Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Penelopé Lilith Caliente

Penelopé Lilith Caliente


Kadın
Ruh hali : Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık Hmbl7
Mesaj Sayısı : 73
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11978
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 01/07/08

Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık Empty
MesajKonu: Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık   Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık Icon_minitimeCuma 04 Tem. 2008, 21:42

Annesinden gelecek mektubu hevesle bekliyordu. Özlemişti onu… Ama mektup gelmiyordu işte kaç gün olmuştu. Gelmiyordu. Pen artık korkmaya başlamıştı. Neler oluyordu? Göl kenarında kendi başın otururken dersten kalma parşömene bir şeyler karalıyordu hemen başucunda olan turuncu çantasından biraz mürekkep çıkardı.

Az sonra arkasını döndüğünde beyaz bir kuşun uçarak kendinse doğru geldiğini gördü. Ama pek net değildi. Yavaş yavaş netleşiyordu ve yaklaşıyordu. Beyaz bir baykuş Pen baykuş iyice yaklaşınca bunun Chen olduğunu anladı. Annesinin beyaz baykuşu! Baykuşu inceleyince küçük bir kağıdı kaptı. Annesinin el yazısıydı. Evet annesinin

“Sevgili Pen

Dayın St Mungo’da onun için birkaç gün bizden mektup alamayacaksın. Yaramazlık yapma. Kendine iyi bak…

Seni Seven Annen"


Pen mektubu altı kere okumuştu. Bu kadar mıydı ‘dayın St Mungo'da yaramazlık yapma.’ Peki, ona olanları kim açıklayacaktı. Hemen yanı başında ki baykuş mu öfkeyle mektubu buruşturup göle fırlattı. Ne kadar da güzel bir gündü. Başucundaki baykuş şimdi ortalıklarda yoktu. Herkes onu terk etmişti. Bu koca dünyada yapayalnız hissediyordu kendisini hem de fazlasıyla… Pen sinirden köpürüyordu. Elinde olsa Hogwarts’tan gidip anne ve babasına onlardan nefret ettiğini söyleyebilirdi! Sinirlendiğinde olumsuz düşüncelere kapılırdı hep… Bu da öyle miydi acaba? Yoksa gerçek mi? Zaten kâbuslar yetiyordu. Şimdi de hayat bir kâbus olmuştu.

”Eğer hayat buysa-”

Pen’in adeta dili tutulmuştu. Konuşamıyordu! Dudaklarından o hakaretler çıkamıyordu. İçinden küfretti. Bu kadar yeterdi. Gerekirse kendisni şu gölden atardı ama birisi ona açıklama yapmak zorundaydı! Bu hayat onundu ve bunu bir kâbusa dönüştüremezlerdi. Ayak sesleri duyuyordu kendisine doğru ilerleyen ayak sesleri çimenlerin hışırtısı bunu ispat etmeye yeterdi. Pen arkasını dönmeye korkuyordu adeta korkuyordu. Oysa o hiçbir şeyden korkmazdı. Bugünlerde ona bir şeyler oluyordu. Evet, bir şeyler oluyordu değişiyor muydu? Hayır olamazdı. Bununla alakalı değildi. Şu sıralar biraz fazla üstüne gelinmişti belki de bu yüzdendi… Hışırtılar iyice netleştiğinde Pen tatlu ve yumuşak bir sesle irkildi.

”Bir şeyin mi var bana açılabilirsin…”
”Bak sümsük hemen burayı terk et”

Bu sefer hışırtılar uzaklaşmıştı. Çocuk içinden ne küfürler ediyordu kim bilir. Pen de sessizce küfretti. Çocuğun oradan ayrılışını izlerken ister istemez sırıttı. Sırıtması sona erdiği an hışırtılar da sona ermişti. Arkasını döndüğünde çocuk çoktan gitmişti. Pen oturduğu mat kayanın üzerinde kıpırdandı. Şimdi gölü biraz daha rahat görebiliyordu. Derin bir iç çekmişti. Ama aynı iç çekiş bir daha tekrarlanmıştı. Pen etrafına bakındı. Biri onun taklidini mi yapıyordu?

”Bak eğer beni taklit etmeye devam edersen tokatı yersin!”
“Beni taklit etmeye devam edersen tokatı yersin!”

Ses aynı derece de hınçla çıkmıştı. İyi bir tiyatrocuydu herhalde onu taklit eden Pen bas bas bağırmalarını aniden kesti. Ne kadar da şapşaldı. Sesi yankılanıyordu. Etrafta kimse olmadığından gören ve duyan olmamıştı. Yoksa yerin dibine girerdi. Kaya da daha da huzursuzca kıpırdandı. Evet, yoktu kimse ne bir kahkaha ne de bir kıkırdama duyulmuştu. Rahatlıkla derin bir nefes aldı. Ama bu sefer hakaret ya da küfür etmedi. Çünkü sesinin yankılandığını uzun bir süre sonra anlamıştı…

Büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Hani kötü haber gelmeycekti. Hayat cehennem olmuştu şimdi. Derslere de çalışamayacaktı. Zaten umursadığı da yoktu. Gölün için de sırılsıklam olmuş mektup ilerliyordu. Pen keşke yırtsam diye düşündü birinin eline geçmesini istemezdi. Dayısına ne olduğunu önemsemiyordu sadece annesini merak ediyordu. Annesi ve dayısı pek iyi anlaşamazdı. Şimdi bu kadar değerli olmasına şaşmıştı. Hanımefendi bir zahmete katlanıp mektup yazamazdı demek...

Annesine karşı ilk kez bu kadar nefret duymuştu. Peki ya Juliét ne haldeydi kim bilir. Hafta sonu tatilini onlarla geçirmeyi düşünmüyordu. Eğer onlar için önemli değilse onlarda Pen için önemli değildi. Zaten bundan önce de onlarla tatilini geçirmeyi hiç planlamamıştı. Tatilini arkadaşlarıyla gezerek geçirecekti. Evet öyle olacaktı. Tabii bir kaç arkadaş dhaa edinirse daha eğlenceli bir tatil olabilirdi belki...

Mat kaya elini sıyırmıştı ki kırmızı bir sıvının kayaya döküldüğünü hissetti. Kıpkırmızı bir sıvının... Pen önce bir şey anlayamamıştı. Güneşin ışınlarıyla parlayan sıvının yeni olduğu belliydi. Elinin içini açtığında zümrüt yeşili gözleri direk turuncu çantasına yönelmişti. Yaramazlıkları yüzünden çoğu zaman bir yerlerini yaralardı. Ama bu sefer o bir şey yapmamıştı. Pen çantadan peçete alarak avucun akoydu. Avucunu yumruk yapıp gölü izlemeye başladı...

Out:Gelmeyin lütfen anlaşmalı rpdir...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicole Marissa Magdalene
Fontjoncouse Otel Ortağı
Nicole Marissa Magdalene


Kadın
Ruh hali : Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık Friendssx9
Mesaj Sayısı : 4533
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12679
Ekspresso Puanı : 75
Kayıt tarihi : 02/07/08

Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık Empty
MesajKonu: Geri: Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık   Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık Icon_minitimePaz 06 Tem. 2008, 14:13

Hayat ne kadar acımasızdı şimdi anne babası olsa her işi hallolurdu, fakat onlar
olmayınca onların hayatında ne kadar büyük bir boşluk olduğunu anlamıştı.
Arkadaş edinmek, yemek yemek hatta bir iş yapmak için bile annesi her an onu
uyarır, bütün kötülük ve iyiliklere karşı korurdu. Nicole bu olayı sevmez ve
her an mızmızlanırdı Annesine;
"Artık ben sizin küçük eski Marissa'nız
değilim"
O sırada, her şeyden uzaklaşmak için evinin oradaki dağa çıkardı,
daha ilk günden annesiyle inatlaşmalarını özlemişti. Bu yüzden kendine ıssız
bir yer aradı. Hogwarts bahçesinde düşünmeli ve hayatına nasıl bir yön
vereceğini planlamalıydı. Belki de o sırada sevdiği birine rastlardı İlk defa
biriyle dertleşmeye ihtiyacı olduğunu hissediyordu. Hayatında ilk defa kendini
değersiz hissediyordu. Sonunda gölün orda yanlız başına oturan tanıdık birine
rastladı ilk çok tanıyamasa da sonradan bunun o arkadaşı olduğuna emindi.
Penelope'tu bu ne kadar çok sevmese de eski anıları geldi aklına onla ne kadar
çok kötülük yaptıkları ve anne babalarını mahcup bir şekilde zor duruma
soktuklarını hatırladı. Eski suç ortağını görmek onu biraz sevindirmişti. Eski
bir tanıdık görüp eski anıları tazeleyip yerine yenilerini koymak, beklide
ikisinin de ihtiyacı olan şey buydu. Geçmişteki yaşanmışlığa yenilerini katmak
bence en güzel macera bu olsa gerekti Bakalım Penelope bu işe nasıl bakacaktı.
Yavaş yavaş Penelope’un oturduğu yere doğru yürüdü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hayal Kırıklığı ve Arkadaşlık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG İçi Sayfalar-
Buraya geçin: