| Gezinti... | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
John Stewen Peterson Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 813 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12198 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 15/03/08
| Konu: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 00:27 | |
| Güneş yavaş yavaş batar ve gökyüzü o muhteşem kızıllığına bürünürken başka bir günün yorgunluğunu üzerinden atmak için bu sefer göl kenarını değil fısıldayan ağaç korusunu seçmişti. Adımları yavaş yavaş koruda atılırken ayaklarının altında yaprakların çıtırdadığını ve burnuna keskin bir çam kokusunun dolduğunu hissediyordu. Burası gece karanlık ormandan farksız bir ürkütücülükte olsa da buram buram gizem kokmasıyla tanıştığı orman günün bu zamanında gerçekten mükemmeldi. Araçların dallarının ve dökülmeyen yaprakların arasından güneşin gücünü kaybetmiş ışığı yada ileride battığını gösteren kızıllık görünüyordu.
John adımlarını attı ve bir ağacın bulunduğu yere birkaç dakika içinde ulaştı. Uzun büyük bir kavaktı bu. Geniş gövdesi iki büyük parça halindeydi ve ortasındaki boşluk rahat bir oturma alanı gibi gözüküyordu. Yapraklarının çoğu dökülmemiş gibiydi ve bir iki tanesi rüzgarla sallanıp aşağı düşüyordu John ağaca bakarken. John'un elleri ağacın sert ve pürüzlü yüzeğinde dolandı. Yaşlı ağaca nazikçe çıktı ve arkasına yaslanıp dayanırken onu hissetmeye çalıştı. Burnuna dolan nefis orman havasını içine çekerken yüzünde bir gülümseme yayıldı. Okuyacak bir kitap da olsa burası gerçekten mükemmel bir yer olurdu.
-Burasını iyi bellemeliyim. . Belki bu ağacın kollarına birkaç kez daha atarım kendimi diye mırıldandı kendi kendine önemli bir şeyi hatırlatırmışçasına bir tavırla mırıldanarak. Gözleri etrafta dolaştı ve huzmeler halinde dalların, yaprakların arasından giren güneşi izlerken dersleri düşünmeye başladı. Bazılarında özellikle Tılsım'da uygulama yapsalar da diğerlerinde bunu yapmamaları kötüydü. Sonraki derslerin bu konuda iyi bir telafi arası olduğunu umuyordu. Verilen ödevlerle ve notları kafasına kazımakla uğraşırken gün hızla geçiyordu. Bazen çalışmaların içinde yaramazlıklarını bile unutuyordu. Neyse ki küçük dostu Stefania ile karşılaştığı her an yeni bir tanesi eklenecek gibi gözüküyordu. Kızla maceraları ve karşılaşmaları aklından geçiyordu ki çıtırtılarla dalgınlığı dağıldı.
-Sen de kimsin? dedi asasını doğrultarak duyduğu çıtırtılar üzerine. Gözleri dikkatle ağaçları tarıyordu. Ve asası elinde nasıl bitmiş şaşıyordu. Fakat gün geceyi bulurken burada dikkatli olmak gerekirdi. Önce ağaçların arasından yürüyen yabani bir gri kedi sonra da bir tavşan görse de hisleri onların çıkarmadığı yönündeydi. Sonunda gözleri ona yönelen bir insan karaltısında sabitlendi. Acaba kimdi bu? | |
|
| |
Elina Jeny Mercisly Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 20 Yaş : 32 Galleon : 11976 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/07/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 00:49 | |
| Elina gün boyunca çok yorulmuş, siyah tüylü, yeşil gözlü sinsi kedisini alıp kendini bahçeye atmıştı. Kedisini kucağında tutup kendi keşfettiği gizli yerine doğru koşmaya başladı. Güneş batmak üzereydi. Kedi Elina'nın kucağında rahat durmuyordu. Elina koşmayı bırakıp kediyi yere bıraktı ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. Ayaklarının altında ezilen yaprakların çıtırtısına bayılıyordu. Gizli yerine kedisi daha erken varmıştı. Kedi ağacın yanında sinsice mırıldanıyordu. Elina ne olduğunu çok geç olmadan anladı. Orada birisi olmalıydı. Kedi o kadar garip bakıyorduki ağacın üstüne. Yabancı onu daha farketmemişti derken ; " Sen de kimsin? " dedi yabancı. Elina çatır çutur yaprakların üzerinde yürüyerek sinsice yabancının arkasına geçti. Bu yorgunluktan sonra eğlenmek hakkıydı; "AGUAMENTİ" diye bağırdı. Ağaçta oturan yabancı sırılsıklam su olmuştu. Elina kahkahalarla gülmeye başlamıştı. İşte buna bayılıyordu. Kediside durumdan pek hoşnut bir biçimde yabancıya sinsice bakıyordu. | |
|
| |
John Stewen Peterson Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 813 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12198 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 15/03/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 01:22 | |
| -La... Lanet... Merlin'in pabuçları diye homurdandı aniden gelen suyla ıslanırken. Şimdi asasını kaldırıp kıza bir büyü yollayabilecek kadar öfkeliydi. Buraya birisinin gelmesi en başından beri mutlu edecekti ama ona böyle bir şey yapmaya cüret etmesi hiç de mutlu edeceğe benzemiyordu. Gür saçlarını iki yana bir aslanın yelesini savurması gibi savururken bir parça su sıçramıştı. Kıza gelmesine aldırmıyordu bile. Bu kız ne hakla üst sınıftan birine saldırıyordu. Kendini beğenmiş Slytherine saldırıp onun gibi olmayacaktı en azından. Muzip bir sırıtış yayılırken suratına bir süre kuş seslerinin sessizliğinde kızı süzmeye koyuldu. Evet bu küçük yılancığı ilk günlerden görmüştü. O zamandan belli ediyordu kendini ve yine John'un başına bela olmuştu o günlerden bu günlere.
-Merhaba küçük yılancık. Tıs... Tıs... Tıs... -ufak bir kahkaha attı- Biliyor musun bana saldırmanın bedelini gerçekten ağır ödeyebilirdin. Üst sınıflardan birine saldırmak bir Slytherin için iki beden büyük bir cesaret gösterisi küçük yılancık. dedi kızın gözlerinin içine bakarak doğrultulmuş asasıyla ona doğru adımlarını atarken. Onun temel büyüleri mi kendisinin büyüleri mi daha etkili pekala görebilirdi. Ancak onunla kendi dilinden konuşmak gerekirdi. Bir Slytherine zarar verip binasının değerli puanlarını götüremezdi. Ama kim bilir belki de o buna neden olabilirdi. Bu yüzden sesindeki alaycılık tıpkı onların binasından biriymişçesine yoğundu. Konuşmadan önce havalanan bir yaprağı havada yakaladı ve avuçlarında ezdi. Bunu aslında öfkesini çıkarmak için yapmıştı. Toza dönüşen yaprağın birazı ellerine yapışmış kalanı yere ayaklarının dibine düşmüştü.
-Ee... küçük yılancık. Zindanda havalar nasıl bakalım. Aslında kulağa garip gelmiyor mu bu sizce. Bir Slytherin olarak bilirsin sanırım ki siz insanlara tepeden bakmayı seversiniz. Ama neden öyleyse biz kulelerdeyken siz yerin dibindesiniz acaba? derken sesinde gerçekten de bir sohbet havası hakimdi ki bu kızı kızdırıyor olmalıydı. Islak cüppesini çıkararak Kolunun altına alırken üzerinde sadece gömleği ile kalmıştı. Üzerine yapışan gömlek tenini açık açık gösterse de onu ilgilendiren sadece esen hafif rüzgarla bedenine dolan soğuktu. Bunun hesabını bir şekilde ödeyecekti ama nasıl şu an bilemiyordu. Asasını parmakları arasında çevirerek bakışlarını arada göz ucuyla kıza baksa da aldırmaz bir görüntüyle ufka dikmişti yeniden.
Kızıllaşan gök yerini geceye bırakmaya hazırlanırken hava soğuyordu. Aynı zamanda kızıl gök bu sabah gördüğü rüyayı canlandırıyordu. Hep bir savaşın içinde olmak isterken bunu görmüştü. Bu belki akşam onları geçirdiğindendi ama rüya sanki ona ders verir gibiydi. Kanlı kaosun içinde bulmuştu kendini kulağını dolduran çığlıklar ve kahkahalara aldırmadan saldırmaya çalışıyor ama onlara yaralarken kendisi de yaralanıyordu. Hafif bir gülümsemeyle bakışları kızda toplandı yeniden. Bu küçük yılancık gerçekten kendini mi aramıştı yoksa buraya geliş sebebi farklı mıydı bilemiyordu. | |
|
| |
Elina Jeny Mercisly Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 20 Yaş : 32 Galleon : 11976 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/07/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 01:44 | |
| Elina kahkahalarına hakim olamadan gülüyordu. Kendinden bir üst sınıfta olan birisine saldırmıştı. Çocuğun sırılsıklam haline ezik bir bakış atarak karşılık verdi. Kahkahaları kesilmişti. Bakışları konuşuyordu. Eziksin dercesine... "La... Lanet... Merlin'in pabuçları "diye homurdandı çocuk aniden gelen suyla ıslanırken. Gür saçlarını iki yana bir aslanın yelesini savurması gibi savururken bir parça su sıçramıştı. Su Elinaya çarptı. Elina suyu parmağıyla silip ezici bakışlarına devam etti. Muzip bir sırıtış yayılırken suratına bir süre kuş seslerinin sessizliğinde Elina'yı süzmeye koyuldu.
"Merhaba küçük yılancık. Tıs... Tıs... Tıs... " dedi veufak bir kahkaha attı. "Biliyor musun bana saldırmanın bedelini gerçekten ağır ödeyebilirdin. Üst sınıflardan birine saldırmak bir Slytherin için iki beden büyük bir cesaret gösterisi küçük yılancık. " dedi kızın gözlerinin içine bakarak doğrultulmuş asasıyla ona doğru adımlarını atarken. Elina tekrar küçük bir kahkaha attı ve alaylı bir ses tonuyla; " Tıs tıs tıs merhaba cesaretsiz gryffindorlu! Eğer cesaretin olsaydı kaşılık verebilirdin. " küçük bir kahkahadan sonra devam etti Elina; " Seçmen şapka şaşırmış galiba seni gryffindor'a göndermekle. Ayrıca bir slytherinli olarak senden daha cesaretli olduğum kesin. Benden iki beden büyük bir cesaret değil bu aksine iki beden küçük bir cesaret göstergesiydi benimkisi. " dedi Elina ve ezici bakışlarını çocuğun üzerinde gezdirdi.
"Ee... küçük yılancık. Zindanda havalar nasıl bakalım. Aslında kulağa garip gelmiyor mu bu sizce. Bir Slytherin olarak bilirsin sanırım ki siz insanlara tepeden bakmayı seversiniz. Ama neden öyleyse biz kulelerdeyken siz yerin dibindesiniz acaba?" dedi alaylı bir sesle çocuk. Elina sinirden deliye dönecekti neredeyse. Çocuk ıslak cüppesini çıkararak Kolunun altına alırken üzerinde sadece gömleği ile kalmıştı. Üzerine yapışan gömlek tenini açık açık gösteriyordu.Çocuk asasını parmakları arasında çevirerek bakışlarını arada göz ucuyla Elina'ya baksa da aldırmaz bir görüntüyle ufka dikmişti yeniden.
Kızıllaşan gök yerini geceye bırakmaya hazırlanırken hava soğuyordu. Aynı zamanda kızıl gök bu sabah gördüğü rüyayı canlandırıyordu. " Ha ha ha! Sen kendini bir gryffindorlu olarak böyle avut bakalım. " dedi sinirli ve alaylı bir ses tonuyla Elina. Ellerini beline koydu ve tehdit eder bir ses tonuyla; " Burası benim kendi keşfettiğim dinlenmek için geldiğim gizli bir yerdir. Ne arıyorsun burada cesaretsiz gry'cik? " dedi Elina abartılı bir alaylı ses tonuna hakim olamayarak. | |
|
| |
John Stewen Peterson Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 813 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12198 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 15/03/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 02:18 | |
| -Demek cesaretsiz olduğumu düşünüyorsun.Evet cesaretin aptallığa dönüşmemesine inenen türden bir Gryyffindorum ve küçük yılancık dikkat et senin cesaretin aptallık olmasın.Yoksa... canından olabilirsin dedi haşin bir tavırla.Aslında bu sözü ona babası söylemişti.Faydasız bir cesaret gösterisi yapacak değildi.Her ne olursa olsun kendinden güçsüz birine kendisi iyice buna zorunlu bırakmadıkça bir şey yapmazdı.Hareketi onu sinirlenmişti ancak gereksiz bir cesaret gösterisi olurdu bu.Üstelik kendisi güçlüyken saldırmak ancak bir Slytherine yaraşırdı.Eh karşısındaki farklı bir yılandı.Sonunun nasıl olacağını merak ediyordu.
Kızın John'a göre kulak tırmalayıcı kahkahalarının arasında tek duyulan ses kuşların çıkardığı sesti.Belli ki onun olan az önce gördüğü kedi sessiz bakışlarla onları izliyordu.Merlin asşkına tatlı bir hayvan sayılırdı ama biri ona insanların yüzüne film izlermiş gibi bakmamasını öğretmeliydi.Hayvanların sahiplerine benzediği konusundaki fikri bir kez daha kanıtlanmıştı.Rüzgar hafif bir ıslaklıkla parlayan saçalarını hafif hafif dalgalandırırken bakışları kızın üzerinde bir an durup sonra arkasındaki ağazca ve derinliklere dalmış sonra yine kızın üzerinden geçerek yukarı doğrulmuştu.Hiçbir zaman bu tekinsiz kıza bakmayı ihmal etmiyordu.
-Avutmak ha... Öyle olsun bakalım.Aslında ben merakımı çeken bir şeyi sormuştum.Ama sen hep sizlerin yaptığı gibi istediğiniz şekilde anladınız.dedi gözlerini kızın üzerinde gezdirirken.Aslında John bunu bir ara gerçekten merak etmişti.Bunu babasına sorduğunda o Ravenclaw mantığı uygun bir cevap bulmak için bir süre uğraşmış ama sonra dosyalara dönmüştü.Annesine o gün soramamıştı çünkü yine o lanet seyahatlerinden birindeydi.Geldiğindeyse unutmuştu ama bu küçük Slytherin'iin hatırlatması fazlasıyla garipti.
-Aramızdaki yaş farkını unutma... Senin keşfettiğin bu yere bir sene boyunca geldim ki gölden sonraki tercih alanımdır. dedi sert ve her sözcüğü vrgulayan bir ifadeyle kıza bakaran.Eh bir parça kızmıştı.Ama bir an sonra gülemeye başlaması çok da başarılı olmadığını gösteriyordu.Rüzgarın yine estiğini hissetti ve yüzünü okşayan rüzgar yerdeki otları da sürüklemeye başlaöoitı.Karşısındaki kız dışonda manzara mükemmeldi.Ama her ona kaydığında canının sıkıldığını hissediyordu.Eh buraya James Charlie Sevarus Stefania değil de bu kızın gelmesi kötüydü ama o buradan gitmedikçe onunla böyle atışırsa baya eğlenecek gibiydi. | |
|
| |
Elina Jeny Mercisly Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 20 Yaş : 32 Galleon : 11976 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/07/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 02:45 | |
| Elina dediklerini duymazdan geldi. İster cesaretinn aptallık olduğunu düşünsün ister düşünmesin umurunda değildi. Buraya yorgunluğunu biraz olsun azaltmaya, dinlenmeye ve lanet olası aile sorunlarını düşünmeye gelmişti. Karanlık bastırmıştı. Karanlığın bastırması beraberinde buz gibi bir rüzgarıda sürüklemişti. Elina'nın saçları rüzgarda dans ediyordu. Kedi ise rüzgardan hiç rahatsız olmamış gibi görünüyordu. Çocuğun üstü ıslaktı ve rüzgar sayesinde üşüyecekti. Elina memnun bir şekilde gülümsedi. İsmini bile bilmediği çocuğu baştan aşağı aşağılayıcı bir bakışla süzdü. Sonra kendisininde üşüdüğünü hissetti. Üzerinde beyaz askılı bir bluz altında ise siyah dar paça pantolon vardı." Lanet olası rüzgar. " dedi içinden. Ağacın kenarına geçip oturdu. Kedisine eliyle yanına gelmesi için işaret yaptı. Kedi işareti gördüğü halde yerinden kıpırdamadı. Elina sinirden köpürüverdi. Bir an gryffindorlu çocuğun orada olduğunu unutup başını gökyüzüne kaldırdı. Milyonlarca yıldız vardı. Hüzünlü bir şekilde baktı. Küçük kız kardeşi dışında ailesinden nefret ediyordu. Heleki dünkü olanları duyduktan sonra. Elina gökyüzüne bakarak dalmıştı. Taa ki yaprak gıcırtısının sesini uyuncaya kadar. Gıcırtının sesiyle Elina yanlız olmadığını hatırladı. Başını çocuğa çevirip; " Sen hala burada mısın? Burası benim mekanım gitsen iyi olur. Düşünmem gereken ve senden daha önemli mevzularım var. " dedi sitem, alay ve öfke dolu bir sesle. | |
|
| |
John Stewen Peterson Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 813 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12198 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 15/03/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 03:13 | |
| -Vaaay... At adamlarla akrabalığın olduğunu bilmiyordum. Ayrıca... buranın Yılancığın bölgesidir diye tabela taşıyan çitlerle çevrili bir yer olmadığı açık. Yani küçük yılancık bölgene herkes girebilir. Buna ben de dahilim. dedi kelimeleri alaylı tonlarla vurgulayarak. Önce ıslatıyor sonra bölge saçmalıklarıyla kovmaya çalışıyordu demek. Okulda ondan daha uzun süredir vardı ve Hogwarts'ın tüm deliklerine girip çıktığını pekala söyleyebilirdi. Meraklı tavrı gerçekten bunu onaylıyordu ve hiçbir kişi bunu engelleyemezdi. İçinde katırın o ısrarcı inadı uyanmaya başlamıştı. Yüzünde alaylı gülümseme içinde alevleri şömine ateşiymişçesine dalgalanan bir öfke vardı.
Rüzgar yine bedenini okşarcasına geçip saçlarını dalgalandırarak esmeye başlaması sanki az önce içindeki öfkeyi sakinleştirmeye çalıştırması gibiydi. Evet sakin de olmalıydı zaten zaman zaman bunu başaramasa da duygularına hakim olmaya çalışıyordu. Çünkü güç duygulardaydı. Öyle ki duygularını iyi kullanırsan karşısındakini köleleştirebilirdin bile. Hem de hiç farkında olmadan karşındakinin kendi rızasıyla yapabilirdin. Bu yüzden hakim olmalıydı onlara ki herhangi biri aptallığa dönüşürse hiç hoşuna gitmeyeceği kesindi. Ağaçların hışırdamamaya başlamasıyla rüzgarın sürüklediği ağaçtan gözü yeniden kıza kaymıştı.
-Ee.... ne bekliyorsun. Yoksa çit ve tabela mı arayacaksın? dedi ufak bir kahkha patlatarak. Atadamları anlıyordu aslında. Onlar mecbur bırakıldıkları için oradaydılar ve o topraklarının ele geçirilmesini istemiyorlardı. Kendi değimiyle iki bacaklıları sınırlarında istememekle onlardan intikamını alıyorlardı. Bunun kavgaları önlediği de söylenebilirdi oraya gidip onları kızdıranlar olmasaydı..Bu kız ise sadece o bölgeye sık geliyor diye kendi bölgesi ilan etmişti. Üstelik kovduğu adamın yaşını her şeye rağmen hiçe sayıyor gibiydi. Dostlukta yaşa önem vermezdi. Düşmanına saldırırken küçüklere bir şey yapmamaya dikkat ederdi. Ancak bu kadar hiçe sayılmaya da açıkçası gelememişti.
-Burada böyle bir alanın olduğunu müdireye söyle tapusunu da hallettin mi merak etme gelmem. Ama şimdi rahatım.Biraz serinlik iyi geldi.Bak bunu sen de tatmalısın Aquamenti büyü kıza aniden parlayan sular halinde çapıp kendisiyle aynı halde bırakmıştı.Eh ne yaptıysa aynısını yapabilirdi pekala.Çünkü eğer bu konuda tek bir kelime etse kendisininkini de açıklamak zorunda kalırdı.John asla yalan söylemeden iyi bir şekilde kendini savunur ve başarılı olabilirdi.Ceza alsa da en azından o da alacaktı.
Out:Bu arada ıslatırken büyüyü yanlış yazmışsın.O söylenişle beni normalde ıslatamazdın "g" değil "q" olacak ikinci harfi çünkü… | |
|
| |
Elina Jeny Mercisly Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 20 Yaş : 32 Galleon : 11976 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/07/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 03:39 | |
| " Sen hala burada mısın? Burası benim mekanım gitsen iyi olur. Düşünmem gereken ve senden daha önemli mevzularım var. " dedi sitem, alay ve öfke dolu bir sesle. -Vaaay... At adamlarla akrabalığın olduğunu bilmiyordum. Ayrıca... buranın Yılancığın bölgesidir diye tabela taşıyan çitlerle çevrili bir yer olmadığı açık. Yani küçük yılancık bölgene herkes girebilir. Buna ben de dahilim. dedi kelimeleri alaylı tonlarla vurgulayarak.
-Ee.... ne bekliyorsun. Yoksa çit ve tabela mı arayacaksın? dedi ufak bir kahkha patlatarak.
-Burada böyle bir alanın olduğunu müdireye söyle tapusunu da hallettin mi merak etme gelmem. Ama şimdi rahatım.Biraz serinlik iyi geldi.Bak bunu sen de tatmalısın Aquamenti büyü kıza aniden parlayan sular halinde çapıp kendisiyle aynı halde bırakmıştı. Elina sırılsıklam olmuştu. Sinirden köpürüp ayağa kalktı. Keşke ona bir lanet yapabilseydi. Elina'nın aklına küçük çocuklara onları kızdırmak amacıyla yaptığı büyüler geldi; "Tarantellagra!" diye bağırdı Elina. Çocuk ayaklarını kontrol edemeyerek oynamaya başladı. Fırsattan yararlanarak kendisine tekrar büyü yapılmasını önlemek için " Expelliarmus!" dedi ve çocuğun elindeki asa havada asıldı. " Accio asa!" Elina asayı aldı ve kendi sırt çantasına koydu. Çocuk hala oynamaktaydı büyünün etkisiyle. Elina bir şeytanlık daha yapmak istedi. Fakat yaptğı büyünün süresi dolmak üzereydi ve çocuk intikaını alırsa çok kötü olurdu. Kedisini kucağına alıp, koşmaya başladı çünkü büyünün etkisi bitmiş çocuk kendine gelmişti. Koşuyordu fakat nereye koştuğunun farkında bile değildi. | |
|
| |
John Stewen Peterson Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 813 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12198 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 15/03/08
| Konu: Geri: Gezinti... Cuma 04 Tem. 2008, 17:10 | |
| Büyü John'a vurduğunda John bir kahkaha patlatmıştı dans ederken ve dans boyunca gülüyordu. Bacaklarının dansla yorulsa da eğlendiğini hissediyordu. Eh karşılık bekliyordu ve güzel bir büyüydü. Aslında onu ıslatmasa bunu yapacağı kesindi. Ama şimdi bunun önemi yoktu. Tam büyü yapacaktı ki asasını elinden bıraktırmıştı kız ve şimdi asasız bir haldeyken hiç şansı kalmamış gibiydi. Kız koşmaya başlamıştı. John da kendini topladıktan sonra koşmaya başladı. Öfke ile yoğrulmuş beyni hızlı çalışmaya başlamıştı. Gözlerini kısarak koşmayı sürdürdü.
Koştukça rüzgar peşinden geliyordu. Bu bedenini soğutsa da aldırmıyordu. saçları yüne dalgalanıyor havalanıyordu. Ağaçlar yeşil bir çizgi gibi sağından solundan uzanıyordu. Aklına gelen fikirle kızı peşinden koşarken önce sağa sonra sola derken ormanın içinde kaybettirmişti. Şaşkınlaşmaya başladığını görebiliyordu. Bir an ağaçların arasına daldı. Kız bakınırken tam arkasındaki ağacın tepesine çıkmış ona bakıyor olduğundan habersizdi. Babasının anlattığı birkaç şey ve biraz da şans sayesinde kendisini gizleyebilmişti. Hızla kızın arkasına atladı ve diğer kolunu boğazına geçirirken de bir bacağı yılan gibi kızın bacaklarından birine dolandı. Elindeki asasını boşta kalan eliyle aldı. Sonra geri çekilip kızın karşısına geçti. Hiç düşünmeden haykırdı.
-Petrificus Totalus dedi ve ağaçlar içinde kuş ve hayvan sesleri haykırışını yankılarcasına sesler çıkardılar. Doğa onun yanındaydı sanki ve o küçük şeytana içinde bulunduğu orman da öfkesini kusuyordu. Öfkeyle yoğurmuş ışın büyük bir hızla kıza çarpmış ve yere atmıştı. Ona bedensel bir zarar vermeden ondan kurtulmanın tek yolu olarak aklına bu gelmişti. Aslında babasının kitabında okuduğu birkaç laneti denemek isterdi ama denemeyecekti. Haksız duruma düşmek istemezdi kesinlikle. Gözleri bir an kızın kedisine kaydı. Kedi korkmuş görünüyordu ve tüylerini kabartarak geri çekilmişti.
-Seni burada bırakırdım küçük şeytan... Biri bulana kadar. Ancak iyi bir kalbim olduğuna şükretmelisin. Sizin gibi bir pislik olmak istemem dedi haşin bir bakışla taşlaşmış kıza bakarken. Eğilerek cebine bir not karaladı. Yazısını oldukça özenli bir şekilde değiştirmişti. Bunu da dedesi öğretmişti ona. Bununla kendisine düşman iki kişinin birbirini öldürdüğünü anlatmıştı ki babası da onaylamıştı bunu. Not gerçekten basitti. Kocan şüpheleniyor... Dikkatli olalım. Notu alan iki kişi ona saldıracakları gece çıkan karmaşada öldüren lanetleri birbirine yollamışlardı. Olay bir kaza olarak kayda geçse de gerçekte dedesiydi her şeyin nedeni. Evet... O da bunun cüppesini giyiyordu ve o da bir yılan sayılırdı. Her ne kadar taraf seçmese de.
Sana saldırının bedelini ağır ödeyebileceğini söylemiştim küçük yılancık... Dans etmek güzeldi. Bir gün bunu senin de yaşaman dileğiyle.
Notu kızın ön cebine koymuştu. Akşama doğru olan yoğunlukta gördüklerine onu baygın bulduğunu ve Slytherin binasına götüreceğini söyledi. Blöf yapmak konusunda yalan söylemekten nefret etse de başarılıydı. Binanın kapısında kız çözülmüş bir şekilde uyanırken John çoktan ortadan kaybolmuştu. Bunun onun için bir ders olacağını umuyordu. Eh fazla cesur sayılan bu kıza cesaretinin aptallığını bir başkası onun ölümüyle sonlandıracak kadar ciddi bir şekilde anlatmadan bunu yapması ona bir yarar bile olmuştu. Tüm bunlardan sonra koruluk şimdi yeniden eski sessizliğine kavuşmuştu... | |
|
| |
Severus Rodney Anthony Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 810 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12182 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/03/08
| Konu: Geri: Gezinti... Salı 26 Ağus. 2008, 14:28 | |
| Uzun süredir cevap yazılmadığı için; kilit + arşiv | |
|
| |
| Gezinti... | |
|