Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Cabriana Leilwin Carand

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lavena Maire Forsythe

Lavena Maire Forsythe


Kadın
Ruh hali : Cabriana Leilwin Carand 43772825vu8
Mesaj Sayısı : 47
Yaş : 30
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11879
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 17/08/08

Cabriana Leilwin Carand Empty
MesajKonu: Cabriana Leilwin Carand   Cabriana Leilwin Carand Icon_minitimePaz 17 Ağus. 2008, 18:01

İsim: Cabriana Leilwin Carand
Cinsiyet: Bayan
Sihirsel Soy: Melez
Asa: 27 Cm, Kızılağaç, Anka Teleği, Esnek

Fiziksel Betimleme

Cabriana Leilwin Carand Sigot1

Cabriana, hafiften bronzlaşmış, ipek gibi bir tene ve narin yüzünde bir çift zümrüt gibi parlayan badem şeklinde, yeşil gözlere sahiptir. Gözleri daima pırıl pırıldır; bu ışıltı, onun bir sonraki yaramazlığını planladığını gösterir -ki bu neredeyse her zamandır. Simsiyah, uzun kirpikleri gözlerini çevreler. Kıpkırmızı, gül goncası dudakları istisnasız her zaman bir gülücükle beyaz dişlerinin üzerinde kıvrılır. Ufak tefek, zayıf bir kızdır. Buna rağmen, bütün yaramazlıklarıyla herkesin dikkatini çekmeyi başarır. Koyu kahve saçları, yumuşak dalgalarla yüzünü çevreler. Bronz teniyle omuz hizasındaki koyu renkte saçları büyük uyum içerisindedir. Güzelliğiyle karşısındakini hayrete düşürebilirse bile, Cabriana bunun farkına dahi varmaz. Üzerine hep bir lavanta kokusu hakimdir. Kendine fazla dikkat etmese de, alışılmışın dışında olma duygusuyla yaptığı, onu saçlarının üzerinde değişik bir şapka ya da çılgın bir saç modeli ile görmek şaşırtıcı değildir. Giyim tarzı da aynı saçları gibi sıra dışıdır; bu değişik giyimi bazı insanların ona ön yargıyla yaklaşmasına neden olsa da, Cabriana ufak bir kahkaha ile bunun üstesinden gelmeyi başarır.

Kişiliği

Yaramaz ve haylaz kelimeleri, onu kısaca özetlemek gerekirse fazlasıyla iyi anlatır. Zira Cabriana'nın yaşamı bunun üzerinde dönmektedir. Bütün zamanını bir sonraki yarmazlığını düşünerek ya da bunları hayata geçirerek harcar. Onun için hayat budur. Çok neşeli bir insandır, yüzünden sırıtması eksik olmaz. Çok meraklı bir yapıya sahiptir, ilgisini çeken bir şeyi kurcalamadan durduğu zamanlar nadirdir. Bütün bunlara ve yaptığı haylazlıklara rağmen pek az yakalanmamasını sağlayan şey kıvrak zekası olmuştur her zaman. Birkaç dakika içerisinde hemen bir kaçış yolu bulup bunu gerçekleştirmeye çalıştığından, hiçbir zaman fazla düşünen bir insan olmamıştır. Şimdiyi düşünmek onda geleceği düşünmekten ağır basar dolayısıyla. Sabırsızdır. Pek cesur sayılmaz, yüzleşmektense kaçmayı yeğler. Bunun dışındaki çoğu konuda inatçılığı ağır basar. Bir kere inat etti mi, bir daha onu hiç kimse vazgeçiremez. Bu raddeden sonra, büyük bir kaya parçasını çıplak elle parçalamaya çalışmak bile Cabriana'yı inadından vazgeçirmekten daha mantıklıdır. Çabuk sinirlenir, genellikle de çabuk unutur. Birçok arkadaşı vardır, bu açıdan oldukça sosyaldir. Genellikle şakalarının ilk kurbanları, sevmediği kişiler olur. Cabriana'nın bu konudaki yaratıcılığı, insanın hayrete yenik düşmesini sağlayabilir. İkna etme kabiliyeti oldukça yüksektir, iyi özelliklerini karşısındakini etkileyecek şekilde kullanmasını öğrenmiştir. Özgündür; farklı olmak onun için önem taşır. En ufak eşyasının, görünümünün başkasına benzememesi için çabalar. Bunun tersini görmek onun için bir kabus gibidir. Sanat onun oldukça ilgisini çeken bir kavramdır. Sorumluluk alamaz, hatta epey sorumsuz bir insan olduğu söylenebilir.

Ailesi ve Yaşamı

Gallerli anne ve babanın küçük çocuğu olan Cabriana, güneşli bir yaz gününde, Cardiff'te dünyaya gelmiştir. Carand ailesi çok tanınmış olmamakla birlikte, hiç tadı duyulmamış bir aile de değildir. Muggle'lardan doğma bir cadı olan annesi, Cabriana ne olduğunu bile anlamayacak kadar küçükken hayata veda etmiştir. Ailenin diğer bireyleri ise uzun bir zaman önce İngiltere'ye göç etmiştir. Bu yüzden bellediği tek ailesi safkan bir büyücü olan babası ve aralarındaki yaş farkı az olduğundan, onun en yakın arkadaşı olan ablasıdır. Galler'de doğmuş, orada büyümüştür. Babası bir iksircidir, dolayısıyla bütün zamanını evde, sadece iksirlere ayrılmış odasında geçirdiğinden Cabriana ablasıyla beraber çok özgür bir çocukluk yaşamıştır. Babasının şikayetlere kulak asmaması, onun dizginlenemeyen yaramazlığını tetiklemiştir. Ablası Hogwarts'a başladığında, evden iyice kopuk bir hayat yaşamaya başlamıştır. Babasının kendini işlerine bu kadar adayıp onu yalnız bırakması, çocukluğun verdiği kırılganlıkla onu evden daha da kopuk kılmıştır. Ablasına kavuştuğunda -yani Hogwarts'ta öğrenim görmeye başladığında- hayatında her şey düzene girmiş gözükmüştür. Ama yine de, ufak bir sızıntıdan ibaret de olsa, babasına karşı bir kızgınlığı vardır hala.

Basit Rp

İnce bedenini soğuk taş duvara dayamış, mavi gözleriyle önünden geçen kah Ravenclaw'lu kah Hufflepuff'lı öğrencileri izlerken ağzında acımsı bir tat vardı. Gerçekte orada olmayan bir tat. Günlerdir üzüntü ile boğuşurken artık gücü kalmamıştı. Bitkinlik hissi onu iyiden iyiye ele geçirirken buna karşı koyacak gücü kalmamıştı. Yavaşça taş duvarla temasını kesip sırtını dikleştirdi. Zor bile olsa, gücü kalmamış bile olsa yapmak zorunda olduğu şeyler vardı hâlâ. Yerdeki sırt çantasını yerden aldı, koridorun önünden geçen kırmızı – altın cüppeli kalabalığa karıştı. Hemen yanındaki bir oğlan, buram buram neşe kokan bir şekilde arkadaşıyla şakalaşıyordu. Brooke hızlı adımlarla koridorun daha tenha bir kısmına doğru, kararlı adımlarla ilerledi. Yalnızlık zordu; ama yalnız geçen uzun bir zamandan sonra alışıyordu insan. Konuşmak vakit kaybı gibi geliyordu insana bir süre sonra, her zaman olduğu gibi yalnız başına dolaşırken, kendi düşüncelerinin içinde kayboluyordu. Kitaplar arasında vakit geçiriyordu daha çok; çünkü kitaplar sana ihanet edemiyordu. Yalnızlığın yararları da yok değildi. Kırılgan bir cam parçası gibi hissediyordu kendini; her sarsıntıda çatlamaya, yıkılmaya hazır.

Ani bir acı onu düşüncelerinden ayırdı. Taş duvarın kestiği sıyrılmış avucundan akan birkaç damla kan, elinin kenarından süzülüp yere damlıyordu.
“Merlin'in sakalı!” diye tısladı. “Lanet olsun!” Kalabalığın diğerlerine nazaran daha seyrek olduğu yerlerden geçip ikinci kat koridorundaki kullanılmayan tuvalete doğru koşar adım ilerledi. Mızmız Myrtle'ın orada olacağını tahmin ediyordu; ama umursamadı. Kızlar tuvaletinin tahta kapısını ittirdiğinde kulakları Myrtle'ın hıçkırıklarıyla doldu. Kulaklarını tırmalayan bu ses, onu geldiğine pişman ettirmişti bile. Musluğu açıp berrak, serin suyu yaranın üzerine akıtırken aklında hemen gitmek vardı - Mızmız Myrtle görmeden. Dudakları sıkıntıyla yana doğru kıvrıldı. Ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'ydı. Olmayan gücünü harcaması için mükemmel bir sebep... Serin suyun biraz daha teninden akıp gitmesine izin vererek musluğu kapatmadan bekledi, ne de olsa derse erken gitmek için hiçbir sebebi yoktu. Artık gitmesi gerektiğine inandıran şey, Myrtle'ın cırtlak bağırışının onu takip etmesi olmuştu. Hızla kapıyı ardından çekerken gelen sesin kapıya fırlatılan katı cisimlerden dolayı olduğuna yemin dahi edebilirdi.

Söylene söylene boş koridorda ilerlerken ters bir şeylerin olduğu kafasına dank etti – koridorda iki profesör ve kendisinden başka kimse yoktu.
“Ders!” Ağzından fırlayıveren kelimelere engel olamadı. Kendini zorlayarak dersliğin kapısına doğru bir koşu kopardı. Sadece büyük öğrencilerin bildiği, kendisinin ezberine çıkmayacak şekilde kazınmış olan bir o kadar tenha, karanlık ve nemin yoğun olduğu kısa yollardan geçerken az daha bir zırhı devirecekti. Karanlık bir ormana resmedilmiş, atının üzerinde duran bıyıklı bir adamın portresi boş boş konuşmadan duramadı elbette: “Önüne dikkat etsene! Bütün şatoyu yıkmak mı istiyorsun?” “Evet, amacım tam olarak buydu.” Tabloyu tersleyip yoluna devam ederken, bu boşboğaz portrelerdense Muggle'ların hayret verici bir şekilde hareketsiz duran -Merlin aşkına! Nasıl olabilirdi bu?- resimlerini tercih ederdi. Hâlâ yüreği ağzında, dersliğin kapısını açtı. Merlin'e şükür ki, Profesör Johnson içeride değildi; ama içeriyi doldurmuş öğrenci kalabalığı dersin başlamasına az bir vakit kaldığına işaret ediyordu.

Nefesini bırakıp derslikte bekleyenlere katılırken yüzünde oluşan ifade, sabırsızlıktı. Kimseyi bekleyesi yoktu, özellikle şu dakikayı takip eden sıralar... Gülle gibi ağır olan sırt çantasını kendisine daha fazla eziyet etmemesi için yere indirdi, yere eğilirken uçlara doğru altın rengine çalan kumral saçları görüşünü kapatmıştı. Tam da o sırada, müthiş bir zamanlamayla profesörün sesini duyunca aceleyle ayağa kalktı. 'Güçlü bir savunma büyüsü' işleyeceklerdi bu derste, profesörün deyimiyle. Protego... Charlie'nin silahsızlandırma büyüsünün profesörün kalkanından sekip gitmesini izledi ifadesiz bakışlarla. Bu büyü pek de aşina olmadığı bir şey değildi, başka bir yerde gördüğünü anımsıyordu hayal meyal. Ama zihnini boş yere yormadı, önemi yoktu nerede gördüğünün. Herkesin eşleşerek büyüleri uygulamaya başladığını görünce boş boş baktı; Profesör Johnson'ın 'Eşleşin' dediğini kaçırmış olmalıydı. Tanıdığı neredeyse herkesin biriyle eşleştiğini görünce kaşları yukarı doğru tırmandı, böyle giderse tek başına yapardı büyüyü. Gözleri boşlukta dolandı, tek kalan kimse yok muydu?

Sonunda tanışıklığının olmamasına rağmen, koridorlarda sık sık karşılaştığı, cüppesinde kuzgun arması bulunduran bir kıza takılıp kaldı gözleri. Adını doğru düzgün anımsamıyordu bile. Kızın yeşil gözlerinin kendisi üzerinde olduğu şüphesizdi, o da kalan az sayıda teklerdendi. Yalnızlığı tercih etmesine rağmen, büyüyü de tek başına yapamayacağı hissi bedenini ele geçirmişti. Kız ürkek bir birinci sınıf çocuğu gibi yanına doğru seğirtti. Kuzgun karası, beli boyunca uzanan saçları dalgalıydı. Zümrüt tonunu taşıyan gözleriyle güzel bir kızdı.
“Eşim olur musun?” Brooke kızın sorusuna can simidine sarılırmış gibi sarılacaktı elbette, başka şansı yoktu. “Elbette. Adın Cora'ydı değil mi?” Kız başıyla onayladı. “İlk önce sen başla Cora, o halde.” Kız yavaşça -hatta sinir bozacak kadar yavaş- hazırlandı. Brooke kendini sabırsızlıkla onu izlerken, acele etmesini söylememek için zor tuttu kendini. Sabırzı kişiliği kendini gösteriyordu. Kız asırlar gibi gelen bir süreden sonra hazır olduğunu işaret ettiğinde, tüm konsantresinin uçup gittiğini hissetti. “Expeliarmus!” Büyü kızın kalkanına çarpıp kendisine geri döndüğünde yüzünde anlaşılamaz bir ifade vardı. Gevşeyen ellerinden asasının uçup gittiğinin farkına vardı. Kızın yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken gözlerini kısıp kızın kendisine asasını atmasını bekledi.

Başarma arzusunun bedeninde peydahlandığını hissedebiliyordu. Pek hırslı biri sayılmamasına rağmen, bazen, şimdi olduğu gibi hırsı kabarıveriyordu içinde. Kızın kalkan büyüsünü kırmasına izin vermezdi. Tanıdık bir histi kalkan büyüsü. Bu büyüyü daha önce bir yerde karşılaştığı hissini kuvvetlendirirken, zihnini boşaltmaya çalıştı. Konsantre olmalıydı.
“Protego!” Kızın büyüsünün kalkanına çarpıp geri döndüğünü görünce gülümsedi kendi kendine. Bu kadar kısa olması sinirini bozuyordu aslında. Kıza son bir tebessüm bahşedip profesöre döndü bu kez. Ödev hakkında kısa bir konuşmadan sonra dışarı çıktığında, Ortak Salon'daki kendi favorisi olan yumuşacık pufunun onu beklediğini hatırlatarak 7. kata çıkan merdivenlere yöneldi.

Not: Brooke ben.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Amortentia Cécile Derwent
Emekli Cadı
Amortentia Cécile Derwent


Kadın
Ruh hali : Cabriana Leilwin Carand Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1343
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 13570
Ekspresso Puanı : 24
Kayıt tarihi : 26/08/06

Cabriana Leilwin Carand Empty
MesajKonu: Geri: Cabriana Leilwin Carand   Cabriana Leilwin Carand Icon_minitimePaz 17 Ağus. 2008, 22:16

Ravenclaw 4. sınıf

- Büyücü Konseyi -
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/amo
 
Cabriana Leilwin Carand
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: