Gecenin zifiri karanlığını aydınlatan bembeyaz karlar yavaş yavaş Hogwarts topraklarına ulaşmıştı. Chris’in içi ürperdi. Soğuğu Moskova’da her gün iliklerine kadar hissederdi. Fakat bu soğuk başka bir soğuktu. İçini ürperten, tüylerini diken diken eden bir türden. Tuhaf duygulara kapılıp gidebilirdi. Ne kötü ne de iyi hissediyordu. Sanki bir yere hapsolmuş, yalnız başına debelenip duruyordu. Ruhu dar sokaklarda kaybolmuştu sanki. Yalnızlığın zorluğunu anladığı zaman annesine olan özlemini düşündü. Kendini bir anda zindanlarda bulduğunda bilinci yerine gelmeye başlamıştı. Düşüncelere dalıp çok uzaklara gitmiş gibiydi. Mavi gözleri özlemle dolmuş, ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalışıyordu. Slytherin ortak salonu biraz ötede olmasına rağmen gitmek için hiçbir çaba göstermemeyi düşünüyordu. Meşalelerin aydınlattığı ıssız koridorda küf kokusu vardı. Bir yerlerden tuhaf uğultular geliyordu. Küf kokusu bir anda değişti ve bir buket menekşe kokusu ilişti burnuna. Bu kokunun güzelliğini içinin derinlerine kadar çekti. Slytherin ortan salonuna gitmek için birkaç adım attı ve gerisi geldi. Slytherin ortak salonuna girdi, yeraltında uzun, alçak tavanlı bir odaydı. Pürüzlü duvarları ve tavanı yeşil renkteydi. Tavandan zincirlerle binlerce yuvarlak , yeşilimsi lambalar sarkıtılmış fakat yanmamaktaydı. Duvardan özenle oyulmuş bir şöminenin içinde çıtırtılarla bir ateş yanıyordu. Oyma koltuklar boştu ve ateş sesinden başka hiçbir ses yoktu. Yavaşça yatakhaneye gitti. En konforlu, en lüks yatağı seçtiği için memnuniyet duyuyordu. Yumuşacık yatağa kendini bıraktı ve birkaç saat sonra uykuya daldı.Rüyasında tuhaf şeyler görmüştü. Sanki mistik güçler onu alıp uzak diyarlara götürmüştü. Rüyasında dünyanın dışında başka bir dünya da uçmuştu. Gördüğünü gerçek sanıp bulutların üzerinde koşturmuş en sevdiği etkinlikleri yapmıştı. Bilinçliydi fakat rüyada olduğu gerçeğini biliyordu.
Gözlerini yeni güne açtığında içinde nereden geldiği bilinmez bir mutluluk ve huzurluluk vardı. Genelde öfke dolu olmasına rağmen bugün neden böyle bir hisle uyandığına anlam verememekteydi. Saat çalmamıştı, yatakhanede kimse yoktu. Ortak salondan da tuhaf sesler gelmiyordu. Bugün farklı bir şeyler vardı. Chris’in Yüzünde anlamsız bir gülümseme vardı. Yumuşak, devasa yatağından kalkarak esb esnedi. Uykusunu da en iyi şekilde almıştı. Keyfi yerinde gözüküyordu. Ayağa kalktığı gibi gümüş çerçeveli aynaya baktığı bir oldu. Yine formundaydı. Oldukça yakışıklı gözüküyordu. Mavi gözleri iri iri en parlak tonuyla parıldıyordu. Her sabah sürdüğü o bakım kremlerini ve kullandığı ürünleri tekrar kullanıp asasını alması bir oldu. Birkaç büyü yapıp dış görünüşünü harika bir şekle bürüdü. Rahat bir penye ve pantolon giyindi. Siyah penye ve pantolona karşı metal bir kemer taktı, annesinin beğenerek aldığı o harika ceketi giyip ceketinin rengindeki conversini de ayağına geçirdi. Canı oldukça sıkılmıştı. Doğru düzgün kimseyi tanımıyordu, hiç arkadaşı yoktu. Can sıkıntısıyla hızla yatakhaneden çıktı. Hava soğuktu ve bunu derin bir şekilde hissediyordu teninde. Boş koridorlardan geçip Hogwarts bahçesine ve oradan da göl kenarına geldi. Bembeyaz karların arasında uzun, kızıl saçlı, parlak mavi gözlü bir kız gördü. Bir saniye içinde, tepeden tırnağa kızarmış, boğazına bir şeyler tıkanmış, gözleri nemle yanmıştı. Bütün gövdesi o zamana değin bilmediği bir heyecanla sarsılmıştı. Olduğu yerde kıza bakakaldı. Nasıl bir güzellikti bu? Milyon kere aşık olmuştu ama bu çok farklıydı. İlk defa böyle oluyordu. Beyninin loplarında , gönlünün cirloplarında hissediyordu bu duyguyu. İçindeki yağmur şiddetini arttırıyor, rüzgar fırtınaya, fırtına kasırgaya dönüşüyordu. Bu kızıl güzellikle bir an önce tanışmalıydı. Kalbi kaburgalarını kıracak gibi atıyordu. Ayakları yerden kesilmiş göz bebekleri irileşmişti. Yavaşça kızın yanına yaklaştı. İri, mavi gözleri ile ona bakarak oracıkta kalakaldı. Dalıp gitmişti kızın güzelliğine. Aralarında bir kaç metre olmasına karşın Chris hiç tepki vermiyordu. Bu harika güzellik karşısında adeta dili tutulmuştu...
Out: Molly'cim eve misafir gelcekte; O arada yazdım. Hiç mi hiç özenemedim. Diğer rp lerde çok özeneceğim fakat bu seferlik affet.