Paigé, güneşin gözüne vuran ışınlarıyla uyanıverdi âniden. Önce yatakta biraz uzandı, gözlerini ovaladı ve ardından ranzasından kalkıp pencereden dışarı baktı. Güneş, bütün görkemiyle dünyaya nimetini sunuyordu. Quidditch sahasında antrenman yapan Quidditch oyuncuları, dışarıda kol kola gezen ve büyük ihtimâlle dedikodu yapan bayan öğrenciler ve göl kenarında yan yana oturan arkadaşlar, sevgililer vardı.
Paigé, bir kedi gibi iyice gerindi; yatakhanede çok fazla kişi kalmamıştı ve kalanlar hâlâ uyuyordu. Sandığını çıkarıp içinde pelerinini ve kıyafetlerini bulduğu gibi dışarı çıkardı ve üzerini değiştirip pijamalarını sandığına koydu. Sandığın üzerinde:
" Searlus, Paigé ; Fransa'nın asil âilesi Searlus'un evlâdı "
yazıyordu. Paigé, ranzasının yanındaki komodiden asasını aldı ve pelerininin cebine koydu. Yatağı çok da dağınık görünmüyordu, ancak toplamayı borç bildiği için özenli ve dikkâtli bir biçimde yatağını topladı ve ranzayı etrafındaki perdeyle çepeçevre sardı.
Ardından uyuyanları uyandırmamak için yavaş ve sessiz adımlarla Ravenclaw erkekler yatakhanesinden çıktı ve Ravenclaw ortak salonuna inen merdivenlerin başına geldi. Etrafına göz gezdirdi, ortak salonda birkaç kişi ödevlerini yapıyordu. Paigé, ortak salona inen merdivenlerden aşağı indi.