Mysteé Hannah Dwight

İsim: Mysteé Hannah Dwight
Lakapları: Mystery, Hann, Mrs. Misterious, Myst, Terry v.b.
Cinsiyet: Bayan
Sihirsel Soy: Safkan
Asa: 5 inç, 7 cm, Meşe ağacı, Unicorn Kanı
Fiziksel betimleme:
Myst, yuvarlak, şirin yüzüyle her ne kadar iyi kalpli görünse de, buz mavisi, soğuk bakışlı gözleri ve çok az gülen yüzü onun soğukkanlılığını ifade eder. Kahverengi-sarı karışımı, düz, bazen dalgalı, kahküllü saçlarıysa ona ayrı bir hava katar. Genelde siyah giysiler giymeyi tercih eden Myst, giysisini çeşitli rozetlerle de süslemeye bayılır. Genelde makyajsızdır, çok gerekirse çok hafif bir makyaj yapabilir.

Kişiliği: Myst, tembeldir. Ama yine de her zaman başarılı olabilmiştir. Çünkü kurnaz ve zekidir. İnsanları kandırmayı hemen başarabilir. Bencil ve kendini beğenmiştir. Önyargılıdır da. Herkesi dış görünüşüne, soyuna, yeteneklerine ve zekasına göre ayırır. Safkanlığa çok önem verir. Mugglelardan nefret eder. Büyüyünce ölüm yiyen olmak istemektedir. Ailenin tek çocuğu olduğu için şımarıktır da. Ayrıca Myst, sportmendir. Her sporun üstesinden gelebilir.

Ailesi ve yaşamı: Ailenin tek çocuğu olan Myst'in annesi ve babası bakanlığa sızmış ölüm yiyenlerdendir. Her tatilinde farklı bir ülkenin farklı bir şehrini gezer ailesiyle. Paris, New York, Los Angeles, Barcelona, Madrid, Viyana... Küçüklüğünden bu yana gezmediği şehir yoktur neredeyse. Çünkü annesi ve babası ne derse yaparlar. Yapmazsa da üzgün küçük kız numarasıyla onları kandırır. Evlerinde 3 ev cini, 2 aşçı ve 2 de şoför vardır. Böylece ayak işlerine koşturmazlar.

Basit RP örneği:(pek basit denemez ama.. xP)

Hann parşomenlerini, tüy kalemini ve mürekkep
hokkasını çantasına attı. Çantasını da sırtına takarak, ürkek
adımlarla, en korktuğu derse; Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersi'ne
girmek üzere ikinci kata çıktı. Hem heyecanlıydı hem de korkuyordu. 2.
kata vardığında koridor boyunca konuşan ve kıkırdayan tablolara baka
baka ilerledi. Sonunda dersliğe varmıştı. Titreyen elleriyle hafifçe
tıklattı kapıyı. Ardından yavaşça içeri girdi. Halası masasında
oturuyordu. Hemen önlerden bir yer kaptı. Parşomenlerini, tüy kalemini
ve mürekkep hokkasını hazırladı. Bir süre sonra sınıf tamamlandı.
Derslerde ona Profesör Silver demeye söz vermişti. Öyle de yapacaktı.
Profesör ayağa kalktı ve asasının bir hareketiyle tahtada düzgün bir
yazıyla yazılmış sözcüklerin belirmesini sağladı. Hann pür dikkat
profesörü dinlemeye başladı.

Profesör Silver, sarı,
dalgalı, uzun saçları ve mavi gözleriyle çok iyi kalpli görünüyordu. Ve
öyleydi de. Babası öldükten sonra ona daha da yakın davranmıştı. Buna
ihtiyacı yoktu Hann'in ama yine de bu boşluğu doldurmasına yardım
ettiğinden ona minnet duyuyordu.

"Öncelikle
kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak
için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama
bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom
Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile
onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası
terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle
yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli
büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının
başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun
olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim.
Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve
dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında
öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen
olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Hann'in
kanı donmuştu, tüyleri diken dikendi. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı
ve rengi atmıştı. Korkudan titremeye başladı. Hatırlamaya çalıştı..
Evet.. Annesinin anlattığına göre büyük babası Gerard Dwight,
kim-olduğunu-bilirsin-sen'in en sadık hizmetkarlarından birine karşı
savaşırken kahramanca hayatını kaybetmişti. Ama ağır yaralanan ölüm
yiyen, sonra orada bulunan bir 3. sınıf öğrencisinin yaptığı bir
büyüyle oracıkta can vermişti. Ne büyük bir savaştı.. Ama şundan emindi
Hann, ölümyiyenler asla yok olmamıştı. Yeni bir Karanlık Lord doğacaktı
aralarından. Ve onları yine hain planlarına ortak edecekti. Büyü
dünyası yine çalkalanacaktı. Belki büyü dünyasını ele geçiremeyebilirdi
belki, ama alsa vazgeçmezlerdi saldırılardan. Bunu biliyordu çünkü
savaşın üstünden kısa bir süre geçince, babası da bir baskında ölüm
yiyenler tarafından öldürülmüştü. O alçak ölümyiyenler Hann'den
babasını, mutlu günlerini ve belki de mutlu bir hayatı çalmışlardı.
Kendi kendine söz verdi. İleride onlara karşı savaşacaktı.

Profesör
ders zor olduğu için belli ki alıştırmalıydı öğrencileri. O yüzden ilk
dersten bir ödev verdi. Hann için fark etmezdi. Arkadaşlarıyla
kaynaşmak için ortak salonda ya da göl kenarında, veya kütüphanede
yapılacak ödevlerden daha iyisi olabilir miydi? Bu fırsatı
değerlendirmek adına ortak salonda yapmaya karar verdi ödevini. Puan
konusunda cimri olduğunu söylemişti. Hann buna sevindi. Bu onu daha çok
çalışmaya motive edecekti. Ders konusunda onun da bir ayrıcalığı yoktu
zaten. Bunu hiç istemezdi. Adaletsizlik olurdu bu. Ve Hann de bundan
nefret ederdi.

Dersin özetini çıkararak yazdığı
parşomenin en altına da ödevini yazdı. Rulo şekline getirerek çantasına
koydu özenle. Ardından mürekkep hokkasını ve tüy kalemini de aynı
şekilde özenle yerleştirdi. Çantayı sırtlandı ve çıkarken profesöre:

" İyi günler profesör Silver. "

dedi
gülümseyerek. Halası da gülümseyerek karşılık verdi ona. Ardından
guruldayan karnını doyurmak üzere Büyük Salon'a yollandı. Acaba sofra
bu kez nasıl donatılmıştı? Hogwarts'ta ev hasreti çekmesi imkansızdı...

~ Başka bir sitede, Hufflepuff'lı karakterimin K.S.K.S. ders RP'sidir... ~

Not: Mümkünse 6. ya da 7. sınıf olmak istiyorum.

1'den 4'e kadar alım yapılıyor.

2. Sınıf Slyherin.