Okulda yasak ormana bir keşif ‘ gezisi ‘ düzenleneceğini okulun yarısı gibi duymuştu. Gryffindor öncülüğünde olduğundan da haberi vardı. Bravery and Gryffindor adlı gurubun işiydi başlandıçta herhalde. ‘ Bir gezi planlarsınız ve bunun gizli olması gerekir oysa tüm okul öğrenir. ‘ Zaten gurup kurmayı sadece ad yapanlara sinir oluyordu. O daha birinci sınıftayken Ladies of Slytherin ya da benzeri addan bir gurubun üyesi Profesör Snape’e, o zamanki Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörlerine – özlemiyor da değildi onu Lily son zamanlarda. – Kendini tanıtırken guruptan bahsetmişti.’ Slytherin olmak yetmez bir de hak etmek gerekir.’ Profesörün sesi hatırladığı cümleyi seslendirirken dudaklarına alaycı bir gülümseme belirdi. ‘ Sözde gizli bir gurup kuruyorlar sonra bunu ilan ediyorlar. ‘ Aşırı derecede saçma geliyordu ona. Amacı neydi ki acaba b Ladies of Slytherin’in. Veya bu süpriz yasak orman gezisini düzenleyen Bravery and Gryffindor’un. Kesin bir amaç altında toplandıklarına inanmıyordu Lily. ‘ Sadece laf olsun diye de.. Saçma yahu... ‘ Bu gezi işini duysa da davet edilmediğinden – iyi hoş Slytherin’den bile bilenler varken.. – gitmeyi pek düşünmüyordu. Öte yandan Yasak Ormanı hep merak etmişti ve bu da muhteşem bir fırsattı merakını gidermesi için. Şimdiye kadar sadece kıyısında dolaştığı orman ne kadar ürkütücü olursa olsun dolunayda gecenin üçünde inip göl kenarında oturmak gibi çeşitli ’ deliliklerini ‘ aşmıyordu. Gitmeye karar vermişti Lily. Merak ediyordu at adamları... Ve diğer canlıları yasak ormandaki. ‘ Tamam kurt adamları ve mümkünse her ne kadar görülmeseler de Vampirleri bu işin dışında bırakabiliriz. ‘ Ama karşılaşsa bile böyle bir öğrenci gurubunda daha az tehlikede olurdu. ‘ Tehlike.. Ne zamandan beri umursuyorsun Lily ? ‘ Hoş bir deneyim olacaktı. Tek dileği profesörlerin, özellikle ablasının bu büyük geziyi fark etmemeleriydi. İlk senesinde yasak ormana yakın bir yerde, göl kenarında geç bir saatte bulmuştu onu ve pek hoşnut kalmamıştı. Gerçi Profesör Derwent’in veya iyice gıcık olduğu Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü Johnson’a kıyasla hafif kalırdı başlarına gelecekler. ‘ Yakalanmaktansa tek başıma Ejderha Çiftliğine giderim. ‘ Belki bir gün oraya da bir gezi yaparlardı. En çok görmeyi istediği yerlerdendi. Ejderhalar çok ilgisini çeken yaratıklardı. Sihirli yaratık kavramının dahi yeterli olmadığını düşünürdü hep onlar için. Patronusundan belliydi ya zaten. Macar Boynuzkuyruk... Yüzünde son zamanlarda ender olarak beliren bir gülümseme belirdi. ‘ Ejderha çiftliğine ve ya değil, ilginç bir gezi olacak.’ En çok merak ettiği şey at adamlardı Yasak Ormanda. Korkuyla karışık bir saygı ifadesiyle baktığı at adamlar kurt adamlara ve bazı söylentilere göre vampirlere rağmen yaşıyorsa o ormanda gerçekten yetenkliler demekti. Bir de Unicorn’lar vardı tabi. Tek Boynuzlular.. Gümüşi beyaz muhteşem yaratıklar. Yetişkin hallerinden se bebek tek boynuzları merak ediyordu Lily. Altın rengi bebeklerin nasıl sağ kalabildiği sırdı bu ormanda herhalde. ‘ Bir çok başka şey gibi Lily. Altı üstü bir gezi, at adamların veya tek boynuzların işlerine burnunu sokma.’ Şaşırtıcı bir şekilde seçildiği Ravenclaw binasına uymasına neden olan mantığına veya iç sesine lanetler okuyordu. Biraz meraklı bir yapısı vardı ve ilgilenirdi bir çok ilgilenmemesi gereken şeyle. “ Bir şey olmayacak. Bu kadar kalabalık bir guruba hiç bir şey saldırmaz.. Saldıramaz. “ Kendi söylediklerine kendisi inanmamıştı. “ Zırva. ” Yine de riskin boyutu önemli değildi çünkü gitmeye kararlıydı. ‘ Madem merak ediyordun buradaki son yılından önce tek şansın. ‘ Son sınıfta bir şeye vakti olacağını düşünmüyordu. Aptal F.Y.B.S. sınavlarına çalışması, Quidditch kupasını ve bina kupasıı almak için canını dişine takıp çalışması ve bu arada adam gibi bir takım ve yedek takım oluşturması gerekecekti büyük ihtimalle. Yani bu görevlerin birinden ya da birden fazlasından alınmazsa. O seneki düşük performansı göz önüne alınınca zor da değildi. Kötü olurdu çünkü tüm sıkıntılarına rağmen görevlerini seviyor ve yapmaya çalışıyordu elinden geldiğince. ‘Elinden bu kadarı geliyorsa acı kendine. ’ Acımak doğru olurdu profesörlerin F.Y.B.S’lere gireceklermiş havasındaki dersleri ve hata kabul etmez halleri sinirine dokunmaya başlamıştı fena halde. Özellikle de Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü çok sevdiği Tatyana ile aynı aileden olsa da fena halde sinirine dokunmuştu. Kendini muhteşem sanıyormuş gibi bir havası olduğu izlenimine kapılmıştı Lily. Kendisi geç kaldığı derste onla neredeyse aynı anda derse giren birinden puan kırıyordu. Sevmemişti adamı Lily.. ‘Profesör Snape ondan kat kat daha iyiydi.’
Yatmadan önce görünmezlik pelerinini sandığından çıkarıp pelerininin yanına koydu Lily. Sabah aceleci olması gerekecekti. Geride kalma riskine bir de uykucu bir yapısı varken katlanamazdı. Belki kalabalıklardı ama özellikle yakalanırlarsa her ne kadar korkak gibi arkadaşlarını bırakacak olmasa da işine yarardı. Ayrıca at adamların veya başka yaratıkların onlara saldırmayacağı kesin değildi. Böyle bir durumda her şeye rağmen yardım çağırmak gerekirse işe yaracağını düşünüyordu pelerininin Lily. Kimseye geziyle ilgili bir şey söylemedi bu konuda konuşanlar ve ona bir şeyler soranlar olduğu halde. Her an içeriye Profesör Derwent girecekmiş gibi gergin hissediyordu. O yüzden uzun süredir ilk defa erkenden yatağına girdi. Düşünmek ve sessizlik.. Yatakhanede olan şeylerdi bunlar genellikle yattığı saatin yarım saat öncesinde. Sandığından rastgele bir kitap aldı ve bir süre içindekiler bölmünde durup bakındıktan sonra kitabın ortalarından bir sayfa açtı. Bir Quidditch maçından bir sahneydi. İngiltere – Japonya maçındandı ve Japonya onları büyük farkla bzguna uğratsa da muhteşem bir maçtı. Japonya da oynanmıştı zaten ve yine de ingiltere taraftarlarının sesi baskındı Lily’nin hatırladığı kadarıyla. Sayfaları çevirerek yazılarla anlatılan ezbere bildiği şeyleri geçti. Tekrar bir resimde durdu. Bu ise onun izlediği bir maçtı ve destansı maçlardandı. Ballycastle Bats’in Saksağanlar ile yaptığı bu maç büyük tartışma ve bahislere neden olmuş ve akşam üzeri, daha doğrusu saat sekiz gibi başlasa da gece yarıalrına akadar sürmüştü. Altın rengine rağmeniyi saklanan Snitch’in yakalanışını tekrar tekrar izlemişti Lily. Bludger’laar tarafından sakatlanmış Bats arayıcısı Snitch’i yakalamak üzereyken bir bludger sağ eline hızla çarpmış sahada yankılanan bir çatırt sesiyle iki büklümm olmuş ve anca ksüpürge üzerinde kalıp diğer bludger’ın da süpürgesine çarpmasından kurtulabilmişti. Kanlar içinde bir burun ve kırık bir kola rağmen snitch’i yakalama yönündeki son bir çabası da takdire değerdi. Ama Saksağanların arayıcısı Snitch’i yakalamış, o sırada devam eden ve Bats’lerin önde olduğu maçsa Berabere bitmişti. Bu her ne kadar saksağanlar içi neredeyse kesin bir şampiyonluk olsa da Ballycastle Bats’in ünlenmesine yardımcı olmuştu. Lily tedavi edilmiş olan arayıcı dahil tüm takıma imzalattığı 7 oyuncununda olduğu resmi hala saklıyordu. Sayfaları karıştırmaya devam ederken gözleri ağırlaşıyor kitabı tutan eli gevşiyordu..
Yasak ormandaydı ve gece yarısıydı. Ürkütücü sesler ve çevreyi sarmış sis dolunayı fark etmesini engellese de kurtadamların vahşi ulumalarını benzer sesler eşliğinde duyabiliyordu. Ne için orada olduğunu bilmiyor sadece yoluna devam etmesi gerektiğini biliyordu. Devam etmek.. O kadar kolay değildi ne yazık ki. Her an içinden bir şey fırlayacakmış gibi duran çalılar geçmesini zorlaştırıyordu. Gri ve koyu yeşil tonlarının hâkim olduğu orman her zamankinden ürkütücü görünüyordu. ‘ Sanki canlı gibi ‘ Ağaçlar bile hareket edermiş izlenimi veriyordu. Ulumaların ve hışırtıların yardımıyla. Soğuk bir geceydi ayrıca. Rüzgâr kırbaç gibi yüzüne iniyordu her esişinde. Ağaçların hareket eder görüntüsünü destekleyen bir başka şeyde buydu. Sessizce ilerlemeye devam ederken dikkatle çevreye bakıyordu..
Ravenclaw kızlar yatakhanesinde derin bir uykuda olan Lily rahatsız bir şekilde kıpırdandı. Uykuya dalmadan önce okuduğu kitap yere düşmüş karanlık ve sessiz yatakhanedeki tek ışık, Lily’nin komodininden gelen ışıkla açık kalan sayfasındaki hareketli resim yatakhanenin kıpırtısız halini bozmuştu. Derin soluk alıp verişlerin duyulduğu yatakhanede çıt çıkmıyordu. Hava çok sıcak olduğundan açık olan pencerelerden uzaktan gelen bir uluma sesi duyuluyordu. Yasak Ormandan gelen bir uluma sesi. Dolunay vardı, kurt adamların tehlikeli daha doğrusu en tehlikeli oldukları zamanlardandı… Uyanık olsa kararlı olan Lily’nin içine gitmek konusunda bir şüphe düşebilirdi. Ama onlardan daha korkutucu bir kabusla uğraşırken ne kurt adamlar ne de ormandaki diğer tekinsiz yaratıkları fark edebilirdi gecenin bir yarısı.. Ulumalar dakikalarla birlikte zayıfladı ve en sonunda Karanlık Ormanını içinde alçalıp yok oldu.
Ağaçlarla dolu yolda uzun süre yürümüş en sonunda çalılardan temizlenmiş bir alana çıkmıştı. Daha öncede görmüş izlenimi veren bir alana.. Tanıdık ve ürperticiydi Ormanın çıkışında taştan bir duvar ve yıkık dökük bir kapı vardı. Girmemesi gereken ama girmeden kurtulamayacağı bir yere çıktığını farkındaydı Lily. Gittikçe tanıdık bir hava hâkim oluyordu. Koşmak.. Koşarak geri dönmek istiyordu. Hogwarts’a girip güvenli yatakhanesine ulaşmak. Ama artık orada değildi. Nerede olduğunu bilmiyordu ama bildiği herhangi bir yerde değildi. Yasak Ormandan daha tekinsiz bir ormandaydı o an... Hogwarts’tan, Diagon Yolundan, Hogsmeade’den muggle veya büyücü dünyasından çok uzakta... Bu düşünceyle kanının donduğunu hissetmişti. Çıkış olmadığını söylüyordu içinden bir ses. Sadece tek yön bileti almıştı.. Bu düşünceyi aklından kovmaya çalıştı. Ve bu yüzden girdiğinden beri bu korkutucu ormana, ilk defa asasını çıkardı. Tereddütlü bir şekilde iğrenç suratlara sahip iki gulyabani iki yanına oyulmuş kapıdan geçti.
Yüzü sanki bir şeyden korunmak istermiş gibi bir ifade almıştı Lily’nin. Alnından ter damlaları damlarken gözlerini açmaya çalışıyormuş da çok parlak bir ışık izin vermiyormuş gibi görünüyordu. Elinden gelen tek şey battaniyesine hayatı buna bağlıymış gibi sarılmaktı. Komodininde hala yanan mumu iyice küçülmüş eriyen mum parçalarını mumun altındaki tabağa benzer minik şeye damlatıyordu. Biraz daha yanarsa tahta komodine gelebilme ihtimali vardı. Bunu farkına varabilecek kimse olmaması da sorundu…
Girdiği kapılar bir çıkışa değil bir mezarlığa çıkarmıştı onu. Yeşil bir ışık duvarlardaki oyulmuş şekillerden yansıyor mezarların arasından geçen Lily’nin önüne düşüyordu. Kolay geçemeyeceğini biliyordu. İmkânsızdı. Sanki bir şeyler hareket ediyordu. Göremese de hissediyordu Lily. Öfkeyi. Huzursuzluğu. .Kalbi küt küt atarak bu sefer çıkış olmasını umduğu bir kapıya yönelirken d tüm önsezileri doğrulandı. Arkasında bir anlık bir hışırdama olmuş, kendini yere atmasıyla kapıya yeşil bir ışık çarpmıştı. Sayelle... Ama bu sefer kadının gözlerinden nefret kadar korku da okunuyordu. Bulundukları yer onu da mı rahatsız ediyordu anlamamıştı. Ama dövüşemezdi onunla. Yarısı kadar büyü biliyordu en fazla. Ayrıca yorgundu. Kolunu kıpırdatamayacak gibi hissediyordu. Zorlukla ayağa kalktı ve yeşil ışık selinin arasından kapıya doğru ilerledi. Koşuyordu ama sanki ağır çekim.. Kadının karanlığı, nefreti ve kıskançlığı her şeyi tüketiyordu sanki... He şeyi… Sonunda kapıdan geçmişti ama tek bulduğu yine karanlık, kötücül bir başka mezarlıktı... Bu seferkinde yere düşen ışıklar siyahtı resmen sadece… Yegâne fark buydu. Sayelle içeri girmeden arayı açması gerektiğinin bilincinde koşmaya başladı tekrar. Bu sefer hızlı koşuyordu ve kapılardan geçiyordu. Sanki mezarlıklardan oluşan bir labirentin içindeydi. Taşa oyulmuş yüzler iyice ürkütücüydü sürekli arkasındaki yeşil ışık patlamaları olurken. Siyah – yeşil ışıklarında faydası oluyordu bu korkutucu havaya tabi.
Koşmaktan ve arada lanetler yollamaktan bıkmış ve yorulmuştu Lily. Tek istediği iki dakika dinlenmekti. Ama bunun sonsuza kadar dinlenmek olmasını da istemiyordu. Duracak olursa başına gelecek olan da buydu. ‘ Eninde sonunda o da ben de yorulacağız.’ O zaman.. O zaman başına gelecekleri düşünmek bile istemiyordu. Düşüncesi bile ürpermesine neden olmuştu. Bir saniyelik duraksaması da kadının gözüne çarpmış olacak iki üç laneti peş peşe yollamıştı tıslarcasına çıkan sesiyle. Bitmek bilmez ‘labirentin’ Bir başka kapısına daldı Lily. Aklına bir şey gelmişti ve başarı şansı azdı ama belki bir süreliğine kurtulurdu. Bir süre ona yeterdi. Sadece ayakları üzerinde durabilecek hale gelmeliydi. Kapıdan girerken birkaç lanet yolladı kadına hızla. Bunların arasında kayalıklara ve mezar taşlarına yapılan iki ‘ Bombarda ‘ da olduğundan toz bulutu arasında görünmeyecekti. En azından umuyordu. Umut.. Kendini kapıdan girer girmez sağ tarafa çimenlerin olduğu yere attı. Oradan sürünerek bir mezar taşının arkasına geçmesi de bütün bunları tasarlayıp uygulaması kadar hızlıydı. Geniş bir mezar taşıydı onu karanlıkta göremezdi kadın. Koşmaya devam ettiğini düşünmesi için birkaç ufak taş alıp gürültü çıkaracaklarından emin olabileceği yerlere fırlattı. Tam tekrar taşın arkasına saklanmıştı ki toz bulutu ve taşların arasından öfkeli Sayelle belirdi. Tıslar gibi konuşuyor bir yandan etrafı inceliyor sanki orada olduğunu biliyordu. Lily ses çıkarmamaya dikkat ederek bekledi ama saniyeler dakikalara dönüşürken bile kadın gitmedi. Biliyor.. Orada olduğunu biliyordu, başka açıklaması yoktu bu bekleyişinin. Elinden bir şey gelmeyen Lily sol elinde sıkı sıkı tuttuğu taşı yanındaki kayaların arkasına atmayı düşündü. Hayvan olsaydı rakibi etki ederdi tabi. ‘ Ya da kör ’ Sessizliği dinliyordu kadın resmen/ Hareket etmemek hatta nefes almamak gerektiğinin farkında olan Lily bunun için uğraşıyordu ama çaresizdi durumu..
Dakikalar saatlere mi dönüşmüştü bilmiyordu ama hala karanlıktı hava.. Kadın ilk defa hareketlendi ve yavaş adımlarla bir diğer kapıdan bir diğer mezara geçti. O gözden kaybolana kadar hareketsiz kalan Lily ancak adımları çimenlere rağmen duyulsa da yok olunca rahat bir nefes aldı. ‘ Şimdi tek yapmam gereken dönüş yo- ‘ Düşünceleri bile yarıda kesilmişti gördüğü şeyin yarattığı şokla… Az önce resmen yapıştığı mezar taşı.. İçinden gri dumanlar çıkıyordu. İlk bakışta dumana benzeyen şeyler.. ‘ İnsanlar!! ’ Onlar çıkar çıkmaz taş büyük bir gürültüyle devrilmişti. ‘ Merlin’in Sakalı! Neyin nesi bu! ’ Gürültü Sayelle’e buradaydım demekti. Ayrıca onlar.. O ‘ İnsanlar..’ Dumandan çok hayalete benziyorlardı şimdi. Arkadaşlarını seçebiliyordu. Ve...