|
| Dostluk Üzerine... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Stefania Valérie Bécaud Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 684 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12071 Ekspresso Puanı : 3 Kayıt tarihi : 28/05/08
| Konu: Dostluk Üzerine... Ptsi 23 Haz. 2008, 19:25 | |
| “Değerli anneciğim,
Bu mektupta sana vereceğim haber, senin için bir hayal kırıklığı olacak. Ama her şeye rağmen bunu bilmen gerekiyor: Slytherin binasına giremedim ne yazık ki. Seçmen şapka Ravenclaw’ı bana uygun gördü. Sakın üzülme. Ben Ravenclaw’dan çok memnunum. Umarım ki; seni de memnun etmişimdir. Sevgilerle, Stef…”
Stefania, yatakhanede annesine yazmış olduğu mektubu katlayıp bir zarfa koydu. Mektup gönderme zamanı gelmiş; hatta geçiyordu. Ravenclaw’a seçilmesi kendini mutlu etse de; annesini hayal kırıklığına uğratacaktı. Merlin Aşkına! Lütfen annem öğrenince üzülmesin. Hatta benim gibi Ravenclaw binasına seçilebilecek kadar zeki olan kızıyla övünsün. Endişeleri, mutluluğuna yenik düşmeden içini kemirip duruyordu. Kimsenin dikkatini çekmeden yatakhaneden fırlayarak çıktı. Koşar adımlarla yolunu bulmaya çalışıyordu. Ama kendiliğinden hareket eden merdivenler buna izin vermiyordu. Kaybolduğunu fark edene kadar geçen sürede koşmayı hiç bırakmamıştı. Bir ara çarptığı Slytherinli’den kaçmak amaçlı kulelere doğru koşmaya başladı. Evet! İşte baykuşhane buradaydı.
Adımlarını iyice yavaşlattıktan sonra baykuşları dikkatle incelemeye koyuldu. Yapması gereken mektubu bu baykuşlardan birine vermekti. Ama hangisine? Dikkatini çeken, iyi huylu bir baykuş gözüne çarpmamıştı. Biraz daha ilerledikten sonra dikkatini çarpan çirkin bir baykuşu rahatsız etmek istedi. Yerden aldığı ince ve uzun bir ağaç dalıyla baykuşun kafasına vurdu. Baykuş şiddetli bir şekilde havalandıktan sonra, Stef’in üzerine doğru gelmeye başladı. Stef havalanan baykuşun kendisine doğru gelmesiyle korkuyla karışık duygularıyla oradan uzaklaşmaya çalıştı.
“Beni yiceeek! Beni yiceeek!”
Birkaç adım sonra kendisini yerde, baykuşu da tepesinde buldu. Bir çırpıda baykuşu savururken hemen ayağa kalktı ve baykuşun oradan uzaklaşmasını bekledi. Bir yandan da tozlanmış cüppesini temizliyor ve düzeltiyordu. Cüppesi ile işi bittikten sonra kahverengi saçlarını geriye doğru savurdu. Evet, şimdi yapması gereken baykuşlara düzgün davranmak ve mektubu annesine yollamaktı. Gri tüyleri olan bir baykuşu kestirdi gözüne. Mektubu ona verdikten sonra yavaşça baykuşa doğru eğildi. Kulağına bir şey fısıldadıktan sonra geriye çekildi. Baykuş havalandı ve gökyüzünde süzülmeye başladı. Stef, arkasından onu seyrederken arkasından gelen sesleri sonradan fark etti.
Out: Kurgulanmış bir rpdir. Kimse dalmasın. Gelecek olan kişi kendini biliyor. | |
| | | Severus Rodney Anthony Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 810 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12182 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/03/08
| Konu: Geri: Dostluk Üzerine... Salı 24 Haz. 2008, 12:47 | |
| Hogwarts başlamıştı artık. Tatil eriyip gitmişti çabucak. Hoş zaten tatil adınıda veremezdi o geçen zamana.. Annesi bir yandan, babası bir yandan, abisi bir yandan.. Ne zevk aldılarsa ona o işkenceyi yaşatmaktan(!) Büyüleri tekrar etmişti aslında bu da işin iyi tarafıydı ama.. Aması vardı işte. Tatil dinlenmek içindi. O ise çalışmıştı. Kitap kurdu Ravenclaw'lılara benzemişti yaz boyu. Herkes etrafta dolaşırken, eğlenirken o çalışmıştı. Faydası olmasını diliyordu bunun. Çektiği işkencenin(!) bir faydasının olmasını.. Hogwarts'a ulaşır ulaşmaz onlara bir mektup yazacaktı. Merak etmeden duramazlardı ne de olsa. Severus ne yapıyor, nasıl diye düşünmeden vakit geçirmezlerdi. Bunu bildiği için onlara bir mektup yazacaktı. Ortak salonun kırmızı koltuğunda otururken elini alnına doğru götürmüş, mektupta ne yazacağını düşünüyordu. Hogwarts'a sağ salim ulaştım gibi bir cümle ile mektup yazacak değildi. Zaten yazıp yazmamak konusunda da şüpheliydi. Yazsa bir dert yazmaza bir dert olacaktı. "Ne kadar saçma şeyler düşünüyorum ben.."
Kendine kızdığı bu cümle ile arkadaşları tuhaf ona bakmıştı. Şaşkın bir ifadeyle o da onlara bir bakış attı. Çoğu şimdiden ders çalışmaya başlamıştı. Ellerinde kitaplar ile ortak salonda oturuyorlardı.. Bu kadar çalışmaktan ne anlıyorlardı ki? İçeriye yeni giren David, onun yanına geldi ve oturdu. Sesi, sedası çıkmıyordu. Ablasının ölümü onu oldukça üzmüşe benziyordu. Kendi abiside ölse o nasıl olurdu? "Merhaba David. Üçüncü sınıf oldun he! Artık son senen.." Biraz güldürmekti asıl amacı onu. Dostunun yüzünü böyle asık görmek istemiyordu. Böyle bir durumda David’in mutluluk saçması beklenmezdi elbette etrafına.. Ama arkadaşı üzgün olduğu an o da üzülüyordu. David zorla bir gülümseme ile bir şeyler söylemişti. “Evet son senem. Hogwarts dışında görüşeceğiz değil mi?” Zor olacaktı aslında. Johnson Köşkü ile Anthony ailesinin evleri arasındaki mesafe.. Oldukça fazlaydı. Ama görüşmeye gayret edecekti. “Elbette görüşeceğiz..” İnanarak söylemesede yine de ağzından dökülen kelimeleri durdurmadı. Daha sonra yavaşça kalktı ayağa. Gideceği yer Baykuşhane olacaktı. Bir mektup yazacaktı.. Sonunda yazmaya karar vermişti.
Ortak salonun kapısından çıktıktan sonra merdivenlerden en alt kata indi. Kapıyı iterek açtı ve bahöeye ulaştı. Dümdüz yürümeye devam etti. Araziye çıkmıştı sonunda. Sağ tarafta duran kule, o mesafeden kendini belli ediyordu. Koşar adımlarla oraya doğru gidiyordu. Kulenin merdivenleri vardı. Hogwarts’ın her yerinde bu kadar merdiven olmak zorunda mıydı? Merdivenlerden hızlı hızlı çıktı ve sonunda tamamladı. İçeriye giriş yerine doğru hızlıca koşuyordu. Ulaşır ulaşmaz karşısına çıkan kıza tosladı. “Şey.. Ben çok özür dilerim. Yanlışlıkla oldu.” Yok bir de isteyerek olsaydı.. Saçma şeyler söylemişti o an ama kıza karşı pişman bir durumdaydı. Böyle bir şey ilk kez başına geliyor değildi ama yinede suçlu hissediyordu kendini. Yere düşen kızı kaldırdı. “Bir şey olmadı ya..” Olmamasını ümit ediyordu. Oldukça hızlı çarpmıştı ona..
En son Severus Anthony tarafından Salı 24 Haz. 2008, 13:54 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Stefania Valérie Bécaud Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 684 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12071 Ekspresso Puanı : 3 Kayıt tarihi : 28/05/08
| Konu: Geri: Dostluk Üzerine... Salı 24 Haz. 2008, 13:51 | |
| Arkasından gelen seslere aldırmadan, havada süzülen baykuşu seyretti. Baykuş gözden kaybolduktan sonra, artık gitme vaktinin geldiğini düşündü. Bu amaçla arkasını döndü ve döner dönmez kendisine tüm hızıyla bir oğlan çarptı. Çok kısa bir zamanda gerçekleşen bu olay sonrası kendisini yerde buldu. Şaşkın şaşkın etrafına bakınırken karşısındaki oğlanın da kendisinden bir farkı yoktu.
“Şey. Ben çok özür dilerim. Yanlışlıkla oldu."
İsteyerek yapacağını hiç sanmazdı ki zaten. Böyle sempatik bir çocuğun kendisine bilerek çarpacağını aklından bile geçirmezdi. Gülerek onu süzmeye başladı. Sempatik olduğu kadar komikti de. Siyah saçları, siyah gözleri ve uzun boyuyla, kendisinden büyük olduğu çok belliydi. Kaç yaşındaydı? 14 veya 15? Vay… Bir de Gryffindorlu. Cesurdu da demek ki. Eh, hırslı da olabilirdi. Evet! İşte kendisine en uygun arkadaşlardan birini bulmuştu. Yani en azından bunu umuyordu. Acaba bir işi var mıydı? Tanışacak, sohbet edecek vakti var mıydı? Sorsa mıydı? Ya kızıp, bağırırsa? Yok ya, öyle birine benzemiyordu.
Oğlanın, kendisine yardım amaçlı uzattığı eli tutup yerden kalktı. Tozlanmış cüppesini bir harekette temizledi. Bir yandan da haline gülüyordu. İkinci kez kendisini yerde bulmuştu. Acaba, kaç kere daha düşecekti? Oysa alışmıştı yere düştüğünde ağlayıp zırlamak yerine haline gülüyordu. Küçüklüğünden beri de bu böyleydi. Kendisini yanlışlıkla olsun, bilerek olsun yere düşürenlere asla bağırıp çağırmazdı. Güler geçerdi haline, o kadar.
“Önemli değil, takma kafana.”
Oğlana göz kırptıktan sonra, oğlanın elindeki mektup dikkatini çekti. Acelesi bu yüzden olmalıydı. Büyük bir ihtimal de ailesine gönderecekti. Off… Ben onunla arkadaş olmak istiyorum.Kendi kendine somurttu. Onunla tanışabilmek için nasıl bir bahane uydurabilirdi? Ya da bahaneye ne gerek vardı. Gerçeği söylemesi yeterli olamaz mıydı? Açık sözlüydü ve bunu söylemekten asla çekinmezdi. Ama oğlan bunu yanlış anlarsa? Öff... Yine bir sürü soru kurcalıyordu kafasını. Bu sorulardan kurtulabilmenin tek yolu oğlan ile konuşmaktı herhalde. Ama oğlan Stef’ten önce davrandı ve Stef’in söyleyeceklerini durdurdu.
“Bir şey olmadı ya.”
“Bana bir şey olmaz.”
En tatlı gülümsemesini takınarak söylediği sözü desteklemek amaçlı bir göz daha kırptı. Hım… Söylemeli miydi ki şimdi? Evet, kararlıydı. En şirin haliyle ona, onunla arkadaş olmak istediğini, mektubunu yolladıktan sonra sohbet etmek istediğini söyleyecekti. Derince bir nefes aldı.
“Şey… Bişi soracaktım sana. Mektubunu gönderdikten sonra seninle tanışma fırsatını bana verir misin? Çok sempatik birine benziyorsun ve ayrıca bana da çok benziyorsun. Yani bana öyle geldi.”
Fazla söz kalabalığı yapmış olmaktan epey rahatsızlık duydu. Ama söylemek istediklerini de söylemişti ve bu kendisini rahatlatmıştı. Şimdi oğlanın cevabını beklemeye koyulmalıydı. Beklemek… Sabırsız biri için bu kelimenin anlamı hiç yoktu. Her şeye rağmen bekleyecekti; çünkü cevabının olumlu olmasına tüm kalbiyle inanıyordu. Bir arkadaşı olacaktı! Kendisini, yiyecekmiş gibi bakan Slytherinli öğrencilerden kurtaracak bir Gryffindorlu bir arkadaşı olacaktı. En şirin haliyle bekledi oğlanın cevabını.
| |
| | | Severus Rodney Anthony Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 810 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12182 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/03/08
| Konu: Geri: Dostluk Üzerine... Ptsi 30 Haz. 2008, 14:29 | |
| Kızın elinden tutup onu yerden kaldırmıştı. Oldukça mahçup hissediyordu kendini. Eh zaten oldukça utangaç biriydi. Yeni kişilerle tanışmak onun için o kadar kolay değildi. Kolay kolay samimiyet kuramaz, utangaçlığı yüzünden saçma saçma şeyler söylerdi karşısındakilere. Elindeki mektubu sol eliyle tutarken bir yandan kıza bakıyordu o anda. Cüppesini temizliyordu. Yardım etse miydi? Hayır.. Onu daha tanımıyordu bile. Cüppesine bakarken Ravenclaw arması gözüne ilişti. Demek bir Ravenclaw'lıydı. O zeki çocuklara karşı daima bir sevgi beslemişti. Ama tuhaftır ki o binadan neredeyse hiç arkadaşı yoktu. Belkide onların o kadar zeki olması hoşuna gitmiyordu. Birazcıkta olsa yaptığı kıskançlık yüzünden oradan arkadaş edinemiyordu bu yüzden. Kızın cüppesindeki Ravenclaw armasına bakarken bir anda dalıp gitmişti. Ondan gelen bir cümle ile dalgınlığı gitti.
“Önemli değil, takma kafana.”
Bu cümle biraz olsun rahatlatmıştı onu. Kıza karşı bir anda kanı ısınmıştı. O da etrafa şaşkın şaşkın bakıyordu. Tıpkı Severus gibi. Elindeki mektubu hatırladı daha sonra. Daha onu yollaması gerekiyordu. Unutup gitmişti. Bir baykuşu gözüne kestirmeye çalışıyordu. Neden yatakhaneden kafesteki baykuşnu alıp gelmemişti? Unutkanlığıydı işte. Unutkanlığı.. Ravenclaw olamamasının tek gerekçesi buydu belkide. Zekiydi ve çalışkandı. Ama unutkanlığı yüzünden girememişti o binaya. Hayallerini süsleyen o binaya..
“Bana bir şey olmaz.” Kızın söyledikleri ile tekrar yüzünü ona doğru çevirdi. Kızın ona gülümsemesine o da gülerek karşılık verdi. Bu sırada bir baykuşu gözüne kestirmişti. Karşı tarafta duran beyaz renkli ve siyah çizgileride olan baykuşu kullanacaktı. Tam onu almaya giderken kızın söyledikleri ile olduğu yerden kımıldamadı.
“Şey… Bişi soracaktım sana. Mektubunu gönderdikten sonra seninle tanışma fırsatını bana verir misin? Çok sempatik birine benziyorsun ve ayrıca bana da çok benziyorsun. Yani bana öyle geldi.” Demek ki onun düşünüklerini kız da düşünmüştü. Evet benziyorlardı birbirlerine. Neden olmasın düşüncesini geçirdi kafasından. Kız ile tanışmayı istiyordu değil mi? Evet.. Daha ilk gördüğünde onunla arkadaş olabileceğini düşünmüştü zaten. Bir an için fazla sessiz kaldığını düşündü. Sessizliğini bozmak amacıyla kendini tanıtacaktı kıza. E artık tanışmaları gerekiyordu. “Tabiki tanışabiliriz. Hem.. Bende birbirimize benzediğimizi düşünmüştüm.” Söylemişti sonunda. Ne vardı bunda bu kadar utangaçlık yapacak. Çok samimi olacağı bir arkadaşı olabilirdi bu kız. “O zaman ben kendimi tanıtayım. Severus.. Severus Anthony. 2.sınıf öğrencisiyim. Binamı fark etmişsindir zaten. Gryffindor..” | |
| | | Stefania Valérie Bécaud Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 684 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12071 Ekspresso Puanı : 3 Kayıt tarihi : 28/05/08
| Konu: Geri: Dostluk Üzerine... Ptsi 30 Haz. 2008, 21:46 | |
| “Tabi ki tanışabiliriz. Hem... Ben de birbirimize benzediğimizi düşünmüştüm.”
Bu harikaydı işte! Bir dost daha edinecekti. Keyfine diyecek yokken saf saf sırıttığının farkına varamamıştı bile. Karşısındaki bu oğlanda, insanları çeken bir şey vardı adeta. Stef de bu çekime girmişti. Yoksa onda, bu düşüncelerini söyletecek cesaret hiç yoktu. Kendine gelir gelmez şirin bakışları ile oğlanı süzerken ona karşı olan merakı artıyordu. Gerçekten Gryffindorlu olacak kadar cesur muydu? Kendisinden kaç yaş büyüktü? Daha bir soru soracakken kendine, oğlan konuşmaya başladı ve Stef’in iç sesini susturmayı başardı.
“O zaman ben kendimi tanıtayım. Severus... Severus Anthony. 2.sınıf öğrencisiyim. Binamı fark etmişsindir zaten. Gryffindor...”
Fark edilmeyecek gibi değildi ki o arma. Demek adı Severus'tu ha. Güzel isim diye içinden geçirirken yaşının 15 olması kendisi açısından bir sorun yaratmıyordu. Stef, her yaştan insanla anlaşabilirdi, yeter ki aynı kafadan olsunlar. Severus ile de böyle bir arkadaşlığı, hatta dostluğu paylaşacaktı. Nasıl bu kadar emin konuştuğunu bilemese de iç sesine kulak veriyordu her zaman. Tanışma faslı başlamıştı işte. Stef, kendisini tanıtmayı pek sevmezdi; ama karşısındaki kişi kendi karakterine öyle benziyordu ki kendisini tanıtmak için sabırsızlanmıştı. Şirin sesiyle konuşurken Severus'a bakıyordu.
“Ben de Stefania Bécaud. 1. sınıf Ravenclaw öğrencisiyim. Kendimi hangi kelimelerle anlatırım? Zeki, haşarı, biraz şımarık, yaramaz, komik, meraklı, sabit fikirli ve dik başlıyım. Bu kadar.”
Bu kadar mıydı gerçekten kendisi hakkında tüm bildikleri? Daha anlatacak o kadar çok şey vardı ki... Ama bunları anlatmak için zamana ihtiyacı vardı. Arkadaşlıklarını ilerlettikten sonra Severus ile aralarından su sızmayacaktı. Gelecekte olmasını istediği şeyleri olacakmış gibi söylüyordu içinden. Belki biraz belki fazla, gerçeklik payı vardı. O şimdilik sadece mutlu olmak istiyordu. Kendisine mutlu olabileceği bir ortam hazırlamak, bu ortam içinse bir sürü dost edinmek istiyordu. Gözleri ışıl ışıl parlarken Severus'un mektubu geldi aklına. Onu işinden alıkoymak istemezdi. Baykuşlara doğru dönerek rastgele birini gösterdi.
"İstersen mektubu bir an önce gönder. Seni işinden alıkoymayayım. İşin bitince devam ederiz." | |
| | | Severus Rodney Anthony Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 810 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12182 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/03/08
| Konu: Geri: Dostluk Üzerine... Çarş. 09 Tem. 2008, 00:09 | |
| “Ben de Stefania Bécaud. 1. sınıf Ravenclaw öğrencisiyim. Kendimi hangi kelimelerle anlatırım? Zeki, haşarı, biraz şımarık, yaramaz, komik, meraklı, sabit fikirli ve dik başlıyım. Bu kadar.”
Aradığı arkadaşı bulmuştu galiba. Evet. Hem komikti, hem sempatikti, hem yaramazdı, hemde dik başlıydı. Kendine o kadar çok benziyordu ki. Bu bezerlikler sayesinde vazgeçilmez bir dostluklarının oluşacağı hissine kapıldı. Kanı oldukça ısınmıştı Stefania’ ya karşı. Hogwarts’ da oldukça çok arkadaşı vardı fakat, samimi olduklarının sayısı oldukça azdı. Kimler ile samimiydi? Charlie, James, David, John.. Diğer arkadaşları ile bu 4 arkadaşı arasındaki sohbetlerde oldukça farlılık olduğu söylenebilirdi. Ve bu listeye bir beşinci kişi daha ekleneceğe benziyordu. Stefania’ ya doğru gülümserken söylediklerinde bir eksik olduğunu düşündü. Sadece adını ve binasını söylemişti. Ne yani? En yakın arkadaşlarından birisi olacağını düşündüğü Stefania’ ya kendisi ile ilgili anlatacakları bu kadar mıydı? Hoş geveze biriydi aslında. Bir anlatmaya başlarsa çenesinin kapanması zor olurdu. Yinede anlatması gerekenler vardı. En azından onun gibi kişiliğini özetlemeliydi.
“O zaman bende bahsedeyim biraz kendimden. Çenemi bir açarsam kapatman zor olur baştan söyleyeyim.”
Gülerek söylediklerinin ardından cümlesine kaldığı yerden devam etti. “Severus’ u özetleyeyim sana. Komik, yaramaz ama yaramazlığımı pek dışarıya vurduğum söylenemez. Kendi bildiğini yapan, dostluklara önem veren, binasından anlaşılacağı gibi cesurdur. Çoğu kişiye söylemem bunu ama. Zaten herkes anlıyor ya neyse. Biraz da utangaç biriyimdir. Biraz değil. Oldukça utangaç biriyim.” Biraz fazla mı konuşmuştu? Yine o geveze çenesini tutamamıştı işte. Yinede kendini iyice tanıttığı için, gevezeliğinden dolayı kendine kızmıyordu diğer zamanlar ki gibi. Söylemeyi unuttuğu son bir cümle daha aklına gelince, dudakları arasından sözcükler bir anda dökülüverdi. “Tanıştığımız için oldukça mutluyum Stefania.” Yüzüne kondurduğu bir gülümseme ile söylediği son cümlenin ardından Stefania ona unuttuğu bir şeyi hatırlatmıştı.
“İstersen mektubu bir an önce gönder. Seni işinden alıkoymayayım. İşin bitince devam ederiz”
Unutkan kafa.. Elindeki mektubu çoktan unutmuştu bile. Karşıdaki baykuşu gözüne kestirmişti az önce ama Stefania ile sohbete dalıp unutmuştu baykuş ile mektubu yollamayı. “Hatırlattığın iyi oldu. Şu baykuş ile yollayayım hemen.” Hızlıca baykuşun yanına gitti. Baykuş bulunduğu yerden bir anda uçuverdi. Havada biraz dolandıktan sonra Severus’ un eline kondu bir anda. Pençesine mektubu bırakması ile baykuşun havalanması bir olmuştu. Onun havada süzülüşünü izlerken yanında bekleyen Stefania’ ya döndü. “Kaldığımız yerden devam edebiliriz sanırım.” | |
| | | | Dostluk Üzerine... | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |