| Kara Bulutlar ve Garip İmgeler | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Demetra Nyx Nixon
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 30 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11814 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/09/08
| Konu: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Salı 23 Eyl. 2008, 20:52 | |
| Tarih: 1950 Mevsim: Yaz Hava Durumu: Bulutlu - yağmur yağdı yağacak. Dikkatli olunmalı.. | |
|
| |
Demetra Nyx Nixon
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 30 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11814 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/09/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Salı 23 Eyl. 2008, 21:43 | |
| Kapkara bulutların arasından süzülen solgun gün ışığı Fısıldayan ağaç korosundaki büyük ağaçların gölgesinde iyice azalmıştı. Neredeyse yok olmak üzere olan ışığın yolunu aydınlatmasına izin verircesine yavaşça yürüyordu. Siyah saçlarına değen ışık etkisini göstermeyi çok önceden kesmişti. Nedenini bilmediği bir şekilde ıssız ormanda yürüyordu. Uzun ağaçların görkemi o kadar büyüleyiciydi ki Demetra kendisinden geçmişti ve nerede olduğunu umursamadan yürüyordu. Yalnızlar içindi burası. Ama Demetra yalnız değildi ki. O hep insanlarla beraber olan sosyal birisiydi. Zekâsı ile insanları etkilemeyi seven neşeli bir kız. Ama o gün farklıydı. Kardeşi Freyja ve Naenia'yı o gün kaybetmişti. Sıcak bir gündeki trajik bir kazada...
Hiç kimseyle bu konu hakkında konuşmuyordu. Her zaman neşe içinde gezinen Demetra bu konu açıldığında içindeki melankolik ruhu dışarı bırakıyor ve herkesin yanında ağlayıp zırlamak istemediği için hep uzaklara kaçıyordu. Güçsüz görünmek hiçbir zaman ona göre olmamıştı. Her zaman güçlü ve sağlam kişilikli, yılmayan ve yıkılmayan birisi olmaya özen göstermişti. Zaten sürekli olarak kastığı tek şey buydu. Güçlü görünmek... Ne kardeşlerinin kaybında ağlayabilmişti nede başka bir olayda. Hep içine atmıştı ve dışarı kusma imkânı bulamamıştı. Belki de biraz sorunlu birisiydi ama bunu çevresine yansıtmak yerine içine atmayı tercih ederdi. İnsanlara her zaman güçlü ve sert Demetra'yı tanıtır, aslında içindeki gerçek duygusal ama gerektiğinde kindar olanını göstermezdi. Aslında büyük bir ikiyüzlülük olmasına rağmen insanları, arkadaşlarını kaybetmemek için bunu yapardı. Haksızlığını farkındaydı. İkiyüzlülerden nefret ederken bunu yapması, hem de en yakın dostlarına yapması...
Güvenmiyordu kimseye ki zaten böyle davranmasının nedeni de büyük olasılıkla buydu. İnsanların onun zayıflıklarından, zaaflarından yararlanacaklarını düşünür, kendisini hep bu konuda kapalı bir kutu gibi taşırdı. Zaten gerçekten rahat olabildiği tek bir kişi vardı o da bu sene mezun olup gidecekti Demetra'nın hayatından.
" Amaranthiné. Neredesin? Sana ihtiyacım var. "
Gözünden süzülen yaşlarla birlikte ağacın gövdesine sürtünerek aşağıya kaydı. Islak zemine deyen cüppesinin ıslanması umurunda bile değildi. İçindeki acıyı kimse ne anlıyordu nede biliyordu. Sadece dalga geçmek üzerine kurulu yaşamları olan bir avuç serseriden ne beklenebilirdi ki? İyilik abidesi görünümlü minik şeytanlardan zeki olması çoğu şeyi kolaylaştırıp yaşanır hale getirse de içindeki hareket eden akromantulaları durdurmaya yetmiyordu. Elinin tersiyle gözündeki yaşları sildi. Ağlamamalıydı. Her an birisi gelip de Demetra'yı bu halde görebilirdi. Ağacın gövdesine tutunup ayağa kalktı. Ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Belki okula dönmeliydi. Biraz bir şeyler atıştırıp yatmak iyi bir fikir olabilirdi. Ama birden bütün bunları düşünmesini engelleyecek bir şey oldu. Biraz önce boş boş ağacın kabuğuna kazınmış olan işareti fark etti. Garip bir şekilde tanıdık gelen bu işareti incelemek için yakınlaştı. Nerede gördüğünü hatırlamaya çalışıyordu.
Haç benzeri, ama aslında artıyı da andıran kraliyet dönemi simgelerden birisiydi. Etrafındaki ilginç çizimli yuvarlağın dışına çıkan parçaları ile oldukça asil bir görünümü vardı ağaçta olmasına rağmen. Acele ile yapılmıştı. Ya da yapan kişinin resimle pek alakası olmadığı bir gerçekti. Eliyle işarete dokundu. Oldukça derin kazınmıştı. Sanki oradan hiç yok olmaması gereken bir şey gibi. Ormanın derinliklerinde kilitli bir oda gibi saklanmış...
" Kilitli oda... "
Dedi birden. Tabi ya kilitli odada görmüştü onu. Evlerinin yanındaki eskiden teyzesi ve eniştesine ait olan büyük yapının kilitli odalarından birini gezerken bundan sekiz yıl önce ikizi Freyja ile birlikte görmüştü. Kesinlikle aynısıydı işaret. Acaba bu bir işaret miydi? Yapması veya yapmaması gereken bir şey hakkında bir işaret. Belki de Freyja yolluyordu bunları. Veya birisi ona çok iyi şaka yapıyordu. Demetra paranoyalarına gene başlamıştı. Arada bir aklına gelen komplo teorilerini kafasından silmeye çalışırcasına salladı ve elini başına götürdü.
" Hadi ama Demmy! Saçmalamayı kes! O sadece bir işaret. Büyük ihtimalle sadece tesadüf olan bir işaret. "
Beklide sadece eski bir imgeydi. Anlamsız ama bir zamanlar popüler olan bir imge. Gözlerini devirdi ve işarete arkasını döndü. Ama içindeki sesi susturması neredeyse imkânsızdı. Bir türlü ona rahat bırakmayan iç sesi sürekli olarak ona bakmaya zorluyordu. En sonunda pes ederek işarete döndü. Sanki git gide beynine işlenmeye çalışan bir şey gibiydi. Her bakışında daha çok akılda kalıcı oluyordu. Acaba işaretin teyzesi ile bir alakası var mıydı? Veya eniştesi ile. Beklide her ikisi de.
Bu işaretin kapalı odadaki duvarın en ücra köşesinde kırmızı kalemle çizilmiş halini görmüştü. Biraz kanı andıran kurumuş bir akıntının hemen üzerinde bulunan işaret o zaman ona cazip gelmemişti. Ama bilinçaltı onu bunu unutmaması için zorlamıştı ve bunu başarmıştı. Tabi daha dikkatli ve özenli bir çizimdi duvardaki. Ama gene de amblem ne asaletindeki ince ruhu nede görkenimdeki zarafeti kaybetmiş değildi.
Birden arkasından gelen bir ses ile irkildi. Biri onun olduğu yere doğru geliyordu. Acaba kimdi? Bu saatte orada ne işi vardı? Belki de bu bir insan değildi. Bir yaratık. Ya da daha kötüsü bir Profesör olabilirdi. Paranoyalarını silip atamıyordu bir türlü aklından. Ses yaklaştıkça gözlerinde ki hem merak hem de korku çoğalıyordu. Minik kalbindeki atışların hızlanmasına engel olmaya çalışarak ağaca yaslandı. Ağacın arkasından çıkan o tanıdık yüzü gördüğünde ise rahat bir nefes aldı. Zihnindeki kara bulutlarının arasındaki garip imgeler birden kaybolmuştu. | |
|
| |
Issoria Lathonia Ira
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 702 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12315 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 25/02/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Çarş. 24 Eyl. 2008, 13:57 | |
| Eskimiş hatıralar… Amaranth geçmişinden uzun zaman önce vazgeçmişti. İkizi Nylénia ile geçirdiği zamanlar dışında küçüklüğüyle ilgili şeyleri hatırlamak istemiyor, anılarını hiç yaşamamış gibi reddediyordu. Kahverengi saçlarını geriye doğru savurduktan sonra birinci sınıflardan birine çekilmesi için sert bir bakış atarak koridorlarda ilerlemeye devam etti. Yapacak bir işi olmadığında yeni yerler keşfetmek için okulda turlamayı seviyordu. Birkaç kere şansı yaver gitmiş, daha önce hiç bilinmeyen odalar keşfetmişti. İkiziyle beraber saatlerce eğlendikleri bu odalara bir daha rastlamamışlardı. Dışarıda temiz hava almayı düşünen Amaranth koridorlarda turlamaktan vazgeçerek merdivenleri tırmanmaya başladı. Zindanlara neden indiğini kendisi de bilmiyordu, zira zindanlarda yeni yerler bulma ihtimali pek düşüktü. Dışarı çıktığında beklediği gibi güneşli bir havayla karşılaşmamıştı. Güneşi arkasına saklayan bulutlar, sanki hep yağmur yağacakmış gibi ışığın okulu aydınlatmasına izin vermiyordu. Hafif bir titreme geçiren Amaranth üşümesine rağmen içeri girmeyi aklından geçirmiyordu bile. Acelesi yokmuş gibi yavaş adımlarla fısıldayan ağaç korosuna doğru ilerlerken hırkasına sıkı sıkı sarılmıştı. Göğsünde kavuşturduğu kolları, ifadesiz yüzü ve ciddi tavırlarıyla yedinci sınıf öğrencisinden çok büyük bir insana benziyordu. Yaklaşık bir ay önce onyedi yaşına girmişti. Reşit olmanın verdiği özgürlük duygusuyla beraber daha olgun davranışlar sergilemeye başlamıştı. Nylénia bu duruma gülse de çocukça davranışlar sergilemekten vazgeçmişti ikizi gibi. Eğlence kaynakları olan birkaç öğrenciyle uğraşmaya devam etseler de eskisi gibi fazla şımarık değillerdi.
Ladies of Slytherin’den biriyle karşılaşma umudu az önce kırılan Amaranth bir ağacın altına çökmüştü. Seyrek de olsa yağmaya başlayan yağmur ve esen soğuk rüzgar iliklerine kadar işliyordu genç cadının. Hasta olacağından şüphe duymayan Amaranth durduramadığı bir öksürükten sonra ağaca yaslanmıştı. Grup arkadaşlarını uzun zamandır görmüyordu. Kendiyle aynı sınıfta, aynı binada olsalar da aralarında bir mesafevar gibiydi. Ell’in beklenmedik davranışından sonra kızlardan biraz uzaklaşmıştı Amaranth. Onları ne kadar sevse de kendisine açıklanmayan şeyler olduğunu hissediyor, bazense dışlandığını düşünecek kadar uzun süre yalnız kalıyordu. Arkadaşlarının sorunları olduğunu kabul ediyordu ama onlara gösterdiği ilgiye karşılık daha sıcak tutumlar beklerdi. Zihninde berilen görüntüyle hafifçe irkilirken düşünceleri de farklı yöne kaymıştı. Yıllar önce okuduğu kitaplardan birinde gördüğü işaretin aklına gelmesine kendisi de şaşırmıştı. Yasak kitap… Büyükannesi kitaplığını kızlara açmış olsa da kitaplığın arka tarafındaki, özel bir oda da bulunan kitapların okunmasına izin vermiyordu. Nylénia’nın tüm ısrarlarına rağmen odaya girmekten korkan Amaranth bir gün ikizine bile söylemeden bulduğu geçitten geçerek o odaya girmişti. Kitaplar tahmin ettiği gibi Latince olsa da konuları sıra dışıydı. Eski gizemlerden, büyükannesinin kızlara anlatmadığı büyülerden bahseden kitaplardan en fazla hoşuna giden kitaplıktaki en eski kitap olmuştu. İçinde anlamını bile bilmediği kelimeler varken konusunu anlayamamış olsa bile kitaptan gizli bir enerji yayılıyor gibi hissetmişti. Güneşin doğmasına daha çok varken ayak sesleri duyup gizlendiğini de iyi hatırlıyordu. Elindeki kitapla rafların arasına saklanırken karanlıkta büyükannesini bir gardiyana benzetmişti. Yaşlı kadının etkileyici bakışları o gece oldukça keskin ve korkunçtu. Özel bölmeleri dikkatle kontrol ettikten sonra geçitten geçerek kütüphanenin arkasındaki özel odadan çıkmıştı. Bununla birlikte rahatlayan küçük kız kitabı incelemeye devam etmişti. Kapakta hiç yazı bulunmamasına karşın kitabın içindeki yazılar parlıyordu. 359. sayfaya geldiğinde gördüğü işaret sayfanın numarasını bile unutmasını engellemişti. Bir haçı andıran işaretin kollarından birinde bulunan yuvarlak ve dışarı çıkan uzantı kitabın eski yaprağında oldukça canlı görünüyordu. Bu işareti saklamak istemesine karşın büyükannesinden çekinen kız kitabı yerine yerleştirdikten sonra bir daha geri dönmemek üzere odadan çıkmıştı. İkizine üstü kapalı anlattığı bu olay uzun zaman da aklından çıkmamıştı. Şimdi birden bire canlanan anılar ve zihninde beliren görüntü her şeyi az önce yaşamış gibi hissetmesine yol açıyordu. Yaslandığı ağaçtan destek alarak ayağa kalkarken gözüne takılan bir öğrenci işaretin kısa bir süre de olsa aklından çıkıp, gülümsemesine yol açmıştı. Uzun zamandır görmediği bu kız değer verdiği az kişiden biriydi.
‘Salve* Nyx. Carus*, yedinci sınıf olmak çok zor, yanına gelemediğim için kusura bakma binamdan olmayanlarla daha az görüşebiliyorum artık.’
Yüzüne ikna edici bir ifade yerleştirmişti. Demetra Nyx Tranquilli küçük sınıflardan sevdiği tek kızdı. Amaranth kızın ön adını pek sevmediğinden daha anlamlı olan Nyx’i kullanıyordu. Kızla karşılaşmaktan dolayı sevinmiş olsa da ağacın arka tarafına kaıznmış simge dikkatinin yeniden dağılmasına yol açmıştı. Kitapta gördüğü haçla neredeyse aynıydı. Yakından incelemek için Demetra’yı hafifçe kenara iterken iyice emin olmuştu. Yaslandığı ağaç kitaptaki simgenin aynısını üstünde bulunduruyordu. Belki de bu yüzden işaret birden bire zihninde belirmişti. Kuşkuyla çatılan kaşları ve gülümsemesi silinen yüzünde yeni bir ifade daha belirmişti şimdi. Merak… Bütün bu tesadüflerin ardında bir şey gizlendiğini hissediyordu. ‘O di immortales!* Saçmalamaya başladın Amaranth’ Kendi kendine mırıldanırken Demetra’nın tuhaf bakışlarına maruz kalmamak için işarete arkasını dönüp gülümsemeye çalıştı. Ama anılar sanki unutulmamak üzere zihnini işgal etmişlerdi. Gizemli olaylara bulaşmaktan pek hoşlanmayan Amaranth için işarette unutulması kolay bir tesadüftü aslında. Ama neden bu kadar fazla takıldığını anlamıyordu, anlayamıyordu. Genç cadının da işarete baktığını görünce sebepsiz bir öfke duygusuyla titredi. Sertleşen ses tonundan kızdığı anlaşılıyordu.
‘Bu işareti sen mi çizdin Nyx?’
Salve: Meraba Carus: Canım O di immortales!: Tanrı aşkına! | |
|
| |
Demetra Nyx Nixon
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 30 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11814 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/09/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Perş. 25 Eyl. 2008, 00:33 | |
| Kara çalıların ardından çıkan kişinin tanıdık olması az da olsa içini ferahlatmıştı. Kahverengi saçları ile karşısında tüm olgunluğu ve zarafeti ile Amaranthiné duruyordu. Son sınıfların içerisinde Nyx'i en çok tanıyan oydu. Belki de tek tanıyan oydu demek daha doğru olabilirdi. Yanında tam anlamıyla rahat olabildiği tek kişiydi o. Her zaman yanında olan, onu koruyan ve dertlerini çözümlemesinde yardımcı olan tek dostu. Yaşça ondan büyük olması onu gerçek bir dost olarak görmesine asla ama asla engel olmuyordu. Belki de tamamıyla dostluk kavramını kendine göre yorumlamasından olabilirdi bu. Ona göre dost her zaman yanında rahat olabildiğin, konuşabildiğin ve seni anlayabilen kişiydi. Yaşı hiç fark etmezdi. Bu rahatlıkla bir Profesörde olabilirdi ve ya bir yetişkin. Hiç fark etmezdi. Zaten kişiliği erken zamanda oturmuş yaşıtlarına göre çoğu zaman daha oldun olan birisiydi Nyx. Küçükken bile her zaman büyük çocuklarla birlikte olan büyümüşte küçülmüş birisiydi. Ama Amaranth'ın onu küçük bir kardeş olarak gördüğünü de farkındaydı. Onun dostu olmak için kesinlikle küçüktü. Ama biliyordu ki alt sınıflardan anlaşabildiği ilk ve tek kişi oydu.
" Salve* Nyx. Carus*, yedinci sınıf olmak çok zor, yanına gelemediğim için kusura bakma binamdan olmayanlarla daha az görüşebiliyorum artık. "
Aksanına ve dil bilgisine her zaman hayran kalmıştı Nyx Amaranth'ın. Döt sene içerisinde biraz da olsa bir şeyler öğrenmişti. Özelliklede Yunancasını geliştirmesi ona büyük katkılar sağlamıştı. Böyle konuşabildiği – çat pat da olsa – üç tane dil vardı. Gülümsemesinin tüm suratına yayılmasına izin vererek bir süre bekledi ardından ağzını açtı ve kolayca dökülen kelimeleri ezgili sesi ile havaya bıraktı.
" Salve Amaranth. Sorun değil son sınıf olmanın zorluğunu anlayabiliyorum. Sınavlar falan değil mi? "
Açıkçası Amaranth'ın da diğerleri gibi onu bırakmasından korkuyordu. Onsuz kalmaktan, yalnız kalmaktan öyle korkuyordu ki onu sıkmamak için elinden geleni yapıyordu. İçine bir kurt düşse de Amaranth'ın yüzündeki o ikna edici ifade fikirlerinin birden yüz seksen derece dönmesini sağlamıştı. Yüzündeki o hafif sevinme ifadesinden de aslında Amaranth tarafından sevildiğini anlamasına yetti. Ama birden Amaranth'ın yüzü asıldı ve daha önce hiç görmediği bir ifade ile ağaca doğru hızlı bir iki adım atarak Nyx'i ittirdi. Kabuktaki kazınmış olan işarete oda Nyx gibi şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Kaşları çatılmıştı ve sinirli bir hal almaya başlamıştı. Nyx korkak ve meraklı gözlerle Amaranth'ı takip ediyordu. Kendi kendine mırıldandıktan sonra doğruldu ve Nyx'e bakarak:
" Bu işareti sen mi çizdin Nyx? "
Ağaçtaki işareti Nyx çizmemişti. Hatta ilk gördüğü an oda oldukça şaşırmıştı. Çok uzun yıllar önce duvarda gördüğü bu işaretin yıllar sonra karşısın çıkması ona da garip gelmişti. Ama Amaranth neden bu kadar büyütmüştü acaba olayı? Yüzündeki tebessüm yerini çoktan sersemlemişliğe bırakmıştı. Ağzını açtı. Amaranth'ın sözlerindeki sertlikten sonra ne diyeceğini bilmiyordu.
" Hayır... Amarant ben yapmadım. Hatta ilk gördüğümde bende çok şaşırdım. Yani onca yıl aradan sonra bu işaret tekrar görmek... Ya sen? Sen neden işareti görünce değiştin birden bire? "
Sesindeki kuşkucu tonu farkına bile varmadan sormuştu bu soruyu. İçindeki öğrenme isteğinin sadece derslerde ortaya çıktığını sanan Nyx oldukça şaşırmıştı bu soruyu sorduktan sonra. Ama gerçekten de kafasını kurcalayan bu soru nedense birden bire çıkıvermişti ağzından. Sanki istemsiz bir şekilde ağzına hükmedememişti. Aslında bu tip şeyleri pekte merak ettiği söylenemezdi ama bu işaret bambaşkaydı. Ne mitolojideki tasvirlere ne de eski yazıtlardaki yazılara benzemiyordu. Benzeseydi kesin bilebilirdi. Sıradan bir simge olsa umurunda olacağını bile sanmıyordu. Ama ilk olarak teyzesinin evinde gördüğü bu işaret hakkında kafasında oluşan o kadar çok soru vardı ki... Belki de Amaranth'da bir duvarda görmüştü. Belki de başka bir yerde. Ama bu çok uzak bir ihtimaldi. Belki de kötü bir anlama geliyordu bu simge ve Amaranth bu yüzden bu kadar sert davranmış ve Nyx'i ittirerek ağaca gelmişti. Ama önemli olan bu değildi aslında. Önemli soru bu işaretin anlamının ne olduğuydu. İyi mi? Yoksa kötü mü?
Kra bulutların kararttığı ormandaki bu sessizlik canını sıkmaya ve iyice komplo teorilerine yoğunlaşmaya başlamasına neden olmuştu. Daha çok kurmamak için öksürdü. Belliydi ki Amaranth'da düşünüyordu ve bir türlü bağlantı kuramıyordu. Neler arasında bağlantı kurması gerektiği hakkında Nyx'in en ufak bir fikri dahi yoktu ama yüzündeki düşünceli ifade bir süre sonra Nyx'e de geçmişti. | |
|
| |
Issoria Lathonia Ira
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 702 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12315 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 25/02/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler C.tesi 27 Eyl. 2008, 21:51 | |
| ‘Hayır... Amarant ben yapmadım. Hatta ilk gördüğümde bende çok şaşırdım. Yani onca yıl aradan sonra bu işaret tekrar görmek... Ya sen? Sen neden işareti görünce değiştin birden bire?’
Genç cadının ses tonundaki gizli anlama aldırmayarak bakmayı sürdürüyordu. Kızın merak etmekte haklı oluğuna inansa da aynı işareti başkasının da görmüş olmasına inanamıyordu. Başını hafifçe iki yana sallarken ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Canlanan anıların hepsini anlamak saatler alırdı. Söylemesi gerekenleri toparlayabilmek amacıyla kısa sürede olsa oyalanmayı düşündü. Zihninde dolaşan fikirler arasında söylemeyi düşünmediği bir şey vardı. Odadaki gizli geçitten bahsetmek istemiyordu. Nylenia bunun sır kalması için yemin ettirmişi. * Nyx’de görmüş olamaz. İşaret sadece kitapta vardı-?* Gözlerindeki pırıltı aniden sönerken içini hafif bir tedirginlik kaplamıştı. Öğrenmemesi gereken bir şey olduğunu hissediyordu. Belki de hiçbir zaman o kitaba bakmamalıydı. Büyükannesinden gizlediği bu olayı yeniden hatırlayacağı aklına gelmezdi.
‘ Latince bir kitapta görmüştüm. Kitap girmemem gereken bir odadaydı.’
Kısa ama öz açıklamasının yeterli olacağını düşünüyordu. Kızında açıklamasını beklercesine ayağıyla ritim tutarken yeniden işareti incelemek için ağaca yaklaşmıştı. İşareti yakından görünce ikinci kez titremesini engelleyememişti. Yavaşça yukarı kaldırdığı elini işarete doğru uzatırken paranoyaklaşmaya başladığını hissediyordu. İşarete dokunduğunda gözlerinin önüne kitabın gelmesini beklemişti ama elinin yandığını hissedince gözleri iri iri açıldı. Ağaçtaki işaretin parladığını görünce birkaç adım geriledi. Nyx’e arkasını döndüğünden onun yüz ifadesini göremiyordu ama kendisi kadar şaşırdığına emindi.
‘Neler oluyor?’
Demetra’nın hizasına geldiğinde gözleri hala ağacın üzerine kazınmış olan şekildeydi. Hem şaşırmıştı hemde korkmuştu. Cevap alamamayı umursamazken düşündüğü tek şey ağaçtan uzaklaşmak olmuştu. Şekil yavaş yavaş kaybolurken dokunduğuna pişman olmuştu. Bu görüntü uzun zaman aklından çıkmayacaktı ve gece boyunca kabuslar göreceğini de biliyordu. İşaret tamamen kaybolduğunda rahat bir soluk aldı. Bu tesadüfün de böylece bittiğini düşünüyordu ama birkaç saniye sonra çimlerin üzerinde daha önce orada olmayan bir kitabı fark edince suratı yeniden asılmıştı. Kitabın bulunduğu yere ilerleyip eğilirken büyükannesinin kütüphanesinde bulunan kitabı göreceğinden neredeyse tamamen emindi. Ama çimlerde bulduğu kitap basit bir iksir kitabıydı ve Fransızcaydı. Dili pek iyi olmasa da kitapta kıvrılan bir sayfa olduğunu görünce fısıldadı. ‘Demetra, buraya gel’ Duyulduğunu sanmıyordu yine de sesini daha yüksek çıkaramamışı. Kıvrılan sayfanın kitaba daha sonradan eklendiği belliydi. Genç cadıya Demetra diye seslendiğini fark etmeden devam etti. ‘Demmy, Fransızcan iyi mi?’ Sayfada yazılanları öğrenmek istiyordu. İşaretle ilgili bir açıklama yazıldığına emindi. Belli belirsiz bir umutla kızı beklerken kitabın diğer sayfalarını çevirmeye başlamıştı.
Yazanların bazılarını anladığından kitabın önemsiz olduğuna iyice emindi. Herhangi bir iksir kitabı gibi açıklamalar bulunuyordu. Ama zaten önemli olan eklenen sayfa değil miydi? Kitabı yere bıraktıktan sonra doğrulup sayfayı Demetra’ya uzattı. *Umarım çevirebilir.* Çeviremezse kütüphaneye gidip kitapları karıştırmaları gerekecekti. İşaretin neden çizildiğini öğrenmek için elinden geleni yapmaya karar vermişti. Gerekirse büyükannesinden açıklama isteyecekti. O anda aklına gelen bir düşünceyle irkildi. Şekli büyükannesi çizmiş olabilir miydi? Latince büyülerde ustalaşmış yaşlı kadın gençken böyle bir fikre kapılıp şekli lanetlemiş veya büyüleyip etrafa çizmiş olabilirdi. Sonuçta büyükannesi de bir zamanlar Hogwartsta genç bir öğrenciydi. Küçüklüğünde Latince öğrenmiş ve şekli çizmiş olabilirdi. Yine de Demetra’nın da aynı şeyi görmüş olmasına anlam veremiyordu. Bir tesadüf müydü? Yoksa büyükannesinin bir suç ortağımı vardı? | |
|
| |
Demetra Nyx Nixon
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 30 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11814 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/09/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Salı 30 Eyl. 2008, 16:12 | |
| O işaretin anlamını da Amaranth'ın nerede gördüğünüde bilmiyordu. Tek bildiği o işarette Nyx'e garip gelen bir çekim vardı. Sürekli olarak ona bakmak istiyor, gözlerini ondan alamıyordu. Her seferinde zihninde oluşan anılarını tekrar tekrar yaşıyordu. İşareti yakından inceleyen Amaranth'a baktı. Yüzündeki afallama ifadesinin kendi yüzündede olduğundan emindi. Kısa bir sessizlikten sonra Amarath Nyx'e bakarak kısaca açıklama yapmıştı.
" Latince bir kitapta görmüştüm. Kitap girmemem gereken bir odadaydı. "
Yeterli bir açıklama değildi. Acaba kitap nasıl bir kitaptı. Büyük ihtimalle bir eski yazıtlar kitabıydı. Ama öyle olsaydı bunu daha önceden göreceğinden de adı gibi emindi. En azından Nyx görmese bile Amaranth daha önceden görmüş olurdu öyle bir şey olsaydı. Kafasında dolaşan düşüncelere anlam vermekte gitgide zorlanıyordu. Her geçen saniye daha da saçma bir şeyler geçiyordu içinden. Anlam veremediği bir çok şey ve cevaplanması gereken bir o kadar da soru vardı. Amaranth ağaca gitgide yaklaşmıştı. Elini yavaşça götürdüğü işarete dokunmaması gerektiğini biliyordu Nyx. Ama gene de içindeki merak duygusu bu düşüncesini bastırmıştı. Acaba bunun sonucunda ne olacaktı. Meraklı gözlerle baktığı işarete ince parmaklarını değdiren Amarath birden geri geri geldi. Nyx'in neler olduğunu kavraması için aşırı zeki olmaya ihtiyacı yoktu. İşaret artık ışıl ışıl parlıyordu. Ama bu parıltıda bir gariplik vardı. " Neler oluyor? " diye yanına gelen Amarath'a cevap vermeyi çok isterdi ama ne o anda o kadar bilgisi ne de o kadar cesareti vardı. Boğazı düğünlenmişti sanki. Birden bire parlayan işarete faltaşı gibi açılmış gözleri ile bakıyordu. Bir süre parlayan imgeyi korkulu gözlerle izlediler. Ama işaret ilginç bir şekilde parlaklığını yitirmeye ve derin kesikler körelerek kaybolmaya başlamıştı. Onun yerine yerde duran bir kitap vardı şimdi. Kesinlikle daha önceden orada olmayan bir kitap. Ne yapacağını bilmiyordu Nyx. Kabı kabartmalı oldukça hoş ama bir o kadarda eski görünümlü kitaba baktı. Amaranth merakına yenik düşmüş olacaktı ki kitaba ilerledi ve temkinli bir şekilde kitabı eline alarak sayfalarını karıştırmaya başladı. Yavaş adımlarla ne yapacağını bilmeden Amaranth'ın yanına ilerliyordu Nyx.
" Demetra, buraya gel! " dedi. Şaşkın ifadesini kafasını iki yana sallayarak savuşturdu ve adımlarını hızlandırarak yanına eğildi. " Demmy, Fransızcan iyi mi? " Pek iyi sayılmazdı. Ama hafızasını zorlarsa başarabilirdi. Başını evet anlamında salladı ve kitabı eline alarak göz gezdirmeye başladı. Yavaş yavaş zihninde beliren harflern bütünleşmesini sessizce bekledi.
"Evet şeyyy.. Aslında bir çeşit kara büyü kitabı gibi. Şuraya bakacak olursak bu işaretin milattan öncelere kadar dayandığını yazıyor. Anlatılana göre bu işaretin tam bir anlamı yokmuş. Muska görevi gören bu işaret kara büyülere karşı kara büyülerle yapılmış bir çeşit savunma tılsımıdır. Hile tanrıçasının asasındaki bu işaret gecedeki ışığı emerek karanlığı ortaya çıkartma yeteneğine sahiptir. Saldırı ve savunma amaçlı olarak kullanılan bi imgenin Obsidian Taşı ile birleşimi sonucu oluşan büyük güç ele geçireen kişiye eşi benzeri olmayan bir güç verir. Eski Yazıtların üzerinde yer alan işaretin anlamsızca kullanımı kötü sonuçlara yol açabilir. "
Anlam veremiyordu olanlara. Hile tanrıçası Amaranth'ın adaşıydı. Işığını aLdığı gecede Nyx'in adıydı. Obsidian taşı ile birleşimi sonucu doğan güç. Amaranth'ın en sevdiği taş. Bütün bu yazılanlar saçma geliyordu kulağına. Sürekli olarak bir şekilde amaratnh ve Nyx ile bağlantı kuruluyordu cümlelerde. Okumaya devam etmesi gerektiğini biliyodu ama bunu istemiyordu. Amaranth'a baktı okumalıydı. Eliyle kitabı düzeltti ve öksürerek devam etti.
" İşaretin büyüsünü ortaya çıkartmak için iki kişi yeterli olmakla birlikte iki güçlü büyücününü varlığı şarttır. Çelimsiz ve bilgi eksiği olan cadı ve büyücüler için tehlikelidir. Yapılması gereken şey sadece simgeye dokunmak ve büyülü sözcükleri söyleyerek imge ile kişiler arasında bağ oluşturmaktır. bu bir yemin gibidir ve kesinlike dönüşü yoktur."
Çok saçmaydı. Bir imge ile arada bağ kurmak. Hem Nyx o kadar güçlü bir cadıda değildi. Yani dördüncü sınıflar arasında iyi olup olmaması gücünü etkilemezse tabi. Ders çalışmak kabiliyeti arttırmıyordu. Alttaki yazıya gözgezdirdi. İtalik şekilde yazılmış elf yazılarına benzeyen özenli yazılardan oluşan üç kısa satır vardı. Sanki onu okuması için ikna etmeye çalışıyordu yazılar. Eliyle yazılara dokndu. Hafif kabartmalı olan yazılardaki büyüleyici çekicilik Nyx'i esir almıştı.
" In nomenia innatta klashum.
..Seiklah caineen Amaranth
..In nomenia rakshaksha Nyx"
Kitabı kapattı ve ağaca dalmış bir şekilde oturmaya başladı. Beynindeki bütün kıvrımlar kasılıyordu sanki. İfadesiz yüzündeki boşluk gözlerine yansımıştı. Ağzı hafifçe açılmış bir şekide düşünüyordu. anlamını bilmiyordu bu kelimelerin. Sadece ikisinin adının geçitiğini biliyordu o kadar. Amaranth'a baktı ve afallamış yüzündeki salak ifadeye aldırmayarak sadece kısacık bir cümle kurabildi.
"Ne demek şimdi bu!" | |
|
| |
Issoria Lathonia Ira
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 702 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12315 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 25/02/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Salı 30 Eyl. 2008, 21:42 | |
| Bekliyordu… Hiç bitmeyecek gibiydi bu bekleyiş. Kitaba bakan Demetra’nın ardından boş gözlerle bakıyordu. Anlamış mıydı? Yoksa büyükannesini daha mı gizemli bulmaya başlamıştı? Bilmiyordu… O kadının nelerle uğraştığı konusunda hiçbir fikri yoktu. İkizinin konunun dışına çıktığını hissederken Demetra ile birlikte bulaştığı bu olayın çıkış noktası yokmuş gibi geliyordu ona. Gizemlerle örtülmüş sisli bir bakış açısı gibi. Kitabı elinde tutan kızın söyledikleri zihninde yavaş yavaş tekrarlanırken gözlerini şekilden ayıramıyordu. Hem Latince hem de fransızca… İkisinin bir arada olmasının bir amacı var mıydı? Soruları cevaplamaya fırsat kalmadan duyduklarını yorumlamaya başlamıştı bile. Hile tanrıçası… İkizlere adlarını veren büyükannesiydi. Amaranth. Hiç solmayan çiçek. Aynı zamanda bir tanrıçanın adı. Tesadüflere inanmamaya başlıyordu. Gece anlamına gelen Nyx de Demetra’nın ikinci adıydı. Bunu yapabilecek kişi olarak sadece aklına büyükannesi geliyordu. Sevimli yaşlı kadın belki de son derece kurnazdı. Gerçek karakterini saklayan insanlarla çok karşılaşmıştı. Özellikle kütüphanenin arkasındaki özel odadayken büyükannesinin gözlerinin nasıl parladığını hatırlayınca hala ürperiyordu. Şeytanımsı bir ifade. O işaretle korunmasının bir nedeni olmalıydı. Birinden ya da birşeyden korkuyor gibi değildi. Geçmişini saklamış olmalıydı. Annesinin yıkılan ailesiyle birlikte büyükannesinin geçmişini anlatmnayacağını biliyordu ama yine de soracaktı.
‘ Yazının anlamı büyük Demetra. Bütün bunlar tesadüf olamaz değil mi? Biri bizi bir şey için seçti veya görevlendirdi. Ah o yaşlı kadın… Bana latince öğretirken bir planı olduğunu fark etmem gerekirdi! Neyse üstümüze düşeni yapmalıyız. Devam et.’
Merakla kızın alttaki satırları okumasını bekledi. Gerçekten karışık bir açıklamaydı ama Amaranth bağlantıyı kurmuştu bile. Hile tanrıçası ve gece tanrıçası. Ayın koruyucusuna ihanet eden iki tartışılmaz güç. Büyükannesinin ay tanrıçasına olan bağlılığını biliyordu ikizler. Kasvetli şatonun duvarlarında hep o sözler vardı, tanrıçadan yardım dileyen duanın sözleri. Bunu çevirmek için latince eğitimlerinin sonuna kadar beklemeleri gerekmişti. En eski kelimelerle yazılmış olan bu dua ikizleri şaşırtmıştı. Batıl inançları olmadığını sandıkları büyükanneleri olağanüstü varlıklarla ilgilendiğini o gün açıklamıştı. Demetra’nın söylediklerini dinlemeye çalışırken iyice emin olmuştu artık. İkisi önceden seçilmişlerdi ve işareti keşfedecekleri kaderlerine yazılmıştı. Şimdi onlara düşen seçim haklarını gözden geçirip doğru kararı vermekti. Ya işarete dokunup olacaklara katlanacaklardı, ya da kitabı yakıp bütün bunlar olmamış gibi hayatlarına devam edeceklerdi. Ama o zaman içini rahatsız edecek duygudan kurtuluşu yoktu genç cadının. Kuruntular, fikirler ve merakı nedeniyle yıllarca işaret aklından çıkmayacaktı. İlk seçenek ona daha cazip gelirken gözlerini Demetra’ya çevirdi. Onun fikri de önemliydi.
‘ Seçim hakkı Demmy, kader değiştirilemez. Şimdi bilinmeyen geleceği yazmak için tek şansımız var. Ne olacağını merak ediyor musun? Ben sonuca katlanmaya hazırım. İşarete dokunacağım.’
Belki sınıfının büyük olmasından belki de yaşının verdiği korkusuzlukla kıza esas fikrini çekinmeden açıklamıştı. Dışarıdan bakıldığında sadece hava atmaya uğraşan kibirli bir kız gibi görünebilirdi ama Demetra kendini iyi tanıyordu. Büyülü sözleri tekrarlarken anlamını bilmediği bu sözcükleri neden söylediğini düşündü. Tuzak. Bu ihtimal aklına gelmemişti. Büyükannesi fazla güce esir olmuş bir mahluksa? Kendinden sonra gelen soydaki torununu ve arkadaşını hiç çekinmeden öldürebilecek bir kadındı. Lanetlerde bir numarayken gelişen büyülerle birlikte unutulmuştu. Yine de Amaranth düşüncesini saçma bulmuştu. Bu kadar kötü bir kadın en azından ufak hatalarla gerçek kişiliğini belli ederdi. *Yalanlar, hepimiz bir ara yalan söyledik. O neden söylemesin ki.*
‘Bir saniye. Ailen, akraban kim olursa olsun fark etmez; içlerinden biri öğrenciyken bu tarz şeylerle uğraşmış mı? En azından altmış yaşında olan birisi ama. Yaşlı bir bayan veya yaşlı bir erkek. O zamanlar onlara cazip gelen bu şeyler sonradan başlarına dert açmış olabilir. ’
Kendi söylediklerindne kuşku duyarken bile dürüstlüğüne şaşırmıştı. *In nomenia innatta klashum. Seiklah caineen Amaranth. In nomenia rakshaksha Nyx. * Sebepler ve sonuçlar. Korunma büyüsünün nedeni lanetlenmiş olmalarıydı. Büyükannesinin eski sevgilisi ya da eski arkadaşıyla birlikte bulaştığı macera işareti açıklayabilirdi. Eskiden neler olduğu asla tahmin edilemezdi. Tarihin değişerek geldiğini bilen Amaranth büyükannesinin geçmişinde de bilinmeyen şeyler olduğuna emindi. Bugüne kadar gizlenmişti ama şimdi gizli kalabilecek miydi? Yoksa az sonra her şey açığa kavuşacak mıydı? | |
|
| |
Demetra Nyx Nixon
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 30 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11814 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/09/08
| Konu: Geri: Kara Bulutlar ve Garip İmgeler Çarş. 01 Ekim 2008, 14:49 | |
| Anlam vermek o kadar zordu ki. Okumayı kestiği andan itibaren bir sürü şey geçiyordu aklından. Bir yılan gibi sürekli olarak kıvrılıp Nyx'in canını sıkıyordu. Ne demekti ki bu? Bütün bunlar ne anlama geliyordu. Geçmişi bir şekilde öğrenen aptal bir öğrencinin iğrenç bir şaka malzemesi miydi? Acaba Amaranth arada birde olsa hazırladığı küçük insanı korkutan şakalarından mıydı? Ama ikisi de birden ona o kadar uzak geldi ki. Amaranth'ın gözlerindeki matlık ve soğuk bakış bütün düşüncelerini başka bir neden bulmaya itmişti. Teyzesinin karanlık işler yaptığını biliyordu. Mükemmel bir kadındı belki ama Nyx sürekli olarak odasına kapanıp uğraştığı işlerin ne kadar ilginç olduğunu da biliyordu. Amcası Jason'ın böyle bir kadınla evlenmesi bile başlı başına bir ilginçlikti. Oldukça güçlü olan teyzesi Joanna'dan her zaman biraz çekinmişti Nyx. İçinde ona karşı hep büyük bir sevgi ve saygı olsa da her zaman bir adım uzağında durmuştu. Ona Fransızca öğreten bu kadının bugün olanlarla bir ilişkisi mi vardı acaba. Bir görücü olduğunu bildiği teyzesi acaba geleceğini gördüğü için mi Nyx'e Fransızcayı öğretmişti. Ya da bilmesine zaten gerek yoktu da bütün bunları kendisi mi hazırlamıştı. Amaranth yazının anlamının büyük olduğunu söylemişti. Demek ki bir yerlerden açık bir kapı yakalamış ve bağlantı kurmuştu. " In nomenia innatta klashum.. Seiklah caineen Amaranth.. In nomenia rakshaksha Nyx"
Hile Tanrıçası ile Gecenin Tanrıçasının ortak yanları neydi acaba? Sadece sahip oldukları muazzam gücü biliyordu o kadar. Aslında Teyzesinin de her zaman sahip olmak istediği bir şeye sahiptiler. Mutlak güç ve sonsuz karanlık. Mitoloji ile ilgilenmesi sayesinde kulaktan solma da olsa bu konu hakkında bilgisi vardı. Amaranthiné ve Nyx, Cassieopéa'ya yani ay Tanrıçasına ihanet etmişlerdi. Yüzyıllar süren savaşlar olmuş ve en sonunda yenilen taraf ay tanrıçası olmuştu. Hatta mite göre Nyx'in yarattığı karanlıkta Amaranth'ın hileleri ile yenilmişti Cassieopéa. Ardından derinliğine çekilmiş ve içindeki iyiliği yandaş toplamak ve onları geliştirmek için kullanmıştı. İşte bilgiler burada son buluyordu. Başka hiç bir kaynak bundan sonrasını yazmıyordu. Belki de Teyzesi Joanna bu konunun sonunu biliyordu. Ama artık öğrenemeyecekti. Öleli yıllar olmuş birisinden bunu öğrenmesi imkânsızdı.
Sıra onlardaydı. Seçim yapma sırası... * caineen Amaranth * kimi seçeceklerdi ki? Gücü mü iyiliği mi? Çok ilginç ve zordu bunu yapabilmek. Seçilen kişiler olmak. * rakshaksha Nyx * Acaba Amaranth ne düşünüyordu bu konuda? Kafasını ona çevirdiğinde Amaranth düşüncelerini dışa vurmaya başlamıştı bile.
" Seçim hakkı Demmy, kader değiştirilemez. Şimdi bilinmeyen geleceği yazmak için tek şansımız var. Ne olacağını merak ediyor musun? Ben sonuca katlanmaya hazırım. İşarete dokunacağım. "
İşarete dokunmak ve sözleri okumak. Nyx'te bunu istiyordu evet. Ne olacaksa olacaktı. Umurunda bile değildi. Kafasını salladı hafifçe. Gözlerindeki korku yerin birden meraka ve heyecana bırakmıştı. Acaba sonunda ne olacaktı. İşret onlara ne yapacaktı? Düşünceler içinde işarete bakarken Amaranth birden yüksek ve tedirgin bir sesle Nyx'i durdurdu.
" Bir saniye. Ailen, akraban kim olursa olsun fark etmez; içlerinden biri öğrenciyken bu tarz şeylerle uğraşmış mı? En azından altmış yaşında olan birisi ama. Yaşlı bir bayan veya yaşlı bir erkek. O zamanlar onlara cazip gelen bu şeyler sonradan başlarına dert açmış olabilir. "
Yaşlı bir bayan. Joanna hiçte genç sayılmazdı. Hem bu işaret... Acaba Amaranth ne demeye çalışıyordu. Teyzesi ve büyükannesi arasında bir ilişki olabilir miydi? Belki amcası da bu işin içindeydi. Olanları anlatmadan bir bağlantı kuramazdı. Ama kesinlikle bu işlerle ilgilenen kişi teyzesi ve belki bir ihtimalde amcasıydı.
" Teyzem Joanna ve amcan Jason. İşareti onların duvarında görmüştüm. Kanlı bir yazı gibiydi. Kırmızı... Nemli ve korkunç... Hem ne alaka ki? Bütün bunların bizimle ne alakası var? Yani bildiğim kadarıyla başlarına bir dert açılmadı. " durdu. Acaba açılmış mıydı? Hala daha gizemli ölümleri kafaları karıştırıyordu. Belki de bunun nedeni işaret olabilirdi. İşarete ihanet... " Yani gizemli ve vahşi bir biçimde öldürülmeleri dışında. "
Sustu. Sadece derin derin nefes alıp veriyor ve Amaranth'ın olanlara bir şekilde çare bulabileceği anı bekliyordu. Yoksa kafayı yiyecekti. Teyzesi, amcası ve Amaranth'ın büyükannesi. Belki de bilmediği daha başka akrabaları. Kafası karışmıştı. Zihinbend dersinde bile bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu. Düşüncelerini bir türlü teyzesi ve amcasının deforme olmuş cesetlerinden ayıramıyordu. Yüzlerindeki derin kesiklerden akan yeşil irinler gözlerindeki korkuyu kapatmaya yetmemişti. Bembeyaz yüzlerindeki ölüm Nyxi o kadar çok etkilemişti ki. Geçmişlerinin karanlık olduğu belliydi. İşaret yüzünden veya başka bir şeyden ama karanlıktı. Hemde çok karanlık... | |
|
| |
| Kara Bulutlar ve Garip İmgeler | |
|