Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 M. Gabriell Chaplin

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Marisha S. Chaplin

Marisha S. Chaplin


Kadın
Ruh hali : M. Gabriell Chaplin 42446019ix9
Mesaj Sayısı : 17
Yaş : 30
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11916
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 31/07/08

M. Gabriell Chaplin Empty
MesajKonu: M. Gabriell Chaplin   M. Gabriell Chaplin Icon_minitimeC.tesi 16 Ağus. 2008, 22:53

M. Gabriell Chaplin Brit35qp1 M. Gabriell Chaplin Brit36qg8 M. Gabriell Chaplin Brit10un5 M. Gabriell Chaplin Brit45pa3


İsim: Marisha Gabriell Chaplin
Cinsiyet: Cadı
Sihirsel Soy: Melez
Asa: 9 inches * Üvez * Ejderha Yürek Lifi


Fiziksel betimleme: Çikolata kahvesi rengindeki gözleri, buğday teni ve sarı saçları ile karakterini pek yansıtmayan bir güzelliğe sahiptir. Dudağında nadir durumlarda bozulan bir gülümsemesi vardır. Çok uzun olmayan boyu ve normalden biraz az olan kilosu ile yaşıtlarından farklı olduğu söylenemez.

Kişiliği:
Hiçbir zaman neşesinden ödün vermediği halde çok çabuk sinirlenebilir. Zeki, akıllı ve çekicidir. Öğrenme isteğiyle dolup taşar. Fazla önemli olmayan bir şeyi öğrendiğinde bunu kendine kâr bilir. Çalışırken rahatsız edilirse onu sakinleştirmek neredeyse imkânsızdır. Davranışları ve tavırları bir kızdan çok erkeği andırır. Fiziksel olarak güzel ve şirin gözükse de fazla asi ve bağımsızdır. Özgürlük uğruna birçok şeyden vazgeçebilir. Herhangi bir kavga ile karşılaştığında karışmadan duramaz. Sinirlendiğinde çok nadir sakinleşir. Kendisine laf atıldığında sessiz kalamaz, söylenenlerin iki katını o söyler. Dik kafalıdır, bencil değildir. Başkalarına ne konuda olursa olsun yardım etmeyi sever ve bu şekilde insanları kendine çeker. Bunun dışında ona yaklaşmak zordur. Onun için gerçekler, hayallerden daha önemlidir. Boş zamanlarında yaptığı resimler onun, annesi kadar yetenekli olduğunu gösterir.

Ailesi ve yaşamı: Amerikan kökenli Chaplin ailesi, uzun yıllar safkanlıklarını korumaya çalışmışlardır; ancak son yıllarda yapılan muggle evliliklerinden dolayı aile safkanlığını kaybetmiştir. Buna son örnek Feodora Aivazovsky ile Peter Chaplin’ın evlilikleri gösterilebilir. Feodora Aivazovsky’ın bu evlilikten sonra dünyaya getirdiği üç çocukla, Peter’ın aile bağları kopma noktasına gelmiştir. Rusya’da yaşayan çift durumu daha vahim bir hale getirmemek için İngiltere’ye taşınmışlardır. Feodora Rusya’da sadece çevirmenlik yaparken İngiltere’de resim yeteneğini geliştirerek kendisine ikinci bir meslek edinmiştir. Peter’ın Rusya’dan İngiltere’ye taşındığını öğrenen İngiltere Sihir Bakanı ona Yasaklanmış Büyülenebilen Nesneler Sicil Dairesi Başkanlığı teklifinde bulunmuş ve Peter da kabul etmiştir. 11 yaşına ilk giren Andrey, Durmstrang Sihir Enstitüsü’nde Kükreyen Boğaz Binası’nın öğrencisi olmuştur. Bir yıl sonra Marko da 11 yaşına girdiğinde Durmstrang’da Büyük Pençe Binası’nın bir öğrencisi olmuştur. Marisha da bir yıl sonra kendi isteği ile Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Akademisi’ne girmiştir. Marko ve Andrey’e çok düşkün olan Marisha’nın verdiği bu karar ailesini başlarda şaşırtsa da kısa sürede alışılmıştır.

Basit RP örneği:


Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliği’nden çıktığında düşündüğü tek şey uykuydu. Attığı adımların, kendisini nereye götürdüğünü bilmeksiniz yürüyordu. Bir elinde parşömenler, diğer elinde epey kalın iki kitap rüzgâr nereye esiyorsa o yöne sürükleniyor gibi bir niteliğe bürünmüştü adeta. Solgun görünüyordu ilk defa, neşeli tavrı çoktan uçup gitmişti. Bir hayaleti andıran soluk benzi, gözlerinin etrafını çevreleyen mor halkalarla birlik içindeydi. Uykusunu mu alamamış olduğu için mi bu haldeydi, yoksa hiç geçirmediği bir hastalık mı geçiriyordu içten içe. Bilmiyorum diye geçiştirirken zihnindeki soruları, aklında derslerden başka şeylerde vardı, saklanıyordu. En ücra köşelerine yazmıştı, kazımıştı onları, ulaşmak zordu; ama ulaştıktan sonra inkâr etmek de bir o kadar zordu. Dakikaların saatler kadar yavaş geçmesini değil, saniyeler kadar hızlı geçip gitmesini istiyordu. Eski halinden eser kalan tek şey bu olmalıydı. Her şeye rağmen bu halinin güzel bir uyku çektikten hemen sonra düzeleceğini tahmin ediyordu. Hiçbir kesinlik koy(a)madan rotasız yoluna –hayatına- devam etti. Nereye gitmekte olduğunu kulelere yaklaştığında kavrayabilmişti ancak. O sırada büyük bir kavganın yanından geçiyor olmak, onun dalmış zihnini ve gözlerini geri getirmişti. Kaşlarını çatarak kavga eden gruba bakarken, kavgaya karışmaya pek meraklı görünmüyordu. Ama içindeki eski duyguları onu birdenbire canlanmış, kendini kavganın içinde bulmayı isteyen on beş yaşında bir kıza dönüştürmüştü. Boşluğa bakan gözlerinde merak ateşlenirken, solgun benzi eski rengine geri dönmekteydi. Dersin başlamasına daha bir sürü dakikalar olduğunu hatırlayınca gittikçe büyüyen kavganın etrafındaki izleyici öğrenci topluluğuna kendisi de eklenmişti. Ayakuçlarında zıplarken kimlerin kavga ettiğini görmeye çalışıyordu ama nafile. Bir hışımla önüne dikilmiş olan birkaç öğrenciyi yana iterek öne geçti. Kavga edenler, görüş alanına girdiğinde yüzünde memnuniyet belirten gülümsemesi ile onları izlemeye koyuldu.

Jelly-Legs Jinx!”

Vay, Pelte Bacak Büyüsü yollayan kişi Hufflepufflı bir gruptan son sınıf bir kız öğrencisiydi. Karşısındakiler ise Slytherinli’ydiler, iğneleyici ve alaycı bakışlarıyla cüppelerindeki arma olmasa bile tanınırdılar. Şu ana kadar hiç Slytherinli bir arkadaşı olmadığını fark edince içini kaplayan huzur, bunun çok iyi bir şey olduğunu hissettiriyordu. Büyü karşı gruptan sarışın bir oğlana yapılmıştı; çünkü oğlan bacaklarının kontrolünü tamamıyla kaybetmişti. Stefania, tezahürat eden gruba katılırken, bir yandan da kahkaha atmayı hiç unutmuyordu. Bu kahkahalar birkaç saniye sürmüştü, sarışın oğlanın arkasından çıkan ve ona çok benzeyen diğer oğlan, Hufflepufflı kıza güçlü bir püskürtme büyüsü yollamıştı. Kız birkaç metre havada uçtuktan sonra, şiddetli bir şekilde yere düşmüştü. Baygın halde yerde yatarken birkaç arkadaşı ona yardıma koşmuştu. Stefania, hırslanan Hufflepufflı gruba destek olmak istiyordu; ama biraz önceki kızın uğradığı şeye maruz kalmak niyetinde hiç değildi. Dikildiği yerden de büyü yollayabilecek kabiliyete de sahip hissetmiyordu kendini. Belki de kavga macerası burada son bulmalıydı, gereken bu olabilirdi. O buna rağmen tüm olasılıkları kırmak istercesine kendini Hufflepufflı grubun yanına attı. Hiçbir zaman kendinde bulamadığı cesareti ilk defa o an yakalamıştı. Stefania, sıkıca asasını kavrarken birkaç kişinin içinde bulunduğu gruba doğru yaklaştığını görmüştü. İşleri kızıştırmak… Bu iyi fikir olabilirdi elbet; ama öğrencilerin sağlığı da gözden asla kaçmamalıydı. Merakla olacakları izleyen bir seyirci olmadığını sonradan kavrayabilmiş olmasının altında, gruba biraz önce tezahürat yapan tüm öğrencilerin katıldığını görmesi yatıyor olmalıydı. Stefania yüzündeki zafer kazanmış gülümsemesi ile sarışın oğlanın karşısına geçerken, Slytherinli grup çok ağır adımlarını geriye doğru atıyorlardı. Hızlı adım attırmanın zamanı, işleri kızıştırmanın zamanı gelmişti. Asasını sarışın oğlana doğrulttuktan hemen sonra aklına gelen ilk büyüyü çocuğa doğru haykırdı.

“Waddiwasi!”

Her ne kadar basit bir büyü olsa da bu, iki grubun birbirine saldırmasının başlangıcı olmuştu. Evet, amacına ulaşmış olmanın mutluluğunu yaşarken asasından çıkan büyü sarışın oğlanı birkaç metre ileriye sürüklemişti. Kahkahasını bastıktan hemen sonra oradan sıvışmak amaçlı attığı koşar adımlarla, kuleye doğru ilerledi. Astronomi dersliği girdiği bu kuledeydi. Dersliğin kapısında belirir belirmez yarım saat önceki solgun halinden hiç eser kalmadığı çok rahat bir şekilde anlaşılırdı. Dersin profesörünü daha hiç görmemişti; ama hakkında duyduklarına göre profesör çok yakışıklıydı. Öve öve bitiremeyen yatakhane arkadaşları, bakalım doğru mu söylüyordu. Dersliğin aralık kapısını ittirdikten sonra içeriye ilk adımını attı. Olduğu yerde çarpılmışa benzerken, o yatakhane arkadaşlarının profesörü ne kadar az övdüğüne kanaat getirmişti. Dudağında ışıltılı gülümsemesi ile profesöre selam verip, en ön sıralardan birine geçtiğinde yüzündeki şok ifadesi hala geçmemişti. Parşömenlerini ve kitaplarını sıranın üzerine bıraktıktan sonra kitap okumak yerine profesörü izlemeye karar vermişti. Sol kolunun dirseğini sıraya dayadıktan sonra çenesini avucunun üzerine dayadıktan sonra hayran hayran bakışları profesörün üzerinden hiç çekilmemişti.

Profesör oturduğu koltuktan kalktığında, Stefania de kendisine gelmişti. Derse başlayacakları oldukça belliydi her ne kadar sınıf fazla dolmasa da. Dersin konusu gök bilimiydi ve bu konuyu birkaç sene önce işlemişlerdi. Ama tekrar hiçbir zaman zararlı değil, aksine yararlıydı. Gök bilimi hakkında birçok bilgiye sahip olduğu için de kendisiyle arada sırada gurur bile duyuyordu. Ezberinin de kuvvetli oluşu, bilgileri kolaylıkla depolayabilmesine sebep oluyordu. Kıvrak zekâsından bahsetmeye ise hiç gerek yoktu; çünkü şu anda Ravenclaw binasının öğrencisiydi ve zeki olduğu her şekilde anlaşılırdı. Dikkatini profesöre verdiği zaman, profesörün adının Devon Lester Lucas, mezun olduğu binanın Ravenclaw ve derste çok sıkı olmasa da disiplinin var olduğunu öğrenmişti. Ayrıca öğrencilerinin kendisiyle samimi olmasını isteyen bu profesör astronomi ile ilgili çok kısa bir bilgi vermişti. Hemen sonra sınıftaki öğrencilerin sırayla kendisini tanıtmasını istemişti. Stefania, sabırsızlıkla sıranın kendisine gelmesini beklerken profesörü izlemekten bir an olsun vazgeçmemişti. Sıranın kendisine gelmesiyle oturduğu sıradan yavaşça kalkarak her zamanki neşeli ses tonuyla kendisini tanıttı.

“Stefania Valérie Bécaud, Ravenclaw binasındayım ve ayrıca Quidditch takımında kovalayıcı pozisyonundayım. Astronomi dersi benim için sadece yıldızlar yüzünden çok önemli. Gökyüzünde ışıl ışıl parlayan yıldızları incelemek istediğim için buradayım. Diğerleri beni yıldızlar kadar ilgilendirmese de onlar hakkında epey bilgi sahibi sayılırım.”

Saygısızlık değil, ilgi alanıydı bu. Söylediklerinden sonra yavaşça yerine oturdu. Ders başlamadan önceki haline geri dönerek, derslikteki öğrencilerin kendilerini tanıtlatmalarını dinledi. Esnerken tanıtımların bitmiş olduğunu gördüğünde sevinmişti, tanıtım merasimleri öyle çok hoşuna gitmiyordu. Sessizce parşömenlerini sıranın üzerine koyarken profesör Gök Bilimi hakkında bildiklerini öğrencilere anlatmaya koyulmuştu. Stefania’nin hiç durmayan sol eli tüy kalemi tutmaktan hiç yorulmamıştı. Derse karşı özel bir ilgisi olmasa da yazı yazmayı seviyor olmasıydı nedeni. Oflamadan elindeki tüy kalem hareket ederken ara sıra profesöre hayran dolu olan bakışlarını hiç durduramıyordu. Hogwarts müdirelerine binlerce kez teşekkür ederken içinden, dolu zihnine rağmen tek bir yanlışı bile olmadan profesörün her söylediği kelimeyi parşömenlerine kaydetmişti. Bir ara bunlara çalışması iyi olurdu, eski konuydu ve unutmuş olabilirdi. Parşömeninin uçlarına küçük notlar alırken profesör de son sözlerini söylemişti. Ödev vermediğini belirterek sınıftan ayrılırken Stefania hızla eşyalarını topluyordu. Parşömenlerini sıraya dizdikten sonra kitaplarını onların üzerine koymuştu. Bu şekilde, parşömen ve kitaplar kucağında yatakhaneye doğru yola koyuldu. Yorucu bir günün sonunda dinlenmeyi epey hak etmişti.


ps: Ben Stef. Amortentia Cecile Derwent'a iletmiştim. Öğrenci olarak açacağım ikincil bir karakter ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/mar
Lily L. Black
Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı
Lily L. Black


Kadın
Ruh hali : M. Gabriell Chaplin 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 2960
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12322
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 07/02/08

M. Gabriell Chaplin Empty
MesajKonu: Geri: M. Gabriell Chaplin   M. Gabriell Chaplin Icon_minitimeC.tesi 16 Ağus. 2008, 23:09

Ravenclaw, 4. Sınıf

Büyücü Konseyi..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
 
M. Gabriell Chaplin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: