1. ve 2. Sınıflar İçin 1. KSKS Dersi

Hogwarts’taki ikinci yılının ilk haftasının üçüncü günüydü ve alışmış olduğu yatağı artık sırtını ağrıtmak yerine rahatlatıyordu. Hogwarts’a geleli üç gün olmuştu ki buranın güzel gizemi yine onu sarmıştı. Tekrar ders anlatmak, geçen seneki öğrencileriyle samimi sohbetlere girmek… Ne var ki yeğeni David mezun olup Sihir Bakanlığı’na girmişti; şimdi onun en sevdiği arkadaşları son sınıftaydı ve onlara, David’e davrandığı gibi iyi davranıyordu. Sert ve disiplinli yüzünü dersler dışında onlardan saklıyor, sohbetlerinin ilerlemesi ve biraz da eski anılarını öğrencilerle paylaşmak için iyi huylu birine dönüşüyordu. Güneş göz kapaklarından sızıp kırmızı renkle etrafını görmesine neden olurken düşündükleri tam da bunlardı. Gözlerini açtı ve sonbaharın son güneş ışınlarının gözünü oymasına sebebiyet vermeden yatağından doğruldu, ayaklarını yere sarkıtıp ayak yordamıyla terliklerini buldu; ayağına geçirip yatağından kalktı. Banyoya yöneldi; yavaş adımlarla ilerlerken aklına Albus geldi ve onu bir yıldan fazla süredir göremediğini hatırlayıp şuan nerede olduğunu, yardıma muhtaç olup olmadığını merak etti. Kafasını iki yana salladı ve sessizce fısıldadı. “Albus her şeyin üstesinden gelebilir.”

İçini rahatlamaya çalışsa da pek başarılı olamıyordu; çünkü Albus’tan uzun süredir haber alamıyordu. Ne ara banyoya gidip musluğa uzandığını fark edemeden, musluğu açıp suratına soğuk su çarparak kendine geldi. Suratını açık mavi havlusunu silip tekrar odasına dönerken düşüncelerini farklı bir şeye odaklamaya çalıştı: İlk dersine, birinci sınıflarla ikinci sınıfların ortak dersine. Onların yaşı oldukça küçük olduğu için en azından ilk dersinde onlara herhangi bir büyü öğretmeyecekti. Önce dersin amacını ve işlevini öğrenmeliydiler ve sonra da bunları neye karşı kullanabileceklerini. Odasına gelip dolabına yöneldi, gri takım elbisesini çıkarıp yatağının üzerine bıraktı ve üzerindekileri değiştirip hazırlanmaya koyuldu.

On dakika sonra odasından çıkmış, Büyük Salon’a yürüyordu ki küçük bir birinci sınıf öğrencisi ona aşağıdan boynu kırılacak şekilde bakıp, onun Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü olup olmadığını sordu. Kocaman tebessümle evet deyiceyse arkasına bile bakmadan koşarak muhtemelen arkadaşları olan bir grup öğrenci arasından kayboldu. Adımlarına hızlandırıp, koridorları birer birer geçti; yaklaşık üç dakika sonra Büyük Salon’un koca kapısın önündeydi. Profesörlerin yemek masasında bir iki kişi haricinde herkes yerindeydi ve Albus’un yerinde vekil müdüre Profesör Derwent oturuyordu. Salona girdiğinde birkaç saniye bakıştıktan sonra ikisi de birbirlerine gülümsedi ve Sawyer, önce Hufflepuff, sonra Slytherin ve daha sonra Ravenclaw ile Gryffindor yemek masasını geçip vekil müdüre yanındaki yerini aldı. Kahvaltı her zamanki gibi enfes görünüyordu.

Kahvaltıdan sonra hiç vakit kaybetmeden üçüncü kattaki dersliğine gitti ve dersliğin kapısını açtığında pazartesi günü dersliği ilk açışında yaptığı o canlandırıcı kokunun sınıfa hâlâ hâkim olduğunu fark edip, tasasız bir ruh haliyle masasının arkasındaki sandalyesine oturmadan önce asasının bir hareketiyle tahtada bir yazı oluşmasını sağladı.

'Sawyer Raul Johnson, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Gryffindor Bina Sorumlusu
Birinci ve İkinci Sınıflara Ortak Ders – Tanışma ve Dersin Önemi'

Tahtadaki yazıyı bir kez okuyup masasının arkasındaki sandalyesine oturdu; tüm öğrencilerin gelmesini beklemeye koyuldu.

Yaklaşık beş dakika sonra sınıf, tüm birinci sınıf ve tüm ikinci sınıf öğrencileriyle dolmuştu; sınıfa giren her öğrenci ona selam verip yerine geçerken o da selamları kafasıyla sallayarak almıştı. Son kişinin de sınıfa gelmesinden hemen sonra çalan zil, ilk dersin başlamasını belirtiyordu. Sandalyesinden kalktı, cüppesinin cebindeki asasını sağ eliyle kavrayıp kapıyı doğrulttu ve bir kez sallayarak kapının tok bir sesle kapanmasını sağladı. Sınıfa döndü ve gözleri ışıl ışıl parlayan ve birçoğu, ikinci sınıf öğrencilerinden daha kısa olan birinci sınıflara baktı; hemen sonra bakışlarını geçen dönemden tanıdığı birkaç ikinci sınıf öğrencisine yöneltti.

“Hogwarts’a hoşgeldiniz, sevgili birler! Dersi ortak yapmamdaki amaç; kendinizi bir yıl önceki birlerle daha rahat hissedebileceğinizi düşünmemden kaynaklanıyor. Ben kendimden bahsedeceğim ve hemen sonra siz birinci sınıflar ve ikinci sınıflar da birkaç cümleyle kendinizi tanıtacaksınız. Adım, tahtada da yazdığı gibi Sawyer Raul Johnson, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü ve Gryffindor Bina Sorumlusu’yum. Öğrencilik hayatımda Sınıf Başkanlığı yaptım ve… Fazla uzatmaya gerek yok sanırım. Şimdi sizler kendilerinizi tanıtın.”

Out: Geç kalanlar tahtada profesörün cevabını beklemiş, sonra yerine oturup kendini tanıtmış gibi rp'lerini yazsınlar. Binalarından kişi başı 2 puan kırılacaktır, bunu da rp'lerinize ekleyebilirsiniz.

Angela gözlerini yavaşça açtı. Sakince gerindi ve yatağından kalktı. Pencerenin yanına yanaştı dışarı göz gezdirdi. ‘Çok güzel bir gün ve ilk dersimiz Karanlık Sanatlara Karşı Savunma… Başlayalım bakalım…’ dedi. Angela ilk kez Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine girecekti ve nasıl bir his olduğunu çok merak ediyordu. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi duyduğu kadarıyla en sevilen derslerdendi. O da sevmeyi umuyordu. Kafasını saate çevirdi. Derse daha vakit vardı bu yüzden acele ederek ve gününü bir ölü olarak geçirmek istemiyordu. Yavaş adımlarla lavaboya doğru ilerledi. Musluğu açtı ve oldukça soğuk bir suyu suratına çırptı. Ellerini kızıl saçlarının üzerinde gezdirdi. ‘Taranması lazım…’ diyerek eline tarağı aldı ve saçlarını taramaya başladı. Saçlarını arkadan siyah bir tokayla tutturdu. Kendine aynada uzunca baktıktan sonra cübbesini giyinmek için dolabın yanına
doğru ilerledi. Tam o sırada gözüne yatağının başında duran bir zarf takıldı. Lavaboya giderken bu yoktu orda. ‘Herhalde ben içerdeyken gelmiş olmalı.’ Diyerek elini zarfa uzattın. Zarfın üstünde ‘Kızımıza…’ diye bir şey yazıyordu. Angela o anda anne va babasından mektup geldiğini anlamıştı. Heyecanla zarfı açtı ve okumaya başladı;


‘Küçük kızımız Angela;

Merhaba tatlım ben annen seni çok özlediğimizi bilmeni istiyorum. Ancak bu özlem meselesini kafana takmamalı derslerine yoğunlaşmalısın. Bunun senin için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Emin ol senin Hogwarts’ta okuman ve iyi bir eğitim alman bizim için de çok önemli. Geleceğin için Hogwarts en iyisi. Neyse zaten derslerle çok uğraşıyor olmalısın ben de oturmuş bunlardan bahsediyorum. Sen kendin için neyin iyi olduğunu biliyorsundur zaten… Kendine iyi bak canım…



Merhaba canım ben baban, seni özledik. Biliyorum sen de bizi çok özledin ancak dersler şimdilik senin için en önemli şey. Eğer derslerine iyi çalışır ve sınıfını başarıyla geçersen sana küçük bir sürpriz yapabiliriz… Hogwarts’ta rahatının yerinde olduğunu umuyorum. Birinci sınıf biraz zordur. Öğrenmek başta zor gelir ancak yaptıktan sonra emin ol alışırsın ve senin için anlamadığın şey bir eğlenceye dönüşebilir. Dersler sıkıcı olabilir ancak bunu eğlenceli yapmak senin elinde. Başarılı olman senin en büyük eğlencen olmalı. Eğer kafanda sürekli bunu düşünür ve buna göre davranırsan hayatta her zaman başarılı olursun… Çok derslerden bahsettim galiba neyse bunların hepsi senin iyiliğin için. Kendine çok ama çok iyi bak. Unutma ben seni her zaman düşünüyor ve seviyor olacağım. Hoşça kal.



Küçük kardeşim… Seni çok özledim normalde de uzaktık ancak okul tatil olduğu zaman seni görebilirdim. Şimdi okullarımız da farklı. Pek fazla görüşemeyeceğiz ancak her zaman seni düşündüğümü bil. Emin ol evde seni en çok ben anlarım. Çünkü birinci sınıfı en yakın zamanda bitiren benim. Biraz zordur ancak çok eğlenceli gelir. Sana da öyle olacaktır. Sıkıldığın zaman okuldan başarılı bir şekilde mezun olduğunu düşün. Emin ol sıkılman buna değer. Profesörleriniz çok iyi olmalı. Gerçi orası Hogwarts kötü bir profesör olmaz neler söylüyorum ben her neyse. Derslerine konsantre ol. Bu senin için en önemli şey hayatını sen belirliyorsun bir yerde. Çok konuştum sana tekrar mektup yazarız kendine iyi bak kardeşim.




SENİ ÇOK SEVİYORUZ…
KENDİNE ÇOK İYİ BAK…
TEKRAR YAZACAĞIZ…

=Annen-Baban-Ablan=’



Angela mektubu okumayı bitirdikten sonra gözünden iki gözyaşı aktı. Ama üzüntüsünden değil sevincinden ağlıyordu. O kadar mutlu olmuştu ki. Anlatılamayacak bir histi bu. Onları çok özlemişti ancak annesinin, babasının ve ablasın da dediği gibi sonuna kadar derslerine yoğunlaşmalıydı. Bu yüzden elindeki mektubu sadece kendisini bulabileceği bir yere bıraktı ve tekrar lavaboya koştu. Kimsenin onu ağlarken görmesini istememişti çünkü açıklama yapmayı pek sevmiyordu. Elini yüzünü tekrar yıkadıktan sonra dolabının yanına geldi ve cübbesini üzerine geçirdi kendine aynada baktıktan sonra ‘Hazırım…’ diyerek merdivenlerden yavaşça inmeye başladı. Acıkmıştı bu yüzden kahvaltı etmek için büyük salona indi…



Kendine boş bir yer buldu ve oturdu. Hemen kahvaltısına başladı. Biryandan tıkınıyor diğer yandan ailesine yazacağı cevabı düşünüyordu. O kadar mutluydu ki yemek yerken kendi kendine sırıtıyor etrafındakilerin ona baktığını görünce de sahte ve hafif bir gülümsemeyle yüzünün şeklini düzeltiyordu. İlk ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunma’ydı ve bu yüzden çok heyecanlıydı. En çok merak ettiği derslerden biri olan Karınlık Sanatlara Karşı Savunma dersini profesörü de ‘Sawyer Raul Johnson’dı duyduğuna göre iyi bir öğretmendi ancak daha onu görmemişti Angela hızlıca kahvaltısını bitirmeye çalışıyordu. Dersten önce biraz yürümek istiyordu çünkü. 5 dakika sonra kahvaltısını bitirmişti. O kadar yemişti ki merdivenlerden her an yuvarlanabilirdi. Hafif bir düşme tehlikesi geçirse de bahçeye çıkmayı başarmıştı. Hogwarts’ın o güzel havasını içine çekerek yavaş yavaş yürüyordu Angela. Yanından geçenlere sırıtarak selam veriyordu. Bu durum onu biraz aptal durumuna düşürse de mutluluğunu dışa vurma gereği duyuyordu.


Artık vakit gelmişti. Karınlık Sanatlara Karşı Savunma dersi 5 dakika sonra başlıyordu. Kalbi hızla çarpıyordu Angela’nın neyle karşılaşacağını bilememek onu öldürüyordu sanki. 3. kattaki dersliğe çıktı yavaşça içeri girip boş bulduğu bir yere oturdu. O içeri girdiğinde tahtada;


'Sawyer Raul Johnson, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Gryffindor Bina Sorumlusu Birinci ve İkinci Sınıflara Ortak Ders – Tanışma ve Dersin Önemi'


Yazıyordu. Sawyer Raul Johnson ve Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü olduğunu biliyordu ancak Gryffindor Bina sorumlusu olduğunu ilk kez duymuştu. Sınıf yavaşça dolmaya başladı. Kendiyle yaşıt 1. sınıflar onlardan bir sınıf önde olan 2. sınıflar vardı. Sınıf tamamen yerini almış ve hazır durumda olduğu zaman Profesör konuşmaya başladı…



“Hogwarts’a hoşgeldiniz, sevgili birler! Dersi ortak yapmamdaki amaç; kendinizi bir yıl önceki birlerle daha rahat hissedebileceğinizi düşünmemden kaynaklanıyor. Ben kendimden bahsedeceğim ve hemen sonra siz birinci sınıflar ve ikinci sınıflar da birkaç cümleyle kendinizi tanıtacaksınız. Adım, tahtada da yazdığı gibi Sawyer Raul Johnson, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü ve Gryffindor Bina Sorumlusu’yum. Öğrencilik hayatımda Sınıf Başkanlığı yaptım ve… Fazla uzatmaya gerek yok sanırım. Şimdi sizler kendilerinizi tanıtın.”


Profesörün söylediklerini dinledi ve Profesör hakkında biraz da olsa bilgi edinmişti bile. Herkes kendini tanıtmaya başladı ve ardından sıra Angela’ya gelmişti;



‘Kiera Angela Leander Rawenclaw 1. Sınıf öğrencisiyim. Teşekkürler…’



Dedi. Ardından birkaç kişi daha kendini tanıttı. Ders başladığında Angela Profesörü son derece dikkatli bir şekilde dinlemeye başladı…