Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Carlos Pedrosa

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Carlos Pedrosa

Carlos Pedrosa


Erkek
Ruh hali : Carlos Pedrosa Komikym0
Mesaj Sayısı : 38
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11899
Ekspresso Puanı : -1
Kayıt tarihi : 08/08/08

Carlos Pedrosa Empty
MesajKonu: Carlos Pedrosa   Carlos Pedrosa Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 18:04

İsim: Carlos Enrique Luiz Raimundo Hulio Ricardo de Ramiréz Pedrosa
Cinsiyet: Erkek
Sihirsel Soy: Safkan
Asa: 11 inç, karaağaç, anka teleği
Fiziksel Betimleme: Siyah saçlarına çok dikkat etse de bazen kabarabilir. Kahverengi gözlerinin ise içi gülümser hep. Suratında dişlerini gösteren gülümseyişi asla eksik olmayan Carlos'un, çok da iri olmayan bir vücudu vardır.
Kişiliği: Eğlencelidir. Kendisiyle barışık ve uyumlu bir yapısı vardır. Haksızlığa gelemez ve bu durumu değiştirmek için herşeyi yapabilir. Biraz kaçık da olsa, arkadaşlarını her zaman bilir ve değer verir. Cesareti ve olur olmaz şakaları onun başına bela olmuştur. Zeki ve kurnazdır. Hızlı düşünme ve çabuk karar verme özellikleri ona her zaman artı kazandırmıştır. Tüm bunlara rağmen ders çalışmayı sevmez. Ama her türlü imtihanda da genelde iyi notlar alabilir. Aslen ispanyol olduğu için ingiliz aksanını tam konuşamaz. Neşesini etrafta bulunanlara da bulaştirabilir ve arada sırada kahkaha fırtınaları koparabilir de.
Ailesi ve yaşamı: Pedrosaların kökeni çok eskilere dayanır. Fakat ilk aile mensupları çok kabuklarına çekilik olduğundan bu zamanlara ait belli başlı bir tarih yoktur. Fakat günümüz aileleri -özellikle Carlos'un ailesi- çok daha fazla dikkat çeken ailelerdendir. Bunun nedeni de sürekli çalışıp Carlos'un daha adını bile telaffuz edemediği iksirleri bulmalarıdır.

Carlos'un anne babası, ispanyada doğmuş büyümüş safkan büyücülerdir. Dolayısıyle kendisi de safkan olan Carlos, bu büyücü soyları arasındaki farkı bir türlü anlayamaz. Annesi ve babası işleriyle çok meşgul olduklarından dolayı yaz tatillerinin ancak yarısında onları görebilmektedir. Onun dışında zaten Hogwarts vardır ve yarıyıl tatilinde de Hogwarts'ta kalmaktadır.

Basit RP Örneği:

Hogsmeade'ye cisimlendiği zaman Üç Süpürge'nin önüe gelmişti. Bilerek burayı tercih etmişti çünkü henüz balo için hazır değildi. Üç Süpürge'nin çöp tenekelerinin bulunduğu kuytu kısma girdi ve asasını kendisine doğrulttu. Bir ışık kümesi ve Theseus şık bir kıyafet içindeydi. Üç Süpürge Hanı'nın önünden yavaş adımlarla ilerleyerek Broken Bones'un kapısının önüne geldi. Kapıda asılı olan Noel Balosu'nun afişine baktı. Her yıl aynı afiş, sadece büyü ile yılları değiştiriyordu. Hafifçe gülümsedi ve içeri girdi. İçeride birkaç kişi vardı, henüz kimse gelmemiş demekti bu. Grup şarkılarına başlamamış, enstürmanlarını ayarlamak ile meşguldu. Belki Theseus ilk şarkıyı kaçırmıştı. Masalardan birine geçerek barın sahibine eli ile selam verdi ve masadaki noel süslemelerine takıldı gözü. Burada bugün sürekli eğlenirdi ama bugün biraz erken geldiği için canı sıkılıyordu. Birazdan eğlence başlar, diye geçirdi içinden. Haklıydı da. Grup müziklerine başlamıştı. Kim olduklarını bilmesede müziklerini severdi.
''Hey Illius, bana bir Ateşviskisi!''
dedi, aslında doğrudan patrona söylediği halde Ateşviskisini bir garson getirdi. Gelen komik kıyafetli garsonla da alay etmeden duramadı:
''O kostümü giymek için bayağı bir para alıyorsunuzdur siz şimdi!''
dedi ve güldü. Garson asık bir suratla yanından ayrılınca Theseus içkisinden bir yudum aldı ve kapıya yönelip gelecekleri beklemeye koyuldu

Ateşviskisinin bitmesi üzerine bir şişe viski istedi. Birileri gelmeye başlamıştı artık. O henüz masasından kalkmamıştı. İlerleyen saaatlerde belki eğlenmek için kalkabilirdi. Dükkan sahibinin çafçaflı kıyafetine takıldı gözü. Ondan sonra diğer kostümleri gözden geçirdi. Kendisi ise acayip giyinmişti. Beyaz bir korsan gömleği, kahverengimsi bir pantolan ve aynı renkte bir bandana takmıştı. Bandanasını bir kurukafa motifi süslüyordu; tıpkı etraftaki kurukafa maketleri gibi... Elinde tuttuğu plastik bıçakla oynuyordu. Aslında asasıyla büyülediği bir dal parçasından başka birşey değildi bıçak.


Ateşviskisi geldiği zaman şişenin bir kısmını bardağına boşalttı. Bardağından ufak bir yudum alıp kendini müziğe bırakıp daldı. Düşünüyordu. Kafası sorularla kaplıydı. Bu düzenin daha ne kadar süreceğini düşünüyordu. Karanlık Zaman birilerine göre tamamen bitmişti. Ama Theseus, henüz herşeyin bittiğinden emin değildi pek. Ama bugün Noeldi ve bunları düşünmek can sıkıcıydı. Kafasından bu düşünceleri attı ve bir yudum daha Ateşviskisi aldı.

Theseus eğlenmeye başlamıştı hafiften. Ateşviskisinin enfes aroması, güzel bir müzik Theseus'un eğlenmesi için yeterli kriterlerdi. Rüzgarın, bir yaprağı alıp başka sahillere götürmesine izin verircesine saldı kendini, bir yudum Ateşviskisi, harika bir ritim. Şişesi bitmek üzereydi. Ama Theseus bunun farkında bile değildi. Oturmuş müzik dinlemekle uğraşıyordu. Yavaşça ayağa kalktı. Bir yandan da çalan şarkının sözlerini sessizce söylemekteydi. Yiyeceklerin ve içeceklerin olduğu kısıma yöneldi. Oraya varınca şöyle bir bakındı. Kazan pastaları, çikolatalı kurbağalar, dondurmalar... Ne alsam, diye geçirdi içinden. Gerçekten de birşey seçmek o kadar zordu ki... Bir sürü seçeneği vardı. Ve elbette içecekler. Kaymak birası -'Öğğ, iğrenç' diye söylendi Theseus- Ateşviskisi, Cincüce Şarabı, Meşede Dinlenmiş Şekerli İçki... Görevli garson ne istediğini sorarcasına bakıyordu Theseus'a. Ama Theseus hâlâ bir karar vermiş değildi. Kollarını göğsünde kavuşturdu ve düşünmeye başladı. Birkaç dakika daha geçtikten sonra ağzını konuşacakmış gibi açtı, ama sonradan vazgeçmiş olacak ki tekrar ağzını kapayıp bakınmaya başladı. Ne alsam, ne alsam, diye düşünüp duruyordu. Aklında birkaç tane menü geçiverdi birden. Ama onları beğenmeyip yenilerini düşünmeye koyuldu. Ne alsam, diye düşünüyordu sürekli. Garson biraz gergin görünüyordu. Theseus ise onu aldırmıyor ve yiyeceklere iyice bakıyordu. Ahh buldum, diye düşündü ve elleriyle gösterirken bir yandan da:
''Ben, bir dilim Kazanpastası, bir adet Bertie Botts Binbir Türlü Şekerlemeleri alacağım. Ha, bir de bana ordan Meşede Dinlenmiş Şekerli İçki at bakayım...''
diye sipariş verdi. Garson rahatlamıştı. Herhalde o kadar düşündükten sonra sadece bir dilim pasta alsaydı Theseus'a bağırabilirdi. Siparişleri hazırlayıp tabağa koydu ve Theseus'a verdi. Fiyatının 10 Galleon 12 Sickle tuttuğu belirtti ve Theseus'ta ona 12 Galleon uzattı:
''Üstü kalsın, bu kostümlerden sonra size acımaya başladım.''
diye dalga geçtikten sonra yerine geçti. Bertie Bott şekerlemesini açtı ve bir tanesini ağzına attı.
''Iyy, iğrenç. Testral Kanadı... Böğğğ''
dedi ve kutuyu bir kenara itti. Sonra Kazanpastasından bir lokma alıp etrafı izlemeye devam etti.

Theseus pastasını bitirmiş, yavaş yavaş Meşede Dinlenmiş Şekerli İçkisini açmaya başladı. Tıpasını hafif bit 'pop' sesi eşliğinde açmıştı. Daha önceden en azından altı kadeh viski doldurduğu bardağı aldı ve içine alabildiği kadar Şekerli İçkiden koyuverdi. Bu içkiyi hayatında bunun dışında bir kez daha tatmıştı. O da beşinci sınıftayken Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörünün odasından aşırdığı bir şişeydi zaten. Hademe Argus Filch onu görmüştü ve o sebep ile onu attırmaya çalışsa da Theseus öğrenimine devam etmişti. İhtiyar bunack Filch, diye düşündü ve hafifçe kıkırdadı. İçkisinden bir yudum aldı. Harika bir lezzetti ve Ateşviskisinden sonraki tercihlerinden biriydi. Gerçi çok lüks bir içkydi ve her dakika içilmesi maddî açıdan sağlıklı olmazdı. Bir an önce bizim ihtiyardan Büro Başkanlığını almalıyım, diye düşündü. Büro Başkanları daha fazla maaş alıyorlardı, dolayısıyle daha lüks bir hayatları vardı. Theseus, bir büro başkanının Dark Building ya da onun gibi bir yerde kalmadığından emindi. İçkisinden ufak bir yudum daha alıp ayaklarını ahşap zemine vurarak ritim tutmaya başladı. Grup, gürültülü ve hareketli bir parça çalıyordu. Söylediklerine göre Muggle dünyasına bu tarz müzikler çok sevilirmiş. Acayip Kızkardeşler asla muggle şarkısı çalmaz, diye düşündü Theseus. Bunun nerden aklına geldiğini anlayamadı, gelmişti işte. Theseus'a sık sık olduğu gibi...

Ortama birazcık daha eğlence katmak gerekliydi. Müzik harikaydı, ama Theseus için eksik olan birşeyler var gibiydi. Evet, muziplik bakımından biraz zayıftı balo ve Theseus'ta bu konularda uzman sayılırdı. Etrafına göz gezdirdi. Acaba müzik grubuna bıyık mı yaratsaydı? Ya da şu garsonlarla uğraşabilirdi. Belki de bütün zemini pamuk şekerle kaplamalıydı. Ne yapmalıyım, diye düşünmeye koyuldu Theseus. Elini cebine attı ve ne var ne yok diye karıştırmaya başladı. Galleonlar, asası, bir tane burun kanatan nugat -Weasley Şaka Dükkanından yıllar önce satın almış olmalıydı- ve, başka birşey yoktu. Olamaz, bunlarla birşey yapamam ki, diye geçirdi içinden ve kendi hâline yine kendi üzüldü. Sonra aklına bir fikir çaktı. Bütün o süslemelere baktı. Kurukafalar, balkabakları ve daha birçok şey... Bir altın madeniydi. Elini cebine attı ve asasını çıkardı. Asasıyla oradan bir kurukafa maketini büyüledi ve maket duvardan inip yere düştü. Ardından ayaklandı ve hareket etmeye başladı. Ayaklarıyla hızlı hareketler yaparken elleri ve kafasıyla da dans ediyordu. Theseus gurur ve eğlenceyle dolu bir sesle bağırdı:''Hey Illius. Sıkıcı partine renk gelmiş.''
diye dalga geçti barın sahibi ile. Sonra tekrar konuklara dönüp ikinci kez bağırdı:
''Bakın millet! Kurukafayı dans ettiriyorlar!''
herkes gözünü o tarafa çevirmeye başlarken o asasını masanın altına gizledi ve kurukafayı dans ettirmeye devam etti. Şarkının ritmi değiştikçe hareketleri de değiştiriyordu.

Müzik, ritmini yavaşlatmasıyla beraber Theseus'ta ikinci bir maketi büyüleyip onları dans ettirmeye başlamıştı. Lâkin, konukların gözünden bundan sıkıldıkları anlaşılmaktaydı. Zira Theseus'un da asasını bir saattir oynatmaktan canı sıkılmıştı. Efsunladığı maketleri tekrar yerlerine astı ve dirseğini masaya dayayarak elini yanağına yapıştırıp iç çekti. Birileri bu dans müziğinde sevgilisi veya eşiyle dansa başlamıştı ama Theseus her zaman ki gibi yalnız gelmişti. Bazıları dans etmekle kalmıyor, öpüşüyorlardı. Theseus ise onlarla daha çok dalga geçerdi. Şekerli içkisinin son dublesini de bir yudumda dikti ve bitirdi. Şekerli içki, Ateşviskisinin aksine ağzını tatlandırmıştı; Ateşviskisi daha çok boğazını yakardı. Yeni Yıl'a girmelerine daha çok vardı. 2011... Gerçekten bayağı olmuştu. Kenardan köşeden bir dergi buldu. Kapağına baktığında 'Dırdırcı' 'nın bu ay ki sayısı olduğunu anladı. İçini biraz karıştırmaya karar verdi ve ilk sayfayı açtı. Hareketleri resimleri ile Chudley Cannons takımı vulunuyordu. Kaptanlarının aksine en önde ve en büyük boyda olan kişi Harry Potter'dı. Aptal kahraman, diye düşündü Theseus. Dergiyi bir köşeye attı. Şimdi canı daha da çok sıkılıyordu. Sıkıcı şarkı hâlâ devam ediyordu ve Theseus bundan hiç de haz almıyordu. Sıkkın bir tavırla gruba bağırdı:
''Hey! Daha eğlenceli şarkılarınız yok mu sizin? Tanrı aşkına, noeldeyiz...''

Theseus'un canı sıkılmaya başlamıştı. Kar ve rüzgâr iyice boy göstermişti artık. Birkaç saat önceki gürültülü parti, sessiz ve sıkıcı bir toplantıya dönüşmüştü adeta. Theseus, ne yapacağını bilmeksizin bir Ateşviskisi daha aldı kendine. Bugün ikinci şişesiydi, ayriyetten bir de Şekerli İçki almıştı. Ama bugün: Noeldi... Noelinin bu kadar sıkıcı geçtiğine inanamıyordu. Daha önünde birkaç günlük Noel tatili bulunmaktaydı. Noel tatilinde neler yapacağını kendisi bile kestiremiyordu. Belki Yunanistan'a gidip çok çok çok uzaktan akrabaları ziyaret ederdi, ama hayatında bundan sıkıcı birşey daha yoktu. Belki de bütün zamanını Dark Building'de içerek geçirebilirdi. Ama sonunda yeşil yeşil kusmuk görmek istemiyorsa bunu da yapmazdı. Yatıp uyusa, tatilin bir anlamı kalmayacaktı. Daha Yeniyıla girmeden tatil plânları yapıyorum, diye düşündü ve kendi kendine gülümsedi. Ben bir umutsuz vakayım, diye hatırlattı kendine. Bu, sık sık aklına gelen birşeydi. Çaktırmadan birilerinin kostümünde muzip değişiklikler yapıyordu ama bunun da zevki çıkmıyordu artık. Ne yapıp eğleneceğini bilmiyordu...

Ateşviskisini bir bardağa doldurup tek dikişte bitirdi. Boğazını yakan ateşli tat, Theseus'un tercihi idi. Ne yapmalı, ne yapmalı, diye düşünüp duruyordu. Düşünmekten beyni yorulmuştu. Biraz daha kuytu bir köşeye geçtikten sonra ikinci bir kadeh Ateşviskisi doldurdu kendine. Noel tatilinin ilk günü, annesi ve babasını ziyaret etmeliydi. Üç yıldır yanlarına hiç gitmemişti, belki utanmıştı; çünkü bir Muggle Bakımevindeydiler. St.Mungo'yu neden tercih etmediklerini Theseus'a dahi söylememişlerdi. Theseus buna biraz alınmıştı, ama fazla kafaya takmamıştı bunları. Kaçıklar, diye düşündü. Bu ziyaret, zoraki bir ziyaret olacaktı çünkü diğer akrabalarının kulağına annesini ve babasını ziyaret etmediği çalınırsa külahları değişebilirlerdi. İşte Theseus'ta bunun olmasını istemezdi; çünkü anne ve babasının ölümünün ardından mirasçı kendisi olacaktı. Yaşlı, huysuz bir akrabasının zorluk çıkarmasını hiç mi hiç istemiyordu. Bunları düşünerekten Ateşviskisinin yudumlamaya başladı. Bir yandan da etrafa bakınıyordu.

Ateşviskisinin son yudumunu almıştı artık. Bu kadar içmenin yettiğini düşündü kendi kendine. Geçtiği kuytu köşeden hâlâ içeride olan birkaç kişiye bakınıyordu. Müzik grubunun şarkıları artık ilgi çekmiyordu sanki. Herkes teker teker çıkıyordu dışarı. Neredeyse boşalmıştı Balo salonu. Etraf pomfeti, kurukafa ve balkabağı oyuncakları ile doluydu. Bazıları yere atılıp ezilmişti. Her zamanki Bones partisi işte... Hep aynı şeyler olurdu burada. Sahibi Ove Knoph Illius hep aynı düzenlemeleri yapardı parti için. Theseus'un artık canı sıkılmaya başladı. Kimseler yoktu. O da kalmanın bir anlamı olmayacağında karar kıldı. Yavaşça ayağa kalktı ve hafifçe gerindi. Sandığından daha fazla oturmuştu ve eklemleri ağrımaktaydı. Kafasını bir sağa bir sola oynattı ve salonun ortasına doğru ilerledi. Yanlışlıkla -belki de bilerek- birkaç kurukafayı ezdi. Ateşviskisi şişesini bir kenara fırlattı ve komik kıyafetli garsonlara selam verdi. Artık ona o kadar da komik gelmiyorlardı. Bütün gece görmüştü onları. Garsonlar ise hâlâ kendileriyle alay ettiğini sanıyordu Theseus'un. Ama Theseus'un bunları aldırdığı falan yoktu. Aynı ağırlıkta kapıya doğru ilerledi. Kapı hafif bir gıcırtı eşliğinde açıldı. Suratına birden çarpan soğuk hava ile doldu ciğerleri. İçerisi sandığından daha fazla sıcakmış meğer... Biraz daha nefes aldıktan sonra bir 'pof' sesi eşliğinde cisimlendi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.google.com
Rocio Sycorax Malfoy
Azkaban Kaçağı
Rocio Sycorax Malfoy


Kadın
Ruh hali : Carlos Pedrosa Yuppirt8
Mesaj Sayısı : 974
Yaş : 35
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12344
Ekspresso Puanı : 20
Kayıt tarihi : 24/01/08

Carlos Pedrosa Empty
MesajKonu: Geri: Carlos Pedrosa   Carlos Pedrosa Icon_minitimeCuma 08 Ağus. 2008, 18:17

Ravenclaw 3. Sınıf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Carlos Pedrosa
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Carlos Pedrosa

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: