Bridget Houston

İsim : Bridget Houston
Cinsiyet: Bayan
Sihirsel Soy: Safkan
Asa : 14 inç , baykuş kılı ve siyah meşe ağacından yapılma

Fiziksel Betimleme :

Bridget’in sarı,boyu belini geçmeyen uzun saçları vardır..Saçlarının rengini değiştirmekten hoşlanır.. Metamorfmagus’luğa özenişini,bu özelliğe sahip olamayışını büyük ablasının onun saç rengini değiştirmesiyle geçiştirir..Gözleri griye yakındır..Arkadaşının odasını karıştırırken bulduğu muggle lensi onun fikrini değiştirmesine yetmiştir..Muggle eşyalarını kullanmamaya yeminli olsa da arada bir gizli gizli mavi lens taktığı görülür..
Genelde boyu yaşıtlarınınkine oranla uzun olmuştur..Kilosu da boyuyla orantılıdır..Bridget,dış görünüşünden hoşlanır; kendini ön plana çıkarabilecek kıyafetler seçer..Siyah tercihi olsa da son zamanlarda renkli de giyinmeye başlamıştır..Fazla süslülerden nefret ederken kendisi de sadelikten uzaklaşmaktadır..Ama kendine olan güveni her şeyin üstesinden gelmiştir..Fiziki anlamda rahat davranır..

Kişilik Özellikleri:

Karmaşık bir yapıya sahiphir Bridget..Tanımadığı kişileri umursamaz,onlar yokmuş gibi davranır..Genellikle ilk adımı karşı taraftan bekler..Belki de bu yüzden bir çok iyi arkadaşı kaçırmıştır..Aile seçimine kendi karar veremediği için arkadaş çevresi özenerek seçmiştir..Kendini rahatsız edenleri yanına yaklaştırmaz..Gerçek ailesinin yanında kişilik özellikleri etkili bir şekilde biçimlenmiştir..Ailesi safkan düşkünüdür..Muggle'ları sevmezler..Bridget başta alışamasa da kendisi de yavaş yavaş safkan takıntılı bir muggle düşmanına dönüşmüştür..Melezlerle tartışmaya bile girmeye gerek duymaz..Kin tutar..Ona yapılan iyilikleri asla unutmaz ve karşılığıını verir..Arkadaşlarına bağımlıdır..Bütün zamanını onlarla geçirir..İyilik meleklerinden de paralarıyla gösteriş yapanlardan da nefret eder..Sevmediği şeyleri içinde saklamaz,kişilerin yüzüne söyler..Dedikoduyu sevmez..

Mutsuz olduğu anlarda yüzüne sahte bir gülümseme koyar..Zayıflıktan hoşlanmaz..Daima güler, ve neşelidir..

Ailesi ve Yaşamı :

11 yaşına kadar huzurlu ve mutlu bir yaşam süren Bridget,doğum gününde kötü sürprizle karşılaşmıştır..On bir yıl boyunca yaşadığı ailenin kendi ailesi olmadığını bilmek büyük bir çöküntü olmuştur..İlk başlarda yeni ailesini kabul etmekle zorlansa da onlara alışmıştır..Gerçek babası bir Hollandalı annesi ise Türk’tür..İkisi de safkandır,ve kendi ülkelerindeki büyücü okullarında okumuşlardır..Bridget’ten başka bir de büyük kızları vardır..Bridget onların yanında kendini hiç olmadığı kadar mutlu hissetmiştir..Ailesinin safkanlıklarına olan düşkünlüğü ister istemez Bridget’i de etkilemiştir..Muggle ‘larla ilgili her şeyden nefret eder..Arkadaş çevresinde ön plana çıkmaya bayılır..Arkdaşları onun için daima güleryüzlü ve neşeli derler..
Tanımadığı kişilere karşı soğuk davranır..Yeri geldiğinde kibirlidir ve karşısındakine üstünlük taslamaktan çekinmez..Ufak kavgaları vardır,ama hiçbir zaman ileri gitmez..Aile büyüklerine karşı daima saygılı davranır..

Örnek Rp :

Saat sabahın 3’üydü..Güneş yerini geceye bırakalı pek olmamıştı..Kış gününün serin poyrazı evsizleri donmasına sebep oluyor,kimsede rahat huzur bırakmıyordu..Öyle bir gecede tek başına sessizce yürüyordu küçük kız..İzini belli etmekten korkar gibi devamlı adım attığı yerlere bakıyor,sessizce hıçkırıyordu..

Elindeki koca bavul,rahatından pek memnun görünüyordu..Bridget’in vücudu iflas çığlıkları atıyor,biraz daha ilerlerse daha da kötü olacağını bildiriyordu..Çaresiz kalınca kalitesiz tahtalardan yapılma,rahatsız edici bir bankın üzerine oturdu..Altındaki sert tahta canını acıtıyor,buz gibi soğuk içine işlemeye devam ediyordu..

Can acısı da katılmıştı hıçkırıklarına..Yedi saat öncesini hatırladı..Saat 8:00.. Bridget ,aynadaki yansımasına bakıyor,rengini yeni değiştirdiği altın sarısı lüle saçlarıyla oynuyordu..Elbisesini düzeltti..Hataya yer yoktu..Biraz sonra 11.yaş günlerini kutlayacaklar,küçük çapta aile içi bir parti vereceklerdi..

Hatta babası Mr.Ketwoér , ünü bütün sihir dünyasına yayılmış Katerin orkestrasını da getirtecekti..Bridget,hepsini gülümseyerek düşündü..Balmumu rengindeki odasından çıkmış,mermer basamaklardan emin adımlarla iniyordu..Salonun tam ortasına geldiğinde bütün mutluluğu ruh emicilerden alınmış gibiydi..

Gördüğü manzara istemeden ürkütmüştü onu..Annesi ağlıyor,babası odada bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu..Kanepelerinde iki kişi daha vardı..Biri erkek biri kadın..Kadın olan annesini teselli etmeye çalışıyor..Erkek olan ise bir şeyleri izah etmeye çalışıyordu..Bridget gelene kadar..

“Ahh..Br-i-dd-get..Sensin..Ne kadar da güzelleşmişsin..” dedi kendisi gibi sarışın olan kadın..Bridget,nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu..Annesine baktı,ama o da kendinde değildi zaten..

“Şeyy..Kusura bakmayın ama..Tanışıyor muyuz?”
“T-tabii..Ben şeyy..Bebekliğinden beri tanıyorum yavrum seni..”

Bridget , kadını saygıyla selamlamıştı..Ama bu saygınlığı bırakmanın bir şeyleri sormanın vakti gelip çatıyordu..

“Anne,baba..Neler oluyor burada..Baba açıklamayacak mısın..?”
“K-kızım..”

Bridget,kendini sıkmasa ağlayacaktı..Ortada gerçekten kötü şeyler dönüyordu..Erkek olan Bridget’in yanına yaklaşmıştı..Saçlarını öyle bir okşayıcı vardı ki..Bridget,adamın elini ani bir refleksle uzaklaştırdı..Sapık olmadığını nereden bilebilirdi ki?..Ama içinden bir ses bu kadar benzediği iki kişinin..

“Yookk..Hayırr..”

Olamazdı..Onun zaten anne ve babası vardı..İkincilere hiç ihtiyacı yoktu..Koşar adım merdivenlere gitmek istedi ama o adam onu durdurmuştu..Elini Bridget’in ıslak yanaklarına götürüyordu,incitmeden seviyor,okşuyordu..Bridget,bu anı bozmak istememişti aslında..

“Siz..Siz kimsiniz de beni devamlı sevip,okşuyorsunuz..Baba,şu adama haddini bildirmeyecek misin?..Onlara o benim kızım demeyecek misin?”

Annesinin acı çığlıkları..Bridget , onların hepsini aşağıda bırakarak odasına koştu..Bu sefer onu engelleyen yoktu..Koşar adım çıktı merdivenlerden..Balmumu rengindeki odasına geri dönmüştü şimdi..Aynanın önünden geçerken nefretle baktı kendine..Ne yani?..Bunca yıldır annesi ve babası farklı mıydı? Başkası mıydı?..Böyle aptalca şeyler muggle dizilerinde olmaz mıydı ?

Acele karar vererek bütün eşyalarını bavuluna tıktı..Yanına kumbarasındaki bütün galleonlarına da almıştı..Her şeye hazır olduğunda bir şey fark etti..Ağlamamıştı ve bunu sanki her gün yaşıyor gibi olağan karşılıyordu..İstemsizce güldü..Şimdi tek sorunu vardı..Dışarıya çıkmak..

Kapısını gıcırdatmadan açtı..Eğer kapısının önündeki şeye dikkat etmese büyük bir gürültü kopartıp düşeceği kesindi..Kapısının önünde gri ve mavi tonlarından yapılmış bir kazan duruyordu..İçinde de parlak grimsi bir sıvı..Bridget, onu devirmemeye çalışarak alıp odasına koydu..Parmağını içine daldırıyor,ne olduğunu anlamaya çalışıyordu..

Koklamak için eğildiğinde burnu o grimsi sıvıdan olmuştu..Çok tatlı bir ıslaklık hissi veriyordu..Biraz daha batırdı burnunu..Sanki o sıvı içeri çekiyordu Bridget’i..Kafasını içine daldırdı..Artık zaman ve mekan değişmişti..

Fonda klasik bir müzik,çoğunluğu pembe tonlardan oluşmuş bir bebek odasındaydı..Başında iki kişi vardı..Öylesine içten bakıyorlardı ki beşikteki bebeğe..Bebeğin Bridget gibi kumral saçları vardı..Koyu gri gözler hemen dikkat çekiyordu..

Anlaması için zamana gerek yoktu..O bebek kendisiydi..Başındakilerde az önce gördüğü adamla kadın..Yani gerçek anne ve babası..Muhtemelen her şeyi açıklamak için koymuşlardı bunu kapının önüne..

Bridget,onların bebeği savunmalarını izledi..Nasıl bir savaş verdiklerini..Çıkmak istiyordu içinden..Görmeye dayanamıyordu çünkü..Sanki dileyince olacakmış gibi defalarca söylendi..

Sonunda çıkmıştı..Merdivenlerden bavuluyla indi ağır aksak..Şaşırtıcıydı..Bütün ışıklar sönmüştü ve ev bomboştu..Bridget sorgulamadan kapıyı çekti ardından ve sokağın ardında kayboldu..


~~Ortak Salon~~

Yüzüne çarpan güneş ışığına uyanmıştı..Kadife rengindeki kalın perdeleri hızlıca çekti..Kızların hepsi mışıl mışıl uyuyor olmalıydı..Hiç kimseye bakmadan yatağından atladı..Rüyasını düşünüyordu sadece..Geçmişiyle ilgili rüyalar onu rahat bırakmıyordu..Devamını o kadar iyi biliyordu ki..Yeni ailesine taşınması..Onları benimsemesi..Hogwarts..Eski ailesine ne olmuştu ?..Pek bir fikri yoktu..O gün evden ayrıldığından beri ne onları gördü,ne de haklarında herhangi bir şey duydu..Ailesi de bahsetmiyordu bunlardan..

Mavi pijamasını katlayıp komidinin üstüne koydu..Cüppesini de giydikten sonra Ortak Salon’larına inmişti..

“Günaydın Bry”
“Ahh..Günaydın Hérbiey”
“Rahat uyudun mu bakalım..?”

Hérbiey’in bakışları Bridget’in üzerinde geziyordu..Gözlerinin içine bakıp,öyle bir soruşu vardı ki Bridget dayanamadı ve ufak bir fiske geçirdi suratına..

“Beni böyle kandıramayacağını biliyorsun değil mi ufaklık?”
“Ufaklık mı..Aaa..Hadi Bridget..Biraz gezmeye ne dersin peki? Yani bari bunu kabu-“
“Hmm..Bak bu olabilir..Yeri ben seçerim ama..Bahçeye çıkalım..”
“Tabii kii..”
Bridget,Hérbiey’in peşinden koşar adım bahçeye çıkmıştı..Arkadaşlar mıydı? Cevap veremiyordu..Her ikisi de..