı. “Uhmm, şeyy aslında rahatsız etmiyorsun. Merhaba.”

Rahatsız? Ah tabi hayır.. Lisa geldiğinden beri ilk defa Johnny'ye döndü kısa bir süre için. O da kendisi gibi pek keyifli sayılmazdı o an. Doğal olarak. "Ben gerçekten özür dilerim. Yatakhanedeydim ve sonra içeri girdiğimde... Err... Afedersiniz!"bir şey söylemeden Johnny'nin tepkisini beklemeyi tercih etti Lily. Söyleyebileceği bir şey yoktu ki. Lisa da konuşmasından memnun kalmamış olacak ki utangaç bir şekilde ona dikmişti gözlerini. Gözlerini kaçıran Lily ifadesiz bir surat ifadesiyle yere çevirmişti bakışlarını. Bekleyişler ve sessizlikler. Harika...


out: aceleyle yazdım kusura bakmayın kısa oldu biraz ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Johnny Amoux Malfoy
Tılsım Profesörü
Johnny Amoux Malfoy


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 1643
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12199
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 21:32

"Ben gerçekten özür dilerim. Yatakhanedeydim ve sonra içeri girdiğimde... Err... Afedersiniz!"

*Neyseki mantıklı bir açıklaması var* diye içinden geçirirken bir yandan da utancından pufa gömülüp, ezilip büzülüyordu. Yanakları gayet belli bir şekilde kızarmıştı. Lisa'nın rahatsız tavırları Johnny'i oldukça sıkmıştı. kendini rahatsız hissediyordu Lisa anlaşılan. Lisa'da, Johnny ve Lily gibi olduğu yerde kızarıp, ezilip büzülüyordu. Pencereden esen hafif bir rüzgar üçünün de saçlarını her seferinde havalandırıyordu. Çatırdayan ve içinden korlar çıkan şöminenin sıcaklığı yüzüne vurdukça daha da çok kzıarıyordu. Yatakhaneden birkaç kızın ipince sesleri geliyordu. Bir kırkırdama duymuştu yatakhaneden. Onun ardından gelen bir kırılma sesi. Utancından kendini başka yerlere yoğunlaştırıyordu.

"Neyse errr... Aslında böyle birden gelmen pek hoş(!) olmadı ama. Neyse."

Diye mırıldandı ortak salondaki herkesin duyabileceği yüksek bir sesle. Gerçekten pek hoş olmamıştı böyle birden girmesi. Ama yine de pekte kızmamak lazımdı yine. Çünkü Lisa öpüştüklerini bilmiyordu. Böyle açık bir halde olduklarını da bilmiyordu. Aslında Lisa'nın pekte suçu yok gibiydi. Ama... Ama ne?? Hafifçe esen rüzgar sırtından bir ürpertinin geçmesine neden olmuştu. Terli vücuduna çarpan soğuk rüzgar her seferinde bir ürperti etkisi yaratıyordu. Arkadaşını pek kırmak istemiyordu aslında. O yüzden pervasız bir sessizlik oluşturmuştu ortak salonda. Duaklarını kıpırdatmadan, çaresiz bir şekilde bu konuşmanın bitmesini istiyordu. Bu saçmalığın...

Çok kısa oldu ama aşırı aceleyle yazdım, çok özür dilerim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Lisa Wanders
Uluslararası Sihirsel Hukuk Bürosu Çalışanı
Lisa Wanders


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 14lb7
Mesaj Sayısı : 654
Yaş : 30
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12221
Ekspresso Puanı : 2
Kayıt tarihi : 15/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 21:59

Lily sessiz kalmıştı. Bu sessizlik Lisa'yı hepten ürpertmişti. Buraya neredende gelmişti. Güzel güzel uyusaydı ya. Git gide tüm vücudunu saran pişmanlık duygusu açık birşekilde yüzüne yansımıştı. Konuşmaları neyse de gülmeyi nereden çıkarmıştı? Ortada komik bir durumda yoktu oysa.

"Neyse errr... Aslında böyle birden gelmen pek hoş(!) olmadı ama. Neyse." Nerden bilebilirdi Lily ve Johnny'yi ortak salonda öpüşürken basacağını? Bilse kesinlikle kapıdan bile geçmeyeceği kesindi. Derin bir nefes aldı. Dakikalar iyice yavaşlamıştı sanki. Özelliklede bu sessizlik kesinlikle sinir bozucuydu. "Bakın gerçekten özür dilerim. Böyle olsun istemezdim. Bugün üzerimde bir ağırlık var ve ne yaptığımı bilmiyorum. Yoksa böyle birşeyin olmasına asla izin vermezdim... Gerçekten..."

İkisininde moralinin ne kadar bozuk olduğu surat ifadelerinden anlaşılıyordu. Her şeyi daha fazla berabt etmeden gitse iyi olacaktı. Acaba onu affedebilecekler miydi? Lily ve Johnny onun en iyi arkadaşlarındandı. Onları kaybetmek demek yalnız kalmanın eş anlamıydı. Neredeyse son senelerine gireceklerdi küs ayrılmak ihtiyaçları olan en son şeydi. Bütün bunların sorumlusununda kendisi olduğunu bilmek çok daha kötüydü. Durumu kurtarabilecek miydi?

"Sanırım daha fazla saçmalamadan gitsem iyi olacak. Tekrar tekrar özür dilerim..." Bir iki saniye durup onlara baktı. Fakat ikiside tepkisizdi. Kırgın olduklarını anlamak için bir deha olmaya gerek yoktu. Bakışlarını kaçırmalarından belliydi. Omuzlarını düşürerek kapıya yöneldi Lisa. Birkaç adım atmıştı ki duraksadı. İkisinin sevgili olduklarını yeni öğrenmişti ve bir tebrik bile etmemişti. Gerçi öğrenme biçimine bakılırsa bu pek anormal bir durum değildi. Fakat tebrik etmezse içinde kalacağıda kesindi. Hem belki bu durumu biraz daha toparlardı. Ya da hepten berbat mı ederdi?

"Bu arada benn... Tebrik ederim. İkinizin adına da gerçekten çok sevindim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsekspresi.editboard.com/bio-lar-f164/lisa-wanders-
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 23:27

"Neyse errr... Aslında böyle birden gelmen pek hoş(!) olmadı ama. Neyse."

Johnny'nin sesi kırgın çıkmıştı ve pek hoş derken cümlesinin içeriğini kuvvetlendirecek bir vurgu yapmıştı. Lily bunun için onu suçlayamazdı ama Lisa'yı kırmasından korkmuştu. Neden arada kalan hep oluyordu ve bunları düşünüyordu bunu da anlayamıyordu ya. Lisa'nın gelmesinden çok konuşmaya girişine ve baştaki konuşmasına, ondan da çok kıkırdamasına kızmıştı o. En sevmediği insanlar vara yoğa kıkırdaşanların büyük bir bölümünü kapsıyordu. Vardı böyle bir gurup Hogwarts'ta. Lisa'nınki vara yoğa kısmını pek kapsamıyordu ama.. Ama ne ? Siz yer değiştirseniz durum çok mu farklı olurdu ? Ben gülmezdim böyle en azından. Sanırım.. Kendisiyle çelişmesi uzayan saniyelerden uzaklaştırmıştı düşüncelerini en azından.

"Bakın gerçekten özür dilerim. Böyle olsun istemezdim. Bugün üzerimde bir ağırlık var ve ne yaptığımı bilmiyorum. Yoksa böyle birşeyin olmasına asla izin vermezdim... Gerçekten... Sanırım daha fazla saçmalamadan gitsem iyi olacak. Tekrar tekrar özür dilerim..."

ağırlık.. Hava durumunu düşününce normaldi. Saçmalamıyorsun ki diye düşündü. Kızın belki kendisinden veya Johnny'den daha çok rahatsız olması hoşuna gitmemişti. Alıştığı Lisa değildi sanki. Değildi de aslında. Değişmişlerdi. Kendisi bu kadar değişmişken buna şaşırmaması gerekiyordu. Değişim.. O düşünürken Lisa ağır adımlarla kapıya yönelmişti. Bir şey bile söylemedin Merlniin Sakalı!! Lily!

"Bu arada benn... Tebrik ederim. İkinizin adınada gerçekten çok sevindim."

Birden durup geri dönen Lisa'nın söylediklerini anlaması bir iki saniye almıştı. Alışamayacağı bir şeyde Lisa'nın söyledikleriydi. Böyle şeyleri söze dökmekte karşısındakiler kadar başarılı olamıyordu. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm belirdi. Sadece bu tür şeylerde ha Lily? Lisa oldukça kibar ve dikkatli konuşmuştu ve benzer karşılık vermek gerekirdi. Son zorlama kırıntılarını da toplayan Lily ne yazık ki söylemek istediği her neyse yarısını bile söyleyememişti.

" Ben.. Err... "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Johnny Amoux Malfoy
Tılsım Profesörü
Johnny Amoux Malfoy


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 1643
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12199
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 12/03/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimePaz 10 Ağus. 2008, 13:07

“Bakın gerçekten özür dilerim, böyle olsun istemezdim. Bugün üzerimde bir ağırlık var ve ne yaptığımı bilmiyorum. Yoksa böyle bir şey olmasına asla izin vermezdim… Gerçekten… Sanırım daha fazla saçmalamadan gitsem iyi olacak. Tekrar tekrar özür dilerim…”

Dedi Lisa dudaklarını kıpırdatmakta zorlanır bir halde. Anlaşılan epey bir gerilmişti onları bu halde yakalayınca. Johnny çok fazla kırılmamıştı, ama Lily altı yıllık arkadaşının yanında utanmış gözüküyordu. Johnny ve Lily’nin yüzleri apaçık bir şekilde kıpkırmızı olmuştu. Yerinde ikide bir dönüyordu utancından. Nasıl yapmıştı bunu? Nasıl öpüşmüştü Lily ile? Çok seviyordu onu. Çok… Anlatamayacağı kadar çok. Peki bu aşk nasıl başlamıştı. Birden bire nasıl başlamıştı. Anlam veremediği bir duygu selinin içinde boğulup gidiyordu çaresizce. Sessiz ve sakin bir yere gitmek için neler vermezdi ki? Ya da Lisa’nın gitmesi için. Arkadaşının yanında daha çok utanmaya başlamıştı. *Neyseki başka biri görmedi* diye geçirdi içinden sinsice. Düşündüğü tek kişi artık Lily olmuştu. İri gözlerine bakıyordu şimdi de. Dışarıdan esen rüzgara aldırış etmiyordu onu rahatsız etse bile. İri gözleri Johnny’den kaçıyordu. Belki de utanıyordu. Belki de bir hata olarak görüyordu öpüşmelerini. Ama karşılık vermişti ona. Seni seviyorum demişti. Kulaklarıyla duymuştu bunu. Peki ya şimdi? Neden böyle yapıyordu? *Ne oldu gökyüzü. Yalnız mı bıraktınız beni. Hor mu gördünüz. Sizi yalnız bıraktın mı sandınız*

“Bu arada ben tebrik ederim…İkinizin adına da gerçekten çok sevindim.”

Lisa ortak salonun kapısından tam çıkacakken geri dönüp onları tebrik etmeyi ihmal etmemişti. Johnny, *Tamam* dermişçesine kafasını salladı. Lisa’ya gitmesini istermiş gibi bakmaya başladı. Lisa bu bakışları anlamış olmalıydı ki ortak salonun kapısını yavaşça çarparak dışarıya çıktı. Artık pufa gömülüp utangaç bakışlar atmaktan bıkmıştı. Sessiz ve sakin bir yere gitmek istiyordu. Belki de aradığı bu yer yatakhaneydi. Daha yarım saat önce oradaydı ve kimse yoktu. Onlar geleli kimse de çıkmamıştı zaten. Belki de yatakhaneye gitmek iyi fikirdi.

“Ben err… Sanırım.. Err… Birkaç işim var. Sonra görüşürüz.”

Ne yapmıştı böyle? Onu sırtüstü bırakıp gidiyor muydu? Ama gitmek zorundaydı. Daha fazla utanmak istemiyordu. Ağır adımlarla yatakhaneye doğru çıktı. Tahta yatakhane kapısını açtı. Yatakhaneye çıkarken rastladığı o yazı yine aklını almıştı. *Sınır tanımayan bir zeka, en büyük hediyedir insana* Bu yazıyı ne zaman görse her zaman düşüncelere dalıyordu. Ama kafasını kemirip duran yeterince düşünce vardı zaten. Bu düşünceleri aklından çıkarkam yatağına uzandı ve yerden *Numereloji* kitabını aldı. Eski Yazılar dersini almıyordu ama merak ettiği bir konuydu. Zaten işaretlere bakarken uyuyakalmıştı…


"Belki de sevdiğindir bu insan. Ömür boyu birleşeceksindir onla. Onla öleceksindir."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12324
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimePaz 10 Ağus. 2008, 17:31

Johnny'nin Lisa ya başını salladığını ve açıkça git diyen bir şekilde baktığını görse de bir şey yapmadı. Göz ucuyla bakarken görmüştü zaten. Ve şimdi de Lisa nın ardından gürültüyle kapanan taştan hekelin arkasından ortak salon yine boşalmış ve sessizliğe gömülmüştü. Böyle gergin sessizliklerden hoşlanmayan Lily bir iki kere bir şey söylemeyi denediyse de başaramadı, zaten ne söyleyebilird iki ? O yüzden bakışlarını karşısındaki şöminenin çıtırdayan alevlerine sabitledi ve Johnny'nin bir şeyler söylemesini umarak rahatsız bir şekilde oturdu kısa bir süre.

“Ben err… Sanırım.. Err… Birkaç işim var. Sonra görüşürüz.”

Karşısındaki pufta oturan Johnny birden kalkıp arkasından kovalayan varmış gibi gitmişti. Lily ancak gözden kaybolduktan sonra adımlarının yavaşladığını duydu bomboş görünen kulede. O da sessizlik ve düşünmek istiyordu ve bunun için uygun bir yerde değildi sanki. Her an Stefania ya da tanıdığı başka biri gelebilir ve uzun bir sohbete katılmak zorunda kalabilirdi. İstemiyordu bunu. Akşam yemeğine az kalmıştı birinin unutmuş olduğu bir kol saatinin gösterdiği rakamlara bakılırsa. Ama ne yemek yemek ne de kalabalık ve gürültülü büyük salona inmek istiyordu. Sabahki aç haliyle alakası olmayan bir şekilde bu saatte boş olacağından emin olduğu yatakhaneyle hala yağmur yağan dışarısı arasında seçim yapmaya çalıştı. Bu sefer sıcak ve kuru yatakhane daha cazipti. En az bir iki saat te bomboş olacaktı ki bu da istediği şeydi. Yeterli bir süre.

Taş merdivenleri yavaş yava şve ses çıkarmadan çıktı ve yatakhaneye girdi. Kendisini yatağına atıp perdeleri çektikten sonra düşünmeye başlamıştı. Gariipti. Garip bir gündü. En garip dğum günüydü. Aynı zamanda güzel bir gündü de. Karışık..


out: sonu bayağı bir sallama oldu kusura bakmayın bir dakikada filan yazdım son kısım :S düzeltirim br ara
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Taylor Mia Swift

Taylor Mia Swift


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Heyup7
Mesaj Sayısı : 24
Yaş : 34
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11748
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 21/10/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeC.tesi 15 Kas. 2008, 11:41

Mia yeni okuluna geldiği ilk gününün nasıl geçeceğini merak ediyordu. Bu yıl ortasında okula gelme fikri apar topar olsada Mia pek söylenecek fırsat bulamamıştı. Babasının Fransız Bakanlığıyla olan kötü ilişkileri yüzünden buraya gelmeleri ve bir daha Fransa'ya dönme konusunu her açtığında babasının yüzünde ki o umursamaz ifadeyi görünce deli oluyordu. Ellerinden bir şey gelmediği belliydi ama en azından Mia bir kaç yıl yalnız kalıp Fransa'da öğrenimini tamamlıyabilirdi. Hem arkadaşalrını özlememiş olur hemde kendine zaman ayırırdı. Ama ailesinde kimse bu fikre yakın bakmamıştı. O tek başına kalmak için daha çok küçüktü onlar için. Ama Mia tek başınada halledebileceğini biliyordu. Ne de olsa annesi deneyleri yüzünden hiç ortalarda görülmezdi. Babasınında daima bir okul işi olurdu. Bu yüzden Mia zaten hep yalnızdı. Ama bunu anlatmak imkansızdı.

Mia yeni binası olan Ravenclaw'un ortak salonuna adımını atar atmaz içerinin ne kadar sessiz olduğunu farketti. Bütün öğrenciler derslerine gitmiş ve güzelce ders görüyolardı. Oysa Mia yılın ortasında geldiği için bu yıl pek ders görebileceğini düşünmüyordu. Beauxbatons'da öğrendiğüi bazı şeyleri burada bulamiyaaktı. Mesela simya dersinin olmadığını öğrenmişti bile. Bu onu çok üzmüştü ama yapacak bir şey yoktu. Bu yüzden üzerinde yeni siyah ve mavi cübbesiyle ileride ki koltuklardan birine kendini bıraktı. Şömine mükemmel bir ateşle yanıyordu. Mia dışarda çok üşüdüğü için burnu kızarmış bir biçimde olduğunun farkındaydı. Bu yüzden hemen şömineye yaklaştı ve soğuktan titreyen ellerini sıcak ve oarlak ateşe uzattı Bir anda bütün bedeni hissedilir şekilde ısındı. Burnunda ki kırmızılık pek gitmemesine rağmen kulakları son derece eski renklerine dönmüşlerdi. Kendini biraz daha iyi hissedince Mia etrafı incelemeye başladı. Burası bilindik bir büyücü evinin salonuna benziyodu. Ama salondan farklı olarak daha çk koltuk vardı. Ayrıca bir kaç masanın üzerinde büyücü satrancı thtaları ve masaların biraz ilerisinde eski ve milyonlarca kağıdın asılı olduğu bir pano vardı. Mia panoya hafifce yaklaştı. Panoda bir kaç bildiri ve quidditch alımları hakkında bir duyureu vardı. Mia madem eni okula gelmişit o zaman bari kendini gösterecekti. Bu yüzden hemen quidditch alımlarına katılmaya karar verdi. Bu durum biraz moralini düzeltmişti. Ama artık yapması gereken bir kaç şey daha vardı. Mesela bir arkadaş bulabilirdi. Okulda ki bütün öğrencilerle iyi geçinmeye çalışıcağı kesin bir şeydi. Ama İngiltere'de soğuk rüzgarlar estiğinin ve bu kavga rüzgarlarının Hogwarts öğrencilerine kadar yansıdığının farkındaydı. Gene de bu Mia'ı etkilememeliydi. Bu rüzgarlar onu arkadaş bulamamasına ve okuldan biriyle kavga etmesini kesinlikle sağlıyamazdı. Ama yeni okulda olduğu için bir şeyin daha farkındaydı. Ne olursa olsun o çok konuşan çenesini kapatacaktı. Biraz sıkması geekiyordu çünkü bilmişliği milleti etrafından kaçırmamalıydı. Ama şimdi bunun için endişelenmesi gerekmiyordu. Nasıl olsa bütün öğrenciler dersteydi ve onun o çenesini açabileceği biri yoktu.

Mia tam bunu düşünürken içeri bir kız girdi. Mia bunu görünce biraz keyiflendi. Belkide ilk arkadaşı bu kız olacaktı. Kız biraz soğuk bir tavırla Mia'a baktı. Kızın siyah saçları tepeden toplanarak ona biraz daha ciddi bir ifade katıyordu. Oysa Mia kızın tam aksine parlayan, kıvırcık, sarı saçlarını olabildiğince danık bırakmıştı. Kız
"ne arıyorsun burda?" der gibi bakınca Mia hemen elini kıza uzattı. Gülümsiyerek "Ben Mia yeni öğrenciyim. Üçüncü sınıftayım. Sen kaçıncı sınıfsın?" diye sordu. Kız Mia'ı baştan aşağı süzdü. Mia bunun pek iyi bir başlangıç olmadığının farkındaydı. Ama ilk karşılaştığı kişinin bu kadar ciddi biri lacağınıda bilemezdi. Kız elinde tuttuğu kitaları sağ eline geçirdi ve Mia'nın elini sıktı. Bu kısa bire tokalaşmaydı. Çünkü kız hemen elini çekmişti. Kendinden emin bir tavırla "Ben ikinci sınıftayım." dedi. Sonra kendini küçük hissetmemek için dedidiği belli olan "Ama senden daha fazla şey bildiğime eminim." diye ekledi. Mia hafifce kıza baktı ve gülümsedi. Kızın bu kadar gıcık konuşmasını ve burnu havada dolaşmasını sevmemişti. Ama gene çenesini tutamayarak "Öylemi küçük hanım. Peki o zaman demek ki size pek yaklaşmicam. Nede olsa benim gibi bir ayaklı kütüphaneyle takılmak işinize gelmez." dedi. Bunu imalı söylemişti. Ayrıca kızın bundan alınacağını biliyordu. Mia'a eski okulunda "Ayaklı Kütüphane"
derlerdi. Çünkü Mia sorulan her şeyi bilirdi. Fotoraf hafızası olduğu için bir kere okuduğunu asla unutmaz ikinci defa okumaya lüzun görmezdi. Bu yüzden her geçen gün daha fazla kitap okur ve daha çok şey öğrenirdi. Ama şimdi kendinden bir yaş küçük kız tutmuş ondan daha fazla bildiğini idda ediyordu. Oysa Fransa'da bilgi konusunda Mia'nın rekoru vardı. Herkes hayretlerle ona bakar ve neredeyse kırk yaşına gelmiş br büyücüden daha fazla şey nasıl bildiğini merak ederdi. Ama bunun cevabı her zaman basitti. Fotoraf hafızası...

Küçük kız Mia'nın bu imalı konuşmasından rahatsız olduğunu göstericek şekilde kıpırdandı. Sonra hemen
"Madem bu kadar çok biliyorsun derse yetişmem gerektiğinide biliyorsundur. Ben gidiyorum." diyip hiç bir şey demesine fırsat vermeden kız hemen yatakhaneye çıktı. Mia sıkıntıyla kızın arkasından baktı. Bir süre sonra sıkılarak ilerideki koltuğu çöktü ve ufak bir kütüphanenin olduğu yerdne bir kitap alıp okumaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pavel Oleksiy Bazarov

Pavel Oleksiy Bazarov


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 281
Yaş : 34
Kan statüsü : Hem PureBlood Hem de A Rh +
Galleon : 11662
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/12/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 21:33

Pavel, yorucu gününün ardından direk kule'ye çıkma ihtiyacı hissetmişti. Kendini ıslak ve yorgun hissediyordu. Birayı yine fazla kaçırmıştı 3 Süpürge'de. Kule'ye çıkmadan hastane kanadına uğrayıp Madam görmeden bi kaç ayıltıcı şurup kaçırmıştı kendisine, birisi duysa başı derde girebilirdi ama umrunda da değildi. Montunu çıkarıp, şöminenin önüne oturdu, ortak salonda pek fazla kimse yoktu. Akşamüstü olduğundan herkes ya bahçede ya büyük salondaydılar veya da Hogsmeade'den daha geri dönmemişlerdi.

Hafta sonlarını seviyordu Oleksiy. Bolca oturup düşünecek ya da sıkıştırdığı ödevlerini tamamlayacak zaman yaratabiliyordu kendisine, Hogsmeade gezileri olduğu zamanda 3 süpürgeye gidip dağıtıyordu biraz. Ancak kendine geliyordu hemen. Zaten tek eğlenceside bundan ibaretti.

Fazla arkadaşı olmadığını düşünürken şöminede yanan ateşe odakladı gözlerini, sonra gözü montuna takıldı, sırılsıklam görünüyordu. Asasının tembel hareketiyle kuruttu montunu. Sonra arkasına yaslandı, biraz tembellik yapıp akşam ödevlerine bakmayı düşünüyordu, ancak gözlerine uyku girmiyordu her zamanki gibi, ayağa kalkıp kulenin penceresinden dışarı baktı,pek bir şey görünmüyordu, hava neredeyse geldiklerinden beri kapalıydı, Güneş daha yüzünü göstermemişti Pavel'a, sürekli yağmur yağıyordu,yağmurdan nefret ettiğini hissetti Pavel. Aklından milyonlarca şey geçerken, yapması gereken en önemli işin Tanja'ya mektup göndermek olduğunun farkına vardı daha sonrada, en kısa zamanda Tanja'ya bir mektup yazıp Vit'i göndermesi gerekiyordu, uzaklara daldı gözü Tanja aklına geldiğinde Oleksiy'nin..

Arkadaşlarını özlemişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andreã Cymone Zcfieldern

Andreã Cymone Zcfieldern


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 79
Yaş : 30
Kan statüsü : H.B
Galleon : 11706
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 14/11/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 21:46

Yeni başlangıçlar. Hogwarts Andreã için yeni bir başlangıç, yeni bir gün doğumu ve bir hayal silsilesinin elle tutulur tek yanıydı. Geçmişine dönüp bir baktığında, buralarda olduğuna inanmak bile oldukça güç geliyordu ona. Beklentilerin yüksek olmaması gerektiğini biliyordu. Ancak Hogwarts düşündüğünden, ona anlatılanlardan kat be kat ihtişamlı bir yerdi. Uzun ve ışıldayan kuleleriyle, kara gölüyle ve içine binlerce kişiyi alabilecek avlusula koca bir bütündü burası.. Hogwarts dört senedir Andreã'ya yuva olmuştu. Kendini güvende ve huzurlu hissettiği -belki de- tek yer burasıydı.

Dört yıl öncesi daha dün gibi aklındaydı. Merak dolu bakışlar atmaktan başka birşey yapamıyordu Andreã Hogwarts'a ilk geldiği zaman. Yeni ortama girmiş olmanın verdiği merak vardı üzerinde. Ona uzun bir süredir anlatıln bir yerdeydi artık. Hogwarts'ta.. Dile kolaydı belki. Ancak Hogwarts, Andreã ve ailesi için büyük bir anlam taşıyordu. Hele bulunduğu bina.. Zcfieldern ailesinin -biri hariç- tümü bu binada okumuştu. Bu binadan olmamak, aile içinde dışlanmaya bile neden olabilirdi. Bu yüzden seçmen şapkayı başına ürkerek geçirmişti Andreã. Ama korktuğu olmamıştı, asil Zcfieldern ailesinin tüm karakteristik özelliklerini Andreã taşıyordu ki binası aile fertleriyle aynı olmuştu. Büyük bir mutlulukla binasının masasına ilerlemişti.

Gözlerini kırpıştırılmasıyla, zihinindeki tüm anılar birden silüete dönüştü. Şu sıralar sürekli olarak geçmişi anımsıyordu Andreã. bU pek makbûle yorumlanamazdı. Geçmişte yaşanılmış ve bitmişti.. Ona sabit kalmak, karanlıkta oturmayı kabullenmek gibi birşeydi. Zihni arındırabilmek kadar zor bir iş yoktu herhalde. Zihin kelimesi, pekçok manaya gelebilmekteydi. Duyguların, düşüncelerin yer aldığı bir kavramdı temelde. Karakteristik değişimlerin odak noktası, aynı zamanda hayatı yönlendiren birimdi zihin. Andreã yalnız kaldığı zaman sürekli olarak zihnini kemiren sorularla baş başa kalıyordu. Hogwarts, temelde onun için bir değişim olmuşu. Ancak değişim demek geçmişe birden bire sünger çekmek demek değildi. Değişim geleceğe ışık tutabilmekti Andreã'a göre. İnandığı ilkeler -en azından- bu yöndeydi.

Binasının ortak salonunda oturmaya karar vermişti Andreã. Ravenclaw Ortak Salonu'nun dizaynı bir hayli ilginçti. Girişte ilk dikkati çeken şömine ve şöminedeki meşe oyuklardı. Meşe oyuklar belli ki büyük bir özenle oluşturulmuştu ancak her bir oyuk farklı bir ahenk katmıştı şömineye. Şöminenin hemen üstündeki tablodaki yaşlı beyefendi - belli ki sıkıldığı için- tablosundan ayrılmış, geride onun silüeti kalmıştı. Büyük dikdörtgen masanın etrafı on civarında sandalyeyle çevrilmişti. Salonun en keyif verici yeri, şöminenin karşısındaki koltuktu. Kadife kumaşın vermiş olduğu yumuşaklıkla, insanı rahatlatan bir hava veriyordu bu koltuk. Sanki ortak salon, insana tüm bu bütünlüğü ve ahengi insana huzur empoze ediyordu. Burası anlatılanlar kadar ihtişamlı bir yerdi. Geçirdiği her saniyede, yeni bir gizem bulutuna doğru ilerlediğini hissediyordu Andreã.

Salonda kendisinden başka birinin daha olduğunu fark etti Andreã. Şöminenin hemen karşısına oturmuş belli ki keyif çatıyordu. Andreã birkaç adım daha attıktan sonra bu çocuğun Pavel olduğunun farkına vardı.
' Merlin'in sakalı bu o ' diye bir düşünce zihininden geçti aniden. Pavel ile bir konuşmamaları olmasına rağmen Andreã onu tanıyordu. Pavel ismini sık sık duymuştu. Gizemli tavırları ve karanlık yönüyle Pavel, Andreã'nın daima ilgisini çekmeyi başarmıştı. Duyumlarına göre Pavel, Kuzey'den geliyordu. Siyah saçları ve mavi gözleri ona ayrı bir hava, gösteriş katmıştı.

' Iı.. Şey Merhaba.. Ben Andreã'

diye bir cümle süzülüverdi Andreã'nın dudaklarından. Bir çırpıda söylenmemiş bir cümle olmasına rağmen, hızlıca söylendiği bir gerçekti. İstemsizce mavi gözlerini bir kez kırpıştırdı Andreã. Nedenini bilmiyordu ama, içini bir heyecan kaplamıştı. Kendisinden sürekli bahsedilen biriyle karşılamıştı. Oval yüzüne oldukça içten bir tebessüm kondurdu Andreã ve Pavel'in kuracağı cümleleri beklemeye başladı.


En son Andreã Loretta Zcfieldern tarafından Salı 09 Ara. 2008, 22:17 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pavel Oleksiy Bazarov

Pavel Oleksiy Bazarov


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 281
Yaş : 34
Kan statüsü : Hem PureBlood Hem de A Rh +
Galleon : 11662
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/12/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 21:59

Pavel, şöminenin karşısında oturmuş parmaklarıyla oynuyordu, bunu sık yapardı, aklından binbir düşünceler geçiyordu, öyle çok odaklamıştı ki kendini bu düşüncelere, ortak salondan içeriye narince süzülüp gelen mavi gözlü kızı hiç farketmemişti bile, Pavel kendi hayal dünyasındayken kız çekingen tavrıyla; - Iı.. Şey Merhaba.. Ben Andreã
demişti. Oleksiy mavi gözlerini kıza dikti, son zamanlarda bir çok kişi kendisiyle konuşmaya geliyordu, ya ne kadar ilginç bi tip olduğunu söylüyorlardı ya da Tılsım ödevlerini yapamayanlar Pavel'i hatırlayıp ondan yardım istiyorlardı. Biraz duraksadıktan sonra ;

-Merhaba, Bende Pavel. dedi. Kızı incelemeye almıştı şimdi, orta boydaydı ona göre, masmavi gözleri buralı olmadığının göstergesiydi, ışıl ışıl gözleri vardı, birer mavi yakut gibi parıldıyorlardı yuvalarında, tek kelimeyle Ravenclaw'a yakışan bir öğrenci olduğu kanısına vardı Andreã'nın Oleksiy. Kabalık etmemek için yerinde hafif doğruldu ve eliyle şöminenin çaprazındaki sofayı işaret ederek: -Lütfen otursana dedi. Ardından kızı süzmeye devam etti, ona birini hatırlatıyordu ancak kim olduğunu çıkaramıyordu, sessizce kızı beklemeye koyuldu Oleksiy, Andreã'nın neden bu kadar tanıdık geldiğini hatırlamaya çalışarak..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andreã Cymone Zcfieldern

Andreã Cymone Zcfieldern


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 79
Yaş : 30
Kan statüsü : H.B
Galleon : 11706
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 14/11/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 22:16

Yapmacık insanlar arasından samimileri bulmak ne kadar da zordu. Andreã, etrafının sahte insanlarla ve onların sahte hayatlarıyla dolu olduğunu hissediyordu. Ancak Pavel onlardan uzak gibiydi.. Mavi gözleri, içten ve ışıl ışıldı. Andreã, bu buz mavisi gözlere her baktığında içinde bir yerde birşeylerin *cız* ettiğini hissediyordu. Pavel Andreã'nın onu tanıdığından bi haber ismini söylemişti. Bozuntuya vermemek en iyi yaptığı işlerden biriydi Andreã'nın bu yüzünden, onunla yeni tanışıyormuş gibi bozuntuya vermeden devam etme yönünde bir istemle doğruldu.

'Tanıştığımıza memnun oldum Pavel..' Çekingen bir ifadeyle bunu söylerken bir yandan da, şöminenin üstündeki yerine geri dönen tablo hayaleti Andreã'nın dikkatini çekti. Tablodaki beyefendi(!) birşeylere kzımış olacaktı ki olağanca sesle homurdanarak yerine geçiyordu. Tablodaki adamı bir müddet izledikten sonra, Pavel'in cümleleri kulağında yankılandı Andreã'nın "Lütfen otursana "

Pavel'in oldukça kibar bir ifadeyle ona gösterdiği yere yavaşça oturdu Andreã. Oturduğu yer oldukça rahattı. Şöminenin tam karşısında oturuyor olması onu biraz huzursuz ediyordu aslında. Çünkü, hemen şömine üstünde duran tablonun kendisine kötü bakışlar attığından adı gibi emindi. Şu sıralar, hiç yerinde durmuyordu zaten. Belli ki onunda bir derdi vardı. Kısa bir sessizlik olmuştu salonda. Andreã sessizlikten katî suretle hoşlanmazdı. En ufak bir sessizlik anında zihnini kurcalayan yüzlerce sorunun akınına uğruyordu her defasında.. Ancak bu sefer aynısı olmayacaktı. Soruların zihnine hükmetmesine izin veremeyecekti Andreã.

'Ee. Pavel. Yeni bir döneme hazır mısın?' Andreã aklına gelen ilk soru cümlesini dudaklarından döktü. lakasız ve bir o kadar değişik bir soruydu sorduğu. Ancak laf ağızdan çıkmıştı bir kere. Pavel'in vereceği cevabı beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pavel Oleksiy Bazarov

Pavel Oleksiy Bazarov


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 281
Yaş : 34
Kan statüsü : Hem PureBlood Hem de A Rh +
Galleon : 11662
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/12/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 22:34

İsminin Andreã olduğunu 5 dakika önce öğrendiği kız, dikkatle şömine üzerindeki tabloya bakıyordu sık sık. Oleksiy'de dikkatlice baktı biraz tabloya, sadece tuvalinde oturmuş homurdanıyordu adam. Arada sırada ikisine doğru ateş dolu bakışlarda atıyordu tuvaldeki adam, pek takmadı Oleksiy tuvaldeki adamı. Andreã'ya doğru döndü. Üzerinde tatlı bir utangaçlık vardı kızın. Sürekli gözlerini kırpıştırdığını farketti Oleksiy. Sanki ona birşey demek istiyormuş da, diyemiyormuş gibi bir hali vardı. En sonunda konuşmaya karar vermiş olacak ki,

'Ee. Pavel. Yeni bir döneme hazır mısın?' diye sordu Andreã. Oleksiy şaşırmıştı, ilk defa birisi sohbet etmek için kendisiyle aynı mekanda bulunuyordu. Soru gayet açıktı aslında, ancak sanki Sihir Tarihi'nde Büyücülerle Devlerin en son ne zaman kavga ettiğini sorgulayan bir yazılı sorusuymuş gibi geldi bu Oleksiy'e ilk başta. Aklı karıştı, aslına bakarsa o da hiç düşünmemişti bu sorunun cevabını. Daha geleli 2 gün olmuştu, biraz kafasını dinlemek onun hakkıydı elbette. Andreã'nın meraklı gözlerini daha fazla bekletmemek için Rus aksanıyla konuşmaya başladı Oleksiy.

-Bu senenin diğerlerinden daha farklı olacağını seziyorum,derslerim biraz daha ağırlaştı bu sene. Ancak döndüğüm için mutluyum, her şeyini özlemiştim Hogwarts'ın... İç geçirdi Oleksiy ve ekledi nokta koyar gibi son cümleyi. İnsanın evi gibisi yok. Biraz bekledi ve ateşe dikti gözlerini, sonra soracağı soruyu aklında tarttı, aslında böyle şeyleri merak etmezdi ama Andreã'yı tanımak istiyordu Oleksiy. Hayatında okulunun daha fazla yer kaplamasını istiyorsa, içindekilerle barışık olmasını da bilecekti Oleksiy. Andreã'ya döndü ve sordu: Ya sen Andreã? Hogwarts'ta mutlu musun? yoksa benim gibi hem buraya bağlı, hem de bir o kadar buradan kopuk musun?.. Soruyu sorduktan sonra gölgelendi Oleksiy'nin yüzü, keşke etrafındaki bir çok insan gibi buraya onu bağlayacak bir nedeni olsaydı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andreã Cymone Zcfieldern

Andreã Cymone Zcfieldern


Kadın
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 79
Yaş : 30
Kan statüsü : H.B
Galleon : 11706
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 14/11/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 16:13

Karmaşık. Andreã'nın duygularını anlatan tek kelime buydu. Dördüncü dönemini yaşadığı Hogwarts ona ne kazandırmıştı? Dost mu, düşman mı? Unutulması güç hatıralar mı? Yoksa hiç yaşanmamış sayılması gereken anılar mı? Bilmiyordu.. Tüm bu sorulara verecek tek bir yanıtı yoktu. Kötü sonuçlar doğuracak olsa bile, karar verebilmek büyük bir erdemdi ona göre. Kararsız kalmaz, telakkisiz en kötü olanıydı. Karşısında duran bu yakışıklı delikanlı onun düşüncelerinden sıyrılmasına bir ölçü de olsa yardımcı oluyordu. Konuşacak kimsenin olmadığı zamanlarda çıldıracak gibi oluyordu Andreã. Yeni birileriyle tanışmak, zihnindeki düşünceleri dağıtmasına yardıcı oluyordu. Sorun onda mıydı, yoksa çevresindekilerde miydi bilemiyordu. Etrafındakileri suçlamak istemiyordu ama tüm suçu yüklenmekten de korkuyordu.

Şimdi ne yapıyordu. Yarattığı -en azından yaratmaya çalıştığı- pembe dünyasında amaçsızca yaşamaktan başka birşey yapamıyordu. Ancak Andreã'nın bundan pek şikayet ettiği söylenemezdi. Aksine ardına saklandığı hayalleri onun yaşadığı duygusal fırtınalardan, sağ çıkmasına yardımcı oluyordu. Öyle görünüyordu ki, bu hayallerle uzun bir süre daha yaşayacaktı. En azından korkularıyla yüzleşinceye kadar, hayalleri onun gardı olacaktı.
"Ya sen Andreã? Hogwarts'ta mutlu musun? yoksa benim gibi hem buraya bağlı, hem de bir o kadar buradan kopuk musun?.. "

Pavel'in sorusu Andreã'yı derin düşüncelerine bir kez daha itti. Aslından sorulan soruda, bir art niyet olmadığı gayet açıktı. Ancak kafasını kurcalayan soruların tekrar, dirildiğini hissetti Andreã. Hogwarts onun için ne ifade ediyordu? Oturup, eğrisini doğrusunu hiç düşünmemişti bu konunun. Hazırlıksız yakalandığı için, afallamıştı biraz da olsa.

'İşin aslı burası zaman zaman benim için bir zindan. Zaman zaman da yuvam diyebileceğim tek yer.' Kurduğu cümlenin ne kadar karmaşık olduğunu düşündü Andreã bir an için. Düşünceleri karmaşık olduğu için, düşündüklerini kelimelere dökerken ne kadar seçici de olması karmaşık cümleler ortaya çıkıyordu. İstemsizce yapıyordu bunu Andreã. Ancak elden ne gelebilir di ki. Pavel belli ki Andreã'nın sürekli olarak tabloya baktığının farkına varmıştı. Çünkü arada bir - belki istemli belki istemsizce- onun bakışlarıda abloya kayıyordu. Tablo hayaleti belli bu durumdan hoşnuttu ki gevrek bir gülümsemeyi suratına kondurmuştu.

'Quidditch ile aran nasıldır? ' Ortamdaki gereksiz gerginliği ve sessizliği dağıtmak için, aklına gelen ilk soruyu sormuştu Andreã. Konuyu dağıtmak, gerginliği gidermek için akla gelen ilk yoldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pavel Oleksiy Bazarov

Pavel Oleksiy Bazarov


Erkek
Ruh hali : Ravenclaw Binası Ortak Salonu Dansrr6
Mesaj Sayısı : 281
Yaş : 34
Kan statüsü : Hem PureBlood Hem de A Rh +
Galleon : 11662
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/12/08

Ravenclaw Binası Ortak Salonu Empty
MesajKonu: Geri: Ravenclaw Binası Ortak Salonu   Ravenclaw Binası Ortak Salonu Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 23:29

Oleksiy anladığını belirtmek istercesine kafasını usulca salladı. Sevmişti bu kızı, kanı kaynamıştı ona. Biraz ilginç, uçuk kaçık gibi görünse de duygusal bir yanı olduğunuda keşfetmişti Oleksiy Andreã'nın... Suskunluğu sırasında gözleri dışarıya kaydı. Kulenin pencelerinden akşam ki kasvetli havanın hala devam ettiğini gördü. Tek fark biraz daha gölgelere boğulmuştu ortalık. Kendini huzursuz hissetti, yağmurdan ve karanlıktan nefret ederdi Pavel. Düşüncelerinden sıyrılıp tekrar güzel kıza döndü, karşısında cevaplaması gereken bir soru daha vardı Oleksiy'nin. 'Quidditch ile aran nasıldır? '

Oleksiy tereddüt etmeden cevapladı: - En son birinci sınıfta zorunlu süpürge dersleri alırken süpürgeye binmeye çalıştım ve 25 metre yukarıdan yere çakılarak sağ bacağımı 2 yerimden kırdım. Anlayacağın, hiç anlamıyorum. dedi ve güldü kendi haline sevimli bir edayla, daha sonra devam etti: -Ancak Quidditch izlemesini severim. Ravenclaw'un tüm maçlarına eğer ceza almamışsam giderim, keşke bende biraz yetenekli olup uçabilseydim. Sen nasılsındır Quidditch'te? Eğer kendine güveniyorsan benim gibi sakar birine süpürgeye nasıl binilir öğretebilirsin belki...
dedi ve kıkırdadı Andreã'ya göz kırparak...

Neşelenmişti birdenbire. Oleksiy'nin ruh hali de içinde oldukları mevsim kadar değişkendi bu aralar, keyfini nasıl olduysa tekrar yerine getirmişti bu esrarengiz, birden bire çıkıp gelen mavi gözlü kız. Gelecekte hayatında nasıl bir yer kaplayacağını merak ediyordu kızın.Dışarda yağan yağmurun, ortak salonun pencereleri döverken çıkardığı sesi dinleyerek, Andreã'nın dudaklarından dökülecek kelimeleri beklemeye başladı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ravenclaw Binası Ortak Salonu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki
 Similar topics
-
» Yemek Salonu
» Delacour Malikanesi Salonu
» Gryffindor Ortak Salonu[8. Sezon]

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG İçi Sayfalar-
Buraya geçin: