Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 William Julian O'Neil

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
William Julian O'Neil
Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
William Julian O'Neil


Erkek
Ruh hali : William Julian O'Neil 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 1164
Yaş : 29
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11958
Ekspresso Puanı : 7
Kayıt tarihi : 17/08/08

William Julian O'Neil Empty
MesajKonu: William Julian O'Neil   William Julian O'Neil Icon_minitimePerş. 21 Ağus. 2008, 14:08

William Julian O'Neil Bwben2 William Julian O'Neil Bwben1 William Julian O'Neil Ben_Barnes_Icon_7_by_LiaReneeio

Adı-Soyadı: William Julian O'Neil
Sihirsel Soy: Melez
Asa: Henüz doğum tarihi belli değil

William Julian O'Neil Ben_Barnes_Banner_by_eirinne


Fiziksel özellikleri: Uzun siyah saçları ve öfkelendiğinde parlayan koyu yeşil gözleri vardır. Saçları genellikle taramaya gerek duymadığından biraz dağınıktır ama kendisine bir zararı dokunmaz. Fiziği genele göre normaldir ve boyu yaşıtlarına göre biraz uzundur. Ten rengi ne çok açık ne çok koyudur. Genellikle siyah ve beyaz gibi sade renkler ağırlıklı giyer. Kot pantolon ve tişört gibi rahat kıyafetlerden hoşlanır, sıkıya gelemez ama gerektiğinde bu kıyafete gömlek eklenir. Okul forması da rahat kıyafet alışkanlığına uygun olarak dağınıktır ve profesörlerin pek hoşuna gitmez. Giyside tercih ettiği bir başka renkte mavi tonlarıdır. Aklından geçenler bakışlarına yansımaz ve özellikle yetişkinlerin yanında kimsenin altındaki asıl bakışı yakalayamadığı donuk ve ciddi ifadesi vardır. Bu yüzden olsa gerek her beladan sıyrılabilir.

Kişilik Özellikleri: Belli bir ölçüye kadar cesur sayılabilir. Ama aşırı cesaretin başa bela olduğunu düşünür. Bu düşüncesi zaman zaman korkak diye anılmasına neden olur. Zekidir.. Sorunlarını zekâsı ve mantığıyla çözmeye çalışır çünkü bir tek onlara güvenebilir. Çalışkan değildir hatta söz konusu dersler ise son derece tembeldir. Ender olarak çalıştığı görülürse de bunu kendisi için değil binası için yapar. Kitaplarla arası şaşırtıcı şekilde iyidir. Yaşadığı çeşitli sorunları dışarısıyla paylaşmaz ve ne olursa olsun sıkıntılı düşüncelerini insanlara belli etmez. Eğlenceli bir yapısı olduğu söylenebilir ama en keyifli anında bile birden bire ciddi ve sert bir görünüme bürünebilir. Geçmişi yüzünden yaşıtlarıyla pekiyi anlaşamaz o yüzden çok arkadaşı yoktur. Ama olanları çok sever ve her zaman arkalarındadır. Zorluklara karşı durmaya alışmak zorunda kaldığından dayanıklıdır.

Aile Geçmişi: O’Neil ailesi eski ve köklü bir ailedir. Aile Safkandır ama annesi melez olduğundan William’da öyledir. Bundan en ufak bir rahatsızlık bile duymaz. Aile Yoldaşlık tarafındadır ve bir çoğu hayatını ölüm yiyenlerle düello ile kaybetmiştir. Ailesinin soyağacına bakıldığında Safkan bir aile olsalar da Muggle doğumlu ve melez ailelerle evlilikler görülmektedir. Büyücülük dünyasındaki çoğu aile gibi Melez sayılabilirler son birkaç nesil. Aile belli bir malikânede topluca yaşamak gibi olaylardan hoşlanmaz, birbirinden bağımsız yaşarlar ama birbirlerini çok severler ve her zaman korurlar. Ailede elbette birkaç ölüm yiyen çıkmıştır ama sayıları bir elin parmağını geçmez. Aile taraflara saygı duysa da karanlık tarafı seçenleri belli bir ölçüde dışlamıştır.

Tabi bu aydınlık taraf destekleri cezasız kalmamıştır. Will daha dört yaşındayken Ölüm Yiyenler evlerine saldırmış o sırada evin kapıya uzak kısımlarında bulunan Will ve Annesi Mary kaçabilseler de babası onları kurtarmak için Ölüm Yiyenlerin ortasına dalmış ve ölmüştür. Will’in annesi Mary’de bu olaydan sonra büyü dünyasında güvende olmamış, oğlu ile birlikte Muggle dünyasına yerleşmiştir. Will 11 yaşına gelene kadar da Muggle dünyası ve büyü dünyası arasında kurduğu bir denge ile iki dünyadan da kopmamış O’Neil ve kendi ailesi olan O’Sullivan aileleri ile de gerçekten güvendiği dostlarıyla da bağlarını koparmamıştır. Muggle dünyasında kendi annesi nedeniyle öğrendiği ressamlık ile geçinirken büyü dünyasında değiştirdiği muggle paralarıyla alışveriş yapar.

Bütün bunlar nedeniyle yaşıtlarından farklı büyüyen Will her zaman biraz içine kapanık büyümüş ve kendini daha çok kitaplarına gömmüştü. Özellikle Büyücü kitaplarından bol miktarda okuyup kendisini geliştirebilmekten hoşlanır. Annesi gibi evlerine asla birini davet etmemesi gibi bazı insanlara garip gelen davranışları ise evlerinin bir muggle evinden çok büyücü evine benzemesinden kaynaklanır. Cep telefonu, bilgisayar ve televizyona rağmen Will’in odasında bunlara ek olarak Hareketli resimler de bulunur. Kısaca annesi ile kendi düzenlerini kurmuş ona göre yaşamaya çalışmaktadırlar. Babasını çok özler ve hakkında merak ettiği şeyler ile ilgili sorularla annesinin başını şişirir. Ayrıca Hogwarts’a gittiğinde annesinin yalnız kalması konusunda endişelidir.


İkinci karakterdir..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.lejantlarabaktımamausendim.com
William Julian O'Neil
Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
William Julian O'Neil


Erkek
Ruh hali : William Julian O'Neil 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 1164
Yaş : 29
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11958
Ekspresso Puanı : 7
Kayıt tarihi : 17/08/08

William Julian O'Neil Empty
MesajKonu: Geri: William Julian O'Neil   William Julian O'Neil Icon_minitimePerş. 21 Ağus. 2008, 14:09

Okulda yasak ormana bir keşif ‘ gezisi ‘ düzenleneceğini okulun yarısı gibi duymuştu. Gryffindor öncülüğünde olduğundan da haberi vardı. Bravery and Gryffindor adlı gurubun işiydi başlandıçta herhalde. ‘ Bir gezi planlarsınız ve bunun gizli olması gerekir oysa tüm okul öğrenir. ‘ Zaten gurup kurmayı sadece ad yapanlara sinir oluyordu. O daha birinci sınıftayken Ladies of Slytherin ya da benzeri addan bir gurubun üyesi Profesör Snape’e, o zamanki Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörlerine – özlemiyor da değildi onu Lily son zamanlarda. – Kendini tanıtırken guruptan bahsetmişti.’ Slytherin olmak yetmez bir de hak etmek gerekir.’ Profesörün sesi hatırladığı cümleyi seslendirirken dudaklarına alaycı bir gülümseme belirdi. ‘ Sözde gizli bir gurup kuruyorlar sonra bunu ilan ediyorlar. ‘ Aşırı derecede saçma geliyordu ona. Amacı neydi ki acaba b Ladies of Slytherin’in. Veya bu süpriz yasak orman gezisini düzenleyen Bravery and Gryffindor’un. Kesin bir amaç altında toplandıklarına inanmıyordu Lily. ‘ Sadece laf olsun diye de.. Saçma yahu... ‘ Bu gezi işini duysa da davet edilmediğinden – iyi hoş Slytherin’den bile bilenler varken.. – gitmeyi pek düşünmüyordu. Öte yandan Yasak Ormanı hep merak etmişti ve bu da muhteşem bir fırsattı merakını gidermesi için. Şimdiye kadar sadece kıyısında dolaştığı orman ne kadar ürkütücü olursa olsun dolunayda gecenin üçünde inip göl kenarında oturmak gibi çeşitli ’ deliliklerini ‘ aşmıyordu. Gitmeye karar vermişti Lily. Merak ediyordu at adamları... Ve diğer canlıları yasak ormandaki. Tamam kurt adamları ve mümkünse her ne kadar görülmeseler de Vampirleri bu işin dışında bırakabiliriz.Ama karşılaşsa bile böyle bir öğrenci gurubunda daha az tehlikede olurdu. ‘ Tehlike.. Ne zamandan beri umursuyorsun Lily ? ‘ Hoş bir deneyim olacaktı. Tek dileği profesörlerin, özellikle ablasının bu büyük geziyi fark etmemeleriydi. İlk senesinde yasak ormana yakın bir yerde, göl kenarında geç bir saatte bulmuştu onu ve pek hoşnut kalmamıştı. Gerçi Profesör Derwent’in veya iyice gıcık olduğu Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü Johnson’a kıyasla hafif kalırdı başlarına gelecekler. Yakalanmaktansa tek başıma Ejderha Çiftliğine giderim.Belki bir gün oraya da bir gezi yaparlardı. En çok görmeyi istediği yerlerdendi. Ejderhalar çok ilgisini çeken yaratıklardı. Sihirli yaratık kavramının dahi yeterli olmadığını düşünürdü hep onlar için. Patronusundan belliydi ya zaten. Macar Boynuzkuyruk... Yüzünde son zamanlarda ender olarak beliren bir gülümseme belirdi. ‘ Ejderha çiftliğine ve ya değil, ilginç bir gezi olacak.’ En çok merak ettiği şey at adamlardı Yasak Ormanda. Korkuyla karışık bir saygı ifadesiyle baktığı at adamlar kurt adamlara ve bazı söylentilere göre vampirlere rağmen yaşıyorsa o ormanda gerçekten yetenkliler demekti. Bir de Unicorn’lar vardı tabi. Tek Boynuzlular.. Gümüşi beyaz muhteşem yaratıklar. Yetişkin hallerinden se bebek tek boynuzları merak ediyordu Lily. Altın rengi bebeklerin nasıl sağ kalabildiği sırdı bu ormanda herhalde. ‘ Bir çok başka şey gibi Lily. Altı üstü bir gezi, at adamların veya tek boynuzların işlerine burnunu sokma.’ Şaşırtıcı bir şekilde seçildiği Ravenclaw binasına uymasına neden olan mantığına veya iç sesine lanetler okuyordu. Biraz meraklı bir yapısı vardı ve ilgilenirdi bir çok ilgilenmemesi gereken şeyle. “ Bir şey olmayacak. Bu kadar kalabalık bir guruba hiç bir şey saldırmaz.. Saldıramaz. “ Kendi söylediklerine kendisi inanmamıştı. Zırva. Yine de riskin boyutu önemli değildi çünkü gitmeye kararlıydı. ‘ Madem merak ediyordun buradaki son yılından önce tek şansın. ‘ Son sınıfta bir şeye vakti olacağını düşünmüyordu. Aptal F.Y.B.S. sınavlarına çalışması, Quidditch kupasını ve bina kupasıı almak için canını dişine takıp çalışması ve bu arada adam gibi bir takım ve yedek takım oluşturması gerekecekti büyük ihtimalle. Yani bu görevlerin birinden ya da birden fazlasından alınmazsa. O seneki düşük performansı göz önüne alınınca zor da değildi. Kötü olurdu çünkü tüm sıkıntılarına rağmen görevlerini seviyor ve yapmaya çalışıyordu elinden geldiğince. Elinden bu kadarı geliyorsa acı kendine. Acımak doğru olurdu profesörlerin F.Y.B.S’lere gireceklermiş havasındaki dersleri ve hata kabul etmez halleri sinirine dokunmaya başlamıştı fena halde. Özellikle de Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü çok sevdiği Tatyana ile aynı aileden olsa da fena halde sinirine dokunmuştu. Kendini muhteşem sanıyormuş gibi bir havası olduğu izlenimine kapılmıştı Lily. Kendisi geç kaldığı derste onla neredeyse aynı anda derse giren birinden puan kırıyordu. Sevmemişti adamı Lily.. ‘Profesör Snape ondan kat kat daha iyiydi.’

Yatmadan önce görünmezlik pelerinini sandığından çıkarıp pelerininin yanına koydu Lily. Sabah aceleci olması gerekecekti. Geride kalma riskine bir de uykucu bir yapısı varken katlanamazdı. Belki kalabalıklardı ama özellikle yakalanırlarsa her ne kadar korkak gibi arkadaşlarını bırakacak olmasa da işine yarardı. Ayrıca at adamların veya başka yaratıkların onlara saldırmayacağı kesin değildi. Böyle bir durumda her şeye rağmen yardım çağırmak gerekirse işe yaracağını düşünüyordu pelerininin Lily. Kimseye geziyle ilgili bir şey söylemedi bu konuda konuşanlar ve ona bir şeyler soranlar olduğu halde. Her an içeriye Profesör Derwent girecekmiş gibi gergin hissediyordu. O yüzden uzun süredir ilk defa erkenden yatağına girdi. Düşünmek ve sessizlik.. Yatakhanede olan şeylerdi bunlar genellikle yattığı saatin yarım saat öncesinde. Sandığından rastgele bir kitap aldı ve bir süre içindekiler bölmünde durup bakındıktan sonra kitabın ortalarından bir sayfa açtı. Bir Quidditch maçından bir sahneydi. İngiltere – Japonya maçındandı ve Japonya onları büyük farkla bzguna uğratsa da muhteşem bir maçtı. Japonya da oynanmıştı zaten ve yine de ingiltere taraftarlarının sesi baskındı Lily’nin hatırladığı kadarıyla. Sayfaları çevirerek yazılarla anlatılan ezbere bildiği şeyleri geçti. Tekrar bir resimde durdu. Bu ise onun izlediği bir maçtı ve destansı maçlardandı. Ballycastle Bats’in Saksağanlar ile yaptığı bu maç büyük tartışma ve bahislere neden olmuş ve akşam üzeri, daha doğrusu saat sekiz gibi başlasa da gece yarıalrına akadar sürmüştü. Altın rengine rağmeniyi saklanan Snitch’in yakalanışını tekrar tekrar izlemişti Lily. Bludger’laar tarafından sakatlanmış Bats arayıcısı Snitch’i yakalamak üzereyken bir bludger sağ eline hızla çarpmış sahada yankılanan bir çatırt sesiyle iki büklümm olmuş ve anca ksüpürge üzerinde kalıp diğer bludger’ın da süpürgesine çarpmasından kurtulabilmişti. Kanlar içinde bir burun ve kırık bir kola rağmen snitch’i yakalama yönündeki son bir çabası da takdire değerdi. Ama Saksağanların arayıcısı Snitch’i yakalamış, o sırada devam eden ve Bats’lerin önde olduğu maçsa Berabere bitmişti. Bu her ne kadar saksağanlar içi neredeyse kesin bir şampiyonluk olsa da Ballycastle Bats’in ünlenmesine yardımcı olmuştu. Lily tedavi edilmiş olan arayıcı dahil tüm takıma imzalattığı 7 oyuncununda olduğu resmi hala saklıyordu. Sayfaları karıştırmaya devam ederken gözleri ağırlaşıyor kitabı tutan eli gevşiyordu..

Yasak ormandaydı ve gece yarısıydı. Ürkütücü sesler ve çevreyi sarmış sis dolunayı fark etmesini engellese de kurtadamların vahşi ulumalarını benzer sesler eşliğinde duyabiliyordu. Ne için orada olduğunu bilmiyor sadece yoluna devam etmesi gerektiğini biliyordu. Devam etmek.. O kadar kolay değildi ne yazık ki. Her an içinden bir şey fırlayacakmış gibi duran çalılar geçmesini zorlaştırıyordu. Gri ve koyu yeşil tonlarının hâkim olduğu orman her zamankinden ürkütücü görünüyordu. ‘ Sanki canlı gibi ‘ Ağaçlar bile hareket edermiş izlenimi veriyordu. Ulumaların ve hışırtıların yardımıyla. Soğuk bir geceydi ayrıca. Rüzgâr kırbaç gibi yüzüne iniyordu her esişinde. Ağaçların hareket eder görüntüsünü destekleyen bir başka şeyde buydu. Sessizce ilerlemeye devam ederken dikkatle çevreye bakıyordu..

Ravenclaw kızlar yatakhanesinde derin bir uykuda olan Lily rahatsız bir şekilde kıpırdandı. Uykuya dalmadan önce okuduğu kitap yere düşmüş karanlık ve sessiz yatakhanedeki tek ışık, Lily’nin komodininden gelen ışıkla açık kalan sayfasındaki hareketli resim yatakhanenin kıpırtısız halini bozmuştu. Derin soluk alıp verişlerin duyulduğu yatakhanede çıt çıkmıyordu. Hava çok sıcak olduğundan açık olan pencerelerden uzaktan gelen bir uluma sesi duyuluyordu. Yasak Ormandan gelen bir uluma sesi. Dolunay vardı, kurt adamların tehlikeli daha doğrusu en tehlikeli oldukları zamanlardandı… Uyanık olsa kararlı olan Lily’nin içine gitmek konusunda bir şüphe düşebilirdi. Ama onlardan daha korkutucu bir kabusla uğraşırken ne kurt adamlar ne de ormandaki diğer tekinsiz yaratıkları fark edebilirdi gecenin bir yarısı.. Ulumalar dakikalarla birlikte zayıfladı ve en sonunda Karanlık Ormanını içinde alçalıp yok oldu.

Ağaçlarla dolu yolda uzun süre yürümüş en sonunda çalılardan temizlenmiş bir alana çıkmıştı. Daha öncede görmüş izlenimi veren bir alana.. Tanıdık ve ürperticiydi Ormanın çıkışında taştan bir duvar ve yıkık dökük bir kapı vardı. Girmemesi gereken ama girmeden kurtulamayacağı bir yere çıktığını farkındaydı Lily. Gittikçe tanıdık bir hava hâkim oluyordu. Koşmak.. Koşarak geri dönmek istiyordu. Hogwarts’a girip güvenli yatakhanesine ulaşmak. Ama artık orada değildi. Nerede olduğunu bilmiyordu ama bildiği herhangi bir yerde değildi. Yasak Ormandan daha tekinsiz bir ormandaydı o an... Hogwarts’tan, Diagon Yolundan, Hogsmeade’den muggle veya büyücü dünyasından çok uzakta... Bu düşünceyle kanının donduğunu hissetmişti. Çıkış olmadığını söylüyordu içinden bir ses. Sadece tek yön bileti almıştı.. Bu düşünceyi aklından kovmaya çalıştı. Ve bu yüzden girdiğinden beri bu korkutucu ormana, ilk defa asasını çıkardı. Tereddütlü bir şekilde iğrenç suratlara sahip iki gulyabani iki yanına oyulmuş kapıdan geçti.

Yüzü sanki bir şeyden korunmak istermiş gibi bir ifade almıştı Lily’nin. Alnından ter damlaları damlarken gözlerini açmaya çalışıyormuş da çok parlak bir ışık izin vermiyormuş gibi görünüyordu. Elinden gelen tek şey battaniyesine hayatı buna bağlıymış gibi sarılmaktı. Komodininde hala yanan mumu iyice küçülmüş eriyen mum parçalarını mumun altındaki tabağa benzer minik şeye damlatıyordu. Biraz daha yanarsa tahta komodine gelebilme ihtimali vardı. Bunu farkına varabilecek kimse olmaması da sorundu…

Girdiği kapılar bir çıkışa değil bir mezarlığa çıkarmıştı onu. Yeşil bir ışık duvarlardaki oyulmuş şekillerden yansıyor mezarların arasından geçen Lily’nin önüne düşüyordu. Kolay geçemeyeceğini biliyordu. İmkânsızdı. Sanki bir şeyler hareket ediyordu. Göremese de hissediyordu Lily. Öfkeyi. Huzursuzluğu. .Kalbi küt küt atarak bu sefer çıkış olmasını umduğu bir kapıya yönelirken d tüm önsezileri doğrulandı. Arkasında bir anlık bir hışırdama olmuş, kendini yere atmasıyla kapıya yeşil bir ışık çarpmıştı. Sayelle... Ama bu sefer kadının gözlerinden nefret kadar korku da okunuyordu. Bulundukları yer onu da mı rahatsız ediyordu anlamamıştı. Ama dövüşemezdi onunla. Yarısı kadar büyü biliyordu en fazla. Ayrıca yorgundu. Kolunu kıpırdatamayacak gibi hissediyordu. Zorlukla ayağa kalktı ve yeşil ışık selinin arasından kapıya doğru ilerledi. Koşuyordu ama sanki ağır çekim.. Kadının karanlığı, nefreti ve kıskançlığı her şeyi tüketiyordu sanki... He şeyi… Sonunda kapıdan geçmişti ama tek bulduğu yine karanlık, kötücül bir başka mezarlıktı... Bu seferkinde yere düşen ışıklar siyahtı resmen sadece… Yegâne fark buydu. Sayelle içeri girmeden arayı açması gerektiğinin bilincinde koşmaya başladı tekrar. Bu sefer hızlı koşuyordu ve kapılardan geçiyordu. Sanki mezarlıklardan oluşan bir labirentin içindeydi. Taşa oyulmuş yüzler iyice ürkütücüydü sürekli arkasındaki yeşil ışık patlamaları olurken. Siyah – yeşil ışıklarında faydası oluyordu bu korkutucu havaya tabi.

Koşmaktan ve arada lanetler yollamaktan bıkmış ve yorulmuştu Lily. Tek istediği iki dakika dinlenmekti. Ama bunun sonsuza kadar dinlenmek olmasını da istemiyordu. Duracak olursa başına gelecek olan da buydu. ‘ Eninde sonunda o da ben de yorulacağız.’ O zaman.. O zaman başına gelecekleri düşünmek bile istemiyordu. Düşüncesi bile ürpermesine neden olmuştu. Bir saniyelik duraksaması da kadının gözüne çarpmış olacak iki üç laneti peş peşe yollamıştı tıslarcasına çıkan sesiyle. Bitmek bilmez ‘labirentin’ Bir başka kapısına daldı Lily. Aklına bir şey gelmişti ve başarı şansı azdı ama belki bir süreliğine kurtulurdu. Bir süre ona yeterdi. Sadece ayakları üzerinde durabilecek hale gelmeliydi. Kapıdan girerken birkaç lanet yolladı kadına hızla. Bunların arasında kayalıklara ve mezar taşlarına yapılan iki ‘ Bombarda ‘ da olduğundan toz bulutu arasında görünmeyecekti. En azından umuyordu. Umut.. Kendini kapıdan girer girmez sağ tarafa çimenlerin olduğu yere attı. Oradan sürünerek bir mezar taşının arkasına geçmesi de bütün bunları tasarlayıp uygulaması kadar hızlıydı. Geniş bir mezar taşıydı onu karanlıkta göremezdi kadın. Koşmaya devam ettiğini düşünmesi için birkaç ufak taş alıp gürültü çıkaracaklarından emin olabileceği yerlere fırlattı. Tam tekrar taşın arkasına saklanmıştı ki toz bulutu ve taşların arasından öfkeli Sayelle belirdi. Tıslar gibi konuşuyor bir yandan etrafı inceliyor sanki orada olduğunu biliyordu. Lily ses çıkarmamaya dikkat ederek bekledi ama saniyeler dakikalara dönüşürken bile kadın gitmedi. Biliyor.. Orada olduğunu biliyordu, başka açıklaması yoktu bu bekleyişinin. Elinden bir şey gelmeyen Lily sol elinde sıkı sıkı tuttuğu taşı yanındaki kayaların arkasına atmayı düşündü. Hayvan olsaydı rakibi etki ederdi tabi. ‘ Ya da kör ’ Sessizliği dinliyordu kadın resmen/ Hareket etmemek hatta nefes almamak gerektiğinin farkında olan Lily bunun için uğraşıyordu ama çaresizdi durumu..

Dakikalar saatlere mi dönüşmüştü bilmiyordu ama hala karanlıktı hava.. Kadın ilk defa hareketlendi ve yavaş adımlarla bir diğer kapıdan bir diğer mezara geçti. O gözden kaybolana kadar hareketsiz kalan Lily ancak adımları çimenlere rağmen duyulsa da yok olunca rahat bir nefes aldı. ‘ Şimdi tek yapmam gereken dönüş yo- ‘ Düşünceleri bile yarıda kesilmişti gördüğü şeyin yarattığı şokla… Az önce resmen yapıştığı mezar taşı.. İçinden gri dumanlar çıkıyordu. İlk bakışta dumana benzeyen şeyler.. ‘ İnsanlar!! ’ Onlar çıkar çıkmaz taş büyük bir gürültüyle devrilmişti. ‘ Merlin’in Sakalı! Neyin nesi bu! ’ Gürültü Sayelle’e buradaydım demekti. Ayrıca onlar.. O ‘ İnsanlar..’ Dumandan çok hayalete benziyorlardı şimdi. Arkadaşlarını seçebiliyordu. Ve...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.lejantlarabaktımamausendim.com
William Julian O'Neil
Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
William Julian O'Neil


Erkek
Ruh hali : William Julian O'Neil 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 1164
Yaş : 29
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11958
Ekspresso Puanı : 7
Kayıt tarihi : 17/08/08

William Julian O'Neil Empty
MesajKonu: Geri: William Julian O'Neil   William Julian O'Neil Icon_minitimePerş. 21 Ağus. 2008, 14:09

Keiran, Lucy, Sarah, Anne ve Babası... Çok soluktular ve üzerlerine düşen yeşil ışık altında çok garip görünüyorlardı. Ama asıl garibi yanlarında iki kişinin daha olmasıydı. Biraz daha cismani daha az dumanı ya da hayaleti andıran ama belli ki ölü olan iki kişi.. Ablası Evangeline ve.. Johnny.. Yaklaşan hızlı ayak seslerini ya da uzaktan görünen patlamaları fark etmemişti Lily. Sayelle geliyordu peşinden geldiği her yeri yıka yıka.. Ama o Arkadaşları ve Annesi ile Babasına da değil Ablası ve Johnny’ye dikmişti gözlerini şaşkınlıkla. Nasıl..

Zaman durmuş gibiydi ama ne yazık ki Sayelle için değil. Koşarak gelen kadın gelişigüzel affedilmez lanetleri sallıyor yeşil bir ışık seli asasından boşalıyordu. Lily ne olduğunu anlamadan herkes yok oldu, gerçekten duman gibi dağılmışlardı. Ve Sayelle’in asasından çıkan yeni bir yeşil ışık seli o çevresine bakarken, fark etmeden üzerine gelmişti. Yeşil ışık göğsüne çarptı ve bedeni geriye savruldu. Gözleri donuklaşır ve yüzündeki şaşkınlık ifadesi gevşerken son gördüğü şey pis bir sırıtış ve aşağılama karışımı bir ifadeyle kendisine bakan eski üvey annesiydi.


Anlamadığı şekilde aniden uyandı Lily. Garip bir şekilde ayılmıştı. Uykusu yoktu ve saatte pek kalkış saati sayılmazdı. Rüyasının ayrıntıları hala kafasının içinde uçuşuyordu. Çok garip bitmişti bu başka bir Sayelle’li rüya. Diğerlerine benzemeyen bir kâbustu. Arkadaşları ve Anne& Babasını görmeye alışmıştı. O yılanımsı kadına da. Ama Ablası ve Johnny. Neden Stefania veya diğer arkadaşlarından birini değil de onları görmüştü. Ölü olarak.. Bu düşünceyle titredi elinde olmadan. Düşünmemesi gereken hayal bile etmemesi gereken bir şeydi. Gerçi bu sayede sorusunun cevabını da bulmuş oluyordu. En değer verdiği iki kişiydi büyük ihtimalle ikisi. Gerçi arkadaşları arasında özellikle 4,5 kişiye yakındı Lily. Genellikle kendi binasındakilerden. Ama aynı şey değildi işte. Hala grimsi duman gibi görüntülerinin şokunu atlatamadığına bakılırsa.

Yatağından kalkıp bitmiş sayılan ve artık üzerinde durduğu metalimsi parçayı da yakan mumu söndürdü. Sonra da üşengeç bir şekilde gerindi ve koyu maviden açık maviye yaklaşmış gökyüzünden başka hiçbir şeyin aydınlatmadığı odada göz gezdirip kendini tekrar yumuşak yatağına attı. O gün daha doğrusu akşam gideceklerdi yasak ormana. Fikri bile ürpermesine neden olmuştu gördüğü rüyadan sonra. Kendisini anlayamıyordu. Hem gitmek istiyor hem de kendi kendine itiraf edemese de korkuyordu.
‘ Korku doğal bir şeydir. Bir budalanın cesaretine tercih ederim.’ Binalar arasında Gryffindor’a uyumamasının nedeni buydu herhalde. Pek cesur biri sayılmazdı. Ye yer..Sadece sinirliyken hiçbir şeyi düşünmeden hareket edebilirdi. Çok sinirliyken. Ender olarak o derece sinirlenir öyle zamanlarda da sakinleşmekte zorlanırdı. Hogwarts’ta bir iki kere hatırlıyordu öyle olduğunu. Birinci sınıftaki Quidditch tartışmasında Vance’in söyledikleri ve Keiran ile sonrasında ceza aldıkları iki Slytherin’le tartışma. En iyi hatırladıkları bunlardı. Sayelle ile ilgili anılarıysa genellikle kapsardı öfkeyi.

Yatağından tekrar kalkıp komodinine yaslanmış çantasını yatağının üzerine koydu ve yere düşen kitabını kaldırdı. Pencereden hafif bir rüzgâr esiyor sıcak başlamış Haziranın bu günün serin geçeceğini haber veriyordu. Memnun bir tavırla başını salladıktan sonra sandığının üzerindeki görünmezlik pelerinini ve o gün gerekli birkaç kitabı çantasına attı. Ağır değildi çantası gayet memnun kaldı bundan çünkü hızlı yürürken ağırlık olmasından hoşlanmazdı.
‘ Kim hoşlanır ki? ’ Çantasından sonra lanet olası kıyafet sorunu vardı. Kıyafet değiştirmek için vakit bulamazsa okul cüppesiyle gidecekti ve sevmiyordu bu kıyafeti Ravenclaw düşkünlüğüne rağmen. Ama bu konuda oyalanmak istemiyordu, uğraşamayacaktı. Değiştiremezsem değiştiremem düşüncesiyle giyindi, sınıf başkanı rozetini cüppesine iliştirdi ve çantasını alıp yatakhaneden çıkmak için sessiz adımlarla kapıya ilerledi. Yatağının üzerine rastgele serilmiş mavi battaniyesi lacivert perdelerle gizleniyor sandığı ve diğer eşyaları biri özellikle açıp bakmadıkça göz önünde olmuyordu. Sevmezdi herkesin her şeyinin yerini bilmesini. Gizlemek için özel bir şey yapmasa da insanlar odasında bir şey arasalar bulmaları imkânsız olmuştu küçüklüğünden beri. Gülümsedi... Bazı huylarını yanlış ya da doğru seviyordu. Kapıyı dikkatli açmış dışarıya sessizce çıkmış ve bu sessiz halini Büyük Salona kadar sürdürmüştü. Uzun süredir etmediği yavaş ve doyurucu bir kahvaltı şansı vardı ve uykudan daha cazipti açlık durumu düşünülürse…

Gün hızla geçmişti. Daha az önce kahvaltıdaydı sonra dersler ve öğle yemeği ardından yine dersler, akşam yemeğinden önce iki satır ödev karalamak ve.. Yasak Ormana gitmek için okuldan çıkarken Profesörlerden yemeğini bitirdikten sonra minik bir gezi yapmak isteyen olabileceği korkusuyla görünmezlik pelerinini üzerine geçirdi. Bir sınıf başkanının Yasak Orman gezisinde bulunması nasıl bir tepki alırdı acaba? Yüzünde beliren gülümseme içten değildi, bu ihtimal üzerinde düşünse de şimdi ancak ne kadar riskli bir şey yaptığını anlıyordu.
‘ Zeka, cesaret değil dediysek bu kadar da değil Lily. ’ Düşüncelerini başka şeylere yöneltmeye çalıştı. Kötü düşünme ki olmasın. Uygun bir sözdü o anda. Çok uygun..

Serin ve Rüzgârlı bir geceydi ama onu çok etkilemiyordu. Okul cüppesini değiştirmeyi başarmış olduğundan Grimsi siyah ve yine benzer renklerde siyah ağırlıklı bir tişört üzerine Siyah Ravenclaw amblemli pelerini ile genelde alışık olduğu tarzda kıyafetler içindeydi. Gecenin karanlığında siyahla görünmezlik pelerinine pek gerek yoktu sanki. Yine de.. Yakınlarda bir profesör varsa böyle bir riske hiç girmemesi daha iyiydi. Yeterince riskli bir şeye katılacaktı zaten.

En sonunda ona uzun gelen bir yürüyüşten sonra Yasak Orman girişi görünmüştü. Adımlarını hızlandırıp büyük öğrenci gurubuna katılmak üzere pelerinini çıkardı. Kenardan ve göze çarpmadan – göze çarpamayacağı kadar karanlıktı gerçi. Ön taraflara doğru yürürken Meredith’in yanındaki Johnny’yi gördü. Konuşuyorlardı ve ikisinin de arkası dönüktü. ‘ Yasak Ormanın girişinde biraz daha dikkatli olmak gerekir.’ Yüzünde beliren bir gülümsemeyle görünmezlik pelerinini tekrar çantasından çıkardı ve kalabalık gurupta kimseye çarpmamaya çalışarak yürüdü. Çok kolay değildi ama en sonunda ikisinin arkasında duruyordu. Görünmezlik pelerininin kaymamasını sağlamaya çalışarak sağ elini uzattı ve Johnny’nin omzuna dokundu. Yavaşça ama birden sıçramasına neden olacak şekilde. Onun tepkisiyle Meredith’te dönmüş çevresine bakmıştı ne olduğunu anlamaya çalışırmış gibi. İkisi de şaşkınlıklarını üzerlerinden atamadan tanıyabilecekleri ama nereden geldiğini kolay kolay bulamayacakları bir ses tonu ile mırıldandı. Bir yandan gülümsemesini bastırmaya çalışıyordu. Pelerininden birçok kişinin haberi yoktu. Daha doğrusu kimsenin. Biraz merak uyandırmanın eğlenceli olacağını düşünmüştü. Sonuçta Johnny ve Meredith Gryffindor, Hufflepuff ve şaşırtıcı ama gelmiş olan Slytherin guruplarından uzakta sayılırlardı.


“ Merhaba.”


out: Tek mesaja sığmadı bende böldüm..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.lejantlarabaktımamausendim.com
Marveille Croweix
Perfect Li(f)e Yazarı
Marveille Croweix


Kadın
Ruh hali : William Julian O'Neil Heyup7
Mesaj Sayısı : 2182
Yaş : 29
Kan statüsü : safkan yani nolcak ki başka.
Galleon : 12726
Ekspresso Puanı : 22
Kayıt tarihi : 11/11/07

William Julian O'Neil Empty
MesajKonu: Geri: William Julian O'Neil   William Julian O'Neil Icon_minitimePerş. 21 Ağus. 2008, 14:10

4. Sınıf Ravenclaw

- Büyücü Konseyi -
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsekspresi.editboard.com/lejantlar-biolar-f164/marv
 
William Julian O'Neil
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Spike William Prat
» Charles William Stenson

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: