|
| 7. Sınıflar İçin 2. KSKS Dersi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Sawyer Raul Johnson Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 85 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12004 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 18/06/08
| Konu: 7. Sınıflar İçin 2. KSKS Dersi Perş. 17 Tem. 2008, 19:29 | |
| Güzel ve deliksiz bir uykudan uyanmanın verdiği rahatlık hissiyle yatağından kalktı. Dinç ve enerji doluydu. Uzun zamandır böylesine iyi uyuduğunu hatırlamıyordu. *Yatağıma alışmış olmalıyım.* Hogwarts’a geldiği ilk gün sırtını oldukça ağrıtan yatağına alışmıştı. Ayağında açık mavi terlikleriyle, yatağının tam karşısında bulunan kahverengi tonundaki büyük dolabının önüne geldi. Ayağını fazlasıyla sıcak tutan terlikleri, içine yayılan rahatlığın baş nedenlerindendi. Bugün iki dersi vardı, ilki ilk ders, sonuncusu son ders. Kafasındaki bu düşünceyle istemsizce gülümseyerek takım elbiselerine bakmayı sürdürdü. Kararsız biri olmak işini daha da zorlaştırıyor, seçim yapmasını imkânsız hale getiriyordu. Kararsız bir olmaktan kurtulmak istermişçesine elinin geldiği ilk takım elbiseyi çekip aldı. Askısından çıkardığı takım elbisesi, açık gri tonundaydı. Açık gri pantolon ve ceket, aynı tonda kravat, içine siyah gömlek ve siyah ayakkabılar… Üzerini giyindikten sonra odasının girişindeki boy aynasından kendine baktı. *Fena görünmüyorum.*
Çıkardığı pijamalarını katlayıp komidinin üzerindeki asasını alarak odasından ayrıldı. Profesör yatakhanelerinin bulunduğu koridorda sevgili yeğeni Tatyana’yı görmesiyle içine yayılan sevinç dalgasını, suratını gülümseme olarak yansıtarak Büyük Salon’a kadar yeğeni Tatyana’yla ufak bir sohbete girdi. David ile barıştıklarını söylediğinde, ağzı kulaklarına gelen Tatyana, durumdan memnun olduğunu gülümsemesiyle belli etmiş, üstüne bunu sözlü olarak da ifade etmişti. Bu konuda yalnızca gülümsemekle yetinen Sawyer, kendi mutluluğunu ışıldayan gözleriyle anlatmıştı Tatyana’ya.
Yavaş adımlarla ilerleyen amca-yeğen ikilisi, ağır ilerlemeleriyle Büyük Salon’a normale göre uzun zaman sonra varmıştı. Her zaman yaptığı gibi Ravenclaw ve Gryffindor yemek masalarının arasından profesör yemek masasına ilerleyen Sawyer’a, bu yolda ilk kez eşlik eden kişi, sevgili yeğeni Tatyana olmuştu. Yemek masasına vardıklarında her zamanki yerlerini alan ikili, birbirlerine uzak kalmıştı ve sohbetleri, çay içinde eriyen şeker gibi kaybolup gitmişti. Bundan önceki günlerde de olduğu gibi, kahvaltı yine enfesti. Ev cinleri yemeklerden sonra yürekten kutlayan Sawyer, ders saatinin yaklaşmış olmasıyla bedenini saran telaşın verdiği rahatsızlık hissiyle, masadaki tüm profesörlere iyi ders geçirmelerini dileyerek masadan ayrıldı.
Hızlı adımlarla dersliğe ilerleyen Sawyer, içeride kendisini bekleyen beş öğrenciyi görmesiyle, kendisini yapılmasından hoşnut olmadığı bekletme davranışını, öğrencilerine yapmış olmanın verdiği moral bozukluğuyla konuşmaya başladı. “Umarım çok bekletmedim,-“ saatini kontrol edip devam etti: “-derse daha beş dakika varmış. Madem beşiniz de buradasınız, bir an önce derse başlayalım. Geçen yıl ve ondan önceki yıl güzel dersler işlememişsiniz. İşlenen büyü sayısı gerçekten az, eski profesörün raporlarını kontrol etmiştim buraya ilk geldiğim gün. Bu nedenle hızlanmalıyız, siz FYBS’lere gireceksiniz ne de olsa.” Zamanından önce öğrencilerinin gelip onu beklemesi ve büyü öğrenmek için erken davranmaları, onur verici bir davranış olduğu gibi Sawyer’ın kalbini kazanmalarını sağlamıştı. Üzerinden uçup giden telaşlık hissine veda ederken, suratına yerleşen gülümsemesiyle konuşmasına devam etti. “Sıraların arka tarafta olması bizim için gayet iyi. Büyük bir alanımız var ve siz, zaten azsınız. İşimizi kolaylaştırıyor bu.”
Gözleriyle içerideki dört öğrenciyi süzdü. Biri Gryffindor’lu yeğeni David, yanındaki Gryffindor sınıf başkanı Hayley, Hufflepuff’lı kız Samara, kardeşi olduğunu öğrendiği Gryffindor'lu Daffodil ve Slytherin’li, siyah saçlı, orta boylu çocuk Bill. İlk dersten bu son sınıf öğrencileri aklında kalmıştı. Kısa bir süre sınıfa hâkim olan sessizliği, ufak bir alkışla bozarak konuşmaya başladı. “Direkt dersimize geçmek istiyorum. İlk öğreneceğimiz büyü, hatta uygulayacağımız demek daha doğru olur, neticede siz bu büyüyü biliyor olmalısınız. Yarın ikinci sınıflara da göstereceğim Protego büyüsü, diğer bir deyişle savunma kalkanı. Bu büyü, affedilmez lanetler dışında tüm büyüleri savurabilir, tabi güçlüyse. Eş alarak bu büyüyü deneye bilirsiniz, sözlerim bitince. Size büyüleri göstermek bana saçma geliyor, neticede yetişkin sayılırsınız.”
Suratına yayılan gülümsemesiyle sınıftaki beşöğrenciye tek tek baktı, söylediği son sözlerinin ardından gayet mutlu görünüyorlardı. Mutluluklarını bölermiş gibi devam etmesi gereken dersi için konuşmaya başladı. “Bundan sonra denemenizi istediğim sıradaki büyüler, Levicorpus ve Liberacorpus. Levicorpus, karşınızdakinin bacağından kaldırılıp aşağı doğru sallanmasına neden olacaktır. Liberacorpus ise, Levicorpus’un etkisini yok eden büyüdür. Onunda ardından da son büyümüz olan Rictusempra. Bunu birde ve ikide görmeliydiniz ama… Bu büyü, yapıldığı kişiyi geri savurur. Güçlü ve etkili bir büyüdür.” Sınıfın arkalarındaki sıralara oturmuş beş öğrenci, Sawyer’ın ağzından dökülen kelimeleri, sessizce dinliyordu. Bir kez daha alçak sesli bir alkış yaptı, arından konuşmasına devam etti. “Şimdi büyüleri denemeye başlayın. Bir derste dört büyü yapabilirsiniz. Beş kişi olduğunuza göre biri açıkta kalacak, değişmeli denerseniz daha iyi olacaktır. Başarılar!” Sözlerini bitirdiğinde oturdukları sıralardan kalkan beş genç, eş alarak büyüleri denmeye başlamıştı. Hızlı ve başarılı bir şekilde büyüleri denemeye başlayan beş öğrenci, ilk olarak Levicorpus ile Liberacorpus’u uygulamıştı. İlk deneyişlerinde gayet başarılıydılar; ancak daha başarılı olmaları gerektiğini düşünüyordu Sawyer. Bu iki büyünün ardından Rictusempra ve Protego’yu başarılı bir şekilde tamamlayan beş genç büyücü, birkaç aksaklık olmasına rağmen yaşlarının verdiği olgunlukla büyüleri olağan şekilde yapabilmişlerdi.
Boş gözlerle etraflarını izlemeye başlayan genç büyücülerin suratına hâkim olan gülümsemeye karşılık vererek konuşmaya başladı. “Hepiniz gayet iyiydiniz. Diyecek fazla bir şey yok. Ödeviniz, Beden Kilitleme büyüsü. Sihirli Günler!” Ödevden rahatsızlık duymuş gibi durmayan son sınıf öğrencileri, laflarının ardından sınıftan ayrılmıştı. Bir süre masasında oturan Sawyer, kafasındaki karmaşıklığı düzelttikten sonra sınıftan ayrılarak ofisinin yolunu tuttu.
!Perşembe Günü Birinci Saat!
En son Sawyer Raul Johnson tarafından C.tesi 19 Tem. 2008, 19:49 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Samara Y. Laura D'Owen
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 28 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12300 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 22/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 2. KSKS Dersi Cuma 18 Tem. 2008, 15:19 | |
|
Sabahın ilk ışıklarıyla bedenini uyandırmaya çalışan güneş, loş odayı dolduruyordu bindir rengiyle. Sıcak yatağından kaldırmak için kendisine kurulmuş pusunun etkisindeydi ruhu, robottan farksızdı Samara. Pencereden esen sıcak rüzgar, soğuk bedenini tazelemeye yetiyordu sanki, nefes almaya çalışırken zorlanıyordu yuvarlak yatağında. Az sonra kapısının tıklamasıyla ani korkusunu yenmesine zaman kalmadan odaya giren Kate söze atıldı. Ne olduğundan habersiz havaya dikilen Samara, kızın neden burada olduğunu sormaya çekiniyordu. Oysa ki, kıza sabah onu uyandırması için rica ettiğini çoktan unutmuştu Samara. "Samara, uyanık mısın? İkizinle buluşman gerek, onu bekleyeceğine söz vermiştin." dedi Kate. Samara, uykusunun sersemliğindeyken kızın söylediklerini pek kafaya takmaz biçimde sadece kafasını sallıyordu. Dinlemediğini düşünen Kate öylece Samara'ya bakarken Samara bir kez daha kafasını sallamakla yetindi. Kızın odadan çıkmasının ardından sıcak yatağına sarıldı yine, özlemişti. Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından, kafasına dank eden sözler beyninden birer birer geçerken şaşkınlıkla yatağından fırladı. İkizi Daffodil ile bu gün ki Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliği'ne gideceklerini tamamen unutmuştu, Daff'ı daha çok bekletmemek adına dolabındaki cübbesini yarım yamalak giyindi.
"Geç kalacağım... Lanet olsun!" Lanetler savurarak çıktığı odasından, kurtulduğu için üzülse de Daffodil'e verdiği sözü tutmak için bir kaç saatte olsa sıcak yatağından ayrılması gerektiğini düşünüp, kendisini avutuyordu. Hufflepuff kızlar yatakhanesinden çıkar çıkmaz, kızlar tuvaletinin kötü kokusuyla karşılaşmamak adına burnunu tıkayıp girdiği sırada içeri de sigarasını tüttüren kızı görür görmez lanetler savurarak kızlar tuvaletini terk etti. Sadece kızın duymuş olmasını umduğu "Büyümüşte... " diye mırıldandı arkasından. Uzun koridorlardaki bir kaç duyuru panosundaki resimler her ne kadar dikkatini çekse de, ikizi Daffodil'i aklına getiriyor ve onun yerine kendisini koyup empati yapıyordu vazgeçmek adına. Merdivenlerden hızla inerken birden dengesini kaybetti, hızla yere yapıştı ve merdivenlerden yuvarlandı. Acısı inleyen bacağını okşayarak acısını dindirmeye çalışsa da, kolundaki saate baktığında geç kalması korkusundan, acılarını unutup ıhlayarak merdivenleri inmeye devam etti. "Ahh... Merlin aşkına! Bir bu eksikti, Ahh..." Merdivenlerin sonuna gelince Hufflepuff Binasının kapısından kendisini hızla attıktan sonra, davul gibi şişmiş bacağının morluklarını gizlemek adına cübbesini aşağı indirdi. Hogwarts bahçesinde düşmemek için direnirken bir yandan da hızla Hogwarts'a doğru koşuyordu.
Açık kapıları geçmenin ardından, merdivenlerden düşmekten korkuyordu yine, acele işlerinde genelde hep bir sorun yaşıyordu zaten. Sorunsuz atlattığı merdivenlerin ardında Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliğine giden koridorları aşmaya gelmişti sıra. Hızını kesmeden devam ettiği koşusu, inip kalkan kalbinin fırlayacakmış gibi atmasına neden oluyordu. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfının önüne gelince, Daffodil'in de az sonra yanına geldiğinde "Tam zamanında..." demekle yetindi Samara. İkizinin koluna girip dersliğinin kapısını tıklattıktan sonra içeriye girdiler, sınıfta kimsecikler yokken ikisi de geç kalmadıkları için büyük bir rahata kavuştular. Kapıyı arkalarından yavaşça örttükten sonra, ön sıralardan birine oturdular beraber, ders için gerekli kitaplarını çıkarttıktan sonra sınıfın yavaş yavaş dolmasıyla dikkatlerinin dağıldığının farkına vardılar. Sınıftaki uğultular giderek azarken Profesör Johnson'unda sınıfta girmesiyle ayaklanan sınıfın sesleri az da olsa indi. Profesör gülümsemesiyle saçtığı ışıklarla beraber derse başlamalı konuşmasının ardından, bu gün ki işleyeceğimiz büyünün bir savunma büyüsü olduğunu söylüyordu. Sınıftaki sessizlik yayılırken, profesör büyüleri sözlerinin bitmesinin ardından herkesin denemesini söyledi.
Profesör Johnson, sınıftaki beş öğrenciyi teker teker süzüyordu, sınıftaki uzun sessizliğin ardından alkış sesiyle bozulan sus pusluk Samara’yı rahata kavuşturdu. Güçlü bir savunma kalkanı oluşturabileceğimiz Protego büyüsünden kısaca söz ediyordu profesör. Teorik bilgileri hızla geçiyordu, anlaşılan vakit kaybına inat çok karşı bir tavrı vardı Profesör Johnson'un. Öldüren lanetlere karşı bir etkisi olmadığını da eklemişti ardından. Samara suratına oturan gülümsemenin yüzünde yarattığı mutluluklar pür dikkat dinliyordu profesörü. Protego büyüsünün ardından, yapılan kişinin ayağından kaldırıp sallanmasına neden olan Levicorpus büyüsünü tanıttı kısaca ve ardından Liberacorpus… Bu büyünün de Levicorpus büyüsünün etkisini kaybetmesine neden olduğunu anlattı Profesör Johnson. Sırada da geçen yıl öğrenmemiz gerektiği geri savurma büyüsü Rictusempra büyüsü vardı. Anlatımlarının ardından büyüleri denemelerini söyledikten sonra, Samara ve Daffodil'de birbirleriyle eş olup büyüyü denemek adına kararlaştılar. Diğerlerinin tersine ilk önce Protego büyüsünü deneyeceklerdi, Samara "Önce sen dene, silahsızlandırma büyüsüne hazırsan... " dedikten sonra asasını eline alıp sıkıca kavradı.
Asasını ikizi Daffodil'e doğrultup "Expeliarmus...!" diye haykırdıktan sonra Daffodil'in büyüsü Samara'nın silahsızlandırma büyüsüne karşı koyabilmiş, Samara'nın asası elinden uçup gitmişti. Daffodil'in başarı çığlıklarının ardından ikizini tebrik etti Samara, sıra ona gelmişti şimdi. Daff'ın asıyla Samara'ya yolladığı büyüyle konsantrasyonunu yitiriyordu, ama umudunu yitirmeden asasını sıkıca kavrayıp kendisine yollanan silahsızlandırma büyüsünü içinde hissederek "Protego...!" diye bağırır bağırmaz Daff'ın asası havaya uçmuştu. Samara sevinçle zıplarken bir yandan da ilk denemesinde başardığı bu büyüyü çok sevdiğini söyleyip duruyordu. Sıra Levicorpus büyüsüne gelmişti, Samara asasını Daffodil'e doğrultup her ne kadar ikizine bu büyüyü yapmak zor olsa da "Levicorpus...!" demesinin ardından bacaklarından havaya asılıp sallanan ikizini gördükçe içi acıyordu. Daha fazla onun havada asılı kalmasına dayanamayıp çok geçmeden asasını tekrar Daff'a doğrultup "Libercorpus..!" deyince yavaşça yere kondu ikizi. Samara başarmanın kendisine verdiği mutlulukla kahkahalara boğulurken bir yandan da ikizi Daffodil'e "Sen de dene..." diyordu.
Daffodil, asasını kavradıktan sonra yolladığı büyüyle kendisini havada buldu Samara. Bir on saniye boyunca havada asılı kaldıktan sonra büyünün etkisini yok eden Libercorpus büyüsü sayesinde aşağıya inebilmişti. Profesör aynı kişiyle denememelerini, değişimli olmaları gerektiğini söylüyordu ama Samara Hayley ve David'in yanına gidip eşlik teklifini kabul etmeyeceklerini biliyorken başka çaresinin olmadığı düşünüyordu. Daffodil ile beraber yapacakları son büyüye geldiklerinde ilk önce Daff'ın başlamasını istemişti, asasını eline alıp Samara doğrultu Daff. Yaptığı büyünün ardından Samara bir kaç metre geriye düştükten sonra, gözlerini açtığında kendisini kaldırmakta olan ikizini görüyordu. Büyü başarılı geçmişti, Samara başının hızla dönmesine aldırmayarak asasını kapıp büyüyü Daffa uygulamak için hazırlanıyordu. "Rictusempra...!" dediğinde aynı Samara gibi metrelerce uçtu Daff, ikizinin yanına koşup kaldırmaya çalıştı Samara. Profesör teker teker büyüyü deneyenleri izlerken bir yandan da dersin bitmesi gerektiğini belli etmiyor değildi. Ödevlerinin beden kitleme büyüsünü olduğunu söyledikten sonra, iyi günler diyerek sınıftan ayrılmalarını bekledi öğrencilerin. Samara, ikiziyle beraber toparlandıktan sonra, profesöre "Sihirli günler Profesör Johnson" dediler ve sınıftan ayrıldılar...
| |
| | | David Kevin Johnson Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 412 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12290 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 2. KSKS Dersi Ptsi 28 Tem. 2008, 16:46 | |
| Güneş yeni ağarırken gece lambasının perdesin altındaki alarmlı saatin çalışıyla etrafı perdelerle örtülü yatağında gözlerini açtı. Henüz uyanmış mıydı bilmiyordu; çünkü gözlerini kapadığındaki karanlık gibiydi etraf. Yatağını saran altın renginin aralara sıkıştırılmış olduğu kırmızı perdesini iki eliyle aralarken camdan içeri sızan güneş cılız güneş huzmesinin aydınlığı karşısında gözlerini yumdu. Karanlıktan henüz çıkmış gözleri, aydınlığa alışamayacak kadar kısa süredir açıktı. İstemsizce yumduğu gözlerini bir kez ovuşturup yavaşça araladı. Herhangi bir tepkiye maruz kalmayan gözleri, aydınlığa kısa sürede alışmıştı. Yatağını saran kırmızı perdeyi sonuna kadar açık çıplak ayaklarını yatağından aşağıya sarkıtarak soğuk yüzeye temas etmesini sağladı. Üzerinde pike, etrafı da koyu renkli perdeyle sarılı olunca bir hayli sıcak olmuştu ayakları ve soğuk yüzeye temas ettiği an istemsizce titredi. Aldırmamaya çalışıp soğukluğa meydan okurcasına ayağa kalktı. Odaki tek ses, yatakhane arkadaşlarının horultularıydı. Dünden ayarladığı çalar saati yedi bucukta çalacaktı ki çalıp, onu uyandırmıştı da. Sabahın ilk saatindeki Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi için heyecanlı bir bekleyiş içindeydi. Geçen dersteki öfkesi tuzla buz olurken içine saplanan nankörlük duygusunun tek nedeni amcasıydı. Anlamadan dinlemeden onu yargıladığı için kendini suçlu hissediyor ve vicdan azabı çekiyordu. Henüz yeni kurtulduğu bu düşünceleri kafasından atmak istercesine pencereye yöneldi, başka şeylerle meşgul olursa, düşüncesinin kaybolacağı kanısındaydı. Uyandığından bu zamana kadar yaklaşık üç beş dakika geçmiş olmalıydı; fakat güneş, hissedilecek şekilde sıcaklığını arttırmıştı, eskisine oranla. Hâlâ sıcak hava yoktu; fakat suratına ilk çarpan güneş ışınları, şimdiki ışınlardan daha soğuktu.
Hogwarts’ın yüksek kulelerinden birinde olan Ortak Salonlarından bakıldığında aşağıdaki ağaçlar oldukça küçük görünüyordu, heybetli boylarına rağmen. Gördüğü kadarıyla bahçede henüz hiç öğrenci yoktu, hareket eden bir cisim görmüyordu çünkü. Pencereden uzaklaşıp yatakhane kapısına ulaştı, açık kahverengindeki kapı tokmağını eliyle kavrayıp döndürerek kapıyı yavaşça araladı. Ara sıra gıcırdayan yatakhane kapısının gıcırdamasını engellemenin tek yolu buydu. Geçebileceği şekilde aralık bırakarak yatakhane kapısından çıkıp banyoya yöneldi. Yavaş adımlarla ilerliyordu, içinde anlamsız bir tedbir alma duygusu vardı, sanki birine yerini belli etmemeye çalışır gibi. İçindeki bu anlamsız hisse göğüs gererek banyonun kapısını hızla açtı, bomboş olan banyoda lavaboya eğilip yüzüne çarptığı soğuk suyla kendine gelirken havlusuna ulaşmak istercesine dolapların bulunduğu tarafa döndü. ‘Şak!’
Cisimlenen birini andıran bu tuhaf ses, içinde hissin anlamsız olmadığının kanıtıydı. Biri onu takip mi ediyordu? Hogwarts’ta cisimlene bilen tek… “Bory?! Cacher?!” Ev cinlerinin olduğunu düşüncesi kafasına kazınmıştı, bundan emin gibiydi. Başka hangi ev cininin kendisini takip edebileceği bilemiyordu. Büyük ihtimalle, Hogwarts’tan ayrıldığı gün kötü olduğu için babasının onu denetlemeye yolladığı ev cinlerindendi. Umursamaz bir tavırla havlusunu yerine koyarken burnundan çıkardığı sessiz bir ‘hıh’ sesiyle banyodan ayrıldı. Böyle izlenmesi, küçük bir çocukmuş gibi hissetmesine neden oluyordu, kendisi artık yetişkin bir büyücüydü ve kendi başının çaresine pekâlâ bakabilirdi. Hissettiği öfke, su gibi kaynayıp ısısını artırmıştı. Farkında olmadan yumruk hâlini alan ellerine inanamayarak bakıp, durumu fazla ciddiye aldığını düşünerek rahatlamaya çalıştı. Yatakhanesine döndüğünde içerideki ışın huzmesinin odası yaklaşık yarısını doldurduğunu fark etti, odanın köşeleri hariç hemen hemen her yer ışıldıyordu. Kapıya camdan yansıyan güneş ışınlarının üzerine vurup yakmamasına sevinerek yatağına oturdu. Güneş vardı; fakat kendini pek belli ettiği söylenemezdi. Yakıcı veya bunaltıcı değildi, üstelik sabah güneşle temas ettiği ilk andan bile soğuktu. Tebessüm ederek yatağından tekrar kalktı ve üzerine değiştirdi.
Tamtakır hazırdı şimdi, son olarak asasını da arka cebine koyduğunda. Yavaş yavaş mızmızlanarak sesler çıkaran yatakhane arkadaşları, uyanma eşeğine gelmiştiler. Kapıyı sabah açtığı gibi yavaşça aralayıp arkadaşlarının uykusunu bölememeyi umut ederek arkasından yavaşça çarptı. Alçak bir tok ses çıkmıştı; fakat uyandırıcı etki yapacağını düşünmüyordu. Boş olan Ortak Salon’u hızla geçip Şişman Kadın’ın portresinin arkasındaki deliğe girdi, portreyi arkadan açarak Gryffindor Ortak Salon’undan ayrıldı. Şişman Kadın’ın portresinin bulunduğu dar koridor da yatakhanesi gibi cılız güneş ışıklarıyla aydınlanmıştı. Işık huzmelerinin yere yansıttığı apaçık sarı rengine basarak kuleden ayrılıp, Büyük Salon’a yöneldi.
Büyük Salon’a vardığında yaklaşan Quidditch maçı için Ravenclaw Yemek Masası’ndan gelen aptalca tezahürata kulak vermeyip Gryffindor Yemek Masası’na oturdu. Her ne kadar duymamaya çalışsa da geçen yıl, süpürgesi üzerinden kaydığı o iğrenç andan bahsettiklerini duyabiliyordu. Suratını ekşitti ve yapmaya çalıştıkları şeyi ezip geçercesine önündeki beyaz porselen tabağına koyduğu pastırmalı yumurtayı yemeye devam etti. Sol elindeki balkabağı suyunu içip bitirince sağ elindeki çatalı masaya ses çıkaracak şekilde bıraktı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu; fakat susmuş Ravenclaw’lıların bu sesi duymasını diliyordu. Büyük Salon’dan çıkarken yaklaşan Quidditch maçını kafasından silerek, ilk dersi olan Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin işlendiği ikinci kattaki sınıfın yolunu tuttu.
Dersliğe vardığından içeride sadece Samara vardı, Daff’ın kardeşi. Başıyla ona selam verdi ve erken gelmenin keyfini sürercesine arkaya itilmiş sıralardan en önlere oturup sıraya yayıldı. Sol kolundaki saati, dersin başlamasına beş dakika kaldığını gösteriyordu. Havaya kaldırmış olduğu kolu, görüş alanını kapamıştı; fakat kolunu indirdiğinde sınıfın dolduğunu ve hemen ardından profesörün geldiğini görünce ufak bir şok dalgasında buldu kendini. Ufak bir panikle doğrulmaya çalıştı ve profesörün derse erken geldiğini -veya buna benzer bir şeyi- belirtmesini işitti. Hızlı davranan profesör, geçen yıllarda fazla bir şey işlemedikleri için çabuk olmaları gerektiğini söyledi. Kısa bir sessizliğin ardından profesör eşleşmelerini ve anlatacağı büyüleri denemelerini söyledi. David, Hayley’e şöyle bir bakıp göz kırptı ve profesörün bahsettiği büyüleri dinledi.
Övünmek istemiyordu; fakat bu büyüleri gerçekten biliyordu. Dört sene önce kurduğu Dumbledore’un Ordusu’nun toplantılarında işlediği büyülerin dışında tek bir büyü vardı: Rictusempra. Buna da aşinaydı. Laflarını bitirip büyüleri denemelerini öneren amcasına ufak bir tebessümle bakıp sıradan kalktı, Hayley'i karşısına aldı.
Hayley’in ona fırlattığı mor ışıklı Rictusempra’nın etkisiyle oldukça geriye savruldu, anlaşılan Hayley büyüyü iyi biliyordu. Hayley’in gözlerinde gördüğü ufak ışıltıya karşılık: “Canım yandı!” diyip tersleyerek cevap verirken, içten içe gülüyordu. Hayley’in onu ayaklarından aşağıya sallandırıp konforlu bir şekilde yere koyuşu hoşuna gitmişti, anlaşılan toplantılar oldukça yararlıydı. Tekrar yolladığı Levicorpus’u, yerinden oynamaksızın yaptığı Liberacorpus’la başarılı bir şekilde büyüyü etkisiz hâle getirdi. Haley’in yapmadığı tek büyü Kalkan Büyüsü’ydü. Bu da David’e asasının sınıfın en uç kısmına fırlamasına mal olmuştu.
"Şimdi sıra bende cicim, kork benden!” dedi alayla gülümseyerek ve asasını hazırlayıp şiddet dolu bir şekilde bağırdı. “Rictusempra!” Neredeyse sınıfın öteki tarafına yuvarlanan sevgilisinin ufak çığlığı kulağında çınlarken, pişmanlık duygusunu vücudunu öyle bir sarmıştı ki neredeyse pişmanlık kusacaktı. Hızlı adımlarla Hayley’e yardım ederken sinirinin gözlerini yaktığını hissetti. Bu büyünün ardından yapması gereken büyü Levicorpus’tu. Hayley’in etek giymemesine şükredip büyüyü gönül rahatlığıyla yapmıştı. Ardından tekrar yaptığı Levicorpus’u, Hayley, oldukça ilgi çekici bir asa hareketiyle etkisizleştirmişti. Geriye kalan tek büyü Kalkan Büyüsü’ydü. Hayley’in ona yolladığı hızlı, kırmızı ışın saçan Expelliarmus’a: “Protego!” diye kükredi ve Hayley’in asası sert bir şekilde, David’in asasının uçtuğu köşenin simetriğine uçtu. Büyüleri başarıyla denemenin verdiği duyguyla Hayley’e ışıldayan gözlerle baktı, karşılığını almasını kalbini az önce saran umutsuzluk buzlarının erimesini sağladı.
Bill, herkesle tek tek herkesle bir büyü deniyordu. Bill’in de büyülerinin bitmesinin ardından Profesör Johnson, derse son noktayı koydu. Kısa bir açıklamayla onları kutlayıp dersi bitiren amcası, Beden Kilitleme Büyüsü’nü ödev olarak vererek hepsine iyi günler dileklerini sundu. Sınıf boşalırken amcasına ‘İyi Günler’ dileyen David, içini saran mutluluk duygusuyla sınıftan ayrıldı. | |
| | | Christian Dayrnt Black Britanya ve İrlanda Qudditch Karargahı Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1281 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12314 Ekspresso Puanı : 4 Kayıt tarihi : 28/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 2. KSKS Dersi Ptsi 18 Ağus. 2008, 22:48 | |
| Dayrnt yorgun adımlarıyla derse gidiyordu. Gece uyuyamamıştı fakat kendini gayet iyi hissediyordu. Ders için heyecanlıydı. Yapacaklarını önceden planlamamıştı fakat kendinden emin olarak ilk kez gidiyordu. Bu sefer elinden geleninin en iyisini yapacağından emindi. O yüzden sakin ve kendinden emindi. Bunları trabzana tutunmuş merdivenlerden aşağıya bakarken buldu kendii. Bir an kendini bu duruma nasıl getirdiğini düşündü fakat mantıklı bir cevap bulamadığı için şansına küstü. Yinede yürümek için hamle etti ve yanından geçen iki Gryffindor'lu öğrenciye -yalnışlıkla çarptı. Tam dönüp özür diyeceği sırada yüzüne bir küfür yedi veuzun saçlarını savurarak ilerleyen kızı gördü. Arkasından gülümsiyerek baktı. Hem kıza çarpası hemde Slytherin'li olması onun için eksi puan olmuştu fakat bunların ne önemi vardı. Kız küstahtı işte... Sınıf kapısının önündeydi ve hızlıca içeri daldı. Daha profesör yoktu. Arkasına yaslandı ve ' Acaba ne zaman gelir? ' düşüncesiyle kendini yormaya başladı. Ardından kapıda profesör gözüktü Nedense Dayrnt kendini aşırı bir derece üstün görüyordu. Bekletmek -nedense- profesöre çok koymuş gibiydi. Morali bozuk bir tavırla: “ Umarım çok bekletmedim, - “ dedi ve saatini kontrol etti. Dayrnt bir an içinden ' Umarım geç kalmıştır Tanrı' m! ' diye dua ediyordu ki profesör tekrar: “ -derse daha beş dakika varmış. Madem beşiniz de buradasınız, bir an önce derse başlayalım. Geçen yıl ve ondan önceki yıl güzel dersler işlememişsiniz. İşlenen büyü sayısı gerçekten az, eski profesörün raporlarını kontrol etmiştim buraya ilk geldiğim gün. Bu nedenle hızlanmalıyız, siz FYBS’lere gireceksiniz ne de olsa. ” dedi. Dayrnt kendi kendine ' Girmeyeceğim, bu benim için talih kuşu galiba! ' diye geçirdi içinden. Daha sonra profesör gururlu ve onurlu bir biçimde “ Sıraların arka tarafta olması bizim için gayet iyi. Büyük bir alanımız var ve siz, zaten azsınız. İşimizi kolaylaştırıyor bu. ” dedi ve sustu. Profesör tek tek tüm öğrencileri süzdü. Nedense Dayrnt onunla göz göze geldiğinde utandı ve başını öne eğdi. Daha sonra bunun mantıksız olduğunu fark etti ve kafasını kaldırıp tekrar ona baktı. Neredeyse Dayrnt'ın sıçramasını sağlayan bir alkış sesi duyuldu -profesörden geliyordu- ve konuşmasını sürdürdü: “ Direkt dersimize geçmek istiyorum. İlk öğreneceğimiz büyü, hatta uygulayacağımız demek daha doğru olur, neticede siz bu büyüyü biliyor olmalısınız. Yarın ikinci sınıflara da göstereceğim Protego büyüsü, diğer bir deyişle savunma kalkanı. Bu büyü, affedilmez lanetler dışında tüm büyüleri savurabilir, tabi güçlüyse. Eş alarak bu büyüyü deneye bilirsiniz, sözlerim bitince. Size büyüleri göstermek bana saçma geliyor, neticede yetişkin sayılırsınız. ” dedi ve cümleyi noktaladı. Dayrnt çevresine bakındı. Tek gözüne ilişen David vardı. Sessizce yanına gitti ve kendisi ile partner olması için ondan rica etti. David seve seve kabul etti bu işi. Dayrnt hiç beklemediği bir anda David' den: " Expelliarmus ! " lafını duydu ve bir anlık refleksle: " Protego ! " dedi ve büyüye karşılık verdi. Gereken işi yapmann verdiği memnunlukla sessizce diğer komutu bekledi. “ Bundan sonra denemenizi istediğim sıradaki büyüler, Levicorpus ve Liberacorpus. Levicorpus, karşınızdakinin bacağından kaldırılıp aşağı doğru sallanmasına neden olacaktır. Liberacorpus ise, Levicorpus’un etkisini yok eden büyüdür. Onunda ardından da son büyümüz olan Rictusempra. Bunu birde ve ikide görmeliydiniz ama… Bu büyü, yapıldığı kişiyi geri savurur. Güçlü ve etkili bir büyüdür. ” dedi. Tekrar Dayrnt'ın iri gözleri David'i aradı ve sırıttı. Şimdi tekrar ilk olarak Dayrnt saldıracaktı. Burnunu çekti ve asasını sıkı sıkı tutarak sessizce: " Levicorpus ! " dedi. David tam olarak ters dönmüştü ki bir anda sesinin zayıf geldiğini farke etti Dayrnt. O yüzden derin nefes aldı ve bu sefer yüksek sesle: " Levicorpus ! " dedi ve David'in havada ters asılışını izledi. Sonra tekrar derin bir nefes aldı ve: " Liberacorpus ! " dedi ve yere düşmesini izledi. Son olarak kısa bir of çekti ve daha David ayağa kalkar kalkmaz asasını kullanarak: " Rictusempra ! " dedi ve bu sefer David diğer duvara kadar uçtu. Dayrnt hemen koştu ve yanında çömeldi. Kalkmasına yardım ederken " Gerçekten yardımcı olduğun için teşekkür ederim. Şimdi Hayley ile çalışabilirsin David! " dedi ve sırıtarak uzaklaştı. “ Şimdi büyüleri denemeye başlayın. Bir derste dört büyü yapabilirsiniz. Beş kişi olduğunuza göre biri açıkta kalacak, değişmeli denerseniz daha iyi olacaktır. Başarılar! ” dedi profesör ve Dayrnt bir an için önce başladığı için kendini şanslı sasydı. Bir köşeye oturdu ve dersin bitmesini izlemeye başladı. Tam sıkılmaya başlamıştı ki profesör “ Hepiniz gayet iyiydiniz. Diyecek fazla bir şey yok. Ödeviniz, Beden Kilitleme büyüsü. Sihirli Günler! ” dedi ve Dayrnt sıkıntıyla yerinden kalktı. Yine ödev vardı. Söylene söylene çantasını omzuna taktı. Profesör'e başıyla selam verdi ve söylene söylene Perşembe gününün ikinci dersine ilerlemeye başladı. | |
| | | | 7. Sınıflar İçin 2. KSKS Dersi | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |