Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Buluşma

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePaz 06 Tem. 2008, 02:56

Paula sonunda boş bir vakit bulabilmişti. Yatakhanede, yatağında, yastığına sarılmıştı. Saatin gelmesini bekliyordu. Derslerden birinde Maglor arkasında oturuyordu ve Paula çaktırmadan kitabının arasına '' Akşam, fısıldayan ağaç korosunda...'' diye bir not sıkıştırmıştı. Maglor' un dersten sonra kitabını açıp tekrar yapacağını umarak beklemeye devam ediyordu. Yatakhanede kimsecikler yoktu. Vakit henüz yeterince geç değildi. Paula etrafına bakınmaya başladı. Bu okul onu en çok yakın olmak istediğinden biraz uzaklaçtırmıştı son zamanlarda. Paula kaç gündür Maglor' u göremediğini düşündü. Trende sarıldıkları anları zihninin derinliklerinden seçip tekrar gözünün önüne getirdi. Paula kendini o kadar güvende hissetmeyi özlemişti. Sarıldığı yastığı bırakıp üzerine spor ama güzel kıyafetler giymeye karar verdi. Dolabını açıp bir çırpıda giyeceği kombinasyonu seçti. Ardından yavaş yavaş giyindi. Bileğine opalden su yeşili taşları olan bilekliğini taktı. Saçlarını tokasını açıp serbest bıraktı. Uzun siyah saçlarının dalgaları daha belirgin duruyordu. Ayna karşısında kendisine baktı. Güzel görünüyordu. Havanın biraz daha kararması için sabırsızlanıyordu.

Zaman durup beklediğinde daha yavaş akıyordu sanki. Paula dayanamayıp saatine baktı. Yavaş yavaş doğruldu yatağından. Ayakkabılarını bağladı. Doğrulup kalktı. Dolabını açıp üzerine çok da kalın olmayan bir kot ceket aldı. Yavaş yavaş düşünceli bir halde buluşma yerine doğru yürümeye başladı. Havanın karardığı andan itibaren onu orada bekleyecekti. Neden direk söylememişti sanki?! Heyecan arar gibi saçmalamıştı. '' Ya Maglor notu görmezse, ya burda saatlerce beklersem ve kimse gelmezse? '' diye düşündü. Ama içinden bir his Maglor'un orada olacağından adı gibi emindi. Paula onun hareketlerini hissediyordu sanki. '' Şimdi o da hazırlanıyordur belki. '' diye düşündü. Umudunu kaybetmeden aslında akşam saatleri için tehlikeli olan fısıldayan ağaç korosuna doğru yürümeye başladı. İyice yaklaşmıştı. Ağaçların kümelendiği alanın başladığı yerden biraz uzak bir yerde beklemeye başladı. Maglor'u görür görmez koşup sarılacak ve trende sarılırlarken içine çektiği kokuyu tazeleyecekti. Paula arada garip sesler duyuyordu ve tedirgin tedirgin etrafına bakınıyordu. Aradan biraz zaman geçti. Artık sabrı tükenmeye başlamış, umudun yerini korku almıştı.Paula yüksek sesle: '' Nerdesin? Gel artık,lütfen...''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolf Maynard Griswald
Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Adolf Maynard Griswald


Erkek
Ruh hali : Buluşma Hmbl7
Mesaj Sayısı : 755
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12124
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 17/05/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePaz 06 Tem. 2008, 03:20

Tılsım dersinden neşeyle çıkmış arkadaşları ile birlikte yatakhaneye gidiyorlardı.Yanlışlıkla bir Ravenclaw'lıya çarptı ve karşılıklı özür dilenildikten sonra,Maglor düşen kitaplarını toplamak için eğildi.Hokkası çatlamış ve mürekkebi parşömenine bulaştırmıştı.Hem de bugün not aldığı parşömene.Sinirle kullanılmamış bir parşömenle mürekkepleri temizlemeye çalışıyordu.Bu sırada gözüne bir şey takıldı.Yeşil fosforlu bir not kağıdı kitabının arasından birazcık çıkmıştı.Böyle bir not defteri olduğunu hatırlamıyordu.Biraz şüpheyle kitabını açtı ve not defterinin bulunduğu sayfayı çevirdi.*Akşam,fısıldayan ağaç korosunda...*Kimden olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu.Başını sağa sola çevirdi ve notu sağ ön cebine koydu.Ardından yerdeki eşyalarını toplayarak yatakhaneye olan yürüyüşüne devam etti.

Akşam yemeği yenilmiş herkes bir yerlere dağılmıştı.Maglor'u ise çağıran biri vardı.Aklından ve kalbinden geçen tek birşey vardı.O da bu kişinin Paula olmasıydı.Bina cüppesini çıkardı.Sivil giyecekti.Altına siyah biraz bol bir kot pantolan giydi.Üstüne beyaz bir gömlek geçirdi.Gömleği dışarı salmıştı.Yakasını açtı ve siyah bir kravat geçirdi.Ardından saçlarını biraz nemlendirdi.Kuru bir akşamdı ve saçlarının parlaklığını sağlamalıydı.Aynada birkaç mimik yaptıktan sonra parfümünü dolabından çıkardı ve kapağını açtı.Üstüne sıktıktan sonra kapağını kapadı ve tekrardan dolaba koydu.Hazırdı.Hazırdı fakat herşeyi Paula'nın geleceğine göre ayarlamıştı.Ya başka biri gelirse düşüncesi aklından geçti bir an için.Hele birde ondan nefret eden biri onu benzetmeye çalışmak için çağırmışsa."En azından düzgün bir kıyafetle kavga etmiş olurum." dedi kendini onaylayan bir ses tonuyla.Aynaya son bir kez daha baktı.Yatakhanedekilerin sırıtışlarına mahçupça bir gülümsemeyle karşılık verdi ve fısıldayan ağaç korosunun yolunu tuttu.

Temiz bir akşamdı.Açık gökyüzü ve bol yıldız.O yürüdükçe yıldızlarda çoğalıyordu.Nedenini bilse de kendinden dolayı olduğu hissine kapılması hoşuna gidiyordu.Ama bugün gerçekçi olacaktı.Orada ne olacaktı?"Gidelim ve görelim." dedi kendi kendine ve adımlarını hızlandırdı.Ağaçların içinden geçtikçe bir silüet gördü.Gece artık iyice çökmüştü ve bu silüeti ilk başta tanımlayamadı.Birisini bekliyordu anlaşılan.Etrafına bakındı kimse yoktu.Elini alnına vurdu."Salak seni bekliyor kimi olabilir ki." diye kendini azarladıktan sonra silüete doğru ilerlemeye başladı.Saçı uzun,ses tonu tanıdıktı."Ses tonu ?Ses tonu.Bu Paula olmalı." Galiba kızı çok bekletmişti.Sessizce bir ağacın arkasına saklandı.Asasını çıkardı ve *Orchideus* diyerek asasından bir çiçek buketi çıkardı.Bugün bunu öğrenmesi çok iyi olmuştu.Çalışmanın karşılığı ancak bu kadar iyi alınabilirdi.Asasını tekrardan cebine koydu ve elinde çiçekle kızın arkasından gitti."Madem o kadar istiyorsunuz hanımefendi,buradayım!." Kızın önüne aniden atlamış elindeki buketi sırıtarak ona uzatmıştı.Yüzünde muzurca bir ifade vardı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePaz 06 Tem. 2008, 23:15

Paula iki metre karelik bir alanı heyecandan adımları ile aşındırmıştı. Yavaş yavaş da üşümeye başlamıştı. Sabrı tükenmeye başlayıp kendi kendine söylenirken içinden Maglor' un nerde kaldığını düşünüp bunu yüksek sesle de dile getirmişti. Paula uzakta ufak tefek çıtırtılar duydu ama; yine dökülen birkaç yapraktan şüphelendi. Maglor' un gelmeyeceğini düşünüp gitmeye karar vermişti ki birden rüzgar önce Paula' nın ellerinden tutmuş, ardından etrafında dolaşmış, en son da ona hediye verir gibi Maglor'un parfümünün kokusunu duyurmuştu. Paula kokuyu duyduğu yöne bakmak için arkasına dönmek üzereydi ki hemen oracıkta saklanır gibi duran Maglor, Paula' nın önüne zıplayıverdi. Paula birden yarıda kalan hızlı bir nefes aldı korkudan. Maglor ' un gerçekten orda olduğunu algıladıktan sonra '' Biliyordum. '' deyip boynuna sarıldı.

Paula öyle sıkı sarılıyordu ki bir an Maglor' u sakatlayacağından korktu. Ama Maglor için Paula' nın en sert sarılması bile narin kalabilirdi. Paula ile Maglor derslerde birbirlerini görmüşlerdi fakat selamlaşmaktan başka konuşma geçmemişti aralarında. Her ikisi de sessiz bir karar almışlardı birbirlerine sormadan. Bu yüzden hem derslerde Maglor'la konuşamayan hem de ders dışında onu pek göremeyen Paula ruhunun diğer yarısını kaybetmiş bir canlı olarak, yarı ölü gibi dolaşmıştı günlerce. Bu küçük oyunu anlayıp buraya gelmesi Paula' yı çok ama çok mutlu etmişti.

Artık sarılmayı bırakıp Maglor' un nefes almasına izin vermeliydi. Boyunu birkaç santim uzatmak için parmak uçlarına kalkmış olan Paula tekrardan yere bastı. Kollarını yavaşça Maglor'un boynundan aldı ve sarılırken Maglor' un yanında tuttuğu çiçeklere baktı. Mahçup bir gülücükle Maglor' un gözlerine bakarken elindeki çiçekleri aldı. '' Bunlar çok güzeller. Teşekkür ederim. '' dedi ve ardından yere bakarak '' Seni çok özlemiştim. O yüzden bu küçük oyunu oynadım. '' dedi. Maglor şu an ona bakıyor olmalıydı.

Paula kafasını kaldırıp onu baştan aşağı süzdü. Doğrusu çok iyi görünüyordu. Fakat Paula kızlara özel saçma paranoyalardan birine kapıldı birden ve içinden '' İyi de ben ona yazdığım notta adımı yazmamıştım. Maglor tanımadığı biriyle buluşmaya gelirken neden bu kadar süslenmiş ki ve en önemlisi neden bu kadar parfüm sıkmış? '' diye düşündü. Ardından bunu Maglor' a biraz daha değiştirerek sordu:
''Hiç bilmediğin biriyle buluşmaya gelirken giymek için şık sayılabilecek bir kıyafet doğrusu. '' dedi ve hemen ardından da bu soruyu sorduğuna çok pişman oldu. '' Ya Maglor da benim onu hissettiğim gibi , benim düşüncelerimi hissettiyse? Ya o da onu çağıranın ben olduğumu tahmin ettiyse, umduysa. Tabii ya, öyleyse bu çiçekleri neden getirsindi ki? Of! Ne kadar da aptalım.'' diye düşünürken '' Umarım Maglor onu çok sevdiğim için böyle saçma bir düşünceye kapıldığımı tahmin edip anlayış gösterir.'' diye düşündü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolf Maynard Griswald
Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Adolf Maynard Griswald


Erkek
Ruh hali : Buluşma Hmbl7
Mesaj Sayısı : 755
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12124
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 17/05/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePtsi 07 Tem. 2008, 02:34

Sürprizin pek bir anlamı kalmamıştı.Paula,Maglor'un geldiğini farkettiğini belirtmişti.Yapmacık bir dudak bükmeden sonra,tekrar sırıtmaya başlamıştı.Kızın aniden boynuna atılıp,ona boğmaya çalışırcasına sarılması, Maglor'da bir anlık nefes alamama durumunu ortaya çıkardı.Kız,çocuğu kendine çekip,iyice sıkıyordu."Öhm.Öhm öhm."Tıkanır gibi olmuş öksürmeye başlamıştı.Hafifçe esen rüzgar burun deliklerinden havanın girmesini sağlamış,bu da onu biraz rahatlatmıştı.İçinden söylenmeye başlamıştı."Bir daha bu kadar beklersek...Buluştuğumuz zaman kesin ölürüm."

Bir an için bu düşünce kendi kendisinie sırıtmasına yol açmıştı.Buketi tutmayan eli ile kızın sarılışına karşılık vermek aklına yeni gelmişti.
O da onu özlemişti aslında.Saçının kokusunu,pembe yanaklarını,ela gözlerini ve yüzüne çok yakışan munzur gülümseyişini.Arada bir derslerde görüyor olsa da,ondan uzakta duruyordu ve onu izlemenin verdiği bu hayranlık verici histen uzakta kalıyordu.Kız sanki bir ara vermek istermişcesine ondan uzaklaşmıştı.Kalbinin bir parçası sanki ayrılıyormuş hissine kapıldı bir an için.Toparlandı ve gömleğinin yakasını düzelterek,sağa kaymış olan kravatını yerine düzgünce oturttu.Bu buluşma iyi gelmişti.Kendini çok daha iyi hissediyordu eskisine göre.Yüzüne bir gülümseme tekrardan oturdu.Paula elindeki çiçekleri görmüştü.Yüzündeki mahçup gülümseme ile elindeki çiçeği havaya kaldırdı.Kız çiçekleri almıştı."Şeyy.Sana layık değil ama.İşte öle.Herneyse ben.Hmm.Sen bunlardan daha güzelsin.Anlarsın işte ya.Hmm.Öhm.Böle birşeyler."Saçmalamıştı.Dudağının sol tarafında bir kıvrım oluşmuş,vücudunu silkmişti.Neden bu kadar zordu ki konuşmak.Sanki onunla konuşmaya başlayınca kelimeler anlamını yitiriyordu.Ya da o cümle kuramıyordu.Her seferinde heyecanlanıyordu.Ama Paula'nın anladığına emindi.En azından içten olduğunu..

"Hmm.Küçük ama çok güzel bir oyun." dedi sağa doğru dönüp,ağır ağır ilerleyerek.Sonra tekrar geriye döndü ve yerine,Paula'nın karşısına geldi."Keşke fırsat bulabilsekte,böyle oyunlara gerek kalmadan buluşabilsek." dedi iç geçirerek.Özlem kötü birşeydi.Hem de bu kadar yakınken,uzak kalmak..Bambaşka birşeydi.Ama şu an karşısındaydı ve umursadığı tek birşey varsa o da Paula'ydı.Birden Paula'nın kendisini dikkatle incelediğini farketti.Birşeyler düşünüyordu ve Maglor bunu öğrenmek için biçim değiştirme dersine bile girmezdi.
Gözlerini yakalamaya çalışıyor fakat düşündüğünden,sürekli etrafına bakınan gözleri ile teması sağlayamıyordu.Yüz ifadesine baktı,en ufak bir anlam çıkaramamıştı.Kollarını kavuşturdu ve sağ ayak topuğunu hızlıca kaldırıp indirmeye başladı.Paula aklından geçenleri söylemeye başlıyordu.Ayağını oynatışını durdurdu ve kollarını saldı.Sağ elini cebine attı.
'Hiç bilmediğin biriyle buluşmaya gelirken giymek için şık sayılabilecek bir kıyafet doğrusu.''

Kısa bir kahkaha atmıştı.Bu muydu tüm sorun?Yüzüne çok güzel bir sırıtış oturmuş bir şekilde aklından munzurca yanıtlar geçiyordu.Sıralamaya başladı."Belki bir kız beni gözüne kestirmiştir ve bunun için not bırakmıştır diye böyle giyindim." dedi gülerek.Paula'nın sinirle bakan yüzüne baktı.Bu halide çok tatlıydı.Ama bir yönden de korkutucu.Biraz daha konuşmaya karar verdi.Elini cebinden çıkardı ve arkasında iki elini birleştirerek yürümeye başladı."Ya da..Belki biri beni kavgaya çağırmıştır diye düşündüm.Biliyorsun bu yaz Ankara'ya gittim.Orada şehrin tarihi yerlerini gezerken gördüm.Onların kültüründe savaşa giderken temiz elbise ile gidilirmiş.O kullanılmış Hufflepuff cüppesi ile kavga edemezdim.Yani bir de kaybettiğimi düşünecek olursam..Hmm.Evet.Yırtık bir bina cüppesi ile dolaşmakta istememişimdir."
dedi.Muzurluğu artıyordu.Paula'nın keskince bakan bakışları altında yürüyordu adeta.Paula'nın önüne ge
lince gerçeği söylemenin vakti gelmişti.Yanağına bir öpücük kondurdu.Bir an zaman durdu sanki onun için.İlk defa öpüyordu Paula'yı ve söyleyecekleri ağzında kalmıştı adeta.Derin bir nefes aldı.Birazcık geri çekilerek,"Şey.Yani ben senin olduğunu tahmin ettim."Birşeyler daha söyleyecekmiş gibi ağzı oynayıp,eli havaya kalkmıştı.Faka kendini bilmez bir şekilde başını sallayıp,geriye döndü.Elini cebine attı ve yıldızlara baktı."Seni gerçekten çok özledim." dedi arkası dönük bir şekilde.Geriye döndü ve
sağ elini kaldırıp ve saçının arkası ile oynamaya başladı.Parmakları,saçlarının altında sıcaklığını koruyan baş
derisine değince,üşümüş olduğunu farketti.Bugün öğrendiği büyülerden birini daha kullanmanın sırası gelmişti.
"Bana biraz izin verir misin?" dedi ve ağacın altında bulunan bir kaç dal parçasını topladı.Ardından bunları Paula ile arasına koydu.Bir yandan da Paula'ya bakmıştı.O da kollarını kavuşturmuş onu izliyordu.Tekrar önüne döndü ve kurumuş dal parçalarını düzgünce yerleştirdi.Ardından asasını çıkardı ve kendini odaklayarak *Incendio* adlı sihirli sözleri kullandı.Dalın bir tanesi alev almış,bu alev diğerlerine de sıçramıştı.Zeminin toprak olması,ağaçlara zarar vermesini de engelliyordu.

Ateşin başından kalktı ve Paula'nın yanına yürüdü.Ateşe bakıyor bir yandan da düşünüyordu."Umarım ateşin yanına gideriz de,boşa yakmamış olurum." diye içinden geçirdi.Ortamın romantikliğinin farkındaydı.Fakat bunu önemsemiyormuş gibi davranmak işine gidiyordu.Sessizliği bozma zamanı gelmişti."Ehm.Şey.Bana kızmadın değil mi canım?"Saçma bir soruydu.Sadece sormak için sorulmuş bir soru.Çaktırmadan Paula'yı izliyordu..

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeSalı 08 Tem. 2008, 22:12

Paula Maglor' a yeterince sarılmış olduğunu düşündü artık onu boğmadan geri çekilmeliydi. Bir de Maglor' un hafifçe öksürmesini duyduğunda çok utanmıştı. '' Bir mengene gibi onu sıkmamın ne alemi vardı, rezil oldum. '' diye düşündü içinden ve ondan bir adım geriye attığında Maglor' un üstünün başının biraz dağıldığını gördü. Bir an içinden gülmek geldi ama dudakları kıvrılmadan tuttu kendisini. Şimdi Maglor ona o da Maglor'a bakıyordu. Maglor ona geldiğinden beri vermeye fırsat bulamadığı o güzel buketi uzattığında '' Sana layık değil ... '' gibi klasik bir söze başlamış ama ardından da biraz karışık cümleler kurmuştu. Heyecanı açıkça belli olduğu halde Paula onu dikkatle dinliyor ve her tavrını inceliyordu. Maglor bunu büyük olasılıkla daha önce başka bir kıza yapmamıştı ya da Paula onun için gerçekten özel olmalıydı. Çünkü Paula' nın şimdiye kadar karşısında saçmaladığı tek kişiydi Maglor. Aynı tavırları Maglor' da gören Paula onu şimdi daha da iyi tanıyor ve anlıyordu.

Paula Maglor' a kıyafeti hakkında kinayeli konuşmadan önce Maglor bu oyunlara gerek kalmadan buluşabilmelerinin daha iyi olabileceğini söyledi iç çekerek ama; Paula ancak bu yolu bulabilmişti. Derslerde görüşememişler, hatta onu bahçede bile görememişti. Gidip de yatakhanenin önünde bekleyecek hali yoktu ya. Paula Maglor' un kıyafetini inceleyip de sorusunu sorduktan sonra hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Kısa bir kahkaha. Öyle ki Maglor bu kahkahayı atarken Paula' nın yüzünün şekli değişmişti. Ne demeye gülüyordu ki şimdi? Ardından Maglor, Paula' nın yüzünü buruşturan cümleler kurmaya başladı:

"Belki bir kız beni gözüne kestirmiştir ve bunun için not bırakmıştır diye böyle giyindim."

Paula artık gözlerini kısmış sinirle Maglor' a bakıyordu. Alnı yaşına hiç de uymayacak şekilde kırışmıştı kaşlarını çattığından. Ellerini istemeden beline koymuştu ve Maglor' a bakıyordu. Bunun karşılığında Maglor sanki bu durumdan zevk alıyor gibiydi. Bu Paula' yı daha da sinir etmişti. Bilerek onu kızdırıyordu Maglor. Paula birazdan ona çığlık atarak '' Maglor!!! '' demeyi planlıyordu. Konuşmaya devam ederken bu yaz gidip de Ankara' da öğrendiği savaş geleneklerini anlatıyordu. Paula yeni bir şeyler öğrenmeye pek meraklı birisiydi fakat doğru zaman değildi. Anlattıklarıyla ilgilenmiyordu şu an, aksine daha da sinir küpü oluyordu. Paula Maglor' un onunla tatlı bir oyun oynadığını sezmeye başlamıştı biraz. Doğrusu bu savaşa temiz kıyafetlerle gitmek ya da kavga etmek falan konuyu biraz dağıtmıştı ve Paula' nın da dikkati dağılmıştı. Kaşları hafifçe eski haline dönerken içindeki çığlık atma isteği biraz dır dır etme isteğine dönüşmüştü. Paula '' Hadi ama, bu kadar zor mu benim olduğumu tahmin ettiğini söylemek. '' diye içinden geçirirken birden beline koyduğu elleri aşağıya salındı ve çatık kaşları da yukarı kalktı şaşkın şaşkın. Maglor yanağına ufak bir öpücük kondurmuştu. O anda Maglor da ağzını açıp birşeyler söylemeye çalıştı ama sanki bir süreliğine herşey kilitlenmişti. Paula bir basiliskin gözlerine bakmış gibi taşlaşmıştı sanki. Maglor' un öptüğü yanağı alev almıştı. İyice kızardı oracıkta. Şükür ki geceydi, Maglor onu bu halde kıpkırmızı görse büyük olasılık gülerdi. Birden Paula' nın duymak istediği cümle Maglor'un ağzından dökülüverdi:

"Şey.Yani ben senin olduğunu tahmin ettim''

Paula bu cümleyi pek iyi algılayamasa da yüzüne utangaç bir gülümseme yayıldı. O sırada Maglor arkasını döndü ve Paula' ya ''Seni gerçekten çok özledim." dedi. Artık Paula iyice tatlı bir tavırla olduğu yerde dikiliyordu. Maglor tekrar ona doğru döndüğünde Paula Maglor' da da hafif bir kızarma hissetti sanki ama akşam olduğundan pek de göremiyordu. Belki de kendisi yerleştirmişti o utangaçlığı onun yüzüne. Hava kışın habercisi gibi, soğuğu etraflarında dolaştırıyordu. Paula kollarını küçük bir çocuğun oyuncağına sarılması gibi elinedeki bukete doladı kucağında. Maglor o sırada birkaç dalı biraraya getirmiş bir şeyler yapmayı planlıyordu. Paula anlamadan kollarını kavuşturmuş kucağındaki buketin kokusunu duyarak ona bakıyordu huzurla. Maglor yaptığı büyüyle dalları ateşe vermişti. Paula '' Vay canına, derslerini iyi dinliyorsun sanırım. '' dedi ve gülümseyerek Maglor' un yanına doğru geçti ateşi solunda bırakarak. Buketi sol eline alıp, sağ eliyle Maglor' un elini tuttu. Parmak uçlarının soğuk olduğunu hissetti ve elinden hafifçe çekip ikisinin de ateşe biraz daha yaklaşmalarını sağladı.

Ortam çok güzeldi. Ateş dalların üzerinde dansederken Paula Büyük Salon' da ilk dansettikleri günü hatırladı. Bulutların üzerinde gibi hissetmişti. Maglor onu öye güzel tutuyordu ve o kadar ölçülü dansediyordu ki Paula küçüklüğünden beri öğrendiği herşeyi bir bir uyguladı. '' Keşke yakın zamanda bir balo daha olsa. Neden bilmiyorum ama ateşe bakınca o geceki dans edişimiz aklıma geldi. Ne güzeldi değil mi Maglor? '' dedi Paula. Sonra birden Maglor' a bakıp '' Biliyor musun, o geceden sonra aynı okulda olmamıza rağmen seni bir daha hiç göremeyeceğimi sanmıştım. '' dedi. '' Ne garip... ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolf Maynard Griswald
Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Adolf Maynard Griswald


Erkek
Ruh hali : Buluşma Hmbl7
Mesaj Sayısı : 755
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12124
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 17/05/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeÇarş. 09 Tem. 2008, 23:08

Paula sanki Maglor'un ne istediğini anlamıştı. Elinden tutup ateşe yaklaştırması,o an Maglor da uyumlu bir çift oldukları izlenimini verdi. Konuşmadan anlaşabiliyorlardı. Ateşin ısısını,ayaklarından yüzüne kadar hissederken;alevlerin dans gösterisini izlemeye başladı. En ufak bir esintide kıpraşıyorlar,yeni bir stille danslarına devam ediyorlardı. Paula konuşmaya başlamış,balodan bahsediyordu. Bir daha olmasını belirtmiş,günün ne kadar güzel olduğundan bahsetmiş ve Maglor'un onaylamasını istemişti. Gülümseyerek,başını evet anlamına gelecek bir şekilde salladı. Gerçekten özel bir gündü o gün. Bugünün temelini atan günlerden biriydi. Aklında birden balo canlandı. İkisinin de heyecanlı tavırları,birbirlerine söyleyemedikleri aşkla bakışmaları. Artık bir çift olmuşlardı. Paula tekrar konuşmaya başlamış,Maglor bir an kızın ne dediğini anlamamıştı. Şaşkın bir ifade ile kıza dönerek konuşmaya başladı.

"Evet.Oldukça garipmiş. Peki neden böyle bir şey sandın ki? Yoksa bende farklı birşeyler mi gözlemledin?" Bozulmuştu biraz. Böyle birşeyi beklemediği her halinden belliydi.Yoksa onu gönül eğlendiren bir erkek olarak mı yorumlamıştı? Ya da başka birşey. Belki de ilk defa Paula'ya karşı bu kadar ciddiydi. Güvenilmemek,onu en çok üzen ve sinirlendiren şeylerin başında gelirdi. Eğer böyle bir durum varsa bilmeliydi. Bozulmuş yüzünü ifadesiz bir şekle büründürdü ve gökyüzüne baktı. Gökyüzünde görülen bu sefer yıldızlar değil,karanlıktı.


En son Maglor Silimaurë tarafından Perş. 10 Tem. 2008, 14:24 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePerş. 10 Tem. 2008, 14:07

Paula Maglor' un elinden tutmuş ateşin karşısında onunla beraber ısıınıyordu. Kalbi Maglor' a hissettiği aşkla sıcacıkken şimdi bedeni de gitgide biraz daha güçlenen ateşle ısınıyordu. Paula bir an bu karşılarında yanan ateşin onlardan gelen birşeyle beslendiğini düşündü. Balodan sonra yatakhaneye çıkıp Maglor' u düşündüğünde aklından geçenleri, Maglor' a da söylemişti. Kendisini çabuk anlatırdı Paula, düşüncelerini içinde saklamayı pek beceremezdi. Umarım yanlış anlaşılmam diye düşünüyordu şimdi de. Maglor' la birbirlerini çok iyi tanımamalarına rağmen çok güçlü bir bağla bağlanmışlardı ve Paula onu her yönden daha da fazla tanımak istiyordu. Bir süre sonra Maglor cevap verdiğinde Paula korktuğunun başına geldiğini hissetti. Maglor büyük olasılık onu yanlış anlamıştı.Şaşırmış gibiydi. Paula kendisine doğru dönüp konuşmaya başlayan Maglor' un gözlerinde garip bir endişe gördü:

"Evet.Oldukça garipmiş. Peki neden böyle bir şey sandın ki? Yoksa bende farklı birşeyler mi gözlemledin?"

Paula birşey gözlemlediğinden değil sadece o gece hissettiği kaybetme korkusundan hissetmiş ve söylemişti bunları. Maglor şimdiye kadar gerçekten güvenebildiği tek erkekti babasından sonra ve onu asla kaybetmek istemiyordu. Fakat genç kız yanlış anlaşılmış olduğunu anlayınca bir telaşla açıklama yapmaya başladı:

'' Beni yanlış anladın sanırım. Ben sende kötü hiçbir şey gözlemlemedim Maglor. Sadece... Ben...'' deyip biraz duraksadı Paula. Yanakları kızarmıştı yine ve ateşe bakan ela gölzerinin içinde ayrı bir ateş yanıyordu sanki. Maglor' un elini biraz daha sıktı ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı:

''Hayatımda en çok sevdiğim insanı bilmediğim bir sebepten dolayı çok uzun zamandır göremiyorum ve haber alamıyorum. Sen de çok uzun zamandır güvendiğim tek kişisin. Hayatın seni de yanımdan almasını istemiyorum. O gece bir an seni de bilmediğim bir sebepten kaybedebilme korkusunu yaşadım. Bu senden kaynaklanan bir sebep olmayacaktı tabiki ama bilmiyorum. Sana birşey olmasından ve seni kaybetmekten çok korkuyorum. Nolur hep yanımda kal. '' dedi ve Maglor' a sarıldı yeniden. Ne hava, ne ışık, ne karanlık, ne gökyüzü vardı şimdi Paula için orada. Sadece Maglor vardı yanında ve üzerine bastıkları toprak...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolf Maynard Griswald
Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Adolf Maynard Griswald


Erkek
Ruh hali : Buluşma Hmbl7
Mesaj Sayısı : 755
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12124
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 17/05/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeCuma 11 Tem. 2008, 00:12

Ağır bir şekilde başını gökyüzünden indirdi. Düşünceler zihninde bir fırıldak gibi dönüyordu. Paula'ya karşı olan aşırı ilgisi,belki de onun bu kadar hassas olmasına yol açıyordu. Haline şaşıyordu. Eskiden böyle olmadığını biliyor, başkalarının hakkındaki düşüncelerini umursamıyor, güvenip güvenmemelerine bakmadan hayatına devam ediyordu. Fakat şu an,kendisine güvenmediğini düşündüğü kişi herhangi biri değil, Paula'ydı.

Yüzü karşısında yanan ateş yüzünden iyice ısınmış,soğuk yerini ılıklığa bırakmıştı.Paula telaşla bir açıklamaya girişmişti. Gerisi önemli değildi. Telaşa düşmüşse ve çok iyi rol yapmıyorsa,Maglor ona her halükarda inanırdı. Tanıdığı kız da iyi bir rolcü değil, kalbinin diğer yarısını paylaştığı birisiydi. Pembeleşen yanaklarına,ateşin içinde dans ettiği ela gözlerine baktı. Bu değil miydi daha ilk günden onu kendinden alan. Bu bakışlar değil miydi onu bir hücreye kapatan. Elinin sıkıca sarıldığını hissetti. Avucunun içi terlemiş ve bunun sıcaktan olmadığını biliyordu. Kendisine güvenmese bile,bu kızdan ayrı olduğu ihtimalini bile aklına getiremiyordu. Paula tekrardan konuşmaya başladı.


"-güvendiğim-" Bu sözü duyması ona yeterdi. Kızı yanlış anladığı için bir an için pişmanlık ve üzüntü duydu. Ya da anlamamak istemesi. Son günlerde takıldığı bir konuydu bu. Aslında şartlar bunu gerektiriyordu ve o buna daha uyum sağlayamamıştı.Kimin iyi,kimin kötü olduğu bilinmezken.. Şimdi yavaş yavaş anlıyordu Paula'nın neden öyle hissettiğini. En sevdiği kişinin ani ortadan kaybını,belkide Maglor'da da yaşayacağını düşünmüştü. Kendini onun yerine koyunca.. Kötü hissetmesine yol açmıştı. Fakat bildiği bir tek şey vardı. Ne olursa olsun Paula'nın yanında olacaktı.

Kızın sarılışına karşılık verdi. Kollarından sıyrıldı ve iki kolunu da arkaya yaslayarak, neredeyse yatay bir vaziyete geçti. Gözlerindeki karanlık, yerini alevin ışıltısına bırakmıştı. İçinde kötü bir his vardı. Fakat bunu kendisi bile tanımlayamazken Paula'ya söylemek. Gereksiz bir olaya yol açardı ancak. Akşamın o kuru havasına karışmış sonbahar yaprağı ile odunun yanık kokusunu derin bir şekilde içine çekti. Ardından doğruldu ve Paula'ya döndü.Biraz neşelenmek iyi gelecekti. Özellikle kendisi için. Dönmüş olduğu yüze karşı gülümsedi. "Eh bunun için yalvarmana gerek yok. Sürekli yanında olacağımdan emin olabilirsin." Elinden gelen buydu. İçindeki hisse karşı bu kadar savaşabiliyordu. Duyduğu bir laf vardı. "İyi veya kötü yoktur. Güç ve onu elde edemeyen zayıflar vardır. " Ne kadar da yalandı. Her gücün bir sınırı vardı ve Maglor da iç dünyasında gücünün sınırına dayanmış bir şekilde, kendini ve kalbinin en önemli yarısını hoş tutmaya çalışıyordu.

Ayağa kalktı ve biraz ilerledi. Uzun ağaçlar ateşten çıkan ışığın etkisiyle heybetli görüntülerini gölgelerine de yansıtmışlardı. Gidip bir ağacın gövdesine dikkatle baktı. Aklına ilginç birşey gelmişti. Belki basit ama ilginç. Yerde ucu sivri bir taş parçası aradı. Bir kaç tane eline aldı ve en uygununu seçti. Ardından fazla kalın olmayan,sivriltilebilecek bir dal parçası aradı. Kısa bir süre sonra onu da bulmuştu. Paula'ya bakmak hiç aklına gelmemişti. Çaktırmadan bakmış ve hayallere dalıp gittiğini farketmişti. "Güzel." diye sırıttı. Oyuncağını bulmuş bir çocuk gibi parıldıyordu gözleri.

Dalı sivriltmeyi başarabilmişti. Ayağa kalktı. Ağacın kabuğundan bir parça sıyırdı. Elindeki tahta parçasını bir kalem,ağacın gövdesini ise bir kağıt gibi kullanacaktı.Pekte düzgün olmayan el yazısı ile "Paula/Maglor Her zaman ve daima.." yazdı. Ardından Paula'nın yanına gitti ve hiçbirşey olmamış gibi "İlginç sesler duydum sanki şu taraftan. En iyisi kurcalamamak." dedi muzurca bir gülümseyişle. Sol elini kızın omzuna attı. Gönlünü almak istercesine, saçının eline gelen kısmını okşamaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeCuma 11 Tem. 2008, 01:13

Paula Maglor' un kollarından sıyrıldığında biraz daha rahatlamış hissediyordu kendisini. İçindeki buzlar çözülmüşlerdi sanki. Maglor' un duruşuna baktı öylece bir süre. Genç adamın gözlerindeki ışık bütün bedenine yayılmıştı sanki. Bu koruyucu tavrı, güçlü görüntüsüyle Maglor, Paula için bir şövalye gibiydi. Bugüne kadar beklediği, onu hayal ederek uykulara daldığı şövalye. Her zaman en güçlü, her zaman yanında, hep onunla. Tıpkı dinlediği Muggle masallarındaki gibi. Sonsuza kadar mutlu yaşanılacak ömrü vadeden aşkın vücut bulmuş hali.

Gökyüzü kadar siyah gözlerinin derinliklerinde yine bir endişe vardı Maglor' un. Paula belki de bunu farkeden tek kişiydi ama bunu kendisi de bilmiyordu. Maglor da anlamıyordu belki ama bu denli sevip güvendiği tek kişinin bir gün sırlarla dolu iç dünyasını kendisine açacağına inanıyordu. Büyük tozlu bir kitap gibi onu ağır ağır bir masaya koyacak ve ardından üzerindeki tozu üfleyip sayfalarını açacaktı. Okudukça içindeki hikayenin gizemi çözülecek ve mutlu sona ulaşılacaktı. Paula bunun için zaman geçmesi gerektiğini biliyordu. Sonsuza kadar yanında olmasını istediği Maglor' a ihtiyaç duyduğu zamanı verecekti. Sabredecekti. Maglor' un kendisine güvenmeyi öğreneceğini biliyordu er ya da geç.

Maglor duruşunu bozup doğruldu ve Paula' ya dönüp ''"Eh bunun için yalvarmana gerek yok. Sürekli yanında olacağımdan emin olabilirsin." dedi. Paula bunun bir şaka olduğunu anlamıştı ve Maglor' a gülümseyerek bak omuz silkerek '' Şımarık şey. '' dedi. Maglor ayağa kalkıp birkaç metre Paula' dan uzaklaştı. Paula oturmaktan uyuşmuş olabileceğini düşündü ve ateşe bakıp düşünmeye başladı. Maglor ile ilk karşılaştıkları gün... Ne kadar değişik bir gündü. Ayağı takıldığında yere kapaklanan Paula' ya bakıp alay eder gibi konuşan bu çocuk şimdiyse onun değer verdiği tek kişiydi. İlk gözgöze geldiklerinde Paula öyle büyük bir hırsla bakmıştı ki Maglor' a, doğrusu şu anda yanında olmasına şaşırıyordu Paula. Gözünde biriri ardına gelen resimler canlanıyordu. Tesadüfen göl kenarına gittiğinde de Maglor oradaydı. Bütün bu yaşadıklarının bir tesadüf olması için fazla yüksek olasılıkla vardı ortada. Paula ateşe bakarken bütün bu hayalleri kuruyordu. Sanki danseden alevlerin üzerinde ikisinin hareket eder hallerini görüyordu. Sebebini bilmediği bir heyecan kaplamıştı içini. Şu an burda, Maglor' la birlikte fısıldayan ağaç korosunda olmaktan çok mutluydu. Sessizliği birden Maglor' un sesiyle bozuldu:
"İlginç sesler duydum sanki şu taraftan. En iyisi kurcalamamak."

Paula hiç de öyle düşünmüyordu. Birden o heyecanlı haliyle sorular sormaya başladı:
''Ne sesi? Ne duydun Maglor? Yoksa orada tehlikeli birşey mi var? Yok canım burası okul bahçesi, yani mümkün değil. '' dedi tereddüt ederek. Fakat ardından dayanamayıp '' Gidip baksak mı belki de yaralı bir kuştur? '' Paula yanında Maglor olmasına rağmen korkarak sormuştu bu soruyu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolf Maynard Griswald
Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Adolf Maynard Griswald


Erkek
Ruh hali : Buluşma Hmbl7
Mesaj Sayısı : 755
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12124
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 17/05/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeC.tesi 12 Tem. 2008, 07:43

Muzurca gülüşünü yok etmişti. Ciddi davranmak ve iyi rol yapmak. Belki de sürprizin kapısını açacak anahtar buydu. Ve Paula'ya bu sürprizi yapmak için bunu yapacaktı. Ağır bir şekilde başını Paula'ya doğru çevirdi. "Paula, yaralı bir kuş olsa sesini tanırdım. İlginç bir ses sadece.." O kadar ciddi söylemişti ki bir an kendisinin bile inanacağını sanmıştı. Gökyüzüne bakıyordu.Yıldızlar gökyüzüne neşeli arkadaş grupları gibi toplanmışlardı. Aniden başına bir ağrı saplandı ve gözlerinin alev gibi yandığını hissetti. Bayılmış ve vücudunun sağa doğru düştüğünü farkedememişti bile..

Göl kenarındaki siyah saçlı genç adam her zamanki gibi oturmuştu ve gökyüzündeki yıldızları izliyordu. Aniden bir yıldızın gökyüzünden koparak üzerine doğru geldiğini gördü. Yıldız kor halinde bir anda önüne düşmüştü ve içinden bir sesin onu çağırdığını duyuyordu. Genç adam ayağa kalkıp yıldızın yanına gitti ve onu incelemeye başladı. Sanki yabancı ve gizemli bir obje karşısında duruyordu fakat bir yandan da onu çok iyi tanıdığını hissediyordu. Ellerini bu kor halindeki yıldıza doğru götürdü ve sıcak olmadığını hissetti.Yerden kaldırmaya çalıştı fakat çok ağır olduğunu görünce bunu başaramamış olmanın üzüntüsüyle etrafına bakındı. Bir çok kişinin onun etrafına toplandığını farketti bu gizemli yıldızı görebilmek için. Fakat bu insanlar çok uzaklardan geliyordu...

"Maglor.Maglor!" Sağa doğru devrilmiş olduğunu farketti. Başı çok ağrıyordu ve sol eli alnına yaslanmıştı. Sağ elinden güç alarak doğrulmaya çalıştı. Bir an bulanık dünyaya gözünü alıştırmaya çalıştı. Şimdi daha net gözüküyordu etraf. Gözlerinin yanmasının geçtiği söylenemezdi. Ne olduğunu kendisine bile tarif edemiyordu. Bir rüya görmüştü ve bu uykusunda değil aniden gelmişti. Başını kaldırdığında Paula'nın endişe dolu suratını gördü. Güçsüz görünmek istemezdi. Hemde onun yanında. Fakat kendini gerçekten güçsüz hissediyordu..

Yerden destek alarak ayağa kalktı. Asasını çıkardı. Çok susamıştı ve hangi şekilde olursa olsun su içmesi yeterliydi. Vücudunun su kaybından ölebileceğini hissediyordu. Asasını ağzına doğru tuttu ve hafifçe oynatarak "Aquamenti." dedi. Su yerine hafif kıvılcımlar çıkmıştı. Bunu yapacak gücü olmadığını görünce asasını yerine yerleştirdi. Tek hissettiği şey, kurumuş ağzı ve kemiklerini titreten rüzgardı. Ateşe doğru yaklaştı ve çömeldi. Isınmalıydı. Nasıl olursa olsun..

Odunlar neredeyse bitmiş, yerine ufak közler kalmıştı. Bu Maglor'un ısınmasına yeterli değildi. Üşüyordu. Hemde çok. Birden Paula'nın orada olduğunu farketti. Tamamen aklından çıkmıştı. Ne olduğunu anlayamamış gibi gözüküyordu. Ağır ağır ona doğru yaklaştı ve sıkıca sarıldı. Üzgündü. Bu kadar güçsüz göründüğü için.

Derin derin kızın o hoş kokusunu içine çekti. Cennetin kokusu da böyle olmalı diye düşündü bir an için. Ama Paula'nın kokusu ona cenneti değil, yaşamı hatırlatıyordu. Kızdan kollarını ayırdı ve gözünün önüne düşmüş saçlarını sağ eli ile düzeltti. Yüzüne dikkatle baktı. Onun susuzluğunu unutmasını sağlamış,bedeninin soğukluğunu sıcaklığa çevirmişti. İstemsizce dudakları kızın dudakları ile birleşti. Hayat yeniden başlıyordu..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeC.tesi 12 Tem. 2008, 18:13

Yaralı bir kuş olsa tanıyacağını söyledi Maglor Paula' ya. Genç kız iyice meraklanmıştı. Neydi bu ses? Nereden gelmişti tam olarak neyin sesiydi? Paula içinde oraya gitmek için büyük bir istek duyuyordu, korkusu azalmıştı, merak yönetiyordu düşüncelerini ve attığı birkaç adıma bakılırsa bedenini de. Paula yavaş yavaş sesin geldiği yere doğru kısa adımlar atmaya başladı. Her adımında duruyor ve toprağa basan ayak sesinden başka bir ses duymaya çabalıyordu.

Geriye dönüp Maglor' a baktı. Maglor ciddi ciddi ona bakıp daha sonra bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Paula içinden sinirlendi. '' Demek tek başıma gitmeme göz yumacaksın. '' dedi içinden ve arkasını dönüp bir adım daha attı. O sırada kendi ayak sesinden farklı bir ses duydu fakat ses ağaçların arasından değil arkasından gelmişti. Paula Maglor' un onunla gelmek için kalktığını düşündü ve gülümseyerek arkasına dönerken '' Demek dayanamad...'' derken kelimeler ağzından çıkamadılar. Paula bir an hayal gördüğünü sandı. Maglor gözleri önünde bilinçsizce yere yığılmıştı. Sağ kolunun üzerine düşmüş toprağın üzerinde öylece yatıyordu. Paula birden içinden ılık birşeylerin aktığını hissetti. Dizleri titredi olduğu yerde. İstemsizce, sessiz bir '' Maglor! '' çıktı ağzından ve ismini söylerken aldığı derin nefes ona güç verdi. Olduğu yerden ok gibi fırlayıp Maglor' un yanına koştu. Hemen dizlerinin üzerine çöküp Maglor' un elini tuttu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ona bir yandan '' Maglor! Uyan! Yalvarırım uyan! '' diye bağırıyordu. Daha rahat nefes alabilmesi için onu sağ kolunun üzerinden biraz daha yatay pozisyona getirdi sol omzundan tutarak. Sırtının yere tamamen değmesine izin vermemek için zorlanıyordu. Solunum yolları tamamen açıktı artık, Paula gerekenleri yapmıştı. Peki neden hala kendine gelmiyordu Maglor? Paula gözlerini kocaman açmış Maglor' a bakarken bir yandan da '' Maglor, Maglor! '' diye ona seslenmeyi sürdürüyordu. Paula onun göz kapaklarında bir kıpırdanma hisetti ve yavaşça elini çekti. Maglor gözlerini tamamen açıp biraz bekledikten sonra sağ elinin üzerinde hafifçe doğruldu. Başını kaldırdığında Paula ile gözgöze geldiler. Paula Maglor' un çok halsiz olduğunu görebiliyordu. Sanki bütün gücü bir anda çekilmiş gibiydi. O sırada hiç beklemediği bir şekilde Maglor ayağa kalktı ve Paula' nın endişeli bakışları altında asasını kullanarak su içmeye çalıştı fakat başaramadı. Bunun üzerine yanında her zaman Muggle yapımı cam bir su şişesi taşıyan Paula, daha buluşmadan önce yanında getirip de ağaçlardan birinin dibine koyduğu çantasına doğru koştu. Geldiğinde Maglor çok önce yaktıkları ateşin başında eğilmişti. Paula onun üşümüş olabileceğini düşündü. Suyu vermek için yanına gitmek üzere bir adım atacak oldu ki Maglor yerinden kalkıp Paula' ya doğru geldi.

Bayılmış olmasının hemen ardından böyle ayağa kalkması Paula' yı etkilemişti. Sandığından çok daha güçlü birini seviyordu o. Elindeki şişeyi uzatamadan Maglor, halsiz olduğundan biraz da ağırlığını vererek, Paula' ya sıkıca sarıldı. Paula neler olacağını beklerken tuttuğu nefesini, Maglor' un kolları arasında yavaşça verdi ve o da Maglor' a sarıldı. Sarıldıkları anda bütün o hengamede üşüyen bedeni ısındı. Sevgilisinin varlığını hissetmek ruhunu doyuruyordu. Maglor Paula' nın kollarından ayrılırken içi acıdı. Az evvel onu kaybetmenin acısını tecrübe etmişti birazda. Ruhunda yanan alevler yerini közden koca bir yığına bırakmıştı. Her gözünü kırpmasında bu yığından bir parça kopuyor ve içinde yayılıp, ateşin verdiği yakma hissini daha çok yere dağıtıyorlardı. Paula hayatla arasındaki tek bağı kaybetme terübesini yaşamıştı, bütün köprüleri yıkılmış, direnecek gücünü yitirmiş, artık tek bir dala tutunarak direniyordu. Ona devam etme gücünü veren Maglor' u kaybetme düşüncesi benliğini tüketiyordu. Şimdi yeniden açtığı gözlerine bakarken Maglor' un, hafif bir tebessüm etti gözlerindeki endişeyi derinlere iterek. Onun gece gibi simsiyah gözlerinde kendi yansımasını görüyordu ve bu yansıma ona gitgide daha da yaklaşıyordu. Paula ne olduğunu anlayamadan Maglor' un dudaklarının değmesiyle aralandı dudakları.

Bütün vücudunu saran ateş şimdi yavaş yavaş serinliğe dönüşüyordu. Ruhunu içinde bulunduğu yerden çıkarıp özgür bıraktı. Düşünceleri yoktu artık, hissettiği tek birşey vardı. '' Aşk '' ı hissediyordu Paula. Etraflarında gitgide daralan ve yakınlaştıkça onları korumak için taşlaşan bir çember. Doyurucu ve ölümcül bir duyguydu iliklerinde hissettiği. Ruhunun, Maglor' unki ile elele yükseldiğini hissediyordu. Gözleri kapalı, ne kendini hissediyordu ne de etrafındaki en ufak bir ayrıntıyı. Sadece Maglor.

Birbirlerinden ayrıldıklarında Paula gözleri kapalı bir süre öylece kalakaldı. Yavaş yavaş havanın soğukluğunu, gecenin karanlığının etraflarını iyice sardığını, ruhunun bedenine döndüğünü hissetti. Gözlerini yavaş yavaş aralayıp Maglor' a baktı. Derin bir nefes alıp verdi ve sımsıkı Maglor' a sarıldı yeniden. Kulağına '' Seni seviyorum. '' diye fısıldadı ve ardından ona güç vereceğini düşündüğü tatlı bir gülümsemeyle Maglor'un kollarından ayrılıp ellerini tuttu.

Bir süre böyle bekledikten sonra Paula yere düşürmüş olduğu şişeyi farketti. Yere eğilip düşürdüğü şişeyi aldı sağ eliyle. Maglor' a uzattı. '' İyi gelir. İç biraz. '' dedi. Maglor suyu içerken Paula ona neler olduğunu sormak için yanıp tutuşuyordu. Fakat bu gece onu sorularla sıkmak için uygun zaman değildi. Biraz daha beklemeye karar verdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolf Maynard Griswald
Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Adolf Maynard Griswald


Erkek
Ruh hali : Buluşma Hmbl7
Mesaj Sayısı : 755
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12124
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 17/05/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePerş. 17 Tem. 2008, 22:36

Bedeni artık beyninin değil, kalbinin emrine girmişti. O nasıl istiyorsa öyle davranıyordu. Beyni fiziksel ihtiyaçlar istiyordu. Sıcaklık ve su. Oysa kalbi manevi olarak bir tek şeyi istemişti o an. Sevgiyi. Kızın dudaklarında ayrılırken kalbinin yönetimindeki vücudu hem istediği sıcaklığı ondan alabilmiş, hem de susuzluğunu gidermişti. Şu an hayal dünyasında yaşıyor gibiydi. Az önceki bayılmanın etkisinden yeni yeni kurtuluyor, etrafında dönen çevreyi daha yeni tanımlayabiliyordu. Rüyanın anlamı neydı? Bunu daha sonra çözecekti.

Kızın seni seviyorum diye fısıldayışı içini, sanki bu sözü ilk defa duyuyormuş gibi titretmişti. Çok karmaşık şeyler yaşıyordu Maglor. Kendisinin bile tanımlayamadığı, çözüm bulamadığı, fakat düşünmekten bir an için kendisini alıkoyamadığı bir takım şeyler. Okuldan ayrılıp kendisinin, sadece kendisinin bulunacağı ıssız bir yerde hayatını sürdürmek istiyordu adeta. Peki bunu yaparsa sorunları yok olur muydu? Belki olurdu, belki olmazdı. Fakat bu sadece düşüncesinde var olan birşeydi. Bunu kendisinde yapacak cesareti bulamazdı.

Kızın tatlı gülümseyişi, onu düşüncelerden koparıp tekrar yeryüzüne yerleştirdi. Bir an kendisini ayıpladı. Tek başına ortadan kaybolup, yalnız yaşamayı düşündüğü için. Nasıl bırakabilirdi karşısındakini? Nasıl bırakabilirdi ailesini? Nasıl bırakabilirdi arkadaşlarını? Nasıl bırakabilirdi Hogwarts'ı? Yutkundu. Üzerine çöken ağırlıkla etrafı dinlemeye başladı. Sanki herşeyi daha net duyabiliyordu. Kuşların neden ötüştüklerini kavrayabiliyor, ağaçların hışırtısının sadece rüzgarın neden olmadığını, onlarında birer canlı olduğunu ve böylece anlaştıklarını kavrıyordu. Aklını yitirmişti ya da çevresini daha doğru gözlerle görmeye başlamıştı. Zihninde düşünceler anafor gibi dönüyordu. Sağ eli ile alnını ovmaya başladı. Fazlaydı artık. Gök yüzündeki yıldızlara baktı. Zihnini kurcalayan düşünceler kadar çoklardı..

Kızın çantasından su çıkarması ve bunu Maglor'a uzatması ile, Maglor içinde kaybolan susuzluk hissinin tekrar ortaya çıktığını hissetti. Görmese hatırlamayacağından emindi. Fakat şu an gerçekten çok susamıştı. İstemsizce elini şişeye doğru uzattı ve büyük yudumlarla suyu şişenin yarısına gelene kadar içti. Vücudu susuz kaldığından terlemişti. Bir süre nefes aldıktan sonra biraz daha içti ve minnettar gözlerle şişeyi kıza geri verdi. "Ne kadar da garantici." diye düşündü. Kendisini bir az daha hisseder bir şekilde yürümeye başladı. Fakat dinlenmesine ihtiyacı vardı. Daha doğrusu kendisine zaman ayırmaya. Ne de olsa yanıtlanması gereken koca bir rüya olayı vardı şimdi de. Sanki çoğu şey yetmiyormuş gibi.

Aklının köşesinde bir yerde bulunan bir mektup olayı daha vardı. Gönderen ikincisinden bahsetmiş, fakat daha ikincisi gelmemişti ve her ne kadar ailesi ile görüşse de babası ve annesi ile görüşme fırsatı bulamamıştı. Mektupla bile. Babasının işi yüzünden yok olduğunu düşünüyordu. Peki ya annesi? Doğru yol.. Girmesi gereken yol. Yoksa ailesi?

Aklına gelen bu kötü fikri hızla uzaklaştırdı. Lanet olasıca koruluktan bir an önce çıkmazsa gittikçe batacağını hissediyordu. Sağ eli ile kravatını iyice aşağıya indirdi. Üstü zaten yeterince rahattı fakat bu onu psikolojik olarak daha iyi hissetmesine yol açmıştı. Gökyüzünde gümüş bir çanak gibi duran aya bakarak konuşmaya başladı. "Gidelim mi artık? Biraz daha kalırsak bir kurtadam saldırısına uğruyacağımızı düşünüyorum" dedi gülümseyerek. Beyaz dişleri ay ışığının altında inci gibi parlıyordu. Gözleride buna eşlik ediyordu..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeC.tesi 19 Tem. 2008, 01:45

Paula su şişesini Maglor' a verirken ona şefkatle bakıyordu. Yüzündeki yorgunluk aldığı büyük yudumlarla silinir gibiydi. Suyu bitirdikten sonra Maglor' un teşekkür eden bakışlarına karşılık tatlı bir gülümsemeyle aldı şişeyi ve çıkardığı çantaya geri koydu. '' İyiki yanıma almışım. '' diye düşündü. Her zaman olmasa da, çoğu zaman her ihtimale hazırlıklı oluşu Paula' yı pek çok sorundan kurtarmış ya da en az zararla kurtulmasını sağlamıştı. Maglor yavaş adımlarla yürüme başladığında Paula da genç adamın arkasından isteği dışında birkaç adım attı. Sanki bir şey Paula' yı Maglor' a doğru çekiyordu. Her an onun yanında olması gerekiyormuş gibi hissediyordu.

İlerledikçe Maglor' un gözünde büyüdüğünü hissetti Paula. Koruyucu bir ruh gibiydi sanki onun için. Şimdi düşse tutabilecek, bütün gücüyle sadece kendisi için var olmayı sürdüren bir ruh. Bütün bu düşünceler beyninde dansederken aklında yaşadığı unutulmaz anların büyüsü vardı. Tozpembe düşünceleri gözlerinin önünde hayaller oluşturuyordu. Yüksekten kendine bakar gibiydi Paula. Bir süre sonra hafifçe irkildi. Sanki tekrar bedenine dönmüş ve dönerken bulutlardan getirdiği soğuk yüzünden ürpermişti. Maglor yine göl kenarındaki düşünceli haline dönmüştü. Tavrına bakılırsa bu önemli bir sorun olmalıydı. Paula merak içinde kalmaktan nefret ederdi ama sevgilisini incitmeyi asla istemiyordu. Onu zorlamanın kendisinden uzaklaştıracağını düşünüyordu. Bu yüzden sustu. Susup Maglor' un ardından bakarken, sevgilisinin siyah gözleri parıldayan aya dönmüştü. Gidelim diyordu Maglor. '' Tek başına düşünmesinin vakti geldi anlaşılan. '' diye iç geçirdi Paula. Tamam der gibi başını salladı. Gitmek üzere girdikleri yolda Maglor' un elini tuttu ve onu durdurdu:

'' Ben, hep senin yanında olacağım, tıpkı bugünkü gibi. ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Severus Rodney Anthony
Muggle
Severus Rodney Anthony


Erkek
Ruh hali : Buluşma 10811077vl2
Mesaj Sayısı : 810
Yaş : 31
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12182
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 13/03/08

Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Buluşma   Buluşma Icon_minitimeSalı 26 Ağus. 2008, 15:15

Uzun süredir cevap yazılmadığı için; kilit + arşiv
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/sev
 
Buluşma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG İçi Sayfalar-
Buraya geçin: