Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Baldovino Jahrmann Bridge

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Baldovino Jahrmann Bridge

Baldovino Jahrmann Bridge


Erkek
Ruh hali : Baldovino Jahrmann Bridge Hmbl7
Mesaj Sayısı : 38
Yaş : 29
Kan statüsü : Half Blood(Prince)
Galleon : 11916
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 31/07/08

Baldovino Jahrmann Bridge Empty
MesajKonu: Baldovino Jahrmann Bridge   Baldovino Jahrmann Bridge Icon_minitimeCuma 01 Ağus. 2008, 13:30

Not: Soyadımı Bridge olarak değiştirir misiniz? Kayıt yaptırırken yanlış yazmışım ^

İsim: Baldovino Jahrmann Bridge
Cinsiyet: Erkek
Sihirsel Soy: Melez
Asa: 15.5 inç, Alıç Asa, Garkenez Kılı

Fiziksel betimleme:

Baldovino'nun yüzü oldukça geniştir. Hafif kahverengi bir ten rengi olmasına rağmen teni genelde güneşte iyice açık gösterir. Uzun saçları ve mavi gözleri birbirleriyle uyum içindedir. Genelde saçları perçim ğerçim ve dalga dalgadır. Geniş alnının üstüne birkaç parça kakül dökülür. Aşağıya sarkık bir burnu ve kalın dudakları vardır. Genelde tabiri yerindeyse 'babyface' olarak bilinir. Uzun boyu vardır ve zayıftır. Ayrıca genelde takım elbise giyer. Saçlarını bazen bir toka ile bağlar. Kendine özgü bir tarzı vardır. Kendine bakmayı pek sevmez. Genelde vücudunun bütünlüğünü kendi haline bırakır.

Baldovino Jahrmann Bridge 11083257_ori

Kişiliği:

Baldovino'yu tanımlamak için yetecek tek bir kelime vardır. O da 'değişken' olmasıdır. Ortama ve yanında yer aldığı kişilere göre sık sık değişkenlik gösterir. Kendi kişiliğini yaşından olsa gerek tam olarak bulamamıştır. Kimi zaman cesaretli olmayı sever. Ancak cesaretini tam olarak gösteremez. Çünkü genelde korkaktır. Ancak ortama göre bazen cesaret göstrebilir. Kimi zaman da kötü olur. Ama fazla değil. Kendisinin ZümrüdüAnka Yoldaşlığı tarafını tutmasından dolayı kötülük sınırını aşmamaktadır. Ama Jahrmann'da değişmeyen tek bir özellik zeki ve çalışkan olmasıdır. Her zaman zekidir ve bundan vazgeçmez. Hatta bu yönü ile övünmektedir. Zekasını kullanmayı gayet iyi bilir. Her şeyi mantık yolu ile çözmeyi sever. Ayrıca genelde kitaplar ile iç içedir. Evlerinin en küçük odasında büyük bir kitaplığı ve kitaplığının içinde birço kkitap vardır. Bunların hepsini okumuştur. Hogwarts'a gitmeden önce keskin zekasını iyice geliştirmiştir.

Ailesi ve yaşamı:

Geomar Bridge(Babası) ~ Bir doktordur ve koftidir. Annesi ve babası ölmüştür. Almanya Münih'te yaşamaktadır.

Adalwolfa Blackfuld(Annesi) ~ Bir sunucudur ve muggle'dır. Annesi ve babası ölmüştür. İngiltere'de yaşamaktadır.

Addie Bridge(Ablası) ~ Beauxbatons Akademisinde Anka Tüyü altıncı sınıf öğrencisi olarak okumaktadır. İleride seherbaz olmak istemektedir.

Bridge ailesi Almanya içerisinde fazla duyulmuş bir aile değilir. Almanya'da küçük bir evleri vardır. Bridge ailesi safkan ve melez, karışık olarak yaşamaktadırlar. Ailenin bazı üyeleri muggle, bazı üyeleri kofti ve bazı üyeleri ile tıfıldır. Jahrmann evin en küçük odasına sahiptir. Genelde gününü o odada bolca kitap okuyarak veya evlerini bahçesinde minik köpeği Duff ile kovalamaca oynayarak geçirmiştir. Hogwarts'dan gelen ir mektup ile tüm hayatı değişmiştir. Çünkü o mektup gelene kadar büyücü olduğunu bilmemekteydi. Genelde safkan takıntısı yoktur çünkü babası kofti ve annesi muggle olduğu için melezdir.

Basit RP örneği:

Falezlere çarpan tuzlu su, her seferinde ortama nahoş bir koku salıyordu. Tuz kokusu... Burunlara her işlendiğinde insanın içi geçiyordu. Gökyüzündeki yıldızlar sayılabilecek kadar azdı. Simsiyah bir görüntüden ibaret olan gökyüzünü parlak birkaç tane yıldız ve dolunay şeklindeki ay kaplıyordu. Taş duvarlardan ibaret bu bölgede, dudaklar her kıpırdadığında yankı oluşuyordu. Saat gecenin ikisiydi. Ortam çok ıssızdı. Johnny'nin yanında sadece bir kişi vardı. En yakın dostu. Kadim dostu. Arkadaşı... Kaybettiği arkadaşı... Keiran. Uzun boyuyla neredeyse Johnny'e tepeden bakıyordu. İri gözleri Johnny'nin baktığı yere, gökyüzüne bakıyordu. Keiran'ın pelerini senkronize bir şekilde tuzlu su ne zaman kıyıya çarpsa, o zaman dalga dalga oluyordu. Denizdeki dalgalar gibi. Tuzlu suyun kokusunu her içine çektiğinde, o koku Keiran'ı başka diyarlara götürüyordu. Taş duvarlarda çok eskilerden kalma eciş bücüş resimler vardı. Resimler genelde elinde asa tutmuş adamlardan oluşuyordu. Adamların karşısında da ağzından kan damlayan iri iri yaratıklar vardı. Keiran'ın gözünde korku belirtileri oluşmaya başlamıştı. Yüzünün hatları biraz daha belirginleşmişti. Hatlarında bir gerginlik vardı. Mimiklerine yayılan o ifade Johnny'i de germeye başlamıştı.

"Niçin geldik buraya, ne işimiz var?" dedi Johnny korku dolu bir ses tınısı ile. Biraz da sessiz konuşmuştu. Sanki izleniyorlardı. Her an arkalarından birisi çıkacakmış gibi geliyordu Johnny'e. Keiran'a göre biraz daha gergindi Johnny. Keiran her zamanki tavırlarını sergiliyordu. Rahattı... Rahatını bozacak bir şey yoktu sanki. Oysaki çok şey vardı. Kurt ulumaları her tarafı doldurmuştu. Denizden gelen hışırtılar epey korkunçtu. Sorusuna cevap vermeyen Keiran bir el işareti ile Johnny'e onu takip etmesini söyledi. Her zaman olduğu gibi yine büyük tavırlar sergiliyordu Keiran. İkisi de sessiz ve düzensiz adımlar atıyordu. Nerede olduklarını ikisi de bilmiyordu. Ne işimiz var bizim burda... Offf. diye içinden geçirdi ve Keiran'a istemsizce takip etti. İkisinde de simsiyah pelerinler vardı. Johnny'nin üstünde Ravenclaw cüppesi vardı. Keiran'ın üstünde ise mugglevari bir kıyafet. Kulaklarına dolan her tıkırtı, hışırtı ve uluma sesinde ikisi de aynı anda irkiliyor, birbirlerine korku dolu bakışlar atıyor ve sonra yürümeye devam ediyorlardı.


"Johnny, dikkat et." Kulaklarına dolan korku dolu ses ile adeta donup kalmıştı. Hayatının sona ereceğini düşünüyordu. Aklından geçen tek şey arkadaşları oluştu. Lily, Stefanie ve diğerleri. Hogwarts'dan kaçıp buraya gelmeleri zaten bir suçtu. Ancak en büyük suçu kendilerine işlemişlerdi. Buraya gelmekle... İri cüsseli bir kurtadam onlara doğru koşarak ilerliyordu. Siyah tüylü, kırmızı gözlü bu kurtadamın başında boynuz gibi tüyden oluşmuş iki çıkıntı ve keskin dişleri vardı. Ağzından da damla damla kan akıyordu korkunç kurtadamın. Neden onlara saldırmak istiyordu ki. Johnny'nin kalbi durmuş gibiydi. Öleceğini düşünüyordu. Acı çeke çeke. Yok olacaktı artık. Her şeyiyle bu hayattan silinecekti. Ancak daha çok küçüktü. Ölmek için çok küçüktü. Belki de harekete geçmeliydi. Ölmemek için bir şeyler yapmalıydı. Asasını mavi cüppesinden çıkardı ve kurtadama doğrulttu. Aklından bütün büyüler uçmuş gibiydi. Altı sene öğrendiği bütün büyüler. Ancak bir şeyler yapması lazımdı. "Incendio." diye bağırdı fısıldar gibi. Aynı anda asasının ucunda minik bir alev topu belirdi. Ancak aynı anda söndü. Keiran donuş gibiydi. Öylece kalakalmıştı. Johnny hem kendinin hem de n iyi arkadaşının hayatını kurtarmak zorundaydı. "Avada Kedavra." diye bağırdı korku dolu bir sesle. Ancak asasından yeşil bir ışık fıskiyesi çıkmamıştı. Kurtadam Johnny'nin üstünden atladı ve Keiran'ın üstüne çıktı. Kurtadam vahşi bir şekilde Keiran'ın bembeyaz boynunu keskin dişleriyle acımasızca ısırdı. O anda Keiran'ın gözleri yavaş yavaş kapandı. Hayata gözlerini yummuştu artık. Kurtadam Keiran'ı yavaş yavaş yemeye başlamıştı. Hem de Johnny'nin gözleri önünde. Çıkan her damla kanla birlikte Johnny'nin de gözlerinden yaş süzülüyordu. Yüreği kanıyordu Johnny'nin. Arkadaşı gözlerinin önünde yaşama elveda demişti.

*****

"Olamazzzzz!!!" diye bağırdı yatağında kıvranarak acı bir şekilde. Bağırmasıyla neredeyse tüm yatakhane olduğu yerden kalkmıştı. Bir kabus görmüş olmalıydı. Ölmüş olan arkadaşını rüyasında ölürken görmüştü. Yatakhane halkı Stefan, Paige ve diğerleri oldukları yere tekrar yığılmışlardı. Çalar saatine bakınca gördüğü şey saatin daha çok erken olduğuydu. Ancak kalkma zamanı gelmişti. Çünkü tahta pencereden içeriye esen rüzgar, sırtndaki terlere çarptığında bir ürperti hissediyordu. Minik bir rüzgardan dolayı sırtının tutulmasını istemezdi. Yatağı neredeyse terden sırılsıklam bir hal almıştı. Yatağından zar zor doğruldu ve sonbaharda düşen minik bir yaprak misali sallanmaya başladı. Rüzgara bırakmıştı kendini. Sandığından cüppesini alırken gördüğü rüyayı aklına getirdi tekrar ve gözleri tekrar doldu. Keiran'ın ölümüyle zaten şok olmuştu. Bu rüyayı görmesi Johnny'nin psikolojisi için oldukça zararlıydı. Cüppesini zar zor uçan bir kuş gibi zorla giydi ve ortak salona indi. Hiç kimse yoktu ortak salonda. Ortak salonun değişen merdivenlere açılan kapısından içeriye dolan ses portrelerin fısıltılarıydı. Duyduğu şeyler hiçte iç açıcı değildi.

"Çok kişi kaybedilmiş, Derwent harekete geçmeli."
"Kadının suçu yok. Suç öğrencilerde."
"Hepiniz yanılıyorsunuz, çok kişi kaybedildi, bu da hiç olumlu değil."
"Haklısın ama şu grup saçmalığı çok kötüydü."
"Evet Lor'dan bahsediyorsun değil mi?"
"Evet neredeyse tüm üyeleri kaybedildi."
"Gelecek Postası'na baktım, bir öğrenci lanetliymiş."
"Nasıl bakabildin ki?"
"Nasıl olabilir, bir öğrenci okuyordu."

Yine arkadaşlarından konu açılmıştı. Portrelerin her sözünde kalbine bir acı saplanıyordu. Yüreği kanıyordu sanki. Her fısıltı da portre tuvallerini yırtıpatmak istiyordu. Dağılmış kravatını düzeltme zahmetine girmeden ortak salonun değişen merdivenlere açılan bir metrelik kapısını sertçe açtı ve fısıldaşan portrelere sinirli baktı. "Yalan yanlış şeyler öğrenmişsiniz. Arkadaşarım hakkında konuşmayın. Susun!!" diye bağırdı sinirle. Gözleri kanlanmıştı uykusuzluktan. Uyuduğu bir saatlik arada ise korkunç bir rüya görmüştü zaten. Alnı yine parça parça terlemee başlamıştı. Ortak salonda epey uzun vakit geçirmiş olalıydı. Çünkü büyük salondan fısıltılar dolmaya başlamıştı minik kulağına. Bu yüzden yatakhanesinden sırt çantasını aldı ve büyük salona yavaş adımlarla inmeye başladı.

Ev cinlerinin elinden sunulan müthiş yemekleri çok az kişi yemeye başlamıştı. Profesör masasında birkaç kişi dışında kimse yoktu. Ravenclaw masasında görebildiği tek kişi Lily olmuştu. Lily bir merhaba demeyi unutarak tabağına aldığı sosisleri zar zor ağzına götürdü. İçtiği balkabağı suyu onu biraz açmıştı. Gördüğü rüyanın etkisinden sıyrılmaya çalışmalıydı. Çünkü yine ağır bir ders temposuna girecekti. Ağır adımlarla dersliğin kapısını aramaya koyuldu. Derslere gire çıka artık bitkin düşmüştü. Hangi gün olduğunu kafasından silip atmıştı. Zaten ne önemi vardı ki. Günün sonlarına doğru Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi vardı ve günün sonlarına gelinmişti bile. Hava kendini minik bir rüzgar ve çiseleyen yağmur damlalarına bırakmıştı. Yağmur damlaları ve rüzgar yüzüne her çarptığında minik bir sevinç duyuyordu. Güneş ortalarda yoktu sanki. Dünyaya küsmüş gibiydi. Bulutlar her seferinde güneşin parlaklığını kapatıyordu. Onu gökyüzüne hapis ediyordu. Güneşte durumundan memnun gözüküyordu.

"Hey Johnny, bir bakar mısın." dedi ince bir ses tonuyla daha yüzünü göremediği bir çocuk. Arkasını döndüğünde bu kişinin bir kız olduğunu anladı. Parlak yüzlü, boncuk gibi gözlü bu tatlı kızı tam olarak tanıyamamıştı. Ancak tanıyormuş gibi yaptı. "Sana bir şey soracaktım." dedi kız, tam Johnny dudaklarını sessizde kıpırdatırken. "Evet sorabilirsin." dedi Johnny babaç bir tavırla kızın güvenini sağlamak için. "Bir büyü soracaktım. Errr... Ferula ne işe yarıyordu." Kız şaşkın bir ses tonuyla nihayet sorusunu ıkına sıkına sorabilmişti. Tılsım dersinde öğrendiği büyüyü rahat rahat yapabilmişti derste. "Kırılan bir yere tahta bir değnek oluşturur. Başka bir sorun yoksa benim derse yetişmem lazım." dedi ve kızın onayını almadan oradan uzaklaştı. Dersliğin kapısın geldiğinde geçen derste olduğu gibi geç kalmamayı diledi. Aslında pekte geç kalmamış gibi gözüküyordu. Çünkü daha profesörün o yaşlı sesini duymamıştı. Sadece öğrencilerden minik bir fısıltı bekliyordu. Tüm güvenini toplayarak dersliğin kapısını uğurlu sayısı olan tam üç kez tıklattı ve profesörün onayını alır almaz nazik bir şekilde kapıyı açtı.

"Merhaba Profesör Johnson." dedi kibar bir ses tonuyla ve en önlerden bir yerde bir sıraya oturdu. Profesör önceki dersten daha yumuşak bakışlar atıyordu öğrencilerine. Bu derste de uygulamalı bir şeyler yapmasını dileyerek sadece asasını çıkardı ve beklemeye koyuldu. Birkaç dakika sonra profesör ayağa kalkarak her zamanki giriş konuşmasını yaptı. Profesör konuşmasını yaparken Johnny sınıfı süzmeye başladı. Pencerelerde perde yoktu ve tahta pencereler neredeyse sonuna kadar açıktı. Rüzgarın etkisiyle pencerelerden minik bir gıcırtı yükseliyordu. Profesörün masasının üstünde bir asa dışında neredeyse hiçbir şey yoktu. Profesörün ağzından 'Protego' sözcüğü çıktığında Johnny'nin yüz hatlarına minik bir tebessüm yayıldı. Çünkü daha önce bu büyüyü duymuştu. Ancak yapmayı hiç denememişti. Karşısına Charlie'yi çıkarınca Charlie cesur bir şekilde başarıyla büyüyü yaptı. Ardından uygulamalara geçildi.

Birisiyle eş olmak istiyordu. Ancak eş olmak için uygun birisi yoktu. Neredeyse herkes eş olmuştu. Görebildiği kişiler uzun boylu Severus ile piramit gibi bir çeneye sahip olan Lorgoff'un eşleştiğiydi. Ayrıca daha önce hırpı bahçelerinde gördüğü Gryffindor'lu çocuk ile tatlı anıları olmayan Charlie'nin eşleştiğiydi. Galiba eşleşecek birisini bulmuştu. 'Lily'. En uygun kişi oydu. Galiba Lily'nin aklından da aynı şeyler geçiyordu. Çünkü Johnny'e yaklaşmaya başlamıştı. Eşleşmelerini istediğini söyleyen Lily'e olumlu bir yanıt veren Johnny asasını sırasından aldı ve Lily'e doğrulttu. Ardından büyük bir sesle bağırdı: "Expalliarmus." dedi. Ancak Lily Johnny'den önce Protego diye bağırmıştı. Bu nedenle kırmızımsı ışık beyaz kalkana çarptı ve aynı anda Johnny'nin asası yere düştü. Tam da Lily'nin yanına düşmüştü. Lily eğilerek yerden asayı aldı ve Johnny'e verdi. Ardından Lily aynı büyüyü yaptı. Johnny ise gümüşi kalkanla ona karşılık verdi. Bu ders yapacakları şey bu kadardı. Herkesin çalışması bitince Profesör ödevi verdi. Neredeyse aynı anda zilin çalmasıyla dışarı çıkıldı.

ps: Amortentia Cecile Derwent'a iletmiştim. Öğrenci olarak açacağım ikincil bir karakter ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com
Amortentia Cécile Derwent
Emekli Cadı
Amortentia Cécile Derwent


Kadın
Ruh hali : Baldovino Jahrmann Bridge Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1343
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 13570
Ekspresso Puanı : 24
Kayıt tarihi : 26/08/06

Baldovino Jahrmann Bridge Empty
MesajKonu: Geri: Baldovino Jahrmann Bridge   Baldovino Jahrmann Bridge Icon_minitimeCuma 01 Ağus. 2008, 14:03

4. sınıf Ravenclaw.

- Büyücü Konseyi -
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/amo
 
Baldovino Jahrmann Bridge
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: