Brooke usulca sınıfın kapısından başını uzattı, mavi gözlerini sınıfta gezdirdi, boş olduğunu görünce arkasındaki Haley’e içeride kimsenin olmadığını ima eden bir hareket yapıp içeri süzüldü. Her ne kadar Haley’in neden bahsedeceğinden tam olarak emin olmasada, genç kadının sessizliği, onun da böyle davranması gerektiği izlenimine kapılmasına neden olmuştu. Koridorda, okulun ilk gününün ardından yorgun bir şekilde Gryffindor ortak salonuna doğru yürürken Haley çıkagelmiş, “Gel, seninle konuşmalıyım.” diyerek onu önüne almış, bulabildiği en yakın boş sınıfa girmesini söylemişti. Başka hiçbir açıklamada bulunmadan, Brooke’un arayışı süresince onu arkasından izlemekle yetinmişti. Brooke onun aklında ne olduğunu anlamıyordu, muhtemelen sınıfa girene kadar da öğrenemeyecekti. O sınıfın ortasına doğru yavaşça ilerlerken sınıfın kapısının Haley’in ardından gürültüyle kapandığını duydu. Duyumayacaklarından emin olduğu bir yerde, uzun adımlarla yürüyen Haley’in yanına gelmesini bekledi.
Elinde olmadan merak etti; Haley gerçekten de düşündüğü şeyi mi konuşacaktı kendisiyle? Brooke bu konunun bir daha açılmamak üzere kapandığını ummuştu, ama bu dileği pek gerçekleşmişe benzemiyordu şu an için. Yazın Fransa’dan babasıyla birlikte onları ziyarete gelen annesiyle olan anılarınından, kavgalarından uzaklaştırmaya çalışırken tesadüfen öğrendiği bir lafın bu kadar önemli olabileceği aklının ucundan bile geçmemişti. Gerçi bu bilgi aklını başka düşüncelerle doldurduğu için yararlı olmamış değildi hani, fakat bunu kimseye söylememiş olmayı diliyordu. Ama olan olmuştu artık... ne yazık ki.
Gözlerini kendinden yaşça büyük olan kuzeni üzerinde gezdirdi, anne babasının kendisine tek açıklama bile yapmadan kendisini İngiltere’ye göndermesinden sonra –hala bunun nedenini öğrenemediği için çok siniri bozuluyordu- onu yeni yeni tanımaya başlıyordu. Kuzeni oldukça güzel bir genç kadındı, kahverengi saçları hafif dalgalarla omzuna dökülüyordu, ayrıca koyu bal rengi gözleriyle oluşturduğu mükemmel uyuma bayılıyordu Brooke. Sessizce Haley’in konuşmaya başlamasını bekledi, o konuşana dek hiçbir şey dememeye karar vermişti; zira herhengi bir pot kırıp –Haley başka bir şey konuşmayı planlıyor olabilirdi- ona bu konuyu tekrar hatırlatmayı istemiyordu. Etrafına bakındı, ardından hemen arkasındaki sıranın üzerine oturuverdi. Haley’in düşünmesi daha ne kadar sürecekti acaba? Genç kadının yüzü bir hayli düşünceli görünüyordu.