İsim: Mendel Ville Petit
Cinsiyet: Erkek
Sihirsel Soy: Melez
Asa: Kızılçam Ağacı, Fuphup Tüyü, Sağlam ve Esnek
Fiziksel Betimleme: Sanki arkadan öne doğru uzanmış bir içim almış siyah saçları, fazlasıyla koyudur. Sihir dünyasındaki genç büyücülerin geneline göre daha uzun ve bakımlıdır. Aşırı derecede açık bir teni yoktur ama yine de fazlasıyla beyaz bir tene sahiptir. Bu yüzden uzun süre güneş altında durmaktan kaçınır, çünkü cildinde teninin açık rengi dolayısıyla yanıklar oluşabilmektedir. Bunlardan başka masmavi gözleri vardır, gerçekten etkileyicidirler. Zaten, onu en özel gösteren de gözleridir. Üstünde de hep mavi tonlarda giysiler görmek mümkündür, favori rengidir. Daha çok bir emoya benzese de ruhunda böyle bir kavrama yer yoktur. Kendisini tatlı gösteren de budur.
Kişiliği: Mendel, tam bir yürüyen kütüphanedir. Okumaya aşırı bağımlıdır ve yanından ayırmadığı onlarca kitap vardır. Hepsini bir arada taşımaktan hiç de rahatsız olmamıştır hiçbir zaman. Bazılarının tam aksine kendisini zekası ve mantığıyla göstermeye gayret gösterir. Çok gevezedir, habire çenesi düşer ve sessiz ortamları sevmez. Bir istisna vardır ki bu da ancak çalışacağı ve okuyacağı zamanlarda sessiz bir ortamı tercih etmektir. Yoksa bunalır, huzursuzlaşır. Aşırı duygusaldır, çok hassastır. En ince ayrıntıdan bile etkilenebilir bu yüzden Mendel'in çevresindekiler ona bir şey söyleyeceklerinde acaba onu kıracak mı diye on kere düşünmeden edemezler. Edindiği bilgileri büyük bir hevesle herkese anlatıp, paylaşmayı her zaman için çok sevmiştir. Macera peşinde koşmaktansa oturup ders çalışmayı yeğler. Bilgiyle dolu kitaplar onun için daha ilgi çekici bir dünyadır. Karanlıktan bile korkacak kadar ödlek bir yapısı vardır fakat hedeflediği şeyler uğruna her şeyi yapacak kadar da cesurdur.
Ailesi ve yaşamı: Petit ailesinin fazla parlak bir geleceği olmamasıyla birlikte, o kadar da zengin değillerdir. Daha çok başarılarıyla ünlenmiş bu aile, hiçbir bakımdan savaş taraftarı değildir. Böyle durumlarda -ki bu savaşlar hep vardır- hep ortada kalırlar, çünkü tarafsızlardır. Çoğu zaman aileye ölümyiyenler tarafından baskınlar yapılır. Kendi taraflarına çekmek için... Bunlara bir türlü önlem alamayan aile de hayatını Paris şehrinde sürdürürken ani bir değişiklikle Marsilya'ya gider. Ardında bıraktıkları köşkü satmazlar da. İstemeden çok hikayeye konu olmuşlardır. Paris'teki köşklerinin perili olduğunu iddia eden bile çıkmıştır. Aynı şekilde Marsilya'da da huzura eremeyen aile daha sonra sadece Fransa içinde değil, dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. Fransız kökenli bu aile, artık kökeninden bile çıkmış, ülkesinde dahi rahat yaşayamaz hale gelmiştir. Bundan rahatsız olan ve Fransa'da yaşamını sürdürmek isteyen Mendel'in babası Henry ve annesi Linda, onu Hogwarts'tan gelen mektup üzerine okuluna yollamıştır. Kendilerine de şu durumda ne olduğu meçhuldür.
Örnek Rp:
Annesi ve babasıyla olan belki de son kahvaltısında son derece husursuzdu Mendel. Önceden tasarladığı düşünceler kendisini terkedip gitmişti artık. Hem mutlu olup, hem de mutsuz olamıyordu işte. Bünyesinde çelişkilere, emin olamadığı düşüncelere yer yoktu ve olmayacaktı da. Kendisi kadar zeki birinin böyle zor durumlara nasıl düştüğünü merak ediyordu. Yoksa düşündüğü kadar da akıllı değil miydi? Bu sadece kendini beğenmişlik adlı özelliğe bağlıydı herhalde. Yıllardır kafasını boşu boşuna yorup doldurduğunu düşündü Mendel. Bir ara ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra yemeyi bırakarak annesine baktı. Gözlerinin sulanmaması için tüm beynini kontrol altına almaya çalışıyordu. Elinden geldiğince mutlu ve neşeli düşünceler... Belki de bu zor durumda onu kurtaracak tek şeydi bunlar. Ayrıca hüzün dolu, sessiz bir kahvaltı masası onun için çok huzursuzca ve sıkıcıydı. Yemeye devam eden ailesini rahatsız etmek istemeyerek çatalını da elinden bıraktı. ''Afiyet olsun.''
Birkaç saattir odada yalnız başına düşünüyordu. Kulakları bu sükûnete o kadar alışmıştı ki kendi nefes alıp verme sesini bile duyamaz haldeydi. Akabinde bu kadar sessiz bir ortam en nefret ettiği şeydi, tabii ders çalışmadığı zamanlarda böyleydi bu durum. Ama onun şu an düşündüğü bu değildi. Kendini ifade edemiyor olmanın burukluğu kalbine hançer gibi saplanıp çıkıyordu ve onu rahatsız eden de buydu şu dakika içerisinde. Annesine veya babasına zarar geleceğinden adı gibi emindi, Fransa onlar için güvenli bir yer değildi. Aynı zamanda hiç istemeyerek gerçekleştirmişti bu ziyareti. Sırf ailesinin asla unutulmayacak hatrı için... Geldiğinden beri de rahat rahat ders çalışamıyor, kitap okuyamıyordu. Hogwarts, herkesin dediği gibi kendisi için en güvenli yerdi. Mendel'in annesiyle babası da bunu biliyordu fakat oğullarının en azından ara tatillerinde yanlarında olmasını istiyorlardı. Hangi anne baba istemezdi ki sanki?
Düşündükçe daha da yaralanan kalbini onarmak adına kafasını dağıtmak istedi Mendel. Güvende olsaydı şu durumda dışarı çıkabilirdi. Fakat Fransa o kadar ölümyiyenle dolmuştu ki, dakikada bir cinayet haberi geliyordu kasabalara, meydanlara. Kurbanlardan biri olmanın korkusu tüylerini ürpertti Mendel'in. Ardından kitap okumak istedi yoksa kurban olarak değil de bu düşünce havuzunda boğularak ölecekti. Oturduğu yerden kalkarak dolabına yöneldi. Uğultuya benzer gıcırtılarla açılan bu ahşap dolabın sesine birkaç saniye göz yumduktan sonra içinden tozlu bir kitap çıkardı. Zeka ve Mantık adlı bu kitap Mendel'in Hogwarts'ta okumak istediği bir kitaptı fakat her gelişinde Fransa'da unutuyordu ne yazık ki. Kalın ve ince yazılara sahip bu kitabın renkli kapağını kaplamış olan tozları bir nefeste üfleyen Mendel, öksürmeden edemedi haliyle. Ardından boşta olan elini ortalıkta cirit atmaya başlamış tozları kovmak amacıyla iki yana salladı. Akabinde yatağına oturarak kitabın ilk sayfasını özenle açarak okumaya başladı.
''Girebilir miyiz Mendel?'' Hafif ve nazik bir ses tonunu işitmesiyle birlikte kitaptan başını kaldıran Mendel, hareketlenmenin oluştuğu tarafa yani kapıya doğru baktı. Annesiyle babasının bu kadar nazik olması, ve kendisine fazlasıyla içten bakmasını görmesiyle uzattığı ayaklarını geri çekti. Belli ki onla bazı meseleleri konuşacaklardı ve onlar böyle konuşmalar için yatakta oturarak oğullarıyla daha yakın bir temas kurmak isterlerdi. Tam yanına oturan babasına zoraki gülümseyen Mendel sizi dinliyorum anlamında bir hareket yaptı. ''Oğlum, biliyorsun ki Fransa fazlasıyla güvensiz. Ve bundan hoşnut olmadığın, huzursuz olduğun yüzünden de okunuyor. Artık bundan sonra başka bir yerde tatillerini geçireceksin. Annenle karar aldık.'' Birden mimikleri değişen Mendel ne diyeceğini şaşırmış bir durumdaydı. Mutlu mu olmalıydı artık? Yoksa ailesinden ayrılacağı için mutsuz mu? Bu bir çelişkiydi ve en başından düşündüğü gibi bünyesinde bunlara yer yoktu. Mavi gözlerini başka tarafa deviren ve ne diyeceğini düşünmeye başlayan Mendel'e annesi ani bir hareketle sarılıverdi. Ruhunun o saniyede verdiği bir tepki olmalıydı ki gözünden dökülen bir yaş yüzünden gözlerini kapadı. Hiçbir şey düşünmek istemiyordu artık. Çünkü artık sıkılmış, bezmiş, usanmış ve daha bu yaşta yorulmuştu hayattan. Tahmin ettiği kadarıyla bundan sonra ara tatillerinde Kanada'ya gidecekti. Yani gaddar amca diye tabir ettiği Oliver Petit'in yanına. Ailedeki dağılmadan sonra o da Kanada'ya gidip, yeni bir hayat kurmuştu. Ve artık her durumda Mendel için yeni bir hayat başlıyordu. Onun için tek değişmeyecek olan şey annesi ve babasını asla unutmayacak olmasıyla, Hogwarts'tı.