Sabahın erken saatlerinde göl kenerına doğru yaklaşan ayak sesleri duyuluyordu. Gelen Alana'ydı. Yeni kalktığı her halinden belliydi, saçları karışıktı. Üzerinde öylesine solgun renkli siyah, desensiz uzun kollu bir badi, altındaysa gri biraz bol, yıpranmış bir kapriyle gölün kenarına doğru ilerliyordu. Neden oraya gittiği konusunda iyi bir fikri vardı, annesi. Sabahın bu erken saatinde onu aramış ve Diagon Yolun'daki alışverişe kendisinin veya babasının gelemeyeceğini,Ivy 'ninde tatilde olduğunu söylemişti. Kimle gidecekti,aa... tabi Muffin! Ne güzel bir sabah öyle değil mi, ne de sıkıcı. Bunları düşünürken kendini gölün kenarında otururken buldu. Göl, sakin ve sessizdi. Aslında bulunduğu bu ortamda ki her şey öyleydi. Ağaçlar özellikle, kıpırdamıyordu sanki birileri onları tutmuş gibiydi. Onun dikkatini çekmeyi başaran bu varlıklara şöyle bir baktı. Birden aklına yine yalnız kalacağı geldi. Üzüldü, zaten hep öyle değil miydi? Okulda, evde, dışarıda yaşamı boyunca hep yanlızdı bir kaç kişi dışında ama onlara da gerçek arkadaş denemezdi. Çevresinin farkına vardığında yine dalmıştı.O da ne! Yanında uzun sarı dalgalı saçları, mavi gözleriyle, gerçekten güzel bir kız yanında oturuyordu. Çok şaşırdı birisi mi, yanında mı oturuyordu? Aklını kaçırmış veya yeni gelmiş olmalı diye düşündü. Merakına engel olamadan hayret için de sordu. ''Yanımda oturmak istediğine emin misin? Eğer kalmaya karalıysan ben Alana, Alana Silver Gryffindor 2. Sınıf'' dedi ve bu kendisi için ilginç kıza bakmaya devam etti.