|
| 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Sawyer Raul Johnson Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 85 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12004 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 18/06/08
| Konu: 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi Salı 29 Tem. 2008, 21:22 | |
| Rp Out: Profesör sınıfta yok, rp'lerinizi buna göre yapın.
Gerekli uyarılar: Artık İlkbahar bitmiş ve Yaz'a girilmiş; fakat hava, geçen iki günün aksine sisli ve yağmurlu.
Perşembe 1. ders olarak işleyeceğiz, son dersimizi. Dipnot: İki ders olarak işleyecekti; fakat dönem bitiyor.
Derse Girecek Öğrencilerin Listesi: VII. Sınıflar David Kevin Johnson Hayley Mireille Vance Daffodil Eléâ S. D'Owen Dayrnt Bill Black Samara Yoko Scott | |
| | | Hayley Mireille Vance Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 219 Yaş : 29 Kan statüsü : Melez Galleon : 12285 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 26/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi C.tesi 02 Ağus. 2008, 17:26 | |
| Hay ayaklarını sürte sürte Büyük Salondan çıktı.Bu gün farklılık yaparak herkesten önce kalkmış ve yemeğe inmişti.Onun gibi olan bir kaç kiş vardı masalarda.Hay sadece Hufflepuff'lı tanıdığı Dean'e selam verdi çocukta aynı şekilde ona.Hay koridora çıkınca tamamen yanlız olduğunu fark etti aynı büyük salonda olduğu gibi ortam boştu.Ayak sesleri vardı sadece tam pencere kenarına geçti ve yürümeye başladı.Çantasını yanına almıştı çünkü tekrar yatakhaneye dönmek istemiyordu.Aşağı kata inmeye karar verdi ve merdivenlerden inmeye başladı aklında olan ilk şey tuvalete gitmekti.Saçlarını taramak ve yüzünü yıkamak istiyordu çünkü henüz yeni uyanmış birine benziyordu.Yatakhaneden biran an önce çıkmak için aynaya bakmadan gelmişti büyük salona.Durdu ve pencerede ki yansımasına baktı gerçekten berbat görünüyordu ağır adımlarını hızlattı ve merdivenlerii bitirdi üçüncü kattaydı.Yanında cisimlenen bir ev cini dışında hiç birşey görmemişti tekrar merdivenlerden indi ve artık 2. kattaydı koridor boyunca ilerledi.Burası diğer yerlere oranla daha kalabalıktı özellikle Komik Adam tablosunu önünde bir 1. sınıf öğrencikerinden oluşan öğrenci grubu vardı Hay bu görüntüyw alışıktı oda bazı zamanlarda bu tablo ile eğlenirdi iyice duvara yaslandı ve yürümeye devam etti onun gibi duvar dibinden yürüyen küçük bir çocuk gördü Gryffindorlu çocuk elinde ki şeyle oynuyordu Hay ne olduğunu anlayınca hemen çocuktan aldı "Fildişli frizbi yasak!!" dediçocuk kızgınca üfledi ama Hay hiç bozmadı sertliğini ve yoluna devam etti.Kafasını yere doğrulttu ve gördüğü ilk kapıdan içeriye girdi.
Yerde ki su birikintisini görür görmez hemen arkasını döndü ama çok geç kalmıştı. "Demek biri benle sohbete gelmiş" dedi cılız ve ağlamaklı bir kız sesi Hya gülmeye çalışara arkasını döndü "Selam Mız-" ağzını kapattı ve bozuntuya vermededen daha yüksek sesle kouştu "Ya-yani selam Myrtle" kız onu duymamazlıktan geldi ve Hay'ın kendisinin uydurduğuna emin olduğu bir şarkı mırıldanmaya başladı "Ben genç bir hayaletim tuvaletlerde dolaşır eğlenecek birilerini ararım." dedi sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı Hay ne yapacağını bilmiyordu.Aklıyla burdan çıkmak konusunda hem fikir oldu. "Nasılsın Myrtle?" kız burnunu çekti ve ağlayarak konuştu "Nasıl olabilirim Mireille ölü bir kız olarak süperim!!!" Hay kızgınca Mız Mız'a baktı neden ona Mireille diyordu ki?Bu ismi ona veren ablası dışında kimse kullanmazdı.Ama şuan Mız Mız ile sohbet havasında değildi.Fazla beklemeden "Benim dersim başlamak üzere Myrtle sana iyi eğlenceler" dedi ve hemen kapıyı açıp arkasına bakmadan koridorda yürümeye başladı nasıl da akıl edememişti bunu?Nasıl girmişti içeriye son hız merdivenlerden indi ve Karanlık Sanatlar dersliğinin önünde durdu.İçeriden hiç ses gelmiyordu Hay kapıyı çalmadan içeriye girdi.
Sesin gelmemesi normaldi çünkü boş içerisi.Hay pencere kenarından ilk sıraya çantasını koydu ve sınıfın en sonuna doğru yöneldi.Duvara dayalı ilk dolaba bakmaya başladı içinde ki şeyler Hay'ı heyecanşandırıyordu acaba eline alıp baksa ne kaybederdi?Kafasını kapıya çevirdi bir hareketlilik yoktu.Tekrar dolaba döndü içindekiler ne kadar tehlikeli olabilirdi ki?Dalobın kapağını çok sessizce açtı ve içinden ilk dikkatini çeken siyah bir kutuyu aldı.Açacakken kapıdan sesler geldiğini duydu ama geçti artık açılmıştı kapı...
| |
| | | Sawyer Raul Johnson Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 85 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12004 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 18/06/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi Paz 03 Ağus. 2008, 20:16 | |
| Güneşle uyanmayı beklerken yağmur görmesi, okulun kapanmasına bu kadar az bir süre kalmış ve yaza girilmişken hiç de aşılık olduğu bir şey değildi. Yaza girdiklerinden beri gözünü açtığında, göz bebeklerini küçülten ve gözünü yaşlandıran güneşten bugün eser yoktu. Belli belirsiz rahatlık duygusuyla yatağından kalktı. Yaklaşık iki haftadır oldukça sıcak olan havanın bu şekilde değişmesinin ve sıcak yerine serin bir havanın olması, oldukça rahatlatıcıydı. Yatağından kalktı ve günün ilk dersini yedinci sınıflara verecek olduğu için hazırlanmaya başladı. FYBS’ler yaklaştığı için onları sıkmayacaktı, tek bir büyüyle dersi geçirmeyi düşünüyordu; ama büyü de büyüydü hani. Bir Patronus yaratmak onları eğlendirecekti belki; fakat yaratabilmek için sıkıntı çekeceklerini düşünüyordu. Çoğu yetişkin büyücünün bile yapamadığı bir şeydi bu. Asasını üzerine aldığı seyahat pelerinin cebine koydu ve arkasından odasını kilitleyerek Büyük Salon’a yöneldi. Yavaş adımlarla ilerliyor, ona selam veren öğrencileri gülümser yüzle karışlayıp başıyla onaylıyordu. Her zamanki gibi Büyük Salon’da Ravenclaw ve Gryffindor Yemek Masalarının arasından geçip profesörlerin yemek masasına ulaştı. Böbrekli böreğiyle birlikte portakal suyu içip tüm profesörlere iyi dileklerini sunarak masadan ayrıldı. Suratına yerleşen kocaman gülümsemesiyle dersliğe giderken, birkaç gündür ilk kez bu kadar mutlu olduğunu düşündü. Yaşlı kalbi sevinçle atıyordu. Dersliğin bulunduğu koridora gelince derse henüz beş dakika olduğunu gördü, son sınıf öğrencilerinin yine içeride olmasını diliyordu ki bir an önce derse başlasınlar. Dersliğin kapısını içeriye şöyle bir göz atınca yüzündeki gülümseme silindi. Düşündüğünün aksine gelişen olayların tek farkı, bir öğrencinin –Gryffindor Sınıf Başkanı- burada olmasıydı. Takındığı yeni ifadeyle –ciddiyet- masasına geçti ve beklemeye başladı. Kalan beş dakika oldukça yavaşa geçiyordu, belki de saatini her on saniyede bir kontrol ettiği içindi. Beş dakika dolduğu halde kapı yerini bir kere bile değiştirmemişti. Hayley dışında hiçbir öğrenci tenezzül edip derse gelemeyecek miydi? İçinde Hayley’e elli puan vermek geçti ki o anda kapı açıldı, peşi sıra içeriye giren dört genç büyücü. Suratındaki ciddiyeti devam ettirerek içeriye giren dört genç büyücü süzdü. Sinirlenmemeye çalışarak konuştu. “Bay Johnson adına Gryffindor’a -2 puan, Bayan D’Owen adına Gryffindor’a bir -2 puan daha. Bay Black adına Slytherin’e -2 puan ve son olarak da Bayan D’Owen adına Hufflepuff’a -2 puan!” Afallamış görünen ve oldukları yerde sabitlenmiş gibi duran dört son sınıf öğrencisine, lütfedermiş gibi sağ eliyle sıraları gösterip oturmalarını işaret etti. “Bunlar geç kaldığınız ve dersimizden çaldığınız içindi. Sorumluluğunu yalnızca Bayan Vance mı biliyor?! Çok yazık.” Yaklaşık iki dakika sınıftan hiç ses çıkmadı. Herkes sus pustu, sessizliği bozan Sawyer oldu. “Evet! Bu kadar karamsarlık yeter-“ Suratına sahte bir gülümseme yerleştirip devam etti. “-Dersimize geçelim. Bu derste yalnızca bir büyü işleyeceğiz; fakat çoğu yetişkin büyücünün bile yapamadığı bir büyü.” Asasını kaldırdı, sınıftaki perdelere doğrulttu ve bir bilek hareketiyle tüm perdeleri teker teker kapattı. İçerisi karanlık olmuştu, havanında kapalı olması işlerine yarayacaktı. Suratındaki sahte gülümseme gerçek bir gülümsemeye dönüşürken konuşmaya başladı. “Bu dersimizde bir Patronus yaratmaya çalışacaksınız. Ne kadar karanlık, o kadar olumlu ortam. Patronusu bliyor olduğunuzu düşünüyorum. Kim kısaca bir açıklamak ister? A, evet. Bayan Vance, tek sorumlu kişi, buyurun lütfen.” Eli havada olmadığı halde Gryffindor Sınıf Başkanı’nı kaldırdı. Bunu bir teşekkür gibi göstermeye çalışmıştı; fakat başarılı olup olmadığını bilemiyordu. Açıklamasını oldukça iyi yapan Bayan Vance’a teşekkür edip devam etti. “Bayan Vance’ın da dediği gibi: Patronus’unuz en çok sevdiğin hayvana dönüşecek. Bir Patronus yaratabilmenin temelinde mutlu ve güzel anı düşünmek yatar. Asanızı kaldırıp büyülü kelimeleri söylemek, Patronus yaratabilmek için geçerli değildir.” Ufakça bir öksürüğün ardından devam etti. “Büyülü sözcükleri söylemeden önce mümkün olduğunca mutlu bir durum düşünmelisiniz. Yaşamış olmanıza gerek yok, sadece sizi çok mutlu edecek bir şey düşünün ve kelimeleri söyleyin.” Asasını hızla pelerininden çıkarıp tüm Johnson’ların olduğu mutluluk tablosu hayal ederek büyülü kelimeleri fısıldadı. “Expecto Patronum!” Asasından fırlayan Anka Kuşu, tüm sınıfı hızla dolaştıktan sonra havaya karışarak yok olurken, Sawyer devam etti. “İşte böyle! İlk deneyişlerinizde başarılı olmanız zor, bunun için moralinizi bozup kendinize boşuna zarar vermeyin. Yavaş yavaş… Dediğim gibi, çoğu yetişkin büyücü bile bu büyüyü yapamaz. Çalışmaya başlayabilirsiniz.” Sözlerini bitirdiği gibi ayaklanan beş büyücüye hayretle baktı. Hepsi bu büyü için can atıyor gibiydi. Ufak tebessümle hepsini tekrar süzdü ve asalarını kaldırıp büyüyü denemelerini izledi. İlk deneyişlerinde kimse başarılı olamamıştı; hatta birkaç seferde. Başlarda asalarından yalnızca gümüş ışın çıkaran son sınıf öğrencileri, dersin sonuna kadar baya ilerlemişti. Kapı arkasından gelen boğuk zil sesiyle dersi bitiren Sawyer, içtenlikle konuşmuştu. “Gerçekten harikulade azminiz var. FYBS’leriniz önemsediğiniz gerçekten belli oluyor. Bir derste bu kadar iyi olmanız onurlandırıcı. Şimdi çıkabilirsiniz, ödeviniz yok. Bol bol çalışın, hiç birinizin FYBS’den U’nun altında almasını istemiyorum. Sihirli günler!” Şimdi suratı gülen son sınıf öğrencileri, yavaş yavaş sınıftan çıkarken ona Sihirli Günler diliyordu. Hepsinin bu iyi dileğini başıyla onayladı ve onların ardından sınıftan çıktı. Arkasına aldığı kapıyı kilitledi, ne de olsa bir dahaki döneme kadar kullanılmayacaktı. | |
| | | Christian Dayrnt Black Britanya ve İrlanda Qudditch Karargahı Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1281 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12314 Ekspresso Puanı : 4 Kayıt tarihi : 28/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi Salı 05 Ağus. 2008, 09:41 | |
| Dayrnt ağır adımlarla Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Sınıfı'na doğru ilerliyordu. Bu derse bir üst sınılarla giriyordu. Sene başında bir hata olmuştu fakat rofesöre başvurmasına rağmen aynı sınıflarla girmeye devam etmişti. Belkide onlarla girecek kadar iyiydi, belkide bu hata düzeltilemezdi. Bundan emin olmadığı için bir yorumda bulunmamanın en akıllı yol olduğunu düşünüyordu. O yüzden; sustu! Sadece derslere girip çıkması gererkiyordu -2. dersi kaçırmıştı fakat yinede geri kalanını toparlaması gerekliydi-. Kapının önünde diğer büyücülerle karşılaştı. Bu okuldan hiçbir kişi ile kavgalı ayrılmak istemiyordu. O yzden -binalarına bakmaksızın- onlarada gülümsedi ve hep birlikte keç kaldıklarını düşünerek kapıyı açtılar ve arka arkaya hepsi içeri girdi. Profesör sadece Gryffindor'lu kızın orada olmasından pek hoşnut değildi. Derse geç kalmışlardı. Dayrnt bunu beklemiyordu fakat olmuştu işte. O yüzden sessizce yerine geçerken profesörün onları süzdüğünü fark etti ve gözlerini ondan kaçırdı. Boş ve rahat bir sıra bulduktan sonra oturmak için yaklaşırken profesörün sinirlenmemek için elinden geleni yaparak söylediklerini dinlemeye başladı: “Bay Johnson adına Gryffindor’a -2 puan, Bayan D’Owen adına Gryffindor’a bir -2 puan daha. Bay Black adına Slytherin’e -2 puan ve son olarak da Bayan D’Owen adına Hufflepuff’a -2 puan!” dedi. Dayrnt şimdi disiplinine çok düşkün olduğunu anlıyordu. O yüzden sesini çıkartmadı ve özür bile dilemeye tenezzül etmedi. Neyle karşılaşacağını bilmiyordu tam olarak. O yüzden sessiz kalma hakkını kullandı (!) ve sesini kesip başını önüne eğdi. Profesör'ün işret ettiği sıralara geçtiler -seçtiği sıraya geçememişti- ve profesörün diğer sözlerini dinledi: “Bunlar geç kaldığınız ve dersimizden çaldığınız içindi. Sorumluluğunu yalnızca Bayan Vance mı biliyor?! Çok yazık.” dedi ve Dayrnt ilk kez kendinden utandı. Profesör somurtmalarının yeterli olduğunu belirtti ve derse geçmek için birkaç giriş cümlesi söyledi. Dayrnt kafasını kaldırdı ve profesör'ü dinlemeye başladı. İşte bu duruma inanamıyordu çünkü; patronus büyüsü yapacaklardı. Risk fazla, başarı oranı düşük; bu Dayrnt için çok hoş bir durumdu! Sözlerinden sonra Gryffindor'lu kıza söz verdi ve geç kalanları bir kez daha yerin dibine soktu. Kız yavaşça açıkladı. Ondan sonra da profesör özetledi: Bayan Vance’ın da dediği gibi: Patronus’unuz en çok sevdiğin hayvana dönüşecek. Bir Patronus yaratabilmenin temelinde mutlu ve güzel anı düşünmek yatar. Asanızı kaldırıp büyülü kelimeleri söylemek, Patronus yaratabilmek için geçerli değildir.” Ufakça bir öksürüğün ardından devam etti. “Büyülü sözcükleri söylemeden önce mümkün olduğunca mutlu bir durum düşünmelisiniz. Yaşamış olmanıza gerek yok, sadece sizi çok mutlu edecek bir şey düşünün ve kelimeleri söyleyin.” dedi ve pelerinin içinden asasını çıkarttı. Sonra aklına birşeyler dolaştırdı ve büyülü sözleri söyledi: “Expecto Patronum!” dedi ve sınıfın içinde bir Phonix kanatlandı. Sınıfta bir tur attıktan sonra yavaşça söndü. “İşte böyle! İlk deneyişlerinizde başarılı olmanız zor, bunun için moralinizi bozup kendinize boşuna zarar vermeyin. Yavaş yavaş… Dediğim gibi, çoğu yetişkin büyücü bile bu büyüyü yapamaz. Çalışmaya başlayabilirsiniz.” dedi büyük Johnson. Dayrnt kendi hayvanını merak ederek ayağa kalktı. Şimdi tek yapması gereken mutlu bir anı ve büyülü sözlerdi. Derin bir nefes aldı ve yavaşça boynunu kütletti. Ardından cebinde bulunan asasını çıkarttı ve boğazını temizledi. Şimdi kendinden umutluydu. O yüzden gülümsedi ve aklına Quidditch kupasını kaldırışını geitrdi -elbette öyle bir an olmamıştı- ve ardından: " Expecto Patronum! " diye mırıldandı. Çok sönük, gümüş renginde bir toz bulutu çıktı asadan ve tekrar söndü. Başaramamıştı! Bunun verdiği azimle aklına Quidditch maçında en çok sayıyı atan oyuncu ünvanı kazanışını hayal etti ve daha yüksek bir sesle: " Expecto Patronum! " dedi. Daha büyük bir gümüş bulutu çıktı asadan fakat biraz daha ötede söndü. Artık Dayrnt yeterince sinirlenmişti. Asasını -neden yaptığını bilmiyordu- kolunun yenine sildi ve aklına Alessia le öpüştükleri anı getirerek kendine huzur verdi. Daha sonra asasını kaldırarak haykırdı: " EXPECTO PATRONUM ! " . İşte olmuştu, asasından kartala benziyen birşey çıkmıştı -veya Dayrnt öyle görmüştü- sınıfta bir tur attı ve tekrar söndü. Sonra haykırdığının yüzünden tüm gözlerin ona döndüğünü hissetti. O yüzden sesini alçaltarak denemelerine devam etti. En sonunda profesör yumşamıştı. İçen gelen bir sesle: Gerçekten harikulade azminiz var. FYBS’leriniz önemsediğiniz gerçekten belli oluyor. Bir derste bu kadar iyi olmanız onurlandırıcı. Şimdi çıkabilirsiniz, ödeviniz yok. Bol bol çalışın, hiç birinizin FYBS’den U’nun altında almasını istemiyorum. Sihirli günler!” dedi. Son derslerinde Dayrnt mutlu olmuştu. Kapıdan çıkarken profesöre sihirli günler diledi ve profesör gülümsiyerek onayladı. Dayrnt sınıftan çıkınca arkasındaki kilit sesini duydu ve içindeki burukluğu hissederek bir sonraki derse gitti.
| |
| | | Samara Y. Laura D'Owen
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1151 Yaş : 28 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12300 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 22/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi Salı 05 Ağus. 2008, 12:44 | |
| Onun için kâbuslarla dolu bir geceydi, sarhoş gibi bir o yana bir bu yana yığılırken. Gözlerini açıp kaparken bile farksızdı, uyuyor ya da uyumuyor olması. Sabah ya da gece bile sadece renkleriyle, sesleriyle anlaşılıyordu. Baş dönmesiyle en son Denisse ile geçirdikleri içki dolu gizli günde tanışmıştı, ya bu neyin nesiydi hiç içmemişken. Yatağından kafasını kaldırmakta güçlük çekse de, bu gün Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğinin olduğunu bilmek içini karamsarlaştırıyordu. Gidebileceğine inanırken, bir yandan da dolabından cübbesini çıkaracakken etrafı ne kadar dağıttığına ilişiyordu gözü. Yanlışlıkla sözünü kullandığı ve parçalamayı başardığı aynalarını gördükçe, bu sabahın en lanetli sabah olduğunu düşünmemek elinde değildi. Bu gün, Ksks'nin son dersine yetişmek için ki çabası hiç bir şeyle ölçülemezdi. En sonunda yarım yamalak giyindiği cübbesiyle, yerde kırılmış paramparça bir kaç aynaya bakıp kendisine bir göz attıktan sonra, savrularak çıkabildi odasından. Hufflepuff binasından zar zor atabilmişti kendisini, Hogwarts'a doğru hızlı adımlar atarken bir yandan da deprem oluyormuşcasına sarsıntılar yaşıyordu beyninde. Dengede durmasına yardım edecek kimse yokken, kendi başına dik durmak o kadar da basit gelmiyordu şimdi. "Lanet Olsun...!! Bunlar hep benim başıma gelmek zorunda mı? Ahh... Başım, nasıl da dönüyor..." Hogwarts kapısından içeriye daldığında, duyuru panosundaki yazılar düşüyordu her bir geçişinde. Oysaki dengesizliğin böylesi sadece hal ve tavırlarda bellilik gösterirdi, ama Samara'nın bedeni huzursuzdu bu gün.
"Samara... Ne olmuş sana böyle? Aman Tanrım... ! Yardım edin... Kimse yok mu, Samara... " Tiz bir sesle uyandığı Hogwarts merdiveninin başında, kendisini tokatlayarak uyandırmaya çalışan Kate'yi gördüğünde, saatini araklamıştı kolunda. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğine geç kalmış olmalıydı ki yerde baygınca yatıyorken kendisini Kate uyandırıyordu. Samara, olan bitenden habersiz yattığı yerden sadece geç kaldığı son dersini düşünerek kalkıyordu. Çaresiz başının ağrısı halen devam ederken, üstüne üstün eliyle acıyan noktaya dokunduğunda büyük bir şişlik hissediyordu. Basit bir baş dönmesi yüzünden başına bunların gelebileceğini hiç düşünmezken, bir de Kate'nin Samara'yı hastahane kanadına kadar taşıması koyuyordu Samara'ya. Her ne kadar dirense de gitmemek için, Kate onu belli ki şifacılara gösterip tedavisinin yapılması konusunda ısrarcıydı. "Emin ol bir şeyim yok, sadece başım şişmiş o kadar... Hadi artık, sen de geç kalıyorsun dersine. Ben zaten geç kaldım, biraz daha geç kalırsam binamız dibi boylayacak Kate. Mezun olamamamı mı istiyorsun yoksa? " Bunu söylemek bile, hastahane kanadının kapısından hızlı bir U dönüşü yaptırmayı başarmıştı. Samara, kendisini Kate'nin kollarına bırakıp, onunla beraber Hogwarts'ın boş koridorlarını yürürken, adımlarını olabildiğince hızlı atmaya gerek duyuyordu. Bu hasta haliyle çaktırmadan gireceği Ksks dersliğinde, not düşümünden önce belki not kazanımı yaparak telafi etmek iyi olabilirdi.
Kate'yi dersliğine uğurladıktan sonra ufak bir teşekkürü de eksik etmemişti tabii. Ve ardından kapıda dizilmiş David, Bill ve ikizi Daffodil'i görünce profesörün geç gelenleri dışarıya atıp kapıda beklettiği konusunda bir hisse kapılmıştı. Ki... onlarda dersliğe geç kaldıkları için kapıyı tıklatmaya hazır bekliyorlardı, emindi ki hepsinin geç kalma nedeni kendisinin ki kadar önemliydi. Yoksa asla Ksks gibi bir dersi kaçırmazlardı, hele de son sınıf olduklarından bu onlar ve kendi için çok önemliydi. "Tık... tık... " Kapının çalınmasının ardından beraberce içeriye girdiklerinde profesörün sert bakışlarıyla ve de içeride bir sıraya oturmuş Hayley'le karşılaştıklarında şaşkınca yutkundu Samara. Profesör şimdi, hiç kimsenin itirazlarına aldırmadan teker teker geç kalanların binasından puan yiyordu. Samara öyle çıldırmıştı ki "D'Owen adına -2 puan... " derken ellerini sıkıştırmış derlirmişcesine sinirden köpürüyordu. Sadece geç kalmışlardı, bir kaç dakikalık bile olsa. Profesör anlaşılan öyle disiplinistti ki affetme duygusu sadece ders çıkışı işliyordu sanki. Profesör, eliyle oturmalarını işaret ettikten sonra, çaresiz Samara ve diğerleri de boş buldukları sıralara yavaşça yerleştiler. Sınıf sessizliğini bozmadan dakikaları kovalarken, profesörün ani sesiyle herkes kafasını o yöne çevirmişti. Anlaşılan dersin başlaması için engeller kalmamıştı, sadece karamsarlıkları ortadan kalkmasını emretmişti. Dersin başladığı belli ederken, bu gün sadece bir büyü çalışacaklarını ve de bu büyünün zor bir büyü olduğunu söylüyordu.
Profesör, asasının kıvrak hareketiyle ortamı karartmak adına perdeleri örttü, dışarıdaki sisli ve soğuk hava bir yaz ayında öyle bunaltıcıydı ki ders havasında bir ortamla birleştiğinde çekinilmez bir hal alıyordu. Bir patronus yaratacaklardı bu derste, son ders olduğundan Samara binasına kaybettirdiği puanları geri almak adına parmağını havaya diktiğinde, profesörün Hayley'i kaldırdığını görür görmez sinirine bir sinir daha eklemişti. Tutam tutam çoğalan siniri, yakında içindeki küpü doldurmadan bir kaç damla huzur istiyordu şimdi. Bu büyüyü yapabilmesi için gerekli olan mutlu anı hayal etmek bile şu an mutlu olması gibi bir şeydi, imkansızdı yani. Profesör büyünün tanımını tekrarladıktan sonra, Samara yapmak istediği fakat, sevdiği bir hayvan olmadığından bu büyüyü başaramayacağını düşünmüştü. Profesör, mutlu olduğunu belli edip büyülü sözcüklerini mırıldandığında, asasından bir anka kuşu çıkıvermişti. Sınıfı beyaz kanatlarını hızla çırparak dolanırken, havalandırma penceresinden dışarıya çıkıp gökyüzüyle birleşti. Şimdi sıra öğrencilerdeydi, bu büyünün zor olduğunu söyleyen profesör ilk denemelerde başarılı olamayacaklarını söyleyip, umutlarını yitirmemeleri gerektiğini öğütlüyordu. Ve Samara ile birlikte beş büyücü öğrenci ayaklandılar bir arada, hepsi de büyük bir azimle büyülerini denerken Samara'da yaratmak istediği hayvanı ve de mutlu anını düşünüyordu. Onu en çok mutlu eden an, Stefan'la beraber olduğu zamandı. Bir an olsun onu düşünmeye başladı, bir tavşanın her zaman onu sevindirebileceğini düşünüp asasını doğrulttu. "Expecto Patronum!” Sihirli sözcükleri mırıldandıktan sonra asasının ucundan çıkmasını bekleyen tavşanı gözlüyordu.
Bir tavşan yerine sadece parıldayan gümüşümsü bir ışık çıkıyordu asasının ucundan. Ne yazık ki ilk denemesinde başaramamıştı. Ama halen kulağında profesörün "Çoğu yetişkin büyücünün bile yapamadığı bir büyü.” sözü çınlıyor ve bu sözü hatırladıkça güven duygusu artıyordu. Şimdi sıra tekrar o mutlu olduğu anı düşünüp, bir tavşana odaklanmasıydı. Asasını ikinci kez havaya doğrultup büyülü sözcükleri söyleyecekti. "Expecto Patronum!” İkinci denemesinde yapmayı umarak asasını tekrar kulaçan etti Samara, bu sefer olmuştu. Gümüş ışığın büyük parıltısıyla, asasının ucundan kendisini salıveren tavşanın tüylerine dokunuyordu şimdi. Beyaz tüylerini okşamak onu şu an mutlu eden tek şeydi, ilk başlarda her ne kadar da zararsız bir hayvandan korksa bile. Evet, hayvanları sevmezdi, ama bu hiçbir zaman sevmeyeceği anlamına gelmezdi tabii. İşte şimdiden bir tane bile olsa sevebilmişti, bir tavşan... Profesör teker teker büyüyü deneyenleri izlerken kapının ardından duyulan zil sesiyle gayretlerinde dolayı tebrik edip çıkmalarını söylediğinde, Samara son Ksks dersinde binasına puan kazandıramayıp kaybettirdiği için hala üzgündü. Profesörün yanına yanaşıp "Profesör ben... Yani başım çok fazla, baygın... Önemi yok, iyi günler profesör. " diyebilmişti sadece. Bir bahane sanacaktı belki ve profesör Johnson'un gözünde değeri kimbilir ne kadar da düşecekti. Bu yüzden son anda sözünden dönüp sadece iyi günler diyebilmişti. Şiş başını tutarak sınıftan hızla çıktı... | |
| | | David Kevin Johnson Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 412 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12290 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/01/08
| Konu: Geri: 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi Salı 05 Ağus. 2008, 16:29 | |
| Bu hafta boyunca her gece, uykusu sıcak yüzünden bölünmüştü; fakat bu sabah tüm gece rahatça uyabilmişti. Gözlerini açtığında içeriyi dolduracak bir güneşin olmamasına önce şaştı, sonra da henüz günün doğmadığını9 düşünerek başını yastığına tekrar koydu. Yaklaşık yirmi saniye sonra komodininin üstündeki saatin çalmasıyla yatağından tekrar doğruldu. Hava oldukça karanlıktı, ilk uyandığında güneşin doğmadığını sanmasına şaşırmıyordu. Yatağından kalktı, pencereye yöneldi ve altında kalan Hogwarts arazine bakmadan gökyüzüne baktı. Geçen üç günün aksine hava serin ve güneşsizdi, güneş yerini kara bulutlara bırakmıştı. Başını aşağıya doğru eğdi, yeri neredeyse göremiyordu, cama dayanmış cılız sisi ancak o zaman fark edebilmişti. Pijamalarını değiştirip cüppesini giydi, bu sırada yatakhaneden yükselen horultular artmıştı.
Hazırlıklarını bitirdikten sonra yatakhane kapısını yavaşça aralayıp Gryffindor Ortak Salon’una geçti. Birkaç ikinci sınıf öğrencisinden oluşan ve sesli konuşan kız gurubunu uyarıp portre deliğinden aşağıya doğru kayarak Gryffindor Ortak Salon’unu terk etti. Şişman Kadın’ın koridorunu geçti ve kendiliğinden hareketli merdivenlerden birine atladı. Altıncı katın koridorundan bir tane daha merdivene bindi ve beşinci katın koridoruna indi. Hareketli merdiven beklerken asında beliren Ravenclaw’lı tiksindiği bir çocukla burun buruna geldi: *Roger*
Tiksinti dolu bakışmaların ardından söze girişen Roger’ı susturmak hiç de zor olmamıştı. “Son karşılaştığımızda seni nasıl yere sermiştim ama. Seni bırakmam için yalvarmıştın sanırım değil mi?” Siniri, içinde su bulunan cezvenin altı yakılmış gibi artmıştı. Hiç düşünmeden asasını çekti ve yanındaki küçük sınıflara aldırmayarak devam etti. “Birincisi beni beş kişiyle sıkıştırmıştın, ikinci onlar yalvarma değil sana edilen küfürlerdi, alışık olduğun için fark edemedin herhalde.” Şimdi *Roger da asa çekmişti, kinle birbirlerine bakıyorlardı. Etraflarından kaçan alt sınıflara aldırmayıp asasını indirmeyen David, uğursuzluk büyüsü yapmaya hazırlanıyordu.
David’den hızlı davranıp Sersemletme büyüsü yollan Roger’ın cılız büyüsünden zarif bir hareketle kaçarken, belli ki bunu ummayan Roger kıpkırmızı olmuştu. Sözsüz yaptığı Silahsızlandırma Büyü ile Roger’ın asasını elinden uçurmuştu; fakat Roger, bir türlü ders almıyordu. “Sözsüz büyü demek? Buruşuk amcan geçen dersimizde bize bunu öğretmeye çalışmıştı; ama öğretememişti. Eh, yaşlı bir buruşuk ne de olsa!” Sözlerine devam ederken asasına uzanmaya çalışıyordu; fakat David buna izin vermemişti. Sözsüz bir çağırma büyüsü ile Roger’ın asasını sol eline alarak konuştu. “Seni salak çocuk! Şuan işin yalnızca merhametime bağlı, görmüyor musun? Amcam hakkında böyle konuştuğun için seni cezalandıracağım!” İki asayı *Roger’a doğrulttu ve bu sefer, sözsüz bir Yarasa-Umacı-Büyüsü yaptı. İki asadan çıkan yarasalar Roger’ın suratına yapışırken kaçmaya çalışan Roger’ın arkasından asasını fırlatıp bulunduğu platforma yaklaşan bir merdivene atladı.
Dördüncü kata henüz adım atmıştı ki ders zili, önce kulağında sonra beynin çınladı. İlk ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunma’ydı, ders zili çalmıştı ve dersin profesörü amcasıydı. Sessizce lanet okuyarak kahvaltıyı es geçip ikinci kattaki dersliğe yöneldi. Yaklaşık beş dakika sonra dersliğin bulunduğu kapıya gelirken arkasından ona; Daff, Samara ve Bill eşlik etti. Yalnız olmadığı için biraz rahatlasa da sınıfa girdiğin amcasının hakaretlerini oldukça onur kırıcı bulup moralinin bozulmasını engelleyememişti. Bununla da kalmamış, Gryffindor’a iki puan kaybettirmişti.
İçerideki tek öğrenci Hayley’di. Profesörün oturmalarını söylemesi üzerine onun yanına geçti ve kısa sessizliğin sonunda konuşmaya başlayan amcası öfkeyle dinledi. Profesör, Patronus’tan bahsediyordu. Laflarını bitirdikten sonra sınıftaki perdeleri çekti ve karanlığın büyü için olumlu etkisi olduğunu da ekledi. Büyüyü açıklaması için Hayley’e söz vermişti ve Hayley’in güzel açıklamasına ek olarak birkaç teorik bilgi daha eklemiş, arından da büyüyü denemelerini söylemişti.
Birkaç yetişkin büyücünün bile yapamadığı bir büyünün bu kadar da zor olacağını düşünmemişti. Yaklaşık beşinci kez deniyordu ki asasından hâlâ büyü kıvılcımına benzer bir şey çıkmamıştı. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu. Ortam dâhil her şey uygunken büyü yapamayışına anlam veremiyordu. İki kez daha denedi ve büyü işlemeyince çığırdan çıkmış bir şekilde haykırdı.
“Expecto Patronum!” “Expecto Patronum!” “Expecto Patronum!”
Hâlâ hiçbir şey olmamıştı, üstüne üstelik şimdi tüm sınıf ona bakıyordu. Boynunu eğdi, asasını cüppesine koydu ve yere oturdu. Bir iki dakika sakinleşmeye çalıştı, zihnin boşalttı ve ayağa kalkıp Quidditch Şampiyonluk Kupası’nı kaldırdığını hayal ederek büyülü kelimeleri söyledi. “Expecto Patronum!” Asasının ucundan boynuzlu bir at başı çıkmış gibi oldu; fakat birkaç saniye içinde toz bulutu olup kaybolmuştu. Kendini tekrar topladı, ablasının yanında olduğunu düşündü. Ölmemiş, dipdiri, yanı başında… Asasını havaya kaldırdı ve sözcükler ağzından hızla döküldü. “EXPECTO PATRONUM!” Asasından çıkan tek boynuzlu at sınıfta birkaç saniye dolaştı ve sonra kayboldu. Bu sırada çalan zille birlikte kendine anca gelen David, suratına yayılan gülümsemesine hâkim olamıyordu.
Dersin bitiriş konuşmasını yapan profesör, azimlerini kutlayıp FYBS’ler için çalışmalarını söylemişti. Üstelik hiçbirinden U’nun altında not istemiyordu. Sınıftan çıkmak üzere olan David’in o sırada aklına gelen tek şey, bir O niye olmasın olmuştu.
** NPC Karakter | |
| | | | 7. Sınıflar İçin 3. KSKS Dersi | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |