Jacq, derslikten alalacele çıktı. Neredeyse, çantasını ve cüppesini sıranın altında unutacaktı. Merdivenlerden koşarak çıktığı için birkaç kişinin üzerinde buldu kendini. Her ne kadar kendine kızsa da, utanmadan edemiyordu. O halde bile, ne için acele ettiğini tam olarak anlayamamıştı. Sadece bir umuttu oysa ki Jacquelyn'nin içindekiler. Baykuşhane'nin kapısına geldiğinde, gömleğinin yakasıyla, burnunu tıkamak zorunda kaldı. Girişti bile o kadar ağır bir koku vardı ki, Jacquelyn hayvanların bu kokuya nasıl dayandıklarını düşününce birden kahkalara boğuldu. Onun şakran sesini duyan kuşlar havalanınca Jacq, ne kadar gürültülü ses çıkardığını anladı ve kendini tutmak için yumruğunu ağzına bastırmak zorunda kaldı. Kapıyı, bir önceki pozisyonunda açtı ve bir anda girişe konmuş baykuşlar havalandılar. Burası, neredeyse gökyüzüne kadar olan tavanıyla, insanı hayrete düşürüyordu. Ama nasıl olur da burası böyle ağır kokar sorusu, Jacquelyn'nin aklında kalsa da onu bu düşüncesinden sıyıracak, o kapkara kuş, ötüşüyle ona doğru uçtu. Jacq, kuşun O'nu kemirmesinden, kendisine mektup geldiğini gördü ve kuşu parşömenden kurtardı. Sabırsızca davranışları, mektubu -en azından- on kere düşmesine neden oldu. Gözlerindeki parıltı, karanlık olsa da görmesine yarıyordu. Parşömeni, ipinden kurtardı ve rulo halinden çıkardı. Mektubun özenle yazılmamış olması, Jacq'i hayal kırıklığına uğratsa da, yine de merakını erteleyemedi. O anda parşömeni, yırtması gerekiyordu ama Jacquelyn'nin o merakı. Derin bir nefesten sonra okudu. "Sevgili kızım Jacq" Şimdi mi aklına gelmişti kızı olduğu ".. Seni ne kadar üzsem de.." Yeni mi farketmişti " Sana bu haberi vermekten kendimi alıkoyamadım." Jacq, soluğunu tutmuş, mektubun sonuna gözlerini kaydırdı. Mektup o kadar uzun yazılmıştı ki, gözlerini kaybettiğini sandı ".. ve biz evleniyoruz" Jacq bunu biliyordu zaten. Evde fısıltılar eşliğinde duyuyordu. Gözlerini yukarıya sürdü "Eva ile mutluluğu.." Jacquelyn bunu hayretler içinde okuduğunda ağlamakla, sevinmek arasında mekik dokudu adeta. Mutlu olmalıydı, babasının mutlu olmasını istiyordu. Özgün olmalıydı, o kadın bir ölüm yiyendi. Bu düşüncelerinden Jacqulyn'ı Hogwarts'a kuşu Fwooper'ın acı sesi getirdi. Jacq, parşömeni sırtındaki renkli ve bir o kadar ağır çantasına tıktı ve ona yem vermeyi unutmadı. Göz yaşları içinde Ravenclaw Ortak Salon'una doğru adımlarını yöneltti.